folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Neden Variz Ey Cemaat



Neden Variz Ey Cemaat

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    rahmandaburda
    rahmandaburda's avatar
    Kayıt Tarihi: 19/Ağustos/2017
    Homo
    Darkparadise bunu yazdı
    rahmandaburda bunu yazdı

    Benim Düşünceme göre;

    1-Tanrı yı yaratmak için varolduk. Kutsal kitap Kur'an da, hatta belkide Kutsal KitapLARDA; Hepimizin Tanrı'nın ruhundan üflendiği yazıyor. Yani Tanrı şuan parça parça!

    2-İnsanların Tanrı dediğine, Bilim adamlarının Enerji dediğini daha önce eminim duymuşsunuzdur! 

    3-Tanrı neden kendi ruhunu parça parça etsin ki??

    4-Bence etmedi. O zaten parça parça. Yanlışlar elene elene sonunda Doğru ortaya çıkacak. Evrim zaten budur öyle değil mi?!?

    5-The Secret belgeselini izlemiştim. Neyi hayal edersen başına o gelir.. Bence bu da çok doğru.

    -

    6-Hayat aslında basittir ve Basit olan iyidir. Onu biz zorlaştırıyoruz;

    7-Doğa da Mükemmel; Uygun olanların kolay kavuşmasına denir.

    8-Kiraz mükemmeldir ama türleri vardır, aşlanabilir. Ceviz ise mükemmel ötesidir, onu aşlayacak başka bi ağaç yok. (Elbette insan eliyle müdahale edilebilir ama Atom bombası da bir müdahale çeşididir, onu kastetmiyorum!) Ceviz en son aşamadır, İklimine göre farklı çeşitleri varolsa da, onu aşlayamazsın! Evrimsel açıdan En son aşamaya ulaşmak aslında zor değil. Mükemmel olanlar Vasat olanların yanında olmaz. Mükemmel olan, mükemmel olanla çok rahat kavuşur.

    9-Biz birşeye Mükemmel deniyorsa onun zor yapılabilir olduğunu zannediyoruz.
    Halbuki içimiz de gizlediklerimiz; (Genellikle dini)Tabular, Bahaneler, Korkular ve Yorgunluklardır. Mükemmel olmak için, Özgür olmak gerek, Özgür olmak deyim yerindeyse Kadere boyun eğmektir. İslam dininde Tevekkül etmek diye bişey vardır.

    10-Tevekkül etmek; Teslim olmaktır, "Su akar yolunu bulur" düşüncesine tamamen teslim olmak demektir. Tevekkül eden kişi; Hiç bir durumda Endişe duymaz. (Demek şimdi de gözlerimi dağlayacaksınız!, Hadi devam edin..) Her zaman Tanrının kendisiyle olduğunu bilir.. (Tabi bu Müslüman için geçerli) Ben bunun yukardaki düşüncemle birleştirilmesi gerektiğine inanıyorum.

    11-Tanrı Biziz! Peki nasıl olurda yanımda bir Tanrı yokken, Bu denli Teslim olabilirim.

    12-O zaman da Sülyeman Çakır 'ın dediğini diyeceksin; "Ölümden öte köy mü var!"

    13-Aslında Bir Tanrı gibi bişeylerin olması için emredebiliriz. Hemde hemen oluverirler, büyü gibi! Ama bunu yaparken; Öfke, Hüzün ve Sevinç karışımı bir duyguyla yapmalıyız. Zira Bu duygu en derinden Tevekkül edebilen bir insanın duygusudur!

    14-Dindar bi insan iken, Tevekkülü denemiştim. Hayat mükemmele dönüyor.

    Her daim doğru anlamak ve anlaşılmak duası ile. Bismillahirrahmanirrahim

    1- Sonsuz Kudret Sahibi olan Allah, tabi ki ruhundan üfleyerek bizi var etti. "Sonsuz" ve "Kudret" sahibi olan bir yüceliği nasıl olurda biter ve parça parça olur diye söylebiliriz/nitelendirebiliriz? Hem de bilmediğimiz/görmediğimiz bir konu hakkında nasıl bu kadar kesin ve net hüküm verebiliriz??

