Mimar Sinan Uydurma Mı?
-
Prof. Uğur Tanyeli, 'Türk mimarlık tarihini Türk ulusunu var etme çabaları çerçevesinde yazdık. Elimizde malzeme yoktu ve Sinan’ı 1890’lardan başlayarak muhayyel bir kimlikle inşa ettik’ dedi
Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Tanyeli, Mimar Sinan konusunda bir mitoloji oluşturulduğunu söylerek yeni bir tartışma başlattı. Tanyeli, geçtiğimiz günlerde yayımlanan "Mimarlığın Aktörleri" adlı kitabı nedeniyle yaptığımız röportajda Mimar Sinan'a değinerek, hep tek aktörlü tek Tanrılı bir tarih tahayyül ettiğimize dikkat çekip "Hakkında hiçbir veri olmaksızın bir Sinan inşa etmek istedik" dedi.
2005'te Garanti Galeri'de "Mimarlığın Aktörleri" adlı sergiyi de hazırlayan Tanyeli'nin kitabı, 1900'lerden 2000'lere kadar olan süreçte Türk mimarisinin aktörlerini anlatıyor. Kitabın, mimarları ve mimar biyografilerini eksen aldığı halde, bir 20. yüzyıl Türkiye mimarları ansiklopedisi olmadığını söyleyen Tanyeli, kitabındaki mimarların her birinin Türk mimarisinin en önemli adları arasında yer almadığını da özellikle vurguluyor.'Tek ünlüsü olan mimarlık'
Kitap nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?
"Mimarlığın Aktörleri", Türkiye'de mimar aktörlerle ilgili yaklaşımları eleştirmeye yönelik bir kitap.
Daha çok bu konudaki inançlarımızı sorgulamaya yönelik. İnançlarımızın temelinde de Mimar Sinan konusunda oluşturduğumuz mitoloji yatıyor. Sadece tek ünlüsü olan bir mimarlık tarihi geleneği yazdık. Bu durum, bir tarih yazımı anomalisi olarak nitelendirilmeli. Bir dönemde yaratıcı vardı, sonra bütün bu yaratıcılık Osmanlı mimarlığından silinip gitti, geriye bir ürünler toplamı kaldı diyemeyiz. O zaman şunu sorgulamalıyız:
Mimar Sinan'ı doğru dürüst anlıyor muyuz? Sinan gerçekten bugün anladığımız anlamda birey miydi, yaratıcı özne miydi? Yoksa yaratıcılık diye nitelendirdiğimiz şey o dönemin Osmanlısının amaçları arasında mevcut değildi de, biz onu ille de Sinan adında birine mal etmek için mi uğraşıyoruz?
Anlamlı bir mimarlık tarihi yazmak istiyorsak ünlü ünsüz herkesin içinde yer aldığı bir geçmiş tahayyül etmeliyiz. Kitap, kimsenin adını bile hatırlamadığı insanların da önemli özneler olarak bu hikayenin içinde rol oynadığını ortaya koymaya çalışıyor.
'Tüm bilgi üç sayfa'
Başrolün Sinan'a verilmesi süreci nasıl gelişti?
Biz hep tek aktörlü, tek Tanrılı bir tarih tahayyül ediyoruz. Erken 20. yüzyılla birlikte Türk mimarlık ve sanat tarihini, Türk ulusunu var etme çabaları çerçevesinde yazdık. Bunu yaparken de bizden önce bu yoldan geçenlerin metodolojilerini kullandık.
Bu metodolojileri yapanlar Rönesans'tan başlayarak dahi sanatçı mitolojisi üzerinden kurmuşlardı öyküyü. Biz de aynısını yapmak istedik. Ama elinizdeki malzeme buna uygun değil. Böyle olunca da Sinan'ı 1890'lardan başlayarak muhayyel bir kimlikle inşa ettik.
Oysa öznelliği hakkında tüm bildiklerimiz üç daktilo sayfasını geçmez. Tek malzeme Sinan'ın yapı listeleri. O listelerde de neredeyse onun mimarbaşılık döneminde bürokratlar ve hanedan tarafından yaptırılmış yapıların tümü var. Yani 400'den fazla yapıdan söz ediyoruz.
O günün olanaklarıyla bu kadar yapıyı bir mimarın bireysel tasarım iradesiyle gerçekleştirmesi mümkün değil.
'Büyük isim boşluğu'
Sinan'a ait olan ya da olmayanlar gibi bir ayrım yapılamaz mı?
Yapılamaz. 16. yüzyılda Osmanlı mimarı binanın ayrıntılı projesini yollayamaz. Üst tarafını, yollanan o planı alan adam nasıl beceriyorsa öyle tamamlar. O zaman yapının mimarı Mimar Sinan mıdır, yoksa onu tamamlayan adam mı?Kitabınızı neden 20. yy ile başlatıyorsunuz?
Türkiye'de mimar aktörün 16. Yüzyıl'da ortaya çıktığını söyleyerek mimarlığı anlatmaya başlayamayız. Çünkü 20. yüzyıla kadarki süreçte büyük isimler boşluğu var -
selimiye camiini de benim büyük büyük dedem şehzade abdülmuttalip yaptı zaten :) sallamış diorum ve kaale almıorum ama paylaştıın için saol..
