Bir Başka Macera - Likya Yolu Yürüyüşü - 2012
-
Bu yaz ilk macera atılımım olan Bisikletle, İzmir-Adana kıyı şeridi rotasını izleyerek 1500 km yol yapmıştım. 14 gün süren eşsiz bir deneyimdi benim için.
Bisiklet turundan geldikten sonra bir şeyler yapmam gerek diyip yeni projeler attım ortaya. Bisikletle Paris'e gitmek ve Likya yolunu yürüme projem.
İlk olarak Likya Yolu projesini hayata geçireceğim.
Başlangıç-Bitiş : Ölüdeniz başlangıç(14) - Antalya bitiş(1)
Yaklaşık mesafe : 510 km
Tahmini süre : 30-35 gün
Araç : Yürüyerek
Konaklama: Kamp
Minimum/Maksimum Yukselti : 0m - 2300m.
Uğranılacak Antik Likya Kenti Sayısı : 19
Tahmini bütçe : Ekipmanlar + 1 aylık yaşam giderleri yaklaşık 2000TL
Başlangıç Tarihi: Haziran-Temmuz (2012) Sıcaktan dolayı tercih edilmiyor bu tarihler , genelde Eylük-Kasım arası tercih ediliyor ama yapacak bir şey yok :)
Gelişme ve rota detaylarını güncelleyeceğim...
-
içim gitti bu yaz stajdan önce veya stajdan sonra bi proje düşünüyorum biliyosun hocam kanserle ilgili kafa dağıtmak bişeyler yapmak için plan arıyodum bu izmir adana yolu için kaydettiğin belgeler yollar felan varmı ne alınır yanına nasıl bi bisiklet kullanılmalı felan?
-
Rota detaylarim var hoca, yola cikacaksan paylasirim. Bisiklet olarak kesinlikle tur bisikleti olmali, 28" lastikler ile yol almak buyuk kolaylik sagliyor, dag bisikleti ile iskence olur o yollar.
Likya yolu yuruyusunu "LiveStrong" etkinligi olarak yapmak istiyorum aslinda, tum detaylari cikardiktan sonra Lance amcamla iletisime gececegim.
-
tebrikler comp takipteyiz
-
lannnn bensiz mi yürüyecen o yolu :D
-
Hayata gözlerimi açtığım günden bugüne toplam 21 sonbahar taddım demiştim. 21 sonbahar geçti ancak, henüz kendime göre bir amaç bulamadım.
Şu ana kadar.
Bu tarz plan ve hayallere sahip insanların olabileceğine dair kuşkularım vardı. Teşekkür ederim. Bu önyargılı tavrımı bozguna uğrattın. Birgün zorundalıklarımdan kurtulmayı başarırsam, tüm hayatımı bu tür maceralara adayabilirim. Seninle iletişime geçebilirim. Değil mi ?
Selmaletle. -
biraz daha zaman gecsin, bisikletle bende istanbul - yunanistan yapacam.. aklımda var, ölmeden yapacam yani..
-
antivirüs isimli üye umarım bu konuya gelmez
-
Detaylaei istiyorum hocam naptin nasil gittin nerelerde durdun nasil kamp yaptin yolda nelerle karsilastin yazsan bunlari olur mu
-
kampın aşamlarını fotolarını ws konuyu güncel tutarak yüklersen bzde tbt olarak senle yürümüş kadar oluruz gibi ,))
-
Bisiklet rotam şu şekilde hocam
Turla ilgili cikardigim ozet yazim. Bu yazi serisinin uzun versiyonunu buyuk olcude tamamladim, bitince e-book olarak paylasacagim.
İzmir-Adana Tur İstatistikleri
1.gün (İzmir -Selçuk - Pamucak)
Toplam KM : 109
Zaman : 6 saat 23 dk.
Max Hız : 49
Konaklama: Pamucak Yangın Sondürme İstasyonu .
