Öldüren Türküler..
-
bu türkü beni yıkar geçer öldürür öldürür diriltir yine de kendini dinletir.
türkü dostları ii bilecektirki herkes kendinden bi parça bişeylerde bulur bu türküde
burdan tahribat için gönderiyorum :)
Bir ay doğar ilk akşamdan geceden
Cengiz Özkan yorumu tavsiyemdir.
http://rapidshare.com/files/211975118/Bir_Ay_Dogar_Ilk_Aksamdan.mp3
Fizy
http://fizy.org/?q=bir+ay+do%C4%9Far
mustafa özarslan yorumu
http://rapidshare.com/files/211976197/02-DEM__304__DEM__304__-_B__304_R_AY_DO__286_AR.mp3
sözlük entryleri..
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=bir+ay+dogar+ilk+aksamdan+geceden&nr=y&pt=bir+ay+dogar
sözlükten
ilgimi çeken bi yorum
bilmiyorum şimdiye dek kaç defa dinledim bu türküyü..kaç farklı sesten, nefesten..kimisinin nefesi türküyü anlamaya dahi yetmezken kimisi de içinden iç katarak kendine beni hissiyatına kıskanç bir vaziyette terk eylerken, ben hep bu türküyü yazan kişiyi düşündüm..bu dert yükünden kambur olmuşu yazmaya ise az evvel dinlediğimde karar verdim..hiç öyle ukala bir merak ile sanat yaratıcısının çekiciğiline hayranlığını dile getirmekten gurur duyan bir cühelalık ile değil..utanarak..sanki düşünmeme gereken bir şey üzerine düşünmeye cürret etmiş gibi..hani cesaret etmekten utanılanlan anlardaki gibi. çünkü türküde bahsi geçen dert basit bir aşık'ın pastoral iç yakarışı değil. bildiğin safi acı ve dert.. yaşanmışlık dozu kararını çoktan aşıp derdin acısını tüm bir halka yayarak çıkarmayı isteyen temiz bir yakınma isteği var..bu simgeler dünyasının yalancılığında algılaması zor bir frekans. haddimi aşarak, türküyü yazan kişi sütüne düşünmeye devam ediyorum..bir aşık..gönül bağlı bir sonu nereyi yakacağı bilinmez bir ateşe..ışığından, izinden dünya kadar yol gidilecek bir ateş bu şüphe yok. gidilmişte, kar gidilmiş, tepe aşılmış..sabah uyandığında bu ateş içini ısıtsın istemiş bu türküyü yazan. sevdiceğin karlı yollarda kızarmış yanakları belki aklını almış. görmemiş gözü ateşten gayrısını, işin sonrasını.. düşmüş peşine..yol gitmiş hem de çok yol..benim anladığım sevdiği kesinkes gözüne hiç bakmamış.. ya da kendi gözündeki ateşten türküyü yazanın ateşini görememiş..velhasılı kelam, yan yana ve yana yana bir yolculuk eylemişler. sonu ise bu türküyü yazdıracak cinsten. ateş tepeden elinde kendi ateşi ile indiğinde olmuş olan..bu acı pay düşmüş türküyü yazana..har ile büryan olmuş her yanı..sevdiğine soysuz dedirtmiş. sevdiğinin sevdiğini düşünmeye cürret ettiğinde çirkin demiş kestirip attırmış..ateşi soğuran bu yabancı değersiz görünmüş gözüne.. geriye kendisi ile tek başına kalınca içine düşen ateşi koyacak yer bulamamış..söz etmiş, saz etmiş..söylemiş söylemiş dindirmiş acısını.sırf yaşamak için. eriyip yok olmamak için..şimdi düşünüyorum da keşke bu türkü hiç yazılmasaymış..yüzyıllarca yazmayı bilipte yazmayanlar gibi olsaymış, yaşamayı seçmeseymiş, ölseymiş.. -
Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Geceden
Malatya/Arguvan-Hasan Durak-İhsan Öztürk
Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Geceden
(Nedem Nedem Geceden)
Şavkı Vurmuş Pencereden Bacadan
(Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş)
Uykusuz Mu Kaldın Dünkü Geceden
(Nedem Nedem Geceden)
Uyan Uyan Yar Sinene Sar Beni
Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş Nasıl Edem Ben
Dağlar Haramı Açma Yaramı Perişanım Ben
Yüce Dağ Başından Aşırdın Beni
(Nedem Nedem Yar Beni)
Tükenmez Derdlere Düşürdün Beni
(Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş)
Madem Soysuz Bende Göynün Yoğudu
(Nedem Nedem Yoğudu)
Niye Doğru Yoldan Şaşırdın Beni
Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş Nasıl Edem Ben
Dağlar Haramı Açma Yaramı Perişanım Ben
Aşağıdan Gelir Eli Boş Değil
(Nedem Nedem Boş Değil)
Söylerim Söylemez Gönlüm Hoş Değil
(Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş)
Bir Güzeli Bir Çirkine Vermişler
(Nedem Nedem Vermişler)
Baş Yastığı Kendisine Eş Değil
Dağlar Gışımış Yolcum Üşümüş Nasıl Edem Ben
Dağlar Haramı Açma Yaramı Perişanım Ben -
aksam aksam actin yarami nice guzel turkulerimiz var ve birer birer kaybettigimiz turkulerde kalan sehirlerimiz degerlerimiz ozumuz
Türkünün sadece bir müzik türü olduğunu düşünüyorsanız ya türkü dinlememişsiniz ya da can kulağıyla dinlememişsiniz demektir. Türküleri can kulağı ile dinlemek önemlidir, çünkü türküler bu topraklara can vermiştir.
