Türklerdeki İşi Son Güne Bırakma Özelliği
-
Milletçe böyleyiz, ve tüm dünya bunu biliyor.
Turizm işiyle uğraşırken almanın birine 10dk sonra buluşalım demiştim, adam da bana türk 10 dakikası mı alman 10dakikası mı diye sormuştu :)
Örnekleri arttırabilirim,
Şimdi avrupada biryerlere bir proje yapıyorum, adam giderken projeyi zamanında bitirebilirsem proje bütçesinin yarısını hediye olarak
vereceğini söyledi. Proje 6 basamaklı euro.. Adamlar o kadar öğrenmişler yani bizi, eminler...
Bu arada proje süresi 4 ay ,teslim süresine bir hafta kaldı, ofisten yazıyorum :)
Değişmeyiz abi biz.
Geç kalmak , işi son gününe bırakmak iliğimize işlemiş, şahsen çok denedim ama değişemedim.
-
sadece bize, türk milletine özel bir şey olmadığını keşfettim yakın zamanda.
-
Başarı disipline bağlıdır. Son dakika golleriyle anca günü kurtarırsın, ertesi gün ise yine kıçın açıkta kalır.
Millet olarak çığır açamıyorsak, dünya çapında kabul görecek fikir, teknoloji üretemiyorsak bunun temel sebebi disiplinsizliktir.
İşi bir şekilde yapıp tamamlayabilmek gayemiz, bir tık ileri göütrmek gibi bir derdimiz yok. Çünkü yeni şeyler düşünmek, olaya bir artı katmak ekstradan düşünmek demek, kafa yormak demek. Ne yazık ki bizim buna hiç mi hiç zamanımız yok.
-
yapacak bişey yok hacı. standart donanımımız buna müsait.
yüzelli kere programlı yaşamak için uğraştım. uğraştım dediğim program yapma kısmında aman sittir et dedim geçtim.
-
zaten bu huyumuzdan vazgecsek suan cok farklı bir konumda olurduk abd, rusya, cin, turkiye olurdu türklerde ki pratik zeka kimsede yoktur ama disiplin 0 bile degil eksilerde
-
yaşamak ve hayatta kalmak farklı şeyler...
türkiye şartlarında bizimkisi yaşamaktan ziyade hayatta kalmaya çalışmak. (bknz. surviving)
o yüzden insan gibi programlı değilde hayvan gibi günlük yaşıyoruz günü kurtarma derdine düşüyoruz.
bir de iman gücü (deli kuvveti) denen hadise var tabi :) hemen açıklıyım :Dbu gizli güç gibi bi şey :) allah atarafından sadece türklere verilmiş bi süper güç :)
aynı animelerdeki gibi :)
yalnız bu gücü kullanmanın şartları var :)
sadece çok çok sıkıştığınızda, anca yumurtaya kapıya dayanınca
çok çok zor ve kısıtılı zamanlarda ortaya çıkıyor :) (bknz. seyit onbaşı)
biz de duruyoruz duruyoruz e haliyle tabi birden kıçımız tutuşmaya başlıyor
animelerdeki gibi birden (kıçımızdan çıkadan) bu ateş, bu ani güç patlaması
bizi adeta bir canavara, bir ejderhaya dönüştürüyor
ve her şeyi bi çırpıda yapıp çabucak bitiriyoruz.
anlık süperman modundan çıkıp tekrar clark kent pardon recep ivedik moduna geri dönüyoruz işte :)
-
bu cidden büyük bir toplumsal sorun ve bunun nasıl düzeltileceği hakkında çok fikrim yok, futurist in çizdiği kısır döngü hep kafamda var zaten, o yüzden düzeleceğinden çok emin değilim.. artık kültürel bir şey olmuş gibi :)
cannfree verdiğin örnek güzeldi :) bizde pratik zeka ciddi anlamda çok yüksek, bunun sebebi de hayatımızda yaşadığımız zorluklar bizi hep pratik çözümler üretmeye yöneltti. Ancak pratik zeka anı kurtarır, geleceği değil. Bu sebeple biz de zaten anı kurtarıyoruz. Sanırım böyle davranmamızın sebebi pratik zekalarımıza güvenmemiz. Rahatlık da ordan geliyor, zaten hallederiz hele bir de eski referanslarımız varsa yani eskiden bi kaç saate bir şeyler başarmışsak aynı duyguya yeniliyoruz.