Özet: Görevliler çadır kurmanın yasak olduğunu belirtince, uyku tulumu içerisinde tozlu ve rüzgarlı bir ortamda sabahlamak zorunda kaldık.Yine de gecenin bir yarısı kapılarını bize açan itfaiyeci arakdaşlara teşekkürler.
2.gün (Pamucak - Kuşadası - Davutlar Milli Parku - Zeus Mağarası - Söke - Didim)
Toplam KM : 111
Zaman : 6 saat 40 dk.
Max Hız : 62
Konaklama: : Çadır Kampı.
Özet: Ege'nin güzel tatilcileri yemekten, elektronik eşyalarımızın şarjına kadar her konuda yardımcı oldular, hepsine teşekkürler.
3.gün (Didim - Artemis Tapınağı - Akbük - Bodrum)
Toplam KM : 107
Zaman : 7 saat 20 dk.
Max Hız : 65
Konaklama:Pansiyon.
Özet:İki büyük tırmanış gerçekleştirdik, saatlerce sürdü.Bulutları soluyabilecek kadar yükseğe tırmandık.Ben bir kaç kilometre önde tırmanışı sürdürürken zirveye ulaştım ve koca bir keçi sürüsüyle karşılaştım ve aklıma doğrudan sürünün köpekleri geldi :) onlarında ben akıllarına gelmiş olmalıyım ki hemen etrafımı sardılar ve koklamaya başladılar,yapmam gereken şey basitti, ben bir tehdit değildim onlar için bunu onlara hissettirmem yeterliydi ve öylede oldu, zirveyi tırmanan bir gezgindim nabzım 200lerin üzerindeydi sanırım o eşsiz inişe başladığımda arkamdan sürülerini koruyan köpeklere son bakışı attığımda...Çadır kurabileceğimiz alan olmadığı için pansiyona yönelmek zorunda kaldık.Bütün ormanlık alanlar ve koylar parsellenmiş.... Şirin ve güzel kahvaltı veren bir pansiyon. İtalyan ve İspanyol tatilcileri de barındırması muhabbeti ve ortamı ayrı bir güzel kıldığı için 4.günde Bodrum'da dinlenerek geçirdik...Bodrum orospular ve pezevenkler...
5.gün (Bodrum - Datça)
Toplam KM : 96
Zaman : 4 saat
Max Hız :64
Konaklama:Çubucak Orman Kampı
Özet: "Can Yücel kim lan" ... Datça, sahilde balık tutarken şaraplarını yudumlayan insanlara selam verip Can Yücel'in mezarına nasıl ulaşabilirim diye sorduğumda aldığım yanıt beni şok etti "Can Yücel kim lan" hemen arkasından gelen cümleler olayı açıklıyordu aslında "Can BABA O" gözleri doldu ve şarabına asıldı, "geçenlerde bir kaç kendini bilmez şerefsiz mezarına zarar verdiler, gitmeseniz daha iyi moraliniz bozulur" ...inadına gitmek istediğimizi belirtip bulutların üzerinden Datça'yı izleyen Baba'nın yanında bulduk kendimizi "Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi..."
6.gün (Datça - Marmaris - Gökova Fethiye)
Toplam KM : 158
Zaman : 9 saat 30 dk.
Max Hız : 71
Konaklama: : Pansiyon
Özet: Hırs yapıyorum, gözlerim doluyor niyeyse ...bu yokuşlar biter mi ? bacakların isyan bayrağını çektiği yerlerde arabasıyla geçerken bazen kornayla bazen "helal olsun" ,"hadi tepeye az kaldı" ... sözleriyle destek olan insanlar...ön tekerimin jant telleri arasında sağa sola geçip duran bir kelebek var, hızım en fazla 6-7km/sa yokuş bitmiyor, kelebek sağdan sola, soldan sağa oyun oynuyor...dakikalarca benimle birlikte zirveyi tüketip inişe geçerken gözlerden kayboluyor...Göcek geçidi geçilmez derlerdi de inanmazdım. Bir tünel yapmışlar, bisiklet giremez, o zaman bize düşen 2-3 saatlik bir tırmanış ama insanın zoruna gidiyor 1km lik tüneli geçseniz diğer taraf Fethiye yolu ama saatlerce tırmanmak üstelik havada kararmaya başladı...otostop! atıyoruz bisikletleri bir aracın arkasına hop Göcek geçidi bitti. Fethiye yollarında gecenin karanlığında pedallıyoruz, sağdan soldan köpekler fırlıyor ama ne fayda bu gece Fethiye'de olmak zorundayız. Tırmanışlar bitmiyor, inişler bitiyor :) Saat gece yarısını vuruyor , Fethiyedeyiz. Gece yarısı olduğu için kamp alanı arayamıyoruz ve pansiyon arayışı başlıyor, evet kötü bir pansiyona düşüyoruz...
