Kadınlar Ne İster ?

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    cUbE-hoPPeR
    cUbE-hoPPeR's avatar
    Kayıt Tarihi: 25/Kasım/2003
    Erkek
    beni

    her son bir başlangıcın BİTİŞİDİR!!!...
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    tazzy
    tazzy's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Aralık/2003
    Dişi
    Ya tabi ki kadınların ne istediği genellenemez ve erkeklerin de ama özümüzde insanız sevilmeyi her canlı ister

    Tüm genellemeler YANLIŞTIR!
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    kutsal
    kutsal's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Aralık/2003
    Erkek
    Kendilerine göre güzellik , karsi cinsten ise Sevgi ve duygusallik isterler.

    Hic ßir Ayrilik Yeniden Yaratmiyor ßeni..
  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sert-unsuz
    sert-unsuz's avatar
    Kayıt Tarihi: 20/Eylül/2003
    Erkek
    cancanBey çok haklısın...bu konuyu seninle tartışmak isterim..harbidende sölediin dogru..

    bliss
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Portnoy
    Portnoy's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Eylül/2003
    Erkek
    kendilerini anlayan, kendilerini tatmin eden, kendisini seven onun her zaman yanında olan bi erkek isterler genellikle.



    I Love This Game.
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    silversurfer
    silversurfer's avatar
    Kayıt Tarihi: 20/Aralık/2003
    Erkek
    kendi boyu kdr bi malafat(penis)

    allways be silver
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    antidote
    antidote's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Kasım/2003
    Erkek
    Şahsi düşünceme göre;

    kati suretle ne istediklerini tam olarak bilmezler,ayrılık isterler netekim ayrıldıkdan sonra ağlayan taraf olurlar ama asla toz kondurmazlar kendilerine,mücevherat gibi saçma sapan kaya sertliğinde nesnelere aşık olabilirler,en önemliside asla anlaşılamacak beyinlere sahip oldukları için hangi boku istediklerini bilmek loto"da 6"ı tutturmakla eşittir bizzahiti görüşüme göre.

    Haziranda Ölmek Zor !!
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    sert-unsuz
    sert-unsuz's avatar
    Kayıt Tarihi: 20/Eylül/2003
    Erkek
    kadınlar bok ister:))))))))))

    bliss
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Kabadayi
    Kabadayi's avatar
    Kayıt Tarihi: 24/Ocak/2004
    Erkek
    Kadina bagli kimisi ..... ister bazilari da .... ister ender olarak da bazilari ... ndan ister . gerci .... i steyenlere de rastlanmistir. tarih kitaplarini karistirma zahmetinde bulunsan aslinda kadinlarin...... i de istediklerini de görülebilirsin. Ama genel kaniya göre aslinda kadinlar .... dan isterler. Son olarak yapilan bir arastirmaya bakarsak aslinda kadinlarin...... i istemedikleri oraya cikmistir. Ama bazilari kadinlarin ...., istediklerinde israr etmisler .
    Kadinlar arasinda yapilan ankette kadinlar biz sizin düsündügünüz gibi...i, .... den , .....dan,....i istemiyoruz biz aslinda özgürlük istiyoruz.
    Ben kadinlara hak veriyorum..





    Ne kadar bilirsen bil, bildiklerin sadece karsindakinin anlayacagi kadardir.
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    cancanBey
    cancanBey's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Aralık/2003
    Erkek


    BBG evinde diktatorya: Kadınlar faşist mi sever?

    ‘Halktan kopmuş" aydınların ileri geri konuşmaları gerçeği değiştirmez. Hakikat şudur: Yapış yapış ortalama değerlerin laboratuvar ortamı olarak Biri Bizi Gözetliyor (BBG) programı insanlık tarihi açısından son derece faydalı bir icattır. Gerek insan ruhunun kahredici ölçüde sakilleşebileceğine ilişkin sunduğu sınırsız gözlem imkanı, gerek günün bezginlik saatlerinde ruha öfkeden kaynaklanan bir zindelik vermesi açısından yeri doldurulamaz bir yapımdır. Öyle ki, "Reha Muhtar"la Ateş Hattı" programı ile dönüşümlü olarak izlenmesi halinde dünyadan el etek çektirecek kadar derin bir tefekküre neden olabilir. Sonuç olarak hafif bir baş ve göz dönmesi eşliğinde kendinize felsefenin temel sorularını sorarken bulabilirsiniz kendinizi: İnsan nedir? Neden varız? İnsanlık nereye gidiyor? Nasıl oluyor da oluyor? vb...
    İşte bu, her bir anı tek tek elden geçirilesi BBG adlı gösterge şöleninde son günlerde bir "Edi Problematiği" yeşermekte. Çok basit gibi görünen problematik, bugüne kadar hiçbir düşünürün adamakıllı çözemediği "İnsanlar neden diktatörleri besler?" gibisinden ciddi ve acayip zor bir sorunun mikro halidir esasen.