geçenlerde oyun için ses kontrol olayını yapmıştım bir kaç saate, çalışma arkadaşım acayip şaşırdı, sen geniussun dedi şok oldu :) çünkü onun mantığına göre bu işin 3-5 gün sürmesi gerekirdi :) tabi ben sıkışık olduğum için her şeyimle odaklanıp çabucak çözdüm olayı, benim için öyle aman aman bir şey değildi ama karşı taraf öyle gördü
-
çünkü lise ünivesite hayatı boyunca sınavlara son gün çalıştık. böyle öğretildi.
birde sallamasyon bir genetiğimiz var. ama son dk gol atarız -
9.sınıf öğrencisiyim yarın sabaha ingilizce ve fizik ödevim , sabah okulda yaparım diyip yapmıyorum değişen bişey yok =) çözümde yok
-
Reskam bunu yazdı
9.sınıf öğrencisiyim yarın sabaha ingilizce ve fizik ödevim , sabah okulda yaparım diyip yapmıyorum değişen bişey yok =) çözümde yok
Cozum var aslinda. Muhtemelen gununun yarisi bilgisayar ya da televizyon basinda geciyordur. Bunu kesip gercek islerini yapmaya basladin mi biraz da istikrar sagladin mi hersey oldukca hizli sekilde yoluna giriyor. Bir noktadan sonra adaptasyon saglandiginda eski yasantini sorgulamaya bile basliyorsun. Nester ile kesik atar gibi keseceksin. 1-2 saat oyalanayim sonrasinda is yaparim demeyeceksin. Isi yaptiktan sonra oyalanayim diceksin. Isini de en iyi sekilde yapmaya calisacaksin. Sirf mukafat ve bilgisayar basina gecebilmek icin sallamasyon is yapmayacaksin.
Bu isin ozu kulturde yatiyor. Bizim ebeveynlerimizin pek cogu cocuklarina `pasa` `prenses` gibi yaklasip belirli yaslarina kadar her seyi onlerine koymayi cok seviyor. Isi abartanlar da var. Ozellikle tek cocuksaniz iyiyen iyiye saliveriyorsunuz. Aile nasilsa tek cocugum her seyini yapacagim diye simartiyor. Zaten okuldaki sistem de onceden de dedigim gibi idealist cerceveye sahip. Ogrenci odakli degil. Kalip bilgilerin aktarilmasi hedefleniyor. Rasyonel dusunce, akil yurutme ogretilmiyor. Pratik bilgiden cok ideal oldugu iddia edilen bilgiler ideolojik cerceveyle aktariliyor. Ailede baslayan bu kultur, okul ile beraber iyice dizginleri ele geciriyor. Bir noktadan sonra da degistirmeye ne zaman kaliyor ne de onu degistirecek caba gerceklestirilebiliyor.
Bir tek Turkiye topraklarinda Turk diye boyle olur demek insafsizlik. Hep ekstrem ornekleri goz onune aliyorsunuz. Her Almani super dakik, her Cinliyi adeta robot haline gelmis birer makine gibi gormek dogru degil.
Ben Turkler pratik cozume yatkindir savini da pek dogru bulmuyorum. Pratik cozum denenlerin pek cogu isin aslinda yapilmasi gerektigi seklinin kisa vakitte yetisebildigi modelinden baska bir sey degil. Kisa vadede is yapar fakat uzun vadede hicbir yarari ve degeri yoktur.