Felsefe: Tüm İnsanlar Ayni Boyutta Ayni Evrende Miyiz ?
-
bunun neredeyse aynısını herzaman kafamda sentezlerim hatta yüzeysel olarak neredeyse aynı şeyi düşünüyoruz hoca...
bunları daha fazla kurcalarsam etrafımdakilere "hepiniz kuklasınız lan bırakın rol yapmayı" diye bağırıp hakkımda şizofren teşhisi koyulmasından korkuyorum. belkide deli dediğimiz insanlar belkide bizden birazdaha üst seviyede bunları dşünen ve fazla zeki olduğu için toplumun zorla ağızlarını kapattığı kişiler.
bide genelde programcıların öne sürdüğü tez vardır bütün insanlar aslında bir yazılımın parçası sürdüğümüz hayat belkide mili saniyeler içinde çalıştırılmış programın parçasıonda kendimize düşen rolu oynuyoruz. kişisel irade diye birşey yok şu an bunları sorgulamam gerektiği için sorguluyorum mesela...
-
İlginçtir ki 1-2 ay öncesine kadar "Belkide rüyada yaşıyoruz" , "Gerçek Görecelidir" diye götümü yırtarken hiçbiriniz yanımda olmamış , monoton insanların en güzel örneklerini ortaya koymuştunuz. ama Olaya Islamic Force farklı bir açıdan bakınca size mantıklı geliyor ?
Bana göre doğru söylemiş Paralel evrenlere inanırım ayrıca şu koskoca (hatta sonsuz) evrende yalnızca bu kadar az insan sayısı olmasının aksine tek insanın sonsuz olasılıklarının varolduğu mümkün olabilir.
Duyularımız bizi yanıltır. Elinizi sıcak suya soktuktan sonra ılık suya soktuğunuzda ona soğuk dersiniz ama neye göre soğuktur ? veya neye göre ılık ? ilüzyonları çözmeye çalışırsınız ama nafile.20hz ile 40khz arasında sesleri duyamazsınız size yokmuş gibi gelir.
Duyularınızla en basit şeyleri bile algılamayazken şu dünyada duyduğunuz sesleri gördüğünüz şeyleri gerçek sanarsınız. Belki de öyledir ama şunu bilin ki olmayabilir de.
-
sa
Dediklerin dogrudur ancak kanalları acılan bir kişi böle düşünebilir.bunun sonu ya velilik yada deliliktir.dikkat....aynı evrende lakin farklı boyutlarda insanoglu yasar(ademoglu demiyorum ademoglu bizim neslimiz)insan oglu.buların bazıları fızıkı bazıları ruhsal bedenle yasar.iyi düsünmüssün.benım tek sıkıntım böyle akıllıca düsünenlerle karsılıklı sohbet edememek.
-
ir2 bunu yazdı:
bunun neredeyse aynısını herzaman kafamda sentezlerim hatta yüzeysel olarak neredeyse aynı şeyi düşünüyoruz hoca...
bunları daha fazla kurcalarsam etrafımdakilere "hepiniz kuklasınız lan bırakın rol yapmayı" diye bağırıp hakkımda şizofren teşhisi koyulmasından korkuyorum. belkide deli dediğimiz insanlar belkide bizden birazdaha üst seviyede bunları dşünen ve fazla zeki olduğu için toplumun zorla ağızlarını kapattığı kişiler.
bide genelde programcıların öne sürdüğü tez vardır bütün insanlar aslında bir yazılımın parçası sürdüğümüz hayat belkide mili saniyeler içinde çalıştırılmış programın parçasıonda kendimize düşen rolu oynuyoruz. kişisel irade diye birşey yok şu an bunları sorgulamam gerektiği için sorguluyorum mesela...
inanırmısın bu benim devamlı düşündüğüm bi olgu (programlama algoritma fln hiç anlamam ama)tanrı yı bi programcı gibi düşünürsek biz onun yazdığı kodlardan ibaretiz
isterse bizi decompile fln edip değiştirip değiştirip kullanabilir
belki de öyledir..
-
Hepimiz Allah' ın düşüncesinden ibaretiz, ve Allah katında zaman yer boyut diye birşey yoktur. Hz. Nuh' un gemisi şuan yere iniyor, siz şuan doğdunuz, şuan babanız doğuyor, şuan Hz. yapacağı geminin ilk tahtalarını çakıyor. Herşey bir, herşey sadece bir düşünce.
-
bu bambaşka bir sorunu beraberinde getiriyor aslında şimdi ölmüş
olan her insan için, bir başka evren/dünyanın yaratılmış olması... O zaman
bu evren/dünya o insanın ölümüyle birlikte varlığını yitiriyor mu? Doğan
her çocuk için yeni bir evren yaratılması işlemi nasıl gerçekleşiyor?
Aynı zamanda algılarımız birbiriyle ne derece uyumlu? Yani benim aynada
gördüğüm ben, senin gördüğün ben miyim? Karakterlerarası değişim
yaşanıyor mu? yani bir sahabah uyandığımda kendimi bambaşka bir
vücutta bulmuş olma ve o tüm geçmişimde o vücutla eylemleri
gerçekleştirdiğim yönünde bir hafıza değişikliği/ bilinç değişikliği yaşıyor
muyum? Kreston'un dediği de uyumlu oluyor bu noktada, ben devingen bir
rüyanın parçası mıyım? Sonsuz bir rüyada yarı bilinçli uyurken, bana
rüyada olduğumu söyleseniz inanır mıydım size? Tıpkı Platon'un mağara
örneğindeki gibi direnmez miydim? Ya siz? Siz bildiğiniz tüm gerçekliğin
yalan olduğun ve paralel evrenlerde yaşayan yalnız varlıklar olduğunuz
düşüncesini sindirebilir misiniz? Ya da olayı daha da karmaşıklaştıralım...
Diyelim ki her sokak bir başka boyutta, her adımda boyut atlıyoruz. Yani
uçakla havada yol alırken bir anda boyut değiştiriyoruz ve bu o kadar
normal ki, farkedemiyoruz. Hatta bazen evren-zamanda bükülmeler
oluyor. Zaman ben diyeyim üç yıl, siz deyin 5 yıl duruyor ve sonra aniden
devam ediyor. Bu her insan için sonsuz kez tekrarlanırsa bilinçsiz de olsak
insan yaşamının sonu olmayacağını, ömrümüzün bellir bir zaman/zaman
aralığına yakınsamayacağını ve limitinin sonsuza gideceğini söylesem ne
dersiniz? Dolayısıyla aslında hepimiz sonsuz yıldır yaşıyor, yada daha
sonsuz yıl yaşıyor olacağız (ama bilinçli , ama bilinçsiz). Zaman anlardan
oluşurken atlama/durma yaşanması mümkün değil midir? -
Bu konu çok tehlikeli olmaya başladı arkadaşlar...
Criminali de okuduktan sonra bunu anladım
hemen imha etmeli konuyu (((:
-
(((: islamic hadi buradan yakalım ağbi, senin cevabı bekliyorum ;)
-
IsLaMiC_ForCe bunu yazdı:
@zob: Bende zaten var demedim, Matrixten farkli bir sey oldugunu göstermek icin söylüyorum, Matrixte bu yok, ama benim dedigim varsayim böyle bir sey dedim.. Farzet ki var diyorum, iyi oku ;).. Dedigin filmi arastirip izlemeye calisacagim sagol..
Ya gercekligi sorgulamiyorum ben arkadaslar, bakin tekrar farkli bir sekilde anlatmaya calisayim.. Su an benim etrafimda tanidigim insanlar sadece benim dünyam (bilincim) icin yaratilmis insanlar.. Evet bu insanlar aslinda var yani ruhlarinin sahipleri var, ama onlarin hepsi de kendi dünyalarinda (bilinclerinde) kendi yasamlarini yasiyorlar..
Yani herkesin Matrixteki gibi (ancak) Rabb'in katindaki ruh tarlasinda oldugunuzu düsünün.. Herkes Rabb'in kendisine sundugu sanal gerceklikte yasamini yasiyor.. Kimisi gözlerini ilk insanlikta aciyor, bir magara adami olarak imtihan veriyor.. Kimisi kendi dünyasinda bir prens belki, kimisi belki de bir elci.. Ezelden ebede yaratilan tüm insanlar, bir film sirketinin oyunculari gibi..
Herkes icin cekilmis bir film yazilmis bir senaryo var, özgür olan sensin, kendisinin rolü icin yazilmis bir senaryosu olmayan (o zaman özgür irade ve imtihan diye bir sey olmaz, iste gercek kader) dogrudan senaryoya uymak zorunda olmayan tek kisi sensin, diger tüm her sey, kimisi senin imtihanin, kimisi hayatini yönlendirmek, bazisi seni ödüllendirmek bazisi cezalandirmak icin yaratilmislar.. Ortada yaratilan 20 milyar (tüm yaratilan insanlar varsayimi) dünya gezegen evren vs. yok, bilinc var, sanal dünya var..
Herkesin ortak yasadigi bulundugu bir dünya yok, o ortaklik, o ortak alem yalnizca O'nun boyutunda, katinda.. Nokta bu.. Herkes kendi sanal gercekliginde kendisi icin kurulmus bir dünyada yasamini yasiyor ve ölüm denilen olay ile uygulama sona eriyor ve bilinc o alemden soyutlaniyor..
Tam olarak anlatamadim sanirim, ama belki biraz daha ilerleyebildim (mi?)
Dai ama o zmaan yine özgür irade ortadan kalkıyo, birilerinin beni öldürmek yada bana bişeyler yapmak için yaratıldığından bahsediyorsun, eğer o kişiye böyle bir komut verilmişse, özgürlük yok olmadı mı? Üstelik yapmak zorunda olduğu bir şey için cezalandırılacak... -
Ya biz cidden kendi irademizle yasiyosak
yaratici diye bi olgu yoksa