Takıntı Hastalığı = Ölüm
-
birazdan bahsedeceğim her kelimeyi dikkate alarak oku lütfen..
obsesif-kompulsif bozukluk ciddi bir beyin hastalığıdır.Her insanın,istisnasız her insanın takıntı yaptığı meseleler mutlaka olur.ancak bu takıntılar kişinin hayatını gözle görülür biçimde olumsuz yönde etkiliyorsa ve bu olumsuz etkiler her geçen gün artıyorsa, 1 gün bile ertelemeden doktora koş.Bu işin şakası yok çünkü.Nasıl ilerleyen kanser hastalarının bugün tedavisi yok,şayet bu hastalığa sahip olduğuna eminsen,geçirdiğin her vakit,atlatılması imkansız bir yola sürüklenmeye başlarsın.
aids;HIV etkeni nedeniyle insanda bağışıklık sisteminin çökmesine sebep olan bir hastalık.Takıntı hastalığıda tıpkı buna benzer.Bu hastalığa sahip olmayanlar tarafından komik bişey gibi görünsede,aslında bu hastalık şiddetlenirse şayet,senin yaşayan ölü olmana sebebiyet verir.Ölmek için yalvarmaya başlarsın ölmeyi bile beceremezsin...
_____________________________________
Takıntı hastalıgının beraberinde getirdiği hastalıklar:
Obsesif-Kompulsif beraberinde bir çok büyük hastalığa yol açar..Ancak günümüzde,beyin hastalıkları;fiziksel hastalıklar kadar kesin çözümler,nedenler bulamamıştır.Tek kesinleşmiş neden,babadan oğula aktarılan genlerdir..bunun dışında kesin bir neden yoktur..10 yaşında seni üzen bi durum,dün izlediğin bi reklam,okuduğun bir yazı,düşündüğün ufacık bir düşünce,küçük bir karamsarlık bile ciddi beyin hastalıklarına yol açabilmektedir...Bunun bulunması ise çok ama çok güç bi durum..O nedenle aslında takıntı hastalığının mı bu hastalıkları meydana getirdiği yoksa bu hastalıkların küçük seviyelerinin mi takıntı hastalıgını meydana getirdiği bilinmez..Ama yinende birbirinden beslenen bu zinciri kısaca tarif ediyim;
* Küçük olayların ( ütünün fişini çektim mi ? , televizyonu kapattım mı? , ocak açık mı kaldı ? , elim 50 kere yıkamama rağmen temizlendi mi ? vb. ) takıntıları
* Takıntıların artık bu bahsedilen,çoğu insanda rastlanan sorunların dışına çıkmaya başlaması ( daha kişisel,daha gündelik düşüncelerin takıntısı..)
İşte bundan sonrası tehlikeli,kıvılcım burda alev alıyo:
* Takıntının saplantıyla harmanlanması ve düşündüğün o şeylerin çözümünü biliyor olmana rağmen günlerce,aylarca hatta yıllarca her dakika aklına girip çıkması..
biraz detaya inelim;
Sen o sorununun en mantıklı,en mükemmel çözümünü biliyor olmana rağmen bunu zihninden atamama durumu..Arkadaşlarına sorarsın onlarda aynı çözümü söylerler,sende bilirsin çözümü..zihninle konuşmaya başlarsın: bu problemin çözümü bu ve bu sorun aslında atlatılması çok kolay,gülünç bir sorun,şunu şunu yapıcam ve bu sıkıntıdan kurtulucam dersin..adeta beyninle konusursun,o artık senden bağımsız çalışıyordur..2 saniye geçer,adeta seninle taşşak geçer gibi yine beyninin tamamını kaplayacak yere yerleşir.o an senin için başka hiç bir şey sıkıntı yaratmaz,sadece o düşüncene yoğunlaşırsın.kolun kopsa onu düşünemezsin,annen ölse onu düşünemezsin sadece o basit problemi düşünürsün..aklından durmadan atarsın,her seferinde çözüm aşamalarını tekrarlayıp aklından atarsın düşünceyi..ancak o kene gibidir...gelir yine beynine yapışır..belki bi kaç gün sonra,belki bi kaç ay,belkide bi kaç yıl sonra hiç ummadığın bir anda yataktan kalktığında bir de bakarsın ki artık o düşünce zihnine girmiyo..ve bi kaç saat içinde o kenenin gittiğini farkedersin..nasıl gitti,ne düşündümde gitti bilemezsin..o artık yeterince kanını emmiş ve uzaklaşmıştır o kadar...
