folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Kendi Elinle Teslim Olmak...



Kendi Elinle Teslim Olmak...

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    xzxz
    xzxz's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Haziran/2003
    Erkek

    Mukan bunu yazdı:
    -----------------------------

    Bugün anarşist damarım tuttu.

    100 yıldır Türk aydınlar böyle yazar çizerler. Jön Türklerden bu yana Avrupai tarzda muhalefet hep oldu. Yazdık, çizdik, yazdık, çizdik... Ne oldu? Son noktayı koyan Aziz Nesin oldu. "Türk milletinin %60'ı aptal ve koyundur."

    Şu isyan çıkan ülke Mısır'da Türkiye'de olan yolsuzluğun, baskının, hukuksuzluğun, şiddetin, pahalılığın yarısı yoktu. Araplar isyan etti. Diktatörü indirdiler.Dış etki mutlaka vardır. Ancak sokağa çıkılabileceğini gösterip gelecek için de siyaset kurumuna gözdağı verdiler.

    Türkiye'de 5 milyon kişi meclisin önünde olmadıkça Türkiye DÜ-ZEL-MEZ. 5 milyon kişi orada pinpon maçı yapsınlar (halkı isyana teşvik etmiyorum. Hem etsem ne olacak? Teşvik olmazlar ki...) Benzin 2 lira olur, asgari ücret 2 katına çıkar, yolsuzluklar sıfıra yakın olur... Her şey düzelir.

    Tarafı ne olursa olsun bizim millet zübüklere d*malmaktan bıkmadı. En aşırı sosyalist veya faşist olsak ne olacak? Sokağa çıkmak için bize çoban lazım, kaval lazım, lazım oğlu lazım.

    Bu millete 20 rönesans, 30 reform yaşatsan yine boş yine boş. Çok yaşamaz bu ülke. Demedi deme.


    -----------------------------

     

    ses çıkarılmadıkça , biat kültürüne tabi olup şükretme kavramı var oldukça , önde gitme asarlar dendikçe bu milletten hiç bişi olmaz sorun gerçekten partilerde yada siyasilerde değil, yumruğunu masaya koyamayan korkak boyun eğmiş millette. 

    ama hatalı olduğunu düşündüğüm iki mevzu var ki birincisi aziznesin in dediği %60 aptallıkla ilgili, tarih boyunca yaşamış/yaşayan tüm toplumların %90 ı yemekiçmeküremek dışında hiçbişiyle ilgilenmeyen bireylerden oluşur türkler de istisna dğeil 

    ayrıca arapların isyanının nedeni ne yolsuzluk ne hukuksuzluk ne de kıçlarına giren diktatörler, bu isyanların tek nedeni abd ile uzlaşmak istemeyen yönetimlerin daha bağımlı sadık yönetimler ile değiştirilmek istenmesi ve toplumları o kadar aptal oldukları için abd adına kendi ülkelerine saldırtılabiliyor çok şükür bunlar gibi olmadık bi parça daha gelişmiş bir toplumuz. ( yine şükür dedim ama ... ) 

     

     

     

     


    herşeyin bir şeyi vardır
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ulquiorra
    ulquiorra's avatar
    Kayıt Tarihi: 12/Ağustos/2010
    Erkek

    xzxz bunu yazdı:
    -----------------------------

    ses çıkarılmadıkça , biat kültürüne tabi olup şükretme kavramı var oldukça , önde gitme asarlar dendikçe bu milletten hiç bişi olmaz sorun gerçekten partilerde yada siyasilerde değil, yumruğunu masaya koyamayan korkak boyun eğmiş millette.  

    bunun nedeni bence kültürel yozlaşmadır. hem eski Türk kültüründe hem de islamdan sonra biçimlenen yeni Türk kültüründe "bana dokunmayan yılan bin yaşasın"cılık yok. eski Türk kültürünü de kattım çünkü orta asyada göçebe yaşarken bile toplu halde yaşamış, birbirlerinin ihtiyaçlarına yardımcı olmuşlardır. islam da bu yardımlaşma komşuya değer vererek desteklenmiş.

