Bu Kadar Sevebilir Misiniz???

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    next
    next's avatar
    Kayıt Tarihi: 07/Temmuz/2007
    Erkek
    Bu Kadar Sevebilir misiniz?

    Bir otobüs duraginda karsilasmislardi ilk kez.... Biri tipta okuyordu, öbürü
    mimarlikta. O ilk karsilasmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha
    karsilasabilmek için, hep ayni saatte, ayni duraktan, ayni otobüse bindiler.
    Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konusacak cesareti bulmalari biraz
    zaman aldi ama sonunda basardilar. Ikisi de her sabah otobüse bindikleri
    semtte oturmuyorlardi aslinda. Delikanli arkadasinda kaldigi için o duraktan
    binmisti otobüse, kiz ise ablasinda.... Sirf birbirilerini görebilmek için,
    her sabah erkenden evlerinden çikip, sehrin öbür ucundaki o duraga, onlarin
    duragina geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra...
    Okullarini bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu...
    Bazen issiz,bazen parasiz kaldilar ama öylesine siki kenetlenmisti ki
    yürekleri ve elleri hiçbir seyi umursamadilar. Ayin sonunu zor
    getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarinda da
    hep mutluydular. Zaman asimina ugrayan, aliskanliklara yenik düsen, banka
    hesabinda para kalmadigi için yada tam tersine o hesabi daha da kabarik hale
    getirmek uguruna bitip-tükeniveren sevgilerden degildi onlarinki...
    Günler günleri, yillar yillari kovaladikça sevgileri de büyüdü, büyüdü...
    Tek eksikleri çocuklarinin olmamasiydi. Zorlu bir tedavi sürecine ragmen
    çocuk sahibi olmayinca, "bütün mutluluklarin bizim olmasini beklemek,
    bencillik olur" diyerek devam ettiler hayatlarina. Çocuk yerine, sevgilerini
    büyüttüler... "Senin için ölürüm" derdi kadin, simsiki sarilip adama ve
    adam: "Hayir, ben senin için ölürüm" diye yanit verirdi hep...
    Bazen eve geldiginde, aynanin üzerinde bir not görürdü kadin, "Bir tanem,
    kütüphanenin ikinci rafina bak...." Kütüphanenin ikinci rafinda baska bir
    not olurdu, "Mutfaktaki masanin üzerine bak ve seni çok sevdigimi sakin
    unutma" Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notlari okuya
    okuya kosturan kadin, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en
    sevdigi çikolatalar, kimi zaman da pahali armaganlarla karsilasirdi..
    Aldigi hediyenin ne oldugu önemli degildi zaten....
    Hayat ne kadar hizli akarsa aksin, isleri ne kadar yogun olursa olsun hep
    birbirlerine ayiracak zaman buluyorlardi bulmasina ama kirkli yaslarin
    ortalarina geldiklerinde, daha az çalismaya karar verdiler. Adam, hastaneden
    ayrildi ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye basladi. Kadin da mimarlik
    bürosunu kapadi ve sadece özel projelerde görev aldi. Artik daha fazla
    beraber olabiliyorlardi. Bir gün sahilde dolasirken, harap durumda bir ev
    gördü kadin, üzerinde "satilik" levhasi asili olan. "Ne dersin, bu evi
    alalim mi?" dedi adama. "Bu viraneyi yiktirir, harika bir
    ev yapariz. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terasi olan, martilari
    kahvaltiya davet edecegimiz bir deniz evi yapalim burayi..." "Sen istersin
    de ben hiç hayir diyebilir miyim?" diye yanit verdi adam. "Amerika'daki tip
    kongresinden döner dönmez ararim emlakçiyi... Kaç para olursa olsun, burasi
    bizimdir artik...."
    Sadece bir hafta ayri kalacaklarini bildikleri halde, ayrilmalari zor oldu
    adam Amerika'ya giderken. Her gün, her saat konustular telefonla. Gözyaslari
    içinde kucaklastilar havaalaninda. Fakat birkaç gün sonra, kocasinda bir
    tuhaflik oldugunu fark etti kadin. Eskisi kadar mutlu görünmüyor,
    konusmaktan kaçiniyordu. Onu neselendirmek için, sahildeki evi hatirlatti ve
    çizdigi projeyi verdi kadin ama hiç beklemedigi bir cevap aldi: "Canim, o ev
    bizim bütçemizi asiyor. Sen en iyisi o evi unut..."
    Mutsuzluk, mutlulugun tadina alismis insanlara daha da aci, daha da çekilmez
