folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Din Olayları Ve Dinler Hakkında



Din Olayları Ve Dinler Hakkında

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Meczup
    1049
    1049's avatar
    Kayıt Tarihi: 04/Ağustos/2005
    Homo

    İyi geceler müritler. Bu saatlerde yazı yazmayı pek sevmem ama bu sefer bu saatlere denk geldi, yapack bir şey yok. Öncelikle ülkemiz içindeki din anlayışına değinmek istiyorum. Ülkemizde birçok dine mensup insan bulunurken (hristiyan, süryani, musevi, müslüman, yezidi vs) nüfusun çoğunluğu müslümandır ya da öyle olduğunu iddia etmektedir. Konuyla ne derece alakalı bir yerden girdim bilmiyorum. Konu şekillendikçe elbet bu açıklamamsı şey de bir yere oturur kanaatindeyim.

    Kendi inancımı belirtmek gerekirse eğer, hiçbir dini derinlemesine araştırmadım ya da bağlanmadım. Merak ettiğim yönleri, kısımları oldu oralarını kurcaladım biraz. Yani anlayacağınız yerleşik bir din inancım yok ancak evrenin ve içindekilerin gelişigüzel oluşmadığı kanaatini getirdiğimden de bir yaratıcı olduğu düşüncesindeyim. Ancak bu din işleri harbiden kafamı karıştırıyor. Öyle ki, neredeyse bütün dinler kendilerinin bir numara olduğunu, o dinden cayanların sonsuz azaba maruz kalacağını, dini emirlere uymayanların da aynı şekilde cezalandırılacağını ifade eder.

    Yine de, bu dinlerin kitaplarında çok geniş bir din tanımı ya da cennet, tanrı/yaratıcı, mutlak ahlak, mutlak huzur gibi kavramlar pek işlenmemiştir. Hepsi birer şiirsel tarih kitabı gibi. Firavunlardan, Davuttan, Musa'dan ve İsa'dan bahseden, şiirsel bir anlatımı olan, insan yaratılışına hafiften değinen, dine katılır ve iyi bir insan olursak cennete(burası biraz şirinlere benziyor gibi...), eğer değilsek de cehenneme gönderileceğimizi bildiren, iyi bir insan olduğumuz halde bu doğru dinlerden en doğrusunu bulup da ona inanmadığımız takdirde cennet yerine cehennem azabıyla karşılacağımızı söyleyen yığınla din, yığınla kitap...

    Bakın bana en mantıksız gelen yer en son söylediğim nokta. Farzı misal ben öyle bir insanım ki, ne yalan söylemişim, ne kibir yapmışım, ne açgözlülük ne de başka bir günah... İçimde de hep bir yaratıcı inancını benimsemişim ama gel gör ki rafta duran o kitaplardan doğru olanı seçemedim diye cehenneme gidiyorum. 

    Daha da acı olanı, yine ben farzı misal öyle kötü bir insanım ki, çalıp çırpmışım, yalanın binbir türlüsünü söylemişim, her türlü pisliği yapmışım ama ömrümün son demlerinde o rafta duran kitaplardan en doğru olanı seçip tövbe etmişim ve sonra o da ne, adım cennet listesine yazılmış. 

    //////////////////////////

    Bunlar pek mantıklı gelmiyor bana nedense. Şahsen ben ateist olup da dünyaya bir türlü katkı sağlayan Tesla'nın, 5 vakit namaz kıldığı halde hala gıybet yapan ve ömründe okuduğu tek kitap Kuran olan olan bir adamın yerine cennete gitmesini canı gönülden isterim. Kendi nefesi ve ahlakıyla yoğurduğu insan hamurunun bu tespitine Tanrı'nın kendisi sen haksızsın derse bilemeyeceğim tabi.

    Neyse çok uzaklaşmayayım konudan. Daha önce de söylediğim gibi dinlerin hepsi birbirine benziyor temel olarak ve ülkemizin büyük bir çoğunluğu müslüman ya da müslüman olduğunu iddia ediyor. İslamdan kısaca bahsedecek olursak, kelime anlamı teslimiyet oluyormuş. Sorgusuz sualsiz teslim olma... İslamın ilk emri: "oku.." Okuyan bir insan şüpheci olmayı öğrenir zamanla. Bu da her gördüğüne, duyduğuna, hissettiğine inanmamak, ondan şüphe duymak gerektirir. Hal böyleyken bu kişinin teslim olmasını bekleyemezsin körü körüne. Yanlış anlamayın, çelişki aramıyorum. Yalnızca irdeleme yapıyorum ve bu irdemeleyi yaparken özellikle topluma baktığımda, dini yaşayan topluma baktığımda gördüğüm manzara da üç aşağı beş yukarı bir oluyor.

    Bugün bir din hakkında en çok konuşanlar, ya o dini bir şekilde kendi çıkarları doğrultusunda pazarlayanlar ya da tamamen cahil olanlar. Hatta dünyanın en gelişmiş ve suç oranı en düşük toplumlarında en yaygın inanış olarak ateizmin, suç oranı en yüksek ve en geri kalmış ülkelerdeyse koyu bir din fanatizminin yaşandığını görürüz.

    Yalnız işin en kötü yanı bu din fanatizmi ya da suç oranı da değil. Az önce bahsettiğim gibi cahillik. Sorsan hemen herkes iyi kötü bir lise bitirmiştir ama lise öğrenimi ve hatta üniversite öğrenimi bile bir insanın cahil olarak kalmasını maalesef engellemiyor. Kendi ailem içinden bir örnek vermek istiyorum. Babam pek fazla okumamış bir adamdır. Kafası bir çok şeye çalışır ama oturup da adamakıllı bir kitap okumamış. Bu yönü oldukça kötü. Babama hangi dindensin diye bir soru sorulmaz çünkü onun için tek bir din vardır ve dinin gerekleri namaz, oruç, hac, zekat vs'dir. Kuranı kaç defa türkçe okuduğunu sorsan belki okumamıştır bile ve yaşadığı dönemde nasıl, ne şekilde bir baskı altında yetişmiş bilmiyorum ama abdestsiz eline kuran alacak olsan, demediğini bırakmaz.

     

    //////////////

     

    Yine başka bir toplumsal olaydan, hatta olaylardan bahsetmek isterim. Her insan kendi amellerinden mükelleftir ve dendiği gibi her koyun kendi bacağından asılır. Peki gerçekte öyle midir? Çok uzağa gitmeyin ve metroda öpüşen çifti hatırlayın. Ülkenin gündemine oturdu, denilmeyen kalmadı. Herkes ahlak polisi, fetva veren imam, namus bekçisi kesildi. Oysa "Müslüman, müslümanın ayıbını örtmelidir." denir. Eminim duymuşsunuzdur bu sözü. 

    Montaigne'nin de dediği gibi insanlar kendi günahlarından çok, karılarının, annelerinin ve kız kardeşlerinin günahlarından korkmaktalar. Bu korku toplumunu 21. yüzyılda en güzel şekilde ve en yakından görebildiğimiz için kendimizi çok şanslı saymalıyız bana göre. Ya da bir sunucunun giyimini (bana göre dikkat çekecek hiçbir şey yoktu) eleştirip, yerden yere vurmalar, kızlı erkekli yaşıyorlar diyip toplumsal ayrışmayı, bölünmeyi oluşturup ülkeyi kutuplaşmaya sokmalar yine dinin getirdiği latifeler değil midir?

    Başörtüsünü, sözcüğün kendisini,  kılıfını değiştirip, modern bir aksesuar haline getirip,adına da türban diyip; din konusunda haksızlığa uğrayanların, ezilenlerin mutlak zaferinin sembolüdür diye lanse eden bu toplumun insanları yine bu dini kullanmamakta mıdır?

    İyi ki dinler hoşgörü timsalidir. Öyle olmasa başı açık kadın kiralık eve benzer derlerdi. Pardon bu söz söylenmişti. Bunu saymıyorum. Neyse buna bir örnek bulamadım ama bulunca yazacağım kesin.

     

    ///////////////

     

    Fazlasıyla cozuttum farkındayım. Konudan konuya atlayıp beyninizi bulandırdım belki biraz.

    Burayı özet olarak alıyorum. Genel itibariyle değinmek istediğim noktalar birbirine çokça benzeyen binlerce din, birbirine çok benzeyen, tarihsel olayları, mükafaat ve azapları şiirsel bir dille aktaran onlarca kitap bulunmakta ve yanlış olanı seçenin vay haline. Üstelik bu seçmiş olduğunuz dini cahil bir toplum içerisinde yaşamaya çalışanın da vay haline. Bundan dolayı tüm bu din olayları bana baştan sona saçma, gereksiz ve cahilleri ve fakirleri bir inanç altında toplayıp, onlara yeterince korku ve teşvik pompalayıp istediklerini yapma ya da yaptırabilme aracından başka bir şey değil. Saygılarımla...

    Her türlü fikir, öneri, eleştiri ve tartışmaya açığımdır. Tabii seviyeli olması şartıyla.


    dudaklarına değen yağmur bir parça rujundan çalar. dudaklarına değen yağmur bile, bir parça rujundan çalar. benim değemediğim o dudaklarına değen yağmur, bir parça rujundan çalar. // bi gün buralarda yeni bir ağaç yeşerecek ve biz gölgesinde mürekkepler tüketeceğiz //
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Efendi
    Efendi's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Nisan/2006
    Erkek

    Konunun tamamına yorum yapamayacağım ama ilerleyen zamanlarda yeterince açabiliriz diye düşünüyorum.

    Öncelikle değinmek istediğim tek tanrılı dinlerde kutsal kabul edilenin dinden çok yaratıcı olmasıdır. Din kendini değil yaratanı över. Bu bakımdan da üç aşağı beş yukarı tapınma olayları benzerlik gösterir. Bu benzerlik de aslında işin başlarından beri emirlerin benzerliğine ve yaratıcının BİR olduğuna vurgu yapar.

    İslam kelimesi kelime kökü olarak "se-le-me" dir ve bu da özgün anlamıyla Barıştır. Bahsettiğin teslimiyet anlamı ise "eslemedir". Öncelikle barış kelimesi temel anlam olarak alınır ve bildiğin gibi Arapça zengin bir dil olduğu için bu tür çok anlamlılık kelimeyi birden fazla anlamla donatıyor. 

    İslamın vahiyle belirtilen ilk ayeti olması sebebiyle okumak müslümana Allah tarafından emir olarak verilmiştir. Aklı selim herkesin okuyup anladıktan sonra yerine getirmesi gereken emirlerin ilk işaretidir bu zaten. Kimilerinin aksine İslamda körü körüne bağlanmak demek okuyup araştırmadan olmamaktadır. Körü körüne kelimesi hiçbir dayanağı olmadan kabul etmek demektir ki bu kendine müslüman diyen kişi ile örtüşmez. Çünkü müslüman kendini yaratanı bilir, kendini bilir, dinini bilir ve emir yasaklarını bilir vs. Bilenle bilmeyenin de bir olmadığını göz önünde bulundurursak körü körüne bağlanmak müslüman için söylenemeyecek bir kelimedir. İslamiyeti gerçek anlamda benimsemiş kişilerin sorularına aldığı cevaplar sonunda kabullenişi ve cevabın doyuruculuğu kişinin kendini adamasına yol açmıştır. Okumak,ilim ve bilgi ile ilgili birçok ayet ve hadis var. Onları yazıp da uzatmak istemiyorum ki zaten birçoğunu duyduğunu düşünüyorum.

    her ne olursa olsun kişi yaşadığını anlayabildiği sürece bir şeye kendini adamış olur. İnsan bencil bir varlıktır ve yaratılış bakımından kendisine yararı dokunacak şeylere meyil gösterir. Günlük yaşamda da bu olay böyledir. Örneğin arkadaşlarınızla oturduğunuz bir yerde biri çıkıp gelir ve size mahallede yangın var der. Şimdi bu durumda mantıklı olan mahalleye gidip hem yangını söndğrmek hem de kendi evinin güveliğini sağlamaktır. Aman benim eve bir şey olmaz deyip takmazsanız hem yangın olan evin sahibine karşı görevini yerine getirmemiş olursunuz hem de kendi evinizi ihtimal dahilinde tehlikeye atmış olursunuz. Bu örnekten sonra cennet veya cehennem kavramlarını da bu bağlamda düşünmek gerekir. Cennet var cehennem var. İbadet var, Allah var. İmtihanın sonucunda senin için bir yer var. buna karşı bir önlem almak mı daha yeğdir yoksa almayıp işi şansa bırakmak mı? 

    İlahi kitaplardaki şiirsellik olayına gelecek olursak konuyu Kur'an-ı Kerim boyutunda değerlendireceğim. Zamanın durumu ve çarpıklıklarına göre dinler Allah tarafından peygamberler aracılığıyla insanlara kendi zulümleri üzerine uyarıcı olarak gönderilmiştir. Özellikle belirtilmesi gereken olay insanların biribirlerine ve dünyaya ettikleri zulümdür. Arabistan'daki durumu az çok siz de bilirsiniz ki bugün bile tüylerinizi diken diken eden uygulamalar mevcuttu o zaman. Diri diri kız çocuğu gömmekten tutun da her türlü haksız kazanç ve cinayetler almış başını gidiyordu. Bu dönemin başka bir özelliği ise edebiyattır. Edebiyatın da Şiir kolu bu dönemde oldukça yaygın ve güçlüdür. Şiir yarışmaları yapacak bilinçte insanlardır. Bu bilinçteki insanlara uyarıcı olarak gönderilen dinin onların şiirselliğinden aşağı kalması gibi bir durum yoktur. Kur'an-ı Kerim'deki akıcılık ve şiirsellikte tam da bu insanların dikkatini çekmek üzeredir ve bu şiirsellik hâlâ bile taklit edilemeyen bir özellik taşır. Bu durum hz. Musa zamanında da Sihir ile kendini göstermiştir. o dönemde Sihir revaçta olduğu için hz. Musa da bu özellikle insanları dine çağırmak için bunu kullanmıştır. İnsanları kendi anladıkları dil ile dine çağırmak daha akıllıca olsa gerek. 

    Bir yaratıcıya inanıyorsan veya onun Bir olduğuna inanıyorsun zaten seni Kur-an'dan başka bir yol beklememektedir. İstediğin dinin kitabından başlayıp sonunda Kur-an'a gelmeni tavsiye ederim sana. Ben Allah'ı biliyorum ama hangi dinin daha iyi olacağını seçemedim diye cehenneme gitmem adil değil gibisinden konuşmak da pek mantıklı değil açıkçası. (Son cümleyi yaratıcı olarak Allah'ı kabul etmenden yola çıkarak yazdım)

    Cennet veya cehennem müslüman için amaç değil; sonuçtur. Müslüman kişi kulluk vazifesini Allah'ın rızası için yapar. Cennet veya cehennem sonraki olaydır. Yunus Emre'nin bana seni gerek seni cümlesi fazlasıyla durumu açıklıyor zaten.

    Dünya üzerinde kendisine müslümanım deyip kötülük yapan,faiz yiyen, zina eden, kul hakkına giren milyonlarca insan olabilir ama bu İslamın özüne zarar vermez. Din yine özündedir ve kurallar orda temiz haliyle durur. Haşa ne Allah'a zeval gelir ne de Din kötü olur. Sadece kişi günahkar olur. Gerçkten anlayıp emirleri uygulayan insandan kimseye kötülük gelmez zaten. Dinini çarpıtan insanlara izin veren Allah, sonunda cehennem var deyince bundan gocunmak oldukça anlamsız geliyor bana.  

     

    Efendi tarafından 10/Kas/13 15:34 tarihinde düzenlenmiştir

    Harabat ehlini hor görme Zakir, defineye malik viraneler var...
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tekken'deki Eddy
    Prometheus
    Prometheus's avatar
    Kayıt Tarihi: 25/Aralık/2002
    Homo

    Efendi bunu yazdı

    Cennet var cehennem var. İbadet var, Allah var. İmtihanın sonucunda senin için bir yer var. buna karşı bir önlem almak mı daha yeğdir yoksa almayıp işi şansa bırakmak mı? 

     

    belli bir dine inanıp ona göre yaşıyorsan bu şansa bırakmak ya da önlem almak değildir. inançtır bu. fakat önlemimi alayım diye düşünürsen işin içinden çıkamazsın. çünkü binlerce din var. hangisinin iddiası gerçek bilemezsin. tabi hepsi aynı anda doğru olamaz ama hepsi aynı anda yanlış olabilir.

    sadece dinler de değil sayısız da mezhep var. takip ettiğiniz mezhebin sizi tamamen dininizden uzaklaştırmadığına emin olabilir misiniz? mesela islamda itikadi olarak 3 mezhep hak kabul ediliyordu sanırım. fıkıhta da sunniler tarafından 4 mezhep hak kabul ediliyor. neye göre derseniz kimin sayısı ve siyasal gücü fazlaysa onun mezhebi =) yani kumar gibi birşey. rus ruleti adeta. dinini bile yaşaman zor. ki sokakta sorsanız %95i müslüman ülkede %1i mezhebim bu diyemez. hristiyanlıkta da beter hatta onlarda bilmem hangi kiliseye bağlı olma durumuna kadar gidiyormuş iş galiba. çok fazla bilmiyorum.

     

    sonuca gelirsek önlem alayım götümü kurtarayım mantığıyla inanacağınıza gidin hayatınızı yaşayın. çünkü sayısal lotoyu tutturmak, gerçek dini bulmaktan daha kolay (ki var olduğunu varsayarsak) fakat içim rahat etsin diyorsanız ben de derim ki inanın çünkü dinin işlevi bu zaten.


    ________ inspired by love and guided by knowledge _______
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ONEMINUTE
    ONEMINUTE's avatar
    Banlanmış Üye
    Kayıt Tarihi: 27/Mart/2009
    Erkek


    ;ATATÜRK"ÜN FEDAİ ORDUSU {AFO}; # ATATÜRK Öldümüki? Atatürkçüler Ölsün... #
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Efendi
    Efendi's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Nisan/2006
    Erkek
    Prometheus bunu yazdı

    Efendi bunu yazdı

    Cennet var cehennem var. İbadet var, Allah var. İmtihanın sonucunda senin için bir yer var. buna karşı bir önlem almak mı daha yeğdir yoksa almayıp işi şansa bırakmak mı? 

     

    belli bir dine inanıp ona göre yaşıyorsan bu şansa bırakmak ya da önlem almak değildir. inançtır bu. fakat önlemimi alayım diye düşünürsen işin içinden çıkamazsın. çünkü binlerce din var. hangisinin iddiası gerçek bilemezsin. tabi hepsi aynı anda doğru olamaz ama hepsi aynı anda yanlış olabilir.

    sadece dinler de değil sayısız da mezhep var. takip ettiğiniz mezhebin sizi tamamen dininizden uzaklaştırmadığına emin olabilir misiniz? mesela islamda itikadi olarak 3 mezhep hak kabul ediliyordu sanırım. fıkıhta da sunniler tarafından 4 mezhep hak kabul ediliyor. neye göre derseniz kimin sayısı ve siyasal gücü fazlaysa onun mezhebi =) yani kumar gibi birşey. rus ruleti adeta. dinini bile yaşaman zor. ki sokakta sorsanız %95i müslüman ülkede %1i mezhebim bu diyemez. hristiyanlıkta da beter hatta onlarda bilmem hangi kiliseye bağlı olma durumuna kadar gidiyormuş iş galiba. çok fazla bilmiyorum.

     

    sonuca gelirsek önlem alayım götümü kurtarayım mantığıyla inanacağınıza gidin hayatınızı yaşayın. çünkü sayısal lotoyu tutturmak, gerçek dini bulmaktan daha kolay (ki var olduğunu varsayarsak) fakat içim rahat etsin diyorsanız ben de derim ki inanın çünkü dinin işlevi bu zaten.

    Belli bir dine bağlı isen kurallarını ve sonuçlarını da kabul etmişsin demektir. Bu yönde önlem almak da gereklidir çünkü ortada yol vardır. Ben bu yolda gidiyorsam sonunda olacağa karşı azığımı da hazırlamam gerek. Çünkü mantıklı olan da budur.

    Hangisinin iddiası gerçek hangisinin değil kavramı varlık sahasına yakınlık ile ilgili bir kavramdır. Mantığın bir ilahı reddetmesinin kanıtı nedir diye bir soru sorulacak olsa cevap ne olurdu mesela? Bu bağlamda dini seçmek de doğal bir akıl yürütmedir. Gerçeklik kavramının sınırı da ululuk bağlamında ele alınır. Bugün İlahının sana benzemesi veya ölmesi onun ilahlık kavramına ters bir olaydır. İneği ilah olarak alıyorum ama araba çarpıyor ölüyor? Put yapıyorum yiyorum? Hz. İsa'ya ilahlık atfedip çarmığa geriyorum? Budizm desen ha keza. Reenkarnasyon olayına hiç girmiyorum. Akıl yürütme bağlamında hz. İbrahim'in En'am suresindeki kıssasını örnek verebiliriz:

      76. Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü: "Rabb'im budur." dedi. Yıldız batınca da:" Ben batanları sevmem."dedi.

    77. Ay'ı doğarken gördü: "Rabb'im budur." dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum." dedi.

    78. Güneş'i doğarken görünce: "Rabb'im budur, bu hepsinden büyük." dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım."

    79. "Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim."

     


    Mezhepler konusuna gelecek olursak onlar bir ağacın dalları gibidir. Kök ve gövde birdir. Amaçları da dini daha kapsamlı ve sağlam olarak açıklamaktır. Bir bilgiyi çeşitli örneklerle ve başka bir yoldan anlatmakta bir mahsur yoktur. Mezheplerin din ile beslendiklerini bilmek gerekir. Farklı bir açıklamada bulunan mezheb Kur'an ve Hadislerle çelişiyorsa ancak o zaman bir sorundan bahsedilir. Mezhep bağlamında Mevlana'nın benim mezhebim Aşktır sözünün çelişen bir kısmı mı vardır mesela? Mevlananın öğütlerinde insanın doğasına aykırı olan neler vardır ya da İmam-ı Azam'ın, İmam-ı Şafii'nin? Ben Aşk'a yürürüm, sen koşarsın, o uçar. Bütün mesele burda.


    Harabat ehlini hor görme Zakir, defineye malik viraneler var...
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tekken'deki Eddy
    Prometheus
    Prometheus's avatar
    Kayıt Tarihi: 25/Aralık/2002
    Homo
    Efendi bunu yazdı
    Prometheus bunu yazdı

    Efendi bunu yazdı

    Cennet var cehennem var. İbadet var, Allah var. İmtihanın sonucunda senin için bir yer var. buna karşı bir önlem almak mı daha yeğdir yoksa almayıp işi şansa bırakmak mı? 

     

    belli bir dine inanıp ona göre yaşıyorsan bu şansa bırakmak ya da önlem almak değildir. inançtır bu. fakat önlemimi alayım diye düşünürsen işin içinden çıkamazsın. çünkü binlerce din var. hangisinin iddiası gerçek bilemezsin. tabi hepsi aynı anda doğru olamaz ama hepsi aynı anda yanlış olabilir.

    sadece dinler de değil sayısız da mezhep var. takip ettiğiniz mezhebin sizi tamamen dininizden uzaklaştırmadığına emin olabilir misiniz? mesela islamda itikadi olarak 3 mezhep hak kabul ediliyordu sanırım. fıkıhta da sunniler tarafından 4 mezhep hak kabul ediliyor. neye göre derseniz kimin sayısı ve siyasal gücü fazlaysa onun mezhebi =) yani kumar gibi birşey. rus ruleti adeta. dinini bile yaşaman zor. ki sokakta sorsanız %95i müslüman ülkede %1i mezhebim bu diyemez. hristiyanlıkta da beter hatta onlarda bilmem hangi kiliseye bağlı olma durumuna kadar gidiyormuş iş galiba. çok fazla bilmiyorum.

     

    sonuca gelirsek önlem alayım götümü kurtarayım mantığıyla inanacağınıza gidin hayatınızı yaşayın. çünkü sayısal lotoyu tutturmak, gerçek dini bulmaktan daha kolay (ki var olduğunu varsayarsak) fakat içim rahat etsin diyorsanız ben de derim ki inanın çünkü dinin işlevi bu zaten.

    Belli bir dine bağlı isen kurallarını ve sonuçlarını da kabul etmişsin demektir. Bu yönde önlem almak da gereklidir çünkü ortada yol vardır. Ben bu yolda gidiyorsam sonunda olacağa karşı azığımı da hazırlamam gerek. Çünkü mantıklı olan da budur.

    Hangisinin iddiası gerçek hangisinin değil kavramı varlık sahasına yakınlık ile ilgili bir kavramdır. Mantığın bir ilahı reddetmesinin kanıtı nedir diye bir soru sorulacak olsa cevap ne olurdu mesela? Bu bağlamda dini seçmek de doğal bir akıl yürütmedir. Gerçeklik kavramının sınırı da ululuk bağlamında ele alınır. Bugün İlahının sana benzemesi veya ölmesi onun ilahlık kavramına ters bir olaydır. İneği ilah olarak alıyorum ama araba çarpıyor ölüyor? Put yapıyorum yiyorum? Hz. İsa'ya ilahlık atfedip çarmığa geriyorum? Budizm desen ha keza. Reenkarnasyon olayına hiç girmiyorum. Akıl yürütme bağlamında hz. İbrahim'in En'am suresindeki kıssasını örnek verebiliriz:

      76. Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü: "Rabb'im budur." dedi. Yıldız batınca da:" Ben batanları sevmem."dedi.

    77. Ay'ı doğarken gördü: "Rabb'im budur." dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum." dedi.

    78. Güneş'i doğarken görünce: "Rabb'im budur, bu hepsinden büyük." dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım."

    79. "Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim."

     


    Mezhepler konusuna gelecek olursak onlar bir ağacın dalları gibidir. Kök ve gövde birdir. Amaçları da dini daha kapsamlı ve sağlam olarak açıklamaktır. Bir bilgiyi çeşitli örneklerle ve başka bir yoldan anlatmakta bir mahsur yoktur. Mezheplerin din ile beslendiklerini bilmek gerekir. Farklı bir açıklamada bulunan mezheb Kur'an ve Hadislerle çelişiyorsa ancak o zaman bir sorundan bahsedilir. Mezhep bağlamında Mevlana'nın benim mezhebim Aşktır sözünün çelişen bir kısmı mı vardır mesela? Mevlananın öğütlerinde insanın doğasına aykırı olan neler vardır ya da İmam-ı Azam'ın, İmam-ı Şafii'nin? Ben Aşk'a yürürüm, sen koşarsın, o uçar. Bütün mesele burda.

    dediklerin güzel de edebiyatla olmuyor. tamamen bir cevap vermeyeceğim çünkü din tartışmasına girmek istemiyorum. belirtmek istediğim konular var.

    diğer dinlere bakış açın puta tapıyoz yiyoz ineğe tapıyoz araba çarpıyor şeklindeyse hiçbirşey bilmiyorsun demektir. neden dersen en özet halde şöyle anlatayım, senin mantığına göre müslümanlar ufak bi yapıya ve onun yanındaki taşa tapınıyor. senin put yapıp yiyoz söylemin bundan farksız hatta daha bile sığ. diğer dinler hakkında birşey diyeceksen biraz daha arştırdıktan sonra demeni öneririm.

    mezhepler de dal gibi falan değildir. mevlana iyi demiş güzel demiş de itikadi olarak aşk mezhebine bağlı olabilir ama gel namaz kıl dediğinde "aşk mezhebinde 7 vakit kılıyoz hacı" diyemez. diyebilirsin ki "ne farkeder o 3 kılar bu 5 kılar o bu şekil giyinir şu şu şekil herkesin popisi vardır" ama farketmemesi senin görüşündür. hepsi aynı anda doğru olamayacağına göre bi kısmı islama aykırı hareket ediyor. hoca kabul edilen kişiler de hepsi cennetlik der. birine girip devam edicen der. ama onlar da insandır. ya hanefiler olarak komple yanlış yapıyorsak? imam-ı azam olarak kabul edilen Ebu Hanife, sağlığında sadece 16 hadis kabul eder. bugün ise hanefiler binlerce hadis kabul etmektedir. bu örneğe göre hanefiyim diyenler bile dini bırak mezhebini dahi doğru yaşayamıyor. 

    hadi onu da geç, sokağa çık ve kendini müslüman olarak tanımlayanlardan kaçı cariyelik sistemini kabul eder? oysa kuran kabul eder ve bunu insanlık dışı olarak yorumlayan biri dinden çıkacaktır. kuran hükümlerini reddetmek dinden çıkma sebebidir. şeriate göre idamı vaciptir. sahih hadis vardır dinini değiştireni öldürün diye (buhari, cihad, 149)... 

    hepsini boşverip ben anladığım gibi yaşayacam diyebilir misin? teorik olarak dersin. ama hiçbişey yaşayamazsın. yıllarını verip didik didik araştırmazsan tabi. sonuç olarak mezhepleri hiç dallara benzetemedim ben.

    "Mantığın bir ilahı reddetmesinin kanıtı nedir diye bir soru sorulacak olsa" diye bi soru sorulmaz. kabul etmesinin mantığı nedir diye sorulabilir olsa olsa. çünkü normal şartlarda insanlar "görünmeyen birşey bulayım da var kabul edeyim" demez. 


    ________ inspired by love and guided by knowledge _______
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Efendi
    Efendi's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Nisan/2006
    Erkek
    Prometheus bunu yazdı
    Efendi bunu yazdı
    Prometheus bunu yazdı

    Efendi bunu yazdı

    Cennet var cehennem var. İbadet var, Allah var. İmtihanın sonucunda senin için bir yer var. buna karşı bir önlem almak mı daha yeğdir yoksa almayıp işi şansa bırakmak mı? 

     

    belli bir dine inanıp ona göre yaşıyorsan bu şansa bırakmak ya da önlem almak değildir. inançtır bu. fakat önlemimi alayım diye düşünürsen işin içinden çıkamazsın. çünkü binlerce din var. hangisinin iddiası gerçek bilemezsin. tabi hepsi aynı anda doğru olamaz ama hepsi aynı anda yanlış olabilir.

    sadece dinler de değil sayısız da mezhep var. takip ettiğiniz mezhebin sizi tamamen dininizden uzaklaştırmadığına emin olabilir misiniz? mesela islamda itikadi olarak 3 mezhep hak kabul ediliyordu sanırım. fıkıhta da sunniler tarafından 4 mezhep hak kabul ediliyor. neye göre derseniz kimin sayısı ve siyasal gücü fazlaysa onun mezhebi =) yani kumar gibi birşey. rus ruleti adeta. dinini bile yaşaman zor. ki sokakta sorsanız %95i müslüman ülkede %1i mezhebim bu diyemez. hristiyanlıkta da beter hatta onlarda bilmem hangi kiliseye bağlı olma durumuna kadar gidiyormuş iş galiba. çok fazla bilmiyorum.

     

    sonuca gelirsek önlem alayım götümü kurtarayım mantığıyla inanacağınıza gidin hayatınızı yaşayın. çünkü sayısal lotoyu tutturmak, gerçek dini bulmaktan daha kolay (ki var olduğunu varsayarsak) fakat içim rahat etsin diyorsanız ben de derim ki inanın çünkü dinin işlevi bu zaten.

    Belli bir dine bağlı isen kurallarını ve sonuçlarını da kabul etmişsin demektir. Bu yönde önlem almak da gereklidir çünkü ortada yol vardır. Ben bu yolda gidiyorsam sonunda olacağa karşı azığımı da hazırlamam gerek. Çünkü mantıklı olan da budur.

    Hangisinin iddiası gerçek hangisinin değil kavramı varlık sahasına yakınlık ile ilgili bir kavramdır. Mantığın bir ilahı reddetmesinin kanıtı nedir diye bir soru sorulacak olsa cevap ne olurdu mesela? Bu bağlamda dini seçmek de doğal bir akıl yürütmedir. Gerçeklik kavramının sınırı da ululuk bağlamında ele alınır. Bugün İlahının sana benzemesi veya ölmesi onun ilahlık kavramına ters bir olaydır. İneği ilah olarak alıyorum ama araba çarpıyor ölüyor? Put yapıyorum yiyorum? Hz. İsa'ya ilahlık atfedip çarmığa geriyorum? Budizm desen ha keza. Reenkarnasyon olayına hiç girmiyorum. Akıl yürütme bağlamında hz. İbrahim'in En'am suresindeki kıssasını örnek verebiliriz:

      76. Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü: "Rabb'im budur." dedi. Yıldız batınca da:" Ben batanları sevmem."dedi.

    77. Ay'ı doğarken gördü: "Rabb'im budur." dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum." dedi.

    78. Güneş'i doğarken görünce: "Rabb'im budur, bu hepsinden büyük." dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım."

    79. "Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim."

     


    Mezhepler konusuna gelecek olursak onlar bir ağacın dalları gibidir. Kök ve gövde birdir. Amaçları da dini daha kapsamlı ve sağlam olarak açıklamaktır. Bir bilgiyi çeşitli örneklerle ve başka bir yoldan anlatmakta bir mahsur yoktur. Mezheplerin din ile beslendiklerini bilmek gerekir. Farklı bir açıklamada bulunan mezheb Kur'an ve Hadislerle çelişiyorsa ancak o zaman bir sorundan bahsedilir. Mezhep bağlamında Mevlana'nın benim mezhebim Aşktır sözünün çelişen bir kısmı mı vardır mesela? Mevlananın öğütlerinde insanın doğasına aykırı olan neler vardır ya da İmam-ı Azam'ın, İmam-ı Şafii'nin? Ben Aşk'a yürürüm, sen koşarsın, o uçar. Bütün mesele burda.

    dediklerin güzel de edebiyatla olmuyor. tamamen bir cevap vermeyeceğim çünkü din tartışmasına girmek istemiyorum. belirtmek istediğim konular var.

    diğer dinlere bakış açın puta tapıyoz yiyoz ineğe tapıyoz araba çarpıyor şeklindeyse hiçbirşey bilmiyorsun demektir. neden dersen en özet halde şöyle anlatayım, senin mantığına göre müslümanlar ufak bi yapıya ve onun yanındaki taşa tapınıyor. senin put yapıp yiyoz söylemin bundan farksız hatta daha bile sığ. diğer dinler hakkında birşey diyeceksen biraz daha arştırdıktan sonra demeni öneririm.

    mezhepler de dal gibi falan değildir. mevlana iyi demiş güzel demiş de itikadi olarak aşk mezhebine bağlı olabilir ama gel namaz kıl dediğinde "aşk mezhebinde 7 vakit kılıyoz hacı" diyemez. diyebilirsin ki "ne farkeder o 3 kılar bu 5 kılar o bu şekil giyinir şu şu şekil herkesin popisi vardır" ama farketmemesi senin görüşündür. hepsi aynı anda doğru olamayacağına göre bi kısmı islama aykırı hareket ediyor. hoca kabul edilen kişiler de hepsi cennetlik der. birine girip devam edicen der. ama onlar da insandır. ya hanefiler olarak komple yanlış yapıyorsak? imam-ı azam olarak kabul edilen Ebu Hanife, sağlığında sadece 16 hadis kabul eder. bugün ise hanefiler binlerce hadis kabul etmektedir. bu örneğe göre hanefiyim diyenler bile dini bırak mezhebini dahi doğru yaşayamıyor. 

    hadi onu da geç, sokağa çık ve kendini müslüman olarak tanımlayanlardan kaçı cariyelik sistemini kabul eder? oysa kuran kabul eder ve bunu insanlık dışı olarak yorumlayan biri dinden çıkacaktır. kuran hükümlerini reddetmek dinden çıkma sebebidir. şeriate göre idamı vaciptir. sahih hadis vardır dinini değiştireni öldürün diye (buhari, cihad, 149)... 

    hepsini boşverip ben anladığım gibi yaşayacam diyebilir misin? teorik olarak dersin. ama hiçbişey yaşayamazsın. yıllarını verip didik didik araştırmazsan tabi. sonuç olarak mezhepleri hiç dallara benzetemedim ben.

    "Mantığın bir ilahı reddetmesinin kanıtı nedir diye bir soru sorulacak olsa" diye bi soru sorulmaz. kabul etmesinin mantığı nedir diye sorulabilir olsa olsa. çünkü normal şartlarda insanlar "görünmeyen birşey bulayım da var kabul edeyim" demez. 

    Çok kesin yargılar var kafanda. Hiçbir şey bilmediğim konusuna da girmişsin ki şahsi fikrindir, öyle kalsın derim. İnek,put ve hz. İsa örneği de acizlik kavramına örnektir ki sanırım sen olaya tamamen önyargı ile bakıyorsun. Hani bana bir şey bilmiyorsun deyip benim mantığımda Hacerül esved ve Kabe'ye tapınmaktan bahsetmişsin ki bunun üstüne ne söylenir bilmiyorum. Müslümanlar Allah'tan başka hiçbir şeye tapmaz. Bunda hiçbir nesne ayrı tutulmaz. Hacerül esved'e selam verilir. Kabe'ye de kıble olması yönünden namaza durulur. Dinler tarihi konusunda ve kutsallık atfedilen nesneler konusunda belli ki kafan karışmış senin. 

     

    Mezhepler konusunda farzların değişmediğini söyledim zaten. İsteyen istediği gibi kılar demedim sen yanlış anlamışsın orayı. Mevlana da farza uymaya mecburdur Hz. Muhammed de. Mezhebi olsun olmasın bu böyledir. Farklı yoldan gitmek meselesiyle anlatmak istediğim mezheblerdeki yorumlardır. Farzın üstüne kaç yorum yapsan da bu bir şeyi değiştirmeyecektir ki zaten bu yönde açıklamalar mezheblerin temelinde yoktur. Bir de fark ettim ki senin çoğunlukla karşı çıktığın dinin özü değil de bu dini yaşayanların yorum ve hareketleri.

    Dinden çıkmayı da anlamamışsın: 

    Tevrat ve İncil’e göre dinden dönenlerin öldürülmesi gerekir. Allah’ın Elçisi, henüz vahiy inmeyen hususlarda önceki şeriatlara uymakla emrolunduğu için, bir müddet dinden dönenlerin öldürülmesine hükmetmiştir. Kendisinden bu yönde rivayet edilen hadisler, bunun varlığını göstermektedir. Ancak daha sonra bu hüküm Kur’ân ile neshedilmiştir. Aslında gelenek farkında olmadan, recm konusunda olduğu gibi dinden dönenin öldürülmesi konusunda da önceki şeriatların hükmünü devam ettirmektedir. Bunun temelinde, meselelere Kur’ân merkezli bakmama alışkanlığı vardır. Geleneğe göre sünnet, müstakil bir delil kabul edildiği için, hadisler Kur’ân bağlamında düşünülmemekte, Kur’ân’da olmadığı söylenen pek çok şeyin sünnetle düzenlendiği kabul edilmektedir. Böylece, Kuran ve sünnette birbirinden farklı iki hüküm görüldüğünde her iki hükmün de bir meselenin farklı yönlerini düzenlediği düşünülebilmektedir. Gelenekte Kur’ân-Sünnet ilişkisi bozulmuş, Sünnet, müstakil bir delil kabul edilmiş, mürtedin öldürülmesinde olduğu gibi birçok konuda tarihi arka plan göz ardı edilerek, Kur’ân’a ters düzenlemeler yapılmıştır. Bu tavır, müslümanları hayatın dışına itmiştir.

    Cariyelikte esas olan savaş halidir ki bunu da anlamamışsın: 

    Câriyeliğin kaynağı, savaş esiri kadınlardır. Savaş sonrasında tıpkı erkek esirler hakkında olduğu gibi kadın esirler de ya karşılıksız olarak, ya fidye karşılığı serbest bırakılırlar veya köle olarak gazilere dağıtılırlar. Hiç şüphesiz bu alternatiflerden biri tercih edilirken, karşı tarafın elindeki Müslüman esirlerin durumu ve İslâm'ın maslahatı gözetilerek tercih yapılır.

    Köleler gibi câriyeler de sahipleri tarafından azat edilirlerdi. Esir azat etmek, İslâm nazarında önemli bir sevap olarak kabul edildiği için, Müslümanlar köle ve câriyelerini azat ederlerdi. Azat edilen câriye veyahut köleye, efendisi tarafından ıtıknâme, yani özgür olduğuna dair bir belge verilirdi. İçlerinden bu ıtıknâmeleri muska gibi boyunlarına takanlar vardı.


    Harabat ehlini hor görme Zakir, defineye malik viraneler var...
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tekken'deki Eddy
    Prometheus
    Prometheus's avatar
    Kayıt Tarihi: 25/Aralık/2002
    Homo

    ne yazdığımı anladığına emin misin? ineğe tapıyolar çucuk krakere tapıyolar diyen adam beni önyargılı olmakla itham ediyor la


    ________ inspired by love and guided by knowledge _______
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Efendi
    Efendi's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Nisan/2006
    Erkek
    Prometheus bunu yazdı

    ne yazdığımı anladığına emin misin? ineğe tapıyolar çucuk krakere tapıyolar diyen adam beni önyargılı olmakla itham ediyor la

    Bu kadar mıydı yani? :)


    Harabat ehlini hor görme Zakir, defineye malik viraneler var...
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tekken'deki Eddy
    Prometheus
    Prometheus's avatar
    Kayıt Tarihi: 25/Aralık/2002
    Homo
    exception bunu yazdı
    Efendi bunu yazdı

    Dinini çarpıtan insanlara izin veren Allah...

    kuran zaten allah tarafından korunmuyor muydu? hiç kimsenin hiçbir şeyi çarpıttığı yok. allahın hükümlerine(şeriat) sıkı sıkıya bağlı olan gerçek müslümanların yaptıkları mı "din" çarpıtmak?

    daha geçen sene, 18 yaşındaki gencin boğazını kestiler, allahu ekber eşliklerinde. senin allahının emirlerini uyguluyorlar, kuranı örnek alıyorlar.

    bahanen de şu:

    Efendi bunu yazdı

    mürtedin öldürülmesinde olduğu gibi birçok konuda tarihi arka plan göz ardı edilerek, Kur’ân’a ters düzenlemeler yapılmıştır. Bu tavır, müslümanları hayatın dışına itmiştir.

    ki bu iddian sayesinde allahının emirlerini inkar ederek o mürtedlerden hiçbir farkın kalmıyor.

    islamı kendi kafana uydurmaya çalışıyorsun, ve kurandaki komiklikleri ve saçmalıkları bu şekilde görmezden geliyorsun. 

    çok güzel bir kafa yaşıyorsun.

    senin açık açık söylediğini önceki mesajlarımda üstü kapalı söylemiştim. kurana bilerek aykırı davranan günahkar olur, kuranda ve dinde var olan birşeyi tamamen yok sayan ise dinden çıkar. 


    ________ inspired by love and guided by knowledge _______
  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Efendi
    Efendi's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Nisan/2006
    Erkek
    exception bunu yazdı
    Efendi bunu yazdı

    Dinini çarpıtan insanlara izin veren Allah...

    kuran zaten allah tarafından korunmuyor muydu? hiç kimsenin hiçbir şeyi çarpıttığı yok. allahın hükümlerine(şeriat) sıkı sıkıya bağlı olan gerçek müslümanların yaptıkları mı "din" çarpıtmak?

    daha geçen sene, 18 yaşındaki gencin boğazını kestiler, allahu ekber eşliklerinde. senin allahının emirlerini uyguluyorlar, kuranı örnek alıyorlar.

    bahanen de şu:

    Efendi bunu yazdı

    mürtedin öldürülmesinde olduğu gibi birçok konuda tarihi arka plan göz ardı edilerek, Kur’ân’a ters düzenlemeler yapılmıştır. Bu tavır, müslümanları hayatın dışına itmiştir.

    ki bu iddian sayesinde allahının emirlerini inkar ederek o mürtedlerden hiçbir farkın kalmıyor.

    islamı kendi kafana uydurmaya çalışıyorsun, ve kurandaki komiklikleri ve saçmalıkları bu şekilde görmezden geliyorsun. 

    çok güzel bir kafa yaşıyorsun.

    Sen çok başka yerden girmişsin. çarpıtmak meselesi insanın hür iradesi ile kuralları kendine göre, işine geldiği gibi yorumlamasıdır. Yoksa Kur'an olduğu gibidİr. Ki özgür iradenle şu an sen de Allah'a karşı çıkıyorsun. Bu Kur'an açısından hiçbir şeyi değiştirmez. Özgür iradenle de seçimini yaptığın için mesuliyet sahibisin. Gerçek müslümanın yaptıklarına dini çarpıtmak mı dedik biz? Sen bir yeri yanlış anladın galiba. 

    Allah'ın hangi emrini inkar ettiğimi ayetle ile açıklarsan çok sevinirim. Zira mevzu bahis bir hadistir; Ayet değil. 

    Son olarak çok çabuk parlıyorsun. Kur'an'ın komiklikleri ve saçmalıkları demişsin de bu kelimeler seni aşan bir mevzu. Ayrıca o komiklik ve saçmalık dediğin olayların hepsine de çok mantıklı cevaplar verilmiştir. Seviyeyi düşürmeden yazarsan devam ederiz.


    Harabat ehlini hor görme Zakir, defineye malik viraneler var...
Toplam Hit: 2604 Toplam Mesaj: 11