folder Tahribat.com Forumları
linefolder Genel
linefolder Ekonominin Gidişatı Üzerine...



Ekonominin Gidişatı Üzerine...

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ShockMan
    ShockMan's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Eylül/2004
    Erkek

    sevenyourdesires Helal Olsun yahu, Gayet Mantıklı İzah Etmişsin...

    Peki Sence UNAKITAN Anlıyomu Bu Dediklerinden... ?


    Net ortamı, tek tük de olsa iyi dostluklar sağlamışsa bile, vefasızlığı ile ünlüdür..!
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    tacir
    tacir's avatar
    Kayıt Tarihi: 27/Haziran/2007
    Erkek

    sevenyourdesires kardeş eline koluna sağlık bu ekonomiye bi giriş yapayım diyodum sayende oldu sen anlat biz bilgilenelim basitte anlatıyosun süper olmuş

    devam et kardeş eline sağlık

  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sevenyourdesires
    sevenyourdesires's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Haziran/2006
    Erkek

    nazmanya bunu yazdı:
    -----------------------------
    amerikanın iranla sürtüşmeside arkadaşın yukarıda yazdığı dolar euro savaşı yüzünden iran enerjisini eurodan pazarlamaya çalışıyor. yakında aç kalacaz.......
    -----------------------------
    bu teoriyi ben de zamanında çok dikkate almıştım, fakat çoğu arap ülkesi ve opec abd güdümünde olduğu için(özellikle suudi arabistan)iranın € üzerinden petrol satması çok bir şeyi değiştirmeyebilir, fakat abdnin ekonomik çıkarlarına ters düşen bir devletin varlığına abdnin sebep vermemesi isteği bu olabilir. bu noktada sizinle can dündarın bir yazısını paylaşmak istiyorum:

    İngilizler mi Iraklıları Kurtaracak? Geçiniz!
    ingiliz Başbakanı Tony Blair, Iraklıları Saddam'dan kurtarıp özgürleştirmekten söz
    ederken gülüyorum içimden...
    ABD'nin Irak'ı silahsızlandırması gibi bir şey bu...
    Kendi yarattığı canavarla boğuşan Frankenstein
    misali...
    Hep ABD'den söz ettik. Biraz da "koalisyon ortağı"nın marifetlerini hatırlatmak için tarihin labirentlerinde dolaşalım:
    1958
     yılı...
    Irak'ın genç kralı Faysal, askeri bir darbeyle devrildi. Başbakan Nuri Said Paşa, evinden kadın kılığında kaçarken linç edildi
    .
    ingiliz yanlısı monarşi yıkılmış, Cumhuriyet ilan edilmişti.

    Darbecilerin başında otoriter general Abdülkerim Kasım vardı.
    Yeni yönetim, Irak'ı modernleştirmeye girişti. Medeni kanun
    değiştirilip kadınlara miras hakkı tanındı. Toprak reformu ile araziler ağalardan alınıp köylülere dağıtıldı.
    Ve sıra petrole geldi.

    O güne dek Irak petrolü, IPC adlı bir İngiliz şirketinin kontrolündeydi.
    IPC (Irak Petrol Şirketi), I. Dünya Savaşı'ndan beridir
    Irak'ta petrol imtiyazını elinde tutuyordu. Bu yüzden, millileştirme isteyen Cumhuriyetçilerden hiç hoşlanmamıştı, ingiltere,
    ABD ve Türkiye ile birlikte Irak'a bir askeri müdahale hazırlığına başladı. Ancak devrim hükümeti, Iraklıların desteğini
    kazanınca Londra,
    "Bükemediğin eli öp" diyerek yeni rejimi tanıdı. "Gelişmeleri el altından tahrik etmek daha gerçekçi bir tutum olacak"tı.

    Bağdat rejimi, uluslararası petrol şirketlerinin, tek taraflı olarak fiyatları indirmesine tepki olarak OPEC'in
    (Petrol ihraç Eden Ülkeler Örgütü) kuruluşuna önayak oldu.
    Ardından, 1961'de imtiyaz bölgelerinin yüzde 99,6'sını millileştirdi.

