Konuşarak İngilizce Öğrenmek
-
Facebook’ta tandempartner ara istersen. Türkçe öğrenmek isteyen birini bulabilirsin.
-
8 yil lise + 3 yil unide dersleri ingilizce aldim, yattim kalktim grammar dinledim. 5 ay kursa gittim, kpds de grammar sinavina girdim.
Yurtdisina geldim, havaalaninda temizlikciden ankesorlu telefonun yerini ogrenemedim. Ben ki, ingilizcede 8 farkli zaman cekimini bilen, tum if clause larin kurallarini ezber etmis, imperativeler, relative pronounlar filan yalamis yutmus adam, “nickle” kelimesinin anlamini bilmiyordum. Elin meksikalisi “you was nickle?” ingilizcesiyle amerikada havaalaninda is bulmus, calisiyor. Ben ingilizcem kotu, anlayamadim, anlatamadim, yaziklar olsun bana diye hayiflaniyordum.
kissadan hisse genclik:
1- kendinize guvenin, ingilizceniz kotu degil. Kotu ingilizce gormemissiniz. Sinifin ortasinda hocaya “egzekuuuz miiiii” diye el sallayan doktora ogrencisi gordu bu gozler.
2- grammar elbet ogrenin, ama bokunu cikarmayin, tadinda birakin. Amerikalilarin cogu past participle tense nedir bilmiyorlar. Konusurken de grammarina uydurayim demeyin. Yaptin bir hata yanlis tense le gitti, tuh diye uzulmeyin.
3- kelimeye abanin. Derdinizi anlatabiliyorsaniz ingilizce konusabiliyorsunuzdur. Bazen tek kelimeyle uzun cumlelerin anlatacagi seyi verebiliyorsun. Ama o tek kelime o uzun cumlede olmadi mi, bir turlu anlasamiyorsun. Tecrubelerime gore ortamlara, konulara ozel kilit kelimeler cok onemli.
Oturup adamlarla anadilin gibi dertlesmek biraz advanced, kitaplar okumaniz, diziler izlemeniz lazim. Slanglere, idiomlara, abbreviation lara hakim olmaniz lazim. O zaman ve emek isteyen birsey. Whatever you do for it, just keep it doing for maybe years. Nacizane thoughts...
-
mizahi bunu yazdı
8 yil lise + 3 yil unide dersleri ingilizce aldim, yattim kalktim grammar dinledim. 5 ay kursa gittim, kpds de grammar sinavina girdim.
Yurtdisina geldim, havaalaninda temizlikciden ankesorlu telefonun yerini ogrenemedim. Ben ki, ingilizcede 8 farkli zaman cekimini bilen, tum if clause larin kurallarini ezber etmis, imperativeler, relative pronounlar filan yalamis yutmus adam, “nickle” kelimesinin anlamini bilmiyordum. Elin meksikalisi “you was nickle?” ingilizcesiyle amerikada havaalaninda is bulmus, calisiyor. Ben ingilizcem kotu, anlayamadim, anlatamadim, yaziklar olsun bana diye hayiflaniyordum.
kissadan hisse genclik:
1- kendinize guvenin, ingilizceniz kotu degil. Kotu ingilizce gormemissiniz. Sinifin ortasinda hocaya “egzekuuuz miiiii” diye el sallayan doktora ogrencisi gordu bu gozler.
2- grammar elbet ogrenin, ama bokunu cikarmayin, tadinda birakin. Amerikalilarin cogu past participle tense nedir bilmiyorlar. Konusurken de grammarina uydurayim demeyin. Yaptin bir hata yanlis tense le gitti, tuh diye uzulmeyin.
3- kelimeye abanin. Derdinizi anlatabiliyorsaniz ingilizce konusabiliyorsunuzdur. Bazen tek kelimeyle uzun cumlelerin anlatacagi seyi verebiliyorsun. Ama o tek kelime o uzun cumlede olmadi mi, bir turlu anlasamiyorsun. Tecrubelerime gore ortamlara, konulara ozel kilit kelimeler cok onemli.
Oturup adamlarla anadilin gibi dertlesmek biraz advanced, kitaplar okumaniz, diziler izlemeniz lazim. Slanglere, idiomlara, abbreviation lara hakim olmaniz lazim. O zaman ve emek isteyen birsey. Whatever you do for it, just keep it doing for maybe years. Nacizane thoughts...
