folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder İran’A Şeriat ’Demokrasi’ Ve ’Özgürlük’ Vaatleriyle Geldi



İran’A Şeriat ’Demokrasi’ Ve ’Özgürlük’ Vaatleriyle Geldi

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    tranceport
    tranceport's avatar
    Kayıt Tarihi: 17/Haziran/2006
    Erkek
    AKP’nin Anayasa tasarısı hazırlıkları, Türkiye’nin bir saklı gündeminin doğmasına neden oldu: "Darbe mi? Şeriat mı?" İşte Türkiye’nin gizli gündemi bu soru. Herkes bunu tartışıyor. Ne rastlantı; yıllar önce, İslam devriminden önce benzer soru İran’ın da gündemindeydi. İranlı solcular, demokratlar, liberaller ve milliyetçiler bu soruyu tartışıyordu, darbeye karşı çıkıyorlardı. Gelin İran’ın İslam devrimi öncesi ve sonrası günlerine gidelim. Bir de, "mahalle baskısı" var mıymış görelim.

    MERHABA. Benim adım Bahman Nirumand. İranlı bir gazeteci-yazarım.

    Şah’ın devrilmesinde aktif rol oynayanlardanım.

    Ve aynı zamanda mollaların, demokrasi ve özgürlük getireceğine inanan milyonlarca solcu, demokrat, liberal ve milliyetçi insandan biriyim.

    Evet, Humeyni yeryüzünde cenneti vaat etti bize. Demokrasi gelecek, kimse fikirleri ve siyasal görüşleri yüzünden tutuklanmayacak, işkence yapılmayacak, kadınlara eşit haklar verilecek, giyim serbest olacaktı.

    Şah’ı devirdikten sonra mollaların camiye geri döneceklerinden emindik. Devleti yönetecek durumda olduklarına inanmıyorduk.

    Yanıldık. Kitaplardan ezberlediğimiz cümleleri, içi boş kavramları birbirimize söyleyip duruyorduk.

    ÜZERİNDE DURMADIK

    Her şey 14 Ocak 1979 tarihinde değişti. Şah, İran’ı terk etti. Ardından İran tarihinin en büyük yürüyüşü Tahran’da yapıldı. Sansür, yasak yoktu, istediğimiz gibi bağırıyorduk.

    Fakat mitingde ilk dikkatimi çeken, kim liberal Musaddık ya da solcu şehitlerin resimlerini taşıyor ise mollalarca dövülüyordu.

    Pek üzerinde durmadık bu olayın, "Hele bir kurtlarını döksünler, sonra sakinleşirler" diye düşündük.

    Ertesi gün gazetede, bir hırsızın genç mollalar tarafından yakalanıp, adına "İslam Mahkemesi" denilen bir mahalli heyet tarafından 35 kamçı cezasına çaptırıldığı haberini okuduk.

    Haberi ciddiye almadık; "Üç beş sapsızın işi" dedik.

    Bu arada bira-şarap fabrikalarının yakılması, sinemaların tahrip edilip filmlerin sokaklara atılması gibi olayların üzerinde hiç durmadık. "Ufak tefek şeylerin" toplumun demokrasi ve ulusal bağımsızlık yolundaki çabaları etkilemesini istemiyorduk.

    Biz bunları söylerken, mollalar tarafından, kadın ve erkeklerin yan yana yüzemeyecekleri; okullarda aynı sınıflarda olamayacakları; birlikte spor yapamayacakları gibi gerici kararlar ardı ardına alınmaya başlandı.

    "Müslüman kadınların yanında orospuların yeri yoktur" denilerek kadınlara örtünme zorunluluğu getirildi. Özellikle üniversitelerde bu yüzden çatışmalar çıktı.

    Bu çatışmalardan rahatsız olduk; kadın sorununun güncelleşip ön plana geçmesini istemiyorduk! "Asıl mücadele, emperyalizme ve kapitalizme karşı verilmelidir" diyorduk. Kadın sorunu bir yan çelişkiydi, ana çelişki sömürüydü. Kadının giyim sorunu, emperyalizme karşı verilen mücadeleyi baltalamamalıydı!

