folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Emekli Bir Astsubay"Dan (Bir Şeyleri Daha İyi Anlamak İçin Mutlaka Okuyun Derim)



Emekli Bir Astsubay"Dan (Bir Şeyleri Daha İyi Anlamak İçin Mutlaka Okuyun Derim)

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    herseysanal
    herseysanal's avatar
    Kayıt Tarihi: 13/Şubat/2006
    Erkek

    Anlamadığımız, yaşamadan tahmin bile edemeyeceğimiz, ahkam kesmememiz
    gereken çok şehit ve gazi verdiğimiz savaşımız! Yazmayı bilen bir Astsubayın
    kaleminden.

    *Bir Astsubaydan....*

    .......ili kırsalında teröristlerin dur ihtarına ateşle karşılık vermesi
    sonucu çıkan çatışmada güvenlik görevlisi şehit oldu.

    Ya da .....ilinde devriye görevini yerine getiren aracına açılan ateş
    sonucu..güvenlik görevlisi şehit oldu.

    Ya da .....ili kırsalında teröristlerce döşenen mayının patlaması sonucu
    asker yaralandı..

    *Bu nasıl başlar biliyor musunuz?
    *
    Hava o kadar sıcaktır ki beyninizdeki sıvının buharlaşıp uçtuğunu
    düşünürsünüz. Oluştuğu anda kuruyup giden ter damlacıklarından geriye
    kalan tuzlar yüzünüzün ve hatta elbisenizin her yanını kaplamıştır.

    Avucunuzun içindeki ter, yüzünüzdeki gibi kolay kurumadığı
    için elinizdeki tüfeğinizin metal kısmı avucunuzun içinde vıcık, vıcık oynar.
    Ter ile ıslanan çeliğin kokusu avucunuzun içine ve elinizi sürdüğünüz her yere siner.

    Önünüzde yürüyen adamın, ayağının kuru toprakla her temas edişinde çıkan
    toz, ağzınızın kupkuru olmasına ve zor nefes almanıza sebep olur.

    Sırt çantanızın askı kayışları yüzünden omuzlarınızı hissetmezsiniz. Kült
    ağrıları ancak çantayı sırtınızdan çıkardığınızda fark edersiniz.

    Bastığınız her taş parçası, her çalı ve bir ayağınızın kaplayabildiği her
    yeryüzü parçasından çıkan sesi duyarsınız.

    Yürüdüğünüz yerdeki her Ağustos böceğinin sesini, dallardaki kuşları,
    yüzünüzün etrafında ürkütücü devriye uçuşları yapan arıların kanat
    seslerini, ağzınıza ve yüzünüze ya da herhangi bir yerinizdeki küçük
    yaraların üzerine konmaya çalışan sineklerin vızıltılarını,
    ayağınızı bastığınız yerden havalanan yeşil çekirgenin küçücük cüssesine rağmen
    çıkardığı tok kanat sesini en ince ayrıntısına kadar duyarsınız.

    Sonra, kendi teçhizatınızın ve önünüzdeki arkadaşınızın ve arkanızdaki
    arkadaşınızın teçhizatlarının çıkardığı düzensiz seslerin her birini ayrı
    ayrı duyarsınız.

    Ve aynı anda önünüzdeki arkadaşınızın nefes alışlarını duyarsınız,
    öksürmesini ve hapşırmasını da duyarsınız.

    Telsizinizden çıkan seslerin ve cızırtıların her biri ayrı ayrı katılır bu
    senfoniye.

    Ter ve tozun birleşmesinden oluşan kaygan çamur, postalın içindeki tüm
    ayağınızı kaplamıştır, çoraplar önce su toplayıp sonra patlayan yerlere
    adeta bir deri gibi yapışmıştır.

    En çok yapmak istediğiniz şey ayaklarınızı yıkayıp, çoraplarınızı
    değiştirmektir. Ama bu çok büyük bir lükstür o anda.

    Çünkü...

    Çünkü hangi çalının dibinde, hangi kayanın arkasında sizi beklediğini
    bilmediğiniz ihaneti arayıp bulmanız ve yok etmeniz gerekmektedir.

    Bütün masumların hayatı ve huzuru size emanet diye, öğretmenler bayrak
    direğine asılmasın diye, kundaktaki bebekler kurşunlanmasın diye, binlerce
    yıllık emanete halel gelmesin diye kahpeliği ve ihaneti yok etmeniz
    gerekmektedir. Çünkü bunun için bayrağın, silahın, namusun ve şerefin üzerine yemin
    etmişsinizdir.

    Çünkü önemli olan ayağınız değil, ülkeniz, bayrağınız ve onurunuzdur.

    İşte bu yüzden lükstür ayak yıkamak, çorap değiştirmek. İşte bu yüzden
    senfoniye dönüşmüştür bütün o düzensiz sesler güruhu.

    Sonra!..

    Sonra birden tüm sesler kesilir, bıçağın dalı kestiği gibi, makasın
    kâğıdı, pensenin bir hoparlör kablosunu kestiği gibi... Bir anda...
    Kuşların sesleri, arıların ve sineklerin vızıltıları,
    çekirgenin kanat sesleri hepsi bir anda biter.

    Gözlerinizi açtığınızda önünüzdeki arkadaşınızı değil, gökyüzünü
    görürsünüz, yere düşmüş olduğunuzu anlamanız birkaç saniye sürer.

    Tek hissettiğiniz kesif bir barut ve yanık et kokusudur, yüzünüzün toprak
    parçalarıyla kaplandığını fark edersiniz, temizlemek için çalışmazsınız.

    Arkadaşlarınızın bağırarak koşuşturduğunu görür ama kulağınızdaki çınlama
    ve uğultudan seslerini duyamazsınız. Sesleri yavaş yavaş duymaya
    başladığınızda ayağa kalkmaya çalışırsınız ama başaramazsınız.

    Yine birkaç saniye sonra arkadaşlarınızın sesleri arasında "mayın"
    kelimesini ayırt eder ve kalkmaya çalıştığınızda ayağınızdaki yoğun ağrıyı
    fark edersiniz.

    Ayağınız yoktur ama yine de ağrıdığını hissedersiniz.

    Ne olduğunu anlamak için baktığınızda ise parçalanmış pantolonunuzun ve
    kopmuş ayağınızın farkına varırsınız. İşte her şey o anda başlar.

    Avazınız çıktığı kadar bağırırsınız. Sonra, nefesiniz biter. Sonra,
    yeniden nefes alırsınız ve yeniden bağırmaya başlarsınız. Sonra yine
    nefesiniz biter ve yeniden, yeniden ve yine...

    Yanınıza ilk gelen arkadaşınız size, "fazla bir şey yok, sadece küçük bir
    yara" gibi telkinlerde bulunur. Ama siz arkadaşınız konuşurken de,
    helikopterle hastaneye götürülürken de artık bir ayağınızın olmadığını
    biliyorsunuzdur. Hep bir soru çınlar kafanızın içinde "neden ben, neden
    ben, neden ben ?"

    Hastanede geçen aylar, tedavi ve terapilerde geçen yıllar sonunda, diz
    kapağınızın on iki santim altından takılı olan ve her akşam yatarken veya
    banyoya girerken çıkarıp kenara koyduğunuz takma bacak artık bir uzvunuz
    olmuştur.

    Ama bunun önemi yoktur çünkü bu fedakârlığınız sayesinde vatan var
    olacaktır. Sizin bir bacağınızın ne önemi vardır ki!

    Artık koşamayacak olmanızın, yazın herkes gibi havuza, denize giremeyecek
    olmanızın da hiç önemi yoktur. Vatan sağ olsun yeter.

    Sonra birilerinin, sizin ödediğiniz vergilerle Fransız televizyonlarında,
    uğruna yarım kaldığınız vatan hudutlarını hiçe sayan programlara finans
    sağladığını okursunuz. Aynı dillerin bundan pişmanlık duymadıklarını
    söylediklerini de okursunuz.

    Pamuk'ları, Dink'leri, okursunuz, Bizans çocuğuyum diyenleri duyar, Ali
    Kemallere tanık olursunuz, "koçlar gibi satanları "görürsünüz. .

    Türk Bayraklarının yakıldığını, görürsünüz. Başlarına çuvallar geçirilip
    aşağılanarak elleri arkalarından bağlanan Türk askerlerini görürsünüz.

    Bu aşağılanmaya cevap verecek tankların motor seslerini, helikopterlerin
    kanat seslerini, piyadelerin intikam yeminlerini duymayı beklersiniz
    ama duyamazsınız.

    Onun yerine hainlerin cesetlerinin üstüne örtülen çaputlara "bayrak"
    diyenleri görürsünüz, "uçaklarını çek", "valiyi çek" diyen başkanları ve
    karşılarında kekeleyen riyaseti görürsünüz.

    Yok, yok bu da yetmez. Askere, polise, öğretmene ateş eden, yol kesip
    soygun yapan, köy yakan, okul yıkan, mayın döşeyen teröristlerin sadece
    "ben bir şey yapmadım" demelerinin esas kabul edilip, "suçsuz" sıfatıyla
    serbest bırakıldığını görürsünüz.

    Susanları, konuşması gerektiği halde susanları görürsünüz, konuşanlar her
    konuştuğunda, kekeleyenler her kekelediğinde ve susanlar her sustuğunda
    siz yeniden vurulursunuz, yeniden ölürsünüz her defasında.

    Gövdenizden o toprağa akan kan, bu defa içinize akar,
    inandıklarınıza,uğrunda savaşarak kendi kanınızı akıtmak pahasına tertemiz
    tuttuğunuz değerlerinize akar.

    Sizin kaya
    arkalarında, çalı diplerinde aradığınız ihanet gelir aklınıza,
    o mayınları yerleştiren eller gelir. Sorgulamaya başlarsınız: "Biz bu
    ihaneti doğru yerde mi aradık, kuyruğunda dolaştığımız yılanın başı, hep
    gözümüzün önünde miydi yoksa?"diye sorarsınız kendinize.

    Onlara verilen maaş'ın sizin vergilerinizden ödendiğini, içinize
    sindiremezsiniz, uykularınız kaçar, neden bu vatanı sizin kadar
    sevmediklerini düşünürsünüz.

    Bu vatan onların da vatanı değil mi?

    Onlar da, tıpkı benim gibi namusun ve şerefin üstüne yemin etmedi mi? diye
    sorarsınız kendi kendinize.

    Sinirlenirsiniz, üzülürsünüz, on beş yaşında bir askeri okul öğrencisi
    iken her adımda söylediğiniz, beyninize ve yüreğinize nakşettiğiniz sözler
    gelir aklınıza": VATAN, SANA CANIM FEDA"

    Geri kalan tüm hayatınızın ilk beş dakikası, böyle başlayacak işte ve
    hayatınız böyle devam edecektir. Son nefesinize kadar savaşacaksınız
    ihanetle, her şeye ve herkese rağmen, bu yolda ölene ya da bu ihaneti
    bitirene kadar.

    Siz diyorum, çünkü bu vatan için bedel ödeyen insanların neler
    yaşadığını, neler hissettiğini, size rağmen ve sizin için neler
    yaptıklarını, neler yapabileceklerini bilin istiyorum. Okuduğunuz ya da
    televizyonda duyduğunuzdan daha fazladır yaşananlar.

    Yani aslında gazetelerin iç sayfalarındaki, minicik karelerde okuduğunuz;
    "...ili kırsalında teröristlerce döşenen mayının patlaması sonucu, bir
    güvenlik görevlisi yaralandı!" haberi aslında o kadar da kısa değildir.

    Sizin, daha okuduğunuz gazetenin arka sayfasına geçerken unuttuğunuz,
    falanca mankenin otel odası maceralarına, ya da uyuşturucu komasından ölen
    oğluna "şehit" deyip Türk bayrağı "örten kadının haberine ayırdığınızdan
    daha uzun zaman ayırmadığınız bu küçük haber, birileri için bir ömür boyu
    sürecek ve asla unutulmayacaktır.

    Ve siz unuttuktan sonra da başka birileri, "ne için?" dendiğinde "vatan
    için" diyecekleri fedakârlıklarını size rağmen yapmaya devam edeceklerdir.

    Sizin uyuşmuşluğunuza, duyarsızlığınıza rağmen, sizin rahatlığınıza, sizin
    vicdanlarınıza rağmen bu kahramanca fedakârlıklar ve bu ilk beş dakikalar
    yaşanmaya devam edecektir.

    Asla unutmayınız başınızın üstündeki egemenlik örtüsünün payandası kopan
    bacaklar, bedeli ise size rağmen bu vatan için akan kanlar, feda edilen
    canlar, sıcak yuvalarını, babalarının yüzlerini unutan küçücük çocuklarını
    düşünmeden vakfedilen hayatlardır.

    Ne kadarını anlayabilirsiniz veya anlamak sizin umurunuzda mı bilmiyorum,
    ama birileri bunları yaşadı, birileri hala yaşıyor ve emin olun yaşlı
    dünya döndükçe, Türk vatanı ve Türk Bayrağı için birileri daha tüm bunları
    yaşayacak.

    Gördüğünüz gibi size bir hayli uzak bir yaşam biçimi bu. Masalarda oturup
    "aydınca" sohbetler etmeye hiç benzemiyor değil mi?

    Bir an için bile olsa kendinizi onların yerine koyasınız diye "siz"
    diyerek yazdım, sizin onlardan biri olamayacağınızı biliyorum.

    "Siz" kim misiniz?
    Siz kendinizi çok iyi biliyorsunuz!
    Biz de, biz de sizi çok iyi biliyoruz.
    "Siz" de bilin ki biz asla unutmayacağız.

    "VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN"

    *Oktay Yıldırım / Emekli Astsubay*


    "Söylesem Tesiri Yok ; Sussam Gönül Razı Değil."
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    İnce Memed
    ComputerWolf
    ComputerWolf's avatar
    Üstün Hizmet Madalyası
    Kayıt Tarihi: 26/Mart/2003
    Erkek
    Bastan sona okudum ,cok guzel anlatmis ...

    Hep denedin. Hep yenildin. Olsun yine dene , yine yenil ama daha iyi yenil !
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    yasin_55
    yasin_55's avatar
    Kayıt Tarihi: 17/Temmuz/2005
    Erkek
    bu kadar kısa olmasına rağmen ancak bu kadar ii ifade edilir , çok güzeldi.
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    darkknight
    darkknight's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Nisan/2007
    Erkek
    çok güzel olmuş gerçekten hocam. inanılmaz güzel anlatmış. ama kötüsü bunlardan daha birsürü olması

    Son Kozum Olsun Zorda Sukunet...
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Kahraman
    Kahraman's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Eylül/2005
    Erkek
    "VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN"

    Bir tek gece vardır insanın hayatında. Ömür boyu sürer nöbeti... Bu da öyleydi. İyi ol... Sağ ol.. Uzak ol... Ama bir daha görme beni!
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tabela Fatihi
    kaygusuz
    kaygusuz's avatar
    Kayıt Tarihi: 06/Nisan/2007
    Erkek

    hoca bu oktay yıldırım evinde kaçak 27 tane bomba vb çeşit patlayıcılarla yakalanan astsubay değilmi ? muzaffer tekinle birlikte olan ist ümraniye kuvayi milliye derneğinin başkanıymış tutuklanan astsubay mı ? cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla aynı olan bombalar mış evinde kiler?

    http://www.google.com.tr/search?hl=tr&client=firefox-a&rls=org.mozilla%3Atr%3Aofficial&hs=pWw&q=%C3%BCmraniyede+27+el+bomba&btnG=Ara&meta=


    Kökten devrimci Radikal Hack nerede o günler...Ben bir şeyler diyorum ; ama siz görmüyorsunuz. Çünkü rutin egzersiz yapıyor ; yazıp yazıp siliyorum. Tıpkı sizler gibi arkadaşlar ; tıpkı sizler gibi.
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    skyvalet
    skyvalet's avatar
    Kayıt Tarihi: 25/Ağustos/2005
    Erkek
    Askerleri anlamamıza yardımcı olabilcek bir belge te4şekürler..
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Fistandantilus
    Fistandantilus's avatar
    Kayıt Tarihi: 28/Eylül/2004
    Erkek
    ganimet bunu yazdı:
    -----------------------------

    hoca bu oktay yıldırım evinde kaçak 27 tane bomba vb çeşit patlayıcılarla yakalanan astsubay değilmi ? muzaffer tekinle birlikte olan ist ümraniye kuvayi milliye derneğinin başkanıymış tutuklanan astsubay mı ? cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla aynı olan bombalar mış evinde kiler?

    http://www.google.com.tr/search?hl=tr&client=firefox-a&rls=org.mozilla%3Atr%3Aofficial&hs=pWw&q=%C3%BCmraniyede+27+el+bomba&btnG=Ara&meta=


    -----------------------------

    sanırım o ama yazdığı yazı süper sonuçta :)

    Fakat söyleyin kardeşlerim; insanlığın bir ereği eksikse, eksik değil midir- bizzat kendisi de?
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Stifler
    Stifler's avatar
    Kayıt Tarihi: 22/Eylül/2003
    Erkek
    güzel yazı .

    3 Hafta önce Sigara Öldürüyor diye okudum, sigarayı bıraktım. 2 hafta önce Alkol Öldürüyor diye okudum, Alkolü bıraktım. Geçenlerde Aşırı Seks öldürüyor diye okudum, okumayı bıraktım..
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    hbgrstyle
    hbgrstyle's avatar
    Kayıt Tarihi: 17/Haziran/2007
    Erkek

    Kahraman bunu yazdı:
    -----------------------------
    "VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN"
    -----------------------------

    Feda olsunn


    iTiNayLa c/p YaPıLıR
  11. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    NetBABA
    NetBABA's avatar
    Kayıt Tarihi: 18/Kasım/2005
    Erkek
    Hakketen ya adam ne kadar doğru sööylüyor.

    Umudumu bu güne bağlamadım ki yarınım dan umutsuz olayım.
Toplam Hit: 3166 Toplam Mesaj: 24