:D şiddetle karşı çıkacağım noktalar var.
0. Where is the public phone diyemediysen bu heyecandır, başka şey değil (: ilk yurtdışı mallaması kadar da doğal bir şey yok hepimize oldu. Yurtdışını bırak şehir dışında da otobüsten inince mallayabiliyoruz. Irrelevant.
1. Çok haklısın, şöyle bi kafa göz yara yara konuşmak iyidir fakat bu bir öğrenme yöntemi değildir. Ağzı yüzü kaymış cümleler kurup iyi konuşabildiğin illüzyonuna kapılmak ve dili bu şekilde öğrendiğini zannetmek kendini kandırmaktır, vaktini boşa harcamaktır. Bu bir supporttur dilin öğrenilmesi için legit bir yol değildir. Öyle olsa aşağıdaki maddeye de istinaden, doğduğundan beri devamlı konuşmuş ve 50 yaşına kadar hayatta kalmış bir insanın Shakespear olması lazımdı. Oluyor mu, olmuyor. Hayatta kalıyor mu, kalıyor. Düşüncelerini güzelce ifade edebiliyor mu, hayır.
2. Amerikalıların çoğunun düzgün iletişim kuramaması, İngilizce öğrenmek isteyen bir insanın referans noktası olamaz. Biz de Türkiye'de doğduğumuzdan beri Türkçe konuşuyoruz, yetmiyor ilköğretimde lisede üniversitede Türkçe dersleri alıyoruz, yine de rezalet Türkçe ile konuşan, bağlacı soru edatını bilmeyen tonla insan var. Ne bileyim, senelerce fen bilgisi coğrafya görüp dünyanın düz olduğuna inanan insan bile var. Nasıl ki hiçbir konuda kendimize bu insanları referans almıyorsak İngilizce öğrenirken de waddap nigga diye konuşan insanları almayacağız. Yaptın bi yanlış, tabii ki üzülmeyeceksin ama bakış açısını "yea amerikanlar da bilmiyo ki"ye oturtmak bence büyük hata.
3. "are you sex?" :D lütfen yapmayın bunu bak kelimesiz elbette istediğin ifadeyi tam veremezsin ama kelime öğrenme diyen yok, gramer olmadan bildiğin bütün kelimeleri bi cümleye salladığında ise demek istediğini mağara adamı kadar anlatabiliyor oluyorsun. Niyetin "su ver", "ekmek kaç para" gibi şeylerse tamam bread de, money de, how much de. Ama birinin dil öğrenmek istemesinden ben şunu anlıyorum: İçimden geçen şeyleri ifade edebileyim. Kelime kokteyliyle kompleks düşünceler ifade etmen imkansız. Hayatta kalırsın ama güzel bir sohbet edemezsin. Dil öğrenmek isteyen insanların ultimate amacının nerdeyse anadillerindeki gibi iletişim kurabilmek, düşündüklerini paylaşabilmek ve karşı tarafın düşüncelerini anlayabilmek olduğunu varsayıyorum ben. Dediğin şekilde Kuşadasında halı satan eleman olarak kalırsın.
https://www.youtube.com/watch?v=HdQlv56DQsE
Hayat boyu Türkiye'de yaşamış gayet hayatta kalmış bir abinin kelime kokteyli ile iletişim kurma çabasına örnek (:
https://www.youtube.com/watch?v=rrNbLBS1D2Q
~15 yıldır İngiltere'de hayatta kalmış iki arkadaşın kelime kokteyliyle iletişim kurmaya çalışması. Özellikle bunu attım özgüven tabanlı yaklaştığın için. 00:55'ten itibaren biraz bak eğleneceksin :D i dunno, like, like i dunno, like yea, like
Bence insan kendine reguları bu diye trashleri örnek almasa iyi olur (:
Ek olarak, öğrenme aşamasından bağımsız olarak, taksiden inerken "Kaç para?" diye sorarsın her zaman. Her dilde sorarsın. Anında sorarsın. Ama örnek alınması gereken "Borcum ne kadar?" olmalıdır diye düşünüyorum ben (: personal growth bence bunu gerektirir.
-
Mutubilir bunu yazdıizzmarit bunu yazdı
Hocam lutfen kelime kokteyli yapip ne dedigi anlasilmayan insanlardan olmayin. Gramer calisin. Sonra zaten konusursunuz. Acele etmenin sondan baslamanin kimseye bir fayda getirdigi gorulmeyen bir konu bu.
