folder Tahribat.com Forumları
linefolder Genel
linefolder Bir Garip Yaşam Öyküsü 1- 2-3



Bir Garip Yaşam Öyküsü 1- 2-3

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    İnce Memed
    ComputerWolf
    ComputerWolf's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 26/Mart/2003
    Erkek
    17 yaşına gelmiş ve durup düşünmüştü Bahtiyar geçen yılları onu bugünlere getiren böylesine hırçın böylesine yaşama bağlı yapan böylesine mücadeleci yapan neydi ?...Hangi şartlarda büyümüş neler yapmış neler yapamamıştı...Yetimhanenin en yaşlı ağacının üzerine çıkıp sırtını kalınca bir dala yaslayıp geçmişe doğru yüreği sızlayarak yol alıyordu....

    Yetimhanede sabah hiç olmazdı,güneş hiç doğmaz ama geceler başkaldıran bir asi gibi inmezdi tepemizden.Yüreklerine pranga vurulmuş,hayalleri yasaklanmış,umutları da yetim kalmış ve sevgiye yabancı şefkate mülteci bir anne kucağının sıcaklığına muhtaç ve bir babanın güven veren elini sıkmaya hasret onlarca yürek yemin ederdi “bir gün güneş doğacak”...Kimi zaman bir kapı krişinde,kimi zaman ranza demilerlerinde ve kitaplarımızın ve defterlerimizin heryerinde yazılı olan “Düşmesse düşmesin yakamızdan ölüm bizimde ülkemizde güneş doğacaktır birgün” sözünü yüreklerimize kazımıştı hayatın kenarına atılan bu yetim çocuklar...Sabah saat 6 da uyandırılırdık okula gitmek için,yasaklanmış hayaller kurardık sabahın loş kokusunda “bir annemiz olsa sıcacık sesiyle bizi uyandırsa “Oğlum ,aslanım,yavrum hadi uyan okula gideceksin” dese ve bunu derken o güzel yavrusunun uykusunu böldüğü için yüreği sızlasa....diye yasakları çiğnerdik ama gerçek ortadaydı ranzanın demirlerine vurulunca çıkan o acı sesle ve bet bir tonla “kalkın ulan” diye böğüren bir sesle uyanmak zorunda kalırdık.Hava sıcak yatakhaneler havasız ve biz perişan...Yemekhaneye doğru yol alıp kahvaltı niyetine verilen bir parça ekmek,yağ ve donmakta olan bir çay ile kahvaltı yapıp sonra odamıza doğru yönelir ütülensin diye yatağın altına serdiğimiz önlüklerimizi pantolonlarımızı ve Ay yıldız işlemeli yakalarımızı özenle çıkarıp giydikten sonra her dersin defteri olarak kullandığımız 120 yapraklı defterlerimizi elimize alıp yola koyulurduk...Okula yaklaşınca öğrencilerin bir kuş sürüsü gibi cıvıldayan sesleri duyulur ve biz yaklaştıkça kuş sürüsünün ortasına bir atmaca dalmış gibi kenara köşeye çekilirlerdi.Yetimhaneden olduğumuz belliydi kafalar 3 numara traşlı sağlam yer kalmamış önlükler yatak altında ne kadar ütülenirse o derece ütülü yakalarımız kir içinde.Çoğu zaman kendi çabamızla yıkamaya kalksakta deterjan olmayınca kirler pek arınmazdı.6 arkadaştık yurttan aynı okula giden aynı devrede...zaten ilkokul bitene kadar hiç dışardan ailesi olan bir arkadaşım olmadı.Aileler bizden korumak isterdi çocuklarını bizle konuşmazlar bizle oyun oynamazlardı...sadece benim değil bizim yurttan okumaya gidenlerin hiç olmadı...Ailelerin gözünde biz neydik öcümüydük.Belki de vahşi,kavgacı,hırsız,ahlaksız,piç......Oysa bilmezlerdi bizim tek kaşıkla 6 arkadaş bir tencereden çorba içecek kadar paylaşmayı sevdiğimizi,sevgiyi ve şefkati sürekli aradığımız için kavgacı olmamıza ihtimal yoktu,çocuk yaşta uçkur davasından ahlaksızlıkta yapacak değildik,mal mülk nedir bilmediğimiz için hırsızlıkta yapamayız...peki sebep neydi bizden kaçıyorlardı...sebep basit : yetimdik,ana yok baba yok bu çocuklardan ne hayır beklersin ki(!)