Kişisel "GERİ"Şim-2
-
"Dayanmalısın" diyordu birileri...
Hayatın her döneminde karamsarlığa düştüğünüz vakit mutlaka yanınızda size sadece "sözde" destek olanlar vardır, bu kuşkusuz her bir bireyin hayatında olan bir durum .
Şimdi ise olaylara daha gerçekçi yaklaşalım ve bulunduğunuz durumu kabullenmeye çalışın. Çünkü siz gerçekten depresyon geçiriyorsunuz ve gün geçtikce dahada derinleşiyor, sonuç olarak en kötümser açıdan "intihar" dır.
İnsanı depresyona sokan iki başlı neden vardır, tabi biz bu nedenleri çoğalta biliriz fakat ana başlıklar "maddiyat" ve "aşk".
maddiyat ; Lüks yaşamaya alışmışınızdır ve birden asfalta çakılmışsınız bu sizin için iyibir depresyon sebebi dahada iyisi intihar etmek için en uygun pozisyon size bu şekilde sağlanır fakat çözümmüdür asla hayır.
Aşk ; genelde bayanlar çok takar hatta bir çok şarkı sözü yazılıp yorumlanmıştır fakat erkekler içinde bu durum azımsanmayacak kadar fazladır, bu durumda ise aşk intiharı yerine "aşk cinayeti" için pozisyon sağlanmaktadır bunu uygun görüyorsunuz çünkü siz depresyondasınız.
Gelin şimdi işin dahada içeriğine inelim, bilgisayar yazılımının çalışmasını sağlayan komut satırlarına yada meyhane pilavı yapılırken o tadı vermesi için içine katılan malzemelere.
Depresyon nedir ?
Kısaca bozuk ruh hali, bunu tetikleyen ise dış faktörler yada sizin kendinize olan güvensizliğiniz.
Çözümü ;
Madem bize ait olan bir şey bozulmuş bunu düzeltmekte bizim elimizde ve madem dış etkenli faktörler ozaman dışarıdan içeri girmelerine izin vermiyeceğiz. Eğer veriyorsanız bilin ki siz depresyona meğillisiniz yada çoktan depresyona girmişsinizdir.
Burada durup size sosyalleşin yada şunu yapın bunu yapın şeklinde öğütler verecek değilim. Siz zaten depresyondasınız.
Çok yakınınızdan biri diğelim öldü evet öldü ( olaya gerçekçilik açısından bakmak için birini öldürdünüz hayalinizde ) bu anneniz, babanız, kardeşiniz yada eşiniz veya dostunuz v.s.
Defin işlemleri yapıldıktan sonra herkes kendi inancına göre dini merasimini yapar en fazla bakın en fazla bir hafta yas tutarsınız, yeri doldurulmayacak ama yokluğuna kendinizi alıştıracaksınız, özleyeceksiniz ama asla depresyona girmeyeceksiniz çünkü ölümü kabullenmişsinizdir ve doğa kanunu olarak görmektesiniz nede olsa hepimiz bir gün öleceğiz.
Depresyona girdik mi ? bence hayır çünkü bu kanuna bir teslimiyetimiz var.
Eğer çevremizde bizi etkileyecek olan kötü faktörleri içinizde büyütüp ve yine kendinize göre çözülmeyecek problemler gibi yaklaşırsanız "depresyonsuz bir hayat süremezsiniz"
soru : Eee abi kız/erkek arkadaşım beni terk etti ben onun için bir çok şey yaptım.
cevap : Demekki onun istediklerini yapmamışsın yada seni rahatlatacak şekilde söylemek gerekirse sana göre değilmiş kız/erkek böylesi daha iyi. Hem yedi milyarlık bir dünyada kala kala ona mı kaldın ? ( çık hadi depresyondan, sorun çözüldü )
Soru : Abi bizçok zengindik ama şimdi çok fakir olduk ben yaşayamam böyle.
Cevap : Asla ama asla depresyon sebebi değildir olamazda, olmamalıda. Düşün bakalım neden ?
Depresyondaysanız size tanıdıklarınız birçok doktor önere bilir yada yüzlerce kişisel gelişim kitabı. Her biri anlamsız !
Emin olun sizi sizden daha iyi tanıyan dostlarınız en pahallı psikiyatrilerden daha etkili ve daha değerlidir onlara derdinizi açın dökün içinizi çünkü siz aslında güçlü ve karakterli birisiniz.Dışarıda karşılaşdığınız bütün engeller aslında içinizde kendinize beslediğiniz korkulardan başka hiç bir şey değildir.
kişisel gelişim kitapları ( gülüyorum ) , emin olun bu insanlar bu kitapları yazarken trilyonluk bir villa içinde elinde viski kadehi ve şömüne başındadırlar.Kısaca hayatlarında her boku yemişler ve artık birilerine bilgin gibi öğüt vermeye başlamışlardır ( düşünüyorum hangi insan psikolojisi depresyondayken kişisel gelişim kitabı yazabilir ki? ) öğüt vermeye başlamışlardır çünkü her bir boku bildiklerini sanmaktadırlar.
Ben bu yazıyı yazarken ne 4 metre karelik bir odadaydım nede bir villa içinde . Kimseyede öğüt vermiyorum ve yazdıklarımıda satmıyorum sadece olaya gerçekçi yaklaşılması taraftarı olduğum için kendimce fikrimi yazdım. Ne ferrarimi sattım nede mum ışığında güzel günleri hayal ettim.
hiçbirini yapmadım çünkü hayatımızda acı günler olduğu gibi mutlu günlerinde varlığından haberdarım. Eğer bir yaratık görme şansım olursa emin olun ilk işim üstüne konumuş bir kelebek aramak.
karakutu 8.3.2010 / 00:41
-
Pekalâ sondan başlıyalım..
Şimdi hocam seni adam yerine koyarak yazıyorum tüm bunları;Adam yerine koyarak dedim fark ettiysen bu sana dokundu mu ? Bunun cevabını ben hiç bir zaman bilemeyeceğim zaten öğrenmek için değil senin fark etmeni sağlamak için sormuştum.Nasılki kişisel gelişim kitapları yazanların hakkında villalarda ellerinde viskiyle yaşayan insanlar olduğunu düşünebiliyorsan ve bunu kendi fikrin olduğu gibi açıkça belirtme dürüstlüğü içerisindeysen benimde seni adam yerine koymam fikrini gayet doğal karşılayabilirsin yada benim kendini beğenmiş,senin deyiminle seni asla anlayamayan birisi olduğumu düşünebilirsin..
Peki bu durumda ne olur senin deyişinle bakalım hemen;"..size sunulan güzellikler tatmin edici olmuyorsa, sizi kimse anlamıyor yada siz kendinizi kimseye anlatamıyorsanız benim deyimimle kişisel "geri"şim" yaşıyorsunuz demektir."
Şimdi ben sana ilk sarf ettiğim sözlerden bahsederken "kendimce" sana bir güzellik sunmuşumdur ama sen bundan tad almamışsan yada derdini kimseye anlatmamaışsan kişisel gerişim yaşayan sensindir.
Şimdi şunu diyebilirsin bana sunulan tek şey senin yazdıkların değil ve ben bana sunulan diğer şeylerden tad alabiliyorum eee o zamanda demek ki neymiş;Senin kişisel gerişim yaşayan dediklerine de başka şeyler suunulsaymış onlarda belki tad alabilrlermiş.Depresyon hali hiçbirşeyden zevk alamama değil,zevk alabileceğine inandığı hiç birşeyin gerçekleşmediğini görme bilincidir.
Evet sen gerişim dersin,ben bilinç.Çünkü son cümlende dile getirdiğin şeyin temasını özetleyen kavramdır hayat;yani bakış açısı...Hani demiştin ya sen bir canavar görsem önce üzerine konmuş bir kelebek ararım diye heh işte ben o kadarını bile aramadım mesela sadece bir sivilceye bile razıydım "bende de" olan herhangi birşey görmeye iyimser baktım hemde çok baktım ama ne var biliyor musun birşeye ne kadar uzun süre bakarsan onu görmemeye başlıyorsun..