Elin turisti Türkiye'ye gelip ''ben gitmek sultanahmet'' deyince kim neyi anlamıyor? Türkçeyi öğrenen küçük bir çocuk cümle kalıbı mı öğreniyor kelime mi ? 4. sınıftan üniversiteye kadar haftada en az 2 saat her sene 0'dan gramer verilen bir ülke neden konuşamıyor? Çünkü herkes gramer kafasında. Yemişim gramerini lan. Türkçeyi kim türkçe gibi konuşuyor ki toplasan Türkiye'de? İnstagram üzerinden japon bir abi ve abla (karı koca ya da sevgililer bilmiyorum) ile düzenli olarak ingilizce yazışıyorum. Son 2 haftadır wp'den ses kaydı ile iletişim kuruyoruz. Ve bana 8 sene boyunca öğretilen 'bilmem kaç tane zaman ve kalıbın ingilizcede zerre yeri olmadığını görüyorum. Üniversiteye gidenler bilir. Siyasi arkadaşlar ağızlarında kelimeleri geveleyerek ingilizce konuşurlar çoğu zaman. Gramer bilmez çünkü adamın gayesi sınav değil konuşmak. Toefl'e hazırlanıyorsa gramer şart ancak dil öğrenmek kelime kelime konuşmakla başlar. Çocukları örnek alsak davayı kazanacağız ama işte illa mükemmel konuşacağım diyerek 8 yıl eğitim alarak 3 cümle ingilizce konuşamayan koca bir nesiliz biz.
Hocam niyetin ben gitmek sultanahmet seviyesiyse onu sana hemen bilmediğim birkaç dilde söyleyeyim. yo ir sultanahmet. ich gehe sultanahmet. jeg rejse sultanahmet.
Hayatta kalırsın evet ama senin mantığınla ben sultanahmete gidebildiğim ne yemek istediğimi söyleyebildiğim için beş dil biliyor oluyorum. Bir yukardaki postta daha detaylı anlatmaya çalıştım.
-
Herkes kendi fikrini söylüyor herkese teşekkür ederim fikirlerini paylaştıkları içinde bu bahsettiğim siteleri kullanan hiç kimse yok mu :D
-
izzmarit bunu yazdımizahi bunu yazdı
8 yil lise + 3 yil unide dersleri ingilizce aldim, yattim kalktim grammar dinledim. 5 ay kursa gittim, kpds de grammar sinavina girdim.
Yurtdisina geldim, havaalaninda temizlikciden ankesorlu telefonun yerini ogrenemedim. Ben ki, ingilizcede 8 farkli zaman cekimini bilen, tum if clause larin kurallarini ezber etmis, imperativeler, relative pronounlar filan yalamis yutmus adam, “nickle” kelimesinin anlamini bilmiyordum. Elin meksikalisi “you was nickle?” ingilizcesiyle amerikada havaalaninda is bulmus, calisiyor. Ben ingilizcem kotu, anlayamadim, anlatamadim, yaziklar olsun bana diye hayiflaniyordum.
kissadan hisse genclik:
1- kendinize guvenin, ingilizceniz kotu degil. Kotu ingilizce gormemissiniz. Sinifin ortasinda hocaya “egzekuuuz miiiii” diye el sallayan doktora ogrencisi gordu bu gozler.
2- grammar elbet ogrenin, ama bokunu cikarmayin, tadinda birakin. Amerikalilarin cogu past participle tense nedir bilmiyorlar. Konusurken de grammarina uydurayim demeyin. Yaptin bir hata yanlis tense le gitti, tuh diye uzulmeyin.
3- kelimeye abanin. Derdinizi anlatabiliyorsaniz ingilizce konusabiliyorsunuzdur. Bazen tek kelimeyle uzun cumlelerin anlatacagi seyi verebiliyorsun. Ama o tek kelime o uzun cumlede olmadi mi, bir turlu anlasamiyorsun. Tecrubelerime gore ortamlara, konulara ozel kilit kelimeler cok onemli.
Oturup adamlarla anadilin gibi dertlesmek biraz advanced, kitaplar okumaniz, diziler izlemeniz lazim. Slanglere, idiomlara, abbreviation lara hakim olmaniz lazim. O zaman ve emek isteyen birsey. Whatever you do for it, just keep it doing for maybe years. Nacizane thoughts...
:D şiddetle karşı çıkacağım noktalar var.
0. Where is the public phone diyemediysen bu heyecandır, başka şey değil (: ilk yurtdışı mallaması kadar da doğal bir şey yok hepimize oldu. Yurtdışını bırak şehir dışında da otobüsten inince mallayabiliyoruz. Irrelevant.
1. Çok haklısın, şöyle bi kafa göz yara yara konuşmak iyidir fakat bu bir öğrenme yöntemi değildir. Ağzı yüzü kaymış cümleler kurup iyi konuşabildiğin illüzyonuna kapılmak ve dili bu şekilde öğrendiğini zannetmek kendini kandırmaktır, vaktini boşa harcamaktır. Bu bir supporttur dilin öğrenilmesi için legit bir yol değildir. Öyle olsa aşağıdaki maddeye de istinaden, doğduğundan beri devamlı konuşmuş ve 50 yaşına kadar hayatta kalmış bir insanın Shakespear olması lazımdı. Oluyor mu, olmuyor. Hayatta kalıyor mu, kalıyor. Düşüncelerini güzelce ifade edebiliyor mu, hayır.
2. Amerikalıların çoğunun düzgün iletişim kuramaması, İngilizce öğrenmek isteyen bir insanın referans noktası olamaz. Biz de Türkiye'de doğduğumuzdan beri Türkçe konuşuyoruz, yetmiyor ilköğretimde lisede üniversitede Türkçe dersleri alıyoruz, yine de rezalet Türkçe ile konuşan, bağlacı soru edatını bilmeyen tonla insan var. Ne bileyim, senelerce fen bilgisi coğrafya görüp dünyanın düz olduğuna inanan insan bile var. Nasıl ki hiçbir konuda kendimize bu insanları referans almıyorsak İngilizce öğrenirken de waddap nigga diye konuşan insanları almayacağız. Yaptın bi yanlış, tabii ki üzülmeyeceksin ama bakış açısını "yea amerikanlar da bilmiyo ki"ye oturtmak bence büyük hata.
3. "are you sex?" :D lütfen yapmayın bunu bak kelimesiz elbette istediğin ifadeyi tam veremezsin ama kelime öğrenme diyen yok, gramer olmadan bildiğin bütün kelimeleri bi cümleye salladığında ise demek istediğini mağara adamı kadar anlatabiliyor oluyorsun. Niyetin "su ver", "ekmek kaç para" gibi şeylerse tamam bread de, money de, how much de. Ama birinin dil öğrenmek istemesinden ben şunu anlıyorum: İçimden geçen şeyleri ifade edebileyim. Kelime kokteyliyle kompleks düşünceler ifade etmen imkansız. Hayatta kalırsın ama güzel bir sohbet edemezsin. Dil öğrenmek isteyen insanların ultimate amacının nerdeyse anadillerindeki gibi iletişim kurabilmek, düşündüklerini paylaşabilmek ve karşı tarafın düşüncelerini anlayabilmek olduğunu varsayıyorum ben. Dediğin şekilde Kuşadasında halı satan eleman olarak kalırsın.
https://www.youtube.com/watch?v=HdQlv56DQsE
Hayat boyu Türkiye'de yaşamış gayet hayatta kalmış bir abinin kelime kokteyli ile iletişim kurma çabasına örnek (:
https://www.youtube.com/watch?v=rrNbLBS1D2Q
~15 yıldır İngiltere'de hayatta kalmış iki arkadaşın kelime kokteyliyle iletişim kurmaya çalışması. Özellikle bunu attım özgüven tabanlı yaklaştığın için. 00:55'ten itibaren biraz bak eğleneceksin :D i dunno, like, like i dunno, like yea, like
Bence insan kendine reguları bu diye trashleri örnek almasa iyi olur (:
Ek olarak, öğrenme aşamasından bağımsız olarak, taksiden inerken "Kaç para?" diye sorarsın her zaman. Her dilde sorarsın. Anında sorarsın. Ama örnek alınması gereken "Borcum ne kadar?" olmalıdır diye düşünüyorum ben (: personal growth bence bunu gerektirir.
tam olarak katılmıyorum. yurt dışında okudum, çalışıyorum. grameri öğrenmedim desem yeridir. fakat grameri kullanıyorum. cünkü anlatmak istediklerimi ifade etmem için gameri kullanmam lazım. birşeyi anlatırken aa şu grameri kullanim bu daha uygun olur demiyorum. natural bir şekilde kendisi geliyor. kelime bilgisi konuşmanın ilk adımıdır. bir insana birşeyler anlatabilmek bu işin başlangıcıdır. zaten birşeyler anlayıp anlatabilmeye başlayınca grameride fark etmeye başlıyorsun.