    Alıntı (Allah kendisini tanımamızı beynimize yükleyip gönderebilirdi. Hatta kendisini gösterebilirdi. Her insan zaten doğuştan Tanrı’sını çok iyi tanıyabilirdi. Hatta (sadece bir simge olarak) bulutlar üzerinde gezinirken kendisini her gün görebilirdik. Fakat bu bilgi elimize hazır olarak sunulan diğer bilgiler gibi değersizleşir ve anlamını yitirirdi. Tanrı kendisini mücadeleyle, çalışarak, düşünerek, anlayarak, aklımızı ve kalbimizi kullanarak tanımamızı istedi, bunun için evrenin her yerine kendi delillerini bulmacalar şeklinde serpiştirdi.)

    Alıntıya ithafen: Allah kendisini gösterseydi, gizlemeseydi, bu gönderiliş/varoluş iman ve inanç meselesi dışında korku veya saygı için hüküm sürme olayına dönüşecek/benzeyecekti. Bence, benim fikrimce iman ve inanç bu yüzden çok önemli. Çünkü sadece iman edip, salih amel işleyen ve inanlar kurtuluşa erecek.

    2- Ruhu, metafiziksel bir enerji olarak adlandıran ve ne olduğunun tam anlamını veremeyen bilim sence bilinmeyen bir şeyin cevabını ne kadar verebilir. Evet bir çok bilinmeyen var sorgulanması gereken ama bu dünyada bazı şeylerin cevabını ne yazık ki veremeyiz/bulamayız kardeşim. Çünkü herşeyde sınırımız olduğu gibi düşüncelerimiz ve idrak konusunda da sınırlara sahibiz. Hiçkimsenin cevabını veremediği/görmediği/bilmediği birşeyin nasıl olur da cevabını verebiliriz? Nasıl ki duvarın arkasını görebilecek bir göze sahip değilsek, bir sınırımız varsa, bu konudaki idrakımız ve anlama kapasitemiz de bu kadar sınırlı işte..

    3-"Sonsuz" ve "Kudret" sahibi olan bir yüceliği nasıl olurda biter ve parça parça olur diye söylebiliriz? Ya da söylenilen sözleri kendi lisanımızca ve düşüncemizle, kendi sınırlarımızla anlamlandırdığımız için yanlış düşünüyor ve algılıyor da olabiliriz. Öyle değil mi?

    4- Evrim, bir konu/cisim/varlık hakkında kimsenin hiçbir bilgisi yokken "tesadüfen" (tevafuken) bulunması ve o şeyin herkes tarafından kabul görülüp uygulanması, eski düşüncenin/bilginin/görselliğin/varlığın değişmesidir. Genel olarak bakarsak. Elbette hata ve yanlış diye nitelendirebileceğimiz herşey bizi doğruya ulaştırır.

    Örneğin: "Thomas Edison’a, 999 denemeden sonra yaptığı bininci deneyde ampulü bulmasıyla ilgili olarak şöyle bir soru yöneltmişler:

    -        999 kez hata yapmanıza rağmen, bininci deneyi yapacak gücü nereden buldunuz?

    Edison şu yanıtı vermiş:

    -        Ampulün icadı bin aşamalı bir süreçti. Hata gibi görünen ilk 999 aşama, bininci ve son aşamaya götüren öğrenmelerle doluydu."

    Örneğe ithafen: Yaptığımız hataları hata olarak değil, bizi doğruya götürecek olan tecrübeler ve deneyimler diye nitelendirmeliyiz.

    5- Göremediğimiz ve bilemediğimiz bir metafizik enerjiye/ruha/auraya sahibiz.. Her şeyde, her canlı/varlıkta da bu enerji sözkonusu.

