Evrim Teorileri

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Böcüklerin Efendisi
    krypt
    krypt's avatar
    Kayıt Tarihi: 05/Mart/2004
    Erkek
    BEyincikte bilgi depolanmaz dfsfs

    while (1<2)
  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    NetBABA
    NetBABA's avatar
    Kayıt Tarihi: 18/Kasım/2005
    Erkek
    ertan bunu yazdı:
    -----------------------------

    netbaba anlıyorum seni ama yaklaşım tarzın biraz yanlış.. Böyle saçmalık diyip kesip atarsan karşıdaki insanı ikna etmiş olamazsın.. O yüzden o tarz teorileri araştırıp açıklarını bulup karşıdaki insanlarla konuşman gerek ki bir işe yarasın.. yoksa herkes herşeye saçma der bırakır.. Araştırmak, zorlamak gerekir bazı şeyleri ve düşünmek. Allah ın bize dediği gibi ne kadar az düşünüyorsunuz!

    Soruna gelince, evrim (türlerin değişimi) uzun süren bir süreç gerektirir..milyonlarca yıl yani.. O yüzden hemen göremeyiz.. Tabii bu onların savundukları.. senin de buna karşı bir bilgin varsa karşılığını verebilirsin ama yoksa...

    gerisini düşün...


    -----------------------------
    Ertancım daha önce karşı tezler sundum sunuldu sunduk hemde defalarca ben artık bu evrim olaytının yanlış olduğunu bilimsel olarak anlatma gereği bile duymuyorum sende biliyorsun sonuçta.

    Umudumu bu güne bağlamadım ki yarınım dan umutsuz olayım.
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    HaYVaN
    HaYVaN's avatar
    Kayıt Tarihi: 02/Temmuz/2007
    Erkek
    cold-m4 bunu yazdı:
    -----------------------------

    evrim diye birşey vardır, mümkündür, bu doğanın kanunudur.

    ama evrimi yaratan bir Tanrı vardır :)

    benim felsefeme göre..


    -----------------------------
    güzel diyosun ama sazın yok.

    evrim vardıysa ara form nerde hoca. en azından bi tane gösterilebilse...

    ayrıca kuranda biz ol dedik oldu diye geçiyo. yani her canlı başlı başına yaratılmış.

  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    amele_2
    amele_2's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Eylül/2005
    Erkek
    HaYVaN bunu yazdı:
    -----------------------------
    cold-m4 bunu yazdı:
    -----------------------------

    evrim diye birşey vardır, mümkündür, bu doğanın kanunudur.

    ama evrimi yaratan bir Tanrı vardır :)

    benim felsefeme göre..


    -----------------------------
    güzel diyosun ama sazın yok.

    evrim vardıysa ara form nerde hoca. en azından bi tane gösterilebilse...

    ayrıca kuranda biz ol dedik oldu diye geçiyo. yani her canlı başlı başına yaratılmış.


    -----------------------------

    iyi de cold kardeşimin öne sürdüğü sav seninbahsettiğin yaradılış olayını inkar etmiyor ki?

    ayrıca tanrı ol dedik oldu diyor ama şu aşamalardan geçti yahut geçmedi demiyor.

    topraktan yaptık diyor.ama nasıl yaptığını detaylandırmıyor 

     


    Ardından yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz..
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    NetBABA
    NetBABA's avatar
    Kayıt Tarihi: 18/Kasım/2005
    Erkek
    amele_2 bunu yazdı:
    -----------------------------
    HaYVaN bunu yazdı:
    -----------------------------
    cold-m4 bunu yazdı:
    -----------------------------

    evrim diye birşey vardır, mümkündür, bu doğanın kanunudur.

    ama evrimi yaratan bir Tanrı vardır :)

    benim felsefeme göre..


    -----------------------------
    güzel diyosun ama sazın yok.

    evrim vardıysa ara form nerde hoca. en azından bi tane gösterilebilse...

    ayrıca kuranda biz ol dedik oldu diye geçiyo. yani her canlı başlı başına yaratılmış.