katıldıgım kısım bu aşamaları geçtikten sonra halen derinlemesine öğrenmek istersen evet dediğin gibi olmalı. ama direk hiçbirşey bilmeden bir havuzun içine atlarsan kaybolursun kafan almaz. -
Ekerci bunu yazdıizzmarit bunu yazdımizahi bunu yazdı
8 yil lise + 3 yil unide dersleri ingilizce aldim, yattim kalktim grammar dinledim. 5 ay kursa gittim, kpds de grammar sinavina girdim.
Yurtdisina geldim, havaalaninda temizlikciden ankesorlu telefonun yerini ogrenemedim. Ben ki, ingilizcede 8 farkli zaman cekimini bilen, tum if clause larin kurallarini ezber etmis, imperativeler, relative pronounlar filan yalamis yutmus adam, “nickle” kelimesinin anlamini bilmiyordum. Elin meksikalisi “you was nickle?” ingilizcesiyle amerikada havaalaninda is bulmus, calisiyor. Ben ingilizcem kotu, anlayamadim, anlatamadim, yaziklar olsun bana diye hayiflaniyordum.
kissadan hisse genclik:
1- kendinize guvenin, ingilizceniz kotu degil. Kotu ingilizce gormemissiniz. Sinifin ortasinda hocaya “egzekuuuz miiiii” diye el sallayan doktora ogrencisi gordu bu gozler.
2- grammar elbet ogrenin, ama bokunu cikarmayin, tadinda birakin. Amerikalilarin cogu past participle tense nedir bilmiyorlar. Konusurken de grammarina uydurayim demeyin. Yaptin bir hata yanlis tense le gitti, tuh diye uzulmeyin.
3- kelimeye abanin. Derdinizi anlatabiliyorsaniz ingilizce konusabiliyorsunuzdur. Bazen tek kelimeyle uzun cumlelerin anlatacagi seyi verebiliyorsun. Ama o tek kelime o uzun cumlede olmadi mi, bir turlu anlasamiyorsun. Tecrubelerime gore ortamlara, konulara ozel kilit kelimeler cok onemli.
Oturup adamlarla anadilin gibi dertlesmek biraz advanced, kitaplar okumaniz, diziler izlemeniz lazim. Slanglere, idiomlara, abbreviation lara hakim olmaniz lazim. O zaman ve emek isteyen birsey. Whatever you do for it, just keep it doing for maybe years. Nacizane thoughts...
:D şiddetle karşı çıkacağım noktalar var.
0. Where is the public phone diyemediysen bu heyecandır, başka şey değil (: ilk yurtdışı mallaması kadar da doğal bir şey yok hepimize oldu. Yurtdışını bırak şehir dışında da otobüsten inince mallayabiliyoruz. Irrelevant.
1. Çok haklısın, şöyle bi kafa göz yara yara konuşmak iyidir fakat bu bir öğrenme yöntemi değildir. Ağzı yüzü kaymış cümleler kurup iyi konuşabildiğin illüzyonuna kapılmak ve dili bu şekilde öğrendiğini zannetmek kendini kandırmaktır, vaktini boşa harcamaktır. Bu bir supporttur dilin öğrenilmesi için legit bir yol değildir. Öyle olsa aşağıdaki maddeye de istinaden, doğduğundan beri devamlı konuşmuş ve 50 yaşına kadar hayatta kalmış bir insanın Shakespear olması lazımdı. Oluyor mu, olmuyor. Hayatta kalıyor mu, kalıyor. Düşüncelerini güzelce ifade edebiliyor mu, hayır.
2. Amerikalıların çoğunun düzgün iletişim kuramaması, İngilizce öğrenmek isteyen bir insanın referans noktası olamaz. Biz de Türkiye'de doğduğumuzdan beri Türkçe konuşuyoruz, yetmiyor ilköğretimde lisede üniversitede Türkçe dersleri alıyoruz, yine de rezalet Türkçe ile konuşan, bağlacı soru edatını bilmeyen tonla insan var. Ne bileyim, senelerce fen bilgisi coğrafya görüp dünyanın düz olduğuna inanan insan bile var. Nasıl ki hiçbir konuda kendimize bu insanları referans almıyorsak İngilizce öğrenirken de waddap nigga diye konuşan insanları almayacağız. Yaptın bi yanlış, tabii ki üzülmeyeceksin ama bakış açısını "yea amerikanlar da bilmiyo ki"ye oturtmak bence büyük hata.
