Dünya Dışı Yaşam
-
Yeni Düşen Karbonlu Meteorit Üzerinde Yaşam İzlerine Rastlandı: Fosil Diatomlar!..
(Buckingham Üniversitesi Araştırması, 10 Ocak 2013)
(Journal of Cosmology Dergisi, 10 Ocak 2013)
İnsanoğlu, yıllardır aradığı Evrende yalnız mıyız? sorusuna bir cevap buldu. 29 Aralık 2012 yılında Sri Lanka'ya düşen bir meteorit üzerinde diatom fosillerine rastlandı. Ancak bu daha ilk inceleme, tabiki başka bilim insanlarının da meteoriti inceleyip analiz etmesi gerekiyor. Ancak ilk bulgular, şüpheye pek yer bırakmayacak türden. İlk defa, düşen bir meteorit üzerinde bu kadar net yaşam izine ulaşıldı.
Keşif daha çok yeni, 10 Ocak 2013'te makalesi Buckhingham Üniversitesi tarafından Journal of Cosmology dergisinde yayınlandı. Makalenin özet kısmı, birçok şeyi açıklar düzeyde:
"29 Aralık 2012'de Sri Lanka'nın Kuzey Merkez Bölgesi'ne düşen karbon kondrit içerikli meteoritin içerisinde ilk defa diatom kabuklularının bulunduğunu rapor ediyoruz. Dışarıdan bulaşma (kontaminasyon) ihtimali, yapıların içerisindeki temel kimyasalların, çevreleyen matrikstekiyle büyük ölçüde uyuşması nedeniyle elenmektedir. Ayrıca meteorit içerisinde, düşüşten sonra bölgede görüşen kızıl yağmurlara neden olmuş olabilecek kırmızı yağmur hücreleri de tespit edilmiştir. Fosil diatomlara yönelik bu yeni veriler, kuyruklu yıldızlara bağlı oluşan panspermia teorisine destek olmaktadır."
Oldukça açık ve net olarak anlatılmakta. Zaten aşağıda ücretsiz olarak görüntüleyebileceğiniz makalesinde, detaylı analizlere yer veriliyor. Meteoritin analizi Cardiff Üniversitesi Dünya Bilimleri Okulu'ndaki tarayıcı elektron mikroskobu ile yapılmıştır. Meteorit içerisinde Dünya'dakiler için "diatom" ismini kullandığımız Bacillariophyceae sınıfına ait önemli bir alg grubundan örnekler olduğu düşünülen, karbon içerikli yapılar bulunmuştur. Bu örneklerin boyları 5-10 mikron arasında değişmektedir. 1976 yılından beridir kullanılan mor ötesi ışınlara dayalı spektrometri yöntemleriyle biyojenik (canlılığa has) materyallerin yapı içerisindeki varlığı anlaşılabilmektedir. Hem bu yöntemle, hem kızılötesi yöntemlerle yapılan analizler, bulunan yapıların canlı yapılar olduğunu göstermektedir.
Araştırmacılar, makale içerisinde buldukları yapıları "muğlak olmayan bir biçimde" tanımlayabildiklerini söylemektedirler. Öyle ki, bu diatom benzeri yapıların mikroyapılarının ve morfolojik karakteristiklerinin, Dünya'daki diatom grupları ile benzerlikler taşıdıklarını söylemektedirler. Diatomların sert kabuklarının biyolojik olmayan unsurlarca üretilemeyeceği bilinmektedir. Meteorit içerisinde bulunan bu sert kabuklu yapıların varlığı, eğer gerçekten uzay dışından geliyorsa, uzay boşluğunda bir yerlerde bunu üretebilecek canlıların olabileceği gerçeğini biyolojik bilimlere sunmaktadır.
Meteoritteki diatomlar, fosilize olmuş halde bulunmaktadır. Bu, bunların Dünya'dan kaynaklı olmadığını göstermektedir. Zira Dünya'da, bu tip fosil diatomlar yer yüzeyinde değil, oldukça derinlerde bulunmaktadır. Çevresel materyal uyuşumu haricinde, bu jeolojik gerçek de, meteoritin kontamine olması ihtimalini tamamen iptal etmektedir.
Makalenin sonuç paragrafında ise şu cümlelere yer verilmiş:
"Tüm bu sebeplerle, Polonnaruwa meteoriti üzerindeki fosilize diatomların varlığı son derece kesindir ve net bir şekilde çürütülemezdir. Meteoritin tükenmiş bir kuyrukluyıldız parçası olduğunun düşünülmesi, mikrobik yaşamın kuyrukluyıldızlar aracılığıyla uzay boşluğunda taşınabileceğini göstermektedir ve kuyrukluyıldızlara bağlı oluşan panspermia teorisi bu sebeple güç kazanmaktadır. Dünyanın gerçekte neye benzediğine dair söylenecek olan son söz, insanlar tarafından değil, evren tarafından ilan edilecektir."
Bu yeni keşif, diğer bilim insanlarının da analiz ve onayından geçtikten sonra, insanlık ve bilim tarihinde çığır açabilecek bir boyuta ulaşabilecektir. Veya daha önce birkaç defa olduğu gibi, diğer bilim insanlarının çalışmaları sonucu argümanlar çürütülebilecek ve bilim, yine gerçeğe ulaşacaktır.http://www.buckingham.ac.uk/wp-content/uploads/2011/09/Polonnaruwa-meteorite.pdf
-
Makaleyi komple okudum. Benim daha cok ilgimi ceken, bu arastirmayi yapan 4 kisinin 3 ayri universiteden, hatta 3 ayri bolumden olmasi. Ayni bolumde bile 2 kisiyle calismakta zorlaniyoruz, insanlar universiteler arasi ve iletisimi nasil da kurabiliyorlar. Buyuk eksiklerimizden biri de bu bence.
Bu arada makale SCI da yayinlanmamis daha sanirim. Gerci daha henuz yazilmis
-
kendimi dan brown ihanet noktasını okuyor gibi hissettim
-
Milletin akademisyenleri bizimkiler gibi bilimden uzak megaloman adamlar değiller. Kimin götü daha yüksekte yarışına tutulmuyorlar. Normal bu kadar ahenkli çalışabilmeleri.
Aynen, SCI değil, dergi de dandik gibi, impact factor'ü amaçsız buluyorlarmış. Ama dergiyi salla, önümüzdeki günlerdeki citationlara bakacağız.
-
DJ_DOOM3 21 aralıktan sonra uzaylılar dünyaya inecek diyordu, böylece inmiş oluyor sanırım.
-
buadamları bizimkilerle kıyaslamayın bizim ünivler yalamalık yapsam acaba nereye gelirim yada ünivden hangi vurgunu yaparım derdinde bu adamlar buluş bulma derdinde olay bu helal adamlara koca uzayda tek bizim olmamızı yani koca uzayın sadece bizim için yaratlıgına inanmak da zaten ayrı bir olay.
-
KrypT bunu yazdı
Milletin akademisyenleri bizimkiler gibi bilimden uzak megaloman adamlar değiller. Kimin götü daha yüksekte yarışına tutulmuyorlar. Normal bu kadar ahenkli çalışabilmeleri.
Aynen, SCI değil, dergi de dandik gibi, impact factor'ü amaçsız buluyorlarmış. Ama dergiyi salla, önümüzdeki günlerdeki citationlara bakacağız.
vay anasını biz impact factör diye bi tarafımızı yırtalım adamlar amaçsız buluyorlarmış neyse o değil de abi
Journal of Cosmology, Vol,21, No,37 published, 10 January 2013
kaç gün olmuş ya basılalı
ayrıca
School of Mathematics, Ne alaka ya çalışmaya bak
-
marsda su var mış!
ha?
ama kuyu suyu içilmiyo.
-
4Senarist bunu yazdı
marsda su var mış!
ha?
ama kuyu suyu içilmiyo.
Tam adam gibi konu diyecektim. Muhakkak biri geliyo işte böyle numune :|
-
KaRaKuLe bunu yazdıKrypT bunu yazdı
Milletin akademisyenleri bizimkiler gibi bilimden uzak megaloman adamlar değiller. Kimin götü daha yüksekte yarışına tutulmuyorlar. Normal bu kadar ahenkli çalışabilmeleri.
Aynen, SCI değil, dergi de dandik gibi, impact factor'ü amaçsız buluyorlarmış. Ama dergiyi salla, önümüzdeki günlerdeki citationlara bakacağız.
vay anasını biz impact factör diye bi tarafımızı yırtalım adamlar amaçsız buluyorlarmış neyse o değil de abi
Journal of Cosmology, Vol,21, No,37 published, 10 January 2013
kaç gün olmuş ya basılalı
ayrıca
School of Mathematics, Ne alaka ya çalışmaya bak
"Senin de adını yazalım hocam." demişlerdir :D
Hocam makale bilmiyorum çok özensiz geldi bana da. Kokusu çıkar bir kaç güne.
Edit: Biraz araştırdım hocam dergide sağlam bilim adamları da yazmış, bir ton çöp makale de varmış. İlk yazar Fred Hoyle'un öğrencisiymiş. Ve makale hala jürideymiş.
krypt tarafından 15/Oca/13 16:37 tarihinde düzenlenmiştir -
KrypT bunu yazdıKaRaKuLe bunu yazdıKrypT bunu yazdı
Milletin akademisyenleri bizimkiler gibi bilimden uzak megaloman adamlar değiller. Kimin götü daha yüksekte yarışına tutulmuyorlar. Normal bu kadar ahenkli çalışabilmeleri.
Aynen, SCI değil, dergi de dandik gibi, impact factor'ü amaçsız buluyorlarmış. Ama dergiyi salla, önümüzdeki günlerdeki citationlara bakacağız.
vay anasını biz impact factör diye bi tarafımızı yırtalım adamlar amaçsız buluyorlarmış neyse o değil de abi
Journal of Cosmology, Vol,21, No,37 published, 10 January 2013
kaç gün olmuş ya basılalı
ayrıca
School of Mathematics, Ne alaka ya çalışmaya bak
"Senin de adını yazalım hocam." demişlerdir :D
Hocam makale bilmiyorum çok özensiz geldi bana da. Kokusu çıkar bir kaç güne.
School of mathematics ten j.wallis sanirim buckinghamdaki d.h.wallis in akrabasi. Proje d.h.wallisin, advisor i ayni okuldan prof. Wickramasinghe nin. Sri lankali prof ise, meteor srilankada oldugu icin olaya dahil.
Makale bana da ozentisiz geldi bilmiyorum citation alir mi ama, mesele nasil uluslararasi hatta bolumlerarasi calisabildikleri. School of mathematic lik bisey de goremedim ben de gerci