Türkü, elbette ki sadece bir müzik türü değildir. Aynı zamanda Türk`ün kimliğini de ele verir. Zira türkülerde şiir var, hikmet var, tarih var, hayata dair kurallar var. Türkülerde Allah var, ahlak var. Vefa var türkülerde, aşk var, ayrılık var. Sabreden, acı çeken, pişman olan, bazen aceleci ve sabırsız olan, bazen oyunlara katılan, bazen de gözyaşı döken insan var. Yani türkülerde tüm beşeri özellikleriyle var insan. İncelik var türkülerde, sevgiden önce saygı var. Değil sevdiğine kem söz söylemek, siz diye hitap etmek var. Dahası türkülerin yaşanmışlığı var. Bundan sonra kim bakar sesin güzelliğine, müziğin kalitesine...
Sadece bize has olan türkünün yanında başka müzik türleri de var elbet. Ancak bize has olduğundan olsa gerek sadece türküler bizi anlatmaktadır. Türkiye`de yapılan diğer müzikler bizden çok Batı`yı yansıtmakta, bununla kalmayıp onları da bize taşımaktadır. İşte bu tür müzikler yalnız Batı`yı bize taşımakla kalmıyor, gelmişken eli boş dönmüyor ve bizden de bazı değerleri götürüyor.
Günümüzde Batı`nın ekonomik sömürüsü kadar kültürel sömürüsü de var. Bunun bir gereği olarak Batı, kültürel değerlerimizi hızla yok ediyor. Türküler, kültürümüzü her yönüyle yansıtan en önemli zenginliğimizdir. Bu nedenle türkü bilmek, kültürümüzü bilmek; türkü dinlemek ise kültürümüze sahip çıkmaktır.
Batı, elindeki en güçlü silahı medya vasıtasıyla kendi müziğini ve bunlara çektiği (ekseriyetinin de ahlaksız olduğu) videoları döndüre döndüre yayınlatarak özellikle gençlik üzerinde büyük tahribatlar yapmaktadır. Bundan daha vahim olanı ise bu tür müziklerin yerli taklitleridir. Türü ne olursa olsun müzik yapan kahir ekseriyetin yakalamak istediği bir Batı standardı var. Ancak sadece enstrüman olarak taklit söz konusu olsaydı belki sorun olmayabilirdi. Zaten burada Batı müziğini anıyor oluşum enstrüman olarak değil, müziklere yazılan sözler nedeniyledir. Yerli taklitlerin içi boş, anlamsız ve kimi zamanda edepsiz sözlere sahip oluyor oluşu işin vahametini ortaya koyuyor.
Türkü ve diğer müzik türleri arasında sadece müzikal rekabet değil aynı zamanda bir kültür savaşı vardır. Türkü söyleyen biri ile mesela bir pop şarkıcısı arasında giyim kuşamlarından, konuştukları Türkçeye, hal ve hareketlerine kadar birbirleri arasında büyük zıtlıklar vardır. Bu fark kılık-kıyafetten kullandıkları kelimelere kadar belirgin bir şekilde dinleyiciler de görülüyor. Özellikle bazı yerlerde (mesela İstanbul`da Kadıköy`ün bazı muhitleri, İstiklal Caddesi gibi yerlerde) gençlerdeki tuhaf kıyafetler, tuhaf hareketler, tuhaf kelimeler dinlediklerin müziklerin bir ürünü değil de nedir?
