Bilge Bir Murid Lazım Bana ( Bir Güzel Duygusal His )
-
Şimdi şarabımı açacağım, ve şöyle zeynep bastik, şebnem ferah, fatma turgut konser yada şarkı söyleyişi olan güzel videolar içerisinde oradaymış gibi kaybolmak istiyorum. Bir hayal kahvesinde hissi olsun. Varsa atarsınız
Konuya gelelim,
Askerdeyken bir kız ile tanıştım sosyal medyadan. Onun yaşadığı şehir Ankara, ben ise İstanbul'da yaşıyorum. Abisi Ankara'da Özel Kuvvetlerde Rütbeli. Şans eseri. Kolay yada zor günlerimde çok destek oldu, aynı zaman da yakınlaştıkta. Ama ben fiziksel görüntüye biraz fazla takık bir insanım. İnce yapılı bir kadın severim, o kilolu balık etli ve fazla da güzel diyemem. Tek sebebi bu diye pat diye de telefonda bunları söyleyip kalbini kırarak ve egocu davranarakta olmayacağımızı ifade etmiştim.
Askerde her daim varlığı ile yanımda oldu. Askerdeyken başka kızlarla yakınlaştım gördü göz yumdu ses etmedi. Askerden geldim flörtleşmelerimi gördü ses etmedi. Ama her bir anda iletişimde olabiliyorduk. İş kurdum tüm süreçlerde destek oldu. Çok düştüm destek oldu, kalktım gene de sevincimi de onunla paylaştım.Bir iki hafta konuşmaz, tekrar araştığımızda da 3 saat telefonda konuşuruz. Keyifli de geçer, espirili sohbetli güzel kahveler sigaralar dayanmaz. Her kapattıktan sonra hayatımda tam da böyle bir kadının var olmasının aslında en çok ihtiyaç duyduğum şey olduğunu görüyorum. 5 yıldır yalnızım ve çok seçiciyim.
Ama fark ettim ki, ben artık sevemiyorum. Sevmek bana benim mantığımda bir adama göre değil. Çok duygusal bir varlıktım zaman ve yaşananlar ( sadece kadınlar açısından değil ) Bana sevebileceğim insanlar değil, yanımda ve güvenebileceğim insanlara ihtiyacım olduğunu gösterdi. Şimdilerde ise hayatıma dönüp bir bakış attığım da, cıstak cıstak müzik dinleyen ben, güzel bir bar ortamında viskisini yudumlayan sadelik ve naif bir melonkiliğin içinde her şeye rağmen kadeh kaldıran, kanı kaynayan değil durgunlaşan bir adam olduğumu göstermeye başladı. Babamın açtığı radyoyu number1 fm ile değiştirirken, 25 yaşında artık çalan ferdi tayfurla uzaklara bakıyorum. Derbederlik mi değil tabi. Sadece artık büyüdük ve yarım bırakılmış her bastırılmış duygunun esiri olmak, ve esaretin altında yaşadığımı görüp, yaşanan yaşanacak ve yaşanmış her şeyin getirdiği sakinliği yaşamak ve bu sakinlikten keyif almak hoş geliyor. Daha mutlu daha rahat daha keskin gözüküyor.
Ve gördüm ki, en azından benim için hayırlı olan, deli dolu tutkulu bir aşk değil. Telefonun diğer ucunda, yastığın diğer ucunda, elimin diğer ucunda, bir güzel sohbete, bir güzel kahkahaya, bir göz yaşına ortak olacak bir sırdaş, bir dedikodu, bir çılgınlık, bir çocukluk, bir muhabbet insanıymış.
Ama hala bu büyüdüğünü söyleyen ve içinde yarım bırakılmış gençliğini taşıyan çocuk, bir güzellik eksiği yüzünden hata yapabilme ihtimalini, ileri de pişman olabilme ihtimalini kendisinde görmekte. Ve sanırım onu korkutan da bu. Egosu hak ettiğimi düşündüğüm görüntüden mi ibaret, yoksa hak ettiğimi düşünmem gereken şey içime huzur veren ve görüntüsü olmayan şeylere değebilenler mi diye düşünüyor.
Aşk meşk işleri değil de, aileden, arkadaştan, dosttan, kardeşten, ilişkilerden en iyi ediniğim tecrübe ;
Ne yaparsan yap, en yakınında ki insanla arkadaş olabilmeyi beceremiyorsan, hiç bir sıfatta olmayı beceremezsin'dir.
Çok kız arkadaşım var, ama sadece yüz yılda bir tanesi böyle insanın en yakınında olması gerektiğini hissettiriyor.
İlişkiler insanların bir birlerinin hayatlarını kolaylaştırmak için vardır. Zorlaştırmak için değil.
Nitekim, artık karmaşık ilişkiler, sambalı konak bölüm 1000.0000'li pembe entrikalar, yalanlar ihanetler bunlar yorucu ve anında siktiri çektirecek çocukça şeyler olarak gelmekte. Kendime sen olmuşsun çocuk diyorum, olmuşsun da karar mekanizmanın doğru çalışması gerek, artık hata yapabilme lüksüne sahip değilsin. Önceden kaybedecek hiç bir şeyim yok derdim ateşli gençlik zamanlarım da :)
Şimdi bakıyorum da, kaybedecek boşa harcanmaması gerekecek, zamanım, gücüm, tavizlerim, onurum, sözümün erliği, itibarım, ve beni bekleyen koca bir gelecek mevcut. Kimse için yanmam, kimseyi de kendime yaktırmam. Artık ilişkiler bir ticaret, ve iki tarafta bu ticaretten kârlı çıkmalı.
Sohbet ederiz uyumayacağım, içerek duşumu alıp keyfime bakacağım konuşuruz. Ve konuyu da şu cümleyle toparlayıp bir karar acelesinde olmadığımı, sohbet etmek istediğim için bunu da hazır kafamda dönüyorken yazıp konu olarak ortaya attığımı saçmalamaya gerek olmadığını ifade edeyim.
- Mr. Nobody ; " Seçim yapmadığın sürece, kalan olasılıkların hepsi mümkündür. " -
Kafanda bitirmişsin, kendine destekçi arıyorsun. boşver unut gitsin ama ilerde hatırlayıp hayatımdan böyle güzel birisi gelip geçti diyeceksin. İnşallah daha iyileriyle karşılaşırsın.
-
Yaş 25 ise acele etme. Bana göre evlilik 28-40 yaşları arası yapılması gerekir. Artık insanlar olgun olduğunu düşünsede 28 den önce yeterince olgunlaşmıyor. İstisnalar var tabi...
Evlilik, iş, aşk vs. konularda hayatta karşına çok değil 1-2-3 tane fırsat mutlaka çıkar. Ama burada esas olan senin bunları değerlendirip değerlenrmemendir... Çoğu zaman farkına bile varmazsın.
Bunları sana söyleyen adam 33 yaşında evlenmiş, feleğin çemberinden bikaç kez dolaşmış, şuan 35 yaşında evli ve 1 çocuk babası biri...
32 yaşıma kadar sayısız birliktelik yaşadım. Şuanki eşimi tanıyana kadar bağlanma sorunu olan, sevmeyen yada sevemeyen, bir insandım. Hatta denedim bağlanmayı ama olmuyordu, hep bir eksik vardı...
-
Fiziği bırak kimya ile ilgilen. :)
Kisa öz biseyler diyip yaticam.
Hayat acımasız. Hayat istediğin gibi toz pembe değil. Hayat mücadele ister. Mücadele ederken de farklı zorluklardan geçersin. Sabırlı olursan mutlu olacagin şeyler geçer eline. Bunu evlilik için dersek çocuk sahibi olursun.
Artık zorlu mucadelenin vakti gelmiş. Evlen ve çoluk çocuk sahibi ol. O olsaydı böyle olmazdı bu olsaydı böyle olmazdilar boş laflar. Evlen kim sana eş olduysa hayatını ona ve ailene ada.
-
Şarabını içip yat uyu :) Gece gece açtığın konuya bak.
-
bu ne fıransız özentiliği kardeşim. şarapmış ta kadınmış taa..
hayırlısı hocam hayırlısı
PathfindeR00 tarafından 02/Kas/20 00:27 tarihinde düzenlenmiştir -
gremlin bunu yazdı
Yaş 25 ise acele etme. Bana göre evlilik 28-40 yaşları arası yapılması gerekir. Artık insanlar olgun olduğunu düşünsede 28 den önce yeterince olgunlaşmıyor. İstisnalar var tabi...
Evlilik, iş, aşk vs. konularda hayatta karşına çok değil 1-2-3 tane fırsat mutlaka çıkar. Ama burada esas olan senin bunları değerlendirip değerlenrmemendir... Çoğu zaman farkına bile varmazsın.
Bunları sana söyleyen adam 33 yaşında evlenmiş, feleğin çemberinden bikaç kez dolaşmış, şuan 35 yaşında evli ve 1 çocuk babası biri...
