Bir Şair Bir Şiir
-
Nietzsche’nin sevgilisi Lou Salome’ye gönderdiği bir mektuptan :
Öyle bir hayat yaşıyorum ki ,
Cenneti de gördüm , cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm ,pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayati en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki ,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki "söz ver kendine"Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.,
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.Öyle bir hayat yaşadım ki ,
son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan, anladım.. -
Memleket İsterim
Memleket isterim,
Gokmavi, dal yesil, tarla sari olsun,
Kuslarin, ciceklerin diyari olsun.
Memleket isterim,
Ne baska dert, ne gonulde hasret olsun,
Kardes kavgasina bir nihayet olsun.
Memleket isterim,
Ne zengin fakir, ne sen ben farik olsun,
Kis gunu herkesin evi barki olsun
Memleket isterim,
Yasamak, sevmek gibi gonuldan olsun,
Olursa bir sikayet olumden olsun!!!Cahit Sıtkı Tarancı
-
BEŞ ZAMAN ARASINDA BİR KASÎDE
Aşk henüz balçıkla kan arasındaydı:
Ben saçlarını örüyordum bir ıssız gezegende,
Daha yaşanmamış geceleri hayâl ediyordum,
Bir yılkı atı gibi başıboş sıcaklığını
Tutup geleceğe ben yediyordum.
Aşk henüz bedenle can arasındaydı:
Tâ gözlerinin içine bakıyordum bir ıssız gezegende,
Yıldızları koyuyordum yerliyerine...
Acıyı öğreniyordum, o muhteşem acıyı...
Nefesimle çizgiler çiziyordum ellerine...
Aşk henüz mekânla zaman arasındaydı:
Göç arzuları mı ne kımıldıyordu içimizde?
Kolların boynumdaydı, yüzün yüzüme değiyordu,
Bir yasak ağacın gölgesindeydik ikimiz;
Olgun şiirler dalları yere eğiyordu...
Aşk henüz toprakla duman arasındaydı:
Dokuz renkli kehkeşanlar dolaşıyordu çevremizde,
Ben süt-beyaz teninden ay ışığını süzüyordum.
Kalem yoktu, kâğıt yoktu, harf yoktu,
Kirpik uçlarımla alnına bir şeyler yazıyordum.
Aşk henüz gurubla tan arasındaydı:
Bir ıssız gezegende fısıldaşıyorduk ikimiz,
Sözün lezzetini tadıyorduk bir mercan kadehten,
Deli yağmurlar dolduruyordu derin çukurları,
Henüz denizler yoktu ben seni severken..Dilaver CEBECİ
-
mont-blanc bunu yazdı:
-----------------------------
Biri gelir sorarsa
Sana beni sorarsa
Gitti der misin
Gittiğimi söyler misin
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin.
Küçük çocuklar yapıp geceleri kendimden
Seni öpsünler diye gönderiyorum sana.
Bana, kucaklarında seni getiriyorlar;
Ben de sonra o seni getiriyorum sana.
Benden, onlara benzer olmayı beklemeyin,
Ve onları yineler olmayı beklemeyin.
Herkes yeniliğine varır, kendi kalırsa.
Kimseden bana benzer olmayı beklemeyin.
Seni düşlerime aldım,
Uykusuz kaldım.
Seni uykularıma aldım,
Düşsüz kaldım.
Başıma aldım, sensiz;
Gönlüme aldım, başsız,
Sensiz, yollarda pulsuz,
Pullarda mektupsuz kaldım.
Sana adlar aradım...
Ardında adsız kaldım.
Gördüler ayrı-ayrı vardıkları yerde,
Sonsuza-dek sürecek yanlışlıklarını.
Gördüler ayrı-ayrı kaldıkları yerde,
Ayrı-ayrı büyüyen yalnızlıklarını.
Seni bende, beni sende arıyorlar,
Beni senden, seni benden tanıyorlar,
Bir birim gibiyiz tümünün gözünde,
Yarımlarımızı bütün sanıyorlar.
Seni büyük buldum, anladım,
Seni güzel buldum, korudum,
Seni küçük buldum, uyardım,
Seni yakın buldum, uyudum,
Biri yanlış idi, unuttum.
Sen bana bakma,
Ben senin baktığın yönde olurum.
Bensiz seni/benden başkası anlamaz,
Sensiz beni/senden başkası anlamaz,
Senden, benden/bize olanca varmadan
Bizsiz bizi/bizden başkası anlamaz.
Seni bulmaktan önce aramak isterim.
Seni sevmekten önce anlamak isterim.