7.gün (Fethiye - Ölüdeniz - Kelebekler Vadisi)
Toplam KM: Kilometreyi takmayı unutuyorum :) toplam yol 15km kadar zaten :D
Zaman : Tırmanış ki düşman başına birkaç saat sürüyor. İnişi eşsiz ama uçurumdan aşağı düşercesinde dik bir iniş.
Max Hız: Sanırım 70-80 arası.
Konaklama : Sahil-uyku tulumu
Özet: Bir, iki, üç diyince koşmaya başla ve hiç durmadan devam et ama sakın durma...adrenalin, yamaç paraşütü, 1700metre yükseklik. Atlamaya gerek yok zaten dağa tırmanırken araçta yeterince adrenalin yaşadığınız için nabız 220-yaşınız olan hayati sınıra dayanıyor ama yinede atlamak apayrı bir şeymiş. Atlayışın üzerinden bir kaç dakika geçmesine rağmen paraşütün iplerini sıkı sıkı tutuyorum, atlayış hocası "istersen ipleri bırakıp manzaranın tadını çıkar" diyene kadar aklımdan bütün felaket senaryoları geçiyor sanırım.1700 metreden yere çakılıp nasıl hayatta kalınır ? :) Eşsiz güzellik, müthiş bir adrenalin "Ölüdeniz - Yamaç Paraşütü" ...Şahinci her yerde Şahincidir. Sahilde uyuyoruz, deniz güzel,dalga sesi güzel, yıldızlar bir başka güzel. Acı bir fren sesi geliyor damar bir parça eşliğinde...sanırım sabaha kadar Şahinlerle sıfır çizip damar takıldılar. "Bende ki bu aşkı heves mi sandın" "Laylay lom galiba bana göre sevmeler" ...
8.gün (Ölüdeniz - Kalkan - Kaş)
Toplam KM : 120
Zaman : 7 saat 20 dk.
Max Hız : 59
Konaklama: : Çadır Kampı.
Özet: Ölüdeniz'in dikten öte olan rampasını çıktıktan sonra kalan enerjimizle Kaş'a doğru yola koyulduk. Artık Akdeniz'e inmenin vaktiydi...Kınık ilçesini bitirmek için tırmanmamız gereken 3-4 kilometrelik rampanın ortasında açlıktan ve susuzluktan bitap düşmüş 3 küçük çocuğa rastladık,çevre köylerden birisinden kalkıp Patara plajına bikinili hatunlara bakmaya gitmişler. Susuzluktan kurumuşlar, yolum uzun ama matarada ki son kalan kaynamış suyumu çocuklara veriyorum lıkır lıkır içip yollarına devam ediyorlar...kimsecikler yok, incir satılan , sebze satılan bir sürü tezgah var ama insan namına hiç kimsecikler yok...bir anne ve kız görünce kilometreler boyunca insan görememenin verdiği tedirginliği atıyoruz üzerimizden ki bu anne ve kız da iki kişi okey oynuyorlar, okeye 4. değil 3. bile yok bu köyde..
9.gün (Kaş - Finike - Sahil Kent)
Toplam KM : 89
Zaman : 6 saat 5 dk.