* Paranoya.
Bi önceki aşamadan sonra geleceğin nokta bu hastalıktır..herşeye,her düşünceye,her insana şüpheyle yaklaşırsın..Kişiler,senin iyiliğine bişey yapmış olsa bile sen onu kötü algılarsın..başkalarının senin hakkında komplo düzenlediğini düşünürsün..Yani kuruntu hastalığına geçmişsindir artık..karşındaki kişilerde bunu farkeder,bunu sana söylerler..kurdugun cümleler onları da senden uzaklaştırır..Örnek vermek gerekirse; sevgilinin her hareketini sorgulaman,her daim seni aldattığını düşünmen ve aklına muazzam yaratıcı nedenler getirmen..Tabi bu paranoyanın başlangıç örneği...paranoyanın ilerleyen aşamalarından hiç bahsetmeyim inanamazsınız...
* Asosyalleşme
Bu kelime aslında bu aşamayı çok iyi izah etmiyo..Çevrenden uzaklaşırsın çünkü artık onlardan nefret edersin..zevk vermez arkadaşlarınla,kızlarla vakit geçirmek artık sana..vakit geçirdiğin zamanlarda ise aslında ruh sıkıntını kimseye belli etmezsin,ortam içinde en çok gülen,en çok konuşan,en çok sevilen kişi olursun..ama bu seni o ortama yakınlaştırmaz..sıkılırsın içten içten,tek başına kalmak istersin ama işin garip tarafı dudakların bunun tam tersini söyler karşındakine durmadan gülerek..
*Ve şu an anlatabileceğim son nokta, ŞİZOFRENİ ..
Önce garip sesler duymaya başlarsın..bu sesleri senden başka kimse duymaz ancak onlar ürkütücüdür..sonrasında renklere karşı aşırı duyarlı olursun..şayet şimşek çaktığını görürsen,saatlerce gözünün yarısı hep aydınlıktır,görmez..sadece şimşeğin rengi vardır etrafta..aşırı konuşmaya başlarsın,kafiyeli konuşup karşındakini etkilediğini sanırsın..cümlelerin birbiriyle alakalı değildir,anlatacak o kadar çok şeyin vardır ki bi türlü kısaltamazsın..kopuk düşünceler söyler durursun..kimse senı anlayamaz,sabredemez,bunalır,söylemek istediklerini anlatamazsın..herşeye karşı çıkarsın..herşey sana aptalca gelir..sonra o bembeyaz duvarla konuşmaya başlarsın,o seni dinler..derdini sonuna kadar hiç konuşmadan dinler..ona küfretsende,ana avrat sövsende o hiç konuşmaz..daha sonrasında evinin o duvarları farklı görünmeye başlar..kendini izah etmeye çalıştığın insanlar gibi görünür..karşına o kişiyi alır konuşmaya başlarsın..duvar değildir artık o,tıpkı halüsinasyon görür gibi duvarı bi insan olarak görürsün ve saatlerce anlatırsın..kimsenin duymadığı o seslerle artık sorulu,cevaplı konuşmaya başlarsın..
Dünya dedikleri gezegen varya hani,sen artık orada yaşamıyosun..Sen artık bambaşka,kendinin yaratıcısı olduğun gezegende yaşamaya başlarsın..istediğin herşeyi yaratıp,istediğin gibi onunla konuşabilirsin..Orası senin DÜNYANDIR artık..
Zaman geçer,aylar geçer bu durum hiç değişmez..sonra farkedersin ki,sen artık delirmişsin..ama bilirsin ki delirdiğini bi tek sen bilirsin..O an artık şalteri indirme vakti gelmiştir.Zihninle,aklınla,HİSLERİNLE ve son kez o muazzam beyninle vedalaşırsın ve şalterleri kapatırsın...
Artık sen yaşayan ölüsündür..Yüzlerce kez yüksek bi binanın en üst katından zemini selamlarsın..Atamazsın kendini,bırakamazsın rüzgara doğru vücudunu..Beynin artık tek bişey için vardır;seni öldürmemek..Seni yaşatıp,kendini dinlendirmek..
