Saidi Kürdi Hakkında Okuyun
-
Saidi Kürdi ”Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün” Said-i Kürdi (Nursi) 1876 yılında Bitlis’in Nurs köyünde dünyaya gelen Said-i Nursi bağımsız Kürdistan çalışmalarına II. Abdülhamit zamanında başlar. Bu zamanlar, Türk topraklarının birer birer elden çıktığı zamanlardır. Said-i Nursi de bu durumdan yararlanmak için Abdülhamit’e bir dilekçe ile başvurur. Dilekçede Kürdistanın geleceği (!) için Kürdistan olarak adlandırdığı bölgede 3 tane medrese açılmasını ve bu burada Kürt gençlerinin eğitim görmesini ister. II. Abdülhamit bunun altındaki sinsi planı hemen fark eder. Bu dilekçeden sonra Said-i Nursi’yi önce sürgüne göndermeyi düşünür fakat akli dengesinin yerinde olmadığını anladığından tımarhaneye kapatılması kararlaştırılır. Said, “Zalimler için yaşasın cehennem!” sözünü Abdülhamit için söyler...... Kürt Teali Cemiyeti Isparta'daki sürgünden memleketine dönen Said-i Kürdi yine İngilizlerin işgal planına uygun olarak Doğu'da ve güneydoğuda İngiliz hükümeti destekli bir Kürdistan kurulması amacıyla "Kürt Teali Cemiyeti" kurucuları arasında yerini aldı.(kaynak: Marmara brifingi, 1971) Bir yandan işgalcilerle mücadele eden Ankara hükümeti bir yandan da İngiliz destekli gerici isyanları bastırmakta başarılı olunca Said-i Kürdi bu sefer M. Kemal'le görüşmek için Ankara'ya gitti. Amacın şeriat devleti kurmak olmadığını, ulusal temele dayanan devlet kurmak olduğunu anlayınca bundan vazgeçti. Bugün dahi Nurculukta cuma namazı kılınması farz kabul edilmez. Çünkü Said-i Kürdi'nin anlayışına göre ülke hala "müslüman" değildir. "Dar-ül harp"tir. Yani şeriatı getirmek için savaşılması geren topraklardır. Bu anlayışa uygun olarak çıkan ve arkasında İngiliz desteği olduğu resmi belgelerle kanıtlanmış olan Şeyh Sait isyanına katıldığı için İstiklal Mahkemesince yargılandı ve birçok ilde sürgün yaşadı. İngiliz destekli bağımsız Kürdistan isteyen bu ayaklanma birçok şehrin yıkımına, ordunun büyük ölçüde kayıp vermesine ve misak-ı Milli sınırlarımız içinde olan Musul ve Kerkük'ün İngilizlere kalması ile sonuçlandı. Nur cemaati'nde Atatürk'ün "Öküz aleyhisselam", "Beton Kemal", "Deccal" gibi isimlerle anılmasınınn arkasında bu şeriatçı ayaklanmaların uğradığı hezimetler yatmaktadır. Risaleleri ve fikirleri Said-i Nursi'nin yaşamı boyunca yazmış olduğu risalelerin tümüne "Risale-i Nur Külliyatı" denir. Türkçe konuşan insanların %90'ının anlayamayacağı bir dil kullanan(ve kişisel düşünceme göre hiç de derin anlamı olmayan ve birbirinin tekrarı niteliğinde olan) bu eser, başlarda cifir'in İslam dışı olduğunu söylediği halde("cifir..., gaybı Allah'tan başkası bilmez ayetine karşı edep dışı bir davranıştır")(bkz. Lem'alar s. 39(yazıldığı tarih 1957) daha sonraki kitaplarında sık sık cifir kullanarak kendisinin ve yazdıklarının ne kadar yüce olduğunu anlatır. Buna örnek vermek gerekirse: "-... İçlerinde bedbaht olanlar da said olanlar da vardır- anlamındaki ayetin cifir yyönünden sayı değeri 1303 eder. Hud Suresinde -Emrolunduğu gibi hareket