32 yaşıma kadar sayısız birliktelik yaşadım. Şuanki eşimi tanıyana kadar bağlanma sorunu olan, sevmeyen yada sevemeyen, bir insandım. Hatta denedim bağlanmayı ama olmuyordu, hep bir eksik vardı...
Aslında evliliği bende bu yaşlarda erken görüyorum, her şey yolund giderse en geç 30 olması en erken de dediğin gibi 28 olmasına kafiyim. Ama daha erkenine özgürlüğüm de müsade etmez istemem de.
Ama fırsatlar konusunda da hem fikiriz, zaten sanırım en çok insanı bu duraksatıyor. Sonu gelmez fırsatlarla dolu olasılıklarla dolu bir dünyadayız, tek bir noktaya sabitlenip kalmak yada en azından şimdilik çok zor.
Tüm yaşanması gerekenler yaşandıktan sonra sonu evliliğe bağlamak daha iyi :)oliWeR bunu yazdıKafanda bitirmişsin, kendine destekçi arıyorsun. boşver unut gitsin ama ilerde hatırlayıp hayatımdan böyle güzel birisi gelip geçti diyeceksin. İnşallah daha iyileriyle karşılaşırsın.
Aslında bu konuda da inceyi görmüşsün hocam, aman boşver diyip yoluma baktığımda bold yaptığım yeri diyorum ama dolaylı yoldan. Seçimsizlik daha iyi o zaman.
MuhammeT bunu yazdıFiziği bırak kimya ile ilgilen. :)
Kisa öz biseyler diyip yaticam.
Hayat acımasız. Hayat istediğin gibi toz pembe değil. Hayat mücadele ister. Mücadele ederken de farklı zorluklardan geçersin. Sabırlı olursan mutlu olacagin şeyler geçer eline. Bunu evlilik için dersek çocuk sahibi olursun.
Artık zorlu mucadelenin vakti gelmiş. Evlen ve çoluk çocuk sahibi ol. O olsaydı böyle olmazdı bu olsaydı böyle olmazdilar boş laflar. Evlen kim sana eş olduysa hayatını ona ve ailene ada.
Mantık çerçevesinde düşündüğüm de direk kimyayı düşünüyorum zaten. Daha makul ve mantıklı geliyor, ama erkeksi duygular beni bitiriyor, fizik sanki olması gereken en mükemmel doğa kuralım ve bunu yok sayarsam hataların başı sonu gelmez gibi hissediyorum.
Ama diğer açıkladıkların yani hayatın toz pembe olmadığı mücadele içerisinde doğduğumuz ve ölene kadar da mücadeleye devam edeceğimiz bu süreçte, var olan mutlulukların değerini bilip bunları sağlayabilen doğru insanlarla olmak, kendi ütopyanı kurup daha izole yaşamak,
Bu düşünce ege sahillerinde bir kasaba da emekliliği beklemek gibi bir şey ve çok hoş geliyor :)qoqo bunu yazdıŞarabını içip yat uyu :) Gece gece açtığın konuya bak.
Komutanım :) Ne yapayım sıkıldım sizi arardım da yarın mesainiz var vurursunuz beni :)
-
PathfindeR00 bunu yazdı
bu ne fıransız özentiliği kardeşim. şarapmış ta kadınmış taa..
hayırlısı hocam hayırlısı
Hocam şarap 1.5 Litre 50 TL, iki gün falan içebiliyorum uzun vadeli oluyor.
1 Bira 12 TL Falan, tek gecelik oluyor. Fransızlık bir durum yok tam aksine maddi bir denge var.
Konu etiketi de, şarkı var ya belki bilmiyorsundur, ona espiri olsun diye yazdım .) -
qoqo bunu yazdı
Şarabını içip yat uyu :) Gece gece açtığın konuya bak.
Bu aralar hep örtüşüyor yazdıkların fikirlerimle heaa , yazmaktan kurtarıyorsun beni
Gerçi ben şöyle yazardım sen naif yazmışsın
içine 13 yaş helokiti tokalı kız çocuğu nu kaçtı aq bu yaşta ne bu lise1 kareli deftere kalp çizmeler. -
LaNCeLoT bunu yazdıqoqo bunu yazdı
Şarabını içip yat uyu :) Gece gece açtığın konuya bak.
Bu aralar hep örtüşüyor yazdıkların fikirlerimle heaa , yazmaktan kurtarıyorsun beni
Gerçi ben şöyle yazardım sen naif yazmışsın
içine 13 yaş helokiti tokalı kız çocuğu nu kaçtı aq bu yaşta ne bu lise1 kareli deftere kalp çizmeler.hahaahaha
-
Tamam suyu çıkmasın konu kilit