Bir Şair Bir Şiir
-
Forumda boş konular arttıkça neler yapsam güzel konular açsam diye düşünüyorum. Bir kitap bir cümleden sonra da bu sefer bu konu geldi aklıma , paylaşacak pek fazla teknik bilgim olmasa da bu tür konularla faydalı olmaya çalışıyorum. BKBC 'den farklı olarak sevdiğiniz bir şair ve bir adet şiirini sırayla yazalım...
Hadi bakalım edebi arkadaşlar :)
-
çocuk olmak istiyorum tekrar
oyuncaklarım olsun istiyorum..
bez bebekler,maket binalar
kırmasın istiyorum birileri ve kırılmamak hayata
körebe oynamak olumsuzluklarla,
görmemek hayatın zalimliğini..
ve yakan top acılarla..daha az yaralanmak adına,
hayatta tek görevim dişlerimi fırçalamak ve erken uyumak olsun..
mutlu olayım bir kağıt helva alınca
yada kumbarama bi yüzlük atınca..
evet! çocuk olmak istiyorum tekrar..
çünkü benim çocukluğumda babam da var..Hatırladığım kadarıyla Murathan Mungan'dandı bu şiir , ancak nedense internette yazarını bulamadım.. Çok etkilenmiştim ilk okuduğumda. -
Biri gelir sorarsa
Sana beni sorarsa
Gitti der misin
Gittiğimi söyler misin
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin.
Küçük çocuklar yapıp geceleri kendimden
Seni öpsünler diye gönderiyorum sana.
Bana, kucaklarında seni getiriyorlar;
Ben de sonra o seni getiriyorum sana.
Benden, onlara benzer olmayı beklemeyin,
Ve onları yineler olmayı beklemeyin.
Herkes yeniliğine varır, kendi kalırsa.
Kimseden bana benzer olmayı beklemeyin.
Seni düşlerime aldım,
Uykusuz kaldım.
Seni uykularıma aldım,
Düşsüz kaldım.
Başıma aldım, sensiz;
Gönlüme aldım, başsız,
Sensiz, yollarda pulsuz,
Pullarda mektupsuz kaldım.
Sana adlar aradım...
Ardında adsız kaldım.
Gördüler ayrı-ayrı vardıkları yerde,
Sonsuza-dek sürecek yanlışlıklarını.
Gördüler ayrı-ayrı kaldıkları yerde,
Ayrı-ayrı büyüyen yalnızlıklarını.
Seni bende, beni sende arıyorlar,
Beni senden, seni benden tanıyorlar,
Bir birim gibiyiz tümünün gözünde,
Yarımlarımızı bütün sanıyorlar.
Seni büyük buldum, anladım,
Seni güzel buldum, korudum,
Seni küçük buldum, uyardım,
Seni yakın buldum, uyudum,
Biri yanlış idi, unuttum.
Sen bana bakma,
Ben senin baktığın yönde olurum.
Bensiz seni/benden başkası anlamaz,
Sensiz beni/senden başkası anlamaz,
Senden, benden/bize olanca varmadan
Bizsiz bizi/bizden başkası anlamaz.
Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Seni hep hep yeniden başlamak isterim.
Türkiye'de İstanbul ne ise,
İstanbul'da gece ne ise,
Gecede yürümek ne ise,
Yürürken düşünmek ne ise,
Seni unutmamacasına düşünmek ne ise,
Unutmamanın anlamı ne ise,
Seni sevmek ne ise,
Saklayayım, yok söyleyeyim derken
Birden aşka düşmek ne ise,
Her neyse...
Kirli eller daha temiz,
Temiz elli
Kirli gönüllerden.
Ne dersiniz?
Konuşmak küçülür-küçülürse
Adı değişir susmak olur.
Ağlamak büyür-büyürse
Adı değişir susmak olur.
Yalnız
Hem kaptanı
Hem de tek yolcusudur
Batmakta olan gemisinin...
Onun için
Ne sonuncu ayrılabilir
Gemisinden,
Ne de ilkin.
Öyle bir kelime söylesem ki diyorum,
Dışarıda bir başkası kalmasa.
Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan - başa sen.
Özdemir Asaf -
SEVGİLERDE
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.
BEHÇET NECATİGİL
bu şiiri çok severim .. ayrıca konu çok iyi olmuş..
-
GİZLİ BAKIŞLAR
Bir bakışki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Bir bakış, bir aşığı saatlerce ağlatır
Bir bakış, bir aşığı aşkından emin eder,
seven insanlar daima gözleriyle yemin eder.Faruk Nafiz Çamlıbel
-
Yolların Sonu Bu gün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize
Gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların...
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
Yalnız bir hatırsı kaldı artık yanımda.
Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topuda bir sokak kaltağına.
İster düşün... Kendini ister hayale kaptır...
Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır
Sevimli bir hayale açılırken kolların.
Ey doğunun anlımı serinleten rüzgarı!
Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay!
Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları.
Düştüğü yer uzakta “DİLEK” adlı bir saray.
O sarayda bulunca Tanrılaşan erleri
Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek.
Hepsi sussa da “Kür şad” uzatarak elini;
“Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun! ” diyecek.HÜSEYİN NİHAL ATSIZ.
-
Hiç..
Hiç Bir, insandan vazgeçmek,
bir insani hayatindan sonsuza kadar çikartmak zorunda
kaldin mi?
Sevsende gitmeni istediği için gittin mi hayatından?
sana sen yokmuşsun gibi davranıldı mı hiç?
susan bir insanın ne anlatmak istediğini anladığın oldu mu ?
hayatında hep aynı olaylar tekerrür etti mi hiç?