-
Bu tanyeli kaç yaşındaymış ki 1890lardan beridir bunları düzüyormuş?
Mimar Sinan'ın yapıtlarını peki kim yaptı? Sonuçta camiler, köprüler, kervansaraylar birçok eser var mimar sinan'a ait ve tüm dünyada yüceliği kabul görür.
Madem Türklerin böyle bir mimarı yoktu, bu dünyanın kabul ettiği eserleri kim yaptı?
Sonuçta ortada eserler var ve Türk mimarisi yani bir Türk mimarı var..
Atıp tutmadan konuşmasın kimse. Ayrıca Leyla hanım bu tip şeylerle milli inançlarımızı sarsacak şeyleri kopyalamayın Türk gençlerinin zihinlerine
-
leyla ben senin yorumunu merak ettim.. konu açıp kaçıyorsun, yaz bakalım sende fikrini..
-
Ben bilimsel birseyi sizinle paylastim.Bilimde onyargi yoktur.Tartisin dedik ama nerde? Yapmistirdan oteye gitmemis kimse.Ben o adami savunmuyorum.Mimar Sinan'in tamamen hayal urunu oldugunu dusunmuyorum.Selimiye Cami vb yerleride o yapmistir.Soyle birsey var.400 tane yapi ona mal edilmis.Tamamini yapmasi imkansiz.Hepsini yaptigina inanmiyorum.Anlatildigi gibi aktorluk olabilir.Cunku Turkiye'nin her yerinde mimar sinan'a mal edilmis eserler var.Bir mimar hayatina bunlari sikistiramaz.Fakat Selimiye Cami vb gerceklestirdigi buyuk eserler kendisinindir tabiki.Eserlerin bir kismida ona mal edilmis diye dusunuyorum.
-
koca sinan uydurmaysa,fatih de yalan...fatih değilmiydi onu sarayın baş mimarı yapan daha 19 yaşında... su kemerleriyle tüm balkanları ve anadoluyu süsleyen bu adam değilmiydi..! koca sinan değilmiyi nargileyle dünyanın en iyi akustiğini yapan adam,ustasının dahi 3 gün kafa yorupda çözemediği kubbeyi yapan o değilmiydi!!?
Bok atıyolar tarihimize,hemde ellerindeki okumuş köpeklerle....! -
peki o mukemmel yapılar? onlar da hayal mı?
ceza ya katılorm
-
çamur at izi kalsın şeklini güdüyorlar geçenlerde 7 harika oylaması yeni bitti orda da yoktu sinanın eserleri. adamlar çekemiyorlar balkanlarda at koşturdugumuz günlerin ezikligi var heriflerde ve bunları kendileri degil ellerindeki kendi kanımızdan mşalarla yapıyorlar bir arada sinan için ermeni filan demişlerdi
-
Yürüyüüünn öldürelim şu münafık o.ç yi...Yuh daha neler yaa.. Adam fikrini sunmus arastırmalarını ve öngörülerine destek sunmus..Bazı noktalarda bence haklı çünki bizim millet abartmayı sevdigi için 400 tane yapıyı mimar sinan a yüklemiş olabilirler.. Ayrıca ulubatli hasan gibi bir kahramanın olmadıgını sadece savaslarda askerlere cesaret vermek ve onları yüreklendirmek için uydurulmus bi hikaye oldugunuda duymustum bu olayda onun gibi bisi olabilir ama ben bunada ulubatlı olayınada pek inanmadım..Mimar sinan gerçekten mükemmel bi mimar ve ulubatlı hasan gibiyürekli yigitleri milletimiz,annelerimiz dogurmakta..Ama bu sekildesaldırarak tartısmaktan ne mimar sinan a nede bize bi yara gelir..
-
ulan ii de adam 400 tane proje çizemezmi
400 yerde inşaatte amelelik yapmamışki projesini çizmiş
-
amma moda oldu bu aralar tarihi değerlere "uydurma" deyip unutturmak. fatihten tutun osmanlının hoşgörü politikasına kadar, zaferlerden diplomasiye kadar osmanlıyı osmanlı yapan ne varsa tek tek uydurmaydı, yanlıştı, efsaneydi diyorlar. alemin akıllıları bunlar zaten. çamur at izi kalsın.
yani çok da özel bir olay değil, daha önce de benzeri görülen, bundan sonra da görülecek bir takım sindirme politikalarının parçası sadece. o yüzden önemsenesi bir şey değil.
amma illa ki cevap verecek olursak şöyle bir şey var: mimar sinan devrinin baş mimarıydı ve ülke topraklarının en uçlarındaki mimari eserlerde bile onun adı bulunurdu bu yüzden. yani yapıyı başka mimar yapıyor ancak baş mimar olarak onun imzası bulunuyor. olay bu. yani neymiş? profesör bile olsan bilmediğin konularda atıp tutmayacakmışsın sayın Tanyeli.