Sevgili mürid,
şayet takıntılarınla kendine zarar vermeye başladıysan, kork , ölmekten kork , senin için tek önemli şey bu hastalığından kurtulmak olsun.Doktora gir.bu işi profesyonel olarak bilen kişiye git.Burda kapitalizmi düşünüp,bununda bir tezgah olduğuna inanma..İstersen milyarlar,trilyonlar dök..Bul bi şekilde o muayene ücretini ama git..Yaşamayan bilemez,ruh hastalıkları doktorlarının para için varolduğunu düşünebilir ama onlar bunu YAŞAMADIĞI için bilemez... Sen artık kendini tedavi edemezsin,ettiğine inanırsın ancak son noktaya kadar sadece inanırsın..geç kalma mürid :)
İnsan kolsuz yaşamaya alışır,tekerlekli sandalyeye alışır..İnsan anasının,babasının ölümünü,hayattaki tüm herşeyin sıkıntısını atlatır..Ancak tüm bu sıkıntıları atlatabilmesi için tek bişey gereklidir..şayet o beynini sağlam tutarsan bu hayatta seni öldürecek hiçbirşey yoktur.Şayet ona iyi bakmazsan,nefes alman için hiçbir sebep yoktur.
-
Yakın çevremde Obsesif-Kompulsif şeysini yaşadığını idda edip acayip hal alan insanları gordukce artık bu kelimeyi duymaktan nefret ettim.
Belirtilerini soruyorum onlara ve anlattıkları şeyleri bende yaşıyorum zamanla ama doktora gidilcek bir durum olduğunu düşünmedım hiç. Belkide çok ağır geçirmemişimdir.
Ama bence bi normal insan vardır bide şizofreni olan vardır. Obsesif-Kompulsif yani arasında kalan yoktur. Yani astım öncesi bronşit gibi olduğuna inanmıyorum bunun. Heleki şuan trend hastalık olarak görüyorum.
Bunlar benım gereksiz düşüncelerim sadece..
-
Hocam bu bir beyin hastalığı demişsin, çok şükür bende yok ama merak ettim; fiziksel sebepleri tespit edilmiş mi bu hastalığın?
-
cemnet bunu yazdı:
-----------------------------
Yakın çevremde Obsesif-Kompulsif şeysini yaşadığını idda edip acayip hal alan insanları gordukce artık bu kelimeyi duymaktan nefret ettim.
Belirtilerini soruyorum onlara ve anlattıkları şeyleri bende yaşıyorum zamanla ama doktora gidilcek bir durum olduğunu düşünmedım hiç. Belkide çok ağır geçirmemişimdir.
Ama bence bi normal insan vardır bide şizofreni olan vardır. Obsesif-Kompulsif yani arasında kalan yoktur. Yani astım öncesi bronşit gibi olduğuna inanmıyorum bunun. Heleki şuan trend hastalık olarak görüyorum.
Bunlar benım gereksiz düşüncelerim sadece..
-----------------------------hocam parça parça cevaplıycam söylediklerini;
''
Yakın çevremde Obsesif-Kompulsif şeysini yaşadığını idda edip acayip hal alan insanları gordukce artık bu kelimeyi duymaktan nefret ettim.
Belirtilerini soruyorum onlara ve anlattıkları şeyleri bende yaşıyorum zamanla ama doktora gidilcek bir durum olduğunu düşünmedım hiç. Belkide çok ağır geçirmemişimdir.
''
Onların anlattığı şeyleri yaşaman ; söylenenlere şartlanıp,sebep sonuç gözetmeksizin 'telkin yöntemiyle şartlanma eylemi'nin bi sonucu..tıpkı hipnoz gibi..Bu farklı bi sorun hocam..bu konuyu bizzat yaşamadığım için kesin bişey söyleyemem,seni yanıltmak istemem ancak; belkide,bu işin eğitimini almamış bi insan olarak yorum yapacak olursam; bu bi kuşkunun sonucu..tereddüt etmişsin,dinlemişsin ve inanmışsın..
Seninki farklı bi durum benim düşüncelerime göre..
--------------------------------
''
Ama bence bi normal insan vardır bide şizofreni olan vardır. Obsesif-Kompulsif yani arasında kalan yoktur. Yani astım öncesi bronşit gibi olduğuna inanmıyorum bunun. Heleki şuan trend hastalık olarak görüyorum.
Bunlar benım gereksiz düşüncelerim sadece..