    Örnek: Mıknatısın göremediğimiz ama bildiğimiz bir çekim gücü olması ve demirleri çekmesi gibi, biz de bilmediğimiz bir çekim gücüne sahibiz. Düşünceler çoğu zaman düşünülen şeyleri çeker, (Düşünmek, başarmanın/sahip olmanın/yapmanın yarısıdır) lafını boşuna söylememişler bence :))

    6- Hayat hem basit hem de zor olabiliyor yerine göre, ama evet çoğu zaman zorlaştıran bizleriz. Bazen gereksiz çaba, gereksiz sorgu, gereksiz cevap, gereksiz inanç, gereksiz bilgiler vb. şeyler bizi hayatı zorlaştırmaya iter. Ve tabi ki bunun kararını verecek olan ve hangi yönde adım atacağımıza karar veren biz olacağız. Bunun için düşüncelerimiz/inançlarımız/doğrularımız/hislerimiz devreye girer. Bu sebeple bu "Düşüncemizi, inancımızı, doğrularımızı ve hislerimizi" iyi idame ettirmeli ve geliştirmeliyiz, her söylenene inanmamalı ama bu konuyu da araştırmadan kapatmamalıyız. Sonuca ulaşmazsak, yarım kalırsa bir bilgi o çoğu zaman vesveselerle şüpheye dönüşebilir. Bu yüzden duyduğumuz konuları da araştırmalı ve o konuda kendimizi ikna edecek cevaplara ulaşmalıyız şüphede kalmamak için.

    7-8- Mükemmel 1) .Olabileceği en üstün, en kusursuz şekilde olan, eksiksiz, kusursuz, tam. 2) Beğenilen, takdir edilen bir iş veya davranış için “çok iyi, pek güzel, fevkalâde” anlamında kullanılır

    9- Özgür olmak... Özgürlük... Tek soru sorucam.. Nefsimizin isteklerine boyun eğip, nefsimize göre hareket edip, her istediğimize sahip olup nasıl olurda özgürüz diyebiliriz? Öyleyse bu soru veya cevaba göre Nefsimizin kölesi olmaz mıyız? Bu örnekten/sorudan/cevaptan diğer konulardaki özgürlüklerimizi ve köleliklerimizi sorgulayabiliriz sanırım.

    10- Tevekkül “Allah’a güvenmek” anlamındaki vekl kökünden türeyen tevekkül “birinin işini üstüne alma, birine güvence verme; birine işini havale etme, ona güvenme” mânasına gelir. Nasıl ki doğarken kendi irademiz ve annemizin iradesi dışında (yoluna koyulmuş bir olay ile) doğduysak, bir çok olayı da bu şekilde Allah'a güvenerek teslim etmek ve bırakmak gerekir. Bu kesinlikle boyun eğmek değildir. Bizden bizi ve yaşanılacak şeyi daha iyi bilen ve bizim için en hayırlısını isteyene işi bırakmaktır. "Her insanın tâirini/kuşunu (amelini) boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine, açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız." (İsra/13)

    Ayetteki Kuş kelimesinin açıklaması:

    “Sorumluluk” diye çevirdiğimiz 13. âyetteki tâir kelimesi sözlükte “kuş” demek olup burada mecaz olarak sorumluluk anlamında kullanılmıştır. İslâm’dan önce Araplar, bir işi yapmanın hayırlı olup olmayacağını anlamak için bir kuşu salıverirlerdi. Kuşun sağ tarafa doğru uçması hayra, sol tarafa doğru uçması şerre işaret sayılırdı. Bu sebeple tâir kelimesi “şans, uğur, talih” anlamında da kullanılmaya başlandı. Buradan hareketle tefsirlerde tâir kelimesine “kader” mânası verildiği gibi, “hayır ve şer, mutluluk ve mutsuzluk, amel, rızık, yükümlülük” gibi değişik açıklamalar da getirilmiştir (bk. Kurtubî, X, 233-234). Bize göre bunlar içinde tercihe en uygun olanı “amel ve yükümlülük” anlamıdır; bunu “sorumluluk” diye ifade etmek daha uygun düşmektedir. Âyetin devamında gelen “kitap” yani amel defteri kavramı da bunu desteklemektedir. Buna göre herkes kendinden sorumludur; her insan yaptığı ile kendini bağlamış, sorumluluk altına girmiştir, sonucunu da önüne amel defteri konularak görecektir. "