Max Hız : 63
Konaklama: : Belediye Kamp
Özet: Kaş'ı hayatım boyunca hiç unutmayacağım, sabah erkenden yola çıkıp öğlenin sıcağında ulaştığınız noktadan bakınca kamp kurduğunuz alanı görebilecek kadar uzun ve dik bir yokuş çıkıyorsunuz ve kilometre iki haneli bile değil henüz :) Kaş arabayla bile gitmek istemediğim bir yer konumuna büründü :)...Tam yokuş bitti derken Akdeniz'e paralel uzanan dağların üzerinde saatlerce inişli çıkışlı yollardan gideceğimizi hiç hesap etmemiştik...Köyler arasında kilometrelerce mesafe var ve bu mesafeyi bisikletle alıyorsanız açlıktan ve susuzluktan ölebilirsiniz veya tam bir restoran buldum diye sevinirken o restoranda yemek olmadığı haberiyle bütün yaşama sevincinizi yitirdiğiniz bir anda aşçının size "bir şeyler hazırlarım yumurta falan" demesiyle "hayat güzeldir" moduna girebilirsiniz....Yokuşlar bitmiyor, nereye tırmanıyoruz böyle, Adanali tabiriyle "Allah'ın yanına gidiyoruz" diye espiri yapıyoruz ama yinede yokuşlar bitmiyor...bacaklar suskunlaşıyor, dil kuruyor, boyun öne eğiliyor derken bir korna sesi,bir curcuna kopuyor ki otomobilin içerisinde ki herkes bize destek olmak için seferber olmuş, kendimize geliyoruz yeni bacaklar,yeni kollar, su ve yemek dolu bir mide takviyesi yapılmış gibi hissediyoruz kendimizi, curcunayı koparan araç 01 plaka :) ...Aman Tanrım, aşağısı Noel Baba'nın memleket Demre ama bizi daha çok ilgilendiren bu müthiş kilometrelerce sürecek olan iniş :) keyifler yerine geliyor salıyoruz demir atları Demre'ye doğru...Finike'ye ulaşıyoruz ve biraz ilerledikten sonra Sahil Kent Belediyesine girip bahçelerinde çadır kurmak için izin istiyoruz ama yetkililerden daha yetkili,başkandan daha başkan, bir karış boyunda psikopat bir köpecik var, yumruk kadar bir şey ama terör estiriyor, belediyeyi zapt etmiş susturabilene aşk olsun:) Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turlarından da bisiklete yabancı olmayan bu şirin ve güzel belde hemen bize kucak açıyor. Çadırlarımızı kurup , akşam yemeğini deviriyoruz...
10.gün(Finike-Kumluca-Adrasan-Olimpos-Çıralı-Kemer-Göynük-Antalya-Serik-Side)
Toplam KM : 181
Zaman : 11 saat
Max Hız : 56
Konaklama: : Pansiyon
Özet: Bugün bayramın ilk günü, çocuklar yeni kıyafetlerini giymişler, yüzlerde heyecan mutluluk falan...Bizim bayram hediyemiz dünden hazır "Kumluca Tırmanışı" sanırım Kaf dağının ardı burası olsa gerek. Hayaller bitiyor, planlar yapılıyor geleceğe dair, öz eleştiri, eleştiri, yergi , yargı, hicaz sanatı, anlatım bozuklukları, parabol, türev, kablosuz sinyalizasyonlar için modülasyonlar... hepsi bitiyor, aklınıza gelecek her şey ama her şey bitiyor Kumluca'nın tırmanışı bitmiyor...Serin rüzgarlar eşliğinde Olimpos-Çıralı taraflarına inişe geçiyoruz, yine başı dumanlı Olimpos'un , yağmur bulutları dolanıyor üstünde ve benim bir aşkı şarap şişesine hapsedip denize bıraktığım Çıralı...transit geçiyoruz çünkü ; "eski bir sevdadan kurtulmuşuz, hayat güzel" .Antalya, merkez yollar güzel kaptırmış gidiyoruz hafifte yokuş aşağı kilometre 40'ta sabitlenmiş ...iyi geceler, Side . Sex fabrikası gibi çalışıyor Side, iki bisikletçiye pansiyonlarda boş oda kalmayacak kadar faişe bir düzen var. Her yer orospularla dolu ve onları ordan oraya taşıyıp, pazarlayan pezevenklerle...181 kilometre yol yapmışız, 40 kilometre oturtacak kadansla bacaklar yıpranmış ve gece 1 konaklayacak yer yok ! . . .
