Din Ve Düşünce

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    adanakebap
    Khaine
    Khaine's avatar
    Kayıt Tarihi: 16/Temmuz/2005
    Erkek

    Din ve düşünce


    İnsanın, onu diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerinden olan düşünme, dinin kendisini sınırladığı iddiasıyla bilhassa "Aydınlanma" çağından beri ayrı bir önem kazandı ve kendisinden daha çok bahsedilir oldu.
    Ama, dinden koparılmakla güya özgürleşti, fakat disiplinini kaybetti, hedefsizleşti; ilim, servet ve kuvvet gibi, insan için bir ispat-ı nefs aracı haline geldi; dinin, hem maddî, hem de sadece beş duyuya hitap eden bir alan olması yönüyle varlık hiyerarşisinin en alt basamağı olarak gördüğü dünya ile sınırlı ve ötesi hakkında sadece spekülasyon üreten bir alet konumuna indirgenmiş aklın mevsimlik bir ürünü oldu. Bazıları Aristo'yu, felsefeyi "gökten yere indiren bir filozof" olarak tanıtır ve över. Oysa gökten yere inen düşünce, kemiyet olarak belki zengin, yatay olarak geniş, fakat derinliği olmayan ürünler ortaya koymaktadır. Dolayısıyla modern çağlarda politikanın, şahısların, bütün maddî unsurlarıyla dünya hayatının, "tabiî" bilimlerin ve insanı maddî bir kütle olarak gören psikoloji ve sosyolojinin öne çıkması boşuna değildir. Bu arada ne yazık ki, ödünç fikirler, baskın ve hakim kültürün empozeleri, malûmatı ilim sanma gafleti, orijinalite yapma hastalığı, üretilmiş birtakım kavramlar veya kavramlar üretip, patent haklarını elde tutma, onlarla isim yapma gayreti ve doğru gibi görünen yanlış ölçüler altında kalan bazı Müslüman "aydın" ve "ilim adamları" da, dini modern düşünceye kurban etmekten kurtulamamaktadırlar.
    Hayat gibi, düşünme de bir üst gayeye hizmet etmelidir. Gerçi hayatta insanın hiçbir rolü yoktur ve o, insana hediye, daha doğrusu emanet edilir; dolayısıyla, onu Emanet Eden'in iradesi istikametinde kullanılmalıdır. Düşüncede insanın rolü ve katkısı söz konusudur. Fakat insan, her şeyden önce kendisine sahip, yani kendi kendisinin özel mülkü değildir ki, düşünceyi bütünüyle kendine ait bir mal kabûl edebilsin. Ayrıca, nasıl insan kendi kendisine mâlik, kendi kendisinin mülkü değilse, nasıl kendisini pek çok yönden sınırlayan mecburî şartlarla kuşatılmış bir hayatı yaşamakla karşı karşıya ise, bunun gibi o, düşünme melekesini de bir gayenin emrine vermelidir. Bu gayeyi ise, insan tesbit edemez; çünkü, ifade edildiği üzere, onu hayata getiren kendisi olmadığı gibi, sahip olduğu melekeleri, kabiliyetleri ona veren de kendisi değildir. İnsan, sadece tasarruf yetkisine sahiptir ve tasarruf ise, malın asıl sahibinin iradesi istikametinde olur.
    İkinci olarak, bizi ve hayatımızı dıştan ve içten kuşatan, bütün varlığın üzerine oturduğu kesin doğrular (hak) ve gerçekler (realite) vardır. İnsan, bunlardan kurtulamaz ve bunları değiştiremez. Onlara karşı çıktığında, ya bir bozgunla geri döner veya başını onlara vurur kırar.
    Ayrıca, bazılarına paradoks gibi gelebilir ama, düşünceye doğrudan ve dolaylı olarak iki bakımdan en geniş sahayı açan dindir. Bir defa din, ürettiği (dînî) ilimler ve kâinata bakışıyla düşünceye yatay olarak çok daha geniş, ama derinliği de olan, yani üç boyutlu bir saha açar. Dolaylı olarak ise, dünya hayatına bağlı ve onu yaşamanın mekanizması olan insan nefsi, başını dinden kurtarmak ve ondan bağımsız olmak ister. Bu sebeple, din içinde, âdeta insan sayısınca ihtilâflar üretir. Felsefe, bir bakıma bunun sonucudur ve nefsin başını dinden çıkarma isteğinin neticesi olan "Aydınlanma" ile felsefenin tekrar öne çıkması bundandır. Ama, dinden kopmuş düşüncenin sahasının hiçbir derinliği ve/veya yüksekliği yoktur. O, ancak iki boyutlu çalışır. Din, düşünceye bir de sonsuzca derin bir saha kazandırır. Çünkü o, sonsuzluk üzerine oturur ve bu sonsuzlukta ancak kalbe bağlı, maddeden bağımsız düşünme faaliyet gösterebilir. Bu sonsuz ve dipsiz "manâ" âlemlerinde makamlar âdeta sınırsızdır; bu âlemleri ve Yaratan'ı tanımanın makamları da sınırsızdır. Dolayısıyla dinin düşünceye açtığı manevî saha, sonsuzca derin bir sahadır.
    Kısaca, dini de, düşünceyi de, insanı da, hattâ her şeyi her zaman yeni baştan ve tekrar tekrar keşfetmeye ihtiyacımız var.
    12.07.2004
    Ali Ünal

  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    REHBERSEZGIN
    REHBERSEZGIN's avatar
    Kayıt Tarihi: 17/Ağustos/2005
    Erkek
    OLM DİNİ OLAN İNSANIN DÜŞÜNCELERİ HEP KISITLIDIR. EN İYİSI ATEİZM BAK BANA HER BOKU DÜŞÜNÜYOM.

    REHBERSEZGIN
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    dipLoit
    dipLoit's avatar
    Kayıt Tarihi: 16/Haziran/2006
    Erkek
    Heheuhee. iyi bok yiyon :)

    bir imzam bile yok
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    roswell
    roswell's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Ağustos/2005
    Erkek

    bence ortam ne kadar samimi dostane sıcak olsa da konuşulmasının seviyeyi düşüreceği ortami gerecegi 2 konu vardir.


    1-Din


    2-Siyaset.


    Like the roses needs the rain Like the poet needs the pain...
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ajann
    ajann's avatar
    Kayıt Tarihi: 20/Ağustos/2005
    Erkek

    S.a


    Yazan kardeş eline sağlık ancak burdaki userler anlamaz sen yazma bidaha.


    Allah sorar onlara takma sen,adam kediye işkence yapmaktan bahsederken Allah'ı napsın.


    Takma..

Toplam Hit: 1847 Toplam Mesaj: 6