    Bu da her işi Allah'a havale etmeliyiz fakat ilk önce kendi sorumluluklarımızı bilmeli ona göre yaşamalı ve aşamadığımız ve yoluna koyamadığımız yerlerde Allah'a havale edip tevekkül etmeliyiz.

    İyi öyleyse ben evden dışarı çıkmayayım, yemek yiyebilmek için çalışmayayım, Nasılsa Allah beni ve en hayırlısını düşünüyor ve herşeyi yoluna koyacak diyeyim ve bekleyeyim. Yok kardeşim böyle bi dünya, Allah sadece hiçbir şeyle yükümlü olmayan/anlamayan/bilmeyen/idrak edemeyecek annesine muhtaç olan durumdaki bebeğin rızkını annesinin göğsüne veriyor. Ve bebek bile o süte erişebilmek için bir çaba harcıyor, ağlıyor... İnsan düşünceye ve bütün fiziksel iradeye sahip kişiyken bu kadar bağnaz olamaz. Öyleyse biz hiçbir şey yapmayalım, yan gelip yatalım, herşeyi Allah yapacak nasıl olsa deyip kenara çekilelim.. Ne yazık ki böyle yaşamak için gönderilmedik, bunun için yaratılmadık :)

    11-Haşa biz öyle bir şey diyemeyiz. Bu şirk koşmaktan farksızdır. Allah'ın sıfatlarının bazılarının/bir kısmının tecellisiyiz. Örneğin: Rahim: "Her bir varlığa sınırsız şefkati ve merhametiyle muamele etmek." Rahim kelimesi genelde annelerin çocuklarına verdiği merhamet ve şefkat olarak nitelendirilir. Bu da Allah'ın bu sıfatının özellikle anne ve insanlar üzerindeki tecellisidir. Haşa biz Allah olamayız. Ama evet O'nun da sahip olduğu şefkat ve merhamet sıfatının çok cüzi bir kısmı kadarına biz de sahibiz.

    Diğer isimlerinin tecellileri: Bkz: https://sites.google.com/site/uhreviyat/allah-in-bazi-isimlerinin-alemdeki-tecellileri

    12- İnsanlık için Ölümden öte köy yok, ama beden öldükten sonra ruh için bir ahiret hayatı var. Buna ister inanalım ister inanmayalım, bu bizim ancak öldükten sonra göreceğimiz ve idrak edebileceğimiz birşey. Bu dünyada kabul edip, inanmak ve ona göre yaşamak da bizim elimizde ve bizim seçimimizle olacak birşey.

    13- Büyü: "Tabiat üstü güçler yardımıyla tabiatı etkileyerek olağan üstü sonuçlar elde etme esasına dayanan faaliyetler için kullanılan bir terim."

    Büyücülük/Sihir birçok toplumda halen inanılan ve yapılan birşey ne yazık ki. Evet büyü ve sihir var. Bu kesinlikle dinimizce kati bir şekilde yasaklanmış ve cezalandırılacakları emredilmiştir. Ama inananlar ve Allah'tan korkanlar böyle birşeye insansa da yapmaz, kendilerine yapılan büyü için de ancak Allah'a havale edip, bunlardan korunmak için de Allah'ın sure ve dularını okuyarak ondan yardım isterler.

