folder Tahribat.com Forumları
linefolder Eğitim & Ödev & Bilimsel Döküman
linefolder Osmanlı Zamanı Cellatları, Nasıl Seçilirlerdi Ve Öldüklerinde Neden Ayrı Yere Gömülürlerdi..



Osmanlı Zamanı Cellatları, Nasıl Seçilirlerdi Ve Öldüklerinde Neden Ayrı Yere Gömülürlerdi..

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    iLLuMiNaTi
    iLLuMiNaTi's avatar
    Kayıt Tarihi: 08/Mart/2007
    Erkek

    Yaşar Karaduman'ın araştırması



    Her toplumda cellatlar korkulan hatta kimilerince lanetlenen kişiler olmuşlardır. Öyle ki Osmanlı döneminde cellatlar sadece yaşarken değil, öldükten sonra bile toplum tarafından dışlanmış ve mezarları bile ayrı tutulmuş.

    Osmanlı'da adam asmak, boğmak ve kelle kesmek, bir ceza şekliydi ve bunun için de sarayda her zaman cellatlar bulundurulurd.

    Sarayda verilen ölüm cezaları, Topkapı Sarayı bahçesinde bulunan bir çeşmenin önünde infaz edilirdi, cellatlar infazdan sonra kanlı baltalarını ve ellerini burada yıkarlardı, bu çeşmenin sağında ve solunda kesilmiş kafaların teşhir edildiği kelle taşları vardı bu taşlara ibret taşları da denirdi.

    Bu çeşmenin bir adı da cellat çeşmesi veya siyaset çeşmesi idi, cellatların kaldığı yer ise çeşmenin bulunduğu duvarın arakasındaydı. Bu çeşme halen Topkapı Sarayı'nın ön bahçesinde bulunmakta, her gün önünden ne olduğunu bilmeden yüzlerce kişi geçmektedir.

    İnfazlar bazen de Yedikule Zindanları'nda yapılırdı. (Bu zindanlar ziyarete açıktır idamların ve işkencelerin yapıldığı yerler gezilebilir.)

    İnfaz şekilleri, yani öldürme şekilleri, kişinin konumu, mevkii, rütbesine ve işlediği suça göre değişirdi. Osmanlı sultanları ve şehzadelerinin kanı dökülmez, yay kirişi, ip ve kementle boğularak öldürülürlerdi. Bu öldürme şekli Türklerin Müslüman olmadan önceki dinleri olan Şamanizm’den geliyordu. Doğan Avcıoğlu, “Türklerin Tarihi” adlı eserinin ikinci cildinde:” Şamanist Türkler kan akıtarak öldürmekten çekinirler, Osmanlı padişah ve şehzadeleri boğularak öldürülürdü” der.

    İnfaz edilecek halktan biri ise, kelle kesme şekli uygulanırdı. İstanbul dışında, imparatorluğun uzak vilayetlerinde idam edilen devlet adamlarının öldürüldüklerini ispat etmek için, kesilen başları meşin bir kırbaya (torba) konur, torba balla doldurulur, İstanbul’a getirilir, gümüş bir tepsinin içinde padişaha sunulur, beden ise öldürüldüğü yere gömülürdü.

    Bu nedenle, başı başka yerde, bedeni başka yerde gömülü iki mezarı olan devlet adamları, sadrazamlar çoktur.. Bunlardan en meşhuru Viyana kuşatmasındaki başarısızlığı ile başı kesilen ve bir bal torbası içinde İstanbul’daki sultana gönderilen ve sonrada denize atılan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idi.

    Bu kesilen başlar bazende Topkapı Sarayı’nın ilk giriş kapısına asılır halka gösterilirdi. Bu kapı sarayın en dıştaki ilk kapısıdır, kesik başların konulduğu oyuklar halen durmaktadır. Kafalar üç gün kalırdı burda, bazen yüzlerce kafa olurdu.

