Sabah Sabah Güzel Bir Hikaye :)

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    gumusservi
    gumusservi's avatar
    Kayıt Tarihi: 11/Temmuz/2010
    Dişi

    Kulağımın içi kaşınıyor....

    Felaket..... Önce azar azar başlıyor kaşıntı,geceleri... Sonra artıyor.Kaşımak da bir zor ki kulağın içini... Bir türlü geçmiyor. 'Ne yapsam acaba?' diyorum.

    Günler geçtikçe daha da artıyor...... Doktora gitmeye karar veriyorum.....Arkadaşlarıma soruyorum...'Tanıdığınız iyi bir kulak burun boğazcı var mı?' diye. 'N'oldu ki?'diye soruyor arkadaşlarım.'Kaşınıyor kulağım' diyorum. 'Uyuyamıyorum geceleri, kulak kaşınmasından!'

    Bir doktorun adını söylüyor bir tanesi.... 'Çok iyi doktordur' diyor. 'Kimsenin çözemediğini çözer, iyileştiremediğini iyileştirir.' Gidiyorum doktora.Gözlüklü, şirin bir amca... Elinde bir büyüteç, kulağıma bakıyor....Şaşırıyorum önce. 'İçinde kaşıntı var' diyorum.'Öyle büyüteçle ne anlayacaksınız ki?'..........'Yok' diyor, 'Ben çoktan anladım ne olduğunu da, şimdi daha iyi görmek için bakıyorum.'.........

    'Nedir?' diyorum doktora.

    'Eski sözler kaçmış kulağınıza' diyor....

    'Nasıl yani?' diyorum......

    'Kimin sözleri?'.....

    'Bakacağız' diyor....

    Sonra bir alet çantasından kocaman, ucu ince, cımbıza benzer bir alet çıkarıyor...

    'Yan durun. Kıpırdamayın' diyor bana.... Biraz irkiliyorum.

    'Eski sözler' diyorum, 'Ha?'................. Cımbızın ucu kulağıma giriyor, canımı acıtmıyor nedense....

    'Bir erkek sesi bu' diyor.... Sanki bir uğultu duyuyorum...Cımbızı çıkarıyor kulağımdan.

    'Yalan kaçmış kulağınıza!' diyor.... doktor.

    Yalana bakıyorum. Küçücük bir şey gibi gözüküyor.

    'Vay be!................ Günlerdir kulağımı kaşındıran bu muymuş?

    Hangi yalan peki?' diyorum.

    'Durun, bekleyin' diyor doktor. 'Dikkatli olmamız lazım. Tekrar kulağınıza kaçabilir.

    Önce şu deney tüpünün içine koyalım. Sonra serbest bırakırız.'

    Yalanı tüpün içine koyuyor.... Kapağını da kapıyor tüpün.... Serbest kalıyor yalan. 'Seni seviyorum' diye cılız bir ses geliyor tüpün içinden......

    'Yalanmış ha?' diyorum.

    Kulağım bile anlamış, kalbim hala anlamıyor....

     

    Tuna Kremitçi-İclal Aydın evlenmişti, fakat bikaç ay önce boşandılar. Adam ayrıldığı karısına geri d öndü.. İclal Aydın da köşesinde bu yazıyı yazmıştı...


    Çok fotojenik bir "acı" çekiyorum. G ü l ü m s e . . .
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Sigortacı
    DJ_Alper
    DJ_Alper's avatar
    Bilgi/Destek Madalyası
    Kayıt Tarihi: 03/Ocak/2006
    Erkek

    gumus kız sabah sabah ne bu işe gitmiyonmu sen :)


    Sorularınızı cilginsigortaci@gmail.com a yazabilirsiniz cevaplar instagram sayfasında >>>instagram/cilginsigortaci/ █║▌│█│║▌║││█║▌║▌║
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    gumusservi
    gumusservi's avatar
    Kayıt Tarihi: 11/Temmuz/2010
    Dişi

    DJ_Alper bunu yazdı:
    -----------------------------

    gumus kız sabah sabah ne bu işe gitmiyonmu sen :)


    -----------------------------

     

    işteyim :) kahvaltı yaparken bakınıyorum öyle..


    Çok fotojenik bir "acı" çekiyorum. G ü l ü m s e . . .
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Sigortacı
    DJ_Alper
    DJ_Alper's avatar
    Bilgi/Destek Madalyası
    Kayıt Tarihi: 03/Ocak/2006
    Erkek

    gumusservi bunu yazdı:
    -----------------------------

    DJ_Alper bunu yazdı:
    -----------------------------

    gumus kız sabah sabah ne bu işe gitmiyonmu sen :)


    -----------------------------

     

    işteyim :) kahvaltı yaparken bakınıyorum öyle..


