Ne Yani Yargıya Güvenmiyor Musunuz?
-
yüzde 47 yi temsil eden, hükümet olan, iki seçim arka arkaya oylarını artırarak hükümet olmuş bir siyasi parti
sudan sebeplerle kapatılmaya kalkışılınca "Yargıya güvenmiyor musunuz" diyorlar
Şimdi ise Ergenekon operasyonu kapsamında İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu alındı.
Üçü bir arada. Tıpkı neskafe gibi!
Nasıl olur İlhan Selçuk gibi birisi sabah daha güneş doğmadan evinden alınır diyorlar.
Nasıl olur da Türkiye'nin en önemli üniversitesinde rektörlük yapmış birisi, Kemal Alemdaroğlu gözaltına alınır diyorlar.Doğu Perinçek... Türkiye'de şerrinden en korkulan adam olarak kimse ona dokunamaz mı yani.
Polis gözaltına alamaz mı?
Abdullah Öcalan'a gül veren adam o değil miydi?
Polis kendiliğinden mi harekete geçiyor, bir savcının emri olmadan mı yapıyor operasyonlarını?
Hayır.
O halde ne oluyor, yoksa yargıya güvenmiyor musunuz?
nuh gonültaşın makalesini özetledim eeeee doğru söze ne denir -
abi yaziya neremle guldugumu yazamiyorum
yargi akp li olunca guvenenleri, yargiya intikal etmis olay hakkinda yorum yapmak olmaz diyenleri gordum
yargi akpli olmayinca salya sumuk mazlumu oynayanlari gordum
siz gormediniz mi ?
herkes tutuklanabilir ?
ama tutuklama sebebi ne ? yorum yok
gerekce ne ? yorum yok
sebep ne ? yorum yok
sen olsan bu ortamda hangi yargiya guvenirdin ?
-
hocam yargı organı bağımsız mahkemelerdir.
anaysa mahkemeside bağımsız ergenokoncuları tutuklayanda bağımsız.
onun için biri "bağımsız" diğer "yanlı" diye bir şey söyleyemezsin.
madem akp yi kapatan veya kapatmaya çalışan anaysa mahkemesi bağımsız öyleyse hepsi bağımsız. makaleyi yazanada buraya taşıyanada teşekkürler. ince bi konu.
polis aynı mahkeme aynı yargıç aynı. birinde taraf var birinde taraf yok. fark bu
-
apo ya gul vereni attiniz iceri
peki apo ya sayin diyeni sehite kelle diyeni niye hala korursunuz.
perincek yillardir "kahrolsun amerika, kahrolsun emperyalizm, bunlar bu ulkeyi yikiyorlar zarar veriyorlar" diyor
korudugunuz kolladiginiz yillardir abd nin dizinin dibinden ayrilmiyor, siz amerikayi mi tutuyorsunuz, bagimsiz Turkiye yi mi ?
-
Kim tutuklanmış underzero? :) Daha sadece gözaltına aldılar. Senin gazetene bomba atan, danıştaya saldırı yapan, bir sürü kişiyi öldürten darbe yapma amaçlı terör örgütü ergenekondakiler arkadaşlarınsa ve tutuklanmışlarsa senide içeri almaları normal sende onlarla işbirliği yapmışsan tutuklanmanda normal bu kadar basit
-
Perinçek Abdullah Öcalan ile niçin görüştü? DOĞU PERİNÇEK’İN
APO İLE GÖRÜŞMESİ
1. GÖRÜŞMENİN ZAMANI VE NEDENİ
Görüşme ne zaman oldu
Perinçek, 1989 Ekim ayında ve 1991 Nisan ayında Abdullah Öcalan ile iki kez görüştü. Perinçek, o zaman İP Genel Başkanı değil, 2000’e Doğru dergisinin Genel Yayın Yönetmeni idi. Türkiye’nin hemen hemen bütün önde gelen gazetecileri, Güneri Cıvaoğlu, Fatih Altaylı, Hasan Cemal, Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar ve diğerleri de, Apo ile görüşmeler yaptılar. En son MİT Müsteşarı Emre Taner’in Apo ile görüşmesi basına yansıdı (Hürriyet, ….2005).