    IPC'nin de sermayesinin yüzde 20'sini istedi. 1PC, bu isteği reddedince, Hükümet
    bir milli petrol şirketi kurulacağını açıkladı, ipler gerildi.
    Veee, tahmin edin ne oldu 1963'te cumhuriyetçilere karşı kanlı bir darbe
     düzenlendi. General Kasım ve yardımcıları kurşuna dizildi.
    iktidara el koyan Baas yönetimi, ilkin petrolü millileş-tiren yasayı kaldırdı.
     Sendikaları ezdi. Topraklan ağalara iade etti. Yeni medeni kanunu rafa kaldırdı. Partileri kapatarak iktidarı, tek partiye devretti
    .
    Baas, ingilizlerin ve IPC'nin emir eri gibi çalışıyordu.
    Lakin Irak durulmadı.
    Darbeler birbirini izlerken Baas Partisi içinde Saddam
     Hüseyin sivrilmeye başladı. Saddam, 1972'den itibaren Irak Petrol Şirketi'nin millileştirilmesi çalışmalarını yönetti. 1975'te
    Baas, ülke petrollerinin tamamını millileştirdi ve kalkınmasını bununla finanse etti. Bu dönemde muhalefet acımasızca ezilirken
    reformlara ağırlık verildi. Okuma yazma oranı yüzde 95'e çıkarıldı. Iraklılar parasız sağlık hizmetine ve temiz içme suyuna
    kavuşturuldu. Hastaneler, üniversiteler kuruldu.
    Saddam Hüseyin, bu sayede 1979'da zirveye oturdu.
    O gün bugündür Irak'ın -
    ve tabii petrol kuyularının da- başında...
    Şimdi söyleyin; siz bu sicile bakıp ingilizlerin Saddam'ı devirmeyi, Iraklıları
     özgürleştirmek için istediğine inanır mısınız?
    "Ortadoğu fatihi Blair"i dinlerken gülmek gelmez mi içinizden?

     Ayrıca şu noktayada göz atmakta fayda var ABD ekonomik gücünün büyük bir bölümünü dünya petrol ticaretinde kullanılan dolar cinsi para biriminin yürütülmesinden kazanmaktadır. ABD parası uluslararası rezerv döviz olan bir ülkedir ve borçlarını, silahlanma harcamalarını, enerji ithalatını dolar basarak finanse etme olanağına sahiptir. Örneğin, 100 milyon dolarlık petrol aldığında, ödemeyi, 100 milyon doları matbaasında basarak, yüz milyon dolar basma maliyetine gerçekleştirebilir. Halbuki bir başka ülke önce 100 milyon doları kazanmak, ya da borç almak zorundadır. Buna karşılık ABD'nin basarak piyasaya sürdüğü dolarların paçavraya dönmemesi için, küresel piyasalarda bu doları emecek güçte bir talep olması gerekir. Bu talebin bir kısmını, ABD'den mal almak isteyenler ve ABD'ye yatırım yapmak isteyenler oluşturur. Bir kısmının ise, ABD ekonomisiyle bir ilişkisi yoktur. Onu da petrol satın alanlar sağlar. Çünkü petrol satın almak isteyen herkes, karşılığında dolar vermek, bu doları da bir yerden bulmak zorundadır. Petrolün dolar cinsinden fiyatlanması, dolara yönelik uluslararası talebin, dolayısıyla rezerv para olmaya devam etmesinin en güçlü dayanağıdır. Çünkü dünyada enerji talebi sürekli artmaktadır ve bunun için de petrole olan talep belirleyici durumdadır.


    steel slaughter
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sevenyourdesires
    sevenyourdesires's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Haziran/2006
    Erkek
    Kelv1n bunu yazdı:
    -----------------------------

    sevenyourdesires bunu yazdı:
    -----------------------------
    Japon ekonomisi uzun zamandan beri ilk defa bu çeyrekte daraldı. Şu anda japonya merkez bankası faiz oranları %0.5 ve bu faiz oranlarını indirmeleri pek muhtemel görünmüyor, aynı şekilde arttırmaları da pek mümkün görünmüyor fakat senin kazancın TL olduğu için ülkemizde olan herhangi bir sorunda o borcu ödemen çok zorlaşır. şu önümüzdeki 3 yıl içinde döviz kredisi almak kucağında fitili ateşlenmiş bomba taşımaktır bence.
    -----------------------------

    avro ve dolardan farkı yok diyorsun. peki ama riske girmeden de bir şey olmuyor bu dünyada japon yeni neden bu kadar tehlikeli olsun? faiz %0.5 diyosun ne artırıcak nede azaltıcak görünüyor diyorsun şu durumda krediyi almam risklimi riskliyse neden riskli?

    edit:insan uykusuz olunca okudugunuda anlamıyor :D peki ben tl olan kazancımı sabit tutsam o sorunları aşabiliyorum değilmi risk filan kalmıyor?


    -----------------------------
    bir üstteki mesajını da dikkate aldım haklısın yanlış yazmışım mesajımı kontrol etmeden hızlıca atmak zorunda kalmıştım ama şimdi düzelttim :) yine daha önce verdiğim cevapta kazancın tl olduğu sürece döviz borcu altına girmenin fitili ateşlenmiş bir bomba olduğunu belirtmiştim şöyle ki türkiyede yaşanacak bir döviz patlamasında TL gelişmiş ülke paralarının hepsine karşı büyük değer yitirecektir ve japon yeni de bu para birimlerinden biri olduğu için senin gelirin sabit kalırken japon yeninin fiyatı belki 2-3 katına çıkacak o yüzden dikkatli olmanı tavsiye ederim, ama senin gelirin $ cinsinden olsaydı mesela yende dolara karşı uzun vadede değer kaybı bekliyorum, belki kazançlı bile çıkabilirdin.

    steel slaughter
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ultrAsker
    ultrAsker's avatar
    Kayıt Tarihi: 14/Ağustos/2005
    Erkek

    hocam bende sana bir soru sorayım ögrenmek istedigim bir konu...

     

    TR deki bu banka monarşisi nasıl yıkılır. yada yıkılır mı ? yıkılabilir mi ?

     

    adım başı banka , hepsi zengin , hepsine binlerce insanın borcu var , her gün sömürüyolar , borç üstüne borç falan. ne olur vaziyet 


    i ve got nothing against god. its his fan club i cant stand.
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Kelv1n
    Kelv1n's avatar
    Kayıt Tarihi: 02/Eylül/2005
    Erkek

    bende soru sorcam ama biraz ayrıntı istiyorum.

    rica etsem hükümetin faizleri neden düşürmediğini ayrıntıyla anlatır mısın?


    Hatalıysam..... aramızda kalsın ;)
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Anidamage
    Anidamage's avatar
    Kayıt Tarihi: 03/Ocak/2006
    Erkek

    http://www.fxgrup.com/forum/showthread.php?p=15618#post1561

    Şurada sorduğunuz soruların cevabı var.  Türkçe kaynak.

  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sevenyourdesires
    sevenyourdesires's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Haziran/2006
    Erkek

    ultrAsker bunu yazdı:
    -----------------------------

    hocam bende sana bir soru sorayım ögrenmek istedigim bir konu...

     

    TR deki bu banka monarşisi nasıl yıkılır. yada yıkılır mı ? yıkılabilir mi ?

     

    adım başı banka , hepsi zengin , hepsine binlerce insanın borcu var , her gün sömürüyolar , borç üstüne borç falan. ne olur vaziyet 


    -----------------------------

     

     

    Banka monarşisi derken tam olarak neyi kastettiğini anlamadım fakat birkaç noktaya değineyim

    Abd'deki meşhur büyük buhran döneminde bankalarda çok büyük bir batış oldu, ondan sonraki dönemde bankalardaki mevduatlar devlet güvencesi altına alındı ve anca bankacılık sistemine tekrar para sokuldu, burası tamam yani bankaların büyük genişleme süreleri sonunda batabileceğinin bir göstergesi.

    Arjantindeki moratoryum döneminde (Çok bunalımlı dönemlerde bir ülkede, bölgede, bir bölüm veya tüm borçlardaki ödeme zorunluğunun geri bırakılması.  ) döneminde bankaların coğu yabancılara satılmıştı ve bu dönemde yabancı bankalar tüm mevduatlara el koydular.

    Türkiyedeki bankalar en son yaşadığımız krizden sonra büyük bir denetim altına alındılar ve sermaye yapıları çok güçlü(görünüyor), ancak hangi bankanın şoklara karşı daha çok dayanıklı olduğunu için döviz stoklarına yani mali yapılarına bakmak lazım, ayrıca unutulmamalıdır ki kriz dönemlerinde kredilerin geri dönüşü çok büyük problem yaratır ve çok kredi verdiğiyle övünen bankalar aslında potansiyel riski en yüksek olan bankalardır çünkü verdikleri krediyi yurtdışından almış ve ytl olarak piyasaya sürmektedir fakat ytl fiyatı artışa geçtiği zaman şimdiki karlarını bırakın üstüne hayal bile edilemeyecek zararlar yazarlar.

    Bankacılık sektörü her zaman olacaktır, fakat bizim bankacılık sektörü kısa sürece çok büyük bir büyüme gerçekleştirdi ve krize sermaye yapıları çok güçlü olarak girdiler ve kredi dönüş oranları çok hala iyi ve açıklanan karlar da hala iyi geliyor.

    Fakat bankaların yabancı ortaklara satılması, kar transferini inanılmaz bir şekilde kolaylaştırmış durumda. Yabancılar bu bankaları türkiyede aldıkları şirketlerden elde ettikleri karları yurt dışına kolayca çıkarabilmek için de alıyorlar, ben ne olursa olsun yabancı bankalara kesinlikle güvenmiyorum ne olur ne olmaz bir kriz döneminde arkalarına bakmadan gideceklerdir.


    steel slaughter
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sevenyourdesires
    sevenyourdesires's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Haziran/2006
    Erkek

    Kelv1n bunu yazdı:
    -----------------------------

    bende soru sorcam ama biraz ayrıntı istiyorum.

    rica etsem hükümetin faizleri neden düşürmediğini ayrıntıyla anlatır mısın?

     


    -----------------------------

     

    Geç cevabım için özür diliyorum.

    Kriz sonrası dönemlerde ülkeler borç bulmaya devam edebilmek için yüksek faizle borçlanırlar, Kemal Derviş döneminde yapılan da buydu ve biz sermaye ihtiyacımızı büyük ölçüde bu şekilde karşıladık. Bu bir acil eylem planıydı ve reel faizleri yüksek tutuyorduk.

    Fakat AKP hükümeti sürekli borçlanmayı çok sevdi, yüksek faiz vererek,-- halkı adına borçlanarak sanal bir zenginlik yaratarak--, sürekli yabancı sermayeyi ülkemize çekti, fakat bu sermaye ülkeye yeni fabrikalar kurmak için gelmiyordu, yüksek kar eden şirketleri hiçbir yatırım yapmadan satın almak sonra da yaptıkları yatırımı 3-4 yılda geri kazanmak ve verdiğimiz yüksek faizden faydalanmak için geliyorlardı. Ve bir ülkenin düşmek isteyeceği son duruma, yani cari açığımızı yabancılarn yaptığı portföy yatırımlarıyla ( 1 gecede ülkeyi terk edebilecek olan) kapatır hale geldik. Sıcak para bir ülkeye yaptırmak istediği her şeyi yaptırır, çünkü hiçbir hükümet eldeki tüm kaynaklar bitmeden, kısaca kriz çıkmadan bu durumu bozamaz.

    Karışık oldu. Somut örnekler verelim :)

    Tüm paramızı emanet ettiğimiz bir insan düşünün. Biz de tabiiki paramızı çoğaltması için vermişiz o insana. Yatırımcımız gidiyor bizim 100 birim paramızla 500 birim borç alıyor ve bize geri veriyor. Biz de zenginlediğimizi sanıp onu bir güzel harcamaya başlıyoruz, harcıyoruz harcıyoruz. 500 birim borcumuzu 50 şer 50 şer borç dilimleri halinde ödemeye de devam ediyoruz bu arada. Fakat gün geliyor bu 50 birim borcu ödeyecek parayı da bulamıyoruz gidip tefecilerden 100 birim daha borçlanıp o parayı da onunla ödüyoruz. Eh durumumuzu düşünün, tefecilerin her an paralarının hepsini alıp gidebileceğini onlara onları tatmin edecek faizi de vermek zorunda olduğumuzu düşünün, cebimizde olan 100 birim paramızı nasıl harcayıp üstüne kat be kat borçlandığımızı düşünün. Artık çalışacağız, hiçbir lüksümüz olmadan, hayatımızı sadece borcumuzu ödemek için sürdüreceğiz.

    Kısacası faizimizi yüksek tutuyoruz ki bize borç verenler paralarını ülkemizden çıkartmasın, tüm kaynaklarımızı daha da sömürsünler taa ki bitene kadar. Gerçeklerle ne kadar çabuk yüzleşirsek o kadar iyi olur.

     

     

    gi

    steel slaughter
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    AmoR
    AmoR's avatar
    Kayıt Tarihi: 14/Nisan/2007
    Erkek

    Az gelişmiş ülkeler dengeli kalkınma modeli uygulamalı, gerekli alanlarda sanayileşmeli , hammadde ve yarı mamül ihracını olabildigince az yapmalı. Diyen Columbia üniversitesi'nden Estonyalı iktisatçı Ragnar Nurkse' nin kuramı.

    Yani çalışmadan ve yorulmadan kalkınamayız.

    Hayal dünyasından çıkmamız lazım.  


    Those who speak know nothing,And find out to their cost, Like those who curse their luck in too many places, And those who fear are lost...
Toplam Hit: 2584 Toplam Mesaj: 21