Forum
Aktif konular
Üyeler
Kurallar
Arama
"Nitelik Dokusu" Konusunda Duyarlılığın Geliştirilmesi "Nitelik Dokusu" Konusunda Duyarlılığın Geliştirilmesi
-
Bu yazıyı Tınaz Tititz'in yazdığı, 1996'da basılmış olan "Ezbere Hayır" isimli kitabında gördüm. Metin, 1991 yılında yazılmıştır ve gerçekten okunması gerektiğini düşündüğüm için kitaptan buraya aktardım. Amacım tartışma yaratmak değil, biraz farkındalık oluşturmaktır. Okumakla kalmayıp, yazı hakkındaki düşüncelerinizi belirtirseniz daha iyi olur..
******
Dünya ile aramızdaki duvarlar kalktıkça, gelişmiş ülkelerle bizi ayıran değerler berrak olarak ortaya çıkıyor ve haklı olarak da bunlara sahip olamamanın üzüntüsünü, biraz da -yine haklı olarak- kıskançlığını duyuyoruz.
İnsan hakları, demokrasi, toplum kesimleri arasındaki uzlaşma, akılcılık gibi değerler, bunlardan yanlızca bir kaçı!
Başta siyasi partiler olmak üzere toplumumuzu yönetip yönlendiren kuruluşlar, bu değerlere sahip olma konusunda kâh özlemlerini kâh şikayetlerini dile getiriyorlar.
Ama acaba, bu özlemlerin gerçekleşmesi mümkün müdür? Ya da bu değerlere sahip olmamızı önleyen nedir, nelerdir?
Önce, birincisine hayır; Hayır, bu şartlarda bu değerlere sahip olmamız mümkün değildir. İkinci sorunun cevabı ise "toplumumuzun nitelik dokusu yetmezliği"dir.
"Nitelik" deyimi ile, zeka - bilgi ve beceri - ahlak - ruh ve beden sağlığı dörtlüsü; "doku" ile de toplumu oluşturan bireylerin değişik niteliklerinin oluşturduğu "örgü" kastedilmektedir.
Bu tanım dolayısıyla, zekası, bilgi-becerisi, ahlak ve akli-bedeni sağlığı yerinde olan bireyler alınganlık göstermemelidir. Burada sözü edilen, ortalama "doku"dur.
Bu yetersiz doku, özendiğimiz toplumlardaki her şeyi -evet her şeyi- burada çarpıtarak, kırparak, deforme ederek taklit etmektedir. Fayansları eğri döşeyen insanımız, karakolda polis, vergi dairesinde memur, lokantada garson ya da parlamentoda milletvekili olarak yapması gereken işleri eğri yapmaktadır.
Dolayısıyla, sorunlarımızı çözebilmenin ilk adımı bu "nitelik dokusu"nu düzetlmek olmalıdır.
Bunu yapmaksızın yeni yasalar, yeni yatırımlar, yeni kurumlar daima yeni eğrilikler üretmekten başka bir işe yaramamaktadır.
Hangi geri kalmış yöremize gitseniz, oradaki insanların, yeni göletler, yeni fabrikalar, yeni yatırımlar istemeleri ve politikacıların da kendilerini bu isteklere göre yönlenlendirmelerine demokrasi adı takılmış, gerçek demokrasinin ancak "nitelik dokusu" gelişmiş insanlar arasında var olabileceği ısrarla görmezden gelinmiştir.
Burada güçlük, bu gerçeğin farkında olan az sayıdaki insanın dışındaki kitlelere bunun anlatılabilmesindedir. Çünkü ilk bakışta, bütün sorunların ortak elementi durumunda bir faktörün varlığına inanmak ve bunun olağanüstü etkisini takdir etmek pek kolay değildir.
Kitleleri yönetip yönlendirenlere bu gerçeği anlatabilmek kolay görünmüyor. Bunun için, kitle iletişim araçlarının toplumu uyandırmasından başka bir çare yok gibidir.
Eğitim sistemimizin çarklarına kapılmamış (yanlış olarak cahil diyoruz) insanlarımız bir şeylerin farkındadırlar. Yıllardır toplumumuza yol gösterdiğini iddia eden ve kendi kendine aydın adını takmış olan kesimin ikna edilmesi ise çok daha güçtür (asıl cahiller).
Ruh sağlığı bozuk kişilerin toplumları nerelere götürebildiğinin tarihte ve günümüzde çok örneği vardır. Kitle iletişim araçları bunları sergilemeli, nitelik dokusunun bu bileşeninin etkisini gözler önüne sermelidir.
Benzer şekilde, zekası, bilgi-becerisi ya da ahlakı bozuk kişilerin toplum yaşamında ne denli olumsuzluklara yol açtığı sergilenerek toplum duyarlılığı geliştirilmelidir.
İşin ikinci perdesi ondan sonra gelmektedir.
Nitelik dokusunun nasıl geliştirileceği, bu önemli gerçeğin kavranmasından sonra yapılacak iştir.
Abuk sabuk, karışık, sözüm ona milli hedefler yönünde laf ebesi insanlar yetiştirmeyi amaçlamış eğitim sistemimizin bir an önce terkedilmesi (yerine hiçbir şey konulmasa dahi) yapılması gereken ilk iştir.
Nil Nehri'nin uzunluğunu, üçgenin alanını, Kadeş anlaşmasını gözünü kapatıp hatırlayabilen aydınlar yerine, yüzlerce soruna akılcı olarak bakıp, basit olarak "acaba bunlara neler yol açıyor?" diye sorabilen meraklı ortalama insanlar yetiştirmek güç değildir. Yeter ki eğitim sorunlarımızı, öğretmen maaşlarını artırarak çözmeye çalışan yaklaşımdan kurtulalım.
Önce nitelik dokusu. Yanlış kapıları zorlamayalım. AT kapısını da, demokrasiyi de!
7 Ekim 1991
-
nitelik dokusu kötü bir tanım. eğitime, ülke selametine kafa patlatan bir insanın, kelime vasıflarını hiçe sayarak yeni bir tanım uydurması korkunç bir çelişkidir. nitekim, bir kitaba alengirli bir isim bulmak marketing stratejisidir.
ikincisi, öyle ahım şahım şeyler yazmamış. analitik düşünme yetisine sahip her bireyin düşünebileceği şeyleri dile getirmiş. hatta analitik zekaya bile gerek yok.
kim, toplumdaki aksaklıklarının eğitim yoluyla çözüleceği gerçeğine inanmaz ki?
beceriksiz bir toplum olduğumuz aşikar. kimse işini tam yapmıyor. uluslararası akademi ve bilim çevrelerinde fake yada (ç)alıntı projelerle kötü bir nam salmışız. hayvani bir beyin göçü var. futbol, müzik, sanat, tasarım hede hödö hiç bir kayda değer başarımız yok. orta tabakaya indiğimizde, doktoru, bakıcısı, taksicisi falan hiçbirinin amacı hizmet etmek değil. eğer prim usülü çalışıyorsa tek amacı "para"; maaş usülü çalışıyorsa "işi bitirip eve gitmek" oluyor.
-
haklısın ve bi' yerde anlatılmak istenen de o zaten. tabii ki ahım şahım bi'şey değil. çok basit birşey olmasına rağmen bunlar görülemiyor veya göz ardı ediliyor. burada yeni bir tanım yok yahu, sadece varolan şeyleri sınıflandırmış.. hani derler ya neyi tutsan elinde kalıyor diye, onun sebepleri ve çözüm yolu basit ama uygulanamıyor bi' türlü.
-
ok. anlaştık. bu arada yazar'la bir tanışıklığınız yada yakınlığınız var mı?
-
yok ya sabah okuyodum kitabı çok gözüme çarptı o bölüm boş zamanım da vardı yazayım dedim :D
Kısayol
Şikayet
Özel Mesaj
Alıntı yap
Cevapla