Ağaçlar Radyasyondan Etkilenir Mi?
-
Müridler kafama takılan şöyle bir soru var, belki atom fizik ve kimya üzerine tahsil yapan arkadaşlar yardımcı olabilir, biliyorsunuz ukraynada patlayan nüklier santral chernobil faciasından sonra çekilen resimler mevcut. Dikkatli incelediğimde ağaçların hala canlı ve dipdiri, mutasyona uğramadığını görüyoruz. Bunun sebebi nedir?
-
Ne gibi bi mutasyon bekliyosun? Kavak ağacı elma armutmu versin? Karadeniz de çay etkilenmiştir herkes kanser olmuştur. Kazım koyuncu kansersen ölmüştür.
-
JahR bunu yazdı
Ne gibi bi mutasyon bekliyosun? Kavak ağacı elma armutmu versin? Karadeniz de çay etkilenmiştir herkes kanser olmuştur. Kazım koyuncu kansersen ölmüştür.
çok bilimsel konuştun kardeş tebrik ederim.
-
JahR bunu yazdı
Ne gibi bi mutasyon bekliyosun? Kavak ağacı elma armutmu versin? Karadeniz de çay etkilenmiştir herkes kanser olmuştur. Kazım koyuncu kansersen ölmüştür.
hoca cayın genetiği bozulmamıştır sonuçta radyasyon serpintisinden o çaylar uzun bi süre bu şekilde toplanmıştır .
bu resimdeki ağaçlar sanırım kavak ağacı belki bu ağaca özel bi yapı olabilir.
-
Çernobil ve
BitkilerDünyanın en korkunç nükleer
felaketinin, arkasında çorak bir
arazi bıraktığını düşünebilirsiniz. Oysa
Ukrayna’daki Çernobil nükleer santralini
çevreleyen terk edilmiş sokakları ağaçlar,
çalılar ve asmalar bürümüş durumda.
Araştırmacılar, Çernobil yakınlarında
yetişen soya fasulyelerindeki proteinlerde
değişiklikler fark etmişler ki bu da
bitkilerin sürekli radyasyon etkisi altında
nasıl hayatta kalabildiklerine açıklama
getirebilir. Bulgular günün birinde
araştırmacıların radyasyona dirençli tarım
bitkileri üretmesine yardımcı olabilir.
1986’da Çernobil nükleer santralinde bir
reaktör patladı ve çevredeki kırsal bölgeyi
radyoaktif maddeler içeren dumanlar
kapladı. Bölgede, onlarca yıllık yarı ömre
sahip olan sezyum 137 gibi bazı radyoaktif
maddelere bugün bile rastlamak mümkün.
Yapılan araştırmalarda bölgedeki yaban
hayatı üzerindeki tahribatı ortaya koyan
veriler elde edildi ve santralin çevresinde
30 km yarıçaplı bir alan yasak bölge ilan
edildi. Bu büyük yıkıma rağmen yerel
bitki örtüsü hayata dönmeye başladı.
Nitra’daki Slovak Bilimler Akademisi’nde
bitki biyoloğu olan Martin Hajduch, 23
yıl önce orada öyle bir facia yaşandığının
tahmin bile edilemeyeceğini söylüyor.
Hajduch ve ekibi bu bitkilerin
radyasyonlu bölgede nasıl hayatta
kalabildiğini araştırmaya koyuldu. Ekip,
30 km’lik yasak bölgenin içerisinde,
santralin kalıntılarının 5 km yakınına soya
fasulyeleri dikti. Aynı zamanda sezyum 137
düzeyinin merkezdekinden 163 kat daha
düşük olduğu, santralin 100 km uzağında
bir başka yere de aynı fasulyelerden
dikildi. Daha sonra olgunlaşan fasulyeler
toplanıp içeriğindeki proteinler incelendi.
