folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Guzellıgın De İmtıhanı Varmış



Guzellıgın De İmtıhanı Varmış

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    militan_semi
    militan_semi's avatar
    Kayıt Tarihi: 17/Haziran/2006
    Erkek
    Süleyman bin Yesâr, bir arkadaşıyla “Ebva” denen yerde konaklamışlardı. Arkadaşı yakındaki alışveriş yerinden bir şeyler almak üzere çadırdan ayrıldığı sırada Süleyman’ı geriden gözetleyen bir bedevi kadını hemen çadırın kapısına gelerek:
    – Buraya kadar gelir misin? diye seslendi.
    Süleyman, serili sofradan yiyecek isteyeceğini düşünerek bazı şeyleri alıp da kadına doğru yürürken kadının ikazı farklı oldu: – Ben yiyecek falan istemiyorum, seni istiyorum seni. Yakışıklılığın hoşuma gitti. Karşı çadıra gel. Kimsecikler yok yanımda! Süleyman, bir imtihana tabi tutulduğunu düşünerek bağırmaya başladı:
    – Defol buradan şeytanın elçisi. Şimdi arkadaşım gelir, İkimiz de rezil oluruz!
    Kadın, beklemediği bu karşılıktan ürkerek peçesini yüzüne kapayıp çadırına dönerken, Süleyman da içeriye girip ağlamaya başladı. Bu sırada çarşıdan aldığı şeylerle gelen arkadaşı Süleyman’dan yaşadığı durumu dinleyince o da ağlamaya başladı. Süleyman şaşırmıştı.
    – Sen niçin ağlıyorsun? diye sordu. Aldığı cevap şöyle oldu:
    – Kardeşim, sen gerçekten de bir iffet abidesiymişsin. İyi ki ben muhatap olmadım böyle bir imtihana. Muhtemeldir ki kaybedebilirdim. Allah sana senin güzelliğin kadar iman kuvveti lütfeylemiş demek ki.
    Süleyman oradan kalkıp Medine’ye varır, o gece rüyasında Yusuf aleyhisselamı görür. Karşıdan kucağını açarak gelen Hazret-i Yusuf ona şöyle hitap eder:
    – Gel seni kucaklayayım iffet abidesi kardeşim. Güzelliğin de kendine göre imtihanı vardır. Sen de benim gibi bu konuda imtihanlara tabi tutuldun, ama kazandın. Tebrik ederim seni.

    IF YOUR CLUP S3M1XDL1N3 FOR M1L1T4N
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    asi_kan84
    asi_kan84's avatar
    Kayıt Tarihi: 16/Eylül/2003
    Erkek
    Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye varır...
    Karsısına çıkan insanlara, kendisine yardim edecek, yemek ve yatacak yer
    verecek birileri olup olmadığını sorar...

    Köylüler, Derviş’e, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük

    olduğunu söylerler ve Sakır diye birinin çiftliğini tarif edip,

    oraya gitmesini salik verirler...

    Derviş yola koyulur, yolda birkaç köylüye daha rastlar... Onların
    anlattıklarından, Safir’in, o yörenin en zengin kişilerinden biri olduğunu
    öğrenir... Bölgedeki ikinci zengin ise, Haddad isimli bir başka çiftlik
    sahibidir...

    Derviş, Sakir'in çiftliğine varır... Çok iyi karşılanır... Iyi misafir
    edilir, yer, içer ve dinlenir... Sakir de, ailesi de hem misafirperver
    ve hem de gönülleri zengin insanlardır... Sonra tekrar yola koyulma
    zamanı gelir ve Derviş Sakir'e ve ailesine teşekkür ederken, "Böyle zengin
    bir insan olduğun için hep şükret." der... Sakir'den ise söyle bir
    yanıt alır: "Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz... Bazen görünen, gerçeğin
    kendisi değildir... Bu da geçer...".

    Derviş, Sakir'in çiftliğinden ayrıldıktan sonra, bu yanıt üzerine uzun
    uzun düşünür... Aradan birkaç yıl geççikten sonra, Derviş’in yolu yine
    ayni yöreye düşer... Sakir' e uğrayıp, ziyaret etmek ister... Yolda
    karsılaştığı köylülerle konuşurken, köylüler: "Haaaa o Sakir
    mi?.. O iyice fakirleri, simdi Haddad'in yanında çalışıyor..." derler.