    Cellatlar, Müslüman olan kişilerin infazdan sonra başlarını, cesedi sırt üstü yatırarak koltuğunun altına , Müslüman olmayanları ise yüzü koyun yatırarak, başlarını kıçlarının üzerine koyardı.

    Öldürülen kişinin cesedi ve üzerindeki kıymetli eşya, para ve giyecekleri cellatın malı sayılırdı. Cellat cesedi isterse atar, isterse ölünün sahiplerine mevki, rutbe ve konumuna göre parayla satardı.

    Fatih Sultan Mehmet’in imparatorluğun devamlılığını sağlamak amacıyla çıkardığı, “Nizamı Alem” fermanı gereğince, fermanın metni şöyledir:( Her kimseye evladımdan saltanat müyesser ola (nasip ola) karındaşlarını nizamı alem için katletmek münasiptir.) Üçüncü Mehmed, 19 çocuk ve yetişkin şehzade kardeşlerini bir gecede dilsiz cellatlara boğdurmuştu. Ertesi günü Divanı Hümayun avlusuna üzeri kıymetli örtüler, kıymetli taşlarla bezenmiş sorguçlar ve kavuklar bulunan 19 şehzade tabutu konmuştu.

    Osmanlı’da halk, İslam dininin adam öldürmeyi yasaklaması, can alan bu kişilere toplum tarafından hoş bakılmaması nedeniyle, bir çok insani duygu ve özelliklerden yoksun olan, acıma, merhamet, sevgi hisleri bulunmayan cellatları mezarlıklarına almamış, kendi aralarına gömülmelerini istememiştir.

    Toplum, din ve ahlak anlayışımızın en güzel örneklerinden biri olarak, cana kıyan, kesen veya boğan celladın ölüsünü halkın, mezarlıklarına kabul etmemesi son derece takdire şayandır.” demiştir. Bu nedenle, Osmanlı cellatlar için İstanbul’un en ücra yerinde mezarlık yapmış ve cellatlar halktan ayrı olarak buraya gömülmüştür.

    Bugün yeni mezarların arasında kalmış bir cellat mezar taşı bu mezarlık Eyüp semtinin Piyer Loti tarafındadır.

    O zaman burası İstanbul’un en uç noktası kuş uçmaz, kervan geçmez kimsenin uğramadığı doğru dürüst yolu olmayan yabani ağaçlar içinde ürkütücü bir yerdi. Buraya Karyağdıbaba bayırı denmesinin nedeni biraz aşağısında bulunan bir bektaşi tekkesinden ileri gelir. Burası bugün normal mezarlık olmuştur, aralarda tek tük cellat mezarı kalmıştır. Bunların cellat mezarları oldukları ise mezar taşlarından anlaşılmaktadır. Osmanlı mezarlıkları, taş işçiliğinin en güzel örnekleri ile yapılmış mezar taşları ile doludur, burada gömülü insanların dünyada iken ne iş yaptıklarını mezar taşlarına bakarak anlamak mümkündür, vezir mi, denizci mi, subay mı yeniçeri mi ,ulema mı, kadı mı? hepsi mezar taşlarından anlaşılır.

    Yan yana iki Cellat Mezarı Cellat mezar taşlarının üzerinde ise, isim, doğum tarihi, ölüm tarihi gibi hiçbir yazı ve işaret yoktur. Bu taşlar iki metre yüksekliğinde 40-50 cm. genişliğinde dikdörtgen şeklindedir. Birçok insan bu taşların bu mezarlıkta ne aradığını, niye dikildiklerini bilmez, ama normal mezar taşları ile yan yana öylece dururlar.

    Mezar taşlarında hiçbir yazı ve işaret bulunmaması ise anlaşılır bir durumdur. Bu, öldürülen kişinin geride kalan yakınlarının, bunları mezar taşlarından bulup, mezarlarını tahrip etme eş ve çocuklarına kötülük veya başkaca bir hatalı tutum ve davranış içinde olmamaları için alınan bir koruma önlemi olsa gerektir. Böylece en azından, cellat baba seçmeme şansı olmayan günahsız çocukların kimler oldukları, varsa annesi, babası, akrabaları bilinmeyecek, cellat yakınları diye dışlanmayacaktır.