Sistemin istihbarat servislerinin ve gazetecilerinin Apo ile görüşmesine ses çıkaran yok. Ama Batı işbirlikçisi sistemin denetimi dışında, Türkiye için, Türkiye halkı için, görüşme yapılınca, yıllardır sistemin bütün güçleri seferber edilerek kapsamlı bir propaganda kampanyası yürütülüyor. Görülüyor ki, bir tek Doğu Perinçek’in görüşmesi, ABD merkezli sistemi rahatsız etmiş. SüperNATO merkezli psikolojik savaşın boyutları, Doğu Perinçek’in mücadelesinin etkisini ve büyüklüğünü gösterir.
Perinçek, Apo ile niçin görüştü?
Perinçek’in amacı, Batı devletlerinin, özellikle ABD’nin Körfez Savaşı öncesi ve başlangıcında, Kürt sorununa müdahale zeminlerini daraltmaktı. Nitekim görüşme bu eksen üzerinde cereyan etmiştir. Görüşmeden sonra yayınlanan çeşitli yazılarda “Apo Perinçekçi olmuş” yorumları yapıldı. Apo’nun bu görüşmelerdeki vurguları şöyleydi: Bende Kürtlük aşkı yok. Türkiye’nin Aydınlanma hareketinin bir parçasıyız. Başlangıçta TC düşmanlığı yok. Bulgaristan’ın Türklere baskısı. Eski Genelkurmay Başkanı Üruğ’a suikast. Mustafa Kemal’in Kürtlere müracaatı. Avrupa bana tapulansa da... Amerika gitsin okyanusun ötesine. Tıpış tıpış Sevr’e yürüyorlar. Amerika varsa özgürlük olamaz. Sevr’in hortlatılmasında AT, Özal ve diğerler var. Evet Keloğlan’la birleşeceğiz, Özgürlüğe sarılan Türkiye özlem. Birliği devrimle gerçekleştirmek vb.
Özetle Perinçek, ABD’nin Yeni Dünya Düzeni projesiyle bölgemizde milliyetleri ve mezhepleri birbirine düşürmek istedikleri koşullarda, Türkiye’nin ve halkın birliğine hizmet eden bir çaba gösterdi. Abdullah Öcalan, yakalandıktan sonra verdiği ifadede görüşmeyi şöyle özetledi: Perinçek, bize ABD’nin ve Avrupa’nın peşinden gitmeyin. Bu yoldan bir yere varamazsınız. PKK’yi dağıtın, Türkiye’nin bütünlüğü içinde yer alın telkinlerinde bulundu (Apo’nun ifadeleri ve Hürriyet, 18 Mart 1999).
Perinçek, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’ndaki siyasetini uyguladı
Büyük Devrimci Önder Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı başlarında İngiliz emperyalizminin Kürt sorununu kullanmasına karşı hangi siyaseti izlediyse, Perinçek de o siyaseti izledi. Perinçek de Atatürk gibi, Kürtlerin “Kürdistan Teali Cemiyeti” gibi Batı güdümlü ayrılıkçı örgütlerde değil, Müdafaai Hukuk Cemiyeti gibi milli ve devrimci örgütlerde Türklerle birlikte örgütlenmesini savundu. Mustafa Kemal’in çeşitli Kürt liderleriyle ilişkilerinde ve yazdığı yazılardaki tavrı ne ise, Perinçek’in tavrı da, o’dur. Bu tutum, Amasya Tutanağı’nda, Erzurum ve Sivas Kongresi Nizamname ve Beyannameleri’nin birinci maddelerinde ifade edilen saptama ve politikalara dayanır. Türk ve Kürdü birleştirmek; Türkiye’ye yönelik tehditleri göğüsleme ve Cumhuriyet Devrimi’ni tamamlama görevinin gereğidir. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı aynı zamanda Kürtleri kazandığı için başarmıştır.