    -----------------------------

    vayy :) kıdemli başçavuşmu oldun kız orda :) muhasebeci lazımsa söyle hemen ordayım :)


    Sorularınızı cilginsigortaci@gmail.com a yazabilirsiniz cevaplar instagram sayfasında >>>instagram/cilginsigortaci/ █║▌│█│║▌║││█║▌║▌║
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Pikacu
    Pikacu's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Temmuz/2009
    Erkek

    gumusservi bunu yazdı:
    -----------------------------

    DJ_Alper bunu yazdı:
    -----------------------------

    gumus kız sabah sabah ne bu işe gitmiyonmu sen :)


    -----------------------------

     

    işteyim :) kahvaltı yaparken bakınıyorum öyle..


    -----------------------------

    Bilader daha yok mu?

  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    degree
    degree's avatar
    Kayıt Tarihi: 19/Aralık/2008
    Erkek

    çok iyisin yaaaaa


    ...Düşmanın yoksa iyilik yap... Söz Ola Kese Savaşı Söz Ola Kestire Başı
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Conquer
    Conquer's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Nisan/2008
    Erkek

    güzeldi


    Hiçbir gerçek,bir şizofrenin yalanıyla başa çıkamaz.
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    MaxeL
    MaxeL's avatar
    Kayıt Tarihi: 28/Mayıs/2010
    Erkek

    duygulandım ...............


    Break Dance Bboy MaxeL
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    gumusservi
    gumusservi's avatar
    Kayıt Tarihi: 11/Temmuz/2010
    Dişi

    Delikanlı, Erzurum’da üniversite okuyordu. Kız ise Antalya’da rehber…
    Kader onları bir İnternet oyun sitesinde karşılaştırdı. Briç oynarken başlayan yazışmalar esprilere dönüştü. Şakaları, sohbetleri, şiirleri, düşünceleri onları birbirlerine iyice yaklaştırdı.
    Artık oyun sitesi onlar için buluşma yeri olmuştu. Başka kimseyi gözleri görmüyordu. Hatta oynadıkları oyun da onlar için sadece bir araçtı; “gönül sohbet ister, briç bahane” demişti delikanlı…
    O kadar uyumluydular ki, aralarında herhangi bir anlaşma olmamasına rağmen, tek kelime özel soru sormadılar.
    “Beraberlikleri” üçüncü ayını doldurduğunda hâlâ hangi şehirde yaşadıklarını, ne iş yaptıklarını bile bilmiyorlardı.
    Sadece ilk tanıştıklarında delikanlı şöyle yazmıştı:
    - İsmini sorsam nasılsa başka birşey söyleyeceksin; onu alabilir miyim?
    - Haklısın… Ben de gerçek ismini sormayacağım; sen bana Dilek diyebilirsin..
    - Ben de Erdoğan olayım bari…
    xxx
    “Dilek”, turist gruplarıyla bazen Anadolu’yu dolaşıyor, bazen yurt dışına gidiyordu.
    “Erdoğan” için zor dönemler oluyordu bunlar…
    Gerçi kız, ilk fırsatta İnternet’e giriyor ve hemen buluyordu delikanlıyı… Ama, evindeki gibi uzun süreleri olmuyordu.
    Sohbetleri her an kesilebiliyordu Dilek’in ani ayrılmaları yüzünden…
    xxx
    “Aşklarını” birbirlerine ilan ettikleri günlerde delikanlı, hiç olmazsa e-mail yoluyla fotoğraf istedi kızdan…
    - Anlaşmayı bozmak yok, diye yazdı kız… Ne resim, ne ses… Böyle gidecek…
    Erdoğan:
    - Nereye kadar?
    Dilek:
    - Ölene kadar…
    - Hiç evlenmeyecek miyiz örneğin, diye yazdı utana sıkıla Erdoğan…
    Dilek şöyle cevapladı:
    - Evlenebiliriz kuşkusuz… Ama biz sevgimizi “eyleme geçirmedikçe” bu yazışmalarımız evliyken de sürebilir!
    - Hayret… Sen önündeki hayatta bana hiç yer açmıyorsun! Ben, bizim evliliğimizden bahsediyorum…
    - Bunlar bugünün konuları değil.. Büyüyü bozma. Birbirimizden çok uzaklarda bir yerlerde de olabiliriz.
    xxx
    Satırlarda dolu-doyum yaşanan bu “sevgi” tam birbuçuk yıl sürdü.
    Erzurum’da üniversite öğrencisi delikanlı ile Antalya’da turist rehberi kızın, birbirleri hakkında hiçbir şey bilmeden, sormadan “yaşadıkları” bu ilişki, ondokuzuncu ayına girerken, ağzı açılmış balon gibi yavaş yavaş sönmeye başladı.
    Ne olduğunu ikisi de bilmiyordu üstelik…
    Sıradan ve ortalama yazışmalarının bir yerinde kız büyük harflerle sordu:
    - NE OLDU BİZE ERDOĞAN?
    Uzun bir süre yazmadı delikanlı…
    Sonra, karşı soruyla kurtulmaya çalıştı:
    - Sence?
    Bu konularda kadınların daha “yürekli” olduğu gerçeği bir kez daha kendini gösterdi:
    - Bak, dedi Dilek… Bir gün böyle üzücü bir geleceğin bizi beklediğini ikimiz de biliyorduk. Ben… Bir turist grubuyla iki günlüğüne bir Anadolu şehrine gittim. (Bu arada mesleğimi de öğrenmiş oldun! Evet, rehberim.) Hava güzeldi; Havuzbaşı diye güzel bir yer vardır orada, gidip boş boş oturdum. Fıskiyeyi seyrettim. Yanıma bir erkek gelip oturdu; böyle başladı… Özür dilerim senden… Kader bu… Sakın üzülme… Ta başında dediğim gibi seninle ömür boyu yazışırız yine…
    Delikanlı, kelimelerini bir an önce karşı tarafa ulaştırmak için öyle hızlı yazıyordu ki, neredeyse tuşları kıracaktı. Heyecandan çoğu kelimeyi yanlış yazmıştı zaten:
    Evet sevgilim evet! Kader bu… Sen miydin o dünya güzeli??? Demek birbirimizi, birbirimizle aldattık! İnternet’ten çıkıp hemen telefon ediyorum sana Ebru!

