




Uzun Olur Gemilerin Direği / Ah Bir Ataş Ver Sigaramı Yakayım
-
http://www.youtube.com/watch?v=Rm_AFS7uDAA
Yaygın hikaye şöyledir ki Dumlupınar Denizaltısı 4 Nisan 1953'te İsveç bandıralı Nabulavşi ile çarpıştıktan sonra batar. Denizaltıda mahsur kalan denizciler bir telefon şamandırasını suyun üstüne fırlatırlar ve kurtarma ekibi ile bağlantı kurarlar hemen aşağıya fazla konuşmamaları şarkı türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri, havayı idareli kullanmaları ile ilgili bir uyarıda bulunulur. Daha sonra da kurtarma çalışmaları sonuç vermeyince yine aşağıdakilere vahim durum şöyle anlatılır: "Sigara içebilir, şarkı türkü söyleyebilirsiniz". Sonra da türkü başlar. Bu bilinen hikaye.
Gerçek hikaye ise şöyle: (Bu gerçek hikayedeki kahramanlarımızın ismini hikayeyi bizzat kahramanların yakınlarından dinleyen Sunay Akın onlar isim vermesini istemediği için isim vermeden anlatmıştır)Bu hikaye Gelibolu'lu bir deniz subayı öğrencisi ve Gelibolu'lu bir kızın aşkının hikayesidir. Bu genç Bahriyeli okulundan mezun olur ve mezun olduğu gün sevgilisi ile buluşmak için söz verdiği yere gitmek için yola koyulur. Buluşma yerine kız çoktan gelmiştir. Kız sevgilisi ile buluşacağı için çok mutludur. Bahriyeli buluşma yerine gelir sevgilisi ile buluşur. Kız çok mutludur ama oğlanda bi durgunluk vardır. Kız ne olduğunu sorar, oğlan mezun olduğu için artık görevlere gideceğini ve belki de aylarca görüşemeyeceklerini söyler. Kız korkar, içinden 'Acaba benden ayrılmak mı istiyor' diye geçirir. Ve olsun ben beklerim der. Oğlan bu sözlere sevinir. Ve yanında getirdiği bir kutuyu kıza verir.K ız sorar 'Nedir bu?'. 'Aç!'der oğlan. Kız açar kutudan kalın bir el kitabı, bir de el feneri çıkar. Kız anlam veremez, nedir bu diye sorar. Oğlan bu kitap mors alfabesidir. Bunu oku öğren ben boğazdan geçerken bana söylemek istedini böyle anlatırsın der. Ben boğazdan ne zaman geçeceğimi sana telefonla bildiririm der. Ve oğlan göreve çıkar.
Bir gün kızın bir arkadaşı kıza gelir ve oğlanın aradığını söyler. Oğlan herkesin evinde telefon olmadığı için arkadaşını arayıp haber vermiştir. Arkadaşı kıza işte şu şu gün şu saatte boğazdan geçecekler diye söyler. Kız da ailesinin korkusundan mors alfabesini geceleri çarşafın altında el feneri ile çalışmaktadır. Sevgilisinin geçeceği haberini de alınca geceler boyu çalışır. Denizaltının geçme saati gelir. Kız odasının boğazı gören penceresinin önünde gözü ufukta beklemektedir ve birden denizaltı görünür. Kız başlar geceler boyu öğrendiğini uygulamaya; alır el fenerini başlar yakıp söndürmeye. uzun uzun kısa kısa uzun kısa uzun tabi kızın yazdığını denizaltı güvertesindeki tüm denizcilerde görür biri koşar komutana haber verir: 'Komutanım karadan biri mors alfabesi ile bişiler yazıyo biri bize bi mesaj vermek istiyor.' diye. Komutan çıkar güverteye okur kızın yazdığını: 'seni seviyorum' Hemen sorar "kime geliyor bu mesaj?" Kimseden ses yok bizim oğlan komutana doğru yaklaşmaktadır elinde bir fenerle. Olayı anlatır komutana ve cevap vermek için izin ister. Komutan 'Olmaz!' der. "O elindeki fenerle olmaz, geç denizaltının projektörüne!"
Oğlan hemen gider yakar projektörü başlar yazmaya uzun uzun kısa kısa uzun kısa uzun şöyle yazmaktadır 'ben de seni'
O gece Gelibolu deniz altının dev projektörü ile bir aydınlanır, bir söner, bir aydınlanır, bir söner, uzaylılar geldi sanar halk."O elindeki fenerle olmaz, geç denizaltının projektörüne..."
Bu iki aşığın hikayesi askerler arasında efsane gibi yayılır, ama kimse o kız kimdir oğlan kimdir bilmez.. Oğlan yine göreve gider; Boğazdan geçmelerine bir hafta kala yine haber yollar şu gün gece şu saatte boğazdan bi deniz altı konvoyu geçecek ben konvoydaki ilk denizaltıdayım yani ilk gördüğün deniz altıda ben olacağım ona göre diğerleriyle karıştırma der. O gün gelir, kız beklemeye başlar yine penceresinde. O gün takvimler 4 Nisan 1953'ü göstermektedir. Oğlanın da içinde bulunduğu Dumlupınar deniz altısı İsveç bandıralı Nabuland (Nabulavşi) ile Gelibolu açıklarında çarpışır. Ve batar, yani kıza daha görünmeden denizin derinliklerine gider... Konvoydaki Bahri KURT komutasındaki ikinci deniz altı ise olanlardan habersiz rotasında ilerlemektedir. Gelibolu önlerine gelir. Tabi kız ilk bu denizaltıyı gördüğü için başlar yazmaya 'seni çok seviyorum'. Erler mesajı okur o kulaktan kulağa duydukları efsanenin doğru olduğunu anlarlar ve doğruymuş doğruymuş fısıltıları arasında erlerden biri Bahri Kurt'a haber verir. Kurt güverteye gelir ve kızın mesajını görür. Erler sorar 'Efendim napalım'. Kurt düşünür 'Bu kız heralde denizaltıları şaşırdı çünkü sevdiği bu gemide değil, olsaydı gelirdi'. Erlere 'Şimdi bu kız sevdiğinden mesaj alamazsa rahat edemez, biz bi cevap yazalım.' der ve geçer projektörün başına, başlar yazmaya; "ebediyete kadar!" . Kız karşı mesajı görür, ve gönül rahatla yatağına döner.
Saatler sonra anlaşılır ki Dumlupınar kaza geçirmiş. Hemen arama kurtarma çalışmaları başlar. Denizaltıdan yukarı fırlatılan telefon şamandırası ile aşağıdakilerle temasa geçilir. Ama kurtarma çalışmaları boşunadır. Denizaltı dalgıçların inemeyeceği kadar derinderdir. Talihsizliğe bakın ki kurtarma çalışmaları sırasında kurtarma teknelerinden biri manevra yaparken pervaneleri ile telefon şamandırasının kablosunu koparır ve iletişim kesilir. Saatler süren çalışmalar sonuç vermez ve o gün tam 88 bahriyeli genç şehit olur. İşte esas hikaye budur...
-
hatalı post
noname tarafından 16/Eyl/13 03:59 tarihinde düzenlenmiştir -
Bu saatte hiç kaptırma hacı, insanın yaşama sevincini bırakmıyor :|
-
Bunun üstüne bi sigara yakılır.
Hatta dumandan kalp çıkartılır.
-
götüme kaçar gemilerin direği,
ah bu sevdayı n'eyleyim.
-
-
......
srsr_mnyk tarafından 16/Eyl/13 15:12 tarihinde düzenlenmiştir -
harbiden gerçek mi bu ? Yaygın hikaye diye yazılmış doğruluğuı ne kadar peki bu olayı ? Tamam gemi olayı kesin gerçek de o şarkı olayına pek tatmin olmadım açıkcası
-
Açmayın amk şöyle konular :) beklerim hepinizi repeate sardım şarkıyı barış akarsudan
Easx tarafından 16/Eyl/13 15:06 tarihinde düzenlenmiştir -
Barış akarsu çok güzel söylüyor,ayrıca akustik gitar versiyonunu çok beğeniyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=4JDziLSltbs
-
akustikelektrik bunu yazdı
Barış akarsu çok güzel söylüyor,ayrıca akustik gitar versiyonunu çok beğeniyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=4JDziLSltbs
Mükemmelmiş hocam