Unutuyorum...
-
bütün hazırlıklar bitti bütün eşyalarımı kolilemiş neredeyse hazırdım taşınmak için...kitapları toplamak en kolay olur diye de sona
bırakmıştım...tahmin ettiğin gibi "güneşim" hiç kolay olmadı hem de hiç...o defteri kapağından direk tanıdım;
3 dakika kadar sadece düşündüm ve sonunda açmayı başardım...girişi sen yapmıştın ama aklım son satırında kaldı;
"değil insanlar, hayvanlar; ne kadar ufolar olsa bile aslında hepimiz yalnızız" diye...evet "güneşim" o sıra çok yalnız
hissettim kendimi ama kimsesiz de değil, insansız...sayfaları değiştirdikçe beynimin frekansıda değişti; kararsızlığım
arttı...ruhum ıslak bir halı gibi ağırlaştı; çünkü gözlerimin çeşmesi açık kalmıştı, evet "güneşim" ağladım ama her zaman ki
gibi içime ağladım, bedenim sapa sağlam ve maskem yüzümdeydi...kanım şu anda gözyaşlarımla - acılarımla karışmış olsa
gerek; tuzlu olsa gerek, sulanmış olsa gerek, acılarımı kalbime pompalıyor olsa gerek...şu anda harmanlanmış bir şekilde
bunları yazarken bir daha bu hallere düşmemek için o defteri çöpe attığımı hatırlamak biraz garip duygular uyandırıyor "güneşim"...
bu sefer gerçekten çok üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
-
unutuyorum dedikçe unutamayacaksın....
-
yascakucuk bunu yazdı:
-----------------------------
unutuyorum dedikçe unutamayacaksın....
-----------------------------kimi laflar vardır kulağa çok tanıdık gelirler, kimi laflar ise direk ruha yakın mantığa uzak olur...
ama bazıları yerini kaybetti; önemini de...en çok üzüldüğüm ise "seni seviyorum" un düştüğü acizliktir...ne kadar insan dirense de
inat etsede, sevmeye devam etmek istesede sonuç hep barizdir; "unutur"...ama ne kadar unutmak istesede sevmeye devam eder...
bir kısır döngüdür gider; lafların anlamı, önemi, değerliği bitmiştir artık benim gözümde...ahh "güneşim" sende bir laf ile bir mesaj ile
mutlu olanlardandın...ama senin hoşuna giden şey o boş lafların arkasındaki içtenliğimdi; her ne kadar bana verilen akıllarda
bir o kadar içten olsada hala o yolu devam ettirip başımı aşşağı eğip o lafları arkama alıp ilerlemeye devam edeceğim...
lafların değerini kaybettiğinin üstüne basa basa ve çok içten bir şekilde;
üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
-
"bu gözler görmek için mi yoksa anlaşılmak için mi var" diye soruyorum kendime ama hangi soruma cevap
verebilmişim ki bunu bileyim...gerçekten bilmiyorum ama senin gözlerin sadece beni hapsetmek için vardı
"güneşim"; sanki bunu emin bir şekilde biliyorum...hani insanın bir askerlik bir de hapis arkadaşı unutulmaz
derler yaa; bende gözlerinin hapisindeyken bana arkadaşlık yapan "aptallığımı" unutamıyorum...çok güzel
anılarım olmuştu "onunla"...çok şeyler paylaşmıştım...hala bir muhabbet açılsa direk girer ve kendimle beraber
onuda anlatırım; onla ben bir bütündüm...sayende...şimdiyi sorarsan sanırım biraz daha mantıklı davranıyorum ama
inan "onu" çok özlüyorum..."aptallığımı" geri istiyorum; unutamadım "o"nu, ama senle beraber değil;
çünkü üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
-
Tuna bunu yazdı:
-----------------------------insan unutmasına unutuyor ...
uykun düzene giriyor...
kilo almaya başlıyorsun...
laf aralarına girip espriler yapıyorsun... arkadaşlarını gülümsetiyor, gülümsüyorsun...
gece uyumadan önce aklına gelmediği günleri çoğaltıyorsun... yatakta dönüp durmuyorsun...
kendini işine verebiliyorsun...
başkalarına alıcı gözle bakmaya başladığın oluyor...
yeri geliyor delicesine yandığına küfür bile ediyorsun! kemiğini sikeyim...
derken;
bir gece rüyana ansızın çıkıp geliveriyor! bok varda geldi sanki!
sil baştan!
düşünmeye başlıyorsun ? abaca ne halt yiyor ?