    ama hatalı olduğunu düşündüğüm iki mevzu var ki birincisi aziznesin in dediği %60 aptallıkla ilgili, tarih boyunca yaşamış/yaşayan tüm toplumların %90 ı yemekiçmeküremek dışında hiçbişiyle ilgilenmeyen bireylerden oluşur türkler de istisna dğeil 

    Burda Aziz Nesin'in hatası ise eğitimdeki kalitesizliği dikkate almadan "ahaaa aptal lan bunlar" demesi. şöyle bi video vardı geçen gün: goo.gl/m0sU9

     

    -----------------------------

  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    irem27
    irem27's avatar
    Kayıt Tarihi: 27/Ağustos/2010
    Dişi

    Linç Edilişimizin Seyir Defteri ..




    Hürriyet Müsavaat Uhuvvet , Fransız devrim sloganlarının birebir çevirisiydi. Bu söylemleri terennüm eden İttihatçılar İmparatorluğu basiretsizce büyük savaşa soktular

    Batı’nın niyeti, daha 1830′larda Fransa’nın Cezayir’i bizden koparmasıyla ilk işaretlerini verir. Sonra Tunus’u, Mısır’ı, Libya’yı, Balkanlar’ı kaybederiz. Derken, ittihatçılar marifetiyle tarihimizin en budalaca kararlarından birini alarak, Almanya’nın safında savaşa katılırız. Ve sonunda muazzam bir coğrafyadan Anadolu’ya sığınmak zorunda kalırız.
    Kasım 1914 Çarşamba sabahı daha sınırlarımız hâlâ şaha kalkmış bir küheylân gibidir. Irak bizimdir. Suriye mülkümüzdür. Kudüs’te sancağımız dalgalanır. Filistin, Arabistan’da Mehmedimiz nöbettedir. Kâğıt üstünde olsa bile, Mısır ve Libya bize düğümlenmiştir. Mekke, Medine, Taif, Bağdad, Basra, Şam, Halep, Akabe ve Midilli’de ferman-ı hümayunlarımız ses verir. Kısacası, daha hâlâ “Devlet-i Âl-i Osman”ızdir.

    Günü gününe tam dört sene süren o badirede, 2 milyon 850 bin asker omuzda silâh hazırdır. Savaş son bulunca, bir de bakarız ki, terhis edip köylerine gönderebildiğimiz bu aziz askerimizin sayısı sadece 621 binden ibaret kalmıştır. 2 milyon 229 bin evlâdımızı tam dokuz cephede bozuk para gibi, budalaca girdiğimiz Dünya Kavgası’nda harcamışızdır.
    941 bin 480 şehit.
    990 bin 900 yaralı ve hasta.

    Ve 358 bin 520 kayıp ve esir…


    Az evvel saydığımız eski vatan topraklarımız dan da geriye yüzde 7-8 kalmıştır. Islak ellerimizden kayan sabun misali… İmparatorluğumuzu yağma değil, linç etmişlerdir. Anadolu’yu zor kurtarırız.





    Dünya savaşında seferberlik de ilan edildi. Afişte "Seferberlik var asker olanlar silah altına" yazıyor



    Nâmeşru Meşrutiyet:

    Geniş bir tarih yorumu yaklaşımı ile bakarsanız, 1908 Meşrutiyet ilânı, aslında bir iç kavganın başlangıcı ve yağmalanmamızın hızlanmasından başka bir şeye yaramamıştır. münasebetlerde vefa, dostluk ve karşılıklı sadakatin ham bir hayal olduğunu anlamamakta nicedir ısrar etmekteyizdir. O gün, bu gafletimizin faturasını ağır şekilde öderiz.


    Yıllardan 1911′dir. Eylül ayının 11. Perşembe günüdür. Sadrıâzam Hakkı Paşa, mükemmel bir salon adamıdır. Türk Jandarma teşkilâtını ıslah etmek için kendisine görev verilmiş olan İtalyan generali Robilant Paşa’nın yalısında, Boğaziçi’ne hakim olan terasta, bu İtalyan’la satranç oynamaktadır.



    Üzerinde Fransız İhtilalinden aynen alınan sloganlar "Liberte, Egalite, Fraternite" (Hürriyet, Müsavaat, Uhuvvet) yazılı bir İttihatçı posteri




    Bir yaver gelir. Sadrazam hazretlerine henüz aldıkları bir gizli notayı ulaştırır. Hakkı Paşa umursamaz. Ne var ki, oyun bittikten sonra masasındaki zarfı açınca, beyninden vurulmuşa döner. Gelen notta, kendisinin başında bulunduğu İttihad ve Terakki hükümetinin, Trablus’ta, yani Libya’da, halkı İtalyan kolonisi aleyhine tahrik ettiği iddia olunarak, 24 saat içinde İtalya’nın istekleri kabul edilmediği takdirde, bunun bir Causus Belli, yani savaş hali sayılacağı bildirilmektedir.
    Hakkı Paşa’nın bundan önceki görevi Roma Büyükelçiliği idi. Ve İtalyanlar, hatta İtalyan gazeteleri, bir senedenfazla zamandır Libya’yı gözlerine kestirdiklerini saklamadan açıklamaktadırlar. Hakkı Paşa Roma’da iken dahi gerçeği görememiş ve bu ülkenin sathî dostluğuna güvenmiştir.
    Libya’da İbrahim Paşa kumandasında mükemmel bir tümenimiz vardır. İngilizlerin, Fransa ve İtalya’nın paşadan şikayetleri sonunda, o sırada Roma’da görevli olan sadrıâzamın “Aman Batı’lıları kızdırmayalım..” yolundaki ısrarıyla bu tümen Yemen’e gönderilmiş ve Libya’da askerimiz kalmamıştır.
    Verilen notadan üç gün sonra, 130 bin tonluk İtalyan donanması Bingazi açıklarında demir atar. Sahile bir hafta içinden 25 bin asker çıkarılır.


    Rumeli’nin elden çıkışı:

    Batı’nın niyeti bizi yağmalamak değil, linç etmektir. Libya Savaşı sona ermeden, o hainane gafletimiz ve iç çekişmelerimiz sonunda Balkan Savaşı patlak verir. Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve boyuna poşuna bakmadan Karadağ eski efendilerinin gırtlağına çökerler. Çatalca’ya kadar gerileriz.
    Tarihimizin en acı ve ahlaksız yenilgisine uğrarız. Orduyu politika batağında boğarız. Bereket Bulgar ve Sırplar’ın biribirlerine düşmelerine ve düşman saflarında patlak veren kolera salgınına… Edirne’yi zor kurtarırız. Ama !… Ama, elveda Selânie, elveda Yanya, elveda Kumanova…




    Büyük Harbe Girerken İmparatorluk Türkiyesi


    Daha acılı ve gerçek deyimi ile elveda 500 senelik bizim Rumeli. Rumeli, türkülerimizde yankılanır artık: “Alişimin kaşları” hâlâ “kare” midir? “Deryaya karşı köşklerimizde” hangi uğursuzlar Tuna’yı seyreyler? “Gönlümüzü” artık “bir sinsi firak” kemirecektir.



    Anadolu’ya sığınış:

    Ve yazının başında anlattığım gün gelir çatar. O gün aslında Vatan Anamızın alnına karalar çattığı günlerin başlangıcıdır. Tarihimizin en budalaca kararlarından birisini alarak Almanya’nın yanında yer alırız.
    Savaşa katıldığımız tarihte, Almanya savaşı fiilen kaybetmiştir. Daha dört sene dayanabilmiş ise, bu bizim harcadığımız 2 milyon 229 bin vatan evlâdının ve yüzde 78′ini kaybettiğimiz bizim eski vatan topraklarının yüzsuyu hürmetinedir.

    Murat Bardakçı’nın babası gazeteci-yazar merhum İlhan Bardakçı’nın kaleme aldığı, Tarih ve Medeniyet dergisinde yazının devamı:







     


    There was an irem come unto the earth,born in the holy land of Pennsylvania,raised in the mystical east of Allentown.She believed she had the power to help herself and all mankind,so that others saw her power and came to her to be healed of their troubles and their many diseases.
Toplam Hit: 2860 Toplam Mesaj: 14