folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Atatürk"Ün Dindar Kişiliği



Atatürk"Ün Dindar Kişiliği

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ByALeX
    ByALeX's avatar
    Kayıt Tarihi: 24/Ağustos/2005
    Erkek

    ATATÜRK'ÜN DİNDAR KİŞİLİĞİ

    Vefatından bu yana Atatürk hakkında pek çok yazı ve eser kaleme alınmış, konferanslar ve toplantılar düzenlenmiş, çeşitli yorum ve değerlendirmeler yapılmıştır. Şüphesiz Atatürk; tarihin şahit olduğu en büyük komutan ve devlet adamlarından biridir. Bunu tüm dünya kabul etmektedir.

    Atatürk'ün saydığımız bu özellikleri, aslında onu tanımak için yeterli unsurlardır. Ancak Atatürk'ün, bütün bu üstün özelliklerinin yanı sıra hayatında ve davranışlarında önemli yer tutan, onun sosyal yönünü ve karakterini belirleyen İslam ahlakından kaynaklanan pek çok özelliği bulunmaktadır. Tevazusu, hoşgörüsü, barışçı ve uzlaşmacı kişiliği, duygusallıktan uzak, akılcı yapısı, ahlak anlayışı, dinine karşı olan hassasiyeti, kararlılığı, giyim ve kuşamına, temizlik ve bakımına, sanat ve estetiğe verdiği önemi bunlar arasında sayabiliriz.
    Sadece TBMM'nin açılışı için hazırlattığı bildiri ya da Balıkesir'de verdiği hutbe bile, tek başına Atatürk'ün dindar kişiliğini gözler önüne sermek için yeterlidir.


    TBMM'NİN AÇILIŞ BİLDİRİSİ

    Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 Cuma günü açılmıştır. Bu açılışın 21 Nisan 1920'de tüm Türkiye'ye gönderilen bildirgesi, bildirgeyi kaleme alan Atatürk'ün samimi dindarlığını açıkça gözler önüne seren tarihi bir belge niteliğindedir:

    1. Allah'ın yardımıyla 23 Nisan Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.

    2. Vatanın bağımsızlığı, yüksek halifelik ve saltanat makamının kurtarılması gibi çok önemli vazifeleri olan Meclisin açılış gününü, Cumaya tesadüf ettirmekten maksat, o günün kutsallığından faydalanmak ve açılmadan önce sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Camii'nde Cuma namazı kılmak, Kuran ve namazın nurlarından faydalanmaktır. Namazdan sonra Peygamberimiz (sav)'in sakalı ve sancağı el üstünde olduğu halde Meclis binasına gidilecektir. Camiden buraya kadar olan merasim için Kolordu Komutanlığı'nca özel olarak askeri tertibat alınacaktır.

    3. O günün kutsallığını güçlendirmek için bugünden başlayarak valiliklerde, vali beyefendinin düzenlemesiyle hatim indirilecek, muhayiri şerif okunacaktır. Hatmin son kısımları Cuma namazından sonra Meclis binası önünde tamamlanacaktır.

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/022.jpg

    4. Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde aynı biçimde bugünden başlanarak muhari ve hatm-i şerif okutularak Cuma günü ezandan önce selavat verilecek ve hutbede halife padişahımızın adı söylenirken, padişahımızın ve topraklarımızın bir an önce kurtuluşu ve mutluluğa erişmesi için dua edilecektir. Cuma namazı kılındıktan sonra hatim duası yapılarak yüce halifelik ve saltanat makamının ve bütün yurdun kurtulması uğrundaki milli çalışmaların kutsallığı ve milletin her bireyinin kendi temsilcilerinden oluşan Büyük Millet Meclisi'nin vereceği vatan görevlerini yerine getirmesine ilişkin vaazlar verilecektir. Sonunda halife ve padişahımızın, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, mutluluğu ve bağımsızlığı için dua edilecektir.