şu an ne düşünüyor ? ne yer ne içer.. bir başkasını mı ?
ona da kocam erkeğim diyormudur ? veya derken içi rahat ediyormudur ?
yüzlerce soru ?
bitiyorsun...
vay hımına dodugum! başkasıyla beraber olsan bile aklına o geliyor yaaaa!
velhasıl sittimsene aklından çıkmaz.
çünkü sevdin. tİkseydin...
şu an onun ise sen bir hiçten ibaretsin.terkettiklerinin sendeki yeri kadar bile yoksundur...
-----------------------------
Yahu bu kadar olur aynen sanki bok varda girio rüyama :S -
daha fazla soğumasın terim...
çok konuşur, çok şey anlatırdım ama kendimden çok az konuşurdum...bilmemeni istediğim şeyler vardı; çok şeyler vardı...
yaz geliyor "güneşim" ama aklımda hala geçen yazın anıları var; hala geçen senelerin anıları, malum yazın soğukluğu var...
aklımdasın ama benim aklım nerde veya ben nerdeyim fikrim yok; iyi ki varsın iyi ki yokum...
iyi ki yaşamışız bunları, iyi ki sabahlamış beraber...
sabahın sert rüzgarından birbirimize sarılarak korunmuşuz iyi ki...
iyi ki birbirimize küsüp sırtımızı aynı odadaki duvarlara dayayıp bakmışız birbirimizin yüzüne...
aynı şarkıları mırıldanırken bakıp gülümsemişiz iyi ki...
ve bütün bu "iyi ki"lere sonuç ne yazık ki;
üzgünüm "güneşim" ama galiba seni "unutuyorum..."
-
edit...
-
edit 8|
-
eski sayfaların kokusu; hiç değişmemişler, hala aynı boyda; zarar görmemiş, yırtılmamış, yıpranmamış ve hala aynı
derece de acı veriyor...bu defteri yenilemek isterdim ama şu anda tek yapabileceğim bu eski deftere sadece "yeni"
bir sayfa ekleyebilmek...boyu, rengi, gidişatı aynı olabilir ama acısı sanki biraz daha farklı olacak gibi...
keşke "o" ben olsaydım...
keşke bana moralin bozulduğunda değil de, konuşmak için birine ihtiyacın olduğunda değil de; her zaman...ne zaman
istersen, mutlu - mutsuz her anında konuşmak istediğin "kişi" olsam...keşke en iyi "dost"un değil de "o" olsam...
ama biliyorsun "güneşim" kendimi ezdirmeyi pek sevmem, hatta ezdirmem de ama hani geçen ağlarken başını
göğsüme dayaman inan bende zerre gurur bırakmadı artık, ve sadece dostunum, dinliyorum, yapacak bir şeyim yok...
dinliyorum...
eski zamanların kokusuna olan özlemim depreşti şimdi...ahh "güneşim" zamanlar oluyor sadece ismini sayıklıyorum,
sadece şarkımızı dinliyor, sadece seni düşünüyorum...en güzeli de sadece güneşe bakıyorum, kör olmak istercesine,
kimseyi görmek istememek, herkesi unutmak ve sadece aklımdaki halinle seni hatırlamak...
bazen kendimle çelişiyorum ama sanırım bunu yapmak zorundayım "güneşim"...
üzgünüm "güneşim" ama sanırım seni "unutuyorum..."
-
edit 8|