    gelir. Kadin, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için
    yalvardi adama, "Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat" diye dil
    döktü bos yere... Yillardir sevdigi adam, duyarsiz ve sevgisiz biriyle yer
    degistirmisti sanki. Ona ulasmaya çalistikça, beton duvarlara çarpiyordu
    kadin, her çarpmada daha fazla kaniyordu yüregi...
    Bir gün, çocuklugunun, gençliginin ve bütün hayatinin birlikte geçtigi
    arkadasina dert yanarken, "Artik dayanamiyorum, sana söylemek zorundayim"
    diye sözünü kesti arkadasi. "O, seni aldatiyor. Is yerimin tam karsisindaki
    restoranda genç bir kadinla yemek yiyiyor her öglen. Sonra sarmas dolas
    biniyorlar arabaya...."
    "Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanlari" diye bagirdi kadin. Onca
    yillik arkadasini, kendisini kiskanmakla suçladi.... Ertesi gün, ögle vakti
    o restoranin hemen karsisinda bir köseye sindi sessizce ve peri masallarinin
    sadece masal oldugunu anladi... Kocasinin eskiden ayni hastanede çalistigi
    genç çocuk doktorunu tanidi hemen. Bazen evlerinde agirladiklari kadina
    nasil sarildigini gördü adamin...
    Aksam kocasi eve gelir gelmez, bazen bagirip, bazen aglayarak, bazen ona
    simsiki sarilip bazen de yumruklayarak haykirdi suratina her seyi. Inkar
    etmedi adam. Zamanla duygularin degisebildigi, insanlarin orta yasa
    geldiklerinde farklilik aradigi gibi bir seyler geveledi agzinda ve bavulunu
    alip gitti evden. Kapidan çikarken, "son bir kez kucaklamak isterim seni"
    diyecek oldu ama kadin, "defol" dedi nefretle...
    Ilk celsede bosandilar... Modern bir ask hikayesinin böyle son bulmasina
    kimse inanamadi. Arkadaslarinin destegiyle ayakta kalmaya çalisti kadin.
    Adamin, sevgilisiyle birlikte Amerika'ya yerlestigini ögrendi. Bazen yalniz
    kaldiginda, onu hala sevdigini hissedince, aglama nöbetleri geçiriyor, askin
    yerini, en az onun kadar yogun bir duygu olan nefretin almasi için dua
    ediyordu.
    Aradan bir yil geçti... Her seyin ilaci oldugu söylenen zaman bile,
    kadinin derdine çare olamamisti. Bir sabah, israrla çalan zilin sesiyle
    uyandi. Kapiyi açtiginda, karsisinda o kadini gördü. "Sen, buraya ne yüzle
    geliyorsun" diye bagirmak istedi ama sesi çikmadi. "Lütfen, içeri girmeme
    izin ver, mutlaka konusmamiz gerekiyor" dedi genç kadin. Kanepeye ilisti ve
    zor duyulan bir sesle konusmaya basladi: "Hiçbir sey göründügü gibi degil
    aslinda. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yil
    Amerika'daki kongre sirasinda ögrendi hastaligini ve yaklasik bir senelik
    ömrü kaldigini. Buna dayanamayacagini, hep söyledigin gibi onunla birlikte
    ölmek isteyecegini biliyordu. Seni kendinden uzaklastirmak için, benden
    sevgilisi rolünü oynamami istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte
    Amerika'ya yerlestigimiz yalanini yaydi. Oysa ilk karsilastiginiz otobüs
    duraginin karsisinda bir ev tutmustu. Tedavi görüyor ve kurtulacagina
    inaniyordu ama olmadi. Gece fenalasmis, bakicisi beni aradi, son anda
    yetistim. Sana bu kutuyu vermemi istedi..." Gözlerinden akan yaslari
    durduramayacagini biliyordu kadin. Hemen oracikta ölmek istiyordu. Eline
    tutusturulan kutuyu açmayi neden sonra akil edebildi. Itinayla katlanmis bir
    sürü kagit duruyordu kutuda. Ilk kagitta, "Lütfen bütün notlari sirayla oku
    bir tanem" diyordu... Sirayla okudu; "Seni çok sevdim", "Seni sevmekten hiç
    vazgeçmedim", "Senin için ölürüm derdin hep, dogru
    söyledigini bilirdim." "Fakat benim için ölmeni istemedim" "Simdi bana söz
    vermeni istiyorum." "Benim için yasayacaksin, anlastik mi?" son kagidi eline
    alirken, kutuda bir anahtar oldugunu gördü kadin... Ve son kagitta sunlar
    yaziliydi:
    "Sahildeki evimizi senin çizdigin projeye göre yaptirdim. Kocaman terasta
    martilarla kahvalti ederken, ben hep seni izliyor olacagim......"
     

