folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Fransiz Cumhurbaskaninin Takdir Edilen Tutumu !



Fransiz Cumhurbaskaninin Takdir Edilen Tutumu !

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Lanky
    Lanky's avatar
    Kayıt Tarihi: 09/Mart/2004
    Erkek
    Skim Fransanın Cumhurureisini...

    Tariqat Of Tahribat.Com Adab-I MuaşeretKaideleri http://www.tahribat.com/forumabout.asp
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Herbokolog
    KaptaN
    KaptaN's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 30/Ağustos/2005
    Erkek
    Lanky
    ______________________________________
    eşşek ne anlar hoşaftan.......
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Lanky
    Lanky's avatar
    Kayıt Tarihi: 09/Mart/2004
    Erkek
    Senin gibi eşşekler anlar hoşafdan suyunu içer tanesi kalır.
    Boka taş atma üstüne sıçrar.

    Tariqat Of Tahribat.Com Adab-I MuaşeretKaideleri http://www.tahribat.com/forumabout.asp
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Herbokolog
    KaptaN
    KaptaN's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 30/Ağustos/2005
    Erkek
    saygım senin orospun olsun kaygım benim aşkımdır..... adam olsan bu yazdıklarımı anlardın ve fransa cuhur başkanın düzeltirdin ama nerde..... işte sizin gibi gençler oldugu sürece biz gene yerimizde sayarız..
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    turkteam
    turkteam's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Temmuz/2005
    Erkek
    Dil bir milleti birlik içinde tutan bir unsurdur. Siz dilinize sahip olmazsanız bir gün gelir, aynı nesil içerisinde farklı dil kullanan insanlar türer.İStiklal Marşı ve Gençliğe Hitabe'yi anlamayan bir neslin ortaya çıkışının sebebi budur.
    Türkiye'de dil hareketi başlatanları bile anlamaz olduk. Kim suçlu ?
    Fransızlara gelince, onlar ülkelerinde dillerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. ORada bir dükkan yabancı isimle açılamaz. Açtığnızda uyarı alırsınız. Eğer dükkanın ismini değiştirmezseniz, dükkan yeri bedeli size ödenir ve dükkanınız kapatılır ve bir daha Fransa'da dükkan açamazsınız. Tüm haklarınız elinizden alınır. Bunun yanında en üst makamın yöneticisi de ( Cumhurbaşkanı da dahil ) yaptığı hatanın cezasını hapis olarak ödeyebilir.
    Bizim ülkemizde ise tüm dükkanların ismi neredeyse yabancı :)

    Ev Yapacaksan Betondan, Kız Alacaksan Japondan Al..
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    turkteam
    turkteam's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Temmuz/2005
    Erkek
    Benim nickim de dahil :))

    Ev Yapacaksan Betondan, Kız Alacaksan Japondan Al..
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    armagedon
    armagedon's avatar
    Kayıt Tarihi: 03/Ocak/2006
    Erkek
    Ya Bizimkiler Olsaydı....

    İnsan Gibi Yaşa...Adam Gibi öL..! Ekmeğini Böl.. Vatanını Böldürme..!!
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    KIVILCIM
    KIVILCIM's avatar
    Kayıt Tarihi: 22/Ağustos/2005
    Erkek
    TÜRKÇEDE züppelik, önce Arapça ile başlamış. Herkes bildiği, anladığı, sevdiği Türkçe kelimeler dururken tam bir Arap gırtlağıyla Arapça ve Farsça kelimelerle konuşmayı marifet sayan züppenin biri bir gün bir kasap dükkanına gitmiş. Bana bir kilo koyun eti ver diyeceğine ağzını şöyle açmış:
    - Ya gassaab! Lahm-ı ganemden, vahid gıyyeee, bil vezin itaaa eyleee!
    Kasap sanmış ki adam, Kuran’dan ayet okuyor:
    -Amin hocam, amin, amin diyerek avuçlarıyla yüzünü sıvazlayıp durmuş. Müşteri kızmaya başlamış:
    - Yahu, ben senden bir kilo koyun eti istiyorum, sen amin deyip duruyorsun. Şurdaan bir kilo koyun eti versene bana...
    Kasap boynunu bükmüş:
    - Hocam, ben ne bilirim o kelimeleri... Benden doğru dürüst et istesene...
    Milletimizin yediden yetmişe bildiği, sevdiği kullandığı kelimeler dururken Arapça ve Farsça kelimelerle tamlamalarla konuşmak züppeliktir.


