Forum
Aktif konular
Üyeler
Kurallar
Arama
Organ Nakli Organ Nakli
-
Merhabalar sayın okuyucularım.
Bu yazımda gayet önemli bir şeye , organ nakline değinmek istiyorum ancak olayı iyice kavrayabilmeniz adına şunu anlatmamda fayda var.
Bir yakın tanışımız, doğum sancıları çeker iken geçici felç geçirmiş , ve bilincini kaybetmiş.. Eşi alelacele hastahaneye getirmiş , doktorlar hemşireler seferber olmuş ve üniversite hastahanesine sevk etmişler. Buraya kadar problem yok, değil mi : ) Asıl olay bundan sonra..
Doğumdan sonra bir süre kendine gelememiş , yaşadıklarından dolayı üzerinde aşırı bitkinlik ve korku varmış. Bize şahsen kendisi anlattı. Sağlık personelinin kendisinin bilincinin yerinde olmadığını , baygın olduğunu düşündüklerinde öyle bir alemdeymiş ki hasta, ne olsa hissedebiliyor, ne söylense duyabiliyor imiş. Konuşma arasında hemşirelerin ” Bu gitti gidecek , sevk edelim , elimizde kalmasın bir de peşinden uğraşmayalım ” dediğini duyuyormuş ! İnanabiliyor musunuz ? Sizi baygın sanıyorlar ve gitti gidecek diyorlar , bütün konuşmaları duyabiliyorsunuz. Hastamız tepki vermeye çalıştıkça hiç bir şey yapamaz olmuş. Ben burdayım ! Yaşıyorum ! Sapasağlamım ! Dokunuşlarınızı bile hissedebiliyorum ! Diyememek , etrafındakilerin sana ölmüşsün gibi bakmalarını yaşamak acı olsa gerek.
Biliyorsunuz ki -ölümden sonra denilen ( tüm organların nakli ) – için beyin ölümü gerçekleşmiş olmalı. ( eh canlıyken alamazsın ya organları , beyin ölümü diye bir şey icat edilmiş. ) Bunu çok farklı kişiden duymuştum , beyin ölümü gerçekleşti dendikten , hatta “hastanın fişi” çekildikten sonra hayata dönenleri , tepki verenleri.. Bir tanıdığımızın başına gelmiş. Adam hastanede bitkisel hayattaymış ve eşine gelip malesef demişler , beyin ölümü gerçekleşti , fişini çekiyoruz.. Organlarını bağışlamak ister misiniz ? Kadın bütün kalan ailesinin dağılması pahasına eşine sahip çıkmış , hastahaneden almış özel kliniklere götürmüş , ve en sonunda beyin ölümü gerçekleşti denilen adam tepki vermiş , olayları anlayabiliyormuş.. Ne yazık ki hastamız 1 hafta kadar sonra , boğazına kaçan şuan hatırlayamadığım bir şey yüzünden vefat ediyor..
Söylemek istediğim , bazı uzmanların da savunduğu gibi ; beyin ölümü gerçekleşti denen hastalar herşeyi hissedebiliyor , duyabiliyor ! Sadece yapamadıkları şey dışarıya tepki vermek !
Elbette ki doktorlar beyin ölümünden sonra organları alırken narkoz uyuşturucu vs. kullanmıyor. Tabii , niye tehlikeye atsın ki milyarlık organları.. Canlı canlı hastayı deşerken , organlarını söküp alırken hasta bunu hissedebiliyor !
Kendinizi bir onun yerine koyun bakalım. Buna katlanabilecek misiniz ? Sonradan geri dönüşü olmayan bir kararı verip bunca acıyı çekebilecek misiniz ?
Eğer bu olay kesin böyleyse – ki böyle , tanıklarım var. – dinimiz açısından da hiç uygun birşey olduğunu sanmıyorum. Çünkü organları alınan , canlı canlı deşilen hasta öldürülüyor ! Bu bir cinayet değilse nedir ?
Beyin ölümü : Hastanın bilincini , benliğini , herşeyini kaybettiği sadece kalbinin ve organların çalıştığı konuma verilen isim.
Uyurken de beyin ölüyor , her sabah yeniden diriliyor bence
Tek farkı , hastanın acıyı hissedebilmesi ancak buna karşılık verememesidir..Alıntı , bir zamanlar kendim yazmıştım :) ne düşünüyorsunuz acaba bu konuda.. ?
-
hocam nasıl "buraya kadar problem yok" :) üniversite hastanesi diyon o başlı başına bir problem zaten :D
sağlam giden ölü çıkıyo çok şahit olduk...
Hocam orasını tıp a ve din adamlarına bırakmak lazım.Beyin ölümünden geri dönüş olmadığını söyleyenlerin yanında geri dönenler olduğu da bir gerçek.
-
ats30 bunu yazdı:
-----------------------------
hocam nasıl "buraya kadar problem yok" :) üniversite hastanesi diyon o başlı başına bir problem zaten :D
sağlam giden ölü çıkıyo çok şahit olduk...
-----------------------------anafikre gel :)
-
şu kısımda "Sağlık personelinin kendisinin bilincinin yerinde olmadığını , baygın olduğunu düşündüklerinde öyle bir alemdeymiş ki hasta "
virgülde neden link var anlamadım :S
ayrıca uyku ile beyin ölümünü aynı şeymiş gibi göstermen saçma olmuş :S
uykunda vücudun bir nevi stand-by durumuna geçer ama beynin hala çalışmaktadır sürekli rüyalar görürsün
beyin vücudunu yönetir haliyle beyin gittimi vücunu yönetecek işi kalmaz
ki bilincini kaybetmiş ise yada yarı baygın bit şrkilde ise halüsünayson veya rüya görme gibi bir ihtmal daha olabilir ;)
-
bir gün pedere dedim ufakken organ bağışı neden yapmıyorsun peder dedi ilerde başıma bir şey gelse hastaneye yatırsalar organ bağışı yapacağımı bildikleri için organ bekleyenler doktorlara 3-5 kuruş fazla parar verir yaşayacağım varsada yaşatmazlar ondan sonra dedi :D:D:D ne gülmüştüm
-
organ bagisi forumlarini dolduranlarin hayati herzaman risk altindarid. adam bacagi kirik gidiyo hastahaneye. adama acidan bayilabilirsin diyolar, ilacla bayiltip oldu diyolar. bazi serefsiz doktorlarin bunu aciklama sekli tabiki de yurdum insanini kandirmaya yeter. Doktor bacaginda kiriktan dolayi kan pihtisi olusmus, pihti damarlardan gecerek kalbe ulasmis ve ölmus diyo.
-
olur böyle şeyler hocam yalnız hasta dokunmaları hissediyor konuşulanları duyuyor ve düşünebiliyorsa o hastada beyin ölümü gerçekleşmemiş demektir... hastanedeki doktorların yediği bokla beyin ölümünü birbirine karıştırmamak gerekir... beyin ölümü gerçekleşen kişi makineye bağlı yaşayabilir... beyin fonksiyonları tamamen durur... beyin ölümü yasal olarak da tanımlanmıştır...
-
beyinler ölmez, vücut bölünmez! :)
-
Hocam zamanında shownomercy vardı çok izledin sanırım. Bu işin bütün dünya hastanelerinde uygulanış standartları aynıdır. Hasta'nın fişini çekmek demek bütün organların makineye bağlı faaliyetlerini durdurmak demektir. Yani nabız olmaz, kan pompalama olmaz, düşünemezsin, göremezsin, refleksler olmaz, hissetmezsin. Onlara göre Ex olursun bize göre ölürsün kısacası.
Vikipedia'da güzel açıklamış bi göz atalım.
Beyin ölümü, tüm beyin fonksiyonlarının geri dönüşsüz kaybıdır. İlk olarak 1968 yılında Harvard'da tanımlanmış ve beyin ölümü kriterleri Harvard Kriterleri olarak yerleşmiştir. Bu nedenle Beyin Ölümü tanısı dünyanın her yerinde aynı standartlarda konur.
Travma ya da hastalık nedeniyle, beyin ödemi ya da hipoksi (dokuların oksijensiz kalması) sonucu beyninin nekrozu (hücre ölümü) halinde, beyin fonskiyonlarını yapamaz hale gelir.
Bu durumda bilinç kaybolur, refleksler büyük oranda kaybolur ve ek olarak beyin sapının da hasarı ile kendiliğinden solunumun durur, göz bebekleri büyür ve EEG aktivite kaybı görülür. Genel olarak başa ya da kalp gibi hayati organlara gelen ağır darbeler, yaralanmalar, kan kaybı, şok, oksijensizlik, ödem vb. durumlarda gerçekleşir.
Beyin ölümü tanısını esas olarak 4 branştan oluşan beyin ölümü tespit kurulu koyar.Kurul nöroloji, nöroşirürji,anestezi ve kardiyoloji uzmanlarından oluşur. Bu tanının konması, geri dönüşü mümkün olmayan bir ölüm sürecinin başladığı anlamına gelir. O sırada kalp çarpıyor, solunum makineler yardımıyla sürdürülüyor olsa bile beynin kalıcı hasar gördüğü ve kişinin yaşama geri dönme olasılığının kalmadığı kabul edilmiş olur. Eğer yakınlarının da itirazı yoksa organları başka bir insana nakledilebilir.
-
hoca o beyin ölümü değil ya kısmi felç diye kendin diyon e heralde hissedecek duyacak. bazı şerefsizlerin yapyığı ayrı o başka mevzu organlarınızı bağışlayın arkadaşım ben doldurdum verdim olsa bana olurdu başımıza gelmedik kalmadı halende yaşıyom.
-
Beyin ölümü deyip geçmeyelim adam bi daha geri gelmeyecek belki makinayla yaşamına devam edebilecek ama yatarak yaşasa nolucak ancak organları alınarak hemen hemen 5 kişiyi yeniden hayata döndürecek hepsi birden de ölebilir ama bu bir kişi diğerlerinin hayata geri dönmesini sağlayacak, bence olması gerketiği gibi dinen günah mı orasını bilemem ama...
Kısayol
Şikayet
Özel Mesaj
Alıntı yap
Cevapla