...4.sınıfa kadar böyle okulda da yetim olduk...Futbol maçlarını kenardan izlemek zorunda kalan...23 nisan gösterileri için öğrenci seçilirken yüzüne bile bakılmayan...şiir okutulacağı zaman akıllardan geçmeyen...Cuma günü İstiklal Marşı için bayrak töreninde hiç bayrak tutmayan ve hiç andımız okutulmayan öğrenci ,öğrenci, değil yetimdik işte.Bunca dışlamaya rağmen okulu yurttan daha çok severdim,nede olsa okulda senden büyüklerin boklu iç çamaşırlarını zorla yıkamak zorunda kalmıyorduk,zorla yaptırılan bir şeye karşı çıkınca saatlerce bok kokan tuvaletlere kitlenmiyor,yemeklerimize el konmuyor ve harçlığımız elimizden alınmıyordu.Son ders bitiyor kolunda saati olanlar saniye sayma başlıyor 5-4-3-2-1...zil çaldıııııııııı diye haykırdıktan sonra bazıları hemen fırlayıp okul bahçesine ilk çıkan öğrenci olmak için yarış yapıyor ve ilk çıkmayı başarıncada övünçle anlatıyorlardı...biz Taylanla aynı sınıftaydık bizde fırlamak bağırmak isterdik ama hangi arkadaşa hangi öğrenciye anlatacak hangisinin karşısında övüneceksin ki ?...Taylanla birlikte okuldan çıkıp yine yurda dönüyoruz lanet olası kapı yine karşıda ve yıllar sonra yetim hane isyanında bir gözüne demir çubuk sokara kör edeceğimiz şerefsiz kapıcı yine kulübesinde ve biz Taylan la kapıdıktan geçtikten sonra arkamızdan küfür edecek bizde kabullenip odanın yolunu tutacağız...Taylan üzerini değiştirmeden direk yemeğe gidince tek kaldım bende gidip üzerimi değiştim yemek hanenin yolunu tuttum o sırada bir kargaşa bir uğultu duydum...Biraz ilerde bize hiç benzemeyen 5-6 tane adam var park gibi bir şey yapacaklarmış herhalde ama bizim Kenan abi çok sevdiğimiz yetimhanenin en kral adamı eline sopa almış yabancıların getirdiği paketlere ve parçalara vurup ,amerika,emperyalizm,....türünden birşeyler söylüyor biz anlamıyoruz...Bu yabancılar amerikan bilmem ne derneğinden gelip yetimhaneye oyun parkı kuracaklarmış bizim Kenan da izin vermiyor nerdeyse adamları dövecek...Çocuk parkı yapacaklar ne güzel ama Kenan izin vermiyor bu durum beni ve diğer çocukları Kenan dan biraz soğutur gibi oluyor.Kenan abi yetimhanede küçük yaştakilere kötü davranan çakal takımının korkulu rüyası bizim tek destekçimiz o bizim iyiliğimizi ister ama park yapılsa biz oynasak iyi olmazmı olur iyi de neden karşı çıkıyor........Neyse olaylar büyünce “Mahmut Dağlı kalçası Yağlı” diye dalga geçtiğimiz yurt müdürü gelip amerikalıları ve getirdiklerini geri gönderdi.Park kurulmadı.Kenan abi neden böyle yaptı?