et-, anlamında bir ayet olduğu gibi Şura suresinin 2. ayetinde de aynı anlamda bir ayet vardır. -Vav-la başlayan Şura suresindeki ayetin cifir yönünden sayı değeri de 1309 eder. Bu tarihte bütün muhataplar içinde özellikle birine Kur'an adına iltifat ediliyor, doğru olmak yolunda buyruk veriliyor. Birinci tarih(1303)de ise, Risale-i Nurlar müellifi(Said-i Nursi)nin ilim tahsiline başladığı tarihtir. İkinci ayetin tarihi ise O müellif(Said-i Nursi)nin harika bir şekilde pek az bir zamanda ilimce en son noktaya ulaştığı(!), tahsili bitirdikten sonra ders vermeğe başladığı ve 3 ayda, bir kış içinde, 15 senede ancak okunabilen 100'den çok kitap okuduğu ve o zamanın o muhitte en ünlü alimlerinin yanında o 3 ayın mahsulu fakat 15 yılın mahsulü kadar olan ilimleri kazandığı, ne kadar büyük bir alim olduğunu; hangi ilimden olursa olsun sorulan her soruya en doğru cevabı vermekle ispat ettiği tarihe rastlar."(Tasdik-i Gaybi, s. 61-62, yıl 1958) Said–i Nursi’ye göre Atatürk Deccal’di Said–i Nursi bir çok lahikasında Atatürk’e “Deccal” diye hakaret ediyordu. Deccal, İslami literatürde en ağır hakaret sayılan ifadelerden biridir. Deccal; yalan söyleyen, aldatan, karıştıran kişi anlamına gelir. Deccalin ortaya çıkması kıyamet alametlerinden biri olarak da görülmüştür. Deccal konusunda tarih boyunca ortaya atılan iddiaları gündeme getirecek değiliz. Ancak Said–i Nursi’nin şu satırlarını okuduğunuzda Deccal denilince kimin kastedildiğini çok iyi anlamış olacağız. “Ben bir manevi alemde, İslam Deccalini gördüm. Yalnız bir tek gözünde teshirce bir manyetizma gözümle müşahade ettim ve onu bütün bir münkir bildim. İşte bu inkarı mutlaktan çıkan bir cüret ve cesaretle mukaddesata hücum eder.(...) Fakat kahraman ve mücahit ordunun ve dindar milletin ruhundaki nur–u iman ve Kur’an ışığıyla hakikat–i hal–i göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribatını tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılıyor.” (Şualar458–459,Siracun Nur 247) Saidi Nursi, başlangıçta şifreli olarak işaret ettiği Deccal’in kim olduğunu daha sonra şöyle anlatıyor: “Ölmüş gitmiş dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir Hadis–i Şerif’in ihbariyle Kur’an’a zararlı bir adam çıkacak demiştim.Sonra Mustafa Kemal’in o adam olduğunu zaman gösterdi. (Emirdağ Lahikası I/278,Yirmiyedinci mektuptan Sabık Reis–i Cumhur’a ve üç makama gönderilen istida) Saidi Nursi, Mustafa Kemal’e yönelik Deccal suçlamasında daha da ileri giderek şunları yazar: “...Lozan Muahedesinde söz veren ve pek şiddetli ve dehşetli hücumlarına rağmen hiçbir hakiki Müslüman Türk’ü Protestan yapamayan ve Millet–i İslam için pek zararlı olduğunu ef’aliyle ispat eden ve Hadis– Şerif’in haber verdiği o müthiş şahıs kendisi olduğunu(yani Deccal, y.n) hayat ve mematiyle gösteren Mustafa Kemal’e bir mahrem eserde ‘din yıkıcı Süfyan’ dediğimizi (...)” (Emirdağ Lahikası I,50–51;Yirmiyedinci Mektuptan Mahkeme–i Kübra’ya Şekva ve Müdafaatın Bir Haşiyesi olan Parçanın Hülasasıdır, Ayrıca Müdafaalar, 226–227) Saidi Nursi Atatürk’e