    -----------------------------

    iyi de cold kardeşimin öne sürdüğü sav seninbahsettiğin yaradılış olayını inkar etmiyor ki?

    ayrıca tanrı ol dedik oldu diyor ama şu aşamalardan geçti yahut geçmedi demiyor.

    topraktan yaptık diyor.ama nasıl yaptığını detaylandırmıyor 

     


    -----------------------------
    Ama maymundan geldiinizde demiyor kuran.

    Umudumu bu güne bağlamadım ki yarınım dan umutsuz olayım.
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    HolySeclorum
    HolySeclorum's avatar
    Kayıt Tarihi: 08/Mart/2007
    Erkek
    NetBABA bunu yazdı:
    -----------------------------
    amele_2 bunu yazdı:
    -----------------------------
    HaYVaN bunu yazdı:
    -----------------------------
    cold-m4 bunu yazdı:
    -----------------------------

    evrim diye birşey vardır, mümkündür, bu doğanın kanunudur.

    ama evrimi yaratan bir Tanrı vardır :)

    benim felsefeme göre..


    -----------------------------
    güzel diyosun ama sazın yok.

    evrim vardıysa ara form nerde hoca. en azından bi tane gösterilebilse...

    ayrıca kuranda biz ol dedik oldu diye geçiyo. yani her canlı başlı başına yaratılmış.


    -----------------------------

    iyi de cold kardeşimin öne sürdüğü sav seninbahsettiğin yaradılış olayını inkar etmiyor ki?

    ayrıca tanrı ol dedik oldu diyor ama şu aşamalardan geçti yahut geçmedi demiyor.

    topraktan yaptık diyor.ama nasıl yaptığını detaylandırmıyor 

     


    -----------------------------
    Ama maymundan geldiinizde demiyor kuran.
    -----------------------------
    Evrimde maymundan geldiğimizi savunmuyor :)

    Her Hakkım Saklıdır
  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    elevator
    elevator's avatar
    Kayıt Tarihi: 26/Mayıs/2007
    Erkek

    neden gelmişiz peki? kendimizi neye göre geliştirmişiz yada hangi yönde evrimleşmişiz?

    kuş uçamamış deniz basınca yüzmeye yetenekleri artmış ve kanatlı yüzen kuşlar olmuş yani penguenler.

    peki evrimleşemeyen canlılar neden evrim geçirmemiş?

    fosillerde milyon yıl önce aynı olup bugüne aynı şekilde gelen canlılar olduğu kanıtlanıyor.


    nekadar anlatırsan anlat,anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır... VAR OLDUĞUM İÇİN DÜŞÜNÜYORUM ...
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Knightkib
    Knightkib's avatar
    Kayıt Tarihi: 10/Mart/2008
    Erkek
    erkan07 bunu yazdı:
    -----------------------------

    neden gelmişiz peki? kendimizi neye göre geliştirmişiz yada hangi yönde evrimleşmişiz?

    kuş uçamamış deniz basınca yüzmeye yetenekleri artmış ve kanatlı yüzen kuşlar olmuş yani penguenler.

    peki evrimleşemeyen canlılar neden evrim geçirmemiş?

    fosillerde milyon yıl önce aynı olup bugüne aynı şekilde gelen canlılar olduğu kanıtlanıyor.


    -----------------------------

    Hayatda kaldıgı sürece zaten sorun yok..

    Katır, dişi atın (kısrak) ve erkek eşegin (aygır) çiftleşmesiyle meydana gelir..

    Katırlar kısır hayvan oldukları halde Dünya'da yaklaşık 60 katırın doğum yaptığı tespit edilmiştir.

    Katır ne eşşektir nede atdır.. evrim işde böyle bişey 

    Birgün gelir kuş gribi gibi bi hastalık yayılır tüm atlar eşşekler ölür diyelim bakarsın katırın bagışıklıgı vardır.. bazıları kısır oldugu ve çogalamadıgı için ölebilir ama çogalabilenlerin çogalabilen katırlar dogurmaya başladıgı an tür kurtulur ve belkide yenibir şekile girer(mesela :P )


    I am a Gamer. Not because I dont have a life, but because I choose to have Many.
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    ertan
    ertan's avatar
    Kayıt Tarihi: 21/Temmuz/2005
    Erkek

    katırlar kısırdır, 60 tane doğum yapan katırın bilimsel kaynağını gösterir misin? Hangi enstitü ya da üniv. araştırma merkezi böyle tesip etmiştir.. Kaynak?

