Bir Şair Bir Şiir
-
Noneyim bunu yazdı:
-----------------------------
Rıfat Ilgaz'ın ölmeden yaz(abil)diği en son şiir..
Elim birine değsin,
Isıtayım üşüdüyse;
Boşa gitmesin son sıcaklığım...
-----------------------------Söylenicek bir söz dahi bulamıyorum bu güzel 3 satır karşısında.. Hani bakan ne var bunda der ama okuyunca o 3 satırda aslında bi ömrün yattığını anlar.. Duygusuz bi insan olsamda bu satırlar beni etkiledi.. hemde bayağı.. anlatılamaz bişi sanırım bu.. :/
-
Alâ gözlerini sevdiğim dilber,
Ben güzel görmedim senden ziyade
Bilmem Huri misin göklerden inen
Bugün güzelliğin dünden ziyade..
Anonim -
EĞER
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer
Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.
Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.
Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!CAN YÜCEL -EĞER-
-
Yumuk ellerle başladım hayata ben de herkes gibi..
İki nokta üstüste (:) koyuldu yaşayacaklarım için hayata. Günler günleri kovaladı, aylar aylara el uzattı, yıllar bağladı ayları birbirine, zaman bu günlere ulaştı..
Ne mutlu ki sevenlerim oldu, ne mutlu ki sevdiklerim oldu..
Sevgilerle dolu geçti yaşamım, doyamadım.. Bazen bulutlar kıskandı saf sevgilerimi, bazen yağmurlar özendiler gözyaşlarıma, bazen güneş düşündü benim kadar sıcak gülemediğini dünyaya, bazen kuşlar uçmayı bilmediklerini anladılar..
Bazen hüzün geldi, ama tebessümlere bıraktı yine her şeyi. Kalbim ara sıra ağlasa da utandı sevgi pınarlarının yanında gözyaşlarını akıtmaya..
Bazen soru işareti (?) koydum anlayamadıklarıma, bazen bir şeyler anlatmak istercesine ünlem (!).
Bazen güzellikler tıkadı, sevgiler ağır geldi konuşamadım, üç nokta (...) koydum anlatamadıklarıma.
İnsan tek başına ama hayat değil, bunu anladım..
Buldum sevgileri artılarla (+) kalbimde topladım,
Kini, nefreti bir eksi (-) ile çıkardım..
Günlerle çarptım (*) sevgilerimi.
Bu da kocaman bir dünya demekti. Kaybetmemek için sevgilerimi, iyice sıktım ellerimi.
Yine yumuk yumuktu ellerim başlangıçta olduğu gibi..
Yaşayacaklarım için bir virgül (,) koymak geçti içimden,
Bir nokta (.) kaldı; o da Rabbim'den..
- Alıntı diye geçiyor hep, biz de anonim diyelim geçelim.
-
yıllar öncesinde bir lise dergisinde yayınlanmıştı, şuan ne yazarını hatırlamıyorum.
http://www.tahribat.com/Forum-Yanilgi-26539/
Edit & Not: Bu karizmatik metin editörü operada çalışsaydı linki tıklayabileceğiniz şekilde verebilirdim, 'Karizmatik Metin editörünü Kullanmak Istiyorum' butonuna basınca insan haklı olarak isteğinin kabul edilmesini temenni ediyor, şimdi bi hüzün kapladı içimi, neyse yatıp uyuyorum.
-
Gitmek Zamanı
Hey! deyince dağlar titrer sesimden
Ak, demeden sular durur, akmazdı..
Ay, utanır mehtabında aksimden
Bak, demeden güneş doğup bakmazdı!
Karardı geceler, gündüzler yarım
Bir zamanlar kimdim, şimdilerde kim?
Dağları taşırken şu omuzlarım;
Gölgemi taşımaz oldu bedenim!
İtlerle boğuşan aslan yok artık
Olmak bitti gayri, bitmek zamanı
Çaktırma, usulca şu kapıdan çık;
Durmak değil artık gitmek zamanı!Hasan Sami Bolak
-
Ne hasta beklerdi sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar
Geçti istemem gelmeni
Yokluğumda buldum seni
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık neye yarar
Necip Fazıl Kısakürek
(dipnot kelime hatası olabilir ezberden yazıyorum )
-
gel seninle resim yapalım.
bir yüz çizelim ince,
küçük nezleli bir burun
ve gözler zeytin iriliğinde.
sonra bir gelincik, ince bir boyun,
soyulmuş bademden daha ak bir ten,
öyle bir yüz ki seher vakti
mutluluk estirsin güneş doğarken
ve saçlar çizelim, bulutlar,
türküler, masallar gibi,
hepsinin üstüne sonra
kocaman bir insan yüreği.
öyle bir yürek ki sevgiyle
arkadaşlıkla, mutlulukla dolsun,
isterse ondan sonra
bütün şairler ölsün.Cahit Külebi
-
Ballad of Reading Gaol
Yet each man kills the thing he loves
By each let this be heard,
Some do it with a bitter look,
Some with a flattering word,
The coward does it with a kiss,
The brave man with a sword!
Some kill their love when they are young,
And some when they are old;
Some strangle with the hands of Lust,
Some with the hands of Gold:
The kindest use a knife, because
The dead so soon grow cold.
Some love too little, some too long,
Some sell, and others buy;
Some do the deed with many tears,
And some without a sigh:
For each man kills the thing he loves,
Yet each man does not die.--------------------------
her insan öldürür gene de sevdiğini
bu böyle bilinsin herkes tarafından,
kiminin ters bakışından gelir ölüm,
kiminin iltifatından,
korkağın öpücüğünden,
cesurun kılıcından!
kimisi aşkını gençlikte öldürür,
yaşını başını almışken kimi;
biri şehvetin elleriyle boğazlar,
birinin altındır elleri,
yumusak kalpli bıçak kullanır
çünkü ceset soğur hemen.
kimi pek az sever, kimi derinden,
biri müşteridir, diğeri satıcı;
kimi vardır, gözyaşlarıyla bitirir işi,
kiminden ne bir ah, ne bir figan:
çünkü her insan öldürür sevdiğini,
gene de ölmez insan -
Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler
izzet-i-nefislerini yıkanlar,
hiçbir zaman yardım istemeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
veya bir yabancı ile konuşmayanlar,
Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar
Yavaş yavaş ölürler
Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler
PABLO NERUDA