    Peçesiz, başörtüsüz sokağa çıkan kadınlar artık açıkça, gözümüzün önünde dövülüyordu. Bazı kadınların yüzüne kezzap atılıyordu.

    Biz ise hálá büyük laflar ediyorduk; bu tür olayları devrimin kaçınılmaz sancıları olarak görüp umursamıyorduk! "İttifak" "Eylem Birliği" gibi terimlerin peşinden koşup duruyorduk.

    GEÇİŞ SANCILARI SANDIK

    Humeyni, "Bütün sorunlarımızın sebebi, cemiyetimizdeki ahlaksızlıklardır. Bunların kökünü kazımalıyız"
    diyor; genç mollalar terör estiriyordu. Kitabevleri yağmalanıyor; gazete bayileri ateşe veriliyordu.

    Şiraz’da "İslam Mahkemesi" eşcinsel ve fahişe olduğu gerekçesiyle dört kişiyi idam ediyordu. Benzer olay Tahran’da da gerçekleşiyor, üç fahişe ve üç eşcinsel kurşuna diziliyordu.

    Sesleri ve görüntüleriyle erkekleri tahrik ettikleri için kadın spikerler televizyondan kovuluyor; uyuşturucu olarak görülen müzik yasaklanıyordu. Alkol içen, kırbaç cezasına çaptırılıyordu.

    Şimdi düşünüyorum da, insan zamanla her türlü aşağılanmaya alışıyor galiba. Hiçbirini görmüyorduk; basmakalıp analizlerimizin doğru olduğuna o kadar inanıyorduk ki!..

    Oysa toplum hızla dincileştiriliyordu. Alınan her kararda "Tamam bu sonuncusu" diyorduk. Ama arkası hep geliyordu.

    Kızların evlenme yaşı 18’den 13’e düşürüldü. Parfüm, ruj, saç boyası, mücevher gibi kadın malzemelerinin yurda girişi yasaklandı. Kadın çamaşırı satan mağazaların vitrinlerine sutyen, kombinezon vs. koymasına bile izin yoktu.

    Kamu dairelerinde kadın memurlara tesettüre girme emri çıkarıldı.

    Aslında birçok aydın kadının üye olduğu kadın dernekleri vardı. Onlar kendi küçük çevrelerinde "hamilelik tatilinin uzatılması", "eşit işe eşit ücret" gibi talepleri tartışıyorlardı.

    Biz aydınlar hep aynı düşüncedeydik: Demokrasi ve özgürlüğe geçiş sancılarıydı bu tür vakalar! Abartmaya gerek yoktu.

    Hepimiz "ana çelişki" üzerinde duruyorduk; öncelikle dışa bağımlılık ve ekonomik krizden kurtulmalıydık.

    REFERANDUM OYUNU

    Üç ay önce Humeyni, Paris’te komünistler de dahil olmak üzere her görüşün rahatça örgütleneceği bir demokrasiden, özgürlükten bahsederken, şimdi tüm solcu, milliyetçi ve liberalleri İslam düşmanı ilan etmişti.

    Bu sözler üzerine ilk protestomuzu yaptık. Mitingimize bir milyonu aşkın insan geldi.

    Mollaların en iyi siyasi stratejileriydi; işlerine gelmediği zaman hemen gündemi değiştiriyorlardı.

    Referandum meselesini gündeme getirdiler. Halka soracaklardı: "İslam Cumhuriyeti’ni istiyor musunuz, istemiyor musunuz?"

    Kuşkusuz bu bir oyundu; halkın yüzde 65’inin okuryazar olmadığı bir ülkede kim ne anlardı cumhuriyetten?

    Yapılan propaganda belliydi; dediler ki: "İslam’a evet mi, hayır mı diyorsunuz?"

