Atatürk Ve Bakara Suresi
-
MUSTAFA KEMAL ve BAKARA SURESi
Mustafa Kemal, kurulacak devletin şekli ile ilgili toplumun her
kesiminden insanlarla görüşmeler yaparken sıra, mollalar, şeyhler ve din büyüğü geçinen kişilere gelir.
Mustafa Kemal, bunlara haber göndertip, gelecek hafta kendileriyle bu konuyu görüşeceğini ancak konuşmalarının bir temeli olarak katılacak olan herkesin Bakara suresini 288. ayetine kadar okumalarını rica eder.
Toplantı günü gelip çattığında, Mustafa Kemal kürsüye çıkar ve sorar:
"Arkadaşlar, buraya gelmeden önce hepinizden Bakara suresini 288' inci ayetine kadar okumanızı rica etmiştim.
Kimler okudu Bakara'yi 288'e kadar?"
Salondaki bütün eller istisnasız olarak bu ricayı yerine getirdiklerini
belirtmek için havaya kalkar.
Bunun üzerine Mustafa Kemal sözlerine devam eder:"Beyler, işte kuracağımız devletin neden din temeline dayanamayacağının açıklaması:
Bakara suresi, yalnızca 286 ayettir."
-
anlayamadım hacı konuyu birazdaha açsan veya kaynagın tam metnini göstersen olmazmı?
-
harbi doğru mu la bu :S
-
olmayan ayetler olmayan hadisler ile devletler yöneltilmesin herşey sabit birşeye bağlansın diye
ve böle birşeyi bu biçimde açıklamak kimsenin aklına gelemicek bişey
-
ordan biri cikip bakara suresi 286 ayettir paşam siz de ne kadar cahilsiniz dese daha mi mantikli olacak. bence bole sacama sapan seyleri getirip forumda yainlamak forum kirliliginden baska bir sey degil. yani Atatürk bu kadar basit bir gerekce yuzunden dine dayali bir dewvlet kurdurmadı olemi?
-
aforizma bunu yazdı:
-----------------------------
ordan biri cikip bakara suresi 286 ayettir paşam siz de ne kadar cahilsiniz dese daha mi mantikli olacak. bence bole sacama sapan seyleri getirip forumda yainlamak forum kirliliginden baska bir sey degil. yani Atatürk bu kadar basit bir gerekce yuzunden dine dayali bir dewvlet kurdurmadı olemi?
-----------------------------bu sence basit bir gerekçe mi (:
-
evet bence basit bir gerekce..
-
Bakara bakim abi 286. ayet ama bise anlamadim,devletle alakasi yok...ha 288.ayeti okuyun demis bende 286.ayeti okuyun anladim :D..tamam simdi :P
-
aforizma bunu yazdı:
-----------------------------
evet bence basit bir gerekce..
-----------------------------bakara suresini okuduğunu iddia edip daha ayet sayısını bilmeyen insanların devleti dine göre yönetmesini düşünsene. herşeyi kafasına göre yorumlarlar kendi çıkarları doğrultusunda dini sömürler. sanki yapmıolar gerçi ama nese :P
-
"Kültür zeminle orantılıdır. O zemin milletin seciyesidir.
Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak,
ders almak, düşünmek ve zekayı geliştirmektir.""Genç fikirli demek, doğrultuyu gören ve anlayan hakikî fikirli demektir.
Milletin hakîm emelleri, görüş noktası budur. Hepimiz ona uymaya mecburuz."