     

    Ayrıca amele hoca, Allah buyuruyor ki ben ademi çamurdan yarattım buyuruyor. Başına kadar olan kısmını melekler, baş kısmını ise Allah yaratmıştır.. Burda bahsedilmiyor ortak bir atadan yaratıldığını yahut başka birşey.. Biz hayvanları farklı türlere sokup da farklı türler yarattık ibaresi de yok..

    “İnkar edenler, gökler ve yer yapışıkken onları ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi görmüyorlar mı?”(Enbiya, 21/30)

    burda farklı türlerden getirlmiş denmiyor, tüm canlıları sudan yarattık buyuruyor...

    Konunun Kur’an’daki ele alınış şeklini tesbit etmeden önce, Kur’an’ın nasıl anlaşılıp yorumlanması gerektiği üzerinde birkaç hususu belirtmeğe çalışalım.

    Kur’an kendi ifadesiyle, en doğruya götüren bir Kitap’tır.(İsra, 17/9) Hedefi kişinin mutluluğu ve hidayetidir. Bu anlamda yol gösteren bir rehber durumundadır. Dolayısıyla bugünkü anlamda bir felsefe ve bir ilim kitabı olmaktan uzaktır. Bununla beraber, ilmî ve felsefî düşünce ve yoruma açık ayetlerin sayısı oldukça fazladır. Böyle ayetler, Kur’an’ın asıl hedefi olan mutluluk ve hidayet için kişinin düşünüp araştırması, kendini ve kâinatını tanıması ve onları yöneten kanunları bulması, Tanrı’nın yaratma ve ilminin sonsuzluğunu anlaması gerektiğini vurgulamaktadır. Şu halde Kur’an genel hatlarında insanın inandığı ile bildiği arasında bir irtibatın kurulması gerektiğini belirtmektedir. Bu husus bizi sonunda imana götürecek bir tefekkür ve düşünce sisteminin Kur’an’da var olduğu noktasına ulaştıracaktır. Biz buna tabiri caizse “Kur’an fikir yapısı” veya “Kur’anî düşünce sistemi” diyoruz.

    Kur’an’ın fikir yapısının iskeletini elde edebilmek için, ilk önce Kur’an’ı herhangi bir peşin fikre sahip olmaksızın objektif bir biçimde okumalıyız. Yani Kur’an’ı sonra çıkan İslâm düşünürlerinin kendi ekollerinin eğilimlerine uygun biçimdeki yorumlarının ve düşüncelerinin etkisi altında değil, bizzat Kur’an’ın kendi düşünce sistemi içinde anlamaya çalışmalıyız. Yani Kur’an’ı bizi götürmek istediği düşünce sisteminin atmosferi altında okumalıyız. Diğer bir tabirle, Hz. Peygamber ve sahabelerinin anladıkları şekilde anlamaya çalışmalı, sonra da kendi bilgi, fikir ve düşüncelerimizi bu temel üzerine oturtmalıyız.

    Şurası muhakkaktır ki, Kur’an’ı anlama insanın kendi düşünce ve kültürüne göre seyyaldir. Kendini okuyan ve araştıran insanla beraber anlamlar büyür ve gelişir. Yani insan kendi kültürü kadar Kur’an’ı anlar ve yorumlar. Fahrettin el-Râzî’nin ifadesiyle: “İnsan ne kadar alimse Kur’an’ı o kadar fazla anlar.”