    Biz bu oyunu biliyorduk ama şöyle düşünüyorduk: "Önemli olan cumhuriyettir; serbest seçimlerdir; demokratik haklardır; özgürlüklerdir. İslam Cumhuriyeti bunu sağlayacaksa neden karşı çıkalım?"

    Ancak bazı küçük kesimler bu oyuna gelmemek için referandumu boykot ettiler.

    Sonuçta, "evet" diyen 20 milyon, "hayır" diyen ise sadece 140 bindi.

    Mollalar bu referandum sonucunu çok iyi kullandılar. Güya tüm ülke yaptıklarını onaylıyordu. Artık televizyondan sonra basın da ellerine geçmişti. Sanki tüm muhaliflerin sayısı 140 bin kişi gibi gösterdiler. Halbuki 20 milyon içinde bizim oyumuz da vardı. Ama artık bizim sesimizin çıkmasına izin verilmiyordu.

    HALKI ANLAYAMADIK

    Mollalar güçlendikçe saldırganlaştılar.

    Örneğin, tirajı bir milyon olan liberal "Ayendegan" Gazetesi’ni kapattırdılar. Sıra sonra "Keyhan" Gazetesi’ne geldi; muhalif yazarların işten çıkarılmasını sağladılar.

    Tüm bu olanları protesto etmek için mitingler düzenlemeye başladık. Ama iş işten geçmişti artık; insanlar yılmıştı, korkuyordu.

    Özgürlük, demokrasi ve bağımsızlık için ayaklanan halkın, bu kadar kısa sürede değişeceğini düşünememiştik.

    Sanmıştık ki, mollaların gerici yasalarına/kurallarına halk karşı çıkacak. Halbuki tersi oldu; mollalar yasak, sansür getirdikçe arkalarından gidenlerin sayısı arttı.

    Örtünmek moda oldu!

    Tüm bunlara "gelip geçici bir fırtına" diye bakmak ne büyük yanılgıydı.

    Komünistlerden, solculardan, demokratlardan, milliyetçilerden sonra liberal İslamcılar da zamanla mollaların hedefi oldu.

    Şah döneminden daha çok insan cezaevlerine konuldu; idam edildi.

    Milyonlarca insan canını kurtarmak için yurtdışına kaçtı.

    Kaçanlardan biri de bendim.

    Umarım bizim hatalarımızdan birileri ders çıkarır.

    (Not: Bu metin, Bahman Nirumand’ın "İran" kitabından derlenmiştir.)

    Türkiye’nin İran benzerliği çok şaşırtıcı

    ÖNCE bir tespit yapalım:

    Diyorlar ki, "Türkiye, İran’a benzemez!"

    Yanılıyorlar.

    Bu nedenle gelin önce kısa bir tarih yolculuğu yapalım:

    19. yüzyılda İngiltere’nin Osmanlı Devleti gibi İran üzerinde de nüfuzu vardı.

    İki ülke de tarım ülkesiydi.

    20. yüzyıl başında, -İran 1906; Osmanlı 1908- askerlerin bastırmasıyla iki ülkede de meşrutiyet ilan edildi.

    Her iki ülke 1920’lerde yeni liderleriyle yönetildi:

    İran’da subay Rıza Han (Pehlevi), "ormancılar ayaklanmasını" bastırıp yönetimi devirerek kendini "Şah" ilan etti.

    Türkiye’nin lideri ise iç ve dış düşmanları yenen Mustafa Kemal Atatürk’tü.

    Her iki lider de ülkelerinin tarihlerinde görülmedik boyutlarda, modernleşme ve reform politikalarını uygulamaya koydu. Ülkelerini eğitim sisteminden hukuk sistemine kadar laikleştirmeye çalıştılar. Kılıf kıyafet devrimi yaptılar.

    Bu reformlara her iki ülkede de karşı çıkan pek olmadı; sayıları az olmakla birlikte muhalif olanlar da çok ağır cezalara çaptırıldı.