    Ruh hali origamiden beter!
    Edi, "Mazaretim var asabiyim ben" şiarını yükselterek, evdeki herkesin ruh sağlığına yönelik sistematik işkence başlatmış mümtaz bir şahsiyettir. Bugün itibarıyla ağlatmadığı tek bir kadın, süngüsünü düşürmediği tek bir erkek ev ferdi kalmamıştır. Enteresan olan şu ki, Edi Bey, ev halkının ruhsal vaziyetini "origamiden beter" hale getirmesine rağmen yüce milletimizin oylarıyla "En Sevilen BBG Kişisi" seçilmiştir. Buyrun bakalım!
    Daha da enteresan yanı, Edi tarafından ağlatılan dişilerin, kadın - kadına konuşmalarda "Edi aslında çok duygusal! Geçmişte çok acı çektiği için böyle" gibi acayip bir psikolojik sürece girip, Edi"ye korkuyla karışık şizoid bir sevgi beslemeye başlamış olmalarıdır.

    Faşist - sever kadınlar
    Edi Bey, "Her kadın bir faşiste aşık olur" vecizesinin ekmeğini kemirirken, kadınlar bu mikro - diktatörü "mağdurlaştırarak" sözkonusu ekmeği yağlı ballı bir hale getirmektedirler. Kişiliklerine yapılan saldırılar karşısında ağlamaktan başka yöntem bulamayan pasif - agresif Türk kadınının nadide örnekleri olan BBG kadınları aynı zamanda halkların bir diktatörü iktidara taşıması aşamasındaki "acıma - korkma" şizofresini yeniden üretmektedirler. Buna mukabil, evin Kofi Annan"ı Ali"nin "iyi niyetli barış girişimleri" gözden düşmekte, bugüne kadar birinci olan "sempatik zenci", diktatoryanın mikrobunun yayılmasıyla silik hatta mıymıntı bir kişiliğe dönüşmektedir.
    Ağır suçluluk, aşağılık ve daha önemlisi sünepe bir kendi kendini sevmeme sendromundan musdarip kadınların diktatörleri önce mağdurlaştırıp sonra da şefkatle bağırlarına basmaları "Faşizm iki kişilik ilişkilerde başlar" (Bachmann) ve "Her kadın bir faşiste aşık olur" sözlerini onaylar, evet. Ama evin erkekleri niçin armut toplamaktadır? Hadi bakalım!

    "Manyak mısın kardeşim?"
    Halklar, aklını kaçırmış kişilere "Git işine kardeşim. Manyak mısın?" diyecek sağduyularını yitirdiklerinde, onları dev sosyo - psikolojik kaldıraçlarla yukarılara koyup, tepelerine diktatör olarak dikerler. İşte bu yüzden BBG evinin (mikro insanlık) iki seçeneği vardır. Ya Edi"yi bir gece (İspanyol BBG"sinde kadınların dövülmesini savunan birine böyle yapılmıştı) kapının dışına koyup diktatorya mikrobundan kurtulacaklar ya da bu "ev kabadayısına" tabi olup dahil olmanın "huzuruna" dalacaklar. Merakla izlemekteyiz. Bakalım ne yapacaklar?

    ***************************************************************************


    Kişilik akrobatı kadınlara acıyın!
    Bu kadınların DNA bağı mı gevşektir? Yoksa yüksek adaptasyonlu bir maddeden mi mamuldürler? Hakikaten niye bazı kadınlar beraber oldukları adamların hayatlarını "edinirler"? Konumuz, kişilik akrobatı kadınlar!

    Sanatçıdır malum, kişiliği fırtınalıdır, hikmetinden sual olunmaz, kişiliğinde sert virajlar vardır, diye düşünülebilir. Fakat yani insan, hamam ortamında "oğlunuza layık" dilber olarak "Boyuna da posuna da maşallah" şarkısını söyleyip, ertesi ay "protest" olaraktan saçını kazıtıp, tüketim toplumu ikonlarını yıkmaya girişebilir mi? Onu da geçtik, yeniden bir sert viraj alıp hemen eski "hamam aromasına" geri dönebilir mi? Bu nasıl bir ruh cimnastiği, bu nasıl bir zindeliktir? Anlaşılmıştır herhalde, bahsi geçen Sibel Tüzün’dür.
    Levent Bey’le izdivacını noktalar noktalamaz derhal "grunge" (bol ve dağınık stil) olmak, "grunge" olmaya sebebiyet veren sevgiliden de ayrılınca yine salon şarkıcısı haline dönmek nasıl bir kişilik halidir? Ezcümle, Sertap Erener, bir ruh bukalemunu mudur?
    Su, "içine konduğu kabın biçimini alan sıvı" ise, bu kadınlar da aktıkları alemlerin şeklini, tavrını alan yumuşacık maddeler midir acaba?