açıkça Deccal diyor, Millet–i İslam’ı Protestan yapmak istediğinden bahsediyordu. Oysa, Saidi Nursi’nin Deccal dediği Atatürk, İzmir Amerikan Koleji’nde misyoner faaliyette bulunuluyor diye bu okulu tamamen kapatmış, hayatta iken Bab–ı Ali’nin “Misyonerle Mücadele Teşkilatı” kurmasına destek vermiş, 3 Ocak 1922’de Meclis Başkanı iken yayınladığı bir muhtırada, İçişleri Bakanlığı’na çok sert çıkışarak, Amerikalıların Anadolu’da “Öksüzler Yurdu” altındaki yapılanma isteklerinin tamamen Hıristiyanlığı yaymak amacı taşıdığını vurgulayarak “bu talebin derhal reddedilmesini” istemişti. Said-i Nursi ve şehitlik Şöyle diyor Said– Nursi: “Birinci Dünya Savaşı’nda bizimle savaşmış da olsa, bir Hristiyan ölmüşse şehit sayılır, ahirette mükafatı vardır.” (Kastamonu Lahikası,s.45) “Ne dinden olursa olsun bir nevi şehit hükmündedir. Mükafatı büyüktür, belki onu cehennemden kurtarır. Elbette şimdi fetret gibi karanlıkta kalan ve Hz. İsa’ya mensup Hristiyanların mazlumlarının çektikleri felaketler, onlar hakkında bir nevi şehadet denebilir.” (Kastamonu Lahikası,s.75) “Hatta o mazlumlar kafir de olsa, ahirette kendilerine göre o dünyevi afattan çektikleri belalara mukabil rahmet–i ilahiyenin hazinesinden öyle mükafatları var ki, eğer perde–i gayb açılsa o mazlumlar haklarında büyük bir tezahürü rahmet görünüp, “Ya Rabbi şükür elhamdü lillah diyeceklerini bildim ve kati surette kanaat getirdim.” (Kastamonu Lahikası,s.45) İslam tarihi boyunca kendini Müslüman olarak addeden hiçbir din adamı, Müslümanları ve İslamdaki şehitlik kavramını böylesine aşağılayan ifadeler kullanmadı. Bu cinayete ilk kez Said–i Nursi’de rastlıyoruz. Şehitlik, Allah yolunda savaşan, vatanını savunan ve bu uğurda ölenlere verilen bir mükafattır. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’ya karşı savaşan “yedi düvel”, Haçlı dünyasının karşımıza çıkardığı küfür ordusuydu. Bu savaşta Ortadoğu’dan, Çanakkale’ye kadar bir çok cephede milyonlarca “Mehmedimiz” din uğruna, İlay–ı Kelimetullah uğruna, vatan uğruna, bu vatan üzerinde Ezan–ı Muhammedi ilelebet çınlasın diye şehit oldu. Ama bir din adamı bozuntusu ortaya çıktı ve “ne dinden olursa olsun, Müslümanlara karşı savaşıp ölen kafirlerin de şehit olduğunu” ilan etti. Ve hatta hiç utanmadan yüzü kızarmadan Memedimizi katleden o kafirlere bir de “mazlum” dedi. Dinlerarası Diyalog ve Said-i Nursi Bu olayın ve “Vatikan’ın misyonunun bir parçası olmayı” kabullenmenin tarihsel bir altyapısı var mı sorusu kuşkusuz sizin de aklınıza geliyordur. Öyle ya bir insan durup dururken neden dünyadaki misyoner faaliyetlerin merkezi olan bir kurumun misyonun bir parçası olmayı kabul eder? Bu sorunun cevabını bugünkü Nur cemaatinin faaliyetlerinde değil, Said–i Nursi’nin yazdığı risalelerde gösterdiği hedeflerde aramak lazım. Saidi Nursi risalelerinde pek çok yerde Hristiyanlarla yakınlaşmayı, kaynaşmayı ve ittifakı şu şok edici sözlerle “emreder”: “Müslümanlık – Hristiyanlık ittifakını bozmaya çalışanlara karşı üç zümre; Nurcular, Hristiyan ruhaniler ve misyonerler uyanık olmalıdır.” (Emirdağ Lahikası I, s. 1712, Tarihçe–i Hayat, s.434’den nakleden Prof. Dr. Yumni Sezen, Dinlerarası Diyalog İhaneti, Kelam Yayınları) “Misyonerler ve Hristiyan ruhanileri, hem nurcular çok dikkat etmeleri elzemdir. Çünkü herhalde şimal cereyanı, İslam ve İsevi dininin hücumuna karşı kendini müdafaa etme fikriyle İslam ve misyonerlerin ittifakını bozmaya çalışacak.” (Lem’alar,111,141) Saidi Nursi Müslüman ve Hristiyanlar arsındaki ittifakın bozulmaması için nurcu kardeşlerine çağrı yaparak misyonerlerle sürekli bir ve beraber, ittifak halinde olmalarını istiyor. Bu ifadelerde sadece Hristiyanlarla değil Hristiyanlığı yaymak için büyük paralarla Osmanlı topraklarında Hristiyanlaştırma faaliyetlerinde bulunan “Hristiyan misyonerlerin o dönemdeki uzantılarıyla de ittifak halinde olunmasını “emretmesi” insanı şaşırtıyor. İyi de Saidi Nursi misyonerlerle neden böylesine sarmaş dolaş olunmasını istiyor? Nurculara neden “misyonerlerle ittifak halinde olun” diyor. Osmanlıyı o misyonerler ve onların işbirlikçileri parçalamadı mı? Saidi Nursi’nin bu misyoner aşkı neden?
..........................................................................................
saidi nursi veya bi başkası hakkında hakeret içeren yazılar bize yakışmaz seveni var sevmeyeni var burası tbt @scuderia...
-
saidi nursi ABD'nin ve Avrupanın kuklası,yalamacısı bir islam devleti kurmak için gönderildi diye biliyorum ben. Sen şeyh said ve saidi rıza ile karıştırmıs olabilirsin.Onlar kürtleri kandırıp türklerle arasını bozdular. Ama şu bilinmelidir ki Türk - Kürt 1000 yıldır kardeşce yaşarken son 80 yılda birbirine düşürüldü.Çünkü TR nin anadoluda olması büyük ortadoğu projesini gidişattını engelliyordu.Herklez biliyor ki TR yi savaşarak yenemezler ve çok bilindik bir taktik yaptı enperyalistler.
Parçala, böl, yut.... bana gore bu plan %100 başarıya ulaşmısgibbi.... Çünkü kürtlerle pkk yı aynı şey sanan her solcuyu pkk lı zanneden avanaklar dolaşıyor...
-
fark etmes ikiside aynı kapı :)) gaza geldim bi kac bişi yazım dedim sonucta hepsi yobaz hepsi bolucu hepsi serefsiz
-
hepsi değil.Anlamıyor musun! Yarın işgale gelseler belki ülkesini seven bir kürtün kucağında hastaneye taşıncaksın.Bence 2 defa düşün...insan olarak bak.
-
senın yazdıgın bu saidi nursi suan buyuk bir hayran kitlesine sahip bence sen karıstırosun hemde bayagı bir karıstıyosun suan akp ye oy veren toplulugun yarısından fazlası bu adamın eserlerini okuyan kesimdir.
-
akp nin arkasında isterse çin ordusu olsun mühim değil.Biz onların vatan haini olduğunu biliyoruz.Gerekirse şehit oluruz.Ama birimiz yaşadığı sürece onlara bu dünyayı dar eder
-
ayrıca SAidi nursi meclisi Ataturkle beraber dualarla acmıstı bunlar sence bir tezatlık olusturmuyor mu? bu yazıyı kımden aldıysan adam amacına ulasmıs beyınlerı kırletmeyı basarmıs
-
saidi nursi daha sonra doğuda isyan çıkartmışdır.Hatırlatırım ve kimsenin beynimizi yıkadığı filan yok.Bizi AQP li lerle karıştırma.Biz düşünebiliyoruz.Doğru mu Yanlış mı ayırt edebiliyoruz.Yorma sen kendini...
-
ya arada buda gitsin bak su kısama
Saidi Nursi Müslüman ve Hristiyanlar arsındaki ittifakın bozulmaması için nurcu kardeşlerine çağrı yaparak misyonerlerle sürekli bir ve beraber, ittifak halinde olmalarını istiyor. Bu ifadelerde sadece Hristiyanlarla değil Hristiyanlığı yaymak için büyük paralarla Osmanlı topraklarında Hristiyanlaştırma faaliyetlerinde bulunan “Hristiyan misyonerlerin o dönemdeki uzantılarıyla de ittifak halinde olunmasını “emretmesi” insanı şaşırtıyor. İyi de Saidi Nursi misyonerlerle neden böylesine sarmaş dolaş olunmasını istiyor? Nurculara neden “misyonerlerle ittifak halinde olun” diyor. Osmanlıyı o misyonerler ve onların işbirlikçileri parçalamadı mı? Saidi Nursi’nin bu misyoner aşkı neden?
ya karıstırmıs olabilirm gecenın 4 unde birazda kafam karısık ksura bakmayın bunuda onyargılı okuyun emi :)) -
tranceport bunu yazdı:
-----------------------------
ya arada buda gitsin bak su kısama
Saidi Nursi Müslüman ve Hristiyanlar arsındaki ittifakın bozulmaması için nurcu kardeşlerine çağrı yaparak misyonerlerle sürekli bir ve beraber, ittifak halinde olmalarını istiyor. Bu ifadelerde sadece Hristiyanlarla değil Hristiyanlığı yaymak için büyük paralarla Osmanlı topraklarında Hristiyanlaştırma faaliyetlerinde bulunan “Hristiyan misyonerlerin o dönemdeki uzantılarıyla de ittifak halinde olunmasını “emretmesi” insanı şaşırtıyor. İyi de Saidi Nursi misyonerlerle neden böylesine sarmaş dolaş olunmasını istiyor? Nurculara neden “misyonerlerle ittifak halinde olun” diyor. Osmanlıyı o misyonerler ve onların işbirlikçileri parçalamadı mı? Saidi Nursi’nin bu misyoner aşkı neden?
ya karıstırmıs olabilirm gecenın 4 unde birazda kafam karısık ksura bakmayın bunuda onyargılı okuyun emi :))-----------------------------
Adam ingiliz ajanı.BOP(büyük ortadoğu projesi) ne olduğunu bilseydin anlardın.Zaten Saidi nursinin multi o.ç olduğunu biliyoruz.TayyiT in hocaları onlar.TayyiT o.ç ise saidi nursi de o.ç dir.Çok basit işde..
-
ZaYGo bunu yazdı:
-----------------------------
saidi nursi daha sonra doğuda isyan çıkartmışdır.Hatırlatırım ve kimsenin beynimizi yıkadığı filan yok.Bizi AQP li lerle karıştırma.Biz düşünebiliyoruz.Doğru mu Yanlış mı ayırt edebiliyoruz.Yorma sen kendini...
-----------------------------ben yormuyorum ama bizlere yıllarca soylenen menemn olayalrının dinci kişilerce yapıldıgıydı ama gercek neymıs gercek bu işleri yapanların esrarkes oldukları ve camıye kendılerıne adam toplamak için gittikleri yani hacı hoca takımı degil bu dervis mehmet denen esrarkes gerici ot vererek yanına adam topluyor ve saldırtıyor
bu gercekler 80 sene sonra ortaya cıktı aklıma söle bir soru geliyor bakın ben hıc bir partı taraftarı deilim yanlıs anlasılmasın ama bu saidi nursi kitaplarını okuyan insanlar cok halim salim insanlar oluyor unide bolca böyle insan görmekteyim tabi içlerinde fırlama olanlarda var her haltı yıyen insan dolandıran ama sonucta cogu zararsız ınsanlar gelelım komploya bu yukselısı önlemek isticekler böyle seylerı ortaya atabilir.gelelim ikin komploya bu konuyu acan arkads bu olaya hızmet edıyor olabilir