Yeni Moda : Online Duygu Sömürgenleri
-
Son bir aydır facebookta denk geliyorum. "5.Boyut tadında" hayır hasenat hikayeleri. Yok karımla fakiri doyurduk , halimize şükrettik , şöyle olmuş böyle olmuş... Hep aynı kalem hep aynı anlatım tarzı.
Amaç ne anlamış değilim. Face grubunu öne çıkartmak mı ? Milletten para kopartmak mı ? Yoksa zenginler fakirleri doyursun , parası olmayanda haline şükretsin mi ? Örnek bir hikaye bırakıyorum aşağıya
-0-TAVUK DÖNER
Virüsten dolayı üç ay dükkanı açamayınca özlemiş herkes, saat üç oldu ve neredeyse dönerim kalmadı. Kasada paraları sayarken bir çocuk yanaştı.
_Abi kaç para dedi. Yarım beş, tam on dedim. Ya çeyrek diye sordu. Anladım o kadar parası yok, dedim sende ne kadar çıkar? Saymaya başladı ama hep 5-10 kuruş. Koy dedim paraları şuraya, sen geç otur masaya. Ustama seslendim:
_‘’Yarım olsun, içine her şey konulsun, ayranda verin, azıcıkta tabağa patates ekleyin’’.
Çocuk dönerini yerken küçücük ayaklarına baktım. Çıkarmış ayakkabılarını, ayaklarını birbirine sürtüyor. Anladım ki üşümüş ısıtmaya çalışıyor. Bugün çok da yağmur yağıyordu, mubarek kuru yer bırakmıyordu.
Kendime bir çay söyledim, müsaade isteyip yanına çöküverdim. Ayranı niye açmadın dedim.
_Param yetmez ki abi dedi. Namaz abdest ile,tavuk döner ayran ile dedim, açıverdim. İçti ne varsa, bitirdi tabağını da.
Doymadın sen getireyim bir daha ne dersin deyince benim yıllardır aklıma gelmeyen o muhteşem şeyi duydum kulaklarımla: ‘’Elhamdülillah abi’’…
_Eeee anlat bakalım nereden geldin, nereye gidiyorsun, niye sokaklarda dolaşıyorsun? Annen-baban ne yapar, evin nerede? diye sordum.Eli ile işaret etti;
_ Evimiz orası işte abi dedi. Benim dükkanın tam karşısında araya sıkışmış eski bir ev vardı. Ama orası uzun zamandır boştu. Tabii biz açmayınca dükkanı üç aydır görmemişiz. Bu eve birileri taşınmış. ‘
_’Annem işe gitti. Evleri temizleyip gelecek’’ dedi. Camdan üç gündür beni seyrediyormuş. Kaç defa söylemiş annesine ama annesi hep olmaz diyormuş. Para biriktirip yiyeceğim diye kafasına koymuş. Akşam annesi de birkaç kuruş verince bugünkü tavuk döner hayali ile uyumuş.
Babasını hiç bilmiyormuş.
_ Resmi var getireyim mi? dedi.
Kim var şimdi evde dedim. Kimse yokmuş. Anahtarı da yokmuş ama kapı kapanmasın diye taş koymuş.
Otur dedim burada. Çay da ısmarlarım sana. Annen gelince gidersin. Hem bak burada iş de çok bana yardım edersin. Ama önce sana bir ayakkabı alalım, ayaklarını ısıtalım.
Aldım ayakkabasını baktım 33 numara. Vardım az aşağıdaki ayakkabıcıya. Döndüm dükkana. Giydirdim ayaklarına. Ama bir sevindi ki yürüyüşü bile değişti vallahi. Küçücük boyu ile masalarda olanları topladı. Neredeyse bize hiç iş bırakmadı. Bir gözüm onda, bir gözüm karşı tarafta. Hah tamam annesi de geldi sonunda.Aldım çocuğu hemen vardım yanına.
_Abla korkma dedim, karşı tarafta dükkan sahibiyim. Bugün bize çok yardım etti senin çocuğun. Müsaade edersen akşama hanımı alıp size gelmek isterim.
Yüzüme bile bakamayan abla, buyurun abi dedi. Eşime telefon ettim. Bizim çocuğun kıyafetlerinden istedim. Akşam olunca vardık eşim ile o ablaya. Konuştuk, dinledikçe hem ağladık hem de huzur bulmuştuk.
Kocasını, çocuğu üç aylık iken kaybetmiş. Aslında onlarda normal bir aileymiş. Ama hayat onları bu günlere sürüklemiş. Ev temizleyerek, geçinmeye çalışıyormuş. Aklı hep evde bıraktığı çocuğunda kalıyormuş. Kimsesi de yokmuş. Ama gerçekten belli. Tek odalı evde, bir çekyat bir de halı vardı yerde.
Bu eve taşınmış kirası çok ucuz diye. Buzdolapsız ev mi olur? Bu çocuk televizyonsuz nasıl geceleri oturur? Yoktu valla. Bir önceki ev sahibi eşyaları kiraya saymış, ancak öyle bırakmış.
Çıktık evden. Eşim ile arabaya binince göz göze geldik birden. Akıllı telefonlarımızın tuşlarına bastık. Birkaç dostumuza ulaştık. Biri televizyon, biri buzdolabı ile yola çıkarken, biz de onlara bol bol alışveriş yaptık.
Sabaha çok güzel bir kahvaltı edilsin, akşama da tencerede etleri pişsin. İki saat de her şey oldu. Dolapları doldu. Ben verecektim ama buzdolabını getiren arkadaş elime bir zarf tutuşturdu. O para da ablamıza birkaç ay umut oldu.
Çıkarken evden bana söz verdi. Okullar açılıncaya kadar hergün bana yardıma gelecek. Hem tavuk döner yiyebilecek, hem de annesine harçlıklarını götürecek.
Şimdi mutlu ve huzurluyum. Bu gece rahat uyurum. Yarında kısmetse dönerimiz şıp şıp akar. Rızkımızda peşimizden koşar. Geriye ne kaldı dilimde? Hepsini geçtim de. Karnımı doyurup ayranı içince, "Elhamdulillah"diyeceğim bundan sonra ben de...
okuduysan paylaş başkalarıda okusun
-
Donerciler de iyi kazaniyo ha
-
Yakın ilişkiler azaldı. Eski gelenek görenekler neredeyse bitti.
hal böyle olunca millet duygularını facebokta paylaşmayı tercih ediyor.
Özellikle 50yaş üstü vatandaşların paylaşımlarına yorum yağıyor.Hayrolsun bakalım..
-
Sağ elin verdiğini sol elin görmeyecek. Hayır yapmanın kaidesi budur.
-
Rıdvan kevrek var ikisinin de kanlı var aynı videolar.
_bu videoları oynatıcıyla nasıl yapıyoruz mobilde ya da pcde :(
seyhzade tarafından 05/Haz/20 22:50 tarihinde düzenlenmiştir -
kadircankaya bunu yazdı
Rıdvan kevrek var ikisinin de kanlı var aynı videolar.
_bu videoları oynatıcıyla nasıl yapıyoruz mobilde ya da pcde :(
http......www ve com ekle YouTube birlestir, sonra araya "watch?v="
:D
http://www.youtube.com/watch?v=k2Mf-T9XqvU
-
Bana hiç denk gelmiyor, demek çok gezeliyorsun internette.
-
x-files bunu yazdı
Bana hiç denk gelmiyor, demek çok gezeliyorsun internette.
^^` her'âlde biz çok kullanmıyoruz, yada bölgesel yada dil anlamında Trend'ler,Yeniler,Popüler altında dolanmıyoruz.
-
x-files bunu yazdı
Bana hiç denk gelmiyor, demek çok gezeliyorsun internette.
Facebooktaki tüm arkadaşlarım yalnızca akrabalarım... Onlarda dedeler , dayılar , amcalar , teyzeler , halalar. Yaş ortalaması yüksek , böyle şeyleri beğenip , paylaşıp duruyolar.
Facebookum 5.boyut gibi ibretlik hikayelerle dolu. xD
Fakat bunların -hikaye- olduğu bariz ve tahminime göre yazarı aynı :D Çünkü hep aynı olay örgüsü , hep aynı anlatım ve sonuç.
-0-
Kapı çaldı. Bir çocuk bir su bardağı uzattı. İftara bir saat kadar vardı. Abla dedi, annem çorbaya koyacakmış bir bardak pirinç istedi. Tamam dedim, ama merak ettim. Sen kimin kızısın bakayım diye soruverdim. Üç ev aşağıda birileri taşınmıştı en alt kata. Orayı tarif etti. Pirinci verince de utandı sanki çekip hemen gitti. Ertesi gün aynı saatte aynı kız yine geldi. Aynı bardak aynı şeyleri söyledi. Para istese ya da koca bir tas ile gelse dilenci diyeceğim. Beni kandırıyor diye düşüneceğim . Ama bardak aynı, istenilen pirinç aynı. Verdim ama bu sefer bende seninle geleceğim dedim.