Birisini kimsenin anlamaması O'nun depresyonda yahut ruh hali bozuk hatta kendini ifade edememesi/özgüven eksiliği ile alakalı olmayabilme ihtimalini görmemek senin yada bu "tip" insanlara anlam veremyen kimselerin sorunudur aslında çünkü öyle hisler vardır ki bunları tarif edecek bir lisan bizim ilmimizde yoktur.Öyle bir dil yok iken sen birisinin kendini ifade edememesine özgüven eksikliği var yahut kişisel gerişim yaşıyorsun diyemezsin hee diyemez misin ? dersin dersinde senin bunu demen bence neye benzer biliyor musun;"Gökten üç elma düşmüş biri senin diğeri benim başıma eee üçüncüye ne olmuş ? Onu karıştırma konumuzun çok dışında" örneğinin son cümlesine benzer söylediklerin.Dünya algıladıklarımıız/anladıkalrımızdan ibarettir bizim için ama işin bu kısmı tamamen kişiseldir yani kişisel dünyadır.Bu dünya sizindir insanlar orada sadece yaşarlar.O insanları tutup arkadaş,sevgili hatta anne baba yapan sizsinizdir.Evet,evet annenizi anne babanızı baba yapan sizsinizdir !Cidden bunu anlayabilmeniz için çok farklı boyutlardan bakmanız gerek ama işte gel görki o boyutu tarif edecek bir lisan yoktur o,o lisandır ki asla öğretilemez direk "bilinir" hee ama yaşayarak ama düşünürek ama doğuştan bilinir ben düşünerek bilenlerden olduğumu düşünüyorum (cümleye bak a.q :)İşte o lisanki ingilizce,türkçe gibi değildir o lisan sadece insanın iç dünyasında var olabilir ve bazı insanlarla iç dünyalarınızın "belli yahut limitsiz bir zamanda" kesiştiğini görürürsün yaşarken.İşte o zaman anlarsın ki o lisan senin var ettiğin hayal dünyandan ibaret değildir o lisan gerçektir onu bilen başkalarıda vardır çünkü sen herşeyden şüphe etmeye başlamışken şüphe edemeyeceğin bir gerçek görmüşsündür;İki kişinin gördüğü düş değildir (En az iki sözün cümleside Kurtlar Vadisine gönderme yapma bakımından o şekilde yazdım)
Neyse hocam velhasılı kelam.Okduğum yazından ben şunları çıkartıyorum;
"..özleyeceksiniz ama asla depresyona girmeyeceksiniz çünkü ölümü kabullenmişsinizdir ve doğa kanunu olarak görmektesiniz nede olsa hepimiz bir gün öleceğiz."
-Ailesinden birisi öldüğü için depresyona girmiş birisi görmemiş olman sana bu genellemenin gerçek olduğuna inanma mantığını vermemeli çünkü birisini kaybettiğinde de depresyona giren insanlar var bizim gezegende.."
soru : Eee abi kız/erkek arkadaşım beni terk etti ben onun için bir çok şey yaptım.
cevap : Demekki onun istediklerini yapmamışsın yada seni rahatlatacak şekilde söylemek gerekirse.."
-Bu cevap tam bir cevap değil hocam ve bu cümlenden ben senin insanları fazla tanımadığını ya da seni rahatlatmak açısından söylemek gerekirse insanları tanıyacak kadar fazla tecrübe yaşamadığını çıakrtıyorum.Nedenine gelince sen burda bi diyalog kurmuşsun kişisel gerişim yaşayan birisiyle ve zaten tüm bunları yazmanın nedenide kişisel gerişim yaşayanlara kanaatince yardım etmek olduğu için en önemli cevabı burda vermiş olman gerektiğini varsayıyorum.Varsayıyorum ama göremiyorum..Çünkü "insanlar" değişir hocam terk edilmiş birisine bu cevabı vermek hem yanlış bir yaklaşımdır hemde eksik bir bilgi.Neden dersen en son söylenecekleri ilk önce söylemişsin çünkü sende kendince bişeyler yaşamışsın ama gerçekte ama iç dünyanda ve (bu arada gerçek kelimesi tamamen matrix felesefesine girip işi hepten çorba etmemek baabında kullandığım anlamsız ama anlaşılabilen bir terim olarak kabul edilsin ve kayıtlara öyle geçsin) seninle aynı şeyleri yada üç aşağa beş yukarı benzer şeyleri yaşayanların orda daha fazla durmaması için bir an önce bunu kabullenip daha fazla oralarda vakit kaybetmemesini ister gibi bir halin var.Peki ben sana şunu soruyorum;O zaman sana "sözde" teselli veren arkadaşlarına ne oldu hocam ?
Cidden irdelemeyi düşündüğüm daha çok sözlerin vardı ama burda bi konu bütünlüğü sağlmaya karar verdim çünkü birazdan söyleyeceklerim yukarıdaki paragrafta son söylediğimle alakalı olacak..
Hocam,kimse kendi çıakrını düşünmeden senin için birşey yapmaz aynı şekilde sen de başkası için yapmazsın çünkü yapamazsın kanun böyledir sen bana bu kanunu çökertecek en ufak bir örnek ver ben yukarıda yazdığım herşey yalanmış ben bu bindiğim trenden bi sik anlamamışım helal oslun sana birader diyeceğim.