    Akşam TV salonun Rambonun filmini izlerken Kenan abiye bugün neden öyle yaptığını sordum, koltuktan kalkıp gitti bir süre sonra geldi elinde bir kitap şuan tam adını hatırlayamıyorum ama “kıvılcım” kelimesinin geçtiğini ve şu anda “Dar ağacında ÜÇ fidan” ismiyle yayınlanan 3 devrimci gencin hayatını anlatan o kitabı verdi.Devrim ne abi ?4.sınıftayım daha.Ömer Seyfettin serisi okuyup tekerleme ezberliyorum.Kitabı dolabıma koydum okumadım yalnız kitabın kapağındaki abi çok yakışıklıydı.Sonbaharda geçti havalar iyice soğumaya başladı artık daha kalın giyinmek gerekti...müdürden ses yok kışlıklar gelmemiş...gidip depoya baktık ne kazak,ne pantol, ne ayakkabı bir şey yok.Müdür gelecek diyor ama haftalar geçiyor ne gelen var giden.Nerden bilebilirdik müdürün bir tekstil satış mağazasıyla anlaşıp bize gelen eşyaları onlara sattığını....Kenan abi bizden haftalık harçlıklarımızı( 18binlira ) istedi 6 arkadaş çıkarıp verdik akşam üstü Kenan abi 3 pantol 3 ayakkabı 3 te kalın kazak alıp gelmişti.Sabah okula giden arkadaşlar bende içlerinde okul bitince oyalanmadan direk yurda geleceğiz ve kazak pantol ve ayakkabıları çıkarıp diğer 3 arkadaşımıza vererek devir-teslim yapacağız...4.sınıf kışını bu şekilde atlatmıştık soğukta pek titrememiştik bu sene...Bahar gelmiş kışın soğuktan grip olan çocuklar hala sümükleri akarak ortada geziyorlardı..Kenan hemşireye neden çocuklara bakmadığını söylemiş hemşire umursamayınca Kenan abi bir güzel hemşireyi dövmüş bunun karşılığında yurt disiplin kurulu Kenan abimize bir aylığına Mardin’de ki Yetimhaneye seyahate göndermişti.Kenan abi yurdun en kral adamı 1 ay olmayacaktı bu demekti ki 1 ayda çakalların eline kaldık...Boklu iç çamaşırı yıkama zevkimiz(!) artmış...mis kokulu tuvaletleri hergün ziyaret etmeye başlamıştık...Sabah kahvaltılarımız elimizden alınıyor karşı çıkıncada kaşıklarla kafalarımıza vuruluyordu....Yine kahvaltısız sıcak birgün okulun yoluna koyuldum akşamda bir şey yemedim.....Okul yolunda Emrah isimli sınıftan bir çocuk beni gördü yanıma gelip bozuk bir Türkçeyle selam verdi...Kürt asıllı olan Emrah 4.sınıf sonlarına doğru bana yaklaşıp selam veren ilk arkadaşımdı sadece selam verme ilişkimiz vardı.Elini uzatıp elimi sıkmak istedi ama benim elim cebimdeydi çıkarmadım eli havada kaldı araya laf soktum görmemişlikten gelsemde bozulur gibi oldu sonra yoluma devam ettim gittim...Oysa bana selam veren Emrah’ın bırakın elini sıkmayı sımsıkı boynuna sarılmak isterdim fakat aksam birsey yemedim sabah kahvaltı yapmadım ve açlıktan ellerim titrerken nasıl sıkabilirdim ki Emrah’ın elini.Titreyen elimi görmesini bana acımasını istemezdim herşeye rağmen gurur vardı.Tesadüfmü desem ne desem bilmiyorum o gün ders başlamadan bütün okulu bahçede topladılar muhtar yoksul öğrencilere giyim –gıda ve kırtasiye yardımı yapıyor ancak bu yardımdan çok show a dönüşüyordu...isimler okunuyor yüzlerce öğrencinin arasından yoksulsun diye çıkıp paketi alıp geri dönüyordun dönüncede senden daha heyecanlı olan diğer çocuklar pakete yapışıyor ne var ne var diye çekiştiriyorlardı...O arada Taylan-Çavuş ve benim ismim üst üste okundu Çavuş hasta olduğu için gelmemişti okula o gün...Taylan ben adım atmadan adımını bile atmazdı ama başını eğdi belkide yoksulluğundan yetimliğinden utanır gibi oldu sonra tekrar başını doğrulttu...