Ucuz değil doğru ve cesur politika
Bugün de izlenmesi gereken politika budur. Perinçek, halk kitlelerini avlamaya yönelik ucuz politikaların adamı değildir. Arkadaşlarıyla birlikte gereğinde tehlikeleri üstlenir ve çözüme yönelik doğru ve cesur politikaları üretir ve izler.
Erdal İnönü-Deniz Baykal’ın yönetimindeki SHP, PKK ile seçim ittifakı yaptı. Çeşitli partilerin başkanları, Apo’nun dört-beş kademe altındaki yöneticilerle görüşmeler yapar. Mehmet Ağar, “Abdullah Öcalan’a çok iş düşüyor” diyerek, Apo’yu federasyonlaşmada muhatap haline getirir. Devlet Bahçeli, İran’daki Azerileri kışkırtıp, ABD’nin Türkiye’yi İran ile karşı karşıya getirme ve Kürdistan’ı büyütme politikasında rol üstlenir. ANAP, DYP, CHP, DSP, MHP ve AKP, iktidar dönemlerinde Çekiç Güc’e oy verir,Habur kapısını açık tutar ve ABD ile birlikte Kukla Devlet’i kurarlar; Apo ile birlikte AB üyeliğini savunurlar. Bunlar sistem içindeki uygulamalardır ve hücuma uğramaz. Ama sistemin dışındaki girişimler, sistemin psikolojik savaş kampanyasının hedefidir.
Halkımızın her kesimi üzerindeki baskılara ve eşitsizliklere karşı mücadele etmek görevimizdir
Perinçek’in önderlik ettiği Parti’nin Güneydoğu bölgesi halkımıza yapılan baskılara karşı çeşitli düzlemlerde yürüttüğü mücadeleler de eleştiri konusu olmaktadır.
Partimiz, Körfez Savaşı öncesinde veya sonrasında, Kürt halk kitleleri üzerindeki baskı ve eşitsizliklere karşı kararlı olarak mücadele etti. Türkiye’nin birliğinin ve bağımsızlığının eşitlik ve özgürlük sağlanarak, sağlam bir temele oturtulacağını savunduk. Türkiye, Kürt kitlelerinin taleplerini karşılamalı ve kendi Kürdünü kazanmalıydı. Bu tavrımız doğrudur. Doğu Perinçek’in önderlik ettiği İşçi Partisi, her zaman halk kitleleri üzerindeki baskı ve eşitsizliklere karşı mücadele etti. Bu mücadeleyi, ABD emperyalizmine karşı bütün milletimizin birliği açısından yürüttü.
Eğer Türkiye Perinçek’in tutumunu benimseseydi
Eğer Türkiye Körfez Savaşı öncesinde Perinçek’in politikasını benimseseydi, Türkiye halkı birleştirilebilir, bölücülük etkisiz hale getirilebilir ve bugünkü bölünme ve parçalanma tehdidi çok daha zayıf olurdu. 1990 öncesinde Kürtlerin hak ve hukukunu tanımayan hükümetler, daha sonra ABD ve AB’nin dayatmalarıyla İkiz İhanet Yasalarını bile çıkardılar. Türkiye’nin vereceği demokratik hakları Batı devletleri sağlamış oldu. Kürt halk kitleleri böylece Türkiye’ye değil, Batı’ya bağlandı.