''
Gereksiz düşünce diye bişey söz konusu değil;stephen hawking,einstein ve bence zihnini en mükemmel şekilde kullanmış yüce Atatürk ile bizim beynimiz aslında farklı değil hocam..onun 2 beyni yok..onunda bir tane beyni var..tıpkı senin düşünebildiğin gibi o da düşünüyo o kadar..
Herkesin bi takıntısı oldugundan dolayı ve artık insanlar arası düşüncelerin çok kolay bi şekilde aktarıldığı,internet denen dünya varolduğundan beri, beyin hastalıkları da tıpkı aids gibi bulaşıcı olmaya başladı..bunun adı da tıpkı dediğin gibi 'trend hastalık'..çünkü artık benim problemlerim bulaşıcı,artık ben zihnimdeki doğruları,yanlışları çok kolay enjekte edebiliyorum insanlara aslında..aramızdan kaçı burada yazılan yorumları dikkate almadı?kaçınız ekşi sözlükteki yorumları dikkate almadınız?kaçınız özgür ansiklopedi diye varolan wikipedia'daki yorumları dikkate almadı? Trend hastalık denen bu oluşumu küçümsememek lazım..artık aklımızdan geçen her düşünce,başkalarının aklına çok kolay aktarılıyor..
Yani aslında bu trend hastalık dediğimiz şey bi tetikleyici..1990'dan itibaren,bilgisayarın yaygınlaşmaya başladığı andan itibaren,biz artık zihnimize çok ama çok iyi sahip çıkmak zorundayız..Mantığımızı,aklımızı kullanamadığımız takdirde,bizde aslında inandırılmak istenen düşüncelerin birer kölesiyiz belkide..
-
Fatih bunu yazdı:
-----------------------------
Hocam bu bir beyin hastalığı demişsin, çok şükür bende yok ama merak ettim; fiziksel sebepleri tespit edilmiş mi bu hastalığın?
-----------------------------zihinsel komutların sonucu; fiziksel eylemler yapıyoruz hocam...zihnimizde yemek yemek istediğimiz,enerjiye ihtiyaç duyduğumuz için yemek yiyoruz..zihnimizde,spor yapıp dinç kalmak için spor yapıyoruz.. vb..
tam anlayamadım demek istediğini..fiziksel sebep derken ne söylemek istedin?
-
DeaD_BY bunu yazdı:
-----------------------------
Fatih bunu yazdı:
-----------------------------
Hocam bu bir beyin hastalığı demişsin, çok şükür bende yok ama merak ettim; fiziksel sebepleri tespit edilmiş mi bu hastalığın?
-----------------------------zihinsel komutların sonucu; fiziksel eylemler yapıyoruz hocam...zihnimizde yemek yemek istediğimiz,enerjiye ihtiyaç duyduğumuz için yemek yiyoruz..zihnimizde,spor yapıp dinç kalmak için spor yapıyoruz.. vb..
tam anlayamadım demek istediğini..fiziksel sebep derken ne söylemek istedin?
-----------------------------Demek istediğim bu hastalık hormonların, nöron hasarının, sinyal sapmalarının v.s. etkisiyle meydana gelen fiziksel tabanlı beyin işleyiş bozukluklarının sonucu bir hastalık mi? Yoksa işleyişi sağlam olan beyinlerde de görülen tamamen psikolojik nedenli bir hastalık mı?
-
senelerdir çok garip tiklerim var. biri bitse bile yenisi çıkıyo piyasaya bıktırdı açıkçası. bazen konuşamıyorum ağzımda yaptığım 3-5 şey var tik işte :d onlar bitene kadar konuşamıyorum vs. bazen ciddi manada sıkıntı veriyo. bi ara dişlerimi sürekli birbirine vuruyodum ses çıkıp duruyodu millet noluyo lan diyodu :D asosyalleşme vs'de var zaten acaba tiklerinde bunlarla bağlantısı varmı. mesela bi ara gözlerimi kapatıyodum garip bi şekilde biraz komik oluyodu
-
Fatih bunu yazdı:
-----------------------------
DeaD_BY bunu yazdı:
-----------------------------
Fatih bunu yazdı:
-----------------------------
Hocam bu bir beyin hastalığı demişsin, çok şükür bende yok ama merak ettim; fiziksel sebepleri tespit edilmiş mi bu hastalığın?