    14- Allah'a iman edip inanan herkesin hayatı güzelleşir, tefekkür ve tevekkül sahibi olanlar ancak bu inanca ve ruha sahiptir. (Onlar gibi inanmayı ve iman etmeyi nasip etsin Rabbim inşaAllah) Bu dünya gelip geçici, bu hayat için tasalanmak yerine oturup düşünmek idrak etmek gerekli. Aldığımız nefes belli, alacağımız nefes belli. Hangi nefesi verirken alamayıp öleceğimizi, hangi nefesi alırken veremeyeceğimi bilemeyiz. Hayat bu kadar kısa, iki nefes arası kadar bir ömre sahipken, dünyaya kazık çakıp kalacakmış gibi düşünmek neye? Sonsuz hayat olan ahiret için iman edip çalışmak varken özelliklede.

    Örneğin:

    Asgari maaş alabilmek için müdürün/patronun dediği herşeyi bilmem kaç saat çalışıp yapıyorken, sırf kira ödeyeyim, ya da biriktirip bir şeylere sahip olayım, yiyeyim içeyim biraz rahat edeyim diye çalışıyorken, ahirette/cennette bize bahşedilen milyonlarca güzellik ve rahmet için, sonsuz yaşam için, yorulmadan kazanacağımız sonsuz rızık için, hem de günün 24 saatini bize tahsis eden bize veren Allah'a günün toplamda 1 saat bile sürmeden yapacağımız "namaz" ibadetini Sonsuz Kudret sahibi olan Allah'a inanmayarak veya bahaneler uydurarak yapmamak ve ona bunu layık görmemek akıl almaz birşey kardeşim..

     

    Es-Selamün Aleyküm ve Rahmetullah..

    Selametle, Eyvallah..

     

     

    1- Sadece kendi inancından yola çıkmışsın.

    2- Bilimin cevap veremediğini, dini kitapla yola çıkarak sen/ben hiç veremeyiz. Yine sadece kendi inancından yola çıkmışın.

    3- Sadece kendi inancından yola çıkmışsın.

    4- Evrim tesadüf değildir. Uyumlu olanların kavuşmasıdır. Sadece kendi inancından yola çıkmışsın.

    5- Düşünmek başarmanın değil... "Başlamak, bitirmenin yarısıdır" Deyimin doğrusu.. Sadece kendi inancından yola çıkmışsın.

    6- Bunun cevabını 10. da vericem. Sadece kendi inancından yola çıkmışsın.

    7,8- Adolf Hitler adına yapılmış "O Geri Döndü" diye bir film var, bilmiyorum izledin mi... Adolf Hitler insan eliyle müdahale edilmiş bir cins köpeği (kaniş tipi) gösteriyor, bu köpek örneğin Pitpul ve Golden cinsi iki köpeğin çiftleştirilmesiyle ortaya çıkıyor. Ve diyor ki; "Ona bak nasıl görünüyor?" Kadın cevap veriyor; "Komik!" Hakketen o kanişleri bilirsin, komik görünür, Dışarda bi hükümleri yoktur, ev köpeğidir. Adolf Hitler bu kez, Alman Kurdu nu gösteriyor; "Peki bu nasıl görünüyor?" Kadın diyor; "Mükemmel!" İşte Alman Irkı diyor, Bu köpek gibidir. Aynı ırkla devam ederse, Daha Mükemmel olur, Ama bir başka ırkla eşleşirse. Ortaya komik çocuklar çıkar ve ne olur. Irk bozulur...

    İnsan savaşlarla müdahale etmeseydi, zaten ırklar bu kadar bozulmaz ve Alman ırkının ve Türk ırkının zekası böyle yerlere inmezdi. Mükemmel, subjektif bakış açısıyla görünemez. Bazen mükemmel olan vasat yorumlanabilir. Örneğin bilgisayar başından kalkmayan asosyal ve sevilmeyen bir hacker, Afrika da ki fakirlere bankalardan bağış akıtıyordur. Bu bana göre mükemmel bir olaydır, hortumlanan Bankaya göre ise berbat..