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/023.jpg

    Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi balkonunda milletvekilleriyle birlikte. (11 Ocak 1921)

    Bu dini ve vatani törenin arkasından camilerden çıkıldıktan sonra bütün yurtta hükümet konaklarına gelinerek Meclisin açılmasından dolayı kutlama yapılacaktır. Her tarafta Cuma namazından önce Mevlid-i Şerif okunacaktır.

    5. Yüce Allah'tan tam başarı dileriz."
    Beş maddeden oluşan bu bildirgenin her maddesi Atatürk'ün samimi, dindar kişiliğinin açık birer ifadesidir.

    '... Halbuki Elhamdülillah, hepimiz Müslümanız, hepimiz dindarız....'
    (16 Mart 1923, Adana Türk Ocağı, esnaf ve sanatkarlarla toplantı)

    BALIKESİR HUTBESİ

    Atatürk'ün din konusundaki samimiyetini ve dinine olan bağlılığını ortaya koyan diğer bir tarihi delil de onun çıktığı bir yurt gezisi sırasında Balıkesir'de vermiş olduğu hutbedir. Atatürk, bu hutbeyi, 7 Şubat 1923 tarihinde Zağanos Paşa Camii'nde vermiştir:

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/isaret1.jpgEy Millet! Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah'ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe, memur ve Resul olmuştur. Koyduğu esas kanunlar cümlemizce malumdur ki, Kuran-ı Azimüşşan'daki ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhunu vermiş olan dinimiz son dindir. Ekmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate uymamış olsaydı, bununla diğer İlahi ve tabii kanunlar arasında aykırılıklar olması gerekirdi. Çünkü bütün İlahi kanunları yapan Cenab-ı Hak'tır.

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/isaret1.jpgArkadaşlar! Cenab-ı Peygamber mesaisinde iki dara yani iki haneye malik bulunuyordu. Biri kendi hanesi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini Allah'ın evinde yapardı.

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/isaret1.jpgEfendiler... camiler; ibadet ve itaatle beraber din ve dünya için neler yapmak gerektiğini düşünmek, yani meşveret için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihni, başlı başına faaliyette bulunmak elzemdir.

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/isaret1.jpgİşte bizim burada din ve dünya için, istikbal ve istiklalimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Milli emelleri, milli iradeyi yalnız bir şahsın düşüncesinden değil, bütün millet fertlerinin arzularının, emellerinin bilinmesi neticesinden çıkarmak gerekir. Binaenaleyh benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim.

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/isaret1.jpg... Efendiler! Hutbe demek halka hitap etmek, yani söz söylemek demektir. Hutbenin manası budur. Hutbe denildiği zaman bundan birtakım manalar ve mefhumlar çıkarılmamalıdır. Hutbeyi irad eden hatiptir. Yani söz söyleyen demektir. Biliyoruz ki, Hazreti Peygamber zaman-ı saadetlerinde hutbeyi kendileri verirlerdi.

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/isaret1.jpgGerek Peygamber Efendimiz gerekse Hulefayı Raşidin'in hutbelerini okuyacak olursanız görürsünüz ki, gerek peygamberin gerekse Hulefayı Raşidin'in söylediği şeyler, o günün meseleleridir. O günün askeri, idari, mali, siyasi ve içtimai konularıdır.

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/isaret1.jpgİslam ümmeti çoğalıp, İslam memleketleri genişlemeye başlayınca, Cenab-ı Peygamber ve Hulefayı Raşidin'in hutbeyi her yerde bizzat kendilerinin irad etmelerine imkan olmadığından halka söylemek istedikleri şeyleri bildirmeye birtakım zevatı memur etmişlerdir. Bunlar herhalde ileri gelenlerin en büyüğü idi.

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/028.jpg

    Atatürk'ün önderliğinde yürütülen ve büyük bir zaferle neticelenen Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında, Türk Milleti'nin inançlı tavrının çok büyük bir rolü olmuştur. Genç-yaşlı demeden büyük fedakarlıklar gösteren Türk insanı, vatanın müdafasına önemli bir katkıda bulunmuştur. Üstteki resimde Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara'da askeri bir fabrikada mermi yapan, ninesi ve torunlarıyla fedakar Türk kadınları görülüyor.