  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    mehmetcan
    mehmetcan's avatar
    Kayıt Tarihi: 02/Eylül/2005
    Erkek

    güzel bir araştırma - paylaşim için sagolasın


    bizde keyfine düşkün sosyal çocuklar olabilirdik ; hayatla erken seviştik herşey üstümüze kaldı
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ExpirE
    ExpirE's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Temmuz/2005
    Erkek

    Yararlı bilgi gerçekten teşekkürler.


    "bea"
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Google
    Google's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Ağustos/2005
    Erkek

    teşekkürler hocam çok güzel.


    Abra Kadabra
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    insidae
    insidae's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Kasım/2009
    Erkek

    güzel bilgiler hocam saol


    Bir güldün yar sen, hep elime batan.Seni dalından kopardım, kandoldu avuçlarım..
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    yalcinkayaa
    yalcinkayaa's avatar
    Kayıt Tarihi: 18/Nisan/2007
    Erkek

    hocam teşekkürler.. on numara paylaşım..

  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    TheRaBBiT
    TheRaBBiT's avatar
    Kayıt Tarihi: 18/Nisan/2011
    Erkek

    Sonuna kadar okudum hocam güzelmiş Teşekkürler.


    Tüm umudunuzu kaybetmek özgürlüktür.
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    n2n2
    n2n2's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Mart/2009
    Erkek

    iLLuMiNaTi bunu yazdı:
    -----------------------------

    Osmanlı’da halk, İslam dininin adam öldürmeyi yasaklaması, can alan bu kişilere toplum tarafından hoş bakılmaması nedeniyle, bir çok insani duygu ve özelliklerden yoksun olan, acıma, merhamet, sevgi hisleri bulunmayan cellatları mezarlıklarına almamış, kendi aralarına gömülmelerini istememiştir.

    Toplum, din ve ahlak anlayışımızın en güzel örneklerinden biri olarak, cana kıyan, kesen veya boğan celladın ölüsünü halkın, mezarlıklarına kabul etmemesi son derece takdire şayandır.” demiştir. Bu nedenle, Osmanlı cellatlar için İstanbul’un en ücra yerinde mezarlık yapmış ve cellatlar halktan ayrı olarak buraya gömülmüştür.

    -----------------------------

    toplum, din ve ahlak anlayisinin en guzel ornegi oldugu kadar ikiyuzlulugun de en guzel ornegidir bu.

    cellat adamin ne sucu varsa, devletin verdigi gorevi yerine getiriyor adam.. sen devletin onu yapmasini ahlaga uygun bul ama yapan emir kulunu gunah kecisi ilan et..

     

  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    kafkavari
    kafkavari's avatar
    Kayıt Tarihi: 24/Şubat/2010
    Erkek

    güzel bilgi. eywl hocam


    Mesele, Türkiye'nin şeftali yerine, motor üretmek istemesiydi. N. Erbakan
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ecstatic_60
    ecstatic_60's avatar
    Kayıt Tarihi: 13/Şubat/2006
    Erkek

    nasıl seçilirlermiş peki? Başlıkta görünce merak ettim? Sonuçta pek istencek bi meslek değil?

  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    iLLuMiNaTi
    iLLuMiNaTi's avatar
    Kayıt Tarihi: 08/Mart/2007
    Erkek

    ecstatic_60 bunu yazdı:
    -----------------------------

    nasıl seçilirlermiş peki? Başlıkta görünce merak ettim? Sonuçta pek istencek bi meslek değil?


    -----------------------------

    hocam biraz daha araştırdım cellatlara çok yüksek paralar ödenirmiş. bu yüzden gönüllü olanlar olurmuş.

    ama yukardada yazdığı gibi dilsiz değilse bile dili kesilirmiş yada sağırlardan seçilirmiş.

    yani öncelikle engelliler alınırmış

Toplam Hit: 7003 Toplam Mesaj: 20