Sokağa çıkmak da yasak bir an önce kimse görmeden varsak. Vardık vardık. Müsade isteyip evine girdim. Eskiden de bilirdim. Çocukken de girmiştim. Bir sofra vardı yerde. Etrafında iki çocuk daha beklemekde. Oturmuşlar sadece turşu koymuşlar. Dört de kaşık var. Korku ile bana garip garip bakıyorlar. Annesi çıktı mutfaktan geldi yanıma. Zaten 1+1 olan evde oturacak tek yerde sofra. Hoş geldin abla dedi. Pirinç için teşekkür etti. Çocuklar siz oturun dedim annelerinden dışarı kadar gelmesini istedim. Hayırdır abla bu ne haldir? İki gündür bana gelip senin kız pirinç alıyor. Ama hep bir bardak, sonra gidiyor koşarak. Dedi ki: " Kardeşim. Belki bilirsin geçen ay geldik biz bu eve. Diğer evden çıkardılar eşim vefat edince. Bende ucuz diye burayı tuttum elde avuçta olan ile. Ama bu hastalık gelince, lokantadaki patronda hadi bakalım eve deyince, cebimde ki para da bitince kaldık işte ortada böylece. İlk akşam ev sahibine, sonra yandakine, olmadı diğer taraftakine vardık. Bir bardak pirinç için yalvardık. Yokmuş onlarda da. Verirlerdi sanırım olsa. Sonra size yolladım kızımı. Siz verince de içine katıp çorba yaptım salçalı. Pazartesi temizlik işi buldum ama bu akşam da sofra kurmadan uyumazlar asla. Bende pilav yaparım dedim. Aynı kapıya umutsuzca kızımı gönderdim. Ne olur kızmayın söz pazartesi akşam vallahi ödeyeceğim’’...
Eve vardım. Buzdolabını açtım. Kahvaltılıktan ete kadar ne varsa boşalttım. Bir baktım. Sokağa ekmek arabası da gelmiş. Ondan da pide ve ekmek aldım. Ezana 5 dakika kala evlerine varıp bıraktım. O çocukların poşetleri açtıkça, açtıkları herşeyi sofraya koyduklarına şahit oldukça daha fazla durmayayım deyip evime doğru yol aldım. İftari açtık eşim ile. Allah kabul etsin de. Sordu tabii. Hanım pazartesi ben gider yine alırım. Ama gece sahura bari var mı bir şey dedi. Makarna var, un var. Sen iste börek bile yaparım sana sabaha kadar dedim. Gülüştük, mutluyduk çünkü ekmeğimizi bölüşmüştük.
Eşim sabah ev sahibine varmış. Muhtardan bilgi almış. Bir iki yere de danışmış. Akşam üstü geldi dedi ki: Hani biz bu sene ilk defa umreye gidecektik. Ama yasak geldi erteledik. Gittik sayalım mı? Umremizi Rabbime satalım mı? Anladım ne demek istediğini. Sarıldım ellerine Allah senden razı olsun dedim. İçeriden bir zarf getirdim. Doldurduğum gibi gidip ablaya verdim. Çokta durmadım. İçim yanıyor olsa da onun sevinç gözyaşları ile rahatladım. Kolay değil. Bir daha zordu bize. Onca para bir daha nerdeee. Neyse. Döndüm geldim eve. Eşim secde de, dua etmekte. Sen öğleni kılmıştın. Bu ne namazı şimdi ben anlamadım diye sordum. Dedi ki: Az önce umre namazını kıldım. Haydi sende kıl da Allah'a kabul etsin diye yalvaralım... -
bi ara sex hikayeleri meşurdu şimdi de bu hikayeler meşhur iman orgasm ı için. Herkesin fetişi farklı işte. Hele hele bi lokanta sahibi var sürekli gülen yarram yaptığı yardımı video falan atıyordu arada keşfetten denk geliyor mq instayı kapatmama ramak kaldı 3-5 teknoloji kanalı var yoksa bi boka yaramz.
-
https://twitter.com/i/status/1269538760984756224
Lan allah allah ya hahahaha