Radyasyonlu bölgede yetişen fasulyeler
protein analizlerinden önce bile sıra dışı
görünüyordu. Bu fasulyelerin taneleri
diğerlerinin yarısı ağırlıktaydı ve suyu
diğerlerinden daha yavaş bir şekilde
emiyordu. Journal of Proteome Research’ün
Haziran sayısındaki makalede bildirildiğine
göre bu fasulyeler moleküler açıdan daha
da tuhaftı. Yüksek radyasyonlu bölgede
yetişen fasulyelerde, ağır metalleri
bağlayarak bitkileri koruduğu bilinen
sistin sintaz proteininin normal bitkilere
kıyasla üç kat daha fazla olduğu tespit
edildi. Ayrıca bu bitkilerde, radyasyona
maruz kalan insan kanında kromozom
anormalliklerini azalttığı anlaşılan betain
aldehit dehidrojenaz enziminin % 32
oranında daha fazla olduğu görüldü.
Çimlenen tohum için azot sağlayan
tohum depo proteinleri de normal
fasulyedekilerden farklı yoğunlukta
-kimisi daha fazla kimisi daha az- çıktı.
Hajduch’a göre, bitkilerin Çernobil
kalıntılarındaki düşük radyasyondan
kendilerini koruduğu anlaşılıyor;
ancak protein değişimleri ile hayatta
kalma mekanizmaları arasındaki ilişki
ve bu değişimlerin yeni nesillere
geçip geçmediği henüz bilinmiyor.
Araştırma ekibi fasulyeleri dört
nesil daha incelemeyi planlıyor.
Kolumbiya’daki Güney Carolina
Üniversitesi’nden, Çernobil bölgesi yaban
hayatı üzerine çalışmalar yapan biyolog
Timothy Mousseau bu araştırmanın,
özellikle de tüm dünyada nükleer
enerjiye yönelik artan ilgi göz önüne
alındığında çok önemli bir toplumsal
soruna parmak bastığını belirtiyor.
Mousseau, eğer araştırmacılar bitkilerin
radyasyona nasıl yanıt verdiğini
anlayabilirse, nükleer kirliliğe dirençli,
hatta nükleer kirliliği temizleyen bitkiler
üretmeye başlayabileceklerini söylüyor. -
A.q kor sen neden bahsediyorsun,
-
Çok güzel soru.(Ciddiyim)
-
JahR bunu yazdı
Ne gibi bi mutasyon bekliyosun? Kavak ağacı elma armutmu versin? Karadeniz de çay etkilenmiştir herkes kanser olmuştur. Kazım koyuncu kansersen ölmüştür.
Ben ikna oldum. Özellikle herkes kanser olmuştur ifadesi bakış açımı tamamen değiştirdi.
-
Evrim
-
Gonderdigin resimlerin tarih ve tam yerlerini bilmiyorum ama Red Forest ustunden gidelim, faciadan en cok etkilenen ve hala dunyadaki en radyoaktif yerlerden biri olan bir ormanimiz var, cam yogunluklu bir orman ve radyasyona maruz kaldiktan sonra tum orman kizarip oluyor, agaclari kesip gomuyorlar. Yani yogun radyasyondan bitkiler de tabii ki etkileniyor. Fakat bolgede olay sonrasi radyasyon dagilimi esit degil, hava kosullarina bagli olarak bazi yerler daha cok bazi yerler daha az radyasyona maruz kaliyor, bununla birlikte bitkileri de radyasyona toleransi degiskenlik gosterdigi icin pek de etkilenmemis ormanlar olmasi cok dogal. Onun disinda uzun vadeli ekolojik etkilerin incelenmesi icin de Red Forest cok uygun bir yer. Hala cok detayli arastirmalar yapilamiyor radyasyondan dolayi ama bu ormandaki biyocesitliligin arttigi gozlenmis, bu pek ongorulebilir bir sey degildi mesela :)) Su anda bu exclusion zonedaki dogal alanlara epey verimli habitatlar olarak bakiliyor.
-
çok güzel bir noktaya parmak atmışsın.
benm de sormak istediğim var. hani radyasyon kötüydü ? adım attığı yerde ot bitmezdi?
bak mis gbii yeşil ağaçlar olmuş.
demekki her ağacı etkilemiyo.