Müzik & Sinema & Tiyatro & Kitap & Televizyon & Seminerler & Edebiyat
Teninde Elma Yetiştiren Adam (Deneme)
Teninde Elma Yetiştiren Adam (Deneme)
-
Saat artık, yolda gördüğünüz bir ahbabınıza, günaydın, diyemeyeceğiniz kadar ilerlemiş, günün ortasına, göbek kısmına gelmişti. Hava öyle sıcaktı ki, durduğunuz yerde bile terliyorken, yürümek tam bir işkenceye dönüşüyordu. Eski bir arkadaşımdan öğrendiğim gibi yürüyordum ben de kaldırımda; yavaşça ve derin, uzun soluklar alarak. Sanki Hindistan'da bir seyehatteydim ve tam da o anda Buddha ile ruhani bir dersteydim. Her ne kadar bedenimi ferahlatmaya çabalıyor olsam da, bu yaptığımın daha çok ruhumu ferahlattığını söyleyebilirdim. Çünkü koltuk altımda meydana gelen bir ter damlasının tüm kolum boyunca süzülerek avuç içime kadar ilerlemesine engel olamıyordum.
Sabır dolu yürüyüşüm devam ederken manavın önünden geçmekteydim şimdi; adamın göbeği geçen gün ölen memo'dan daha şişkin değildi ama yine de bu bir göbekti. Önlüğünün para tıkıştırdığı ceplerine ulaşmasını zorlaştıran bir miktar göbeği ile ayaklanmış manavcı dayı, bir elinde su dolu bir eski yoğurt kabı diğer elindeyse sarı püsküllü naylon bir tuvalet süpürgesi ile meyveleri serinletiyordu. Biraz da bana, dedim içimden; meyvelerden seken bir kaç damla yüzüme ve koluma isabet etmişti. Burada adımlarım iyice yavaşladı, ilerlemiyordum ama durmak da denemezdi. Sanki dursam, manavcı rahatsız olacaktı, bunu düşününce ben rahatsız oldum ve öyle kuru kuru durulmaz ki canım, deyip en iri görüneninden bir elmayı kavradım. Elma istiyorum, dedim; dayıya bakmıyordum, aslında öyle demek istememiştim ama insanlar demek istediklerinizle ilgilenmezlerdi. Bu tepeden bakan söylemimden pişman, daha halktan birine filan dönüşerek devam ettim; çok fazla verme ama dayı, bu havada çabucak çürüyüp gidiyorlar, ziyan oluyorlar. Dayı gülümsedi, göbeği bir miktar hopladı, su dolu yoğurt kabını ve plastik tuvalet süpürgesini saman kalıntılarının üzerine koyduktan sonra -ıslak süpürgeye ve kovaya saman parçalarının yapışacağından endişe duymadan- ıslanmış anlını poşusu ile bir güzel kuruladı.
Cümlesine başladığında henüz yanıma ulaşmamıştı; elmayı nasıl sakladığın çok önemlidir evlat; buzdolabında daha uzun süre dayanır mesela ve karton kutu ya da kağıt poşette çok daha uzun süre dayanır. İstersen elmalarını sen seç; çünkü darbe yemiş veya ufak çürükleri olan elmalar çabucak çürüyebilir. Sağlam ve taze bir elma ise öyle çabucak çürümeyecektir. Elmaları bile isteye gösterirken, kese kağıdına yollamakta da bir o kadar aceleciydi. Elmalar sağlam, çürüksüz ve çok fazla sayıda değildi. Keseyi koluma bırakırken devam etti; evine gidene kadar dikkat et, elmaların ezilmesin. Dediklerimi de unutma, haydi, elmalarına iyi bak, dedi. Ardından döndü ve saman birikintisinin arasına bıraktığı su dolu yoğurt kabı ile naylon tuvalet süpürgesini aldı. Ben aslında elmalar hakkında bunca şeyi biliyor olmasından ziyade, meyvelerin üzerine saman parçalarının düşmesinden endişe etmemesine şaşmıştım. İnsan aslında olması gereken özeni biliyor olsa da nasıl bu kadar vurdumduymaz kalabilirdi ki ?