Herşeye rağmen seviyorum onu dediğin oldu mu ?
her an yanındaymış gibi hissettiğin?
sanki,
hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,
her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip
ama aslında hiç gelmeyeceğini de bilmen gibi.
ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi ?
sen hala bu kadar sevgili iken?
Özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemiğini yakarcasına özlemek...
çok kötü değil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu işitememek,
sabaha kadar ağlamak,sesini duymak istesen de,
gururun engel olduğu zamanlar oldu mu?
Onu sevsen de sende bıraktığı kalp kırgınlığının gurura dönüştüğü
Ama hala onu sevdiğin oldu mu hiç?
onunla gittiğin yerlerden geçerken,
yarım kalmışlığın aktığı oldu mu gözlerinden?
her söylediği sözün aklından biran olsun çıkmadığı anlar oldu mu ?
Onun canı yandığında seninde canının yandığı odlumu hiç?
onu gördüğünde koşup boynuna atlamamak için kendini zor tuttuğun ?
sigaradan nefret ettiğin halde,
oturup kaç paket içtiğini bile hatırlamadığın zamanlar ?
gece camdan bakıp hayalini geçirdiğin oldu mu sokağından?
her gece başını yastığa koyduğunda şimdi nerdedir,
ne yapıyordur diye düşündüğün oldu mu?
o diye yastığa sarıldığın oldu mu?
yazdığı mektupları sayısını hatırlamadığın kadar
gözü yaşlı okuduğun oldumu hiç?
Biliyorsun değil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayıştır o,
kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak
bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek,
belki su an arkamda yürüyen insanların içinde bir
yerde demek,
belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar
yasamak
ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insani farketmeden.
Sen de biliyorsun degil mi bunlari.?
Güzel bir cafe kesfettiginde, güzel bir film seyrettiginde,
güzel bir sarki dinlediginde
güzellikleri oraninda eksik kaldiklarini hissettin mi?
paylasamadigin için onunla.
Hiç iki kisilik beyninle
yarim insan oldunmu?
Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün
oldu mu hiç?
Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan
nefret edemedigin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu bacagini kesen bir insanin yüzüne sevgi
dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar oldu mu hiç?
Hayatta inandigin bütün degerlerini altüst eden birisine ask siirleri
yazabildin mi?
Onu içinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara feda
oldun mu hiç?
İçinde aglayan çocuga umut sarkilari söyleyemedigin,
özlemini,
susuzlugunu,
açligini gideremedigin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasini gördügün ama merhem olamadigin zamanlar.
Gücünün,
hani o tanrisal gücünün
bir çocugun aglamasini susturamayacak
kadar büyük bir kalp kırgınlığının oldugunu
Anladığın zamanlar oldumu?
oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç....
Hiiç...
hiç...
bir hiç..
CAN DÜNDAR -
Dün gece ne kadar güzeldi alem,
Göklerin şanlı mehtabı vardı.
Sevdanın topraktan taştığı bu dem
Günah-ı aşkın da sevabı vardı.
Dağlar birbirine yaslanıyordu,
Kuşlar çiçeklere sesleniyordu,
Tabiat gizlice süsleniyordu,
Eşyada vuslatın serabı vardı.
Gönlümü göklere açmak istedim,
Dağları bağrımda koçmak istedim,
Mehtabı doyası içmek istedim,
Nurunda sevginin şarabı vardı.
“O”nu duydum öten kuşun sesinde,
“O”nu gördüm göğün mor çehresinde,
Ecza-yi hilkatin her zerresinde
Mecnun’un Leyla’ya hitabı vardı.
Kainat aşk ile gelmişti dile,
Bülbül şii’r okuyordu bir gonca güle
Rüzgarın hıçkıran sesinde bile
Sevdanın nağme-i rebabı vardı.
Bitmeyen yolların oldum yoldaşı,
Dinledim uzaktan munis bir kuşu,
Benimle konuştu ayın on beşi,
Sandımki bana bir itabı vardı.
Gözlerim esrar-ı hüsn ile şaşkın
Dolaştım pür-sükun, bi-huzur, coşkun;
Gönlümde ezeli, layemut aşkın
Husüf kabul etmez mehtabı vardı.
Gönlümde güneşler ve aylar battı,
Yıldızlar derdime yeni dert kattı.
Rüzgarlar otlara beni anlattı,
Her şeyin neşve-i şebabı vardı.
Dün gece tabiat nasıl vakurdu?
Allahın da nabzı aşk ile vurdu...
Yollarda bir garip dolaştı, durdu,
Elinde sevdanın kitabı vardı.Hüseyin Nihal Atsız
-
Rıfat Ilgaz'ın ölmeden yaz(abil)diği en son şiir..
Elim birine değsin,
Isıtayım üşüdüyse;
Boşa gitmesin son sıcaklığım...
-
Kaybolan neşemi şarkıda, sazda,
Bulmayı denedim, sensiz olmadı,
Felekten bir gece çalıp biraz da,
Gülmeyi denedim, sensiz olmadı...
Hasreti herkesten çok tanıyorum,
Bu zehrin üstüne yok sanıyorum,
Yaşlı gözlerimden utanıyorum,
Silmeyi denedim, sensiz olmadı...
Doğmanı bekledim battığın yerden,
Dönmeyı bilmedin gittiğin yerden,
Beni sarhoş diye sattığın yerden,
Gelmeyi denedim, sensiz olmadı...
Evlenmiş dediler, çıldıracaktım,
Resim, mektup, şiir, ne varsa yaktım,
İlmeği kaç defa boynuma taktım,
Ölmeyi denedim, sensiz olmadı.Cemal Sâfi
-
ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım
ATTİLA İLHAN