    Bir diğer husus, Kur’an’da neyi ararsak onu bir parça buluruz. Mesela düşünceleri birbirine zıt İslâm mezhepleri kendi görüşlerinin daha doğru olduğunu ispat için Kur’an ayetlerini gösteriyorlardı. Bu nevi zıtlıklardan kurtulmak için, Kur’an ayetleri arasında bir anlam zinciri kurmak gerekir. Yani, bir ayete verilen anlam ve onun yorumu, bir başka ayetle tevfik edilebilmelidir. Bu husus Kur’an’ı bir bütün içinde ele alıp onun fikir sistemi doğrultusunda olmalıdır. Aksi takdirde onu okuyan ve araştıranlar, kendi inanç ve düşüncelerindeki çelişkileri nasslara atfedeceklerdir. Halbuki Kur’an, yukarıdaki satırlarda belirttiğimiz gibi, kişinin bilgisi ve inancı arasında bir irtibatı vurgulamaktadır. Öte yandan Kur’an, tefsir tarihi boyunca, müfessirlerin yaşadıkları asırların ilmî ve felsefî değerleri ve problemleri doğrultusunda yorumlana gelmiştir. Geçmişe nisbeten ondan anlaşılanla şimdi anladıklarımız arasında farklar vardır. Bu bize: 1) İnsan olgunlaştıkça, irfanı arttıkça Kur’an’ın ona göre konuştuğu 2) Kur’an’ın her asrın değer ve mantığına hitap edildiğini gösterir. Bu iki noktayı iyice müşahede edebilmek için Kur’an’daki kavramların etimolojik ve semantik analizlerini yapmak gerekir. Kısaca Kur’an büyük bir medeniyet kuran kılavuzdur, ancak Kur’an’ın hakikatlerini tefsir eden, onu anlayıp tatbik eden insandır. İnsan olgunlaştığı, ilim ve irfanı arttığı ölçüde, hattâ kendini ve kâinatı daha iyi tanıdığı ölçüde, Kur’an’ı anlayacaktır. Netice olarak, Kur’an, her insana kendi kültür düzeyine göre başka şeyler söyleyecektir.

    Şimdi, yaratılış ve evrim konusunu Kur’an açısından ele alarak,, o nun fikir sistemi doğrultusunda ve günümüzün modern biyolojik bilgilerin ışığı altında ayetlerin yorumunu yapmaya çalışacağız.

    Hayatın Menşei

    Kur’an’da insanın yaratılışının, göklerin, yerin, bitkilerin ve hayvanların yaratılışından sonra olduğu görülmektedir. Dolayısıyla insan, yaratıklar zincirinin en son halkasını teşkil etmektedir. Orijini ise, diğer canlılarla birlikte ilk hayatın orijinine kadar uzanmaktadır.

    Canlı dünyasına ilişkin olarak hayatın orijini meselesi, Kur’an’ın muhtelif ayetlerine serpiştirilerek, Kur’an’ın insanı sevk etmek istediği düşünce istikametinde, inorganik yaratma ve organik yaratma bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır.

    اولم ير الذين كفروا ان السموات و الأرض كانتا رتقا ففتقناهما و جعلنا من الماء كل شئ حي أفلا يؤمنون

    “İnkar edenler, gökler ve yer yapışıkken onları ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi görmüyorlar mı?”(Enbiya, 21/30)

    و الله خلق كل دابة من ماء فمنهم من يمشى على بطنه و منهم من يمشى على رجلين ومنهم من يمشى على اربع يخلق الله ما يشاء ان الله على كل شئ قدير.

    “Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi de dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah şüphesiz her şeye Kâdir’dir”(Nur, 24/45)

     

    Konunun Kur’an’daki ele alınış şeklini tesbit etmeden önce, Kur’an’ın nasıl anlaşılıp yorumlanması gerektiği üzerinde birkaç hususu belirtmeğe çalışalım.