    İran 1940’ta, Türkiye 1946 yılında parlamenter demokrasiye geçti.

    İran’da 1951’de, Türkiye’de 1960’ta "milliyetçi/ulusalcı solcu" askerler darbe yaptı.

    İran’da başta petrol olmak üzere millileştirmeler yaşanırken, Türkiye de dışa açıldı, yabancı sermayeyi kabul etti.

    CIA, İran’daki darbeci Musaddık’ı yıktı. Yerine tekrar Şah Rıza Pehlevi’yi getirdi. Şah bütün partileri kapattı, liderlerini hapsetti.

    Türkiye, 1961’de demokrasiye döndü, seçimler yapıldı.

    1960’lı yıllar, her iki ülkede de sol, milliyetçi ve İslamcı hareketin ivme kazandığı dönem oldu.

    Aynı dönemde her iki ülkenin siyasi ve iktisadi olarak dışa bağımlılığı arttı. ABD "abi" rolündeydi. Düşman ise komünizmdi.

    Her iki ülke de solcularını ezmek, yok etmek için her yola başvurdu. Devlet güçleri, sola karşı diğer güçlerle ittifak yaptı.

    Sol muhalefetin ezildiği dönemde İslamcı hareketler güçlendi.

    YEŞİL KUŞAK PROJESİ

    Burada meseleye daha geniş açıdan bakıp, 1970’li yılların son dönemini bir hatırlayalım.

    Sovyetler Birliği, Afganistan’a girmişti.

    ABD’nin kontrolündeki Şah, İran’ı terk etmişti. Türkiye’de büyük bir sol dalga vardı.

    Soğuk Savaş döneminde siz ABD’nin yerinde olsanız ne yaparsınız?

    İran’da Sovyetler Birliği yanlısı solculara karşı mollaları desteklediler.

    Türkiye’de 12 Eylül 1980 askeri darbesini yaptırıp, İslamcıları kuvvetlendirerek solu ezdirdiler.

    ABD, Şah’tan umudunu kesince mollaları destekledi. İran’da mollaları yok etmek isteyen askerlerin elini kolunu bağladı.

    Şah Rıza Pehlevi, ölmeden birkaç hafta önce, "Amerika ve İngiltere yerine muhalefeti yok etmek isteyen askerleri dinleseydim, ülkeyi terk etmek zorunda kalmazdım" diye açıklama yaptı.

    ABD, Sovyetler Birliği’ni İslam ülkeleriyle kuşatıp içindeki İslamcı halkları ayaklandırarak yıkacağını hesaplıyordu.

    Bu nedenle İranlı subaylara hep engel oldu.

    Örneğin: Şah gittikten sonra, ülkenin başında kalan sosyal demokrat Başbakan Bahtiyar "İslam Cumhuriyeti’ne izin vermeyeceğim" diyordu.

    Genelkurmay Başkanı Karabagi, Bahtiyar’ı destekliyordu.

    Bahtiyar, ABD ve İngiltere’ye danıştı. Tabii ki destek alamadı.

    Mollalar şanslıydı; dünya siyasal konjonktürü onların lehineydi.

    Sonunda Humeyni, Tahran’a geldi. Yerleştiği "Refah Okulu"nda, liberal-İslamcı Mehdi Bazargan’ı Başbakan ilan ettiğini açıkladı. ABD ve Avrupa bu "ılımlı İslamcı" atamadan mutlu oldu.

    Ancak mollalar güçlendikçe iktidara yerleşti.

    Son hedefleri, halkın oylarıyla Cumhurbaşkanı olan liberal Müslüman Beni Sadr idi.

    Askerler bu kez Beni Sadr’ın imdadına yetiştiler; darbe yapabileceklerini söylediler. Sadr darbe istemedi ve yurtdışına kaçmak zorunda kaldı.

    Mollalar iktidara yerleşti. "Ilımlı İslam" istemiyorlardı!

