folder Tahribat.com Forumları
linefolder Genel
linefolder Bazı Faydalı Notlar, Bilgiler Okumanızda Fayda Olacağını Düşündüm



Bazı Faydalı Notlar, Bilgiler Okumanızda Fayda Olacağını Düşündüm

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sevenyourdesires
    sevenyourdesires's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Haziran/2006
    Erkek
    Arkadaşlar foruma fazla yazı yazan birisi değilim, ancak bu değerli toplulukla bilgisayarımda okurken ilgimi çekmiş olan ve sizin de ilginizi çekeceğine emin olduğum bazı kitaplardan, köşe yazılarından aldığım notları paylaşmak istiyorum. Bu işi epeydir yapmıyordum fakat şimdi okuyunca aslında ne kadar faydalı bir iş yaptığımı anladım. Saygılarımla . Öncelikle kürt kardeşlerimiz için bir uyarıyla başlayayım. Danielle Mitte-rand... Beş gün önce Le Monde'a yazdığı makalede Kürtlere şöyle sesleniyor: "ABD gibi size 1975 ve 1991'de iki kez ihanet etmiş bir ülkeye güvenebilir misiniz? Yerinizde olsam güvenmem." 100 yıl önceki o beklentiler, Ermeniler açısından tam bir hüsranla sonuçlandı. Beklentinin gerçekleşmemesi bir yana, varlığını o zamana dek belli bir millet sistematiği içinde sürdürebilen Ermeni halkının büyük bölümü yok edildi. Bir milletin kökünün kazınmasına vesile olundu. Koca halkın Anadolu üzerindeki tüm izlerinin silinmesine kapı aralandı. "iyisi mi, gel ey Kürt kardeşim, gel şu işi bir bilene sor. Şu Ermeni kardeşinin bilirkişiliğine güven... Bil ki, bu savaş ortamları, zalimlerin nezdinde bitirilmemiş hesapların da kökten çözüme kavuşturulduğu tuzak fırsatlarıdır. Bu tuzağa düşme..."

    steel slaughter
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    nakamura2
    nakamura2's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Ağustos/2005
    Erkek
    Çok güzel ve doğru...Ama kendileri bilir yani bölücülük yapanın ilerde 2 ayrı .ötü olacak:C

    Memento Mori...Blossom Geri Döndün:C Mitozla çoğalan milletleri sevmiyorum:|
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sevenyourdesires
    sevenyourdesires's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Haziran/2006
    Erkek
    Şimdiki toplumsal problemlerle ilgili köy enstitüleri isimli kitaptan aldığım notlar Türk devrimine gerçekten inananlara, yani imparatorluktaki toplum düzenini, din, ırk ve sınıf farklarının tarihe karışmasını isteyenlere sol denemez mi? Halkçılık, devletçilik, devrimcilik, laiklik, cumhuriyetçilik ve Atatürk'ün açık olarak anlattığı anlamda milliyetçilik (daha yerinde bir deyimle milletçilik) ilkeleri sağcılığın hangi rengiyle uzlaştırılabilir Batılı ve gerçek anlamıyla solcu, mutlaka devrimci bile değil, sadece eski düzenin değişmesini isteyendir. Kimi insan ataları, babası anası gibi yaşamak ister, yenilikleri yadırgar, bilmediği her şeyden kuşkulanır, kimi insan da eski yaşayışı beğenmez, yenilik ardına düşer, bilmediğini bilmek ister. Sebepleri ne olursa olsun, sol, sağ ayrılığının özü budur. Her iki türlü insanın aşırıları, ılımlıları, ortacıları olur elbet. Şimdi sorarım size: Padişahını, halifesini kapı dışarı eden, yazısını, yasalarını, kılığını kıyafetini, düğününü derneğini değiştiren yeni Türkiye'nin ataları gibi yaşamak isteyen sağcıya benzer bir yanı var mıdır? Atatürk'e eski düzeni sürdürmek ya da yeniden kurmak isteyen bir insan denebilir mi? Hem Atatürk'ten yana, hem de sağcı yani devrimcilere karşı olmak mümkün müdür? Atatürkçü ancak yarının Türkiye'sinde daha ileri devrimlere karşı koyduğu zaman sağa kayabilir. Türkiye, Atatürk'ün dediği gibi, çoğunluğu köylü olan ve geleceği bu köylünün uyanmasına bağlı bir millettir Efendiler, asırlardan beri milletimizi idare eden hükümetler, tamim-i maarif arzusunu izhar edememişlerdir. Ancak, bu arzularına vusul için şarkı ve garbı taklitten kurtulamadıklarından, bu netice milletin cehilden kurtulamamasına müncer olmuştur. Bu hazin hakikat karşısında, bizim takibe mecbur olduğumuz maarif siyasetimizin hudut-u esasiyesi şu olmalıdır: Demiştim ki, bu memleketin sahib-i aslisi ve heyet-i içtimaiyemizin unsur-u esasisi köylüdür. İşte bu köylü, bugüne kadar, nur-u maariften mahrum bırakılmıştır. Binaenaleyh bizim takip edeceğimiz maarif siyasetinin temeli evvela mevcut cehli izale etmektir. Teferruata girmekten içtinaben bu fikrimi birkaç kelime ile tavzih etmek için diyebilirim ki, alelıtlak umum köylüye okumak, yazmak ve vatanını, milletini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafi, tarihi, ve ahlaki malumat vermek ve âmal-i erbaayı öğretmek maarif programımızın ilk hedefidir

    steel slaughter
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sevenyourdesires
    sevenyourdesires's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Haziran/2006
    Erkek
    Yazılarım nedense biraz karışık çıkıyor, bir üstteki notlar aslında bir bütün değil ayrı ayrı 4-5 nottu fakat anlamında bir değişiklik olmadığına kanaat getirdim, bir yetkili arkadaş ayırabilirse çok sevinirim. Büyük ihtimalle bu yazdıklarımda birbirine geçecek şimdi biraz da türban sorununun oluşumuna inelim. "Bugün türban dediğimiz, omuzlara kadar inen başörtüsü ilk defa 1970'lerin başında Lübnan'da ortaya çıktı. Modanın yaratıcısı bir din adamıydı, Lübnanlı Şiilerin lideri Hacetülislam Musa Sadr. Hayır, bu din adamı, bir moda tasarımcısı, yaratıcısı değildi. Şiiler Lübnan'ın güneyinde yaşıyorlardı, ama o bölgeye sivil Filistinlilerle Kral Hüseyin'in Ürdün'den kovduğu Filistin gerillaları da geldi. Şiiler ile Filistinliler arasında çeşitli sorunlar çıktı. Şii kadınların, Filistinliler tarafından taciz edildikleri de oluyordu. Hacetülislam Musa Sadr, Şii kadınların güvenliği için, bu biçimde örtünmelerini söyledi. Yani şimdi bizim türban dediğimiz başörtüsü bağlama biçimi, inanç değil, güvenliğin gereği olarak ortaya çıktı ve hızla y ayıldı. Hacetülislam Musa Sadr, 1975'te yaptığı açıklamada bu başörtüsü modelini bizzat hazırladığını söyleyecek ve ilhamını Batı dünyasının kilise resimlerinden ve Lübnan'daki Katolik rahibelerin kullandıkları başörtülerinden aldım diyecektir." TÜRK toplumunu ikiye ayıran "türban" sorunu kırk yaşını doldurdu. O tarihte adına "türban" demiyorlardı, 1968 yılında Ankara İlahiyat Fakültesi'nde okuyan Hatice Babacan adındaki kız öğrenci derslere başörtülü girince, ileride "türban" adını alacak bombanın fitilini ateşledi. Eğer yanılmıyorsak, bu kız öğrenci, bugünkü Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın halasıydı, yanlışsa düzeltelim... İslam Tarihi öğretim üyesi Prof. Dr. Neşet Çağatay, genç kıza; "Ben, 19 yıldır, bu sıralarda karşımda kapalı bir kız görmedim, bundan sonra da görmek istemiyorum, ya başını açarsın ya sınıftan çıkarsın, demişti." * * * GENÇ kız, başını açmayı kabul etmedi, sınıftan çıktı. Öğrencinin bu hareketini, idare hakaret kabul etti ve fakülteden atıldı. Diğer öğrenciler, Hatice Babacan'ın cezalandırılmasını protesto için boykota başlayınca fakülte tatil edildi, bakan istifa etti. Öğretim üyelerinin çoğunluğu sorunun temelinde tarikatların ve başka amaçların olduğunu belirtiyorlardı. Bunların başında da ileride suikasta kurban gidecek Prof. Dr. Bahriye Üçok vardı. * * *