-----------------------------zihinsel komutların sonucu; fiziksel eylemler yapıyoruz hocam...zihnimizde yemek yemek istediğimiz,enerjiye ihtiyaç duyduğumuz için yemek yiyoruz..zihnimizde,spor yapıp dinç kalmak için spor yapıyoruz.. vb..
tam anlayamadım demek istediğini..fiziksel sebep derken ne söylemek istedin?
-----------------------------Demek istediğim bu hastalık hormonların, nöron hasarının, sinyal sapmalarının v.s. etkisiyle meydana gelen fiziksel tabanlı beyin işleyiş bozukluklarının sonucu bir hastalık mi? Yoksa işleyişi sağlam olan beyinlerde de görülen tamamen psikolojik nedenli bir hastalık mı?
-----------------------------Fatih söylediklerin hakkında,bilimsel ispatlara dayanan açıklama yapacak yeterli bilgi birikimine sahip değilim hocam..yanlış yönlendirmek istemem ancak düşüncelerini mantıksal açıdan desteklediğim bi doktorun yazısının bi kısmını aktarayım;
''
Psikanalitik kurama göre obsesif-kompulsif bozuklukta belirtileri ortaya çıkaran mekanizma "gerileme"dir (regresyon). Freud obsesyonların bilinçdışı dürtüler nedeniyle ortaya çıktığını belirtmiştir. Örneğin, saldırganlık dürtüsü ile karşıt tepki oluşturma yoluyla başedilmeye çalışılır: Saldırganlık aşırı boyun eğme ile nötralize edilir. Karşıt tepki oluşturma anal dönemin (kabaca 1-3 yaşa denk gelir) temel savunmalarındandır. Karşıt tepki oluşturma gündelik yaşamda da sık kullanılan bir savunma mekanizmasıdır. Başka örneklerle açıklayalım: Bir çalışan nefret ettiği patronuna sevgi gösterilerinde bulunur. Bir adam kin beslediği birisine aşırı nazik davranır. Bu hastalığın kalıtımsal yönü de vardır. OKB hastalarının birinci derece akrabalarında bu hastalık oldukça sık görülür. Beyin hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan kimyasal ileticilerden birisi "serotonin"dir. OKB oluşumunda serotonin sistemindeki düzensizliklerin de önemli rolü vardır. Hatta, bu nedenle tedavide serotonin üzerinden etki gösteren antidepresanlar etkili şekilde kullanılır.
''
edit: yazının tamamını okumak istersen:
Takıntı Hastalığı (Obsesif-Kompulsif Bozukluk)
Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) nedir?
Takıntı hastalığı olarak da adlandırılan, toplumda yaygınlığı %2-3 oranında olan, obsesyonlar ve kompulsiyonlarla seyreden bir psikiyatrik hastalıktır.
Obsesyon nedir?
Kişinin mantıksız olduğunu bilmesine karşın zihninden atamadığı düşünce, duygu ya da görüntüler "obsesyon" yani "takıntı" olarak adlandırılır. Takıntı tüm karşı koymalara karşın zihni zorlar, tekrarlayıcı ve inatçıdır. En sık rastlananları bulaşma, şüphe, simetri, dini ve cinsel obsesyonlardır.
Kompulsiyon nedir?
Obsesyonun yarattığı sıkıntıyı gidermek amacıyla gerçekleştirilen davranışlardır. Obsesyonu nötralize etme amacı taşırlar. Sık rastlanan kompulsiyonlar temizleme, yıkama, kontrol etme, düzenleme, sayma şeklinde ortaya çıkar. Sözkonusu davranış gerçekleştirilmediği takdirde kötü bir şey olacağı ya da sevdiklerini kaybedeceği gibi birtakım olumsuz düşünceler akla gelir.
Takıntı Hastalığı (Obsesif-Kompulsif Bozukluk) Ne sıklıkta görülür? Hangi yaşlarda başlar?
Takıntı hastalığının yaşam boyu yaygınlığı %2-3 dolayındadır. Genellikle geç ergenlik ya da erken erişkinlik döneminde başlar. Ortalama başlangıç yaşının 20 olduğu söylenebilir. Bu hastalığın dikkat çeken bir yönü de hastaların tedaviye oldukça geç başvurmalarıdır. Hastalık belirtileri ortaya çıktıktan ortalama 10 yıl sonra tedavi görmeye başlarlar.
Takıntı Hastalığı (Obsesif-Kompulsif Bozukluk) hastalığının nedenleri nelerdir?
