folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder BÜYÜK TÜRK ŞAİRİ NAZIM HİKMET...Vatan Haini(!)



BÜYÜK TÜRK ŞAİRİ NAZIM HİKMET...Vatan Haini(!)

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    İnce Memed
    ComputerWolf
    ComputerWolf's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 26/Mart/2003
    Erkek
     

    Bence tam okunacak zamanı Nazım Ustanın...


     


    Ben bir insan,
    ben bir Türk şairi Nazım Hikmet
    ben tepeden tırnağa insan
    tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret...



    ŞEHİTLER



     
    Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
                 mezardan çıkmanın vaktidir!
    Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
                 Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
                 Dumlupınar'dakiler de elbet
                 ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
    siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
                 yatarsınız al kanlar içinde.
    Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
                 siz toprak altında derin uykudayken
                           düşmanı çağırdılar,
                                       satıldık, uyanın!
    Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
                 kalkıp uyandırın bizi!
                                 uyandırın bizi!
    Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
                 mezardan çıkmanın vaktidir!
     
     
                                                                1959















    23 Sentlik Asker
      


















    23 Sentlik asker
    Mister Dalles,
    sizden saklamak olmaz,
    hayat pahalı biraz bizim memlekette.
    Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
    koyun eti,
    Ankara'da 23 sente,

    yahut iki kilo kuru soğan,
    yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
    elli santim kefen bezi yahut,
    yahut da bir aylığına
    yirmi yaşlarında bir tane insan.

    erkek,
    ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
    üniforması, otomatiği üzerinde,
    yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır,
    belki tavşan gibi korkak,
    belki toprak gibi akıllı
    belki gençlik gibi cesur,
    belki su gibi kurnaz
    (her kaba uymak meselesi) ,
    belki ömründe ilk defa denizi görecek,
    belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
    Yahut da aynı hesapla Mister Dalles
    (tanesi 23 sentten yani)
    satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
    İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına,
    seksen beş onda altısını yahut
    bir çift iskarpin parasına.
    Yalnız bir mesele var Mister Dalles,
    herhalde bunu sizden gizlediler:
    Size tanesini 23 sente sattıkları asker
    mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
    mevcuttu otomatiksiz filan,
    mevcuttu sadece insan olarak
    mevcuttu, tuhafınıza gidecek,
    mevcuttu hem de çoktan mı çoktan,
    daha sizin devletinizin adı bile konmadan.
    Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
    mesela, Mister Dalles,
    yeller eserken yerinde sizin New-York'un,
    kurşun kubbeler kurdu o
    gökkubbe gibi yüksek,
    haşmetli, derin.
    Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
    Halı dokur gibi yonttu mermeri,
    ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
    ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
    Dahası var Mister Dalles,
    sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,
    zulüm gibi,
    hürriyet gibi,
    kardeşlik gibi sözlerin,
    dövüştü zulme karşı o,
    ve istiklal ve hürriyet uğruna
    ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
    ve yarin yanağından gayrı her yerde,
    her şeyde,
    hep beraber,
    diyebilmek için,
    yürüdü peşince Bedreddin'in
    O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali'dir.
    kaya gibi yumruğunun son ustalığı:
    922 yılı 9 eylülüdür.
    Dedim ya Mister Dalles, ,
    Herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
    ucuzdur vardır illeti.
    Hani şaşmayın,
    yarın çok pahalıya mal olursa size,
    bu 23 sentlik asker,
    yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim,
    her millet gibi büyük Türk milleti.
    (1953)

    .


    Nazım Hikmet Ran


    VATAN HAİNİ
     
     


    "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
    Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
    Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
    bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
    66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
    Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
    "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

    Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
               hainiyim, ben vatan hainiyim.
    Vatan çiftliklerinizse,
    kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
    vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
    vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
    fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
    vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
    vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
    ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
    vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
    vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
                                ben vatan hainiyim.
    Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
    Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.


     


    ...


    Dağlarda tek
                        tek
                             ateşler yanıyordu.
    Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
    şayak kalpaklı adam
    nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
            güzel, rahat günlere inanıyordu
    ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
    birdenbire beş adım sağında onu gördü.
    Paşalar onun arkasındaydılar.
    O, saatı sordu.
    Paşalar : «Üç,» dediler.
    Sarışın bir kurda benziyordu.
    Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
    Yürüdü uçurumun başına kadar,
    eğildi, durdu.
    Bıraksalar
    ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
    ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
    Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlıyacaktı. ....


     


    ..


    DAVET

    Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
    Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
    bu memleket, bizim.

    Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
    ve ipek bir halıya benziyen toprak,
    bu cehennem, bu cennet bizim.

    Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
    yok edin insanın insana kulluğunu,
    bu dâvet bizim....

    Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardeşçesine,
    bu hasret bizim...

     
    ..

    Hep denedin. Hep yenildin. Olsun yine dene , yine yenil ama daha iyi yenil !
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    KHarOn
    KHarOn's avatar
    Kayıt Tarihi: 31/Temmuz/2005
    Erkek

    çok güzeller

  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Bayrak
    Bayrak's avatar
    Kayıt Tarihi: 04/Ağustos/2005
    Erkek
    Lenin'in heykeli onunde egilip "Beni sen yarattin" diyen adama, nasil "Buyuk Turk Sairi" denilebilir?
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    İnce Memed
    ComputerWolf
    ComputerWolf's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 26/Mart/2003
    Erkek

    senin gibi adamlar anlamaz...Lenin in dünya tarihi açısından önemini kavrayamamışsın..Kurtuluş savaşında sana para ve silah yardımı yapan Lenin...Doğu cephesini kapatıp bütün gücümüzle batı cephesine kaymamızı sağlayan Lenin...Çanakkale zaferi ile Lenin in önünü açan Mustafa Kemal....vs....Lenin yoldaş ın önemini anlayamayan Bayrak kendi tarihini iyi oku...Ek olarak...Yıllardır bu ülkenin düşmanını komünizm sovyetler olarak gösteren senin düşüncen birgün olsun ABD ye karşı çıkamadı onları dost bildii...sonra sovyetler yıkıldı yani Türkiyedeki olumsuzlukların sorunlusu sizin açınızda....Sovyet yıkıldı ama ülkede aynı sorunlar devam ediyor...yine ABD düşman diyemediniz...tutup lenin in stalin in ruhuyla uğraştınız....Nazım bir TÜRK şairidir..Komünisttir...Vatanseverdir...Bu ülkenin bağımsızlığı için Kuvayı millye ruhu ile bağımsızlık mücadelesine destek olmuştur..Şiirleri ile Türkçeyi dünyaya duyurmuştur...72 dile Türkçeden çevrilmiştir Nazım in şiirleri...


     


    Birde şu açıdan bakarsa Nazım gidip Lenin'e beni sen yarattın demiş...varlığı bilinen birisi


    Sen gidip allah a denilen varlığını bile bilmediğiniz birisne beni sen yarattın diyorsun...


    Yani Nazım senden daha daha kat kat zeki ve bilimsel ve mantıklı ve İNSAN...


    :))


    Hep denedin. Hep yenildin. Olsun yine dene , yine yenil ama daha iyi yenil !
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    FISTIK
    FISTIK's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Eylül/2005
    Dişi
    Yani ben şiirlerine bakarım ve hoşuma gidiyor ötesi hakkında pek bilgi sahibi değilim.. Birşy diyemem.

    Her vazgeçiş, bir kaybediştir..
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ofarukcebir
    ofarukcebir's avatar
    Kayıt Tarihi: 22/Eylül/2005
    Erkek
    eger gercekten 'beni sen yarattın' demişse ona büyük türk şairi denmez. BÜYÜK KOMİNİST KÖPEĞİ denir. hakettiğini bulmuştur gittiği yerde merak etmeyin
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    turunc4u
    turunc4u's avatar
    Kayıt Tarihi: 16/Ağustos/2006
    Erkek
    Computerwolf buda sana ve senin gibi dierlerine cevap olsun biz Atatürkçü gençleriz...

     

     

     

     

    Biz ne bolşeviğiz ne de komünist;ne biri ne diğeri olamayız.
    Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız."
    -Mustafa Kemal Atatürk
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ofarukcebir
    ofarukcebir's avatar
    Kayıt Tarihi: 22/Eylül/2005
    Erkek
    milyonlarca müslümanı daha da önemisi insanı katleden bir hayvanın önünde secde edercesine eğilen bir insana insan kılıklıya değil saygı duymak suratına tükürmem. CENNET UCUZ DEĞİL, CEHENNEM LÜZUMSUZ DEĞİL....
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    turunc4u
    turunc4u's avatar
    Kayıt Tarihi: 16/Ağustos/2006
    Erkek
    computerwolf bunu yazdı:



    senin gibi adamlar anlamaz...Lenin in dünya tarihi açısından önemini kavrayamamışsın..Kurtuluş savaşında sana para ve silah yardımı yapan Lenin...Doğu cephesini kapatıp bütün gücümüzle batı cephesine kaymamızı sağlayan Lenin...Çanakkale zaferi ile Lenin in önünü açan Mustafa Kemal....vs....Lenin yoldaş ın önemini anlayamayan Bayrak kendi tarihini iyi oku...Ek olarak...Yıllardır bu ülkenin düşmanını komünizm sovyetler olarak gösteren senin düşüncen birgün olsun ABD ye karşı çıkamadı onları dost bildii...sonra sovyetler yıkıldı yani Türkiyedeki olumsuzlukların sorunlusu sizin açınızda....Sovyet yıkıldı ama ülkede aynı sorunlar devam ediyor...yine ABD düşman diyemediniz...tutup lenin in stalin in ruhuyla uğraştınız....Nazım bir TÜRK şairidir..Komünisttir...Vatanseverdir...Bu ülkenin bağımsızlığı için Kuvayı millye ruhu ile bağımsızlık mücadelesine destek olmuştur..Şiirleri ile Türkçeyi dünyaya duyurmuştur...72 dile Türkçeden çevrilmiştir Nazım in şiirleri...


     


    Birde şu açıdan bakarsa Nazım gidip Lenin'e beni sen yarattın demiş...varlığı bilinen birisi


    Sen gidip allah a denilen varlığını bile bilmediğiniz birisne beni sen yarattın diyorsun...


    Yani Nazım senden daha daha kat kat zeki ve bilimsel ve mantıklı ve İNSAN...


    :))






    Yazdıgın yazıda o kadar çok  tereddüd okadar çok gaf var ki ...ayrıca hakarette war sana diebilecegm tek sey biraz düsün ama korkmadan önyargısız  gercegi anlamaya calış

    bence insan olması gereken sensin evrimsel gelişimini tamamlayamamışsın. şimdilik yarı sürüngen yarı memelisin:D ha bu arada bu aşamanın ilk fosilide sen öldükten sonra ortaya çıkacak...
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    anoson
    anoson's avatar
    Kayıt Tarihi: 20/Ağustos/2005
    Erkek
    nazım hikmetin şiirleri güzel ama siyasi düşüncesi boş bence olması imkansız bi hayalin peşinden gidiyordu ayrıca computerwolf bu nasıl bir mantıktır anlamadım Allah birisi deildir bence eğer öle demişse putlara tapan salaklardan bi farkı yokmuş eee her insandan 4 -4lük olmasını bekleyemeyis

    Ufalandım ellerinde yere düştüm.. günah oldum...
  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    yasin_55
    yasin_55's avatar
    Kayıt Tarihi: 17/Temmuz/2005
    Erkek

    söz nazım'dan açılmışken bir karadenizli olarak ben de bir alıntı yapayım istedim:


    Kuvâyi Milliye - Üçüncü Bap'tan Alıntıdır. / 

    Yıl 1920
    Ve
    Arhaveli İsmail'in Hikâyesi 
       
    Ateşi ve ihaneti gördük.

    Düşman ordusu yine başladı yürümeğe.
    Akhisar, Karacabey,
    Bursa ve Bursa'nın doğusunda Aksu,
                              çarpışarak çekildik...
    1920'nin
               29 Ağustos'u :
                               Uşak düştü.
    Yaralı
            ve dehşetli kızgın
                          fakat toprağımızdan emin,
                                             Dumlupınar sırtlarındayız.
    Nazilli düştü.

    Ateşi ve ihaneti gördük.
    Dayandık
                dayanmaktayız.

    1920 Şubat, Nisan, Mayıs,
    Bolu, Düzce, Geyve, Adapazarı :
    İçimizde Hilâfet Ordusu,
                            Anzavur isyanları.
    Ve aynı sıradan,
    3 Ekim Konya.
    Sabah.
    500 asker kaçağı ve yeşil bayrağıyla Delibaş
                                                          girdi şehre.
    Alaeddin tepesinde üç gün üç gece hüküm sürdüler.
    Ve Manavgat istikametlerinde kaçıp
                                       ölümlerine giderken
    terkilerinde kesilmiş kafalar götürdüler.

    Ve 29 Aralık Kütahya :
    4 top
        ve 1800 atlı bir ihanet
                                yani Çerkez Ethem,
    bir gece vakti
    kilim ve halı yüklü katırları,
    koyun ve sığır sürülerini önüne katıp
                                               düşmana geçti.
    Yürekleri karanlık,
    kemerleri ve kamçıları gümüşlüydü,
    atları ve kendileri semizdiler...

    Ateşi ve ihaneti gördük.
    Ruhumuz fırtınalı, etimiz mütehammil.
    Sevgisiz ve ihtirassız çıplak devler değil,
    inanılmaz zaafları, korkunç kuvvetleriyle,
    silâhları ve beygirleriyle insanlardı dayanan.
    Beygirler çirkindiler,
                                bakımsızdılar,
    hasta bir fundalıktan yüksek değillerdi.
    Fakat bozkırda kişneyip köpürmeden
    sabırlı ve doludizgin koşmasını biliyorlardı.
    İnsanlar uzun asker kaputluydu,
                                          yalnayaktı insanlar.
    İnsanların başında kalpak,
                                          yüreklerinde keder,
                        yüreklerinde müthiş bir ümit vardı.
    İnsanlar devrilmişti, kedersiz ve ümitsizdiler.
    İnsanlar, etlerinde kurşun yaralarıyla
                       köy odalarında unutulmuştular.
    Ve orda sargı,
                        deri
                             ve asker postalları halinde
                             yan yana, sırtüstü yatıyorlardı.
    Koparılmış gibiydi parmakları saplandığı yerden
                                                             eğrilip bükülmüştü
    ve avuçlarında toprak ve kan vardı.

    Ve asker kaçakları,
    korkuları, mavzerleri, çıplak, ölü ayaklarıyla
    karanlıkta köylerin içinden geçiyorlardı.
    Acıkmıştılar,
    merhametsizdiler,
    bedbahttılar.
    Şosenin ıssız beyazlığına inip
    nal sesleri ve yıldızlarla gelen atlıyı çeviriyor
    ve Bolu dağında ekmek bulamadıkları için
                                        deviriyorlardı uçurumlara :
    şayak, cıgara kâadı, tuz ve sabun yüklü yaylıları.

    Ve çok uzak,
                    çok uzaklardaki İstanbul limanında,
    gecenin bu geç vakitlerinde,
    kaçak silâh ve asker ceketi yükleyen laz takaları :
                                                    hürriyet ve ümit,
                                                    su ve rüzgârdılar.
    Onlar, suda ve rüzgârda ilk deniz yolculuğundan beri vardılar.
    Tekneleri kestane ağacındandı,
    üç tondan on tona kadardılar
    ve lâkin yelkenlerinin altında
                                 fındık ve tütün getirip
                                       şeker ve zeytinyağı götürürlerdi.
    Şimdi, büyük sırlarını götürüyorlardı.
    Şimdi, denizde bir insan sesinin
                       ve demirli şileplerin kederlerini
    ve Kabataş açıklarında sallanan
                                saman kayıklarının fenerlerini
                                                        peşlerinde bırakıp
    ve karanlık suda Amerikan taretlerinin önünden akıp
                                                    küçük,
                                                              kurnaz
                                                                        ve mağrur
                                                      gidiyorlardı Karadeniz'e.
    Dümende ve başaltlarında insanları vardı ki
    bunlar
    uzun eğri burunlu
    ve konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki
    sırtı lâcivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin
                                                    zaferi için
    hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin
    bir şarkı söyler gibi ölebilirdiler...

Toplam Hit: 4959 Toplam Mesaj: 20