    9- Aslında söylediğim şeyi anlamışsın. Ama neden yine de basit bir özgürlük kelimesini tek başına aldın ki? Benim Özgürlükten kastettiğimin Tevekkül olduğunu gayet iyi anladın. Ama bunun cevabını da 10. cuda vericem.

    10- Verdiğin ayet deki çeviri yanlış. Orda ki kuş tamamen kader anlamında söylenmiştir. Ki bunu zaten sende söylemişsin. İlk anlamı Kaderdir.! Tatlı su müslümanı olan çoğu İslam Alimleri(bana göre Alim değiller) cevap veremedikleri soruları kıvırırlar, çarpıtırlar. Kader bir teslim olmaktır. Kesinlikle insanın bir iradesi olmadığı kabul edilir. Cuzi irade, Kulli irade falan böyle birşey yok. Bunlar tatlı su Alimlerinin uydurması.

    Ayet orda açık bir şekilde söylüyor; "Biz insanın, kaderini kendi boynuna doladık!" yani Bu dünya bir seyirden ibarettir. Hiç bir mudahalede bulunulamaz. Bu seyirin amacı; Neden cehenneme veya cennete gittiğinizi bilmeniz içindir. Allah zaten biliyorsun; zamandan münezzehtir! Yani bunların hepsi oldu bitti. Ve biz şu an ya cehennem de ya da cennetteyiz. Ee o zaman daha ne?!?!?! Dini bilmeden Dindar olunmaz!

    Bunu desteklemek için birde diyorsunuz ki; "O zaman evde yatalım bize yemek gelsin" Siz o zaman Kur'an ın bi kısmına inanıp, bir kısmına inanmıyorsunuz. Evde oturup yemek beklemek, tembellik örneğidir. Müslüman tembel olur mu? Müslüman, Sabah ezanıyla kalkıp rızkının peşinde koşan adama denir. Ama siz yine derseniz. Ben yatacam bana yemek gelsin. O vakit seyrettiğiniz şey, Cehennem de yanma sebenizdir. Tembel müslüman olmaz.

    Şunu da yine söyleyeyim; Bu ayetin sizin Alimlerinizce böyle çarpıtılmasını sebebi;

    Ateistlerin; "Madem Kader var, niye uğraşayım ki, ben zaten Cennetliksem, Cennete giderim. Cehennemliksem de çare yok" Sözü yüzündendir. Bir süre buna cevap veremeyen o sözde Alimler çareyi Kur'an ın ayetini o şekilde çarpıtmakta bulmuştur.

    11- Sadece kendi inancından yola çıkmışsın.

    12- Sadece kendi inancından yola çıkmışsın.

    13- Büyü değil, Büyü gibi. üfürükçülük gibi değil yani. Tevekkül mükemmel bir duygudur. Kadere boyun eğmektir, Ve bana göre ise kendine boyun eğmektir. Tevekkül ederek araba kullanan biri son sürat gitse de kaza yapmaz. Özgüven gibidir ama daha etkilisi. Şüphe duymazsın. Tanrı gibi olursun. Söylediğim hisslerin birleşiminden oluşur ama tamamen birleşemezler, hep biri fazla, diğeri eksik olur. Birleştiklerin de, Tanrı nın Ruhu birleşip bir bedende buluşmuş olacak.

    Tabi bu dediğim gibi benim düşüncem.

    Aleykum Selam, Selametle, Eyvallah.

    Saygılar.

     