11.gün(Side - Gazipaşa)
Toplam KM : 120
Zaman : 5 saat 28 dk.
Max Hız : 47
Konaklama: : Sahil, uyku tulumu.
Özet: Kestel otobüslerinin son durağında şoförlerle birlikte yiyoruz öğle yemeğimizi, sohbet , çay ...hava kararmaya başlıyor Gazipaşa'ya var bir 20 km kadar, yollar dar.Işık ve ikaz kıyafetlerini giymişiz güvenli bir şekilde yola devam ediyoruz...İki değil dört adet far görüyoruz gecenin ortasında.Yanlış giden bir şeyler var sanırım, direksiyonu bir anlık refleks ile sağa çevirip güvenlik şeridinin de dışına çıkıyorum birkaç santim sağ tarafım uçurum. Lüx bir araca binip hız ve hatalı sollama yapan bir orospuçocuğu, bir kaç santim mesafe ile yaşamaya devam ediyorum...Ellerim, kollarım , bisiklet her şey yerinde eksik yok :) Gazipaşa belediyesi Moğollar konserine hazırlanıyor, görevlilerden kamp yapabileceğimiz bir alan istiyoruz, sahilde belediyeye ait bir dinlenme alanına yönlendiriyorlar bizi, gidip çadır kuracağımızı alanı belirliyoruz..."Hello" Lechu Matias ve Romanyalı kız arkadaşı ile tanışıyoruz Arjantinli olması beni iki kat fazla sevindiriyor, seviyorum Arjantin'i, kanım kaynıyor yarı ingilizce, yarı ispanyolca sohbet ediyoruz.Yorgunluk var , uykusuzluk tavan yapmış ama sohbet devam ediyor. Otostop çekerek geziyor, Türkiye'yi çok sevmiş, çok güvenli bulmuş...Latin Amerika gezi planımdan bahsediyorum...çadır kurma fikrinden bizi vazgeçirip "sahile gidelim, yıldızları izlerken uyuya kalırız, sabah uyanır uyanmaz da koşarak denize gireriz" diyor. Gidiyoruz sahile, şezlonglara uzanıp yıldızları izlemeye başlıyoruz...
12.gün(Gazipaşa - Anamur)
Toplam KM : 92
Zaman : 6 saat 21 dk.
Max Hız : 77
Konaklama: Uyku tulumu,Dragon Park.
Özet: Gazipaşa, Anamur arası saatlerdir tırmanıyoruz. Diz ağrılarım iyice arttı, yokuşlarda yeteri kadar basamadığım için tırmanışlar acı içinde gerçekleşiyor.Tükendiğimi hissediyorum, tur boyunca hiç bu kadar zayıf hissetmemiştim kendimi. İnişler başlayacak ama beyinde bugün daha fazla yol alamayacağım fikri oturmuş bir kere. Arkadan gelen bir aracın camından kafasını çıkarıp "merhaba my firends" diye bağıran bizi Arjantinli Matias'tan başkası değildi :) Yeniden doğmuş gibi enerjiktim artık :) Tekrar hayallere daldım, Latin Amerika gezisi, Matias ve arkadaşı ile sohbet, bir yabancıyı tanımak, birlikte uyumak...Mesai erken bitiyor bugün, muzun başkenti Anamur'a güneş batmadan ulaşıyoruz, belediyeden yer rica ediyoruz ve Dragon Parkın yolunu tutuyoruz ve turun en şeker insanlarıyla tanışıyoruz. Dragon Parkın bekçisi yaşlı amcamız, parkın sulama vs. işlerine bakan candan ciğerden abimiz...Sohbet uzuyor gidiyor, çaylar demleniyor,bekçi dayı soruyor" oğlum zor değilmi böyle arabayla niye gezmiyorsun" verdiğim cevap aslında neyi aradığımın cevabıydı "dayı arabayla gezsem sizin gibi insanları nasıl tanıyacaktım, Anamur'un içerisinden direk Adana'ya doğru gidecektim..."... duş alıyoruz, uyku tulumlarını çıkarıp uyku moduna geçiyoruz.Bekçi dayı eline iki tane minder almış bize yaklaşıyor, kaldırın kafalarınızı şunları yastık gibi yapın daha rahat edersiniz diyor,evimizde gibi hissediyoruz kendimiz, sabah alarmları iptal edip geç kalınca bekçi dayı uyandırıyor bizi, kahvaltıda hazır.Bir gün daha kalın diye ısrar ediyor ama yol uzun...