     

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/028a.jpg


    ( üstteki resim) Kurtuluş Savaşı'nda Cephane Taşıyan Kadınlar, Halil Dikmen (Ankara Resim ve Heykel Müzesi, 1933)

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/029.jpg

    Vatana, millete hizmet edenleri daima takdir eden Atatürk, Milli Mücadele'yi destekleyen Amasya Müftüsü Kamil Efendi ile görüşürken, 22 Kasım 1930

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/029a.jpg

    ( üstteki resim) Köyün Geriye Alınması, Sami Yetik (İstanbul Askeri Müze, 1934)

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/isaret1.jpgOnlar cami-i şerifte ve meydanlarda ortaya çıkar, halkı aydınlatmak ve doğru yolu göstermek için ne söylemek gerekiyorsa söylerlerdi. Bu tarzın devam edebilmesi için bir şart lazımdı. O da milletin reisi olan zatın halka doğruları söylemesi ve halkı aydınlatması; halkı, umumi ahvalden haberdar etmek son derece ehemmiyetlidir. Çünkü herşey açık söylendiği zaman halkın dimağı faaliyet halinde bulunacak, iyi şeyleri yapacak ve milletin zararına olan şeyleri reddederek, şunun veya bunun arkasından gitmeyecektir...


    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/030.jpg
    Sivas Kongresi sırasında milli teşkilatlanmaya destek olan Sivas Kadısı Hasbi ve Erzincanlı Şeyh Fevzi Efendilerle

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/isaret1.jpgHutbeden maksat, halkın aydınlatılması ve doğru yolun gösterilmesidir. Başka şey değildir. Yüz, iki yüz, hatta bin sene evvelki hutbeleri okumak, insanları cehl ve gaflet içinde bırakmak demektir. Hutbeyi okuyanın her halde halkın kullandığı dili kullanması lazımdır. Geçen sene BMM'de irad ettiğim bir nutukta demiştim ki: 'Minberler halkın dimağları, vicdanları için bir feyz menbaı, bir nur menbaı olmuştur.' Böyle olabilmesi için minberlerde aksedecek sözlerin bilinmesi ve anlaşılması, fenni ve ilmi hakikatlere uygun olması lazımdır. Hatiplerin siyasi, içtimai ve medeni ahvali her gün takip etmeleri zaruridir. Bunlar bilinmediği takdirde halka yanlış telkinler verilmiş olur. Binaenaleyh hutbeler tamamen Türkçe ve zamanın icaplarına uygun olacaktır. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, c. 2, s. 93

    Atatürk'ün dindarlığının önemli bir göstergesi de; elbette ki vatanın müdaafası için verdiği mücadelesidir.
    Atatürk bütün yaşamını cephelerde mücadele etmekle geçirmiş, Kurtuluş Savaşı'na tek başına yön vermiş, Türk Ordusunun başına geçmiş ve büyük bir zafere imza atmış büyük bir komutandır.

    İslam yurdu olan güzel vatanımızın düşmanın eline geçmemesi için herşeyi göze almış ve yıllarca mücadele etmiştir. Atatürk'ün önderliğinde yürütülen Kurtuluş Savaşı'nı büyük bir inançla gerçekleştiren Türk Milleti'nin tavrı, aşağıdaki Kuran ayetiyle büyük bir uyum içindedir:

    Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin. Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez. (Bakara Suresi, 190)

    ATATÜRK'ÜN GÜNLÜĞÜNDEN BAZI NOTLAR

    Mücadelesinde destek ve yardımı her zaman Allah'tan isteyen Atatürk, her fırsatta Kuran okutup dua etmeye önem vermiştir. Üstelik bu konuyla ilgili deliller Atatürk'ün kendi el yazısıyladır. Gençliğinden itibaren günlük tutma alışkanlığı olan ve bu alışkanlığını Büyük Taarruz döneminde de sürdüren Atatürk'ün notları, bize onun samimi inancını gösteren önemli delillerdendir. Aşağıda Atatürk'ün günlüğünden konumuzla ilgili bazı bölümleri aktarıyoruz :