    Ruh cimnastiği
    Şöyle sormak da mümkün: Acaba kişilik akrobatı kadınlar birlikte oldukları erkeklerin hayata bakışını, yaşam stilini derhal kapıp "onun kadını" mı oluyorlar, yoksa böyle kadınlar belli bir hayatı, duruşu, tavrı yaşamak istediklerinde müsait bir erkeği mi arayıp buluyorlar?
    Hiç kuşku yok ki, herkesin yanında yöresinde vardır; yeni sevgili belasına su kayağı yapan, bir müzisyenle birlikte olup, üç ay sonra gitar çalmaya başlayan, araba kullanmayı bilmemesine rağmen aniden "off-road" manyağı kesilen, tiyatrocu sevgilisi yüzünden konuşmasına berbat bir teatral ton gelen kadınlar... Aniden değişen "hobiler" gitgide bir kişilik akrobasisine dönüşürken size genellikle bu ruh cimnastiğini şaşkınlık içinde izlemek düşer.
    Daha ağır vakalar da vardır tabii: Solcuyla solcu, faşistle faşist olanlar gibi. İki yıl içinde iki zıt siyasi kanattan sevgilisine "uyup", iki kez tutuklanmış bir kadından söz edesi geliyor insanın, ama uydurulduğu sanılacak diye vazgeçesi de geliyor. Ama durumu bu kadar ağır olanlar da vardır hakikaten.
    İşin daha acıklı yanı ise, söz konusu kişilik akrobatı kadınların edindikleri son derece olumlu, faydalı "hobilerle" adam ortadan yok olduktan sonra asla ilgilenmemeleridir. Düşünsenize, bir kadın, müzisyen, tiyatrocu, yelkenci, ressam sevgililerinden edindiği bilgi ve becerilerini geliştirdiği takdirde dehşet verici düzeyde zengin bir kişiliğe sahip olabilir. Hatta öyle ki, her erkekten bir renk misali, nihayetinde mucizevi bir "gökkuşağı kadına" dönüşebilir. Öyle ki, tadından yenmeyebilir bile. O derece yani.
    Ne ki, söz konusu kadınlar, iki adam arası son derece saydam bir hal alırlar. Yeni adam için temizliktir bu. Takdir edersiniz ki, yelkencilik olayıyla ilgilenen bir yuppie, boğuk ve hazin bir ses tonu ve pek manalı uzun es’lerle okunan bir Ahmed Arif şiirinden asla haz etmeyecektir. Örnek, bir önceki sevgilisiyle "kızıl" atkılı, sekter solcu olmuş bir kadını Ataköy Marina’da pahalı bir yelkenlinin güvertesinde gözünüzün önüne getirirseniz daha bir pekişecektir.

    Sevin onları, koruyun
    Bu yazının kadınlara belden aşağı bir tekme sallamak için malzeme oluşturmaması için, hür iradesiyle yelkencilik, off-road şoförlüğü yapan kadınlar bulunduğunu belirtmenin yanı sıra, bu akrobat kadınların soğukkanlı bir hesaplılık içerisinde olmadıklarının da altını çizmekte fayda var. Akrobatlık bir refleks, bir içgüdü gibi işler; tamamen kendiliğinden, son derece iyi niyetlerle. Hatta akrobat kadınların, iki erkek arası fazla uzadığında "Benim bir kişiliğim yok mu?" diye "self sorgu" krizleri geçirdikleri, kriz esnasında gidip tenis derslerine yazıldıkları, bilimsel dergilere abone oldukları dahi vakidir.
    Demem o ki, bu kadın arkadaşlarınıza karşı zalimane bir tutum içine girip, onların "esnek" kişiliklerini incitmeyiniz. Kendileri küçüklükten itibaren "eş" olmak üzere yetiştirilmiştir. "Yüksek uyumlu, çok fonksiyonlu madde" annelerinden onlara genetik şifreyle geçmiştir. Büyük olasılıkla, meşhur otuz yaş depresyonu esnasında, meselenin üzerine samimiyetle giderlerse kendi kendilerini tedavi edeceklerdir. Tedavi olamazlarsa kendilerine "sürdürülebilir uyum" sağlayabilecekleri bir eş bulma konusunda yardımcı olmanız şiddetle tavsiye edilir. Zira, ortalıkta her adama yüksek uyumlu, amorf madde olarak dolaşmaları, kadın cinsinin tutarlı olamayacağı konusunda yersiz bir şaibe yaratmaktadır. Kolaylıklar diliyor, hür iradenizle başlayacağınız faydalı ve enteresan aktivitelerde hayırlı muvaffakiyetler temenni ediyorum efendim.

    İnsanları mutlu edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını sağlamaya yarayan hareket ve enerjidir. Dünya barışı için de insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmalarıyla mümkündür. M.Kemal ATATÜRK (1931)
Toplam Hit: 11865 Toplam Mesaj: 56