2. ÜÇ AYRI AKLAMA KARARI
Apo görüşmesinin 2000'e Doğru’da yayınlanması üzerine açılan ceza davalarında, iki ayrı aklama kararı ve bir takipsizlik kararı verilmiştir. (İstanbul 2 Nolu DGM’nin, 27. 6. 1990 tarih, E 1989/277, K 1990/148 ve 4.12.1991 tarih, E 1991/216, K 1991/454 tarihli kararları ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Hazırlık 1997/1777, K 1997/237 sayılı takipsizlik kararı)
3. PERİNÇEK APO’NUN SHP LİSTESİNDEN
DÖRT MİLLETVEKİLLİĞİ ÖNERİSİNİ REDDETTİ
SHP’nin PKK ile seçim ittifakı
1991 genel seçimlerinde Erdal İnönü-Deniz Baykal’ın yönetimindeki SHP, PKK ile seçim ittifakı yaptı. Ama hiç kimse bu konuda bir kampanya yürütmedi; yürütmez. Çünkü o ittifak, ABD merkezli sistemin içindeydi. Bu ittifakın içine 1991 seçiminde Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu Sosyalist Parti’yi de katmak istediler. Ancak Doğu Perinçek bunu reddetti.
Öneri nasıl yapıldı
PKK’nin Avrupa temsilcisi, 1991 genel seçimi öncesinde Perinçek’i Ankara’daki evinden telefonla arayarak, Apo’nun Perinçek’in Partisine, SHP’nin bir protokolla HEP’e verdiği 21 milletvekilliğinden dördünü önerdiğini belirtti. Hatta bu öneride, Diyarbakır, Şırnak ve Mardin gibi illerin birinci sıra adaylığı da belirtildi. Perinçek, öneriyi parti organlarında tartışmaya bile gerek görmeden anında reddetti.
Perinçek açısından bu öneriyi kabul etmenin herhangi bir tehlikesi de yoktu. Perinçek ve arkadaşları, SHP listelerinden milletvekili olacaklardı. Ama Perinçek’ler için mesele, milletvekili veya bakan olmak değil, Türkiye’nin bağımsızlığına, bütünlüğüne ve emekçilere bağlı bir çizgide ısrar etmekti.
Öcalan’ın Milliyet, Sabah’a ve Gündem gazetelerine açıklaması
Bizzat Apo, 1991 yılı sonunda, Milliyet ve Sabah gazetelerine yaptığı açıklamalarda, Perinçek’e dört milletvekili önerdiğini ve parlamentoya girerek, SHP listesinden seçilecek 21 milletvekilinin başına geçmesini rica ettiğini açıklamıştır (Milliyet ve Sabah, 7 Aralık 1991).
Apo: “Perinçek tenezzül etmedi”
Apo, Perinçek’e dört milletvekili önerisini, 3 Mayıs 1993 tarihli Gündem gazetesinde de anlatmış ve bu öneriyi reddettiğimi birkaç kez vurgulayarak dile getirmiştir:
“Sayın Doğu Perinçek de buraya geldi. İlk pratik politika önerim şu oldu. Dedim ki, bir devrim merkezi var, onun parlamenter sözcüsü ol. Bu güzel bir şey. Eğer bir parlamenter sözcüsü olsaydı, Kürt-Türk birlikteliği de çok iyi gelişebilirdi. Kim kardeşlik istemiyor. Bize ikide bir milliyetçi diyorsunuz. Seni kendi ülkesinde ve devrimin bir merkezinde milletvekili adayı önerecek kadar Enternasyonalizme yatkınlık gösteren bir hareket mi milliyetçidir, yoksa buna tenezzül etmeyen, kendini çok üstte gören bir anlayışın sahibi mi milliyetçidir? Ve ben fazla anlamlı bulamadım...Tenezzül etmediler.” (Gündem, 3 Mayıs 1993)
Öcalan, Hasan Cemal ile söyleşisinde de gerçeği söyledi
Yine Öcalan, Hasan Cemal’e 14 Nisan 1993 günü yapılan söyleşide, Doğu Perinçek’in SHP listesinden milletvekilliği önerisini reddettiğini belirtmektedir (Hasan Cemal, Kürtler, s.39)
Perinçek, SHP-PKK seçim ittifakına niçin katılmadıklarını Anayasa Mahkemesi’nde anlattı