    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/032.jpg
    Mücadelesinde destek ve yardımı her zaman Allah'tan isteyen Atatürk, her fırsatta Kuran okutup dua etmeye önem vermiştir. Yukarıda ordularımızın zaferi için TBMM önünde Abdullah Azmi Efendi tarafından okunan dua sırasında çekilen fotoğraf görülüyor. (28 Mayıs 1922)

    9 Mart 1922, Perşembe - Sivrihisar
    Saat 8'e doğru (akşam) İsmet Paşa geldi. Evvela yemek. Yemekten sonra 10 Mart için program kararlaştırıldı. Siyasi durum hakkında... bilgi verdim. Ondan sonra hafıza Kur'an okuttuk.

    10 Mart 1922, Cuma - Aziziye
    Saat 5 (akşam) Aziziye, yorgunluk hissettim... Bir saat kadar uyudum. Sonra vücudumu süngerle sildim. Yeterli istirahat etmiştim. İsmet, Yakup Şevki ve Selahattin Paşalar gelmişlerdi. Beraber yemek yedik. Bazı telgraflar gelmişti, gördüm. Hafıza Kur'an okuttum. Saat 10'da gittiler. Benim notları yazıyorum. Biraz kitap okuduktan sonra yatacağım. Yarınki planımız üç tümenin teftişidir.

    17 Mart Cuma - Akşehir
    Tayyare bölüğünü teftiş. Fazıl Bey ve diğer bir pilot uçtu. Fransızlardan alınan 14 tayyare Adana'ya gelmişti... İki tayyare uçurmak istedik. Motorları işletmek güç oldu. Biri uçabildi.
    Karargaha dönüş. Saat 8'e kadar yalnız kaldım. Mustafa Abdülhalik Bey geldi. Hafıza Kur'an okuttuk. İsmet Paşa da geldi. Yemekten sonra gittiler.

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/033.jpg

    Ankara Vilayet Konağı kapısının önünde Nevşehirli Hasan Fehmi Efendi tarafından yapılan duayı dinlerken (27 Aralık 1919)

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/033a.jpg

    TBMM önünde Ramazan Bayramı münasebetiyle ordularımızın başarısı için yapılan dua ve bayram merasimi (6 Mayıs 1920)

    20 Mart Pazartesi-Akşehir
    Müdafaa-i Hukuk heyeti, İhsan, Fahrettin Paşalar geldi.
    İhsan Paşa (Ali İhsan Sabis) şikayet etti. Haksızdır. Açık konuştum. Otomobille gezdim. İsmet Paşa'ya gittim. Beraber bize geldik. Fahrettin (Altay) Paşa ve kurmayını yemeğe davet etmiştim. Hafıza Kur'an okuttuk.

    24 Mart Cuma - Akşehir
    Mütareke teklifini Celal Bey bildirdi. Cuma namazında hafız Ulucami'de mevlüt okudu... Gece yarısından sonra saat 5'e (sabah) kadar Ankara'da Bakanlar Kurulu ile görüşme yaptım..." 16 Ali Mithat İnan, Atatürk'ün Not Defterleri, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1996, s. 122-127, Ek 10, 11, 12, 13

    Atatürk Çanakkale Savaşı'nın başarıya ulaşmasının nedeni olarak Allah'a ve dine olan bağlılığı göstermektedir
    Çanakkale muharebelerinde Atatürk'ün emrinde çarpışan, daha sonra Atatürk Anafartalar Grup Komutanı olunca onun yerine 19. Tümen Komutanı olan Albay Şefik Aker, tarihi bir anısını şöyle anlatır:

    8/9 Ağustos (1915) gecesi bana 19. Fırka Komutanlığı'nı teslim edip Anafartalar Grubu Komutanlığı'na idareye giderken, Atatürk benim sol yanımda idi. Ağzından çıkan bir fısıltı dikkatimi çekti. O'nun selamet ve başarı için Allah'a fısıltı ile niyazda bulunduğunu görmüş ve anlamıştım.  İsmet Görgülü, Sesli Belgelerden M. Kemal Atatürk; Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, sayı 11, 1988 ( http://www.mkataturk.gen.tr/ozel/ozel4.html#9)

    Atatürk'ün bu güzel tavrı, 'Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse müminler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler.' (Al-i İmran Suresi, 160) ayetinde tarif edilen mümin karakterinin güzel bir örneğidir.