    steel slaughter
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sevenyourdesires
    sevenyourdesires's avatar
    Kayıt Tarihi: 15/Haziran/2006
    Erkek
    tayyip erdoğanla ilgili ufak bir anı.. 1980 Nisan'ı... 12 Eylül'e 5 kala, sokakları kanlı bir bahar sabahında Fatih'te, öldürülen bir islamcı gencin cenaze töreni vardı (Bir Dönüşüm öyküsü, Ruşen Çakır-Fehmi Çalmuk, Metis Yay., 2001). Yürüyüş sırasında 400 Akıncı, jandarmayı görünce, solun bildik bir türküsünü Islami yorumla söylemeye başladı: "Ay ışığı jandarmanın süngüsünü yakıyor / Mahpus kardeş pencereden Akıncı'ya bakıyor / Jandarma biz Müslüman'ız / dostuz yalnız biz sana/ Kurtuluşun islam'dadır / Elini uzatsana..." Ancak jandarma elini değil, silahını uzattı. Bunun üzerine Akıncı gençler başka bir "eylem"e başvurdu; gazeteleri, ceketleri yola serip namaza durdu. Jandarma namazın bitmesini bekledi, sonra da hepsini cemseye itekledi. Ertesi gün "islam düşmanları ateşle oynuyor" başlığıyla çıkan Sebil gazetesinde, eylemde başı çekerken gözaltına alınan bir gencin fotoğrafı vardı: "islamcı gençliğin gerçek liderlerinden, MSP Gençlik Kollan Başkanı Tayyip Erdoğan..." Akp'nin neden gizli amaçları olduğuna konusunda güzel bir yaklaşım: Tabii, özeleştiri bir Batı müessesesidir... Örneğin İtalyan Komünist Partisi'nin müteveffa lideri Enrico Berlinguer'in 70 'lerde "Avrupa Komünizmi" akımının öncülüğünü yaparak başlattığı, Moskova çizgisinden ayrılarak, çoğulculuğu ve toplumun diğer kesimleriyle uzlaşmayı savunan bir sol akım yaratma sürecini, bütün ideolojik ve politik hatlarıyla izlemek mümkün olmuştu. Çünkü İtalya'nın reformcu komünistleri tartışma belgelerini dünya kamuoyuyla paylaştılar. Oysa "Milli Görüş gömleğini çıkardık" diyen Başbakan Erdoğan liderliğindeki AKP'nin, İslamcılıktan, yani toplumu ve devleti İslama uydurma siyasetinden nasıl ve neden vazgeçtiğini açıkladığı, özgün bir belgesi yok. Bu yüzdendir ki, Türkiye'de "AKP'nin gerçek amacının ne olduğu" sorusunda düğümlenen güven bunalımı hâlâ aşılabilmiş değil. Türk kamuoyunun, kendilerinden bir Milli Görüş ve İslamcılık eleştirisi beklemek hakkıdır.

    steel slaughter
Toplam Hit: 848 Toplam Mesaj: 5