folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Ülkemizde İnsan Hayatının Değeri



Ülkemizde İnsan Hayatının Değeri

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Serser1
    Serser1's avatar
    Kayıt Tarihi: 20/Mayıs/2007
    Erkek
    Yoksulların canının bir değeri yoktur ülkemizde. Ekonomisi, siyaseti, ve egemen sınıf kültürü, yoksulların canının ucuzluğuna göre şekillenir.

    Ölüm ucuz, yaşamak zordur bu ülkede. Ölüm ucuzdur; ecelli ecelsiz gelir; trafik kazasıyla gelir, iş kazasıyla gelir, üstü açık bırakılmış bir kanalizasyon çukuruyla, havalandırması yanlış bir apartmanda şofben sızıntısıyla, her biri doğal afet olmaktan çıkıp katliamlara dönüşen depremlerle, sellerle, yangınlarla, çığla gelir. İşkenceyle gelir, copla, kurşunla, bombayla gelir. Açlıkla gelir. Bazen ecelden sandığınız düzenden gelmiştir. Aç bırakılmışsınızdır, havanız zehirlenmiş, suyunuza kanalizasyon karıştırılmıştır.

    Saymakla bitmez ucuz ölümün halleri. Yaşamaksa zordur. İş bulmak zorundasınızdır, başınızı sokacak bir kondu sonra. Yetmez, bulduğunuz işin ücreti karnınızı doyuracak kadar olmalıdır ki, ülkemizde milyonlarca kişi yoksundur bu imkandan. Yetmez, onurunla, gururunla yaşamalısın yaşıyorsan. O imkanı da vermez düzen. Yaşamak eziyete, cennet ülkemiz bizim için bir cehenneme dönüşür.

    Kısaca tasvir etmeye çalıştığımız bu koşulların, oligarşik bir diktatörlükle yönetilen ülkemizin çıplak gerçeği olduğunu kim inkar edebilir? Oligarşik diktatörlük, sınıfsal olarak bir avuç azınlığın, en başta da işbirlikçi tekelci burjuvazinin düzenidir. Tekelcilerin, ağaların, tefeci tüccarın, oligarşinin üst düzey bürokrasisinin dışında, yoksulların canının bir değeri yoktur ülkemizde. Ekonomisi, siyaseti, ve egemen sınıf kültürü, yoksulların canının ucuzluğuna göre şekillenir. Bir yatırım planlanırken halkın sağlığı ve can güvenliği, en son hesaba katılandır. Ülkenin durumu analiz edilirken, halkın durumu, en son sıralarda değerlendirmeye dahil edilir. Düşünün, AKP iktidarı aylardır, "sağlık sistemi"yle övünmeyi propagandasının merkezine oturttu. Fakat şu bir gerçek ki, ülkemiz bebek ve doğum sırasında anne ölümlerinin en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Yılda yaklaşık 1 milyon 400 bin çocuğun doğduğu ülkemizde eğer her beş yaş altındaki bin çocuğumuzdan 37'sini toprağa veriyorsak, böyle bir ülkenin hükümeti, Sağlık Bakanı, bu rakamdan övünç değil, sadece utanç duyabilir. Ama oligarşinin temsilcileri bundan, buna benzer sonuçlardan utanç duymazlar. Bundan dolayı ülkemizde ölüm ucuzdur zaten. Bundan dolayı "göz göre göre" gelir ölümler; şu "beklenen İstanbul depremi" gibi...

    Fakat aslında, ötekiler de hiç beklenmeyen değildir. Tuzla'daki ölümler beklenmeyen midir? Keneden ölümler beklenmeyen midir? Kanalizasyon çukurlarından, iş kazalarından, trafik kazalarından ölümlerin, hangisi beklenmeyendir? Hangisi öngörülmeyendir? Ülkemizin ekonomik, sosyal rakamlarını ve yatırım programlarını elinde bulunduran bir uzman, bize her yıl kaç insanımızın hangi "kaza"larda öleceğini önceden söyleyebilir. Trafik kazalarında her yıl dünya birincisi, ikincisi olacağımız bilinir.