    Çanakkale Savaşı sırasında kahraman ordumuzun da manevi gücüyle ayakta kaldığını gören Atatürk, askerlerimizin kararlılıklarını şöyle belirtmiştir:

    Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur (yılgınlık) bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kuran'ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler, kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren, şaşılacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesi'ni kazandıran bu yüksek ruhtur. Atatürk'ten Seçme Sözler, Derleyen: Cihat İmer, Remzi Kitabevi, 1989, s. 136)  
    Bu iman vesilesiyledir ki, Türk Ordusu Çanakkale'de 250 bin şehit vermesine rağmen en ufak bir gerileme ve sarsılma göstermeden kahramanca mücadele etmiştir. Çanakkale'de şehit ve gazi olan askerlerimizin bu üstün ahlakı, aşağıdaki Kuran ayetinin de bir tecellisidir:

    Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin ve Allah'ı çokca zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız. (Enfal Suresi, 45)

     

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/036.jpg

    Allah'tan başkasından korkmayan ve şehit olmayı en yüksek mertebe kabul eden Atamız, aynı duyguları ordumuza da aşılamıştır. Üstte Büyük Taarruz'a hazırlanan askeri birliklerin TBMM önündeki geçit töreni görülüyor.

    Atatürk de, şehadeti ve gaziliği en büyük onur ve en yüce makam bilen kahraman Türk Ordusuna şu sözlerle hitap etmiştir:

    Türk Ordusu! Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle hiçbir korkunun yıldırmadığı demir gibi temiz kalbinle düşmanı sonunda alt eden büyük gayretin için gönül borcumu ve teşekkürümü söylemeyi kendime aziz bir borç bilirim. Atatürk'ten Seçme Sözler, Derleyen: Cihat İmer, Remzi Kitabevi, 1989, s. 138)

    Allah'tan başkasından korkmayan ve şehit olmayı en yüksek mertebe kabul eden Atamız, aynı duyguları ordumuza da aşılamıştır. Bir Kuran ayetinde iman edenlerin bu güzel özelliklerine şöyle dikkat çekilir:
    'Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun"dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir"diyenlerdir.' (Al-i İmran Suresi, 173)


    Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklık gösterin
    ve Allah'ı çokca zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız.
    (Enfal Suresi, 45)

    ATATÜRK'ÜN İSLAM'DA VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDAKİ YORUMU

    İslamiyet insanları din ahlakına uymaya çağırır. Kabul edenin mükafatı veya kabul etmeyenin cezası Allah katındadır. Müslümanlara bu konuda düşen görev, sadece insanları Allah yoluna çağırmaktır. Uyup uymamak kişinin kendi seçimidir. Atatürk'ün bu konuyla ilgili olan şu sözleri, Kuran ahlakına tamamen uymaktadır:

    Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz, dine saygı gösteririz. Düşünce ve tefekküre muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasde ve fiile dayanan taassupkar hareketlerden sakınıyoruz. Sadi Borak, Atatürk ve Din, 1962 (A. Gürtaş, s. 34)

    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/038.jpg

     

     


    İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.
    M. Kemal Atatürk

     

     

     

    Atatürk'ün söz konusu laiklik tarifi İslam'ın ruhuna ve amacına tamamen uygundur. Kuran-ı Kerim'de, bir kimsenin dini kabul etmesinin kendi kararı olacağı, dini kabul etmezse bunun için kendisine zorlama yapılamayacağı şöyle bildirilir:

    Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 256)