Sözde teselli verme nitelemesi,tamamen bakış açısından dolayıdır.Sen o kadar çok yardıma muhtaçsındır ki ellerini açıp insanlık dilendiğinde sana ufak bir nasihat veren sana yardım etmek istemeyen biriymiş gibi gelir.Belkide onun elinden gelen bu kadarıdır hocam ? Yada aksine tam da şuanda söylediklerime hak verdiğinde yooo,cidden senin mayhoş suratını çekmek zorunda kalmamak için yeter artık gül derken içinden,sana da bir iki söz söylemiştir içindeki "sus"un dışa vurumu olarak.Çünkü davranışlarımızı önceden belirleyen arzularımız ruhumuzun o kadar derinine işlemiştir ki onlara dikkat bile etmeyiz..
Sana şöyle bir örnek vereyim..Kol saatin var mı ? Umarım vardır yada bu yazdıklarımı okuyan birinin umarım bir kol saati vardır da tüm bu yazdıklarım boşa gitmez a.q :D Neyse,,kol saati olan ve şuanda bu satırları okuyan değerli arkadaşım sana sesleniyorum kara muradım benim :) Eve gelip pc başına geçtiğinde dışarıdayken taktığın kol saatini her defasında evde çıakrttığına ama yatmadan hatta yatmana daha çok varken bile çıakrttığına dikkat ettin mi ? Bunun nedeni saatinin seni rahatsız etmesi mi ? Peki dışarı çıakrken neden takıyordun o saati ??? Bunun nedeni güzel dostum artık sen zamanın önemini yitirdiği yerdesin,evinde..İnsanlar içindeyken zamanın önemi olmadığı mekanlarda saatlerini bilinçsizce çıakrtırlar.Dikkat edin kız/erkek arkadaşınız karşınızda otururken eğer cidden size sırılsıklam aşık olduğunu düşünüyorsanız onun ilgisini kol saatine verin satin kaç yahut ilgisini direk saatin kendisine verecek şekilde aa satin ne güzel falan deyin belli bir süre sonra yada hemen ardından saatini çıakrtırsa siz artık O'nun evi olmuşsunuzdur.Onun için sizin yanınızdayken zamanın önemi yoktur ve bu bilgiyi beyni bilinç üztüne çıakrtmadan otomatikman altan alttan işleyip bunu bir hareket haline getirir ve bu bilincin harekete dönüşmesi de saatin koldan çıakrtılması şeklinde olur,kapiş ;)
Neyse yine başka boyutlara dalsada konu cidden çok önemli bir bilgiydi bu,deneyin görüceksiniz..Bu analttığımıda şuraya bağlamak için analttım;Şimdi sen o arkadaşına sorsan neden bana teselli veriyorsun diye sana ne kadar kendini üzmemen için desede gerçek o değildir ama bu arkadaşının yalancı olduğu anlamınada gelmemktedir çünkü gerçek,tıpkı kol saati örnedğinde de olduğu gibi onun bilinç altındadır ve farkında değildir ama eminim olsa da cidden "dostunuz" değilse söylemezdi neyse..Yani hocam uzun lafın kısası sen ne kadar bilirsen bil/bildiğini sanarsan san/analtırsan anlat sonuçta senin söylediğin herşeyi anlamakta o kişinin bakış açısıyla alakalı bişeydir.Hani demiştin ya sen "depresyon geçiren bir psikoloji nasıl gelişim kitabı yazabilir ki ?" diye peki hocam gerişim yaşayan bir psikoloji "senin" yazdıklarını nasıl anlayabilir ??? Hee dersen ki ben bunlar çevresinde gerişim yaşayan birileri olabilir onlara katkıda bulunmaları için analttım (keza senin de dediğine göre ve benim de katıldığıma göre en yakın arkadaş en taşşaklı psikologtan daha iyidir ya ondan bu şekilde bişey düşünebileceğine ihtimal vererek böyle bir varsayımda bulundum),o zamanda belkide o kitabı yazan adam bunu despresyondayken değil çıktıktan sonra yazmıştır ? Neden depresyondayken yazsın ki hem zaten nasıl yazabilir ki ??
Anladın mı "vurgulanmak" istenen noktayı hocam ? Benim söylediklerimde "vurgulamak" istediğim,dolaylı yada doalysız anlatmak istediğim hiç birşey yok.Çünkü anlatılmak istenenin anlaşılması anlatanın değil dinleyenin bakış açısıyla yakalanabilecek birşeydir.Bakış açınız ne kadar genişse o kadar çok şey yakalanır radarınıza.
Dur yaa bi imza atıcam şuna :D
08.03.2010 Nikoteen -
çok güzel 2 farklı yazı.niko sen ne iş yapiyordun bilader?