Batı müziğine hayranlık, Batı`ya hayranlığı da beraberinde getiriyor. Eurovizyon şarkı yarışmasında İngilizce bir şarkı ile birinci olmamız başarı değil, içine düşülen aczin en renkli resmidir. Bir sonraki yıl da yine yarışmaya İngilizce bir şarkıyla katılmamız, üstelik bir de yarışmaya katılan şarkıcının `Türkçe söylemek geri kafalılıktır` tarzında cümleler sarf etmesi; kendini, dahası kendi kimliğini yok saymaktır. Oysa türkü, Batı karşısında bir duruş, bir var oluştur. Yozlaşmaya karşı en muhkem kalelerden biridir. Kimi ozanların Batı ve Amerika`yı yermesi, bunları müziklerine taşıması, Türkü ile diğer müzik türleri arasındaki farkı ortaya koyması açısından da önemlidir.
Türkü bilmeyen tarih de bilmez
Başlığı abartılı bulsanız da ben, türkü bilmeyenin tarih de bilemeyeceğini düşünüyorum. Türkülerin konusuna baktığımız zaman sadece şimdiki gibi sığ aşk teması olmadığını görüyoruz. Yazının başında da değindiğim gibi insana ait her şey türkünün konusu olabiliyor. Bunlar arasında şehirler, savaşlar ve kahramanlar da var.
Savaşların, yoklukların, gidip de gelmeyenlerin olduğu yıllarda, hem gidenlerin arkasından türkü yakılıyor hem de gidilen yerlere türkü yakılıyordu. Daha sonra ağızdan ağza söylene söylene ve nesilden nesile aktarılarak yakın tarihe kadar gelmiş, derlenmiş ve kayıt altına alınmıştır. Söz konusu sıkıntıların atlatılmasının ardından halk arasında bunlara ilişkin tek belge neredeyse türküler kalmıştır. Günümüzde bile halkın büyük çoğunluğunun tarih okumadığını göz önüne alırsak bundan yüz-yüz elli yıl önce yakılmış ve hala söylenen türkülerin önemi daha da artmaktadır.
Şimdi ben size Yemen desem, aklınıza ilk gelecek olan `Yemen Türküsü`dür. Yakın zamana kadar Yemen`le ilgili bilinen tek şey neredeyse işte bu türküydü. Birinci Dünya Savaşı`nda Yemen Cephesi`nde olan biteni sadece bu türkü ile biliyor halk. Yemen ile ilgili söylediklerimizi Çanakkale Savaşı için de söyleyebiliriz.
Çanakkale`yi zihnimizde canlı tutanlardan biri Mehmet Akif Ersoy`un Çanakkale Şehitleri için yazdığı şiiri ise diğeri de Çanakkale Türküsüdür. Irak işgal edilmemiş olsaydı biz Kerkük`ü türkülerden biliyor olacaktık. Balkanlardan Kafkasya`ya ve oradan güneyimize kadar, yıllar önce buralarda neler yaşandığını yine türküler anlatır bize. Tek tek şehirler anılır, buraların kahramanları anlatılır. Mesela Drama Köprüsü adlı türkünün kahramanı Debreli Hasan nerede yaşamıştır, Drama nerededir, türkünün konusu neyi anlatır? Görüldüğü üzere sadece bir türküyle bile Makedonya`ya uzandık. Mübadele yıllarını, o yıllarda insanların çektikleri sıkıntıları hatırladık. Siz söyleyin şimdi, bu türküyü dinleyenler Makedonya`nın bir zamanlar bizim olduğunu nasıl unutabilir?
Burada sadece birkaç türküyü örnek vermiş olsam da örnekler bu sayfaya sığmayacak kadar fazladır ve söz konusu örnekler sadece günümüze kadar gelmiş olan, yani ancak derlenebilmiş olanlardır.
Yakılmış birçok türkünün konusunda bugün, Misak-ı Milli sınırları dışında kalan şehirler vardır. Bu diyarların ne bedeller ödendikten sonra elimizden çıktığını anlatır türküler. Sadece bu türküleri bilmek bile tarih kitaplarıyla arası iyi olmamış halkın tarih bilincini diri tutmaya, buraların bir zamanlar bizim olduğunu hatırlatmaya yeter. Sayfalarca anlatılacak bir konuyu iki dizede anlatır türküler.