İsmimiz birkez daha okundu fakat biz olduğumuz yerde duruyor sınıftakiler bize bakıyor biz çıkmak istemiyorduk o sırada Sınıf öğretmenimiz Leman Kuru ile göz göze geldim gözlerimin içine baktı ve sanki açlıktan ölsende oraya çıkma dercesine gözlerine baktı ve bende çocuk yüreğiyle adamlaşarak kaşlarımı çatıp dimdik durmaya çalışıyordum...ve öylece bekledim....Leman öğretmen bana yaşamayı,hayatı mücadeleyi öğreten cumhuriyetin en değerli hocalarından birisiydi bugün bile yanına sık sık gidip ziyaret ettiğim maddi manevi yardımlarını kabul ettiğim tek insandı...Sınıfa doğru sınıf sınıf giderken köşede 3 tane yardım paketi öylece duruyordu...
    “Akdeniz karadeniz biz karnemizi isteriz” tekerlemesini söylemeye başlamıştık.Karneler verilecek ve 6.sınıfa geçecektik...Hem 4-5 sınıflara Takdir Teşekkür belgeside veriliyordu başarılı bir öğrenci olduğum için Takdir alacağımın matematiksel hesabını hergün yapar notumun takdir almaya yettiğini görmek mutlu ederdi beni....Öğle sıcağı hala karneleri bekliyorduk...çukurovada sıcak öyle böyle değildir Ahmed Arif’in “Sabır taşları çatlar çatlamaz ırgadın yüreği” dizeleriyle anlatmak istediği o sıcak çukurova sıcağıdır...Bayılan kızlar çeşmenin oraya taşınıp mendiller ıslatılıp alınları silinir beyaz kurdelalı öğrenciler telaş içinde bir öğretmen arar arkdaşımız bayıldı diyebilmek için ve biz 6 arkadaş bir gölgede sadece bekleriz.....Sonra müdür yardımcısı elinde mikrofon bütün öğrencileri sıra olması için uyardı ...herkes sıra oldu sınıf öğretmenleri karneleri dağıtıyor takdir teşekkür alanları kürsüye çıkarıyorlardı...Kürsüye ilk çağırılan Taylan olmuştu teşekkür almıştı iri gözleri iyice irileşmişti gözlerinden içine süzülen sevinç yaşlarını ben ve yetimhanedeki diğer arkadaşlar görebiliyorduk...Benim ismim okundu sabırsızlıkla beklediğim Takdir belgemi vermişlerdi biliyordum sevincimiz yurda atım atana kadardı ama olsun yinede deliler gibi hoplayıp zıplıyorduk...o gün Ersin ve ben takdir aldık diğer 4 arkadaşımız teşekkür almıştı...çocuklarını bizden saklayan aileleri utanırcasına bize bakıyor ama bir şey söyleyemiyorlardı....Okulun son günüydü herkes gruplara ayrılmış kimileri lunaparka ,kimileri futbol maçı yapmaya kimileri bir arkadaşlarının evine gidiyordu herkes gezip tozuyordu...biz kalmıştık geride 6 yurtçu....o gün dedik kendimize hadi bugün değişiklik olsun yetimhaneye kanal yolundan gidelim yol biraz uzasın biraz daha fazla sevinelim...Kenan abi seyehatten dönmüştü karnemizi direk Kenan abiye göstermek istiyorduk fakat Kenan abiye ulaşana kadar karne çoktan param parça olmuştu bile...Yurt müdürü birkaç saat içerisinde Ersin ve beni odasına çağırmış bizi Bilkent özel okullarına göndereceklerini ortaokulu orda okuyacağımızı söylemişti...özel okul güzel bir şey demekki...Öğlen sonu Kenan abi geldi elinde gazete gibi dergiler falan vardı biz bütün olanları iştahla anlatırken özel okul deyince suratı sertleşti elindeki gazete türü şeylerin arasından bir başlık gösterdi “Zengin çocukların özel okulumu emekçi çocukların güzel okulumu”.Kenan abi zengini biliyorumda emekçi ne abi ?...