-
Çikolata imalatçısıydım emmi
repliği geldi aklıma birden :)Öğrenciyiz,öğreniyoruz sürekli gerek ilim derslerinden gerek hayat derslerinden öğreniyoruz da öğrendiklerimizin varlık bütünlüğümüze kattığı en ufak bir anlam bile olmadığını görüyoruz ya işte o zaman en başa dönüyoruz,gerçek mesleğimize; Düşünüyoruz...varmıyız,yokmuyuz...
-
Nikoteen : Seninde dediği gibi bakış açısı, yazdıklarının arasında tek bir sapma yok güzel analiz belliki deneyimin var :)) ( ve belliki bayaa taşşaklısın :) ) ama saat konusu biraz sapmış gibi . Her neyse kol saatim var ve yatmadan önce çıkartırım yüzüğüm ile birlikte ( peki yüzüğü neden çıkartıyorum ? )
Adam yerine koymana sevindim, ( pekiya hiç koymasaydın :P ozaman dokunur du ) .
Sonuç itibari ile kendi gözlemim belki tek taraflı bakıyorumdur ve belkide baştan sona saçmalık. Ama bu konuda düşündüğüm bu yazdıklarımdan ve yazamadıklarımdan ibaret.
iki renk var biri siyah biri beyaz, her ikimizde bunlardan birini seçtik. aynı renkleri seçme zorunluluğumuz olmadığı için.
Eleştiriye her daim açığım iyi yada kötü. En azından farklı bir bakış açısı sunuluyor ozaman ve göremediğim açıdanda göre bilmemi(zi) sağlıyor. Burada doğru yada yanlış yok sadece kişisel bir tespit var. ( tabi kişisel tespit doğrumu yanlış mı o tartışılır )
Her neyse hocam bak kimsenin yapmadığını yapıp ( yada az kişinin yaptığını yapıp ) haklısın diye biliyorum. Yazıyı olabildiğince kısa tutmaya çalıştım, çalıştım çünkü uzun yazı bozar konu sapar sadece yüzeysel olarak derine inmeden bu konuda düşüncemi yansıtmaya çalıştım. Hee sen sorarsan "sana sorduk mu kardeşim" diye, ozaman bende derim ki "sormanızı beklemeden yazdım" :))
İyi yazmışsın, sağlam yazmışsın tek bir fire yok ( kol saati hariç ((: ) .
-
naptınız siz yeğenim yaaa :) güzel olmuş valla her 2 yazıda tebrikler =)))
-
Aynen hocam bunlar doğru yada yanlış kavramlarıyla düşünülmemesi gereken şeyler değil çünkü usumuzun ardına bir keçi inatçılığıyla takıp sentez yapmamızda kullanacağımız bu gibi kavramlar sadece radımızı daraltır.Değerli kalan,sadece yanlış mı doğru mu olduğuna karar vermek olur.Bu gibi kavramlarla düşünmek açlıktan ölür halimizde bize sunulan bir padişah sofrasından bir iki dilim yeyip kalkmaya benzer.Bir düşünelim bakalım şimdi fazlasında gözümüz olmadığı için mi bir iki dilim yedik yoksa sofrada bize ekmekten başka tanıdık gelen yiyecek olmadığı için diğerlerinin yemek bile olduğunu anlayamama bilinçsizliğimizden mi..
Bu arada kol saati örneğinde ısrarlıyım :) ama yeri burası değil. -
Nikoteen bunu yazdı:
-----------------------------
Aynen hocam bunlar doğru yada yanlış kavramlarıyla düşünülmemesi gereken şeyler değil çünkü usumuzun ardına bir keçi inatçılığıyla takıp sentez yapmamızda kullanacağımız bu gibi kavramlar sadece radımızı daraltır.Değerli kalan,sadece yanlış mı doğru mu olduğuna karar vermek olur.Bu gibi kavramlarla düşünmek açlıktan ölür halimizde bize sunulan bir padişah sofrasından bir iki dilim yeyip kalkmaya benzer.Bir düşünelim bakalım şimdi fazlasında gözümüz olmadığı için mi bir iki dilim yedik yoksa sofrada bize ekmekten başka tanıdık gelen yiyecek olmadığı için diğerlerinin yemek bile olduğunu anlayamama bilinçsizliğimizden mi..
Bu arada kol saati örneğinde ısrarlıyım :) ama yeri burası değil.
-----------------------------Bence kol saati ile ilgili bir konu açmalısın , bunu başara bilirsin :))