Sen Karışma, Sadece İşini Yap!
-
uzun zamandır içimde bir yaraydı bu konu, az önce bir sitede "sen kendi işine bak" gibi bir yazı gördüm bir konuyla ilgili,içimdeki yara tekrar acıdı, ve kafamdan bu cümleler dökülüverdi klavyeye..
biz Türk milletinde, birileri sürekli "sen karışma, işini yap" der..
mesela delphi kasıyorsundur, uzun süren çalışmalar sonucu çok güzel bir program ortaya çıkarmışsındır, emek vermiş, yorulmuşsundur, babana dersin ki "bak baba ne güzel bir program geliştirdim". ardından kendini salar ve "aferin oğlum, böyle gidersen ileride çok başarılı bir programcı olabilirsin" tarzı bir cümleye hazırlarsın kendini..
ve birden hiç beklemediğin bir tepkiyle karşılaşırsın "oğlum sen manyak mısın? okul zamanı böyle şeylerle mi uğraşılır? bırak bunları bunlar senin işin değil senin görevin derslerine çalıişmak" der baban, ve birden şok olursun..
halbuki o kadar emek vermişsindir, üstelik bu boş bir iş de değildir knight online da car mıdır char mıdır onu kasmak gibi..
aradan zaman geçmiştir, programlamadan soğumuşsundur, birden bir afiş görürsün, tübitak yarışma düzenliyordur, birçok bilimsel proje katılacaktır.. heyecanlanırsın birden, ben neden yeni bir edison olmayayım dersin "küçük" aklınla..
başlarsın çalışmaya, daha önce hiç yapılmamış müthiş bir proje yaparsın, yarışmada ödül de alırsın, artık büyük adam olmuşsundur, gelip babana dersin ki, "bak baba ödül kazandım". tam kafanı okşayıp tebrik etmesini beklerken, "oğlum boş iş bunlar booş.. senin hayatın ders ders.." der birdenbire. halbuki hayatta başarılı olmanın tek yolunun okumak olmadığını farkedememiştir henüz.. ve seni de kendi düşüncesine alet eder, daha doğrusu sen olmak zorundasındır, çünkü babaların sözünden çıkılmaz, çocuklar babaların yanında kuzu gibi olmalıdır..artık ders çalışıyorsundur, öğretmenlerin sana kırmızı kurdele veriyordur, hayat çok güzeldir.
mezun olmuş ve devletin önemli bir kurumunda düzgün bir maaşla iş bulmuşsundur.. kimsenin işine karışmadan, babanın öğrettiği gibi salla başını al maaşını yaşarsın.. birgün bir de bakarsın ki, yan masadaki iş arkadaşın rüşvet yemektedir, gözlerine inanamazsın, ama nasıl olur, bu çok ayıp!
her ne kadar kuzu gibi yetiştirilmiş ve kimsenin işine karışmayan biri olsan da, birden çocukken içinde olan cesur ortaya çıkar, git ve şefe bunu bildir, bunu yapmaya hakkı yok der. gidersin ve şefe bunu bildirirsin, tam terfi beklerken, "sanane onun yaptığı işten! sen kendi işinle ilgilen!" şeklinde bir azara maruz kalır ve masanın yolunu tutarsın..
aradan zaman geçer, işlerin iyi gider, bi partiye katılırsın,oldu ya milletvekili olursun.. hayat çok güzeldir, dürüst, işini yapan kendi halinde bir milletvekilisindir.zaman akıp gider, bir de bakarsın ki vekili olduğun ilin belediyesinde yolsuzluk var, bir bakan belediyeyi kafalamış,trilyonluk vurgun yapıyor. "aman Tanrım" dersin, sayın başbakanım durumun böyle olduğunu bilseydi bu adamı bakan yaparmıydı! gider güç bela başbakanla 5 dk konuşma fırsatı bulursun, durumu anlatırsın, sonra o anda başlarsın hayal kurmaya, "belki bu hareketimden ötürü bana bakanlık bile verir" dersin. tam o sırada tokat gibi iner suradına başbakanının söyledikleri, "senin ne işin var belediyeyle, senin görevin vekillik, sadece işine bak!" her zaman olduğu gibi gene şok olursun, boynu bükük ceylan derisi koltuğun yolunu tutarsın..
etrafında gördüğün hiçbir adaletsizliğe,şerefsizliğe sesini çıkaramazsın,içinde bu gücü bulamazsın,hayatın boyunca birileri sana kendi işini yapmanı,etrafa karışmamanı söylemiştir.
Senin adın "Türk vatandaşı"dır
küçüklükten beri "kuzu" gibi yetiştirildiğin için, artık bir "koyun" olmuşsundur..
yukarıdaki hikayede geçen meclis olayı falan kesinlikle siyasi değildir, hiçbir partiyi aklımdan geçirmedim,bunu bildirmek isterim.
bu yazıyı yazarken kimi eleştirdim,kime sitem ettim ben de tam olarak çözmüş değilim.. sisteme mi? babama mı? yoksa bizim uyumamızı sadece önümüze bakmamızı isteyen çakallara mı, bilemiyorum.. orasını bulmayı da sizlere bırakıyorum..