Psikanalitik kurama göre obsesif-kompulsif bozuklukta belirtileri ortaya çıkaran mekanizma "gerileme"dir (regresyon). Freud obsesyonların bilinçdışı dürtüler nedeniyle ortaya çıktığını belirtmiştir. Örneğin, saldırganlık dürtüsü ile karşıt tepki oluşturma yoluyla başedilmeye çalışılır: Saldırganlık aşırı boyun eğme ile nötralize edilir. Karşıt tepki oluşturma anal dönemin (kabaca 1-3 yaşa denk gelir) temel savunmalarındandır. Karşıt tepki oluşturma gündelik yaşamda da sık kullanılan bir savunma mekanizmasıdır. Başka örneklerle açıklayalım: Bir çalışan nefret ettiği patronuna sevgi gösterilerinde bulunur. Bir adam kin beslediği birisine aşırı nazik davranır. Bu hastalığın kalıtımsal yönü de vardır. OKB hastalarının birinci derece akrabalarında bu hastalık oldukça sık görülür. Beyin hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan kimyasal ileticilerden birisi "serotonin"dir. OKB oluşumunda serotonin sistemindeki düzensizliklerin de önemli rolü vardır. Hatta, bu nedenle tedavide serotonin üzerinden etki gösteren antidepresanlar etkili şekilde kullanılır.
Takıntı Hastalığında (Obsesif-Kompulsif Bozukluk) ne tür takıntılar görülebilir?
-Dokunduğum yerlerden mikrop bulaşır mı? Ellerimi yıkadım ama ya yeterince temizlenmediyse? (bulaşma obsesyonu)-Banyo yaparken acaba yeterince temizlendim mi? (bulaşma obsesyonu)-Girdiğim cinsel ilişkiden AİDS kapmış olabilir miyim? (bulaşma obsesyonu)-Terliklerimi yanyana koymazsam annemin ya da babamın başına kötü birşey gelir. (simetri obsesyonu)-Evden çıkarken acaba kapıyı kilitlemiş miydim? Ütünün fişini çekmiş miydim? (şüphe obsesyonu)-Allah'ın varlığıyla ilgili acaba kafamda şüphe mi var? (dini obsesyon)-Anneme ya da babama yoksa cinsel ilgi mi duyuyorum? (cinsel obsesyon)-Acaba eşcinsel gibi mi davranıyorum? (cinsel obsesyon) -Çocuğu, annesi ya da babasıyla cinsel ilişkiye girdiği şeklinde gözünün önünde canlanan sahneler. (cinsel içerikli obsesyonel görüntüler)-Acaba çocuğuma zarar verir miyim? (saldırganlık obsesyonu)
Takıntılar ne tür kompulsiyonlarla nötralize edilmeye çalışılır?
-Banyoda, tuvalette temizlik amacıyla uzun süre kalınır. (temizlik kompulsiyonu)-Çamaşırlar tekrar tekrar yıkanır. (temizlik kompulsiyonu)-Emin olunamadığı için, kapı, pencere, tüp, ocak, imzalanan evrak defalarca kontrol edilir. (kontrol kompulsiyonu)-Zihinden atılamayan uygunsuz düşünceler nedeniyle ortaya çıkan suçluluk duygusu sürekli ibadet edilerek yok edilmeye çalışılır. (dini kompulsiyon)-Anne, baba ya da çocuklara cinsel ilgi duyma konusundaki takıntılardan dolayı onlara yaklaşılmaz, dokunmaktan kaçınılır. (cinsel kompulsiyon)-Masada eğri duran bir nesne düzeltilmeden ders çalışılamaz. (simetri kompulsiyonu)
Obsesif-Kompulsif Bozukluk nasıl seyreder? İyileşir mi?
Uzun süre tedavi gerektiren, düzelme ve tekrarlamalarla seyreden bir hastalıktır. Hastalığın yeni başlamış olması, tedaviye erken başlanması ve düzenli devam edilmesi, eş ya da aile desteğinin varolması hastalık seyrini olumlu yönde etkiler. Diğer yandan, hastalığın uzun yıllardır devam ettiği, tedaviye geç başlanan, tedaviye uymayan, eş ya da aile desteğinin bulunmadığı, kişilik bozukluğu ya da depresyon gibi hastalıkların da eşlik ettiği hastalarda olumsuz bir seyirden rahatlıkla sözedebiliriz. Dolayısıyla, "iyileşir mi?" sorusunu "duruma bağlı" diyerek yanıtlayabiliriz.
Takıntı Hastalığı (Obsesif-Kompulsif Bozukluk) nasıl tedavi edilir?
İyi kurulan psikiyatrist-hasta iletişimi tedavinin ön koşuludur. Hastalığın doğası, seyri, tedavi süreci konusunda hasta bilgilendirilir. Diğer birçok psikiyatrik hastalıkla karşılaştırıldığında tedaviye daha yavaş yanıt alındığı için "sabır" hem hastanın hem de psikiyatristin sık başvuracağı bir duygudur. İlaç tedavisi bu hastalıkta özellikle önemli bir yere sahiptir. Ancak, genellikle ilaçlar 4-6 hafta sonra beklenen etkileri gösterir. Nisbeten daha yüksek dozda ve daha uzun süre ilaç tedavisi gereklidir. Bu hastalıkta en etkili ilaçlar antidepresanlardır ve çoğunlukla en az 2 yıl kullanılmaları önerilir. Psikoterapi ilaç tedavisi ile alınan sonuçların kalıcı hale getirilmesinde önemli yere sahiptir. Davranış tedavisinin en pratik ve en uygun seçenek olduğunu söyleyebiliriz. Bu tedavi yönteminde "maruz bırakma" (exposure) ve "tepki önleme" (response prevention) teknikleri kullanılır. Örneğin, maruz bırakma tekniğinde hastalık kapma korkusuyla paraya dokunamayan kişinin paraya dokunması, para sayması sağlanır. Tepki önleme tekniğinde ise, eve gelir gelmez kirlenme düşüncesiyle tüm giysilerini değiştiren ve hemen duş alan kişinin bu davranışı engellenir ya da ertelemesi sağlanır. Bu yöntemler hastanın geçici olarak sıkıntısını artırır, ancak tedavinin devamında sıkıntı azalır ve ortadan kaybolur. İlaç tedavisinde olduğu gibi, psikoterapinin de uzun süre devam etmesi hem hastalığın daha çabuk düzelmesi için, hem de yinelemelerin engellemesi için gereklidir. -
bazen şüpheleniyorum, soruyorum kendime mal mıyım? diye okuyacağım bir ara kalsın şurda.
-
özet olarak anladığım.
kendimizi ezik hissettiğimiz konuda karşı çıkacağımıza kendimizi, isteyerek moda sokup dahada ezdiriyoruzki rahatlayabilelim.yanlız şimdi ufak tefek tereddütler herkezde olur.
mesela geçen işyerinin bahçesinde ctesi 250m kabloyu bıraktım pazartesi gününe kadar aklımdaydı giderse gitsin canım saolsun derim ama. mesele bunu ne kadar kafaya taktığımız rahat uyuya biliyorsak sorun yok, eğer işe geri gidip kabloyu emniyete alıyosakta sorun yok ama ikisinide yapmıyıp uyuyamıyorsan sorun orda doğuyor sanırım. -
pcdoktor636 bunu yazdı:
-----------------------------
senelerdir çok garip tiklerim var. biri bitse bile yenisi çıkıyo piyasaya bıktırdı açıkçası. bazen konuşamıyorum ağzımda yaptığım 3-5 şey var tik işte :d onlar bitene kadar konuşamıyorum vs. bazen ciddi manada sıkıntı veriyo. bi ara dişlerimi sürekli birbirine vuruyodum ses çıkıp duruyodu millet noluyo lan diyodu :D asosyalleşme vs'de var zaten acaba tiklerinde bunlarla bağlantısı varmı. mesela bi ara gözlerimi kapatıyodum garip bi şekilde biraz komik oluyodu
-----------------------------hocam bu söylediklerin bu bahsettiğim hastalıkların sonucu değil.Ben insan psikolojisi hakkında her konuda uzman birisi değilim.Bu bahsettiğin 'tik'ler hakkında seni yönlendirebilecek bi bilgiye sahip değilim.. bu konu hakkında kişisel yorum yapan hiç kimseye inanmamanı tavsiye ederim..şayet bu sorununun;senin ömründen bir gün eksilttiğini, o geri dönülmez yaşamının 24 saatini olumsuz yönde etkilediğini düşünüyosan,bunun çözümünü bulmaya çalış;şayet bulamıyorsan daha da kötü duruma sürükleniyorsan bi uzmana başvur..