    BİLİME VERDİĞİ ÖNEM

    Atatürk'ün önem verdiği ve savunduğu kavramların dinimizle olan uyumunu hemen her alanda görmek mümkündür. Atatürk'ün bilim konusundaki yaklaşımı bunun bir başka örneğidir. Atatürk, "İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her millet ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur"derken Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt II, s. 44, aslında Peygamberimiz (sav)'in asırlar öncesinde söylediği "ilim Çin'de bile olsa alınız" buyruğuyla tamamen paralel bir prensip ortaya koymuştur.


    http://www.harunyahya.org/kitap/dindar_ataturk/res/040.jpg
    Atatürk, dünya çapında yabancı bilim adamlarının katıldığı milletlerarası toplantılara katılırdı. Yukarıda bu şahsiyetlerle bir sohbet sırasında görülüyor. Karşısındaki hanım, manevi kızlarından Prof. Dr. Afet İnan, yanındaki de onun hocası İsviçreli Tarih Profesörü Eugene Piccard'dır.

    İslam'da bilime verilen önem Kuran'da açıkça belirtilmektedir. Kuran ayetlerinde Allah; insanları düşünmeye, incelemeye ve araştırmaya çağırır. Bir ayette şöyle buyrulur:

    Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)

    Gerek gökyüzü, gerek yeryüzü, gerekse bu ikisi arasında yaşayan canlılara baktığımızda her birinin kendilerini var eden Yaratıcı'nın varlığını tasdik ettiğini görürüz. Evreni ve içindeki tüm varlıkları incelemenin ve Allah'ın yaratmasındaki sanatı keşfedip insanlığa açıklamanın yolu "bilim"dir. Dolayısıyla İslam Dini, bilimi Allah'ın yaratışındaki detaylara ulaşmada bir yol olarak benimser ve bu nedenle bilimi teşvik eder. Atatürk'ün bilime verdiği önem, bu manada anlaşılmalıdır.


    Alim ile Sohbet Etmek Zümrüt ile incidir, Cahil ile Sohbet Etme Günde Bin Can incitir. Alim ile Sohbet Etmek Mertebe, Cahil ile Sohbet Etme Dönersin Merkebe, Eşek Alim Olmaz Kitap Taşımakla Tekkeye, insan da Hacı Olmaz Gitmekle Mekkeye.
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Adanedhel
    Adanedhel's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Aralık/2008
    Erkek

    edit medüt..:L


  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    BilimAdami
    BilimAdami's avatar
    Kayıt Tarihi: 22/Mart/2009
    Erkek
    bunun kitabı elimde var benim =) arağpça kelimelerle yazılmış bi kitap ama türkçe atatürk mecll,is konuşmalrına selamla başlauyıp allah'ın ismiyle devam ediyo ama şimdi bunu add ye söylesen dötüyle güler =) ki addnin kurucularıda belli zaten toplumu çip ettiler.

    ben seni ölesiye sevmiştim, sen beni öldürüpte terkettin...
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    unix
    Andrei
    Andrei's avatar
    Banlanmış Üye
    Kayıt Tarihi: 11/Aralık/2008
    Erkek
    Saçmasapan videoları buraya koyup,Atamızın dini kisiligini elestirmeye calısan zihniyetlerin bastan sona okuması gerekir...

    %40 indirimli olarak "Centos Sistem ve Sunucu Yönetimi" adlı kitabımızı satın alarak, Linux üzerine yapılacak olan devam projeleri icin destekte bulunabilirsiniz : http://www.hepsiburada.com/centos-sistem-ve-sunucu-yonetimi-oku-izle-dinle-ogren-p-KKODLAB01579
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ByALeX
    ByALeX's avatar
    Kayıt Tarihi: 24/Ağustos/2005
    Erkek
    Newottoman bunu yazdı:
    -----------------------------
    cenaze namazı nkılınmamış galiba..
    -----------------------------
    Olur mu kardeşim, atamızın cenaze namazı 19 kasım 1938 de dolmabahçe camiinde kılınmıştır.