    Fransızca züppeliği
    TANZİMATLA birlikte, bizde bir de Fransızca züppeliği başladı.
    Bu yeni züppeliği Recaizade Mahmut Ekrem Bey Araba Sevdası (1896) isimli romanında çok mükemmel anlatır. Roman kahramanı Bihruz Bey, babasından kalan mirası satıp savurarak kendisine gösterişli atların çektiği şık bir araba alır. Sonra, Fransızlar gibi giyinerek arabasına kurulur ve Çamlıca yollarında gezintiye çıkar. Maksadı, kendisi gibi Batı’ya özenen genç ve güzel kızlarla tanışmaktır. Bihruz Bey, artık konuşmasını da değiştirir. Cümlelerini Fransızca kelimelerle kurar. Mesela bir genç kızla konuşurken, Dün sizi, jö jardeninizde gezinirken jö vu diye kırıtır. Sözlerine O mon diyööö, pardon diye başlar.Hizmetçisine bile, Matmazel, pardon... Bana ön pö bakar mısınız diye seslenir.
    Sokak satıcılarına Mösyö diye hitap eder.
    Araba Sevdası’nı okuyanlar, Bihruz Bey’in züppeliğinde ittifak hâlindedirler. Züppe, yani özüne ve köküne yabancılaşan, milletin bütün mukaddeslerini küçümseyen, Batı karşısında tam bir aşağılık duygusuyla iki büklüm kalan, avanak ve ahkâm kişi.
    Türkçemiz bugün hem İngilizce züppelerinin, hem de uyduruk ve kaydırık kelimelerle konuşup yazan yeni züppeliğin boyunduruğuna giriyor. İşyerlerimiz İngilizce kelimelerle açılıp, saçılıyor. Dergilerimiz İngilizce ve Fransızca isimlerle çıkıyor. Yarış atlarımız bile artık İngilizce isimlerle koşuyorlar. Atalarımız doğru söylemiş, rüzgâr ekenler fırtına biçiyorlar. Kolejlerde, Anadolu Liseleri’nde ve bazı üniversitelerimizde eğitim dilini İngilizceye çevirenler, Türkçemizin başına bu yeni züppeleri de musallat etmişlerdir.


    Bir kanun çıkarmak
    Gazetemizin 24 Ağustos 2005 tarihili baskısının birinci sayfasında kocaman bir başlık, sizin de dikkatinizi çekmiştir: Türkçeye kamusal ihanet! Çelik Yaman’ın haberinden anlıyoruz ki, bir Başbakanlık kurumu olan TOKİ bile, yeni tasarımlarla hazırladığı ve gün ışığına çıkardığı toplu konutlara, court, olympia, residence gibi İngilizce isimler veriyormuş. Bu uygulamaya itiraz edenlere de önemli olan, insanlara yeni yerleşim yerleri açmaktır. İsim önemli değildir diyormuş. Bu zihniyet ummanları dolduracak kadar yanlıştır ve rezaletin ta kendisidir. Türkçeyi bir tarafa itmenin, İngilizler gibi düşünmenin, İngiliz gibi davranmanın hazin bir neticesidir. Ama hangi birini düzelteyim. Kamu, bütün, herkes, bir milletin tamamı demektir. Yunus Emre kamu kelimesini doğru kullanıyor: “Biz kimseye kin tutmayız / Kamu âlem birdir bize” diyor.
    Türkçe’ye ihanet halkımızdan, milletimizden gelmiyor. Bazı dil züppelerinden, bazı devlet dairelerinden geliyor. Peki bunun çaresi yok mu diye soracaksınız. Var tabii ve çok basit. Fransızcada olduğu gibi bir kanunu çıkarmak ve oraya şu hükmü perçinlemek lazım:


    Madde: 1: Türkiye’de eğitim dili Türkçe’dir. Yabancı dille eğitim yapılamaz.
    Madde: 2: Türkiye’de hiçbir işyeri yabancı bir isimle açılamaz.
    Madde: 3: Türkiye’de yayın yapan radyo ve televizyonlarda program sunan, haber okuyan kişilerin Türkçe ve telâffuz konularında yeterlilik belgeleri almaları şarttır.
    Müeyyidesi olan bir kanun çıkarmadığımız taktirde dil züppelerinden daha çok yaka silkeriz.