    Kur’an kendi ifadesiyle, en doğruya götüren bir Kitap’tır.(İsra, 17/9) Hedefi kişinin mutluluğu ve hidayetidir. Bu anlamda yol gösteren bir rehber durumundadır. Dolayısıyla bugünkü anlamda bir felsefe ve bir ilim kitabı olmaktan uzaktır. Bununla beraber, ilmî ve felsefî düşünce ve yoruma açık ayetlerin sayısı oldukça fazladır. Böyle ayetler, Kur’an’ın asıl hedefi olan mutluluk ve hidayet için kişinin düşünüp araştırması, kendini ve kâinatını tanıması ve onları yöneten kanunları bulması, Tanrı’nın yaratma ve ilminin sonsuzluğunu anlaması gerektiğini vurgulamaktadır. Şu halde Kur’an genel hatlarında insanın inandığı ile bildiği arasında bir irtibatın kurulması gerektiğini belirtmektedir. Bu husus bizi sonunda imana götürecek bir tefekkür ve düşünce sisteminin Kur’an’da var olduğu noktasına ulaştıracaktır. Biz buna tabiri caizse “Kur’an fikir yapısı” veya “Kur’anî düşünce sistemi” diyoruz.

    Kur’an’ın fikir yapısının iskeletini elde edebilmek için, ilk önce Kur’an’ı herhangi bir peşin fikre sahip olmaksızın objektif bir biçimde okumalıyız. Yani Kur’an’ı sonra çıkan İslâm düşünürlerinin kendi ekollerinin eğilimlerine uygun biçimdeki yorumlarının ve düşüncelerinin etkisi altında değil, bizzat Kur’an’ın kendi düşünce sistemi içinde anlamaya çalışmalıyız. Yani Kur’an’ı bizi götürmek istediği düşünce sisteminin atmosferi altında okumalıyız. Diğer bir tabirle, Hz. Peygamber ve sahabelerinin anladıkları şekilde anlamaya çalışmalı, sonra da kendi bilgi, fikir ve düşüncelerimizi bu temel üzerine oturtmalıyız.

    Şurası muhakkaktır ki, Kur’an’ı anlama insanın kendi düşünce ve kültürüne göre seyyaldir. Kendini okuyan ve araştıran insanla beraber anlamlar büyür ve gelişir. Yani insan kendi kültürü kadar Kur’an’ı anlar ve yorumlar. Fahrettin el-Râzî’nin ifadesiyle: “İnsan ne kadar alimse Kur’an’ı o kadar fazla anlar.”

    Bir diğer husus, Kur’an’da neyi ararsak onu bir parça buluruz. Mesela düşünceleri birbirine zıt İslâm mezhepleri kendi görüşlerinin daha doğru olduğunu ispat için Kur’an ayetlerini gösteriyorlardı. Bu nevi zıtlıklardan kurtulmak için, Kur’an ayetleri arasında bir anlam zinciri kurmak gerekir. Yani, bir ayete verilen anlam ve onun yorumu, bir başka ayetle tevfik edilebilmelidir. Bu husus Kur’an’ı bir bütün içinde ele alıp onun fikir sistemi doğrultusunda olmalıdır. Aksi takdirde onu okuyan ve araştıranlar, kendi inanç ve düşüncelerindeki çelişkileri nasslara atfedeceklerdir. Halbuki Kur’an, yukarıdaki satırlarda belirttiğimiz gibi, kişinin bilgisi ve inancı arasında bir irtibatı vurgulamaktadır. Öte yandan Kur’an, tefsir tarihi boyunca, müfessirlerin yaşadıkları asırların ilmî ve felsefî değerleri ve problemleri doğrultusunda yorumlana gelmiştir. Geçmişe nisbeten ondan anlaşılanla şimdi anladıklarımız arasında farklar vardır. Bu bize: 1) İnsan olgunlaştıkça, irfanı arttıkça Kur’an’ın ona göre konuştuğu 2) Kur’an’ın her asrın değer ve mantığına hitap edildiğini gösterir. Bu iki noktayı iyice müşahede edebilmek için Kur’an’daki kavramların etimolojik ve semantik analizlerini yapmak gerekir. Kısaca Kur’an büyük bir medeniyet kuran kılavuzdur, ancak Kur’an’ın hakikatlerini tefsir eden, onu anlayıp tatbik eden insandır. İnsan olgunlaştığı, ilim ve irfanı arttığı ölçüde, hattâ kendini ve kâinatı daha iyi tanıdığı ölçüde, Kur’an’ı anlayacaktır. Netice olarak, Kur’an, her insana kendi kültür düzeyine göre başka şeyler söyleyecektir.