    rahmandaburda tarafından 15/Ara/20 10:35 tarihinde düzenlenmiştir

    1 mkyb gitsin yerine 20 Pakistanlı'nın bu ülkeye gelmesini kabul ediyorum. Pakistanlılar terbiyeli insanlar ayrıca da kültürümüze ayak uydurmaya çalışıyorlar, bu konuda oldukça çaba gösteriyorlar. Misal Afganlar öyle değil, yine Afganlar da terbiyeli insanlar 1 mkyb gitsin 2 Afganlı gelsin. Ama bu Afganlar darülharpcı yinede inanıyorum ki, kültürümüzden kısa sürede etkilenip ayak uydurucaklar. 1 mkyb gitsin 25 Moğol gelsin, şu budist olanlardan, çok saygılı insanlar, şimdiye kadar bir terbiyesizliklerine şahit olmadım. 1 tane yamyam gelsin, 1 tane mkyb gitsin ülkeden. Niyet önemli benim için; Yamyamların insanları yemesine karşı değilim. Ama insanların anasına, bacısına sövülmesine karşıyım. O yüzden mkyb gitsin. Yerine her millet den en az 1 kişiyi kabul edebilirim.
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Darkparadise
    Darkparadise's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Temmuz/2008
    Dişi
    Realseyler bunu yazdı

    Tanrı demiş  Ben bir sirdim bilinmek istedim.. ama Tanrı yok bu benim türüm de olan bir insan duygusu yada piskolojisidir.  Tanrıyla kafanı yorma tanri olmayandir. 

    Bence bu varliğin bir espirisi olmali biz onu keşfetmemişsiz. Zaman benim için yaşlı ama kızım için yeni bir başlangıç.. Çocukluğumuzda ki zamandan aldığımız tadı şuan alamıyoruz birşeyler yanlış işliyor. 😊

     

    Çocuklukta zaman neden güzeldi biraz bunu düşünelim mi?

    - Çocukken saftık, yalansızdık, günahsızdık.

    - Geçmiş/gelecek/hayat korkusu ve kaygısı olmadan yaşıyorduk. 

    - O an ne yapıyorsak, dışında kalmamak için olayın içine giriyor keyif alıyorduk. Ân’ı yaşıyorduk.

    - “Kim ne der?” Baskısıyla henüz tanışmamıştık, kendimizi aşmadan, yanlışa düşmeden, kötü düşünmeden, iyiliği düşünerek ve hislerimizle yaşıyorduk. Doğuştan (Hâkk’tan) gelen bütün insanî duygularımız iyiydi ve güzeldi. Büyürken ailemizden ve çevremizden etkilendiğimiz için onlardan öğrendiğimiz diğer duygularla ve düşüncelerle çirkinleştik.

    Örneğin: —Anne/Baba şu çocuk beni dövdü. —Oğlum/kızım bir dahakine sen de şöyle vur, sana şunu derse sen de şöyle küfret, gerekirse beni çağır ben döverim!!!

    Örneğin: —Anne/Baba şu arkadaşım kalemimi aldı bana vermiyor  —Sen de onun bir eşyasını al ve verme,  ödeşirsiniz!!!

    Sizce/Bizce bunlar doğru hareketler mi? Yapılması gerekenler mi?… Peki, çocuğun karakterini hangi yönde etkiledi??

    - Bizimle ilgilenen, düşünen, koruyan, seven, doyuran anne babamıza tam anlamıyla güveniyorduk, korkmuyorduk. İlgilnen bir anne baba olduğu zaman ve buna inandığımız için örneğin “Karnımız aç kalır mı?” düşüncesi ve korkusu olmuyordu. Yaşam kaygımız yoktu. Çünkü başımızdakilere (anne, babamıza) inanıyor, güveniyorduk.

    - Büyük beklentilere girmiyor, küçük şeylerle mutlu oluyorduk. Az ile kanaât edebiliyorduk.

    - Henüz insanların yalanlarıyla karşılaşmamıştık. İki yüzlülükle, arkadan vurulmayla, kandırılmayla, diretilmeyle, zorlanmayla, saygısızlıkla, sevgisizlikle, şiddetle v.b şeylerle tanışmamıştık.

    Peki son paragrafta saydığım özellikler kimin özellikleri? Çocukların mı kötüleşmiş ve değerlerini kaybetmiş yetişkin insanların mı?...

    Bu hayatı kim çekilmez yapıyor ve zora sokuyor? Çocuklar mı kötüleşmiş ve değerlerini kaybetmiş yetişkin insanlar mı?...