-
şuan tesla gibi einstein gibi bilim adamlarının yetişememesinin,
hele ülkemizde yetişememesinin başlıca nedenlerinden biridir bu,
herkes tutturmuş "okumak" halbuki ülkenin mühendise veya doktara ihtiyacı olduğu kadar
bilim adamına,sanatçıya,zanaatkara, topçuyo, popçuya da ihtiyacı vardır, yok mudur?
ileride parlak bi hayat vaadiyle herkes okumaya uğraşıyo, ve çoğu kez anlamlı olabilecek hayal gücü ürünlerini (icat diyebiliriz)
boş işten sayarak, tekrar okumayı zorla tercih etmek zorunda bırakılıyo,
Türkiyemiz maalesef ekonomik zayıflık veya herhangi toplumsal ekonomik nedenler (neyse ne) yüzünden bööle durumlarla karşı karşıya,
yani herkes okumanın peşinde, tamam okumak ii bişii fakat icatlara veya yeniliklere "boş işler" ismi takılması çok çok kötü bişiii.
asıl boş işlerle uğraşanlar şuan bizi yönetiyor,
bir ülke için öğretimden çok EĞİTİM önemli, kapalı açık tartışmasından çok eğitim önemli ve şu zmanlar eğitimin ön planda olması gerekir.
belki şehirlerdeki okullar eğitimden çok öğretim unsuru olarak görülse de, tam tersi köylerdeki ve kasabalardaki okullar tamamen eğitim amacı güdmekte, fakat hala okulsuz köylerimiz var, hala eğitime muhtaç kardeşlerimiz var. Bizim geleceğimiz var.
-
off cold. Sus ve işini yap, derslerine vakit ayır :F :D
-
NighT-7 bunu yazdı:
-----------------------------
off cold. Sus ve işini yap, derslerine vakit ayır :F :D
-----------------------------
bu da iyi -
belli kalıplara sokmaya çalışıyorlar bizi popüler toplum. eğitim sisteminde birey basmakalıp yönergeler yerine özgür düşünce sistmiyle ilgi alanlarına göre yönlendirilseydi ilgi alanına yönelen kişi büyük olasılıkla maksimum verim maksimum mutlulukla varolurdu, halbuki mecburiyetten bi takım şeyleri yapma eğilimindeyiz, belki bazıları arkadaş madem bu kadar şikayetçisin ayrıl sürüden diyecek ama öyle görünüyor ki sürüyü güdende yiyende kurt. herkeste kurt olmaya çalışınca kimse işine karışılmasını istemiyor haliyle (ben böyle düşünüyorum yani)
-
Benim ailemden ornek verecek olursam,hicbirzaman sormadilar ne alemdesin diye,karnen nasil diye,7 kere 7 kac yapar diye..Hep gecim sıkıntısı vardı..Hep devlete sırtını daya kaygisi vardi..Okuyupta profosor mu olacaktim..Maasli bir memur onlara gore benim hayatimi garanti altina alacakti..Bense aksine hep rezil isler yaptim yani kazanmasi zor isler..Memurluk bana gore degildi..Rahat degildim,yon veren olmadi..Vs vs..
-
Cold Kardeşim Türkiyemizin Halkımızın içinde bulunduğu durumu ne kadar Güzel özetlemişsin, Harika bir özetle bir çok konunun belkide temel hata yargısını ele almışsın. Bu Açıdan Tebrik ederim seni.
Zaten hep denilirki Bir Toplumun Siyasal ve Toplumsal Ahlakı En Küçük Birey Topluluğu olan Ailede şekillenir diye, Ancak Müsterih olunuz, Arkadaşlar Gençlik yeni babalar ve yeni Anneler bu konuda Çocuğu olmaması yada olamayacağı Kalıba Zorlamamak konusunda bilinçlenmektedir.
Sadece bir tehlike var oda Medeniyet dediğimiz Tek Dişi Kalmış Canavarın Ülkemize girmiş olduğunu Bilgilerinize Sunarım, Yozlaşma Korkunç Boyutlardadır, Geçim sıkıntısınında Körüklediği Bu Durum Evli çiftlerin Çocukları olduğu halde Ayrılmasını Adeta desteklemektedir.
Türk Toplum Örf Ve Adetleri ile Örtüşmeyen bu yayılım Malesef Yasalar lada Desteklenmektedir. Aile bireyinin kalıcılığının tesis edilmesi hususunda Devletin üstüne düşeni yapması gerekmektedir. Aksi halde Sağlıklı Kurulamayan Aile yapıları yüzünden Durum Tüm Bilgilendirilmişliğimize Rağmen Tam Tersi bir hal alabilecektir.
-
bu ulkeye cöpcü tuvaletci hırsız :D hortumcu bilumum herşey lazım ama şöyle bir söz var ol ne olursan ol ama olabildiginin en iyisi ol cünku bu hayat senin :)
-
off cold harbiden bırak bu matrix felsefelerini git namazını kıl,orucunu tut zekatını ver yola gel : D
-
cold, abi harikasın, canım kurban sana harbiden
-
cold ilk hedefin bursa büyük şehir belediye başkanlığı olsun abü :p süpersin (: