Müzik & Sinema & Tiyatro & Kitap & Televizyon & Seminerler & Edebiyat
Ülkü Tamer"İn "Konuşma" Şiiri
Ülkü Tamer"İn "Konuşma" Şiiri
-
Arkadaşlar geçenlerde forumda biri Güneşin Oğlu filminden şu sahneyi varmişti;
http://www.youtube.com/watch?v=Wl4FA2KOsDM&feature=channel_page
Merak ettim ben de arattım Google'da; Ülkü Tamer'in Konuşma adlı şiiriymiş. Sözleri şöyle;
Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.
İyi nişan alırdı kendini asan zenci,
Bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.Merak ettim şimdi bu şiir ne anlatmaya çalışıyor, bir öyküsü falan var mı diye... Hadi filmdeki karakter bir edebiyat öğretmeniydi, hafiften kafayı sıyıracak gibi olduğunda bu şiiri hatırladı da şiirin anlattığı bir şey var mı bilen var mı?
-
Tam ne anlatmak istiyor bilmiyorum ama bana dediği şu: Şu anda yalnızım ve canım acaip sıkılıyor.
-
AmoR bunu yazdı:
-----------------------------
Tam ne anlatmak istiyor bilmiyorum ama bana dediği şu: Şu anda yalnızım ve canım acaip sıkılıyor.
-----------------------------
Ya ben şiiri bu yüzden sevmiyorum işte. Aklına gelen herhangi bir şeyi bile yazsan adı "şiir" oluyor. Sonra da böyle birileri anlam yüklemeye çalışıyor...Basit bir sanat bu şiir bence ya...
-
HAYVANYASAR bunu yazdı:
-----------------------------
-----------------------------Olabilir, sevmeyebilirsin ama basit demen yanlış.
Ayrıca insan yerde gördüğü alelade bi taşa bile anlam yükleyebilir. Sana basit gelen şey insanların bişeye anlam yüklemesimi yoksa şiir mi bi daha düşün bence.
-
AmoR bunu yazdı:
-----------------------------Olabilir, sevmeyebilirsin ama basit demen yanlış.
Ayrıca insan yerde gördüğü alelade bi taşa bile anlam yükleyebilir. Sana basit gelen şey insanların bişeye anlam yüklemesimi yoksa şiir mi bi daha düşün bence.
-----------------------------
Şiir genel olarak basit bir sanat bence çünkü sıçsan şiir oluyor. Ama tabii ki eserden esere fark vardır, onu da eklemek lazım tabi... -
14 lü hece ölçüsü kasmış
-
Bu tip siirlerde anlam senin piskolojik durumunun ta kendisidir.
Benimde en begendigim siir , Turgut Uyar - Geyikli Gece siiridir.
Birseyler anlamak icin okursaniz hicbirsey anlamazsiniz.
***
GEYIKLI GECE
halbuki korkulacak hiç bir sey yoktu ortalikta
hersey naylondandi o kadar
ve ölünce bes on bin birden ölüyorduk günese karsi.
ama geyikli geceyi bulmadan önce
hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk
geyikli geceyi hep bilmelisiniz
yesil ve yabani uzak ormanlarda
günesin asfalt sonlarinda batmasiyla agirdan
hepimizi vakitten kurtaracak
bir yandan topragi sürdük
bir yandan kaybolduk
gladyatörlerden ve dislilerden
ve büyük sehirlerden
gizleyerek yahut dögüserek
geyikli geceyi kurtardik
evet kimsesizdik ama umudumuz vardi
üç ev görsek bir sehir saniyorduk
üç güvercin görsek meksika geliyordu aklimiza
caddelerde gezmekten hoslaniyorduk aksamlari
kadinlarin kocalarini aramasini seviyorduk
sonra sarap içiyorduk kirmizi yahut beyaz
bilir bilmez geyikli gece yüzünden
"geyikli gecenin arkasi agaç
ayaginin suya degdigi yerde bir gökyüzü
çatal boynuzlarinda soguk ayisigi"
ister istemez asklari hatirlatir
eskiden güzel kadinlar ve asklar olmus
simdi de var biliyorum
bir seviniyorum düsündükçe bilseniz
daglarda geyikli gecelerin en güzeli
hiçbir sey umurumda degil diyorum
asktan ve umuttan baska
bir anda üç kadeh ve üç yeni sarki
bellegimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor
biliyorum gemiler götüremez
neonlar ve teoriler isitamaz yanini yöresini
örnegin manastir'da oturur içerdik iki kisi
ya da yatakta sevisirdik bir kadin bir erkek
öpüslerimiz gitgide isinirdi
koltukaltlarimiz gitgide tatli gelirdi
geyikli gecenin karanliginda
aldatildigimiz önemli degildi yoksa
herkesin unuttugunu biz hatirlamasak
gümüs semaverleri ve eski seyleri
salt yadsimak için sevmiyorduk
kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
ne iyiydik ne kötüydük
durumumuz basta ve sonda ayri ayriysa
basta ve sonda ayri ayri oldugumuzdandi
ama ne varsa geyikli gecede idi
bir bilseniz avuçlariniz terlerdi heyecandan
bir bakiyorduk aksam oluyordu kaldirimlarda
kesme avizelerde ve çiplak kadin omuzlarinda
büyük otellerin önünde garipsiyorduk
çaresizligimiz böylesine kolaydi iste
hüznümüzü büyük seylerden sanirsaniz yanilirsiniz
örnegin üç bardak sarap içsek kurtulurduk
yahut bir adam biçaklasak
yahut sokaklara tükürsek
ama en iyisi çeker giderdik
gider geyikli gecede uyurduk
"geyigin gözleri piril piril gecede
imdat atesleri gibi ürkek telasli
sultan hançerleri gibi ayisiginda
bir yaninda üstüste üstüste kayalar
öbür yaninda ben"
ama siz zavallisiniz ben de zavalliyim
eskimis seylerle avunamiyoruz
domino taslari ve soguk ikindiler
çiçekli elbiseleriyle yabanci kalabalik
gölgemiz tortop ayakucumuzda
sevinsek de sonunu biliyoruz
borçlari kefilleri ve bonolari unutuyorum
ikramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
daha ilk oturumda suçsuz çikiyorum
oturup esmer bir kadini kendim için yikiyorum
iyice kurulamiyorum saçlarini
bir bardak sarabi kendim için içiyorum
"halbuki geyikli gece ormanda
keskin mavi ve hisirtili
geyikli geceye geçiyorum"
uzanip kendi yanaklarimdan öpüyorum.
-
gel seninle resim yapalım.
bir yüz çizelim ince,
küçük nezleli bir burun
ve gözler zeytin iriliğinde.
sonra bir gelincik, ince bir boyun,
soyulmuş bademden daha ak bir ten,
öyle bir yüz ki seher vakti
mutluluk estirsin güneş doğarken
ve saçlar çizelim, bulutlar,
türküler, masallar gibi,
hepsinin üstüne sonra
kocaman bir insan yüreği.
öyle bir yürek ki sevgiyle
arkadaşlıkla, mutlulukla dolsun,
isterse ondan sonra
bütün şairler ölsün.
Cahit Külebibende paylaşıyım bari sevdigim bi şiiri :)
-
bende paylaşıyorum
Ne diye,
Bu şuna,
Şu, buna,
Kafiye?
Başa taş,
Aşa yaş,
Hey'e ney,
Tuhaf şey!
Kafiye
Mantığı,
O mantık!
Hediye
Sandığı,
Bu sandık!
O mantık,
Bu sandık-
ta sandık,
Ve yandık .
Ne yandık!
Hendese,
Kümese
Tıkılmak.
Hadise
Kırkayak.
Adese,
Oyuncak.
Vesvese,
Gökbayrak.
Ölümse,
Gel dese;
Tak, tak tak!
Mu-hak-kak!
Sorular
Sordular;
Neden çok,
Nasıl yok,
Niçin var?
Sanatsız
Papağan,
Neden çok;
Ve atsız
Kahraman,
Niçin yok?
Çok ve yok,
Yok ve çok,
Aç ve tok,
Tok ve aç;
Tut ve kaç!
Saklambaç.
Neden çok,
Nasıl yok,
Niçin var?
Niçin'i
Boğarken
Piçini,
Yatakta
Bastılar,
Şafakta
Astılar.
Ve derken:
Nasıl yok
Niçin var?
Bir varmış,
Bir yokmuş.
Karamış
Ve kokmuş
Dünyamız.
Rüyamız
Kapkara.
Manzara:
Gebeler
Döşeksiz.
Ebeler
Isteksiz.
Kubbeler
Desteksiz.
Habbeler
Süreksiz.
Türbeler
Meleksiz.
Tövbeler
Gerçeksiz.
Cübbeler
Yüreksiz.
Cezbeler
Şimşeksiz.
Izbeler
Emeksiz.
Heybeler
Ekmeksiz.
Kafiye,
Hikâye!
Dava tek:
Ölmemek!
Peygamber!
Ne haber?
Bir batan
Var: Vatan!
Kandil loş,
Ocak boş;
Ve dağ dağ
Elveda!
Gitme kal!
Nefes al!
Emir tez,
Bekletmez!
Ve o nur
Bulunur!
İşte iz!
Geliniz!
Toprak post,
Allah dost...
-
harika bi Turgut Uyar şiiri daha:
Göğe Bakma Durağı
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım
falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım
senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin, bir ellerim yeter belleyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım