Rearnkarnasyon - Geri Dönüş Mümkünmü...!
-
samaccc bunu yazdı
başka isteğin ? die bide soruyolarmış geri yollarken ne iyi olur dimi :P
hzzktrr lannnnnn :) bu cevabı bende verıorum :)
-
samaccc bunu yazdı
başka isteğin ? die bide soruyolarmış geri yollarken ne iyi olur dimi :P
bende cvp olarak bu cevabı verıorum :)
-
olay yalanda değil, reenkarnasyonda.
-
Reenkarnasyon var mı diye bakmadan önce ruh var mı diye sormak gerek. Beyin üzerine hiçbir bilimsel veride ruhun olduğuna dair bir işaret yok. Beyninizin bir bölümü zarar gördüğünde anılarınız gidiyor, kişiliğiniz değişiyor, duygularınız değişiyor, felçli olabiliyorsunuz. Hatta daha spesifik olursak mekan kavramından semantiğe, konuşma yeteneğinden bilince, öğrenmeye beynin bölümlerine göre farklı yönlerden kayıplarınız oluyor. Her şey fiziksel olarak işliyorsa ve açıklanabiliyorsa o zaman bu ruh ne işe yarıyor? Nöroloji, nöropsikoloji ve diğer nöro alanlarda çok fazla şey aydınlatıldı, düalizm çoktan çöktü. Ancak okumayan, araştırmayan, sorgulanmayan insanların olduğu ülkelerde beynin hala hakkında hiçbir şey bilinmeyen büyük bir sır olduğu yalanlarıyla ruh-beden ayrımı gibi ilkel safsatalar pazarlanıyor. Elbette insan beyni oldukça kompleks ve aydınlatacak birçok şey var. Fakat modern tomografi yöntemleri ile bugün psikolojisi bozuk hastaları hiç sorgulamadan dahi beynin aktif bölümlerine bakarak tespit edebilmek mümkün. Hayvan zekasına gelirsek aradaki fark nöronlarla beraber iş yapan ve uzun yıllar boyunca arkaplana itildiğinden hakkında araştırma yapılmayan glia hücreleri. Bir insanın beyni %90 glia, %10 nöron dağılımı gösterirken maymunlarda glia oranı %70lere aptal kategorisine sokabileceğimiz canlılarda %20lere kadar iniyor. Modern tıp artık sadece nöronlar üzerine kurulu yanlış anlayıştan uzaklaştığı için yakın zaman içerisinde önemli atılımlar yapıldı. Ruhçuların sıklıkla öne attığı şeylerden biri olan duygularımız da limbik sistemin farklı bölümlerindeki etkinlikleri sonucu anlam kazanıyor. Bu bölgede amigdalada meydana gelen bir zarar sizi anneniz babanız ölse üzülmeyecek kadar duygusuz biri yapıyor. Septaldeki patolojik sorunlar saldırgan tavırlar sergilenmesine sebep oluyor vs. Detaylara girmeyeceğim. Ancak en yüzeysel haliyle dahi beyin hakkında 3-5 şey okusanız ruh denilen şeyin olmadığını görebilirsiniz.
Ruh beden ayrımı anlayışına gelirsek bu eski Mısır'ın ölüler kitabına kadar dayanıyor. Uzun yıllar sonra Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam'ın ortaya çıktığında bu anlayışın benimsemesinden daha doğal bir şey yok. Aynı zamanda Tibet'in ölüler kitabı da aynı şekilde paralellik göstermekle beraber reenkarnasyon gibi şeylerin de kaynağı burası.
Bu reenkarne olduğunu iddia eden kişilerin dışında kendisini uzaylıların kaçırdığı iddia eden, yanından koşarak geçen periler, cüceler gördüğünü iddia edenler de var ve bu kişiler bu konuda oldukça ciddiler. Kendilerince haklılar, yalan söylemiyorlar. Sadece beyinleri onları yanıltıyor ve beyin fonksiyonları doğru bir şekilde işlemiyor. Gerçek ile hayali birbirinden ayırt edemeyen, halüsinasyonlar gören, ayakta iken gördüğü kısa süreli rüyaların rüya olduğunu kavrayamadığından gerçek sanma durumları olan birçok hasta böyle şeyler ortaya atıyor. Astral seyahat gibi zırvalar da aynı şekilde beynin terbiye edilip kendi kendini kandırmasına dayanan bir olay, psikolojik rahatsızlığa adım atma etkinliğidir.
-
Poet bunu yazdıtbtgezgini bunu yazdı
yeri değil ama şunu izleyince aklıma geldi ya :) Hocalar bu adamın tüm gösterilerini link verebilecek olan var mı..konuyu daha fazla bulandırmayayım k.bakmayın..pm atarsanız sevinirim
bitturk te boxset var hacı film + gösterileri
-
FireX bunu yazdı
Reenkarnasyon var mı diye bakmadan önce ruh var mı diye sormak gerek. Beyin üzerine hiçbir bilimsel veride ruhun olduğuna dair bir işaret yok. Beyninizin bir bölümü zarar gördüğünde anılarınız gidiyor, kişiliğiniz değişiyor, duygularınız değişiyor, felçli olabiliyorsunuz. Hatta daha spesifik olursak mekan kavramından semantiğe, konuşma yeteneğinden bilince, öğrenmeye beynin bölümlerine göre farklı yönlerden kayıplarınız oluyor. Her şey fiziksel olarak işliyorsa ve açıklanabiliyorsa o zaman bu ruh ne işe yarıyor? Nöroloji, nöropsikoloji ve diğer nöro alanlarda çok fazla şey aydınlatıldı, düalizm çoktan çöktü. Ancak okumayan, araştırmayan, sorgulanmayan insanların olduğu ülkelerde beynin hala hakkında hiçbir şey bilinmeyen büyük bir sır olduğu yalanlarıyla ruh-beden ayrımı gibi ilkel safsatalar pazarlanıyor. Elbette insan beyni oldukça kompleks ve aydınlatacak birçok şey var. Fakat modern tomografi yöntemleri ile bugün psikolojisi bozuk hastaları hiç sorgulamadan dahi beynin aktif bölümlerine bakarak tespit edebilmek mümkün. Hayvan zekasına gelirsek aradaki fark nöronlarla beraber iş yapan ve uzun yıllar boyunca arkaplana itildiğinden hakkında araştırma yapılmayan glia hücreleri. Bir insanın beyni %90 glia, %10 nöron dağılımı gösterirken maymunlarda glia oranı %70lere aptal kategorisine sokabileceğimiz canlılarda %20lere kadar iniyor. Modern tıp artık sadece nöronlar üzerine kurulu yanlış anlayıştan uzaklaştığı için yakın zaman içerisinde önemli atılımlar yapıldı. Ruhçuların sıklıkla öne attığı şeylerden biri olan duygularımız da limbik sistemin farklı bölümlerindeki etkinlikleri sonucu anlam kazanıyor. Bu bölgede amigdalada meydana gelen bir zarar sizi anneniz babanız ölse üzülmeyecek kadar duygusuz biri yapıyor. Septaldeki patolojik sorunlar saldırgan tavırlar sergilenmesine sebep oluyor vs. Detaylara girmeyeceğim. Ancak en yüzeysel haliyle dahi beyin hakkında 3-5 şey okusanız ruh denilen şeyin olmadığını görebilirsiniz.
Ruh beden ayrımı anlayışına gelirsek bu eski Mısır'ın ölüler kitabına kadar dayanıyor. Uzun yıllar sonra Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam'ın ortaya çıktığında bu anlayışın benimsemesinden daha doğal bir şey yok. Aynı zamanda Tibet'in ölüler kitabı da aynı şekilde paralellik göstermekle beraber reenkarnasyon gibi şeylerin de kaynağı burası.
Bu reenkarne olduğunu iddia eden kişilerin dışında kendisini uzaylıların kaçırdığı iddia eden, yanından koşarak geçen periler, cüceler gördüğünü iddia edenler de var ve bu kişiler bu konuda oldukça ciddiler. Kendilerince haklılar, yalan söylemiyorlar. Sadece beyinleri onları yanıltıyor ve beyin fonksiyonları doğru bir şekilde işlemiyor. Gerçek ile hayali birbirinden ayırt edemeyen, halüsinasyonlar gören, ayakta iken gördüğü kısa süreli rüyaların rüya olduğunu kavrayamadığından gerçek sanma durumları olan birçok hasta böyle şeyler ortaya atıyor. Astral seyahat gibi zırvalar da aynı şekilde beynin terbiye edilip kendi kendini kandırmasına dayanan bir olay, psikolojik rahatsızlığa adım atma etkinliğidir.
Firex Hocam Bilimsel Saptamalar Vermişsin Sonuna Kadar Okudum. Ruhun Gerçekte Varolmadığı Savını Savunan bir Yazı olmuş bu. Kısaca Belirtmeliyimki, Yazıda Mevcut Bulunan Saptamalar Beynimizin Davranışlar Kısmını İlgilendiren Tespitlerdir. His Dünyamız Adında geçen Kısım Henüz Saptanamadı, Bizim Benlik Hissimiz ve Öz Algı Yeteneğimizin Kaynağı Bulunamıyor. Aynı Bulunamadığı Söylenen Ruh Gibi..
Yani Beni, Seni, Ve Diğerlerini Beynin Derinliklerinde Bulamıyorlar... Ama Anılarımızın Nerede Kayıt Altında Tutulduğunu, Karakterimiz Ve Duygusal Yoğunluğumuzun Kontrol edildiği Kısımları Hakkında Bilgiler Edinmişlerdir. Bunda Şüphe Yoktur. Asla Bilimsel Bakış Açısını Küçümsemem.
ShockMan tarafından 08/Eki/12 10:06 tarihinde düzenlenmiştir -
ShockMan bunu yazdıFireX bunu yazdı
Reenkarnasyon var mı diye bakmadan önce ruh var mı diye sormak gerek. Beyin üzerine hiçbir bilimsel veride ruhun olduğuna dair bir işaret yok. Beyninizin bir bölümü zarar gördüğünde anılarınız gidiyor, kişiliğiniz değişiyor, duygularınız değişiyor, felçli olabiliyorsunuz. Hatta daha spesifik olursak mekan kavramından semantiğe, konuşma yeteneğinden bilince, öğrenmeye beynin bölümlerine göre farklı yönlerden kayıplarınız oluyor. Her şey fiziksel olarak işliyorsa ve açıklanabiliyorsa o zaman bu ruh ne işe yarıyor? Nöroloji, nöropsikoloji ve diğer nöro alanlarda çok fazla şey aydınlatıldı, düalizm çoktan çöktü. Ancak okumayan, araştırmayan, sorgulanmayan insanların olduğu ülkelerde beynin hala hakkında hiçbir şey bilinmeyen büyük bir sır olduğu yalanlarıyla ruh-beden ayrımı gibi ilkel safsatalar pazarlanıyor. Elbette insan beyni oldukça kompleks ve aydınlatacak birçok şey var. Fakat modern tomografi yöntemleri ile bugün psikolojisi bozuk hastaları hiç sorgulamadan dahi beynin aktif bölümlerine bakarak tespit edebilmek mümkün. Hayvan zekasına gelirsek aradaki fark nöronlarla beraber iş yapan ve uzun yıllar boyunca arkaplana itildiğinden hakkında araştırma yapılmayan glia hücreleri. Bir insanın beyni %90 glia, %10 nöron dağılımı gösterirken maymunlarda glia oranı %70lere aptal kategorisine sokabileceğimiz canlılarda %20lere kadar iniyor. Modern tıp artık sadece nöronlar üzerine kurulu yanlış anlayıştan uzaklaştığı için yakın zaman içerisinde önemli atılımlar yapıldı. Ruhçuların sıklıkla öne attığı şeylerden biri olan duygularımız da limbik sistemin farklı bölümlerindeki etkinlikleri sonucu anlam kazanıyor. Bu bölgede amigdalada meydana gelen bir zarar sizi anneniz babanız ölse üzülmeyecek kadar duygusuz biri yapıyor. Septaldeki patolojik sorunlar saldırgan tavırlar sergilenmesine sebep oluyor vs. Detaylara girmeyeceğim. Ancak en yüzeysel haliyle dahi beyin hakkında 3-5 şey okusanız ruh denilen şeyin olmadığını görebilirsiniz.
Ruh beden ayrımı anlayışına gelirsek bu eski Mısır'ın ölüler kitabına kadar dayanıyor. Uzun yıllar sonra Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam'ın ortaya çıktığında bu anlayışın benimsemesinden daha doğal bir şey yok. Aynı zamanda Tibet'in ölüler kitabı da aynı şekilde paralellik göstermekle beraber reenkarnasyon gibi şeylerin de kaynağı burası.
Bu reenkarne olduğunu iddia eden kişilerin dışında kendisini uzaylıların kaçırdığı iddia eden, yanından koşarak geçen periler, cüceler gördüğünü iddia edenler de var ve bu kişiler bu konuda oldukça ciddiler. Kendilerince haklılar, yalan söylemiyorlar. Sadece beyinleri onları yanıltıyor ve beyin fonksiyonları doğru bir şekilde işlemiyor. Gerçek ile hayali birbirinden ayırt edemeyen, halüsinasyonlar gören, ayakta iken gördüğü kısa süreli rüyaların rüya olduğunu kavrayamadığından gerçek sanma durumları olan birçok hasta böyle şeyler ortaya atıyor. Astral seyahat gibi zırvalar da aynı şekilde beynin terbiye edilip kendi kendini kandırmasına dayanan bir olay, psikolojik rahatsızlığa adım atma etkinliğidir.
Firex Hocam Bilimsel Saptamalar Vermişsin Sonuna Kadar Okudum. Ruhun Gerçekte Varolmadığı Savını Savunan bir Yazı olmuş bu. Kısaca Belirtmeliyimki, Yazıda Mevcut Bulunan Saptamalar Beynimizin Davranışlar Kısmını İlgilendiren Tespitlerdir. His Dünyamız Adında geçen Kısım Henüz Saptanamadı, Bizim Benlik Hissimiz ve Öz Algı Yeteneğimizin Kaynağı Bulunamıyor. Aynı Bulunamadığı Söylenen Ruh Gibi..
Yani Beni, Seni, Ve Diğerlerini Beynin Derinliklerinde Bulamıyorlar... Ama Anılarımızın Nerede Kayıt Altında Tutulduğunu, Karakterimiz Ve Duygusal Yoğunluğumuzun Kontrol edildiği Kısımları Hakkında Bilgiler Edinmişlerdir. Bunda Şüphe Yoktur. Asla Bilimsel Bakış Açısını Küçümsemem.
his dünyamız falan dediğin ne tam olarak? duygular falansa hepsi biliniyor. hatta çeşitli yiyeceklerin içerikleri nedeniyle duyguları etkilediği de biliniyor. kimyasal işlemler. ayrıntıları için bi dolu makale var ama tam olarak neye bilinmiyor diyorsun onu söylersen iyi olur.
hadi bilinmiyor diyelim, bu ruhun varlığını kanıtlamaz.
ortada ruha dağir bi kanıt yok. buna rağmen ruh var diyenler var. o zaman olduğunu kanıtlamak zorunda bunu iddia edenler. yani "henüz bulunamadı demek ki var" diye bi kanıt olmaz. aynı şekilde "ruh vardır, eğer ruh yoksa hadi kanıtla var olmadığını" diye bi kanıt da olmaz.
-
Prometheus bunu yazdıShockMan bunu yazdıFireX bunu yazdı
Reenkarnasyon var mı diye bakmadan önce ruh var mı diye sormak gerek. Beyin üzerine hiçbir bilimsel veride ruhun olduğuna dair bir işaret yok. Beyninizin bir bölümü zarar gördüğünde anılarınız gidiyor, kişiliğiniz değişiyor, duygularınız değişiyor, felçli olabiliyorsunuz. Hatta daha spesifik olursak mekan kavramından semantiğe, konuşma yeteneğinden bilince, öğrenmeye beynin bölümlerine göre farklı yönlerden kayıplarınız oluyor. Her şey fiziksel olarak işliyorsa ve açıklanabiliyorsa o zaman bu ruh ne işe yarıyor? Nöroloji, nöropsikoloji ve diğer nöro alanlarda çok fazla şey aydınlatıldı, düalizm çoktan çöktü. Ancak okumayan, araştırmayan, sorgulanmayan insanların olduğu ülkelerde beynin hala hakkında hiçbir şey bilinmeyen büyük bir sır olduğu yalanlarıyla ruh-beden ayrımı gibi ilkel safsatalar pazarlanıyor. Elbette insan beyni oldukça kompleks ve aydınlatacak birçok şey var. Fakat modern tomografi yöntemleri ile bugün psikolojisi bozuk hastaları hiç sorgulamadan dahi beynin aktif bölümlerine bakarak tespit edebilmek mümkün. Hayvan zekasına gelirsek aradaki fark nöronlarla beraber iş yapan ve uzun yıllar boyunca arkaplana itildiğinden hakkında araştırma yapılmayan glia hücreleri. Bir insanın beyni %90 glia, %10 nöron dağılımı gösterirken maymunlarda glia oranı %70lere aptal kategorisine sokabileceğimiz canlılarda %20lere kadar iniyor. Modern tıp artık sadece nöronlar üzerine kurulu yanlış anlayıştan uzaklaştığı için yakın zaman içerisinde önemli atılımlar yapıldı. Ruhçuların sıklıkla öne attığı şeylerden biri olan duygularımız da limbik sistemin farklı bölümlerindeki etkinlikleri sonucu anlam kazanıyor. Bu bölgede amigdalada meydana gelen bir zarar sizi anneniz babanız ölse üzülmeyecek kadar duygusuz biri yapıyor. Septaldeki patolojik sorunlar saldırgan tavırlar sergilenmesine sebep oluyor vs. Detaylara girmeyeceğim. Ancak en yüzeysel haliyle dahi beyin hakkında 3-5 şey okusanız ruh denilen şeyin olmadığını görebilirsiniz.
Ruh beden ayrımı anlayışına gelirsek bu eski Mısır'ın ölüler kitabına kadar dayanıyor. Uzun yıllar sonra Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam'ın ortaya çıktığında bu anlayışın benimsemesinden daha doğal bir şey yok. Aynı zamanda Tibet'in ölüler kitabı da aynı şekilde paralellik göstermekle beraber reenkarnasyon gibi şeylerin de kaynağı burası.
Bu reenkarne olduğunu iddia eden kişilerin dışında kendisini uzaylıların kaçırdığı iddia eden, yanından koşarak geçen periler, cüceler gördüğünü iddia edenler de var ve bu kişiler bu konuda oldukça ciddiler. Kendilerince haklılar, yalan söylemiyorlar. Sadece beyinleri onları yanıltıyor ve beyin fonksiyonları doğru bir şekilde işlemiyor. Gerçek ile hayali birbirinden ayırt edemeyen, halüsinasyonlar gören, ayakta iken gördüğü kısa süreli rüyaların rüya olduğunu kavrayamadığından gerçek sanma durumları olan birçok hasta böyle şeyler ortaya atıyor. Astral seyahat gibi zırvalar da aynı şekilde beynin terbiye edilip kendi kendini kandırmasına dayanan bir olay, psikolojik rahatsızlığa adım atma etkinliğidir.
Firex Hocam Bilimsel Saptamalar Vermişsin Sonuna Kadar Okudum. Ruhun Gerçekte Varolmadığı Savını Savunan bir Yazı olmuş bu. Kısaca Belirtmeliyimki, Yazıda Mevcut Bulunan Saptamalar Beynimizin Davranışlar Kısmını İlgilendiren Tespitlerdir. His Dünyamız Adında geçen Kısım Henüz Saptanamadı, Bizim Benlik Hissimiz ve Öz Algı Yeteneğimizin Kaynağı Bulunamıyor. Aynı Bulunamadığı Söylenen Ruh Gibi..
Yani Beni, Seni, Ve Diğerlerini Beynin Derinliklerinde Bulamıyorlar... Ama Anılarımızın Nerede Kayıt Altında Tutulduğunu, Karakterimiz Ve Duygusal Yoğunluğumuzun Kontrol edildiği Kısımları Hakkında Bilgiler Edinmişlerdir. Bunda Şüphe Yoktur. Asla Bilimsel Bakış Açısını Küçümsemem.
his dünyamız falan dediğin ne tam olarak? duygular falansa hepsi biliniyor. hatta çeşitli yiyeceklerin içerikleri nedeniyle duyguları etkilediği de biliniyor. kimyasal işlemler. ayrıntıları için bi dolu makale var ama tam olarak neye bilinmiyor diyorsun onu söylersen iyi olur.
hadi bilinmiyor diyelim, bu ruhun varlığını kanıtlamaz.
ortada ruha dağir bi kanıt yok. buna rağmen ruh var diyenler var. o zaman olduğunu kanıtlamak zorunda bunu iddia edenler. yani "henüz bulunamadı demek ki var" diye bi kanıt olmaz. aynı şekilde "ruh vardır, eğer ruh yoksa hadi kanıtla var olmadığını" diye bi kanıt da olmaz.
Kişi Anılarını Öğrenimlerini Yitirebilir... Bu Saptanmışlık, Bilimsel Olarak Bilinenler İçinde artık... Kısaca Belirtiyorum Neden Ben Sen İle Karışmıyorum hiç... Yanlışlıkla Ben Sen Olmuyorum, Yada Şimdiye Kadar Benlikleri Yer Değiştirmiş, Kişiler Olmadı Hanüz.. RearnKarnasyonda Böyle Şeyler Saptandı Ama Oda Asıl Kişi Ortada Yok.. Çünkü Ölmüş. Aynı Anda İki Tane Sen Yada Ben Bulunmuyor Dünyada.
Hissiyatı İlgilendiren Kısımlarda Bilgimiz Dahilinde Olan Sadece Kimyasal Tepkimelere Beynin Verdiği Cevaptan Öteye Bişey Bilmiyoruz.. Algılarımızın Tamamı Hakkında Henüz Kesin Veriler Yok Elimizde.
ShockMan tarafından 08/Eki/12 10:25 tarihinde düzenlenmiştir -
FireX bunu yazdı
Reenkarnasyon var mı diye bakmadan önce ruh var mı diye sormak gerek. Beyin üzerine hiçbir bilimsel veride ruhun olduğuna dair bir işaret yok. Beyninizin bir bölümü zarar gördüğünde anılarınız gidiyor, kişiliğiniz değişiyor, duygularınız değişiyor, felçli olabiliyorsunuz. Hatta daha spesifik olursak mekan kavramından semantiğe, konuşma yeteneğinden bilince, öğrenmeye beynin bölümlerine göre farklı yönlerden kayıplarınız oluyor. Her şey fiziksel olarak işliyorsa ve açıklanabiliyorsa o zaman bu ruh ne işe yarıyor? Nöroloji, nöropsikoloji ve diğer nöro alanlarda çok fazla şey aydınlatıldı, düalizm çoktan çöktü. Ancak okumayan, araştırmayan, sorgulanmayan insanların olduğu ülkelerde beynin hala hakkında hiçbir şey bilinmeyen büyük bir sır olduğu yalanlarıyla ruh-beden ayrımı gibi ilkel safsatalar pazarlanıyor. Elbette insan beyni oldukça kompleks ve aydınlatacak birçok şey var. Fakat modern tomografi yöntemleri ile bugün psikolojisi bozuk hastaları hiç sorgulamadan dahi beynin aktif bölümlerine bakarak tespit edebilmek mümkün. Hayvan zekasına gelirsek aradaki fark nöronlarla beraber iş yapan ve uzun yıllar boyunca arkaplana itildiğinden hakkında araştırma yapılmayan glia hücreleri. Bir insanın beyni %90 glia, %10 nöron dağılımı gösterirken maymunlarda glia oranı %70lere aptal kategorisine sokabileceğimiz canlılarda %20lere kadar iniyor. Modern tıp artık sadece nöronlar üzerine kurulu yanlış anlayıştan uzaklaştığı için yakın zaman içerisinde önemli atılımlar yapıldı. Ruhçuların sıklıkla öne attığı şeylerden biri olan duygularımız da limbik sistemin farklı bölümlerindeki etkinlikleri sonucu anlam kazanıyor. Bu bölgede amigdalada meydana gelen bir zarar sizi anneniz babanız ölse üzülmeyecek kadar duygusuz biri yapıyor. Septaldeki patolojik sorunlar saldırgan tavırlar sergilenmesine sebep oluyor vs. Detaylara girmeyeceğim. Ancak en yüzeysel haliyle dahi beyin hakkında 3-5 şey okusanız ruh denilen şeyin olmadığını görebilirsiniz.
Ruh beden ayrımı anlayışına gelirsek bu eski Mısır'ın ölüler kitabına kadar dayanıyor. Uzun yıllar sonra Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam'ın ortaya çıktığında bu anlayışın benimsemesinden daha doğal bir şey yok. Aynı zamanda Tibet'in ölüler kitabı da aynı şekilde paralellik göstermekle beraber reenkarnasyon gibi şeylerin de kaynağı burası.
Bu reenkarne olduğunu iddia eden kişilerin dışında kendisini uzaylıların kaçırdığı iddia eden, yanından koşarak geçen periler, cüceler gördüğünü iddia edenler de var ve bu kişiler bu konuda oldukça ciddiler. Kendilerince haklılar, yalan söylemiyorlar. Sadece beyinleri onları yanıltıyor ve beyin fonksiyonları doğru bir şekilde işlemiyor. Gerçek ile hayali birbirinden ayırt edemeyen, halüsinasyonlar gören, ayakta iken gördüğü kısa süreli rüyaların rüya olduğunu kavrayamadığından gerçek sanma durumları olan birçok hasta böyle şeyler ortaya atıyor. Astral seyahat gibi zırvalar da aynı şekilde beynin terbiye edilip kendi kendini kandırmasına dayanan bir olay, psikolojik rahatsızlığa adım atma etkinliğidir.