    (Devamı haftaya)

    Hep denedin. Hep yenildin. Olsun yine dene , yine yenil ama daha iyi yenil !
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    İnce Memed
    ComputerWolf
    ComputerWolf's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 26/Mart/2003
    Erkek
    Dizlerin kanaya kanaya öğrenirsin düşmeyi
    Açta ve açıkta kala kala öğrenirsin bir ev sıcaklığını
    Hep bir yerlere geç kala kala öğrenirsin zamanın değerini
    Gözlerinden yaşlar damlaya damlaya öğrenirsin ağlamayı
    Bata-çıka düşe-kalka öğrenirsin yürümeyi
    Birşeyleri kaybede kaybede öğrenirsin değeri
    Gülerek-ağlayarak koşarak ve coşarak öğrenirsin yaşamayı
    Gülerek ve coşarak ,eğlenerek ve koşorak
    Öğrenemedim sevmeyi yaşarayarak.

    Hep denedin. Hep yenildin. Olsun yine dene , yine yenil ama daha iyi yenil !
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    İnce Memed
    ComputerWolf
    ComputerWolf's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 26/Mart/2003
    Erkek
    iso inciri bok ettin :)...Bahtiyar benim a.q Taylan da ölecek ilerde :(..a.q dun yine ortalin:)

    Hep denedin. Hep yenildin. Olsun yine dene , yine yenil ama daha iyi yenil !
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    aZaPp
    aZaPp's avatar
    Kayıt Tarihi: 04/Ocak/2006
    Erkek
    Gercekten cok guzel!..
    Ellerıne saglık cok etkılendım.
    Bunların hepsını yasamak kolay degıl...

    Hayat bir oyun olmuş sokaklar sahne,herşey sahte...
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Ciğerci
    hakanS
    hakanS's avatar
    Kayıt Tarihi: 30/Ağustos/2005
    Erkek
    Hocam ellerine,yuregine saglik..Harikaydi..Devamini sabırla bekliyorum..Saygilar..İyi calismalar..

    ...
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    İnce Memed
    ComputerWolf
    ComputerWolf's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 26/Mart/2003
    Erkek
    Devami gelecek cok devam var daha...

    Hep denedin. Hep yenildin. Olsun yine dene , yine yenil ama daha iyi yenil !
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    graywolf
    tulu
    tulu's avatar
    Kayıt Tarihi: 19/Eylül/2005
    Dişi
    valla ben bahtiyari tanimistim :)) devamini bekliyoruz çine gidiyon diye unutma :p
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    İnce Memed
    ComputerWolf
    ComputerWolf's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 26/Mart/2003
    Erkek
    (Universite-finaller-isguc derken anca bakabildim...birde graywolf la bir konuyu konusuyorduk fransiz ailelerle ilgili oradan aklima geldi seriyi devam ettirelim bundan sonra daha sik eklerim)