Apo’nun SHP listesinden dört milletvekilliği önerisini niçin reddettiğimizi ve PKK ile SHP arasındaki seçim ittifakına niçin katılmadığımızı, 12 Mayıs 1992 günü Anayasa Mahkemesi’nde yaptığım savunmada anlattım. Anayasa Mahkemesi tutanağından aynen aktarıyorum:
“Bugün koalisyonu paylaşan Sosyal Demokrat Halkçı Parti’nin listeleri içinde milletvekillikleri bize teklif edilmiştir. Bakın şimdi çok önemli bir şeyi açıklayacağım. PKK Genel Sekreteri Abdullah Öcalan, Milliyet ve Sabah gazetelerine açıkladığı için ve gazetelerde yazıldığı için bunu söylüyorum. Orada diyor ki, ‘Sosyalist Parti’ye, bize SHP’den verilen milletvekilliklerinden 4 tanesini vermek istedik. Reddettiler bizi.’ Demek ki, SHP seçimlere girerken PKK’ya 21 tane milletvekilliği vermiştir. PKK da bunun 4 tanesini Sosyalist Parti’ye önermektedir. ‘Gelin 4 tane de size verelim, ayrı parti olarak girmeyin, hepimiz SHP olarak girelim’ demiştir. Sosyalist Parti bunu reddetmiştir. Demiştir ki, ‘ben ayrı, bağımsız bir partiyim, fikirlerim var, hiç kimsenin sırtından da Meclis’e girmem, ayrı kimliğimle ve kişiliğimle toplumun karşısına çıkarım’. Ben bunu niçin söyledim?... Bunu şunun için söyledim: En yasadışı olan PKK bile Türkiye’de yasal politik hayatın içine girmiştir. O kadar içine girmiştir ki, Parlamentoda sandalye pazarlığı yapabilmektedir. İktidar partileriyle anlaşmalar yapabilmektedir. İktidar partisi olacaklardan milletvekillikleri alabilmektedir ve o aldığı milletvekilliklerini sağa sola dağıtabilmektedir. Teklif de edebilmektedir.”
4. REKOR KIRAN FOTOĞRAFLAR
Perinçek’in Abdullah Öcalan ile görüşme fotoğrafları
Bu fotoğrafların gizli saklı bir tarafı yoktur. Perinçek, 2000’e Doğru Genel Yayın Yönetmeni olarak Apo ile görüşme yaptı ve görüşme dergide yayımlanacağı için fotoğraflarla da görüntülendi. Görüşme sırasında hem 2000’e Doğru muhabiri hem de PKK görevlileri fotoğraf çektiler. 2000’e Doğru, kendi çektiği fotoğrafları yayımladı. Basında kampanya halinde çıkan fotoğraflar ise, ilginçtir PKK’nin çektiği fotoğraflar.
Perinçek, ne zaman Türkiye’yi savunan bir meseleyi kamuoyu önüne getirse, ne zaman ABD emperyalizminin planlarını bozsa, Apo ile görüşme fotoğrafları, basında boy gösterir. Bu görüntüler, son on yılda en çok yayımlanan fotoğraf ünvanını kazanmış bulunuyor.
MİT fotoğraflar karşılığında PKK’ya ne verdi?
Daha önemlisi, fotoğrafların MİT’e PKK tarafından teslim edilmiş olmasıdır. Perinçek’in Apo ile görüşmesinin fotoğrafları 2000'e Doğru dergisinde çıkmıştı. Hatta Apo’nun Perinçek’e karanfil uzatan bir fotoğrafını derginin kapağında yayınlanmıştı. Bu fotoğraflardan utanılsa, herhalde yayınlanmazdı. Nitekim bütün gazeteciler, Güneri Cıvaoğlu, Fatih Altaylı, Hasan Cemal, Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar ve diğerleri kendilerinin Apo ile görüşme fotoğraflarını yayımladılar. Ancak Şeriatçı-Ülkücü gazetelerde yayınlanan fotoğraflar, 2000’e Doğru’nun çektikleri değil. Bunlar, PKK’nin MİT'e gönderdiği fotoğraflar. Bu fotoğraflar karşılığında MİT’in PKK’ye ne verdiği araştırılmalıdır.