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Seni hep hep yeniden başlamak isterim.
Türkiye'de İstanbul ne ise,
İstanbul'da gece ne ise,
Gecede yürümek ne ise,
Yürürken düşünmek ne ise,
Seni unutmamacasına düşünmek ne ise,
Unutmamanın anlamı ne ise,
Seni sevmek ne ise,
Saklayayım, yok söyleyeyim derken
Birden aşka düşmek ne ise,
Her neyse...
Kirli eller daha temiz,
Temiz elli
Kirli gönüllerden.
Ne dersiniz?
Konuşmak küçülür-küçülürse
Adı değişir susmak olur.
Ağlamak büyür-büyürse
Adı değişir susmak olur.
Yalnız
Hem kaptanı
Hem de tek yolcusudur
Batmakta olan gemisinin...
Onun için
Ne sonuncu ayrılabilir
Gemisinden,
Ne de ilkin.
Öyle bir kelime söylesem ki diyorum,
Dışarıda bir başkası kalmasa.
Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan - başa sen.
Özdemir Asaf
-----------------------------
özdemir asaf...yanlızlık paylaşılmaz....
paylaşılırsa yanlızlık olmaz.
-
Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa
Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
ismin yayılmaz aleme
Aşıklarda meşk olmasa
Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa
Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa
Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı VEYSEL adı
O sana aşık olmasa.AŞIK VEYSEL
-
Noneyim bunu yazdı:
-----------------------------
Rıfat Ilgaz'ın ölmeden yaz(abil)diği en son şiir..
Elim birine değsin,
Isıtayım üşüdüyse;
Boşa gitmesin son sıcaklığım...
-----------------------------son dakikalarda yazılabilcek daha güzel 1-2 satır yoktur heralde..
-
Başka Yarınlar
Bugün yüzünde bir başka güzellik var senin,
bugün dudağında başka bir tad var,
boyunda başka bir yücelik.
Bugün kırmızı gülün bir başka daldan.
Ayın gökyüzüne bugün sığmamış.
Göklere benzeyen göğsün bugün daha geniş.
Hangi yanından kalktın bu sabah, söyle,
bir başka kavga var dünyada senin yüzünden,
dünyada bir başka gidiş
Biz senin gözlerinden gördük
arslanlara meydan okuyan o ceylanı,
Başka bir ovası var o ceylanın bugün
iki cihandan da dışarı
Seven insanın ayağı mı yok,
işte ona ölümsüzlük kapandı.
Yukarlarda onunla uçar gider.
Gözlerinin denizinde onu arama.
Oinci bir başka denizde.
Bakarsın bugün sever bu yürek,
yarın sevilir bakarsın.
Yüreğimin özünde başka yarınlar var.
Mevlana Celaleddin Rumi
-
Herşey sende gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşı gözün
Karşındakini gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme,bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma herşeyi;
Sevdiğin kadar sevileceksin
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma!yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
ve güçlü hissettiğin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiğin kadar güzel
İşte buudur hayat,işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün;
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin
Bunu da öğren;
Sevdiğin kadar sevilirsin.Can YÜCEL
-
HoRbY bunu yazdı:
-----------------------------
BE HEY DÜRZÜ
ne ararsin tanri ile aramda!
sen kimsin ki orucumu sorarsin?
hakikaten gozun yoksa haramda,
basi aciga niye turban sorarsin!
raki, sarap iciyorsam sana ne.
yoksa sana bir zararim, icerim.
ikimiz de gelsek kildan kopruye
ben durustsem sarhosken de gecerim.
esir iken mumkun mudur ibadet?
yatip kalkip ataturk e dua et.
senin gibi durzulerin yuzunden,
dininden de soguyacak bu millet.
isgaldeki hali sakin unutma,
ataturk e dil uzatma sebepsiz.
sen anandan yine cikardin amma,
baban kimdi bilemezdin serefsiz...
NEYZEN TEVFİK
-----------------------------Şiir Neyzen Tevfik'in değil Mutlu Çelik isminde bir Emniyet müdürümüzündür. Eğer Postun sahibi arkadaş editleyebilirse mesajı daha hoş olur kanaatindeyim.
-
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır
El etmez Gel etmez
Gülce'm uzaktan dolanır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir davet Mecaz değil
Maraz değil Gülce bir afet
Peri değil
Huri değil
Gülce beyaz sihir
Gülce ölümcül naz
Buram buram zehir
Yar yüzünde infaz
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarz'dan
Deccal’dan, yedi düvelden Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum
1981 Ömer Lütfi Mete
editcan noneyim ricasıyla editlenmiştir