    hayat ne ilginç dimi :)


    Çok fotojenik bir "acı" çekiyorum. G ü l ü m s e . . .
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    gumusservi
    gumusservi's avatar
    Kayıt Tarihi: 11/Temmuz/2010
    Dişi

    Adamin biri,

    Bilge bir kral olmakla un salmis olan kralin yanina gider.

    Krala sunu sorar

    'Efendim soyleyin bana hayatta ozgurluk var midir? '

    Kral 'Elbette' der,

    'Kac bacagin var senin? '

    Adam soruya sasirarak 'Iki efendim' der.

    Kral 'Pekala, tek bacaginin ustunde durabilir misin? '

    'Elbette' diye cevap verir adam.

    Kral 'O halde hangi bacagin ustunde duracagina karar ver'.

    Adam biraz dusunur ve sol bacagi ustunde durmaya karar verir.

    'Tamam' der kral

    'Simdi de oteki bacagini kaldir.'

    Adam sasirir 'Bu imkansiz kralim' der.

    'Gordun mu? ' der kral '

    Ozgurluk budur.

    Sadece ilk karari almakta ozgursun.

    Ondan sonrasinda degil.'

     

    Mesela meslegini secerken...

    Hasbelkader, iyi dusunmeden, yeteneklerinin farkinda olmaksizin bir meslek sectiginde omur boyu isini zorla yapmaya mahkum oluyordun. Isinin basindayken baska bir is yapmayi ozluyordun.
    Ama biliyordun ki; ozgurlugunu kullanmis ilk karari vermistin ve Yeniden baslama cesaretin yoktu.
    Bazi insanlar vardi hayatta...Onlar ise her seyi ardlarinda birakip yeniden baslayacak kadar cesurlardi. Ama sen onlardan biri olamiyordun. Bunca emek bunca calismayi sanki copmus gibi bir cirpida ativeremiyordun. Oysa goz ardi ettigin bir sey vardi. Hayat cok kisaydi Ve mutsuz oldugun islerle zaman oldurmekayni zamanda ruhunu oldurmekle es anlamliydi.

    Evlilik konusunda da iyi karar vermek gerekiyordu. Yanlis bir karar ayni evde yasayan iki dusman yaratabilirdi.Ask zorunluluga donusebilir ve hayatini cehenneme cevirebilirdi. Ilk karari aliyordun, bu konuda ozgurdun ama devaminda senin kararina bagli olmayan pek cok sey gerceklesiyordu.
    Hayat kararlardan ibaretti ve kararlar birer kibritti. Dogru yerde ateslediginde seni isitacak ates,
    corbani kaynatacak ates oluyordu,yanlis yerde atesledigin vakit ise icinde bulundugun evle birlikte seni de yakiyordu. Hayat oyle basite alinacak bir oyun degildi. Oyunun kurallarini bilmen ve ona gore oynaman gerekiyordu. Ama cogu zaman oyunun kurallarini bilmek yetmiyordu. Cok daha onemli olan baska bir sey vardi.

    Kendini bilmek...

    Ne istedigini, neyin seni mutlu edecegini ve kim oldugunu, Neler yapabilecegini bilmek zorundaydin. Ancak o zaman dogru kararlar veriyor ve mutlu bir hayata sahip oluyordun.


    Ve kararlar birer kibritti...

    Ya kendini yakıyordun ya da ısıtıyordun...


    Çok fotojenik bir "acı" çekiyorum. G ü l ü m s e . . .
Toplam Hit: 8310 Toplam Mesaj: 45