    Şimdi, yaratılış ve evrim konusunu Kur’an açısından ele alarak,, o nun fikir sistemi doğrultusunda ve günümüzün modern biyolojik bilgilerin ışığı altında ayetlerin yorumunu yapmaya çalışacağız.

    Hayatın Menşei

    Kur’an’da insanın yaratılışının, göklerin, yerin, bitkilerin ve hayvanların yaratılışından sonra olduğu görülmektedir. Dolayısıyla insan, yaratıklar zincirinin en son halkasını teşkil etmektedir. Orijini ise, diğer canlılarla birlikte ilk hayatın orijinine kadar uzanmaktadır.

    Canlı dünyasına ilişkin olarak hayatın orijini meselesi, Kur’an’ın muhtelif ayetlerine serpiştirilerek, Kur’an’ın insanı sevk etmek istediği düşünce istikametinde, inorganik yaratma ve organik yaratma bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır.

    اولم ير الذين كفروا ان السموات و الأرض كانتا رتقا ففتقناهما و جعلنا من الماء كل شئ حي أفلا يؤمنون

    “İnkar edenler, gökler ve yer yapışıkken onları ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi görmüyorlar mı?”(Enbiya, 21/30)

    و الله خلق كل دابة من ماء فمنهم من يمشى على بطنه و منهم من يمشى على رجلين ومنهم من يمشى على اربع يخلق الله ما يشاء ان الله على كل شئ قدير.

    “Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi de dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah şüphesiz her şeye Kâdir’dir”(Nur, 24/45)

    الذى جعل لكم الأ رض مهدا وسلك لكم فيها سبلا وانزل من السماء ماء فاخرجنا به أزواجا من نبات شتّى

    “Sizin için yeryüzünü döşeyen, yollar açan, gökten su indiren O’dur. Biz bu su ile türlü türlü, çift çift bitkiler yetiştiririz.”(Taha, 20/53)

    Bu ayetler bize gösteriyor ki, her canlı varlığın mâhiyeti sudur ve sudan yaratılmıştır. Bu husus, canlıyı teşkil eden her hücrenin ilk elementinin su olduğunu belirler. Dolayısıyla susuz, yeryüzünde hayatın imkansız olduğu da açıktır.

    Ayetlerde geçen “min’el-ma” ( من الماء) veya “min ma’in” (من ماء) ifadesi, gökten inen su, denizlerin suyu veya her hangi bir sıvı anlamlarına gelmektedir. Birinci anlamda, her nebatî hayatın zorunlu unsurudur. (20/53) İkinci anlamda, hayvanî hayatın teşekkülüne sebep olan her hangi bir su kastedilmektedir. (24/45) Üçüncü anlamda ise, dölleyici özelliği bulunan ve canlının üreme bezlerinden çıkan bir sıvı kastedilmektedir. Bu anlamda spermatozoid’ler söz konusudur. Dolayısıyla insanın hilkatini bu su tayin etmektedir.

    İnsan, kendini çevreleyen varlıklar arasında yaratılmıştır. İnsanın tabiata ve diğer yaratıklara hakimiyeti, kendisine ilahî ruh verilip akıl ve idrâkını elde etmesinden sonradır. Bununla beraber insan, bedenî yönüyle kendinden önce yaratılmış diğer varlıklarla irtibat halindedir. Nitekim İslam düşüncesinde de insan, bedenî ve ruhî yönüyle ikilik arzeden bir varlık olarak düşünülmüştür. Aslında, insanı, bedenî ve ruhî yönüyle ikiye ayıran bizzat Kur’an’dır. Şu halde, insan maddi varlığı cihetiyle toprağa ve suya, ruhî varlığı yönüyle de bir üst âleme bağlıdır. Toprağa bağlılığı bize, insanın fizikî ve hayvanî görünümünü, âlem-i Emr’e bağlılığı da onun üstünlük ve halifelik yönünü verecektir.(Yakıt, l’Attitude.,, s . 139-140)