3. "are you sex?" :D lütfen yapmayın bunu bak kelimesiz elbette istediğin ifadeyi tam veremezsin ama kelime öğrenme diyen yok, gramer olmadan bildiğin bütün kelimeleri bi cümleye salladığında ise demek istediğini mağara adamı kadar anlatabiliyor oluyorsun. Niyetin "su ver", "ekmek kaç para" gibi şeylerse tamam bread de, money de, how much de. Ama birinin dil öğrenmek istemesinden ben şunu anlıyorum: İçimden geçen şeyleri ifade edebileyim. Kelime kokteyliyle kompleks düşünceler ifade etmen imkansız. Hayatta kalırsın ama güzel bir sohbet edemezsin. Dil öğrenmek isteyen insanların ultimate amacının nerdeyse anadillerindeki gibi iletişim kurabilmek, düşündüklerini paylaşabilmek ve karşı tarafın düşüncelerini anlayabilmek olduğunu varsayıyorum ben. Dediğin şekilde Kuşadasında halı satan eleman olarak kalırsın.
https://www.youtube.com/watch?v=HdQlv56DQsE
Hayat boyu Türkiye'de yaşamış gayet hayatta kalmış bir abinin kelime kokteyli ile iletişim kurma çabasına örnek (:
https://www.youtube.com/watch?v=rrNbLBS1D2Q
~15 yıldır İngiltere'de hayatta kalmış iki arkadaşın kelime kokteyliyle iletişim kurmaya çalışması. Özellikle bunu attım özgüven tabanlı yaklaştığın için. 00:55'ten itibaren biraz bak eğleneceksin :D i dunno, like, like i dunno, like yea, like
Bence insan kendine reguları bu diye trashleri örnek almasa iyi olur (:
Ek olarak, öğrenme aşamasından bağımsız olarak, taksiden inerken "Kaç para?" diye sorarsın her zaman. Her dilde sorarsın. Anında sorarsın. Ama örnek alınması gereken "Borcum ne kadar?" olmalıdır diye düşünüyorum ben (: personal growth bence bunu gerektirir.
tam olarak katılmıyorum. yurt dışında okudum, çalışıyorum. grameri öğrenmedim desem yeridir. fakat grameri kullanıyorum. cünkü anlatmak istediklerimi ifade etmem için gameri kullanmam lazım. birşeyi anlatırken aa şu grameri kullanim bu daha uygun olur demiyorum. natural bir şekilde kendisi geliyor. kelime bilgisi konuşmanın ilk adımıdır. bir insana birşeyler anlatabilmek bu işin başlangıcıdır. zaten birşeyler anlayıp anlatabilmeye başlayınca grameride fark etmeye başlıyorsun.
katıldıgım kısım bu aşamaları geçtikten sonra halen derinlemesine öğrenmek istersen evet dediğin gibi olmalı. ama direk hiçbirşey bilmeden bir havuzun içine atlarsan kaybolursun kafan almaz.Hocam dedigine katiliyorum ama ilk kez, gercekten sifirdan, bir tabula rasa olarak ogrenmeye baslayanlar icin katiliyorum. Bizim yaslarimizda bu dedigin onbilgi zaten saglanmis oluyor, hicbirimiz gercekten sifir degiliz. Aksine farkinda oldugumuzdan daha fazla sozcuk biliyoruz diye dusunuyorum.
-
sıkkılmam calışıp ben bu işi yapacam diyorsan Rosetta Stone diye bir program var ben Ruscayı bu program sayesinde öğrendim memnunum..
-
izzmarit bunu yazdıMutubilir bunu yazdıizzmarit bunu yazdı
Hocam lutfen kelime kokteyli yapip ne dedigi anlasilmayan insanlardan olmayin. Gramer calisin. Sonra zaten konusursunuz. Acele etmenin sondan baslamanin kimseye bir fayda getirdigi gorulmeyen bir konu bu.