    DESTEK ESNAFTAN

    İran tarihine bakıldığında, mollaların devlete karşı ayaklandığı görülmemişti. Sadece 1963’te Şah, mali kaynaklarını yok ettiği için ilk protesto eylemini gerçekleştirmişlerdi. Bu nedenle Humeyni, Türkiye’ye sürgüne gönderilmişti.

    Durum aslında bizim Nakşibendiler’e benziyor, onlar da hep devletin yanında olmuşlardı. Neyse...

    Türkiye’deki İslami hareketler ile İran’daki mollaları destekleyen güçler arasında benzerlikler var mıydı?

    Yapısal farklılıklar olsa da taban aynıydı:

    Mollaların ülke içinde en büyük destekçisi, iç ticaretin üçte ikisini, ihracatın üçte birini elinde tutan ve geleneksel değerlerin savunucusu Bazar esnafıydı.

    Mollalar ayrıca liberal-burjuva çevrelerinden de destek gördü. Bunun sebebi, özerklik için harekete geçen Azeri, Kürt, Beluciler gibi etnik unsurların başlarının hemen ezilmesi talebiydi.

    Ve tabii, din adamlarının siyasal örgütlenme gücünün en büyük dayanağı ise, cami komiteleriyle girdikleri yoksul mahallelerdi. Camiler cihat birliklerinin hücre evleriydi. Kısa bir süre öncesinin solcu varoş mahallelerinin yoksulları akın akın mollaların arkasından yürüyordu artık.

    Şimdi tekrar başa dönüp soralım: Türkiye, İran’a benziyor mu?

                                                                                                                                           Soner YALÇIN


    Atatürkçülük ölmez bir hedef, yükselen bir şereftir.
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    elevator
    elevator's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Mayıs/2007
    Erkek
    Okurken anladım bir soner yalçın klasiği olduğunu,bu adam hep rüya görüyor.bu dizeide herşey hayal sadece bir kişi gerçek dediği gibi :)ropörtaj yaptığını sanmış galiba..iran ve türkiye ne alaka?

    nekadar anlatırsan anlat,anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır... VAR OLDUĞUM İÇİN DÜŞÜNÜYORUM ...
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    SawIV
    SawIV's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Eylül/2007
    Erkek

    Gelişememiş ülkelerin kaderleri aynıdır. Türkiyenin iranla vietnamla yada fasla yada gelişememiş bilmemne ülkesiyle kaderi aynı bu da doğal. Cahil halkı kandırması kolay oluyor. Bu gibi ülkelerde Soner Yalçın gibi yazarlar prim yapıyor.

  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    cold-m4
    cold-m4's avatar
    Kayıt Tarihi: 12/Temmuz/2007
    Erkek
    soner yalçın gene "YAZMIŞ" :) ırak'a da abd ıraklıları saddamdan kurtarmak için geldi, ama nolduğu ortada, o zaman kurtuluş kötü bişeymidir? hayır abd kötü bişeydir :) düşün biraz anlarsın ne demek istediğimi ;)
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    UmutxTR
    UmutxTR's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Mayıs/2007
    Erkek

    pazar günü hürriyetin ekince çıkmıştı bu yazı bende okumuştum :S


    Tbt Haftanın Sözü LynXMaSTeR; Bu cep numaralarını arayıp ben sizin hattınızı almak istiyorum, bana devredin, masrafları benden, üzerine de 100 lira vercem deyim belki satarlar.
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Nikoteen
    Nikoteen's avatar
    Kayıt Tarihi: 31/Temmuz/2005
    Erkek

    Hic dusundünüz mü;İranda olup bitenler neden birilerine bu kadar batiyor ?? İran'a şeriat geliyormuş gelsin,bize ne ??SaNa Neeeeee ???

    Tehlikenin farkinda misiniz ??Bazi insanlar laik,modern,batili car-curt işvesi altina saklanrak neler yapmaya çalışıyor ,Farkinda misiniz ???