Fotoğraf bombardımanının arkasında MİT içindeki CIA ekibinin bulunması, yapılan işin karakteri gereğidir. Türkiye düşmanı güçler, Sevr tehdidine karşı en kararlı tavrı alan İşçi Partisi’ni yıpratabilmek için ne yapacaklarını şaşırmışlardır.
Yüzlerce kez yayınlanan bu fotoğraflar, İşçi Partisi’nin ve Doğu Perinçek’in hiçbir açığının, hiçbir lekesinin bulunmadığının en güzel kanıtıdır. Bütün MİT dosyaları karıştırılmış, CIA’dan yardım istenmiş, İşçi Partisi’nin bir açığını bulmak için özel araştırma birimleri kurulmuş, telefonlar yıllarca dinlenmiş, ancak bir şey bulunamamış ve bir dergi röportajında çekilip, benzerleri yayımlanmış fotoğraflara muhtaç kalmışlardır. -
underzero bunu yazdı:
-----------------------------apo ya gul vereni attiniz iceri
peki apo ya sayin diyeni sehite kelle diyeni niye hala korursunuz.
perincek yillardir "kahrolsun amerika, kahrolsun emperyalizm, bunlar bu ulkeyi yikiyorlar zarar veriyorlar" diyor
korudugunuz kolladiginiz yillardir abd nin dizinin dibinden ayrilmiyor, siz amerikayi mi tutuyorsunuz, bagimsiz Turkiye yi mi ?
-----------------------------
seksenlerde apo ile birlikte aponun misafiri olarak pkk militanlarini bekaada teftis edip, dergisinde turk ordusu hakkında olumsuz yazılar yayınlayan kimdi? perincektayyip e gelince onu koruyanlar %47 yani belki babannelerimiz dedelerimiz fakir kısım zengin kısım her ne kısım olursa olsun 10 kişiden 4 ü koruyor burda herşey sosyalist olup abd kufur etmekle bitmiyor.. maalesef teroristler bile sol yanlı terorü kullanırken abd den aldıkları yardımı destegi silahı unutmaktadırlar . egm raporlarında bunlar zaten sol yanlısı terorizm olarak geçer :) zaten 2 si de birbirinden vahim vaka
-
aklımdan geçenleri özetlemiş.
-
başsavcı iktidar partisine kapatma davası açıcak eyvallah açabilir hakkıdır. kanalından hükümete hakaretler yağdırcaksın arkadaşların ülkeyi karıştırmak için cinayet işlerken sende tehlikenin farkındamısınız tarzı toplumu kışkırtıcaksın ve gözaltına bile alınmıcaksının ha! onlar tanrı dokunamassın çarpar! nerde kaldı sizin sosyalist eşitlikçi ruhunuz
-
cuk diye oturmuş yahu.
-
konu yine nereye geldi
akp ve adalet anlayisi;
yolsuzluklari ortbas et, ihaleleri yandaslara ver, olabildigince kadrolas, kendi suclarin icin ozel yasa cikart, ogluna kizina gelir getirecek her turlu eylemi yap, iscinin emeklinin daha cok ezilmesini sagla maaslarini kirp sosyal haklarini kirp ve bunu sosyal duzenleme adi altinda yedirmeye calis.
daha sayayim mi ?
adamin biri apo ya gul vermistir, biri celenk vermistir digeri kufur etmistir biri "sayin" demistir.
peki yukaridakilerden hepsinin eylemi ayni oldugu halde niye ayri ayri katagorilere koyabiliyorsunuz ? adalet anlayisiniz bu mudur ?
pkk ile sol u ayni kefeye koyanda yobazlikla muslumanligi ayni sinifa koyan zihniyetle ayni dir.
sag icinde hizbullah islami cihat terimi kullanmak dogru mu dur o zaman ?