folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Geleneksel Toplum İle Çağdaş Toplumun Anlayış Farkı



Geleneksel Toplum İle Çağdaş Toplumun Anlayış Farkı

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tekken'deki Eddy
    Prometheus
    Prometheus's avatar
    Kayıt Tarihi: 25/Aralık/2002
    Homo

    n2 bunu yazdı:
    -----------------------------

    -----------------------------

     

     

    özel yazışmıyoruz foruma herkese genel yazıyoruz

     

    neyse bu kısım edit :

    bi an boş bulundum bişeyler yazdım

    önceki mesajıma bir daha bakınız 

     

    atıp tutarak peşin hükümlü olmayınız arkadaş tavsiyesidir (genele - sırf sana değil n2) 


    ________ inspired by love and guided by knowledge _______
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    n2n2
    n2n2's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Mart/2009
    Erkek
    o zaman sana "bilgi felsefesi"ne şöyle bir göz atıp "bilmek" nedir, hangi koşullarda birşeyi "bilmiş" oluruz bi bak derim. mahallede tartışırken sana söylenen "bilmiyorsun" ile bir terim olarak "bilmiyorsun" farklı şeyler, ve ikincisi kesinlikle hakaret içeren bir kelime değil, neye sinir yaptığını anlamış değilim. eğer muhammede vahiy inerken onu görmüş olsaydın yada bunu ispatlayan tüm akademik çevrelerce kabul görmüş bir kanıt olsaydı bunu bilmiş olurdun, görmediysen ancak indiğine inanabilirsin, bilmen mümkün değildir, yani bilmen derken, kimsenin bilmesi mümkün değildir, doğal olarak burada şahsi bir söylem de yok tamam? kimse sana cahilsin falan demiyor:)
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ToR5
    ToR5's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Haziran/2008
    Erkek

    n2 bunu yazdı:
    -----------------------------
    maddelerin hepsi doğru fakat biri hariç: 8.
    çağdaş toplumda rekabetin yerini işbirliğinin alacağını düşünüyorum. yarışma, kazanma, kaybetme gibi ilkel hırslar gelenekçi toplumun işleridir.


    -----------------------------

    ilkellik kavramının gelenksel topluma mal edilmesi yanlış bir düşüncedir. günümüzdeki insan da ilkeldir birçok yönden. Wittenstein ( yazılışı doğru olmayabilir) dediğine göre :'' ilkel bir kabile reisinin bir düşmanının resmini çizip o figür üzerine mızrak atmasıyla günümüz insanının sevgilisinin fotoğrafını öpmesini bana açıklayabilirmisiniz?'' diye sormuş günümüz çağdaş toplumunda da ilkel değerlerin çok yoğun oluduğunu belirtmiştir. bu durumda yrışma , kazanma gibi hırslar çağdaş toplumda da yer alabilir. 


    Her türlü çek senet tahsilatı yapılır. Zenginden alınıp fakire verilir. Fakirin topuklarına sıkılır.
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ToR5
    ToR5's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Haziran/2008
    Erkek
    Post_modern bakış açısına göre ilkellikle çağdaşlık iç içe geçmiştir. bence Z-Chan ın verdiği bu verideki gözlemler adamın kendi düşüncesidir ama temelden yanlıştır. Bunları ayrıştıran bi tespit ben yukarıda göremedim. çağdaşlık ve ilkelliği vardır yoktur diye pozitivist olarak sanki bir labaratuarda ayrıştırmışçasına herhangi bi tarih vermeden ayrıştırmış kendisi. Bu çağdaştır. Bu ilkeldir demek bilimsellik adına ne Poperyen ne de Kuhn cu bakış açısına göre bilimsel değildir. Değeri yoktur.

    Her türlü çek senet tahsilatı yapılır. Zenginden alınıp fakire verilir. Fakirin topuklarına sıkılır.
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    n2n2
    n2n2's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Mart/2009
    Erkek
    tor5 ilkellik ve çağdaşlık tarihsel yıllarla şekillenen şeyler değil. bir insan 1200 yılında çağdaş olabilir, 2009 yılında ilkel olabilir, rekabet ilkel bir hırstır, bu hırsa sahip insan hangi yılda yaşarsa yaşasın "insani" açıdan ilkeldir. geleneklerde de sürekli bir kıyas, rekabet, yarışma ortamı olduğuna göre bu ilkellik gelenekçilikte de vardır. çık sokağa o muhteşem ahlağa sahip anadolu insanına sor bakalım hepsi makam mevki diğer insanlara hava atacak bir statü peşindeler.
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ToR5
    ToR5's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Haziran/2008
    Erkek

    n2 bunu yazdı:
    -----------------------------
    tor5 ilkellik ve çağdaşlık tarihsel yıllarla şekillenen şeyler değil. bir insan 1200 yılında çağdaş olabilir, 2009 yılında ilkel olabilir, rekabet ilkel bir hırstır, bu hırsa sahip insan hangi yılda yaşarsa yaşasın "insani" açıdan ilkeldir. geleneklerde de sürekli bir kıyas, rekabet, yarışma ortamı olduğuna göre bu ilkellik gelenekçilikte de vardır. çık sokağa o muhteşem ahlağa sahip anadolu insanına sor bakalım hepsi makam mevki diğer insanlara hava atacak bir statü peşindeler.
    -----------------------------

    bir insan 1200 yılında çağdaş olabilir, 2009 yılında ilkel olabilir. Bende bundan söz ediyorum hocam. Ama adamın çalışmasını ben tarihsel açısından ele almamın sebebi çalışmanın kendisi yüzünden. Çünkü bahsettiği mevzuyu pozitivist bi gerçeklik olarak sunmuş. Yani vardır yoktur diyerek sunmuş. Böle bi durumda tarih belirtemk durumdadır. Şöle tarih yalnız hocam 1200 2009 diye değil. Fransız İhtilali gelişmeleri sonrası ,  modernizmin öncesidir şeklinde.Ve ya 1838 devrmi modernizmin şu yönünü çıkarmıştır şeklinde.  Z-Chan ın sunduğu 1 sayfa veriden çağdaşlık öncesi şöledir çağdaşlık sonrası şöledir diye bi yorum yapmak eski ilkel kabilelerin , dinlerin ,ülkelerin ,aydınların vs. bize getirdikleri değerleri bir bıçak gibi ortadan yarmak gibidir. ama ben diyorumki eski çağlarda da modern olabilecek düşünceler çoktu. bu çağlarda da ilkellik çok. iç içe geçmişlik var.


    Her türlü çek senet tahsilatı yapılır. Zenginden alınıp fakire verilir. Fakirin topuklarına sıkılır.
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ToR5
    ToR5's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Haziran/2008
    Erkek
    Son söğlediğin cümleye katılıyorum. Lakin bu da o çok övünülen modernizimin getirdiği popilizm yüzünden. Çünkü övünülen insan zengin insan günümüzde. Bak bu da ilk çağlarda vardı. Bu çağda da var. Yani bir şeyi ilkel geleneksel toplumlar ve modern toplumlar olarak sunmak şöle yanlış ki ben bunu diyorum : bunu bi çerçevenin içinde ikiye bölmek. tarihsel sürekliliğe , başkalaşıma meydan vermeden ortadan ikiye yarmak bilimsel değil. He lakin adamın kitabında farklı düşünceler vardır. bakarız. Z-Chan saolsun merak uyandırdı bende.

    Her türlü çek senet tahsilatı yapılır. Zenginden alınıp fakire verilir. Fakirin topuklarına sıkılır.
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    KaptanMagaraAdami
    KaptanMagaraAdami's avatar
    Kayıt Tarihi: 30/Mayıs/2009
    Erkek

    ToR5 bunu yazdı:
    -----------------------------
    Post_modern bakış açısına göre ilkellikle çağdaşlık iç içe geçmiştir. bence Z-Chan ın verdiği bu verideki gözlemler adamın kendi düşüncesidir ama temelden yanlıştır. Bunları ayrıştıran bi tespit ben yukarıda göremedim. çağdaşlık ve ilkelliği vardır yoktur diye pozitivist olarak sanki bir labaratuarda ayrıştırmışçasına herhangi bi tarih vermeden ayrıştırmış kendisi. Bu çağdaştır. Bu ilkeldir demek bilimsellik adına ne Poperyen ne de Kuhn cu bakış açısına göre bilimsel değildir. Değeri yoktur.
    -----------------------------

    Popper' cı görüşe göre bilimsel olmayabilir; ancak Kuhn'cu bakışla pekala bilimsel olarak görülebilir. Çünkü Popper için bilimselliğin ölçütü "yanlışlanabilir olmaktır". Ancak Kuhn için bilimsel olmanın ölçütü hep yeniden kurulan bir şeydir. Bu ölçüt getirmenin kendisi de inanç, kültür ve neredeyse şansa bağlı süreçleri içerdiğinden, sürecin kendisi, bilimsel olmayacaktır. Ancak getirilebilecek herhangi bir ölçüt, bu düşünceleri bilimsel olarak yorumlamanın olanağını taşıyacaktır. Wittgenstein'ın dil oyunları özsel olmayan, hep yeniden kurulan ve birbirine benzemez yapılar olarak, Kuhn tarafından da neyin bilimin ölçütü  olarak alınacağını belirle(n)mesi olarak ele alınır.

    Dolayısıyla Popper değil ama Kuhn'un görüşleri böyle türden ve bilimsel bir içeriğe sahip olma iddiasında ki düşünceleri anlamakta yol gösterici olmazlar mı?

    (Feyerabend'in "everything goes" (ne olsa uyar) düşüncesi yukardaki kısmi analizin en uç noktasına ulaşmış gözükse de pratik açıdan belli bir görüş birliğine varmak  ve daha teknik detaylara girmemek adına  bu noktada kalmak gerektiğini söyleyebilirim.) 

  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ToR5
    ToR5's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Haziran/2008
    Erkek

    KaptanMagaraAdami bunu yazdı:
    -----------------------------

    Popper' cı görüşe göre bilimsel olmayabilir; ancak Kuhn'cu bakışla pekala bilimsel olarak görülebilir. Çünkü Popper için bilimselliğin ölçütü "yanlışlanabilir olmaktır". Ancak Kuhn için bilimsel olmanın ölçütü hep yeniden kurulan bir şeydir. Bu ölçüt getirmenin kendisi de inanç, kültür ve neredeyse şansa bağlı süreçleri içerdiğinden, sürecin kendisi, bilimsel olmayacaktır. Ancak getirilebilecek herhangi bir ölçüt, bu düşünceleri bilimsel olarak yorumlamanın olanağını taşıyacaktır. Wittgenstein'ın dil oyunları özsel olmayan, hep yeniden kurulan ve birbirine benzemez yapılar olarak, Kuhn tarafından da neyin bilimin ölçütü olarak alınacağını belirle(n)mesi olarak ele alınır.

    Dolayısıyla Popper değil ama Kuhn'un görüşleri böyle türden ve bilimsel bir içeriğe sahip olma iddiasında ki düşünceleri anlamakta yol gösterici olmazlar mı?

    (Feyerabend'in "everything goes" (ne olsa uyar) düşüncesi yukardaki kısmi analizin en uç noktasına ulaşmış gözükse de pratik açıdan belli bir görüş birliğine varmak ve daha teknik detaylara girmemek adına bu noktada kalmak gerektiğini söyleyebilirim.)


    -----------------------------

    vay be güzel :D devam edelim üstad. burda Kuhn un bir görüşünü es geçtiğin için Kuhn un bilimsel ölçütüne uyar diyorsun. Kuhn a göre paradigma olmayan bi görüş bilimsel anlamda değersizdir. Yukardaki veri de sadece bi görüş bi fikirdir. Belli bir paradigmanın yani '' çerçevenin '' içinde değildir. bu sebeple Kuhn a göre bilimsel olmaması gerekir. ama bu fikrin hangi paradigmaya uygun düştüğünü Kuhn un ''inat'' unsurunu ele alarak bir ''çerçeve'' ye bir paradigmaya oturtursan iş değişebilir.

    Feyereband ın ''bilimsel anarşisine'' uygundur teknik olarak bu veri.


    Her türlü çek senet tahsilatı yapılır. Zenginden alınıp fakire verilir. Fakirin topuklarına sıkılır.
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    KaptanMagaraAdami
    KaptanMagaraAdami's avatar
    Kayıt Tarihi: 30/Mayıs/2009
    Erkek

    *konudışı

    Kuhn'un amacı bilimsel yöntemin ne olduğunu saptamaktır. Yani, herhangi bir ifadenin, düşüncenin bilim olması için, veya bilimsel kabul edilmesi için, hangi ölçütlere başvurulacağını ortaya koymak ister; ne ki amacı bilimin bir yöntemini ortaya koymak değildir. Dolayısıyla Kuhn'un bilimsel paradigma olarak tanımladığı şey o paradigmanın içeriği değil o paradigmanın ortaya çıkmasının biçimsel koşullarıdır.

    Başka bir deyişle paradigma sonradan ulaşılacak bir sonuç değildir. Daha en baştan kabul edilerek tüm bilimsel çalışmalar ona göre şekillendirilir. Paradigma içinde yeni buluş veya kuram, yeni bir keşif, yoktur. Yepyeni bir söz dağarcığı ve yeni kavramlar daha baştan verilmiştir.(Kuhn,2000:115) Bununla beraber deney aletleri veya aynı deney aletlerinin kullanımlarında dahi, beklenen türde koşulların meydana geleceği düşüncesi, bilinçli veya bilinçsiz, varsayılır.  (Kuhn,"Bilimsel Devrimlerin Yapısı", sayfa:120)

    Demek istediğim eğer varsayılan geçerli bilimsel paradigma yazarın kitabında sunduğu görüşler çerçevesinde tanımlanırsa, yani bu düşüncelerin paradigmaya uygun olabileceği belli bir zaman veya belli yerde, bilimsel olarak kabul edilebilirler; paradigmanın kendisi, Kuhn'un göstermeye çalıştığı gibi, içeriksel değil biçimsel bir yapıdır ve ortaya konulma koşullarının kendisi bilimsel olmaktan çok uzaktır. Fakat her durumda paradigma olarak ele alınan evrensel görüşün nesnesi, ele aldığı konu, hep aynıdır.

    Aristoteles, evreni dünya merkezli ve ay-altı ve ay-üstü olarak tanımlar. Aristoteles'ten sonra gelen bilimadamları için tanımlanan bu paradigma onların bilimsel olma iddiasında ki çalışmaları önceden belirler. Yani bu bilim adamları hangi konu üzerine çalışırlarsa çalışsınlar hep yer merkezli Aristoteles evrenini temel kabul ederler. Halbuki Newton'un evreni güneş etrafında dönen, çekim kuvvetiyle ilişkide bulunan gök cisimlerini paradigma olarak ortaya koyar.  Diğer bilim adamları da çalışmalarını bunun üzerine şekillendirirler (Örneğin zamanın bazı biyologları canlılık ve hücreyle ilgili fikirleri Newton'un kütle çekim formüllerine dayandırmıştır.)

    **Thomas Kuhn, Bilimsel Devrimlerin Yapısı (Alan Yayıncılık)

    *** Alexandre Koyre, Bilim Tarihi Yazıları (Tübitak)

     

    */konudışı

Toplam Hit: 7671 Toplam Mesaj: 47