    Farkinda misiniz,İsmail Türüt'ün okduğu bir şarki neden bu kadar büyütülüyor ??

    Farkinda değilseniz anlatayım ;Doğulu insanlarımizin belki cehaletlerinden belki örf ve adetlerinden yararlanarak bir çoğuna istediklerini yaptirdilar bunlar size hiçe sayıyo dediler onlarda inanip dağlara çıktı (sözüm pkkli doğululara alınganlık etmeyin) Karadenizde içinde 100dolarlik inciller dağitildi Analarini siktiler,eylem yapmaya kalktılar (sözde f tipi mi e tipi ne ceza evlerini protesto görünümlü pkk eylemi)karadeniz halkinin elinden tanzerlerle ,çevik kuvvetlerle ancak aldılar.Elleri yetmiyo oraya ama inatlati inat,kıçları iki kanat hala aman nasil ederimde ben karadenizlileri kışkırtırım,batidakilere karşı öcü gösteririmin derdindeler o.çocuklari !!

    Peki ben bunlari neden anlattim farkında mısınız ??


    Troubles'll come & they'll pass
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    tranceport
    tranceport's avatar
    Kayıt Tarihi: 17/Haziran/2006
    Erkek
    onu bunu bırakta bu yazı sana fena halde batmiş görünüyor... :)))
    irana şeriat gelmior iran zaten şeriatla yönetilio ;)
    yazıyı okudunmu bilmiorm ama zeka küpüm ölöle atıp tutmayla hic bişi olmuyo.
    eet tehlikenin farkındayıs.söle bakalım Ataturk un yolunu secmis insanlar,bu yoldda ilerleyen insanlar neler yapıormus?
     
    kendince cok gusel yazı yazmısın tebrikler de . . .
    arkadasım bu insanlar irana benzememisden yakınıor.neden biliomusun? Kemalist Cumhuriyet'e DARBE yapmaya hazırlanan ABD güdümlü akepe nin politikaları yüzünden.bu ülkenin bir cumhurbaskanı bir basbakanı, bu kemalist düzeni yıkacagız laflarından sora
    en basitinden cıkan anayasaya bak.degişmeyen maddeleri degiştiriolar
    Ülkeye bundan önce alınan ve kendilerine TC kimliği verilen 7.5 milyon Ermeni’ye, Kürt’e, Yahudi’ye ve Sırp’a “Türk” denecek. Yani; her TC vatandaşına “Türk” denilecek. Bir başka deyişle; “Türk” adı beynelmilel bir hüviyete bürünecek. 20-30 yıl sonra, ders kitaplarında “Türk kimdir?” diye sorulduğunda, öğrenciler şu cevabı verecekler: “Türkiye denen beynelmilel ülkede yaşayan Ermenilere, Kürtlere, Sırplara ve Yahudilere verilen isimdir"
    bir yandan diosun ben ulkemi sefiom felan sora da akpenin dusuncelerı savunmaya kalkıosun.
    kime batıo hesabıı..
    valla bazı seyle birilerine fena halde batmıs durumda :)))

    Atatürkçülük ölmez bir hedef, yükselen bir şereftir.
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    gkhn
    gkhn's avatar
    Kayıt Tarihi: 08/Haziran/2007
    Erkek

    Soner Yalçın ı perk sevmesem de guzel bi calısma olmus.

    2.Yazının uzerine yorumlara baktım da kimisi yazının icerigini hic gormeden s.yalcına saldırmıs kimisi ruya hayal demis.. Ya anlasılması bu kadar guc olan nedir Turkiye de bugun olanlar gayet ortada ulkenin nerelere goturuldugu(Maleya, iran vs.) hala bu at gozlukleri bagnazlıgınızdan mı yoksa zekanızdan mı??