    ___________________________________________________

    Ve Kenan abi müdür sorarsa biz okulumuzun ortaokul bölümüne gitmek istiyoruz diye ısrar edin yeter dedi.Ve devlet okuluna gidecektik tekrar ama yurda daha yakın bir okula yazdirilmiştik...oysa ne güzel servis gelecek bizi alacak ve okula götürecek ve sonra yurda gerigetirecekti...yağmurda ıslanma derdi yoktu,çamura batma derdin yoktu,aç olunca uzun yollar yurume derdi yoktu....üzülmüştük ama Kenan abi bizim kötülüğümüzü istemezdi emekçi çocuklarının okuluna gidecekti...ve hala emekçi nedir bilmiyorduk....Yaz iyice kendini belli etmiş mevsimleri çalınmış bu kentte denize gitmek için hazırlanıyorduk ...devlet baba 1aylığına Adana’nın Karataş ilçesinde bir sahil kamp yerinde bize bu güzelliği yaşatıyordu...Kampa gidip çadırları kurmaya başlamıştık ve ikide bir kafamızı çevirip maviliğe bakıyorduk acaba ne zaman girecektik maviliğe ...denizi ilk defa görenler vardı ama ben şanslıydım izmirde 0-6 (0-6 yaş grubunun kaldığı yurtlara verilen ad) da kalırken görmüştüm denizi...ve otobuste denizi görmeyen arkadaşlara iştahla nasıl bir şey olduğunu anlatıp unutmaya yüz tuttuğum o güzelliği hayalimde canlandırıyordum....ve çadırlar bitmişti...artık denize girecektik...yüzme bilmeyenler için bir güvenlik şeridi yapmışlardı....ve biz oraya gidecektik...sonra gözümüze çarpan bir şey vardı aileleriyle gelen çocukların bellerinde rengarenk balon gibi birşeyler vardı acaba neydi...öğrenmiştik can simidi olduğunu bizim neden yoktu....ama olmaması sorun değildi...suyun içinde hoplayıp zıplıyoruz günümüzü gün ediyoruz...Kenan abi ve Cuma(çavuş un abisi) abi bizi alıp derin yerlere götürüyorlar bazen karnımızdan tutup yüzme öğretmeye çalışıyorlardı...mutluyduk ...bizi üzen olaylar olmuyordu.....birgün bizim çadırların yanına Fransada yaşayan bir Türk aile gelmiş çadırlarını kurmuşlardı 2 çocukları vardı...Fransada gelmiş Türk...nasıl bir şey acaba bunlar?...neyce konuşuyorlar?...bazen abülü dadülü....gibi saçma saçma şeyler söylerdik...ta ki kadın bizlerin fotoğrafını çekmek istediğini söyleyince anladık bunlarda bizim gibi konuşuyorlar...kızarmış birazda utanmıştık....bazı günler aile bizlerden birkaç arkadaşı çağırıp hayat hikayelerimizi anlattırıyorlardı....daha aciların ,ayrılıkların,ölümlerin,cinayetlerin,,başında ağlamaya başlıyorlardı....ama biz mutluyduk denizde tatildeydik...aile çocuklarını bizden kaçırmıyor aksine bizimle oynamaları için gönderiyorlardı....ilk defa kağıttan uçak yapmayı o ailenin erkek çocuğundan öğrenmiştim...ismini hiç ama hiç hatırlamadığım saç kesimi bir tuhaf olan o arkadaştan...ve sonra elime geçen bütün gazete ve kağıt parçalarını uçak yaparak uçururdum....ve yetimhanedeki odamızda açmıştık bir sabah gözlerimizi tenimiz esmerdi iyice kararmıştık ve omuzlarımız yanıp soyuluyordu....kimin omzu daha çok yanmışsa o daha kıdemli gibi oluyordu...geceleri acıdan uyku uyumadığımız oluyordu....ve artık eylül ayının başı kapıya dayanmış okul sezonu yaklaşmıştı....okula kaydımız tamamlanmış 2defter1kalem vermişler silgi ve açacak ve çanta vermek gibi bir lukse girmemişlerdi....yeni kıyafetlerimiz gelmiş...gömlek giyip kravat takacak birde kumaş pantol giyecektik...büyüyecektik...ve büyümüştük...küçük bir öğretmen gibi olmuştuk....provalar yapıyor utanıyorduk üniformanın içinde.....ve yetimhaneden 500metre kadar ilerdeki kırtasiyeye gidip silgi ve açacak alaktım kendime ve arkadaşlara...yurdun kapısından ok gibi fırlamış kaldırım çizgilerinin boyunda ziplayarak koşuyordum ve karşıma Cuma abi çıktı “nereye” diye sorduğunu anlatmıştım cebinde para çıkarıp vermiş bunada gazoz alıp içersin demişti...ne sevinmiştim...neyse kırtasiyeye gelip silgi ve açacak aldıktan sonra hemen yanındaki bakkaldan ankara gazoz almıştım kapağını açmıştı ve birkaç yudum alıp şişenin ağzını başparmağımla kapatıp diğer arkadaşlara götürecektim geri kalanını...henüz 15-20 metre kadar yürümüştüm ki karşıma o çevrede ve okulda herkesin korktuğu “piç seyfo(seyfullah)” çıkmıştı,bende korkuyorum çocuktum ...yetim haneden olduğumu biliyordu ve sevmezlerdi bizi daha önce yurttan birkaç kişi ile sorunları olmuştu....ve kolumdan tutup tekme atmış ve yüz üstü yere düşmüştüm...açacaklar ve silgi cebimdeydi bir şey olmamıştı ama gazoz dökülüyordu elimle kaldırdım hemen sonra karnımada tekme savurduğu anda birisinin onu çektiğini fark ettim...piç seyfo 8.sınıfa gidiyordu ve kalıplıydıda...sonra kafamı çevirdiğimde seyfoyu çeken kişi temiz bir tokat atmış seyfo kaçmaya başlamıştı...ağlıyordum gazoz dökülmüştü...ayağa kalkıp üstümün tozunu sildim,gözümün yaşını silene kadar...beni kurtaran abi bir gazoz alıp gelmişti...yine mutlu olmuştum...hiçbirşey söylemiyor konuşmuyordu...yurtçu değildi...acaba eski yurtçulardanmı dedim ve sordum ..yok dedi....hadi al dedi gazozu uzattı...aldım...ve hemen kaldırımın yanındaki kapıdan yukarıya doğru çıkan merdivenlerden geçti ve gitti...gazoz için teşekkür etmedim...bilmiyordum teşekkürü....sonra yolun karşısına geçtim abinin çıktığı yere baktım.”Kanal- Ülkü Ocağı” ...aklıma gelen ilk şey yemek olmuştu...ve yurda gittiğimde nerde kaldın diye sordular...arkadaşı gördüm dedim olanlardan bahsetmedim...yoksa bizimkiler seyfoyu dövecek seyfo sülalesini çağıracak bizi dövecek sonra bizimkiler toplanıp seyfonun sülaleyi dövecek...olaylar büyüyecekti....gazozu arkadaşlarla paylaşmanın verdiği gurur büyüdüğümü fark ettiriyordu bana...Ve ilk zil çalacak okullar başlayacaktı tertemiz giyinip okul yolunu tutmuştuk...gömleklerde düzgündü ha nede olsa 1 hafta yatak altinda iyice ütülenmişti...yalnız ayakkabılar eskiydi ama boyalıydı...öğrenciler toplanmıştı sanki dillerini bilmediğimiz insanların içindeydik..herkes yeniydi...ama diğer okula göre buradaki çocukların çoğu bizim gibiydi ayakkabıları eskiydi..bazıları biden kötüydü terlikle gelmişti...yeni elbiseleri olanlar pek yoktu burada....okulun duvar boyalarıda eski gibiydi...korku salıyordu insana...çavuş,taylan,alaaddin ve ben aynı okuldaydık diğer iki oda arkadaşımız farklı okula gönderilmişti....müdür konuşma yapacakmış ve sınıflar açıklanacakmış dediler ve bizde bir köşede beklemeye başladık...eski okulda maç yapmak için özel kaleler vardı demirden yapılmış...burada çocuklar kendi çantalarını kale yapıyorlardı....ve maç yapan çocukları izlemeye başlamıştık...o arada terler içinde kara tenli,tombul,dişlerinin yarısı kırık bir öğrenci kolumdan tuttu ve soluk soluğa “gardaş adam esik 2niz garşı takıma 2 nizde bizim takıma geçin hele”....hepimiz şaşırmıştık aslında....diğer okuldan farklıydı burası ve çocuk sormadıda geçermisiniz diye ...geçin demişti ve geçmiştik...ilk defa birileri bizimle birşeyler paylaşıyordu dışardan....yarım saat veya daha fazla süreyle terler içinde koşup futbol oynuyor daha doğrusu maç yapıyorduk...üstümüz tozlanmış,yakalarımız kirlenmişti terden ama kimin umrunda.....ve anons sesi duyuldu müdür sınıfları açıklayacaktı...çeşmelere koşup yüzümüzü yıkayıp su içmiştik...yüzümden sular gömleğe damlarken sarı saçlı elleri boya içinde olan tanımadığım bir arkadaş mendilini uzatmıştı yüzümü silmem için...ve benden çavuşa...çavuştan alladdine,allaadinden taylana ve taylandan lakabi ilerde “boyacı” olan memet e geri gelmişti mendil...ve müdür konuşmaya başladı.”Sınıfları iyi dinleyin sonra sormak için kimse gelmesin...”