Elin turisti Türkiye'ye gelip ''ben gitmek sultanahmet'' deyince kim neyi anlamıyor? Türkçeyi öğrenen küçük bir çocuk cümle kalıbı mı öğreniyor kelime mi ? 4. sınıftan üniversiteye kadar haftada en az 2 saat her sene 0'dan gramer verilen bir ülke neden konuşamıyor? Çünkü herkes gramer kafasında. Yemişim gramerini lan. Türkçeyi kim türkçe gibi konuşuyor ki toplasan Türkiye'de? İnstagram üzerinden japon bir abi ve abla (karı koca ya da sevgililer bilmiyorum) ile düzenli olarak ingilizce yazışıyorum. Son 2 haftadır wp'den ses kaydı ile iletişim kuruyoruz. Ve bana 8 sene boyunca öğretilen 'bilmem kaç tane zaman ve kalıbın ingilizcede zerre yeri olmadığını görüyorum. Üniversiteye gidenler bilir. Siyasi arkadaşlar ağızlarında kelimeleri geveleyerek ingilizce konuşurlar çoğu zaman. Gramer bilmez çünkü adamın gayesi sınav değil konuşmak. Toefl'e hazırlanıyorsa gramer şart ancak dil öğrenmek kelime kelime konuşmakla başlar. Çocukları örnek alsak davayı kazanacağız ama işte illa mükemmel konuşacağım diyerek 8 yıl eğitim alarak 3 cümle ingilizce konuşamayan koca bir nesiliz biz.
Hocam niyetin ben gitmek sultanahmet seviyesiyse onu sana hemen bilmediğim birkaç dilde söyleyeyim. yo ir sultanahmet. ich gehe sultanahmet. jeg rejse sultanahmet.
Hayatta kalırsın evet ama senin mantığınla ben sultanahmete gidebildiğim ne yemek istediğimi söyleyebildiğim için beş dil biliyor oluyorum. Bir yukardaki postta daha detaylı anlatmaya çalıştım.
Hocam anlatmak istediğimi azıcık yanlış anlamışsın ya da ben yanlış aktarmışım. Demek istediğim konu bir eğitim ömrü boyunca ingilizce ''gramer'' öğrenen kişilerin büyük bir çoğunluğu konuşamıyor. Adam sınavlarda başarılı oluyor çünkü okullar sınava hazırlıyor. Gramer sınava hazırlıyor. Kuralları baba baba biliyor ama pratikte ölüyor ya da yetersiz kelime bilgisinden çuvallıyor. İş diğer tarafa döndüğü zaman kelimeler ile iletişim kurabilen insan taklit ediyor. Kelimelere yabancı olmadığı için şu zaman şöyle bu zaman böyleyi daha kolay öğreniyor. Çünkü temel dil öğrenme prensibi ile hareket ediyor. Şahsi görüşümdür tabi doğrudur yanlıştır bilemem ama çevremi gözlemlediğim kadarıyla bunun usulü budur diyorum ben.
-
Hacılar gramer kelimesini duyunca çoğunuzun aklına hemen büyük ünlü uyumu,fıstıkçı şahaplar falan geliyor. Bunlar evet gramer öğrenirken bazı konulardır ama mesela "sen gazoz istiyorsun" derken bu cümledeki özneyi siz olarak değiştirelim cümle bu sefer "siz gazoz istiyorsun" olmayacak. Yüklemin bu sefer bu çoğul özneye göre değişmesi gerekecek bu en basit gramer kuralıdır. Yani aklınıza hece düşmesinden,ulamadan falan önce bunların gelmesi lazım.
Şunu diyebilirsiniz biz okulda Türkçe dersi görmeden öncede bu tür cümleleri doğru kuruyorduk. Tabi ki doğru kuruyorduk ama o dil bizim ilk öğrendiğimiz dil olduğu ve senelerce etrafımızda konuşulduğu için bu en basit kuralları kitapdan öğrenmeden kafamıza yer etti. Mesela seviyeyi bir tık yukarı çıkar sadece konuşma değil yazma örneği verelim Türkçeden o zamanda göreceksin ki şuan bu sitede bile yüzlerce adam imla kurallarına uygun yazamıyor.
Eğitim seviyesi düştükçe görüyoruz ki insanların yazılarında kelimeler bile sıklıkla doğru yazılmıyor.
O yüzden ben düzgün herhangi bir dili konuşacam diyen adamın grameri bilmesi zorunludur ama yok ben marketde çalışacak kadar bilsem yeter diyorsan gramer bilmene gerek yok.