    Gerçekten, “. fert olarak insan, insan ırkının bir cüz’üdür. İnsan ırkı da daha geniş bir bütünün yani hayvanlar âleminin bir cüz’üdür. Hayvanlar âlemi de daha geniş bir bütünün nebatat hayatını içine alan organik âlemin bir cüz’üdür. Organik âlem de daha geniş bir âlemin yani hayvanat ve nebatat âlemini içine alan Arz’ın bir cüz’üdür. Arz da daha geniş bir bütünün yani bizim güneş sistemimizde doğrudan doğruya sayısı bilinmeyen bir güneş sistemlerinin ve samanyollarının bir cüz’üdür ve nihayet onlar da bütün kâinatın bir cüz’üdür. ” Bu itibarla fert olarak insan, metamatik ve lojik prensiplerle kavrayamadığımız kâinatın doğrudan doğruya bir cüz’ü olmaktadır. Yani orijini, yaratılışı ve gayesinde –tıpkı kâinat gibi- bir bütün olarak ve derinliğine anlayamayacağımız bir varlık olarak karşımıza çıkmaktadır.(Ensarî, s. 25) Bir diğer ifadeyle, fert olarak insanı idare eden kanun, daha geniş bir bütünün yani insanlığı idare eden kanunlar sisteminin bir cüz’üdür. Bu zincirleme bizi, kâinatı yöneten genel bir kanunun cüz’ü olmaya kadar götürecektir. Dolayısıyla kâinatı yaratan ve yöneten kanunla insanı yaratan ve yöneten kanunda bir aynilik olacaktır. Bu husus Kur’an’da açıkça belirtilmektedir.

    “Ey insanlar: Sizin yaratılmanız ve tekrar dirilmeniz tek bir nefsin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Şüphesiz Allah İşitendir ve Görendir.”(Lokman, 31/28)

    Bazı arkadaşlarımız nuh süresi 14. ayeti evrim teorisinin evrim basamağı olarak yorumluyor maalesef..

    13.Size ne oluyor da Allah için bir vakar (saygınlık, büyüklük) ummuyorsunuz?'    -->
     
    14.Halbuki, o sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır.'

     

    Ordaki evrelerden geçmek evrimin basamakları değil de, başka bir ayette de geçen üç karanlık evreden bahsedilir.

    "Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde , bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır" (Zümer Suresi, 6)

    işte bu evreler

    a) Batın duvarı karanlığı
    b) Rahim duvarı karanlığı
    c) Amniyon zarı karanlığıdır.


     dir.. Yani evrim basamağı değildir!

    Başka açıklanması gereken sorularınız ya da sorunlarınız varsa cvplamaya çalışabilirim!

     


    Bundan sonra sadece insan olanlarla muhattap olacağım.. Ona göre karşıma gelin...
  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Blackplus
    Blackplus's avatar
    Kayıt Tarihi: 29/Mayıs/2007
    Erkek

    evrim bilimsel bir gerçek ancak evrimin olması allahı reddetmek değildir burda konuşulanlar boş sözler desem bana kızarsınız ama boş sözler hiç bir bilimsel kimliği olmayan insanlar bilim insanları gibi ahkam kesiyorlar yani onların teorileri şu kahvedeki adamlar gibi şimdi maymundan insanmı oldu diyosun bırak allahını seversen yav akıl var mantık var gibi [:

     

    gözlenebilir evrimler mevcut zaten günümüzde hiv1 ve hiv2 diye hiv virüsü iki kere evrim geçirmiştir demek ki bir canlı [virüsler ne kadar canlı oda tartışılır ama] gözlenmiştir bir sürü fosiller vardır en basitinden yer tabakasından çıkan canlı kalıntıları hep basit de karmaşığa doğrudur.

    millerin   deneyine sizcede yanlış olsa tüm bilim dünyası kabul edermi hayır ertan arkadaşımız harun yahya nın sitesine yazdıklarını okuyup buraya yazıoyr hiç bir dayanağı yoktur acaba harun yahya mikroskop kullanmayı bile bilmediğine eminim :D

Toplam Hit: 10319 Toplam Mesaj: 73