    Trafik kazasında ölenlerin sayısı, falan savaşta ölenlerin sayısından fazladır. Fakat bu gerçek, basit bir rakamsal kıyastan öte bir anlam taşımaz oligarşi için. Aynen Kürt sorununda ikide bir telaffuz edilen "30 bin ölü" gibi. Neden ölmüştür bu kadar insanımız? Onların ölmemesi için hangi politikalar uygulanmalıydı? Bunlar tartışılmaz, insanın değersizliğinin bir kanıtı gibi, sadece bir rakam olarak tekrarlanıp durur 30 bin... İşkencede ölümler, kayıplar, faili meçhuller hep öyledir. Bir ülkede "faili meçhul" şekilde öldürülen on bini aşkın insan olabilir mi? Bizim ülkemizde oluyor ve bu da hiç kuşku yok ki düzenin insan yaşamına verdiği –daha doğrusu vermediği– değerin bir başka çarpıcı göstergesidir.

    İlginç olan şu ki; insan yaşamını böylesine aşağılayan, değersizleştiren, ucuzlaştıran burjuvazi, "insan yaşamına değer vermekten" en çok söz edenlerin başında gelir.

    Cumhuriyet tarihinin en fazla can kaybı yaşanan ilk büyük depremi, 26 Aralık 1939'da meydana gelen Erzincan depremidir. 32 bin 968 insanımız hayatını kaybetmişti o depremde. Deprem sonrası Ulus Gazetesi'nde Falih Rıfkı adındaki yazar şu satırları yazmış: "Felaketin, bilhassa can kayıbının mesuliyetinin inşaat kusurlarına ait olması bize cidden ağır geliyor." İnşallah sonuncusu olur diye beyanatlar verdi politikacılar.

    Olmadı. Sonuncu olmadı. Tarih 1966 yılının 19 Ağustos'unda da Varto'da büyük bir deprem oldu. 2394 insanımız öldü o zaman da. "Bölgeye gerekli yardımların ulaştırılmadığı", "salgın hastalıklar ortaya çıktı" o zaman da. Milliyet yazarı Abdi ipekçi şöyle yazmıştı bu tablo karşısında: "Depremlerde can ve mal kayıbını azaltabilmek amacı ile yeni yapılacak yapılara uygulanmak üzere düzenlenmiş bir 'Zelzele Yönetmeliği' vardır... Yapıların bu yönetmeliğe uygun inşa edilip edilmediklerinin denetlenmesi de bir çokları gibi kağıt üzerinde kalmıştır." İpekçi yazısını şu soruyla bitirir: "Bu ihmale son vermek için daha ne kadar felaket beklememiz lazım acaba?"

    O günden bu yana, çok felaketler yaşadık. Onbinlerce insanımız öldü. Fakat durum değişmedi. Çünkü yönetim değişmedi. İktidar ve iktidara egemen olan zihniyet değişmedi. Bu nedenle, ülkemiz, depremlerde, trafik kazalarında, sellerde, iş kazalarında, çığlarda, açık bırakılan kanalizasyon kazalarında, hep aynı şeyleri tekrar tekrar konuşup durduk. Sorumlu hep belliydi; sorumlular hep cezasız kaldı. Afetleri katliama dönüştüren nedenler belliydi, nedenler aynı kaldı.

    Depremlerden örnek verdik madem, yine bir deprem notuyla devam edelim: 1998'deki Adana depreminin ardından dönemin Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu, 30 Haziran günü TBMM'de konuşuyor; "Arkadaşlar... Türkiye'nin deprem haritası vardır. Bütün jeolojik ve matematiksel bilgiler metrekare hesabıyla, Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nün bilgisayarındadır. Deprem konusunda da Japonya'ya falan da muhtaç değiliz. Türkiye'nin yüzlerce yerinde deprem istasyonlarımız vardır... İnsanların ıstırabı üzerine politika yapılmasın."