Eve dönüş yolunda kaburgalarımın arasında bir sızı hissettim. İlerledikçe aynı dayanıksızlık ensemde, yanaklarımda, çenemde ve hatta göbek deliğimde belirdi. Kese kağıdını tutan elim hissizleşince elmalarım sıcak asfalta düştü, her biri yuvarlanıp güneşin altında bir yerlerde durdu. Başta taze, sapasağlam bir elmayken, onun dokunduğu her yerim çürüyordu şimdi; açıkta bırakılınca ziyan olan bir elma gibi hissediyordum kendimi. Ekmek kabuğu rengi tenimde, ıslak kahverengi yaralar peydah olmuştu, özlemiştim ama özlemek, onsuzluğa lanet okumak değildi; bu dinlendirici bir bekleyişti; bir elma gibi, durduğu yerde şikayetsiz. Özlemek, eski bir dokunuş zihnince canlanınca istemsizce gülümsemekti. Gülümseyip çirkinleşmekti.
Bak evlat; eğer, seni seviyorum, demenin içindekileri anlatmakta yetersiz kaldığını hissediyorsan, gerçekten seviyorsun demektir.
-
o manav kaç bacak elleyip beleşe elma verdi biliyor musun sen ?
-
zalimadam bunu yazdı
o manav kaç bacak elleyip beleşe elma verdi biliyor musun sen ?
www.youtube.com/watch?v=gdlhBWGA6JY
-
piiiranha9242 bunu yazdızalimadam bunu yazdı
o manav kaç bacak elleyip beleşe elma verdi biliyor musun sen ?
www.youtube.com/watch?v=gdlhBWGA6JY
Nihahaah :D Bu çok iyiydi @zalimadam
-
zalimadam bunu yazdı
o manav kaç bacak elleyip beleşe elma verdi biliyor musun sen ?
Yaz şarabı içip kendini aşık zanneden etek altı meraklısı dinozorlar.
-
NaZi_ bunu yazdızalimadam bunu yazdı
o manav kaç bacak elleyip beleşe elma verdi biliyor musun sen ?
Yaz şarabı içip kendini aşık zanneden etek altı meraklısı dinozorlar.
edebi tecavüz
-
NaZi_ bunu yazdızalimadam bunu yazdı
o manav kaç bacak elleyip beleşe elma verdi biliyor musun sen ?
Yaz şarabı içip kendini aşık zanneden etek altı meraklısı dinozorlar.
Aşk şarabımı alkol sanar kınarlar beni.
De ki öyleyse Zalim başı dönmüş ayyaşın teki.
Manzarayı bilir misin hiç görmediğin yerlerdeki?
Bilmeden konuşmak aptallık değil de ne ki peki?
sago dan çalıntı oldu ama tam içimdekileri söylemiş.
elma armutu bırakıp hayatın acı gerçeklerine odaklanmaya çalışmıştım sadece. ama etek altı dinazor olmadım hiç.
-
NaZi_ bunu yazdızalimadam bunu yazdı
o manav kaç bacak elleyip beleşe elma verdi biliyor musun sen ?
Yaz şarabı içip kendini aşık zanneden etek altı meraklısı dinozorlar.
Ulan cok guzel cevap vermissin; sert ama sakin, terbiyesizce ama edepli, argo ama edebi olmus :D
-
ozgunlu bunu yazdıNaZi_ bunu yazdızalimadam bunu yazdı
o manav kaç bacak elleyip beleşe elma verdi biliyor musun sen ?
Yaz şarabı içip kendini aşık zanneden etek altı meraklısı dinozorlar.
Ulan cok guzel cevap vermissin; sert ama sakin, terbiyesizce ama edepli, argo ama edebi olmus :D
bence bi çay için derim :)
-
-
bende bu tarz yazıları sırf başlıklarından dolayı okumam, okuyamam