    düğünlerde yanına gelip seni dürterek ""sırana sana geldi""diyen yaşlılardan sıkıldıysan sende aynısını cenazelerde onlara yap... ;)
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    PeTaL
    PeTaL's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Ağustos/2006
    Dişi

    guzel bir hikayede artık birilerinin hastalanıp olecegini hikayenin basından anlar hale geldik hayır neden boyle bişi oluyor hastaysanda sewdiginle dur sanki hiç uzulmuyorlar böyle

    neyse hikayeye tepki werdim:D guzel paylasım


    rüyaları gerceklestirmenin en guzel yolu uyanmaktır
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    LizardKing
    LizardKing's avatar
    Kayıt Tarihi: 08/Ekim/2005
    Erkek
    :(

    "Din en büyük rpg.dir.." arsiv.ozgurdusuncehareketi.org - evrimagaci.org
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Çömez
    underzero
    underzero's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 20/Ocak/2003
    Erkek
    guzel hikaye

    pist bak bi ! - Ban Golu Canavari
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    theimpossible
    theimpossible's avatar
    Kayıt Tarihi: 09/Nisan/2007
    Erkek
    sonunda böle bişe çıkacağını düşündüm ama "Sahildeki evimizi senin çizdigin projeye göre yaptirdim. Kocaman terasta
    martilarla kahvalti ederken, ben hep seni izliyor olacagim......"
       işte bu beni bitirdi :|

    theimp0ssible - cout << " Emektar TBT'çı " << endl ;
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    kartallar_76
    kartallar_76's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Mayıs/2007
    Erkek
    :( lan iftara 25 dk kala ağlattın beni be, göz yaşım ağzıma girdi tuzlu tuzlu orucum bozuldu
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    dengesiz
    dengesiz's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Temmuz/2005
    Erkek
    yok walla ben bu kadar sevenmem hlal olsun be

    Doğru kişi olmak meselenin yarısıdır, diğer yarısı; doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişilerle karşılaşmış olmanızdır.
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Dark_Demon
    Dark_Demon's avatar
    Kayıt Tarihi: 02/Ekim/2007
    Erkek
    adam salak, karısı yanında olaydı belki kurtulurdu kanserden, mutluluk kanserin ilacı zaten. ve bırak seninle ölmek istiyosa ölsün yani, sensiz ne kadar yaşayabilir ki zaten.

    Why Not
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    EmiRReiS
    EmiRReiS's avatar
    Kayıt Tarihi: 02/Ekim/2005
    Erkek
    Bu hikaye önceden verildi, bi kontrol etsen güzel olurdu...

    .
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    jandark06
    jandark06's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Eylül/2005
    Erkek
    çok güzel bi hakeye ya

    100 kişi 10 kişiyi öldürürse trajedi,10 kişi 100 kişiyi öldürürse strateji olur
  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    oktaysecurity
    oktaysecurity's avatar
    Kayıt Tarihi: 19/Mayıs/2007
    Erkek

    neden böyle güzel şeyler kötü sonuçlanır :) türk hikayesi de ondan sanırım :D

     


    Sade Üye
Toplam Hit: 1606 Toplam Mesaj: 11