folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Devleti Yönetenlerin Etnik Kökenleri



Devleti Yönetenlerin Etnik Kökenleri

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ManiakRhifat
    ManiakRhifat's avatar
    Kayıt Tarihi: 22/Ağustos/2005
    Erkek
    Devleti Yönetenlerin Etnik Kökenleri
    Başbakan Tayyip Erdoğan
    Tayyip geçen sene memleketi Rize'nin Güneysu Beldesi'ne gittiğinde
    hemşerileri Tayyip'i 'POTAMYA'YA HOŞGELDİN' pankartıyla karşıladı. Medya
    bu pankart üzerinde hiç durmadı. Potamya ne demekti?
    Güneysu beldesinin Rumca ismi Potamya'dır. Bu beldenin ahalisinin bir
    kısmı sonradan Müslüman olmuş Rum'dur. Hala beldenin Rumca adını
    kullandıklarına göre Türklüğü içlerine tam sindirememişler demektir.
    Tayyip Erdoğan bu pankarttan rahatsız olmadı. İhtimal kendisi de Rum
    kökenlidir.
    Yine geçen sene Tayyip Erdoğan Gürcistan Devlet Başkanı'yla
    görüşmesinde kendisinin de Gürcü olduğunu söyledi. Bu bağlamda Tayyip'in
    Gürcü olma ihtimali de yüksek. Kısacası Tayyip Erdoğan Türk kökenli
    değildir. Zaten Türklük şuuru da taşımamaktadır. Zorunlu olmadıkça Türk
    sözünü kullanmaz. Türklüğü ve Türk milliyetçiliğini ayrımcılık olarak
    değerlendirdiğini çok kere vurgulamıştır. Başbakan olduğundan beri
    ağzından bir kez bile "Türk milleti" sözü çıkmamıştır. Hep Türkiye halkı
    der. TBMM Başkanı Bülent Arınç
    Manisa doğumlu, Manisa milletvekili olduğu için ve Türkçe'yi de güzel
    kullanmasından ötürü halk tarafından Manisalı bir Türk olduğu
    sanılmaktadır. Halbuki Bülent Arınç'ın kökeni Tunceli'ye
    dayanmaktadır. Yıllar önce Manisa'ya göç etmiş bir Kürt ailesinin
    torunudur.
    Dışişleri Bakanı Abdullah Gül
    Kayseri doğumlu ve Kayseri milletvekili olan Abdullah Gül, baba
    tarafından çok eskiden Kayseri'ye yerleşen Siirt kökenli bir ailenin
    oğludur. Baba tarafından Arap ana tarafından sonradan Müslüman olmuş
    Ermeni kökenlidir. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu
    Diyarbakır doğumlu olan Abdülkadir Aksu Kürt'tür. Göreve geldiğinden
    sonra Emniyet teşkilatındaki Fetullahçı Kürt kadrolaşma inanılmaz
    artmıştır. Yurtsever Türkler (Necip Hablemitoğlu, Muammer Aksoy, Uğur
    Mumcu) hep onun döneminde katledildi. Emniyette Kürtçü ve Doğu'cu
    kadrolaşmayı sağladı. İstanbul'daki Kürt kökenli PKK'ya yardım sağlayan
    mafyayı temizleyen polisleri açığa aldı veya pasif görevlere sürdü.
    Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik
    Van'lı olan Hüseyin Çelik Kürt-Arap melezidir. Kürtçe şarkılarla
    eğitim-öğretim sezon açılışı yapılması ilk kez Hüseyin Çelik'in bakanlığı
    döneminde görülmüştür. Türkiye sadece Türklere mi ait iddiasını ortaya
    attı. Başbakan Yardımcısı Dengir Fırat
    Hükümette en kilit kişi olarak gösterilen Başbakan Yardımcısı Dengir
    Fırat 1925 yılında idam edilen Kürt isyancı Şeyh Sait'in torunudur.
    Mersin milletvekili olan Fırat, Mersin'deki Kürt nüfus hareketini
    yönlendiren kişilerin başındadır. Dengir Fırat, 2 Ağustos 2002 Cuma günü
    Meclis'te,sinir oynatan ses tonuyla, Abdullah Öcalan'ı kast ederek
    "Asamadınız! Asamazsınız! Asamayacaksınız!" diye bağırmıştır.
    Bayındırlık ve İskân Bakanı Zeki Ergezen
    Kürt kökenli olan Zeki Ergezen, bir de ayrıca Nakşibendi tarikatının
    Tillo koluna mensuptur. Başbakanın Danışmanları:
    1. Danışman: 1994 yılında PKK'ya maddi yardım yaptığı için öldürülen
    Kürt işadamının yeğeni bugün Tayyip Erdoğan'ın danışmanı. 10 Aralık 2002
    tarihinde, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Bush ile o dönem Başbakan olmayıp
    AKP Genel Başkanı olan R.T Erdoğan'ın yaptığı toplantıya katılan birkaç
    isimden biri. Babası milletvekili. Babası bir dönem insan hakları
    meselleriyle çok yakından ilgiliydi; dernek başkanıydı. Fırsat buldukça
    da İstanbul-Ankara belediyelerinin köprü, yol ihalelerini alırdı. Ailece
    S-300 Mersedeslere biniyorlar. Danışmanın üniversite mezunu bile olmadığı
    söyleniyor. Başbakan Erdoğan'ın bu danışmana özel bir sevgisi olduğu
    biliniyor.
    2. Danışman: Cüneyt Zapsu Bu danışman Güneydoğu'nun en büyük Kürt
    aşiretinin üyesi. Dedesi ilk Kürtçe tiyatro eseri yazan bir edebiyatçı.
    Ehl-i Sünnet dergisinin sahibi. Türkçe-Kürtçe yayınlanan "Jin" dergisinin
    önde gelen isimlerinden. Danışmanın halası, faili meçhul bir cinayete
    kurban giden Kürt hareketinin önde gelen isimlerinden Musa Anter'in eşi.
    Danışmanın eniştesi Musa Anter öldürüldüğünde Abdullah Öcalan başsağlığı
    mesajı yayınlamıştı. Öldürülen Musa Anter'in bir yeğeni milletvekili de
    yine faili meçhul bir cinayete kurban gitmişti. Danışman yakın akrabaları
    gibi Doğu ve Güneydoğu'da gezmiyor. O'nun bir ayağı hep Amerika'da TÜSİAD
    üyesi bu danışman, Başbakan Erdoğan'ın özellikle yurt dışındaki bütün
    resmi-özel görüşmelerinde bulunuyor. Bu danışmanın Erdoğan'ın "aklının
    yarısı" olduğu iddia ediliyor.
    3. Danışman: Bu danışman aslen Diyarbakırlı. Kürt olduğunu açıkça
    vurguluyor. Bir dönem radikal İslamcıydı. Yoksuldu; üniversitede yurtta
    kalıyordu; şimdi lüks otellerden çıkmıyor, 100 bin dolarlık ciplere
    biniyor.
    4. Danışman: Babası Güneydoğu'da bir şehrin Belediye Başkan'ıydı. O
    ise Beyaz Saray'ın yeminli müşaviriydi. Arap kökenli. Nerden nereye...
    ABD vatandaşı olduğu biliniyor. Ama şimdi o hem danışman hem
    milletvekili.
    Barzani 2 sene önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kendisine bağlı
    75 milletvekili olduğunu açıklamıştı. Kimse bu milletvekilleri kimlerdir
    diye araştırmadı. Kaynadı gitti bu açıklama.
    Namık Tan: Dışişleri bakanlığı sözcüsü Dışişleri Bakanlığındaki Kürtçü
    gurubun başı, Mardin doğumlu, Dışişleri Bakanlığında hizmete Özel yazdığı
    bir Kürt raporunda Kürtlere daha fazla kültürel haklar verilmesini talep
    etti. Ak Parti içinde ki Kürt gurubun en yakın ismi. Dışişleri
    Bakanlığındaki Kürt guruplar ile Meclisteki Kürtçü milletvekilleri
    arasındaki ilişkiyi koordine ediyor. 30 Ağustos onların (askerleri
    kastederek) 29 Ekim bizim bayramımız diyerek askerlere olan nefretini
    belirtiyor. PKK'nın finanse ettiği lokantalarda ödediği hesabın Türk
    askerine ve Türk milletine kurşun olarak geri döndüğü kişi.
    Baki İlkin: Arap Kökenli, Dışişleri bakanlığında Kıbrıs masası
    başkanıydı şimdi Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Temsilcisi, Denktaş'ın
    tasfiye edilmesi operasyonunun baş aktörü, 12 Eylül Kenan Türklüğü ve
    Milliyetçiliği zararlı, hastalıklı ve kontrol altında tutulması
    gereken bir akim olarak tarif ediyor. Dev sol mensubu 12 Eylül'de yaşı
    büyütülerek asılan 16 yaşındaki sol görüşlü Erdal Eren'in yaşını büyütme
    işlemlerinde rol alan kişi.
    Uğur Ziyal: Dışişleri bakanlığı eski müsteşarı, Dışişleri içinde Ak
    partiye en yakın isim, Kürt kökenli, Dışişlerindeki Kürtçü kadrolaşmanın
    planlamacılarından, Talabani ve Barzani'nin aşiret lideri olduğu
    dönemlerde onlara Dışişleri bakanlığı makam aracı tahsis eden kişi.
    PKK'ya yakın olmasa da modern Kürt Milliyetçiliğini destekliyor. Cüneyt
    Zapsu ve Dengir Fırat'a en yakın isimlerden.
    Türk milleti içindeki düşmanını yanlış yerlerde arıyor; biraz kafasını
    kaldırıp yukarıya bakması gerekiyor...
    Atatürk; "Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki sinesinde
    yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki,
    vicdanındaki asli cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri
    kalınmasın."
    "Türklük, benim en derin güven kaynağım, en engin övünç dayanağımdır.
    Doğuşumdaki tek olağanüstülük, Türk olarak dünyaya gelmemdir."
    "Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz.
    Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur." demişti.
    GALİBA AB/ABD İSTİYOR AYAK OYUNLARIYLA NEDEN ATATÜRK'ÜN İZİ
    KAYBEDİLMEK İSTENİYOR DAHA AÇIK DEĞİL Mİ?????!!!!!!!!!!
    Düşmanı nerede aramalı acaba?

    eğer bir domates ışık hızına ulaşırsa kendisi ışık olur. bu sebeple ampulü yakdığınızda yanınızdan geçenlerin ışık mı yoksa domates mi oldunu bilemezsiniz. eğer ışık diyorsanız ışıktır, domates diyorsanız domatezdir. buna röletivite deriz.
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    TURK_POWER
    TURK_POWER's avatar
    Kayıt Tarihi: 17/Temmuz/2005
    Erkek
    +1 çok doğru
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ibrahim_c
    ibrahim_c's avatar
    Kayıt Tarihi: 14/Haziran/2006
    Erkek
    len zikerim haaa ben %100 turkum huseyın celık annemın dayısının oglu olur husyın celık tatardır duymamayım bırdaha aminiza korum sil cabuk kimse benim turklugumle oynayamaz alla alla kufur ettırecekler ılla cumadan daha yenı geldık

    Yukarıda yazan medeni durum seceneklerinde neden DUL yok !!! ben belkı dulum
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    GolgeleR
    GolgeleR's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Ekim/2005
    Erkek
    manyakrıfat +111111111 ama dikkat et simdi sana faşist diyenler olacak ;)

    BAN
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    kurdo
    kurdo's avatar
    Kayıt Tarihi: 18/Temmuz/2005
    Erkek
    hoja komplo teorisi atacaksan ortaya ya da çarpıcı bir iddiada bulunacaksan sağlam kanıtın, o yoksa sağlam dayanağın olacak. bende şimdi diyebilirim HolyOne assında amerikalı ailesi kızılderili diye a.q. ama nerde dayanak nerde kanıt ?

    kendinize ayığ olunuz
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    liseli
    liseli's avatar
    Kayıt Tarihi: 04/Eylül/2005
    Erkek
    cyber warrior u iran gizli servisi kurdurdu.
    cia de buna yanıt olarak tahribatı kurdu.
    savsak ı ise güney patagonya gizli servisi kurmuş
    hadi dağılın gençler
    boş işlerle uğraşmayın

    abrazame con el mar
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    HeYeT
    HeYeT's avatar
    Kayıt Tarihi: 03/Ocak/2006
    Erkek
    hepside nası denk gelivermişmişlerler alla allaaa

    matematik24.com
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    cancanBey
    cancanBey's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Aralık/2003
    Erkek
    “Türk’ün en kötüsü Türk olmayanın en iyisinden iyidir. Geçmişte Osmanlı İmparatorluğu’nun bahtsızlığı, ekseriya, mukadderatını Türklerden başkalarının idare etmiş olmasıdır.” Mahmut Esat BOZKURT

    İnsanları mutlu edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını sağlamaya yarayan hareket ve enerjidir. Dünya barışı için de insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmalarıyla mümkündür. M.Kemal ATATÜRK (1931)
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    N0dZX
    N0dZX's avatar
    Kayıt Tarihi: 12/Haziran/2006
    Erkek
    puhahahhahahahhahahahha:))))


    ne alaka:D:D:D tayyip erdoğan hatta mason:D
    yok deve artık a.q.

    yıllarca mason demirel,mason mesut bu ülkenini a.q.du lafı olmadıda şimdiki hükümetin etnik kökeninmi sorun oldu ayrıca bunların hepsi yalandır yok artık bu adamların hiç birimi türk değil:D puhahahhahahaha

    hayatta yenilmiş olan kazıkların toplamına "tecrübe" denir
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ZyreX
    ZyreX's avatar
    Kayıt Tarihi: 02/Aralık/2003
    Erkek
    Yaaww tamam boşwerin şu herifleri yaww.Belli hepsinin ne mal olduğu..İleride atılacağım siyasete ve tarihe geeceğim.İlk TÜRK başbakan :D Buradan hepinize ilan ediyorum ve ileride oylarınızı bekliorum :P
  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    cancanBey
    cancanBey's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Aralık/2003
    Erkek
    IRKÇILIK:

    Irk, aynı kökten gelen insan veyâ hayvan topluluğu demektir. Arapça olan bu kelimenin Türkçesi Doğu Türklerinde uruk, Batı Türklerinde soydur. Soy dilimizde asalet ifade eder. Soylu demek asil, necip demektir. Soysuz bunun zıddıdır. Bir şeyin bozulması soysuzlaşmadır. Demek ki soyun varlığı ve iyi mânâ ifade etmesi, milletin şuurundan taht-üş şuuruna kadar, yahut taht-üş şuurundan şuuruna kadar geçmiş ve dilde temellenmiştir. Nitekim soy ve ırk hayvanların bile asillerinde, değerlilerinde aranır, yarış atlarında olduğu gibi.

    Savcı Kâzım, iddianâmesinin ikinci sahifesinde 20nci asıra gelinceye kadar dünyâ yüzünde en müfrit milliyetçi memleketlerde bile kan esasına dayanarak ırk tasfiyelerine rastlanmamıştır diyor ve bunu yalnız son zamanların Alman ırkçılığı ile başlamış bir hareket diye gösteriyor. Hâlbuki tarihte ırkçılık vardır. Uzak ve yakın zamanlarda vardır. Yabancılar bile Türk ırkına övünç verecek şekilde Türk ırkçılığı yapmıştır: Arap devleti olan Abbasî İmparatorluğunun hükümdârları Türk ırkının üstünlüğünü anlamışlar, ordularını bu üstün ırkın askerleriyle kurarak kuvvetlenmişler, Türkler başka milletlerle karışarak soyları bozulmasın diye Türkistandan Türk kızları getirip Türk askerlerinin bunlarla evlenmesini kanun hâline sokmuşlar, hattâ Türkler ahlâkça da başka milletlerin tesirinde kalmasınlar diye yeni bir şehir kurarak Türk askerlerini zevceleriyle birlikte o şehre yerleştirmişlerdi. Tarihteki türlü Türk hanedanlarında hükümdârın Türk zevcesinden doğan şehzade veliaht olurdu. Osmanlı padişahı İkinci Selim, cinsî hayatta kadın rolü oynayarak Türk halkının ahlâkını bozuyorlar diye Arnavutların Anadoluya geçmelerini yasak etmişti. İkinci Mahmut, yeni kurduğu Türk ordusunda, zekâlarının azlığından dolayı Çerkezlerin miralaylıktan daha yukarı terfi etmemeleri için ferman çıkarmıştı. Vaktiyle Yeniçeri Ocağının kurulmuş olması da ırkçılığın aleyhinde bir hareket değil, onun tamamlayıcıdır. Çünkü Osmanlı ordusunun 400.000 kişi olduğu heybetli günlerde devşirmeler en çok 20.000 kişiyi geçmiyordu. Evlenmeleri yasak olan bu devşirmeler kapıkulu, yani padişahın köleleri idi. Çünkü Türk devletinde Türkten köle olmazdı.

    Tarihte siyasî vakalar olarak görülen ırkçılık ilmî bir mevzudur. Ondokuzuncu asırdan beri işlene işlene kanunları bulunmuş, tam bir bilim olmuştur. Kendi tarihini bile bilmeyen Kâzımın bir ihtisas şubesi olan ırkçılıktan habersiz olması mazur görülebilir. Fakat savcı Kâzımın aklı ermiyor diye ilim inkâr olunamaz. Delilik, sara, boy, renk gibi hususîyetler irsen intikal ettiği gibi manevî hasletlerin, hattâ şairlik, musikişinaslık gibi şeylerin geçtiği de ilmî hakikattir. Musikişinas aileler, cani aileler olduğunu savcı Kâzım belki gazetelerde veyâ dergilerde görmüş, hiç olmazsa bazı filmlerde seyretmiştir.

    Ailelerde irsî hususîyetler olduğu gibi ırklarda da irsî hususîyetler vardır. Yüksek ırklarda bu hususîyetler müspet hususîyetlerdir. Bu müspet hususîyetler ancak aşağı ırklarla karışma neticesinde bozulur. Yüksek ırk pek çabuk bozulur. İki müsavi ırk olan Norveçliler ile İtalyanlardan yüzer çift evlense doğacak çocukların aşağı yukarı yarısı Norveçliye yarısı İtalyana benzer. Fakat yüz Türkle yüz zenci evlense doğacak çocukların hepsi zenciye benzer. Çünkü zenci aşağı ırktır. Tesâlüpte onun hususîyetleri üstün bir yer tutacaktır. Zenciden daha üstün, Türkten daha aşağı olan öteki ırklarla yapılan karışmalarda da Türk ırkı üstün hasletlerinden yine kaybeder. Sayı ile bir örnek vermek gerekirse şunu söyleyebilirim ki; yüz Türkün yüz zenci ile evlenmesinden doğacak çocukların hepsi zenci olursa; yüz Türkün yüz Yahudi yahut yüz Arap veyâ Kürt; yahut yüz Arnavut, Boşnak, Gürcü veyâ Rusla evlenmesinden doğacak çocukların yüzde yetmişi, sekseni Türke benzemez. Bu benzemeyiş hem gövde yapısında, hem de karakterdedir.

    Temiz ve üstün olan şeylerin çabuk bozulması tabii bir kanundur. Bir bardak saf suyu bozmak için deniz suyundan bir kaşık yeterse çirkeften bir damla yeter de artar bile.