    Dervis, hemen Haddad'in çiftligine gider... Sakir'i bulur... Eski dostu
    yaslanmistir... üzerinde eski püskü giysiler vardir... Geçen süre
    içindeki bir sel felaketinde bütün sigirlari telef olmus, evi barki
    yikilmistir... Topraklari da islenemez hale geldigi için, tek çare olarak,
    selden hiç zarar görmemis ve biraz daha zenginlesmis olan Haddad'in yaninda
    çalismak zorunda kalmistir... Bu süre zarfinda Sakir ve ailesi,
    Haddad'a hizmetkarlik yapmaktadirlar...
    Sakir, Dervis'i, bu kez son derece mütevazi olan evinde misafir eder...
    Kit kanaat yemegini onunla paylasir...

    Dervis, vedalasirken, Sakir'e olup bitenlerden ne kadar çok üzgün
    oldugunu söyler ve Sakir'den su yaniti alir: "Üzülme... Unutma, bu da
    geçer..."

    Dervis, gezmeye devam eder ve aradan uzun yillar geçtikten sonra, yolu
    yine ayni bölgeye düser... Ogrendiklerinden saskina döner... Bir süre
    önce ölen Haddad, ailesi olmadigindan, bütün varini yogunu, en sadik
    hizmetkari ve eski dostu Sakir'e birakmistir... Sakir, Haddad'in konaginda
    oturmaktadir... Kocaman arazileri ve binlerce sigiri ile yine o yörenin
    en zengin insani olmustur... Dervis, eski dostunu iyi gördügü için ne
    kadar çok sevindigini dile getirdiginde yine ayni yaniti alir: "Bu da
    geçer..."

    Birkaç yil sonra Dervis yine Sakir'i arar... Ona bir tepe
    gösterirler... Tepede Sakir'in mezari vardir ve mezar tasinda söyle yazmaktadir: "Bu
    da geçer".
    Dervis, üzgün bir sekilde, "Allah Allah, ölümün nesi geçecek?" diye
    düsünür ve gider...

    Ertesi yil, Dervis, Sakir'in mezarini ziyaret etmek için geri döner ama
    ortaliklarda mezar falan kalmamistir... Büyük bir sel gelmis, bütün
    tepeyi silmis süpürmüs ve Sakir'in mezarindan geriye hiç eser
    kalmamistir...



    O yillarda, ülkenin sultani, kendisi için çok degisik bir yüzük
    yapilmasini ister... Bu öyle bir yüzük olacaktir ki, sultan mutsuz oldugunda
    umudunu tazeleyecek, mutlu oldugunda da, mutlulugun rehavetine kendini
    kaptirmasini, tembellige düsmesini önleyecektir...
    Hiç kimse, sultani tatmin edecek böyle bir yüzük yapmayi basaramaz...
    Sultanin adamlari bir gün bilge Dervis'i bulurlar, yardim isterler... Sultan yüzüge fena halde takmistir...
    Dervis, sultanin kuyumcusuna hitaben bir mektup yazar...
    Kisa bir süre sonra, yüzük sultana sunulur... Sultan önceleri hiçbir
    anlam veremez; çünkü, son derece sade bir yüzüktür bu... Sonra üzerindeki
    yaziya takilir gözü... Üzerinde biraz düsünür ve yüzü aydinlanir...
    Büyük bir mutluluk isigi parlar gözlerinde... Sonunda tam da istedigi gibi
    bir yüzügü olmustur...

    Yüzügün üzerindeki yazi mi?
    Su yazilidir yüzügün üzerinde: "Bu da geçer".

    Bizi bilen bilir, bilmeyen kendi gibi bilir...
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    TugrulBaba
    TugrulBaba's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 19/Nisan/2003
    Erkek
    2. hikaye manyaktı..

    tahribat.com/murid/tugrulbaba
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    fatih66
    fatih66's avatar
    Kayıt Tarihi: 14/Haziran/2006
    Erkek
    1. hikayeyi okuyunca aklıma lise zamanlarım geldi. okulun bütün kızları hastaydı bana ama ben birine takılmıştım o da kabul etmiyodu beni zaten sonra okul bitti şimdi kızlar beni istemiyo.

    asi_kan84 senin hikayelerin de süper bu paylaşım devam eder inşallah.

    diyardan diyara uçurdunuz beni

    F.K.
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    caos13tr
    caos13tr's avatar
    Kayıt Tarihi: 07/Eylül/2005
    Erkek

    asıl derviş sakirmiş ha..güzel hikaye

    Ekmek Aslanın Ağzındaysa , Sular Benim Kalbimde...
Toplam Hit: 942 Toplam Mesaj: 5