    6-A okundu yokuz...6-B okunda Çavuş ve Alaaddin oraya düştüler...ve 6-D okundu Taylanla aynı yerdeyiz...ve sınıfımızı aramaya başladık...

    Hep denedin. Hep yenildin. Olsun yine dene , yine yenil ama daha iyi yenil !
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    LordVader
    LordVader's avatar
    Kayıt Tarihi: 04/Ocak/2006
    Erkek
    Way bea gercekte harkulade, süper, inanılmaz yani kelimelerle anlatılamayacak kadar güzel bir yazı.(fazla abartmıs olabilirim :D)
    Kendi adıma cok güzel olmus diyor, devamlarını sabırsızlıkla bekliyorum..

    I find your lack of faith disturbing.
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    GolgeleR
    GolgeleR's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Ekim/2005
    Erkek
    Hacı Yurt felan dedin valla duygulandım ihtilal vakitleri dedin valla cok feci seyler geldi aklıma...


    Kaçardık pencereden bazı geceler
    Delice bir sevinçle
    Gözlerimiz ışıl ışıl
    Yavuklumuzun yanına gideceğiz diye
    Gündüz
    Özene bezene cilaladığımız
    Çizmelerimizi
    Kirletmenin zevkini tadarak
    Bir başka gezerdik
    Yurttan kaçtığımız firar gecelerinde
    Delikanlıca
    Kaçardık pencereden bazı geceler
    Bekçiye gözükmeden
    Sessizliği kıskandıracak kadar sessizce
    Ve bir o kadar da
    Erkekçe
    Aramızda topladığımız,
    Son harçlıklarımızla
    Fırından yeni çıkmış sıcacık ekmek alır
    Koşar adım dönerdik yurda
    Gizlice

    Kaçardık pencereden bazı geceler
    Maksat
    Yeşillik olsun
    Muhabbet olsun
    İş olsun diye
    Gömleksiz kravat takar
    Altına da şalvar giyer gezerdik

    İsyan karası firar gecelerinde
    Sevda türküleri söyler
    Şiirler yazardık
    Sevgiliye
    Sev diye
    Kaçardık pencereden bazı geceler
    Niçin
    El sallamak için

    Eğer evden paramız yeni gelmişse
    Bir tek sigarayı
    Üç-beş arkadaş paylaştığımız
    Nikotinsiz gecelere inat
    Sigara tazeler sabahlardık
    Bazen terminalde
    Bazen garda

    Sabah ezanının hemen sonrasında
    Günün ilk ışıklarıyla birlikte gelirdi
    Meram ekspres
    Uykudan kanlanmış gözlerle
    Vagonlardan inen yolcularla dolardı
    Gar kahvesi ve simitçinin önü

    Bizler yerimizde duramaz
    Sabırsızlıkla beklerdik,
    Trenin hareket düdüğünü
    Az sonra hantal lokomotif homurdanır
    İhtiyar raylar gıcırdarken
    Yüzümüzde
    O muzip öğrenci gülümsemesi
    El sallardık kimsesiz yolculara

    Belki
    Hayra gireriz diye,
    Kaçardık pencereden bazı geceler,
    Sevdalıydık
    Birimiz binimiz değil,
    Hepimiz sevdalıydık
    Kındaki kılıç
    Beldeki hançer
    Duvardaki mavzer kadar sevdalıydık
    Haa...
    Kimine göre de deliydik
    Ama
    Bilmiyorlardı ki
    Hepimiz birer sevgi militanı
    Hepimiz birer gül dalıydık

    Kaçardık pencereden bazı geceler
    Dertleşmek için
    Kimi yapamadığından
    Kimi utanıp sıkıldığından
    Kimi de
    Anlatma ihtiyacı hissetmediğinden
    Anlatmazdı belki
    Ama
    Kim ne derse desin
    En güzel sevdaları
    Biz hep o dönemlerde yaşadık
    Kerem ile Aslı'yı
    Ferhat ile Şirin'i
    Leyla ile Mecnun'u
    Doktor Jivago'yu
    Madam Bovary'i
    Ve hatta
    Sheakspeare'nin Romeo ve Jüliet'ini
    Kendi sevdalarının
    Küçüklüğünden şüpheye düşürecek
    O koca koca aşkları
    Biz çaktık
    Kız yurdunun önündeki kaldırımlara
    Biz kazıdık
    Bekar odalarımızın duvarlarına

    Lakin
    Biz sevdiklerimizi
    Saman alevi aşklarla aldatmadık
    Ne bir öğrenci bunalımında
    Kampüsün ara sokaklarına
    Bırakıp kaçtık onları
    Ne de sattık Beyoğlu'na

    Allah'ın emri
    Peygamber'in kavli dedik
    İstedik

    Vermezlerse
    'Bozkır Töresi'dirKür Şad'ın torunları
    Kendisine yâr olmayanı
    Ele yâr etmez dedik

    Pusatlandık bir firar gecesi
    Aldık kaçırdık onları
    Helâlimiz
    Namusumuz
    Baştacımız oldular

    BAN
Toplam Hit: 4044 Toplam Mesaj: 32