    Öyleyse çocuklarımıza iyiyi öğretip, kötülükten sakındırarak. Sonrasında yetişkin olduğunda da bunlara dikkat etmesi gerektiğini öğreterek. Güzel karakterde insanlar yetiştirmeliyiz. Yoksa bu dünyaki çocuklar kötü insanlardan el ala ala, büyüdüğünde yaptıklarıyla dünyayı daha da kötü bir hale ve sona getiriyor... Sonraki nesiller daha da kötüleşmeye başlıyor, kötünün kötüsü oluyor.

    Bizden önceki nesil zaten bir şekilde bizi iyi veya kötü yetiştirdi. Artık onlara birşey yaptıramayız, onlardan birşey bekleyemeyiz. Bu güne kadar kimse değişmemiş ki ben niye değişeyim ki diyemeyiz, dememeliyiz. Çocuklarımızın bizim gibi olması için değil, biz çocuklar gibi saf sevgiyle, iyilikte ve güzellikte olmak için uğraşmalıyız. Şu an, bu zamanın içinde biz kendimize inanır ve değişmek istersek değişebiliriz. Biz iyi yönde kendimizi geliştirmezsek ve değişmezsek. Evladımız da bizden öğrendiğiyle hayatına yön verir. Bu nedenle biz değişicez.. Değişmek zorundayız. İyi olmalıyız.. Hem kendimiz için hem de bizden sonraki neslimiz için..

    Selametle 👋🏻

    Darkparadise tarafından 15/Ara/20 11:22 tarihinde düzenlenmiştir

    Dışarıda Issızlık Bensiz, Bendeyse Yalnızlık Issız...
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    rahmandaburda
    rahmandaburda's avatar
    Kayıt Tarihi: 19/Ağustos/2017
    Homo
    Realseyler bunu yazdı
    rahmandaburda bunu yazdı

     

    Tanrı demiş  Ben bir sirdim bilinmek istedim.. ama Tanrı yok bu benim türüm de olan bir insan duygusu yada piskolojisidir.  Tanrıyla kafanı yorma tanri olmayandir. 

    Bence bu varliğin bir espirisi olmali biz onu keşfetmemişsiz. Zaman benim için yaşlı ama kızım için yeni bir başlangıç.. Çocukluğumuzda ki zamandan aldığımız tadı şuan alamıyoruz birşeyler yanlış işliyor. 😊

     

    Tanrı yok, Bende öyle diyorum zaten hocam,  dikkatlice okudunuz mu? :) Ama biz onu yaratmak için burdayız. Sadece insanlar olarak değil, Tüm canlılar ve doğa olarak. Kutsal Kitaplardan alıntı yapsamda. Benim düşüncem, kendi kendine oluşmuş, bağımsız bir düşünce.


    1 mkyb gitsin yerine 20 Pakistanlı'nın bu ülkeye gelmesini kabul ediyorum. Pakistanlılar terbiyeli insanlar ayrıca da kültürümüze ayak uydurmaya çalışıyorlar, bu konuda oldukça çaba gösteriyorlar. Misal Afganlar öyle değil, yine Afganlar da terbiyeli insanlar 1 mkyb gitsin 2 Afganlı gelsin. Ama bu Afganlar darülharpcı yinede inanıyorum ki, kültürümüzden kısa sürede etkilenip ayak uydurucaklar. 1 mkyb gitsin 25 Moğol gelsin, şu budist olanlardan, çok saygılı insanlar, şimdiye kadar bir terbiyesizliklerine şahit olmadım. 1 tane yamyam gelsin, 1 tane mkyb gitsin ülkeden. Niyet önemli benim için; Yamyamların insanları yemesine karşı değilim. Ama insanların anasına, bacısına sövülmesine karşıyım. O yüzden mkyb gitsin. Yerine her millet den en az 1 kişiyi kabul edebilirim.
Toplam Hit: 1512 Toplam Mesaj: 14
felsefik