    I am free of all prejudice. I hate everyone equally
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    jannissary
    jannissary's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Eylül/2007
    Erkek

    yahu bidader senin derdin ne?? hayal gören bi adam millettin hassas değerlerine yönelik saçma salak konştu diye gelip

    niye burda yayınlıyorsun?? amacın ne?? napacan siyasi tartışmamı çıkaracan? yok neymiş şeriatmş bilmemneymiş..

    yok canım bu memlekete ne zaman sağ parti iktidara gelse bu söylenmiştir söylenecektirde ama hiç bi zaman böyle bir

    tehlike olmamış olmayacaktırda adamın teki işkembeden sallıyor diye hemen gidip inanmayın.. rahat olun.. bu ülkeye

    şeriat gelmez...


    15-17 yaşları arasında ham bünyeli,cahil,karanlık beyinler tarafından yetişmiş geleceğin statükocu elitleriyle bayağı ve gereksiz tartışmalardan sıkıldığımdan dolayı artık siyasi tartışmalarda boy göstermeyeceğim. o konulara yazanlara dışardan bakıp cahilliklerini nasıl kustuklarını son derece iyi görebiliyorum.size kolay gelsin. isteyen herkes üstüne alınabilir. gocunduysanız pm atabilirsiniz.
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    tranceport
    tranceport's avatar
    Kayıt Tarihi: 17/Haziran/2006
    Erkek
    odun_komuru bunu yazdı:
    -----------------------------

    yahu bidader senin derdin ne?? hayal gören bi adam millettin hassas değerlerine yönelik saçma salak konştu diye gelip

    niye burda yayınlıyorsun?? amacın ne?? napacan siyasi tartışmamı çıkaracan? yok neymiş şeriatmş bilmemneymiş..

    yok canım bu memlekete ne zaman sağ parti iktidara gelse bu söylenmiştir söylenecektirde ama hiç bi zaman böyle bir

    tehlike olmamış olmayacaktırda adamın teki işkembeden sallıyor diye hemen gidip inanmayın.. rahat olun.. bu ülkeye

    şeriat gelmez...


    -----------------------------
    ne yani sen istemiosun die yazı yazamıcakmıyım?
    pardon da sen kimsin?
    begenmiosan okumak yada yorum yapmak dilsin dime
    hoşuma giden şeyleri paylaşırım.isteyen okur isteyen okumaz

    dime be biradaeerrr
    he bu arada biz zaten  rahatız sende rahat ol ;))


    Atatürkçülük ölmez bir hedef, yükselen bir şereftir.
  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    jannissary
    jannissary's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Eylül/2007
    Erkek

    tranceport bunu yazdı:
    -----------------------------

    ne yani sen istemiosun die yazı yazamıcakmıyım?
    pardon da sen kimsin?
    begenmiosan okumak yada yorum yapmak dilsin dime
    hoşuma giden şeyleri paylaşırım.isteyen okur isteyen okumaz

    dime be biradaeerrr
    he bu arada biz zaten  rahatız sende rahat ol ;))
    -----------------------------

    mesele benim isteyip istememe meselesi değil istedğini aç fakat gördüğün gibi açtığn şey tartışmalara açık bi konu

    daha önceden siteyi takip ettiğim kadarıyla böyle konular uzayıp gidior yoksa banane anasını satayım ama sen millet

    kawga edince hoşlanıorsan o ayrı... merak etme okuma gereği duymadım zaten böyle zırvalar yıllardır var okuyup inanan

    angutta yeterince olduğu için ben neden okuyayımki =)


    15-17 yaşları arasında ham bünyeli,cahil,karanlık beyinler tarafından yetişmiş geleceğin statükocu elitleriyle bayağı ve gereksiz tartışmalardan sıkıldığımdan dolayı artık siyasi tartışmalarda boy göstermeyeceğim. o konulara yazanlara dışardan bakıp cahilliklerini nasıl kustuklarını son derece iyi görebiliyorum.size kolay gelsin. isteyen herkes üstüne alınabilir. gocunduysanız pm atabilirsiniz.
Toplam Hit: 4789 Toplam Mesaj: 38