    Bu konuşmanın üzerinden iki yıl bile geçmeden, büyük Marmara depreminde 40 bin canımızı verdik. "Japonya'ya muhtaç değiliz" diye milliyetçi nutuklar atanlar, günlerce deprem bölgesine yardım ulaştıramadılar. "Nerede bu devlet?" çığlıkları yankılanıp durdu enkazların üstünde. Topçu diyordu ki, "ıstırap üzerine politika yapılmasın." Fakat politikanın yapılacağı yer tam da burasıdır. Çünkü politikanın esası, halkın acılarına, ıstıraplarına son vermektir. Halkın vakitsiz ölümlerine son vermektir. Bu yüzdendir ki, halkın acıları, politikanın en önemli konusudur. Halkın acısını, gözyaşını, açlığını, ölümünü düşünmeyen politika, burjuvazinin politikasıdır. Onlar, "borsa yüksekse gerisi teferruattır" diyen bir politika anlayışına sahiptirler. Onlar, gemi ihraç sektörü gelişiyorsa, üç beş işçi zayiatı göze alınabilir diye düşünenlerdir. Onlar, devletin denetim ve otoritesi için hapishanelerde onlarca tutsağın "zayiat”ını normal görenlerdir. Onlar, ilhakı ve asimilasyonu sürdürmek için, binlerce halk çocuğunu "savaş zayiatı" olarak görebilenlerdir. Burjuvazi, ekonomik istikrarı sağlayabilmek için yoksulların sistemli ve planlı biçimde azaltılmasını bile tartışıp fırsatını buldukça uygulayabilen alçak bir sınıftır.

    güzel ülkemin insanlarınn değeri bu kadar işte..okunması gereken bi yazı(hiç okunadan yorum yazılmasın) alıntıdır..


    dil, kültür, renk değil..emektir yüce olan..
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    camarade
    ontedi
    ontedi's avatar
    Kayıt Tarihi: 04/Eylül/2005
    Erkek
    Geçmişten günümüze Türkiye. Hacı süper bir yazı. Bir avuç elitist kişilerin elinde *rospu olduk. Fakirimizi de zenginimizi de biz yaratıyoruz.

    Matematikçi ve Yazılımcı. http://www.ontedi.com ve http://www.cizgi.site Siteme beklerim herkesi.
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tabela Fatihi
    kaygusuz
    kaygusuz's avatar
    Kayıt Tarihi: 06/Nisan/2007
    Erkek

    konu deprem değil ama geçen hafta Çin depremi olmuştu onuda ekleyelim.

    Tarih tekerrür edecektir insanoğluda ettirecektir.


    Aldananlar aldanmaktan zevk aldıkları için hile ortaya çıkmıyordu Tolstoy
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Demodor
    Demodor's avatar
    Kayıt Tarihi: 30/Ağustos/2005
    Erkek
    güzel yazı gerçekten sağol.

    VUR VUR İNLESİN FİLİSTİN DİNLESİN.
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Serser1
    Serser1's avatar
    Kayıt Tarihi: 20/Mayıs/2007
    Erkek

    sunuda söylemeden geçmeyelim sürekli türbanla, laiklikle, kürt türk çatısmalarıyla günler haftalar geçirilen türkiyemizde üstü örtülen bi durumdur bu..halkın geçim derdi..hergün çoluğunu çocuğunu geçimini düşünen, yeni doğan güneşle bugünü nasıl geçirceğini düşünen insanlarımız..we üç çocukla asgari ücretli birisinin nasıl geçinceğini düşünmeyen halkın sözcüleri..sürekli özelleşiyoruz..sürekli yeni çıkarılan wergiler..ve sürekli fakirleşmemiz...


    dil, kültür, renk değil..emektir yüce olan..
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    AnaMuhalefet
    AnaMuhalefet's avatar
    Kayıt Tarihi: 12/Kasım/2007
    Erkek
    Serser1 bunu yazdı:
    -----------------------------

    sunuda söylemeden geçmeyelim sürekli türbanla, laiklikle, kürt türk çatısmalarıyla günler haftalar geçirilen türkiyemizde üstü örtülen bi durumdur bu..halkın geçim derdi..hergün çoluğunu çocuğunu geçimini düşünen, yeni doğan güneşle bugünü nasıl geçirceğini düşünen insanlarımız..we üç çocukla asgari ücretli birisinin nasıl geçinceğini düşünmeyen halkın sözcüleri..sürekli özelleşiyoruz..sürekli yeni çıkarılan wergiler..ve sürekli fakirleşmemiz...