    DÜŞÜNEMİYORUM, O HALDE YOKUM !..

    Türkiye’de senelerdir Türk Dili törpülenmekte; yaşantımızda, çevremizde, eğitim hayatımızda Türk Dili’nin yok edilmesine yönelik oluşumlar hüküm sürmektedir. Buna rağmen, devletin elindeki “yasama, yürütme, yargı” erklerinden sonra en etkin konumda bulunan “basın” bu duruma gerek görsel gerekse yazılı alanda çok az yer vermektedir

    İstanbul’da, Bakırköy’de Carousel diye bir alış-veriş merkezi var.Dolaşırsanız dikkat edin başta kendi ismi olmak üzere içerideki mağazaların kaç tanesinin ismi Türkçe.Hatta orayı da boş verin çevrenize bakın blacksea cafe, beauty land, speedy night club vs… Bu durum maalesef Türkiye’nin dört bir yanında bu şekilde. Bir de gidin Avrupa’ya, Almanya’ya, İtalya’ya, Fransa’ya bakın; ya da orada yaşayanlara sorun caddelerde gezerken kaç kere bu tür örneklerle karşılaşıyorlarmış… Bu yalnız bizde böyle; çünkü bize yabancı isimlerin çok karizmatik olduğu(!) psikolojisi empoze edilmiş… Karadeniz kafe, gül bahçesi demek komiğimize gider olmuş…


    Gordon Milne, senelerce Türkiye’de Beşiktaş ve Trabzonspor’da görev yaptı. Türkçe’yi gayet iyi konuşmasına rağmen; İngilizce haricinde herhangi bir basın toplantısını ya da demecini duyan, gören, hatırlayan var mı!.. Fatih terim, -başarıları, ülkeye getirileri tartışma götürmez- İtalya’da göreve başladıktan ne kadar süre sonra İtalyanca basın toplantıları düzenledi…


    Bazıları, Türkçe’nin öğrenilmesinin çok zor olduğundan, diğer dillerin İtalyanca’nın, İngilizce’nin, Almanca’nın çok kolay öğrenildiğinden böyle olduğunu düşünmesinler.Türkiye’ye Afrika’dan gelen oyunculara bir bakın, nasıl Türkçe konuşuyorlar.Hatta bir tanesi televizyon programı bile yaptı. Kompela…Bir de Avrupa kökenlileri hatırlayalım…


    Türkiye’de İngilizce eğitim furyası almış başını gidiyor. Başta özel okullar, Anadolu liseleri, ODTÜ, Bilkent, Boğaziçi… Üstüne üstlük yeni YÖK yasası ile; öncesinde hazırlık okutulan bölümlerde bilim derslerinin %30’unun İngilizce(Fransızca, Almanca) okutulma zorunluluğu getirildi…Burada amaç nedir?.. Bilim der ki; kişi anadilinde düşünür, tasarlar, yorumlar, yeni kavramlar üretir.Anadiliyle düşünmesi, araştırması, üretmesi, bilim yapması engellenen her millet yok olmaya mahkumdur…


    Dünya’da hazırlık sınıfı diye bir kavram bizdeki şekliyle yok; hazırlık sınıfı yabancı bir ülkeden o ülkeye okumak için gelen öğrenciler için vardır.Her ülkenin eğitim dili kendi dilinden olduğu için, İngilizce bilse de işe yaramaz o ülkede; dolayısıyla o ülkenin dilini öğrenip derslere girebilmek için önce altı ay, bir sene hazırlık sınıfı okutulur.Bu demek oluyor ki dünyada sadece Türk öğrencisi kendi ülkesinde yabancı öğrenci konumuna düşürülüyor…


    Efendim, İngilizce dünya dili, dünyaya adapte olabilme, gelişen ilerleyen yaşantıya ayak uydurabilme için gerekli bunlar…Elbetteki yabancı dil gerekli, öğrenmesi gerekenler –özellikle çevirileriyle bilime katkı sağlayacak olanlar- mutlaka öğrenmeli; ancak sistemi yöntemi bu değil.Dünyanın sömürgeleşmemiş ülkelerinde yabancı dil gece ve yaz kurslarında görsel-işitsel dil laboratuarlarında, okullarda ise takviyeli ve mesleki dil derslerinde öğrenilir…(1)