1925 (Mustafa Selim İmece, Atatürk'ün Ş.D.K. ve İ.S., S. 17)Ey Arkadaşlar! Tanrı birdir, büyüktür. Âdât-ı ilâhiyyenin tecelliyâtına bakarak diyebiliriz ki, insanlar iki sınıfta, iki devirde mütâlaa olunabilir. İlk devir, beşeriyetin sabâvet ve şebâbet devridir. İkinci devir, beşeriyetin rüşd ve kemal devridir. Beşeriyetin, birinci devrede tıpkı bir çocuk gibi, tıpkı bir genç gibi, yakından maddî vasıtalarla kendisiyle iştigal edilmeyi istilzam eder. Allah, kullarının lazım olan nokta-i tekâmüle vüsûlüne kadar, içlerinden vasıtalarla dahi kullarıyla, iştigali, lâzime-i ulûhiyyetten addeylemiştir. Onlara Hz. Adem aleyhisselamdan itibaren mazbut ve gayr-ı mazbut bildirilen ve bildirilmeyen nâmütenâhî denecek kadar çok nebîler, peygamberler ve rasûller göndermiştir.
Fakat Peygamberimiz vasıtasıyla en son hakâyık-ı diniyye ve medeniyyeyi verdikten sonra artık beşeriyetle bilvâsıta temasta bulunmağa lüzum görmemiştir. Beşeriyetin derece-i idrâk, tenevvür ve tekemmülü, her kulun doğrudan doğruya ilhâmât-ı ilahiyye ile temas kabiliyetine vâsıl olduğunu kabul buyurmuştur. Ve bu sebepledir ki, Cenâb-ı Peygamber, Hâtemü’l-Enbiyâ olmuştur ve kitabı, Kitâb-ı Ekmel’dir..." (Borak, 17; Laiklik, 49-50; Karal, 65; Genel Kurmay, III, 452-453; Gürtaş, 38; Yakıt, 28-29)Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır. İslâm hayat-ı ictimaiyesinde, hiç kimsenin bir sınıf-ı mahsus halinde muhafaza-i mevcudiyete hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler, ahkâm-ı diniyeye muvafık hareket etmiş olmazlar. Bizde ruhbanlık yoktur, hepimiz müsaviyiz ve dinimizin ahkâmını müsaviyen öğrenmeye mecburuz. Her fert dinin, diyanetini, imânını öğrenmek için bir yere muhtaçtır. Orasıda mekteptir." (2 ocak 1921 İzmir- Halk Konuşması)
Ey millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah’ın selâmeti, sevgisi ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz efendimiz hazretleri, Cenab-ı Hak tarafından insanlara dinî gerçekleri bildirmeğe memur ve resûl olmuştur. Anayasa, hepimizce bilinir ki, Kur’an-ı azimüşşandaki bilgilerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir. Kusursuz dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa gerçeğe tamamen uygun geliyor. Eğer akla, mantığa ve gerçeğe uygun olmamış olsaydı, bununla diğer tabiî ilahî kanunlar arasında zıtlık olması gerekirdi. Çünkü bütün evren kanunlarını yapan Cenab-ı Haktır.(7 ŞUBAT 1923 BALIKESİR Paşa Camiinde Halka Fetva Verirken)
Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla alâkası olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler zamanın yeniliklerine uymayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, beyinledir. 1923 (Atatürk'ün S.D. II, S. 128)
Bizim dinimiz, milletimize hakir, miskin ve zelil olmayı tavsiye etmez. Tam tersine Allah da, Peygamber de insanların ve milletlerin izzet ve şerefini korumalarını emrediyor." (Şubat 1923,S.D. II)
-
Atatürk halkın inandığı din alimi diye geçinen soytarıların ne halt olduklarını kanıtlamak için böyle bişey yapmıştır büyük ihtimal. Banada tarih hocam anlatmıştı:
Atatürk bir gün haber salmış gelsinler diye halkın inandığı din alimlerine. Alimler gelmiş. Atatürk yere Kuran koymuş ve emir vermiş "Ya bu kitabın üzerinden atlarsınız yada kelleniz gider." Alimler itiraz etmiş günah vs... Atatürk "Ya atlarsını ya kelleniz gider demiş" tekrar. Neyse atlayan atlamış, atlamayan atlamamış. Atatürk'te atlamayanları ayırmış ve atlayanlar kellelerinden olmuş...