Bu Memleket Boşuna Geri Kalmadı Arkadaş.
-
seadog bunu yazdı
Eeee yani ? Biz şu an Türk devletlerinin yıkılma sebeblerini tespit etmeye çalışmıyoruz.
O listeyi tarihte sürekli var olan bir milletin, var olurkende tarihin akışını değiştiren bir milletin evlatlarının kendi haline bırakılmadıkları için, içten içe çökertilmek istendiği için bu halde olduğunu belirtmek için söyledim.
İşte bende onu anlatmaya çalışıyorum. Tüm dünyanın derdi biz değiliz. Oradaki devletilerin birçoğunu kimse içten içe çökertmedi.
Zayıf olursan ezerler. Bunun dini, ırkı yok.
Türk olmasan Alpha Centauri 'den de gelsen zayıfsan ezerler.
Başarısızlığın sebebini hayali düşmanlar yaratarak onlara yüklemeyin.
Tüm bu başarısızlıkların %99 sorumlusu biziz.
Dediğim gibi sorumluluğu hayali düşmanlara yıkmak yerine, hataları analiz edip ders çıkarmak Türk milletinin yapması gereken tek şeydir.
----------
Neyse yazıyı paylaştığınız için teşekkürler.
-
http://odatv.com/ataturkun-akilli-projesi--2904111200.html
https://cumhuriyettarihimiz.blogspot.com.tr/2015/08/nazilli-sumerbank-basma-fabrikas-1.html
@seadog hocam başımızda para seviciler ve din sömürücüler olduğu sürece dış mihrakların çok da fazla uğraşmasına gerek yok.
Atatürk ve arkadaşları bu ülkeyi kurmaya çalışırken de bu tipler vardı halen daha var. Tek gereken dış mihrakalr(!) tarafından biraz maadi destek, gerisini bizim halkımız kendiliğinden hallediyor zaten.
-
He dış mihraklar engelledi evet evet lan biz zaten uzaya çıkıyorduk dış mihraklar engelledi geçin bunu abi başımızdakiler adamsa engellettirmeyecekler engellettirmez isen yaparsın.Eee senin ülkende ajanlar cirit atsın sen uzaya füze göndercem nah gönderirsin.
Skynetxin dediği gibi düşman aramayın düşman herzaman olacak önemli olan düşmana karşı birşey yapabilmek.Yani düşman engelledi vs bunlar hep bahane. -
bizim sorunumuz kendimize ait ürünler geliştirememiz, siber güvenlik yazılımlarından tutun işletim sistemine kadar her şeyimiz batının elinden, dolayısı ile adamlar senin her bokunu analiz edebilir, takip edebilir. (nsa)
eğer bunu yapabiliyo olsak bizim geliştirdiğimiz veya geliştireceğimiz birçok şeyi bilemezler. bizim hatamızın bu olduğunu düşünüyorum. devir herkese göstere göstere üretmek değil, garajda üretip ortaya koyduktan sonra "siktirin gidin buralardan" diyebilmektir.
-
"Bir millet baraj ve fabrika ile değil, daha önce milli ruh ve ülkü ile kalkınır. Manen çökmüş bir millete endüstri tesisleri yapmak, ölüye balo elbisesi giydirmeye benzer."
ATSIZ
-
Benim son dönemde en nefret ettiğim söylemlerden biri "Dış mihraklar" lafıdır. Efendim ben başkasının bizi bok yoluna sürdüğünü kabul etmek istemiyorum. Biz güçlü olduktan sonra başkası bize ne yapabilir? "Dış mihrak" demek kolaycılıktır, işten kaytarmaktır ki burada işten kastım düşünmektir. Vaziyetimizi neden düşünmüyoruz? Mesela ekonomimize dış mihraklarca yaptırımlar yapılıyormuş da vay efendim bilmem ne. E ekonomini güçlü tut o zaman bir şey(!) yapamazlar. Mesela sen şu an ABD ekonomisine ne yapabilirsin? Sen de ona göre dış mihraksın yapsana ne yapabilirsin? Yapamazsın çünkü onun ekonomisi o kadar güçlü ki (bize nazaran) bizim onunla değil oynamamız yanında geçmemiz mümkün değil.
Ben bu sözü diğer alanlara da uyarlarsak olumlu karşılamıyorum. Neymiş efendim siyasi hayatımıza karışıyorlarmış. E karıştırma kardeşim. Akıllı ol ve karıştırtma! Bakın yine aynı örnekten gideyim sen gidip ABD'nin iç işlerine karışabilir misin? Neden karışamıyorsun? Çünkü o gücün yok. Yani çözüm bizim de güçlü olmamızdır.
Peki nasıl güçlü olacağız? Bana "İyi söylüyorsun hoş söylüyorsun ama güçlü olmamızı da engelliyorlar" diyeceksiniz ki bu da esasen dış mihrakçılıktır. Bizim güçlenmemiz için evvela zihniyetimizi değiştirmemiz gerekir. Bizim siyasetimiz çıkar siyasetidir ve aşağılık zihniyetlerde bu tarz düşünceler olur. Kendi çıkarımız uğruna memleketin nereye gittiğini düşünmeden hamleler yaparız ama sonuç olarak olan yine bize olur. Mesela günümüz referandum sürecini ele alacak olursak durum aynen de budur. Bir kişinin isteği üzerine (tabi ki bu dediğime inananız varsa inanabilir) koca memleket bir bilinmeze sürükleniyor. Ne için? Sanıyor musunuz ki bunu yapanlar memleketi düşünüyor? Tabi ki düşünmüyorlar. Tek düşündükleri şey kendi cepleri.
Bu memlekette yani Cumhuriyet kurulduğunda o güç bir yakalanır gibi oldu. Atatürk istese kendi diktatörlüğünü kurar ve memleketin de daimi olarak askeri dikta altında yönetilmesini sağlayacak sistemi bırakıp göçebilirdi ama yapmadı. Ha burada neden kapitalist sistem seçildi de sosyalist sistem seçilmedi gibi tartışmalar mevcut ama konumuz bu değil. Devletin acından ölen insanları kendini yönetecek insanı seçmek gibi bir lütufla karşılaştılar. Bu nasıl bir ilerlemedir? Bunun farkına herkes varamaz. Yüzlerce yıl bir kişinin emri altında ezilmiş halk birden kendini yönetir hâle gelmiştir. Tabi ki bunun Kanun-i Esasi ayağı da vardır ama orası Cumhuriyet ile karşılaştırılamaz, zira padişah hâlen mevcut. Akabinde bir kişinin idealinin olması da yetmiyor, bunu gördük. Siyasi gücün etrafında toplanan insancıklar adeta bir kokmuş etin etrafında oluşmuş kurtçuklar gibi ne koparırsam kârdır zihniyeti altında bizi bugünlere kadar getirdiler. Eğer bizim o günkü kurtçuklarımız kendi çıkarlarını değil de memleketi düşünmüş olsa idi bugünlerde olmayacaktık. Ama mecburen öyle oldular çünkü bu memleketin insanının kanında çıkar yatar. Her vakit kendini düşünür, kendi karnının dolu olup olmamasına bakar. Kimsenin ne bok yediğiyle ilgilenmez. Çıkar ilişkisinin bizi getirmiş olduğu nokta budur.
"Eski köye yeni adet getirme", "Akşam akşam icat çıkarma" gibi söylemlerin olduğu bir zihniyette yenilik bekleyemezsiniz ve yenilik yoksa ilerleme de yoktur. Yani bu şuna benzer. HDD mevcuttur, ne gerek var SSD icat etmeye? Eğer teknoloji ahir zamanda bizim emrimizde ilerleyen bişey olsaydı emin olun ki SSD denen şey henüz yok idi, zira gerek duymazdık. Zaten çalışıyor ya, eski köye yeni adet getirme derdik.
Eğer bu kafayı kırarsak ve çocuklarımızı çalışmaya, öğrenmeye, araştırmaya ve en ama en önemlisi sorgulamaya teşvik edersek (belki) düzelebiliriz. Bugün TV'de hâlen laiklik hususunun tartışıldığını gördüğüm zaman çok üzülüyorum. Artık ak ve kara olarak bariz şekilde olan bu hususun yani Batı medeniyetinin taaa 1500-1600'lerde hallettiği hususun 2017 gibi bir yılda bizde tartışılıyor olması beni çok üzüyor. Ben zihniyet değişikliğinden, çalışmaktan söz ederken hâlen bu hususlara önem verilmiyor ve gereksiz konulara mahalle karıları gibi dadanılıyorsa "dış mihraklar" demek bana pek mantıklı gelmiyor. O "dış mihrak" dediğimiz kesim esasen biz oluyoruz. Biz kendimize yapıyoruz.
Eğer kışın ayazında-soğuğunda çıplak şekilde dışarıda dolaşırsanız üşütürsünüz ve hatta ölebilirsiniz. Ancak öldüğünüz ya da hastalandığınız zaman suçluyu eğer "soğuk yaptı" diye ilân edip kendinizde hiç suç bulmazsanız hiç kusura bakmayın aptallık etmiş olursunuz. Soğuğun ya da diğer tabirle dış mihrakın işi bu, doğası bu. Sen eğer tedbirini almaz isen olacaklardan sen sorumlusun, o değil.
Saygılar...
Caliber tarafından 28/Mar/17 00:01 tarihinde düzenlenmiştir -
Bunu paylaşmak bugüneymiş.
Ben istenilse yapılır diyorum. Ama sorun istenmiyor
-
futurist bunu yazdı
Bunu paylaşmak bugüneymiş.
Ben istenilse yapılır diyorum. Ama sorun istenmiyor
Bu adam üstad yaa
-
Suçlu sensin, suçlu benim, suçlu bizim oğlan...
Hep, ya dış mihraklar diyoruz ki, bunu başarısızlığın dayanağı olarak almak son derece anlamsız,
Ya da başımızdakiler diyoruz... İşte anahtar burada.
Başımızdakileri kim seçti peki? Onları oraya kim getirdi? Ve dahası, getirmekten öte, onlarca yıl onları orada kim tuttu...
Halka rağmen diye birşey olamaz.
Aziz Nesin haklı birader...
-