    Nerede görülmüş ki bir ülkede bir öğretmen öğrencisine anadilinde dahi zor anlayabileceği bir konuyu yabancı dilde öğretiyor… Mesela bir öğretmen öğrencisine derin bir fizik kavramını İngilizce anlatıyor. Öğrenci, o anda o kelime sıfat mıydı, zarf mıydı onu mu düşünsün; yoksa konuyu öğrenmeye mi gayret etsin… Bu şekilde ne konu öğrenilir ne de yabancı dil…Bu yüzden aklı başında hiçbir ülkede yabancı dilde eğitim yapılmaz, yaptırılmaz… Türkiye ya olağanüstü dil öğretme teknikleri bulmuş dünyanın en ileri milleti; ya da Atatürk’ün gençliğe hitabesindeki betimlediği vahim durumdayız…



    Atatürkçülüğün temel şartı Türk Dili’ne, Atatürk’ün “Türk kültürü ile çağdaşlaşmak” ana prensibine sahip çıkmaktır.Kimliğine, kültürüne, tarihine sahip çıkmak anlamına gelen milliyetçilik; dilinden, kültüründen, örfünden, töresinden, adetlerinden kuvvet alarak bilimi ile tekniği ile ileriye yürümek demektir.Türkçe’yi yok etmek gayretinde olup da milliyetçiyim diyen Türk milliyetçisi değil; ancak zamanında kılıçla kalkanla bu ülkeyi yok etmeye çalışıp da başaramayan ve nihayetinde kültürümüze, dilimize el atan Anglosaksonların milliyetçisidir…



    İnsanın aklına “bu dünyada neden bizle uğraşsınlar ki; başka ülke mi yok?” sorusu geliyor… Ancak, bu durumda düşünülmelidir ki; şu an mevcut konumlarını belirli seviyeye taşıyan ülkeler, Osmanlı’nın yani Türkiye’nin zayıflamasıyla dünyada söz sahibi olabilme sıfatını kazanmışlardır. Biliyorlar ki; tekrar onların mevcut konumlarını sarsabilecek potansiyel, dünyaya adalet ilkeleri çerçevesinde asırlarca hükmeden, Türk milletinde mevcuttur…


    Üniversite, bir toplumun düşünce ve bilgi lokomotifidir. Orada kendi dilimizi kullanmazsak, nasıl güçlü bir ülke olabiliriz? Bugün Türkiye güçlü bir ülke ve ulus olmak istiyorsa, dilini her alanda kullanmak, kullandırmak, geliştirmek zorundadır.Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.(2)Çünkü “düşünme ile dil, görme ile dil arasında sıkı bir ilişki vardır. Yaratıcı bir görme, yaratıcı düşünme, dilde de yaratıcı olur.(3)


    Araştırmalar gelecek yüz yıl içerisinde -küresel kraliyetçilerden dolayı- dünyadaki mevcut dillerin %90’ının yok olacağına işaret etmektedir.Eğer bu dillerden birisinin de Türkçe olmasını istemiyorsak:


    Yabancı dille eğitimi Türkiye’den tümüyle silip atmak her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, her gerçek Atatürkçünün, her gerçek milliyetçinin, her gerçek solcunun, her gerçek sağcının, her gerçek din ve gönül ehlinin, her gerçek hümanistin, her gerçek laik ve çağdaşın, her gerçek eğitimcinin, her şerefli basın-yayın mensubunun, her gerçek dünya vatandaşı eğiliminin, her Türk bilimcinin birinci davası olmalıdır…
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Herbokolog
    KaptaN
    KaptaN's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 30/Ağustos/2005
    Erkek
    KIVILCIM
    ______________________________________________________________
    güzelb iyazı teşekkürler lütfern herhes okusun
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    graywolf
    tulu
    tulu's avatar
    Kayıt Tarihi: 19/Eylül/2005
    Dişi
    mcyargiç ne alaka evet kürtçe konusuyolarmis birak konussunlar bizene burda orda herkes özgür çok mu önemli yani geceleri yatamiomusun bu yüzden
Toplam Hit: 5612 Toplam Mesaj: 31