    -----------------------------

    Bir işi: " BİLMEYEN " ELEŞTİRİR, " AZ BİLEN " AKIL VERİR, " YAPAMAYAN " ÇAMUR ATAR, " BİLEN " YAPAR.
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    HolyReform
    HolyReform's avatar
    Kayıt Tarihi: 03/Eylül/2005
    Erkek

    kardeş çoğu doğru ama hatalı bulduğum birkaç noktaya değinmek isterim.asgari ücretle 3 çocukla geçinmeye çalışıp ay sonunu getiremeyen birisi 3 çocuk yapmasın.bugüne kadar bu halkın sözcüsü dediğimiz adamların kaç tanesi halkı düşündü?öğretmenler doğru düzgün bişey yapmıyolar fazla alıyorlar derler,maaşlarında zam değil aslında indirim yapmak gerektiğini düşünürler.emekli maaşlarına bilmem kaçta kaç düşürüpte milletvekili maaşlarına zam isteyen herifler mi düşünecek asgari ücretli adamı?şuda var ki ; sonuçta bunu yapanları halk seçmedimi?1-2 ton kömüre kanıp koca senesini yakmasınlar madem.vermesinler şunlara oy.%48 i sen vermedin ben vermedim kim verdi?

    son olarak Türkiye'yenin başına dinciyiz diye gelen dolandırıcılar,Allah belamı versin  ki senden benden dinsizdir!


    Hakkıdır nakte tapan milletimin istismar!
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Serser1
    Serser1's avatar
    Kayıt Tarihi: 20/Mayıs/2007
    Erkek
    HolyReform bunu yazdı:
    -----------------------------

    kardeş çoğu doğru ama hatalı bulduğum birkaç noktaya değinmek isterim.asgari ücretle 3 çocukla geçinmeye çalışıp ay sonunu getiremeyen birisi 3 çocuk yapmasın.bugüne kadar bu halkın sözcüsü dediğimiz adamların kaç tanesi halkı düşündü?öğretmenler doğru düzgün bişey yapmıyolar fazla alıyorlar derler,maaşlarında zam değil aslında indirim yapmak gerektiğini düşünürler.emekli maaşlarına bilmem kaçta kaç düşürüpte milletvekili maaşlarına zam isteyen herifler mi düşünecek asgari ücretli adamı?şuda var ki ; sonuçta bunu yapanları halk seçmedimi?1-2 ton kömüre kanıp koca senesini yakmasınlar madem.vermesinler şunlara oy.%48 i sen vermedin ben vermedim kim verdi?

    son olarak Türkiye'yenin başına dinciyiz diye gelen dolandırıcılar,Allah belamı versin  ki senden benden dinsizdir!


    -----------------------------
    hocam o dediklerinin doğrudur evet ama suda vardır ki insanlarımızı öyle bir noktaya getirdiler..3 kilo nohuta we 1 çuval kömüre kendini satan insana gerek yoktur bu ülkenin ama buna nerden bakmalıyız..bu doğru olabilr fakat pratikde sokaklarda böyle deildir işte..mecburiyetten yapılmıstır..tabikide %47 böyle alınmadı..doğuda kürt sorununu çözeceğiz dediler gapı bitireceğiz vs vs. vaatler işte..bu yıl 36 milyarderimiz olmus(13 tane artıs olmus)..1 yılda 13 kişi nasıl birden bu şekilde zengin oldu sorulması lazım..lafa gelince milli gelir artmıs..bir yılda bu kadar zengin artarsa milli gelirde artar..

    sonuç olarak insanlarımızı düşünen deil koltuklarını düşünenler tarafından yönetiliyoruz..ee böyle bir gidişatta normaldir..


    dil, kültür, renk değil..emektir yüce olan..
Toplam Hit: 1908 Toplam Mesaj: 8