13. gün(Anamur - Silifke - Susanoğlu)
Toplam KM :146
Zaman : 8 saat 20 dk.
Max Hız : 48
Konaklama: Uyku tulumu,Susanoğlu Çadır Kamp.
Özet: Diz ağrılarım gittikçe arttı demeyeceğim çünkü son noktasına ulaştı :) Yokuşlar kötüydü, uçurumun dibinde kilometrelerce yol aldık.Adrenalin dolu bir gündü ama inanılmaz sıkıcı geçti. Sadece pedal çevirdik, uçan kuşu, suyun üzerinde zıplayan balığı farkedemeyecek kadar sıkıcı bir haldeydik...
14.gün(Susanoğlu - Kutsal Topraklar(Adana))
Toplam KM : 121
Zaman : 6 saat 45 dk.
Max Hız : 47
Konaklama: Ev :)
Özet: Turun en kötü konaklama olayını atlattıktan sonra yine sıkıcı bir güne başladık. Kamp alanı pisliğin içerisinde bakımsız, insanlar çevrelerine duyarsız, pisliklerini fırlatıp atacak ,duş kabinlerine sıçacak kadar medeniyetten uzaktı. Etraf bazı illerden gelen araç plakalarıyla doluydu ve insanlar kırsalda ki alışkanlıklarını da beraberinde getiriyorlardı....Arka jant tellerimin 5-6 tanesi Ölüdeniz'de kırıldığı için hafif yamuk bir jant ve arka fren olmadan Adana'ya 40km kala gelebilme başarısını göstermiştim ki ardı ardına iki jant telim daha kırıldı. Tekrar akort ettikten sonra sekiz çizen bir jantla yola devam etmek zorunda kaldım ki şehir merkezine 10-15 km kala bir jant telimin daha kopmasıyla bisikletin arka tekeri tamamen iptal oldu. . . Artık jantın akor ve tamir olanağı da kalmadığı için canımız biraz sıkılsa da otostop çekmeye başladık.Rast gele el kaldırdığımız koca bir kamyon durdu, bisikletleri yükledikten sonra kısa yolculuğumuz kamyon üzerinde devam ediyordu ki kamyon birden durdu, birkaç dakika sonra "gençler" diye seslenen şoförün elinde iki adet kola ve bisküvi görünce şaşırdık "yok abi olur mu..." derken "alın ....korum açsınızdır yiyin işte" cümlesini duyunca Kutsal Topraklara tamamen giriş yaptığımızı ve artık birer "hacı" olduğumuzu anladık. :)
Bir kac fotograf
Burada Arjantinli elemanlarla tanışmıştım, otostopla dünyayı geziyorlardı müthiş bir gece geçirmiştim.
Kilometrelerce süren yol çalışmaları , tozla mücadele
Şoförlerin yemeği :)
Datça Can Yücel'i ziyaret
Ölüdeniz yamaç paraşütü :)
Böyle uzar gider :) detay yazarım teknik olarak. Mangalı yakmam gerek şimdi :D