Hocam müthiş derecede dinden imandan çıkardın bizi. :) Beyin ile ilgili yazıları okuyun demişsiniz acaba önerebileceğiniz eserler var mıdır?
-
ShockMan bunu yazdı
Firex Hocam Bilimsel Saptamalar Vermişsin Sonuna Kadar Okudum. Ruhun Gerçekte Varolmadığı Savını Savunan bir Yazı olmuş bu. Kısaca Belirtmeliyimki, Yazıda Mevcut Bulunan Saptamalar Beynimizin Davranışlar Kısmını İlgilendiren Tespitlerdir. His Dünyamız Adında geçen Kısım Henüz Saptanamadı, Bizim Benlik Hissimiz ve Öz Algı Yeteneğimizin Kaynağı Bulunamıyor. Aynı Bulunamadığı Söylenen Ruh Gibi..
Yani Beni, Seni, Ve Diğerlerini Beynin Derinliklerinde Bulamıyorlar... Ama Anılarımızın Nerede Kayıt Altında Tutulduğunu, Karakterimiz Ve Duygusal Yoğunluğumuzun Kontrol edildiği Kısımları Hakkında Bilgiler Edinmişlerdir. Bunda Şüphe Yoktur. Asla Bilimsel Bakış Açısını Küçümsemem.
Evet. Farkındalık, bilinç konusunda hala gidilecek çok yol var. Fakat bilinç de bütün bu beyin bölgelerimizin ortaklaşa çalışmasının bir ürünü olarak ortaya çıkıyor. Gören, işiten, kaydeden bir robotun merkezi zekası gibi. Fakat insan ile kıyaslandığında elbette esamesi bile okunamaz. Zira 200 milyar nöronluk muazzam bir yapıdan bahsediyoruz.
İnsan aslında bu konuyu tartışmak için fazla kompleks bir canlı. Çok daha basit canlılara bakarsak basit bir sinir sistemi ve buna tepki veren bir yapı görüyoruz. Hayvan hissediyor ve geri çekiliyor. Her şey bundan ibaret. Yani öyle bir canlının zekasını bilgisayarda simüle etmek de zor değil.
Denizanalarının misal beyni yok fakat sınırlı şeylere tepki veren sinir sistemleri var. Aşağı yukarı çıkmaktan başka bir şey yapmıyorlar fakat bir tehlikeyi sinirleri vasıtasıyla algıladığında derhal ona vücudu tepki verip uzaklaşıyor.
Ruh var ise;
Yaşayan her şeyin ruhu vardır. Hayvanların da ruhları vardır. Hücreler de canlı ise onlara da birer ruh vermek durumundayız. Bu durumda insan ruhlar toplamından oluşmuş olur.Fakat ortada kimyasal süreçlerden başka bir şey yok.
Diğer yandan;
Farkındalık dediğimiz şeyin aslında bir yanılsama olduğunu düşünüyorum. Böyle hissediyoruz ve kendimizi özel kılan kavramlar ortaya sürüyoruz.
Din konusuna gelirsek;
Ruhçuluğun dinlere dışardan sızdığının, İslam'da ruhun olmadığını savunan, ruh olarak çevrilmiş kısımların aslında can olduğunu söyleyen kişiler var. Bence pek olası bir düşünce değil ama böyle görüşler olduğunu da belirteyim dedim. Ahirette insanın tekrar vücudunun bir araya geleceği söyleniyor. Ruhun kendisini sorgulamak varken tekrar bedenin bir araya getirilmesi, evrenimizin kurallarına dayanan materyalist bir anlayış mı olduğunu gösteriyor? Eğer beyin zarar gördüğünde her şey gidiyorsa tekrar canlı bir araya getirilip bilinç kazandırılıyor olabilir bu anlayıştan baktığımıza göre ancak Kuran'ı ve İslam'ı bir hayli araştırıp bıraktığımdan bu konuyu düşünmeyeceğim. Fakat böyle görüşler olduğunu da belirtmek istedim sadece.
anonim6918524 tarafından 08/Eki/12 10:35 tarihinde düzenlenmiştir