Demek ki türküler insanın ufkunu da açıyor, gönlünü de.
Tüm bunlardan sonra türkü bilmeyen/dinlemeyen hatta türkü dinlemeyi modern dünyaya adapte olamamışlık olarak algılayanlara, sahip oldukları değerler açısından nasıl bir kimliğin yakıştığının yanıtını varın da siz verin.
-
yine bir öldüren türküyle karşınızdayım gençler
Allı gelin taş başını yol eder
Allı Gelin Taş Başını Yol Eder
Afyon/İhsaniye-Mevlüt Dede-Talip Özkan
Allı Gelin Taş Başını Yol Eder
Ördek Gelir Su Başını Göl Eder (De Göl Eder)
İki Güzel Pencereden El Eder
Birin Alsam Birin İntizar Eder (De İntizar Eder)
Allı Gelin Paçaların Yaş Gibi
Yaktın Beni Kara Kara Taş Gibi (De Anam Taş Gibi)
Kötü Kocan Sanki Sana Eş Gibi
Alamadım Yardan Ben Muradımı (De Ben Muradımı)
Şu Derenin Ardı Ceviz Ağacı
O Yarde Bulunur Gönül İlacı (Da Anam İlacı)
Zalim Annen Seni Bana Vermezse
Sen Bana Abey De Ben Sana Bacı (Da Ben Sana Bacı)http://rapidshare.com/files/212249496/Cengiz_Ozkan_-_09.mp3
-
nasip olsa gine gitsem yaylaya
doya doya baksam suna boyluya
senin için yalvarayım mevlaya
belki seni bana yazar yaradan
seni gördüm evvel bahar yaz iken
o güzellik sende ilvan naz iken
güller taze iken teller saz iken
belki seni bana yazar yaradan
yüce dağ başında pınar gözüsün
sürüden seçilmiş körpe kuzusun
güzeller güzeli yayla kızısın
belki seni bana yazar yaradan
ela göz üstüne eğmedir kaşı
başına bağlamış telli bir poşu
talibi coşkun der bulunmaz eşi
belki seni bana yazar yaradanhttp://rapidshare.com/files/216296499/03_-_Ismail_Hakki_Demircioglu_-_Nasibolsa.mp3
-
Of Be Heyet Gardaş Eski Türkülerin Yerini Asla Yenileri alamaz. Vallahi Çok Hoşuma gitti Bu Açtığın konu, Teşekkür ederim.
-
Düşünüyorum acaba bizim çocuklarımız bu türkülere sahip çıkacak mı? En azından biz yine Trt radyolarıyla büyüdük birazda olsa şanslı bir nesiliz türkülerimize kulak aşinalığımız war.
Cengiz Özkan demişken gerçektenbu toprağın yetiştdirdiği ama pek çok insanın adını bile bilmediği çok kıymetli bir ses.
Bu yorumuda benden Tahribata gelsin:)
Gaziantep yolunda
http://www.youtube.com/watch?v=7ewZj9hrUbk
-
saka maka .D kafam güzel ya
baslıga her bakısımda
" Öldürülen Türkler " olarak okuyodm :D
yeni zank etti ! :D
-
qaMbLer bunu yazdı:
-----------------------------saka maka .D kafam güzel ya
baslıga her bakısımda
" Öldürülen Türkler " olarak okuyodm :D
yeni zank etti ! :D
-----------------------------
aynen amk :D ama benim kafa yerinde -
Dağlar
Ey benim divane gönlüm
Dağlara düştüm yalınız
Bu cezayı kendi özüm
Pek mail gördüm yalınız
Dağlar var dağlardan yüce
Dağmı dayanır bu güce
Derdimi üç gün üç gece
Söylerim bitmez yalınız
Şah'ın ayağına varsam
Hayırlı gülbengim alsam
Kızıl ırmağa gark olsam
Çağlasam aksam yalınız
Pir sultanım hey erenler
Erine niyaz edenler
Üçler,kırklar,yediler
Mürvete geldim yalınız
Söz: Pir Sultan Abdal
Müzik: Erkan Oğur
Albüm: Gülün Kokusu Vardı(İsmail Hakkı Demircioğlu İle Birlikte)Youtube Link: http://www.youtube.com/watch?v=vHsiTXLFztc
-
Türk Türkü Söyler Çünkü Türkü Türk'ü Söyler.. [Ati]