    İşte ırkçılık budur. Yani Türklerin maddî ve manevî hasletlerinin bozulmaması için onun yabancı kanlarla karışmamasını isteyen millî bir düşüncedir. Gerçi Anadoluyu açan atalarımız büyük şehirlerde yabancılarla biraz karışmışlardır. Fakat ırk bilgisinin verilerine göre bir topluluk yalnız belli bir zamanda karışır da sonra bu karışma devam etmezse kendi kendisini tasfiye ederek bir müddet sonra eski hâline döner. Üç göbekten beri Türk olanlara Türk derler diyen Kâzım Alöçün bana isnat ettiği söz buradan çıkıyor. Duruşma sıralarında da söylediğim gibi su katılmamış Türk olmak için üç göbekten beri Türk olmak lazımdır. Bunu söyleyen de ben değilim, ilimdir. Almanlar Yahudilere, Amerikalılar da zencilere karşı ilmin bu kanununu tatbik ederek üç göbek ilerisine kadar kanında Yahudilik veyâ zencilik bulunan insanları kendi milletlerinden saymamaktadırlar.

    Demek ki Türk milleti dışarıdan gelen yabancılarla aralıksız olarak uzun zaman karışırsa sonunda bir daha eski hâline gelemeyecek şekilde bozulur, maddî ve manevî üstün vasıflarını kaybeder, neticede de tarihte büyük rol oynayan kahraman Türk olmaktan çıkarak Türkçe konuşmasına, kendisini Türk saymasına rağmen tarihte hiçbir rolü olmayan geri ve kaba ırklar derecesine iner. Bunun sonu yıkılıştır.

    Hiç şüphesiz her millet kendi arasındaki yabancılardan bir takımını eritip kendisine benzetebilir ve benzetmiştir. Türkler de Türkiyedeki dokuz asırlık hayatlarında kendi yapılarının kaldırabildiği kadar yabancıyı eritip kendilerine benzetmişlerdir. Bu kadarı Türk kanını ve Türk içtimaî yapısını bozmaz. Fakat yabancılar sonu gelmeyerek Türklükle karışacak olursa nihayet Türk kanını, bunun neticesinde de Türk seciyesini ve ahlâkını bozar. Bunu fizyolojik bir uzviyetin yabancı maddeleri sindirip eritmesine benzetebiliriz. Bir vücut nasıl yabancı maddelerin ancak kendisine yarayacak olanını hazmedip fazlasını kendisinden atıyorsa içtimaî birer uzviyet olan milletler de aynı şekilde harekete mecburdurlar. Fizyolojik bir uzviyet hazmedemediği ve çıkarmaya mecbur olduğu maddeleri çıkaramadığı taktirde nasıl zehirlenirse içtimaî uzviyet olan milletler de temsili kabil olmayan unsurları çıkaramadığı taktirde zehirlenmeye mahkûmdur. Fizyolojik uzviyetin hazmedemediği maddeler nasıl o uzviyetten sayılmazsa ve uzviyet tartılırken nasıl bu gibi temsil olunamamış maddeler hesaba katılmazsa bir milletin tartısı demek olan nüfus sayımında da temsil olunmamış tortular o milletten sayılamaz. Temsil olunmamış yabancıları o milletten saymak hazm olunmamış gıdaları insan vücudundan saymaya benzer.

    Yabancı unsur kendisini o vatana kan bağı ile bağlı görmediği için; kendisini asıl milliyetinden vazgeçmeye mecbur eden millete karşı içinden kin duyduğu için, o milletin içinde yalnız kendi hususî menfaatlerini güder. Fırsat bulduğu zaman ihanetten çekinmez. Tarihteki en büyük imparatorluklar olan Roma, Abbasî ve Osmanlı İmparatorlukları, içlerindeki yabancıların fesadından ve bunların yüksek mevkilere geçmelerinden dolayı yıkılmışlardır. Bir devlet kuvvetli iken ona hizmet eden yabancılar daima görülmüştür. Onaltıncı asırda Osmanlı Sadrazamı olan Hırvat dönmesi Sokullu Mehmet Paşa Turancılık yapmış, Ondokuzuncu asırda İngiliz Başvekili olan Yahudi Lord Bikonsfild İngilterede Yahudi aleyhtarı kanunları çıkarmışlardır. Fakat bunlar arızîdir. Türk tarihi, yabancıların birkaç hizmetine karşılık binlerce ihaneti ile dolup taşan bir ibret tarihidir. Çine sefere çıkan Türk hakanını zehirleyen Çinli prensesten Şerif Hüseyine, Çerkez Etheme ve Kürt Şeyh Saite kadar binlerce vakası olan bir ihanetler tarihidir. Memleketin öz çocukları ise hizmet etmek için yüksek mevkilere geçmeyi beklememişlerdir. Her yerde, her zaman, her şart içinde sessizce, gösteriş yapmadan hizmet etmişler, kan ve can vergisi vermişlerdir.

    Türk milletinin gözünü açmak için ileride büyük ciltler hâlinde neşredeceğimiz bu ihanet silsilelerini burada saymaya imkan yoktur. Yalnız, eğer açılabilirse, savcının gözünü açmak için burada birkaç tarihi vakayı anmakla iktifa edeceğim:


    Namık Kemalin büyük dedesi olan gazi ve şehit Topal Osman Paşa Nadir Şahla savaşırken Osmanlı ordusunda bulunan Araplar ve Kürtler topyekûn ihanet ederek ordumuzun bozulmasına sebep olmuşlardır.
    Balkan harbinde, Sırplarla yapılan Kumanova meydan savaşında Osmanlı ordusundaki Arnavutlar yine topyekûn ihanet ettikleri için ordumuz savaşı kaybetmiştir.
    Yine Balkan harbinde Selaniki müdafaa edecek olan 40.000 mevcutlu kolordunun kumandanı Arnavut Tahsin Paşa, tek fişek atmadan şehri ve kolorduyu Yunanlılara teslim etmiştir.
    Birinci Cihan Harbinde Araplar İngilizlerle, Ermeniler Ruslarla birleşerek ordularımızı arkadan vurmuşlar, Türk esirlerini kesip doğrayarak örneksiz vahşetler yapmışlardır.
    Türk milletinin idam fermanı olan Sevr barışını ancak Ermeni aslından Damat Ferit, Arap Hâdi ve Arnavut Rızâ Tevfik imzalamıştır. Rızâ Tevfik imzada kullandığı kalemi Amerikan Kollejine hediye etmiştir.
    Mütareke yıllarında Nemrut Mustafa diye anılan Kürt Mustafa Divân-ı Harbi sırf ırkî bir taassupla Türk vatanperverlerini idam etmiş, Ermeni tehcirlerini bahane göstermiştir. Ermeni tehcirini yapan Türkleri idam etmekle İstiklâl harbine iştirak eden Türkleri idam etmek arasında mahiyet farkı olmasa gerektir.
    Kurtuluş savaşında Çerkez Ethem ve yardakçıları Düzce ve Bolu havalisindeki Çerkez ve Abazalar topyekûn millî dâvâya ihanet etmişlerdir. Bunların bir kısmı Balıkesir havalisinde bir Çerkez Devleti kurmaya kalkışmışlardır.
    Kurtuluş savaşından sonra Doğu Anadoludaki Kürt ve Zazalar topyekûn isyan ederek ayrı devlet kurmak sevdasına kapılmışlardır.
    Daha sonra Türk ordusunda bir yüzbaşı olan Kürt İhsan Nuri, Ağrı Dağındaki Kürtlerle birleşerek ve yabancılardan yardım görerek bir isyan hareketi yapmıştır. Dikkate değer ki İhsan Nuri, kumanda ettiği bölüğü de bu isyana sürüklemek istediği hâlde Kürt efrat kendisine uymuşlar, fakat Türk erat bunu kabul etmemişlerdir.

    (H.Nihal ATSIZ'ın savunmasından bir pasaj)

    İnsanları mutlu edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını sağlamaya yarayan hareket ve enerjidir. Dünya barışı için de insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmalarıyla mümkündür. M.Kemal ATATÜRK (1931)
Toplam Hit: 4025 Toplam Mesaj: 19