    Alim ile Sohbet Etmek Zümrüt ile incidir, Cahil ile Sohbet Etme Günde Bin Can incitir. Alim ile Sohbet Etmek Mertebe, Cahil ile Sohbet Etme Dönersin Merkebe, Eşek Alim Olmaz Kitap Taşımakla Tekkeye, insan da Hacı Olmaz Gitmekle Mekkeye.
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    SpoofU
    SpoofU's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Mart/2008
    Erkek
    Newottoman bunu yazdı:
    -----------------------------
    cenaze namazı nkılınmamış galiba..
    -----------------------------
    Yok ya, öylemiy miş? Kim dedi bunu sana bakim, hangi abi?

    Sevmem yazmayı, okumayı sevdiğim kadar.
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Chip
    Chip's avatar
    Kayıt Tarihi: 13/Eylül/2007
    Erkek

    Newottoman bunu yazdı:
    -----------------------------
    cenaze namazı nkılınmamış galiba..
    -----------------------------

    her kimden saçma sapan şeyler öğreniyosan o kişiden uzak dur müslümanlığa değil resmen amerikancılığa hizmet ediyosunuz.Atatürk'e cenaze namazı kılınmamış ne demek ? böyle bir saçmalık olabilirmi ? Atatürk'e laf söyleyen adamların allah belasını versin.Atatürk olmasaydı şuanda ne Kabe olucaktı nede müslüman olucaklardı.Atatürk'ü bazıları çekemez çünkü bu topraklarda Türk bayrağı dalgalanıyo başkalarının bayrağı değil.Din kısvesi altından girip Atatürk'e laf söyleyenlerden her zaman uzak dur.Ve Atatürk dinsiz bile olsa bunu tartışmak bile abes çünkü Atatürk bu ülkeyi kurdu bizim geleceğimizi kurtardı.Dinimizde başkasının dinini sorgulamak günahtır kafirliktir.Herkesin dini kendinedir..

  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ONEMINUTE
    ONEMINUTE's avatar
    Banlanmış Üye
    Kayıt Tarihi: 27/Mart/2009
    Erkek

    Newottoman bunu yazdı:
    -----------------------------
    cenaze namazı nkılınmamış galiba..
    ----------------------------

    takıldığın cemaat şeyhimi söylüyor bunları size?


    ;ATATÜRK"ÜN FEDAİ ORDUSU {AFO}; # ATATÜRK Öldümüki? Atatürkçüler Ölsün... #
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    god
    god's avatar
    Kayıt Tarihi: 10/Nisan/2007
    Erkek

    dinsiz olması ne kadar ilgilendiriyosa dindar olması da o kadar ilgilendiriyo


    All is well
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Muhalif Yorumcu
    SeRDaR
    SeRDaR's avatar
    Banlanmış Üye
    Kayıt Tarihi: 09/Kasım/2003
    Erkek
    açıkçası Atamızın dini kişiliği beni ilgilendirmiyor çünkü bu olgular yaratıcıyla kendisi rasındaki bi meseledir açıkçası kimseyide ilgilendirmez ne yani Atatürk dinsiz olsa sevmeyecekmiyiz

    Emekçiler ekmeklerini, emeklerinin karşılığı olarak ve önlenemez tarihi sürecin sonucu olarak mutlaka kazanacaklardır. Şüphesiz bu, zorlu bir dönemdir kısa vadeli ve göreceli yenilgilerden geçer.
  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Chip
    Chip's avatar
    Kayıt Tarihi: 13/Eylül/2007
    Erkek

    god bunu yazdı:
    -----------------------------

    dinsiz olması ne kadar ilgilendiriyosa dindar olması da o kadar ilgilendiriyo

    -----------------------------

    neden bu kadar ilgilendirdiğini biraz açman mümkünmü ? dindar veya dinsiz sonuçta bu ülkeyi kurtartmış kuran-ı kerimi çoğaltmış ve kabe'yi yıkılmaktan kurtartmış birisi.dinsiz bile olsa senin inancına karşı olup hakaret etmeyen biri ülkeyi kurtarmayıp hristiyan olsaydık dahamı iyiydi herkes sonuçta kendi dininden sorumludur Serdar hocamın dediği gibi allahla-kul arasındaki bişey..

Toplam Hit: 8287 Toplam Mesaj: 36