folder Tahribat.com Forumları
linefolder Derin Konular
linefolder Dinlerle İlgili Tek Bir Soru



Dinlerle İlgili Tek Bir Soru

  1. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tnrsk
    Tnrsk's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Ağustos/2005
    Erkek

    hocam öyle şeyler varki bu kitabı muhammedin yazdığına inanıcam nerdeyse


  2. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Efendi
    Efendi's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Nisan/2006
    Erkek

    Sen sorunu ya da kafana takılanı sor hoca. Bilgimiz dahilinde yanıtlarız. Bundan önce bilinmesi gereken şöyle bir durum var ki Hz. Muhammed, Ümmidir. Yani Kur'an dönemi okuma-yazma bilmiyordu, daha sonra öğrenmiştir. Bundan dolayı da Kur'an'daki akıcılık ve şiirsellik okuma yazma bilmeyen birine göre olacak iş değil. Ve Kur'an'da kendisinin yazmadığına dair ayetler de mevcuttur.


    Harabat ehlini hor görme Zakir, defineye malik viraneler var...
  3. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tnrsk
    Tnrsk's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Ağustos/2005
    Erkek

    sormuştum ama tekrar sorayım

    kurandan önceki kutsal kitapların tahrif edildiğini bildiği halde neden kuranı düzenli şekilde yazdırıp saklanmasını emretmemiştir

    yine bi iddia ölümünden sonra yazılan kuranların toplatılıp tekrar yazılması ve eskilerinin yaktırılması,böyle bişey varmı peki bu da uydurmamı


  4. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tarikat Şeyhi
    HolyOne
    HolyOne's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Haziran/2002
    Erkek

    Dinler bu şeylere açıklama getirmezler, sadece uydururlar. eğer açıklama getiriyor olsalardı bir tane din yeterli olurdu.

    Örneğin bilim bu tip şeyleri evrimle açıklarken başka bir bilim dalı yoktur ki başka birşeyle açıklasın.

    Zaten en büyük tuzaklardan biridir, din öbür dünyayı açıklayabiliyor ama bilim açıklayamıyor derler. ikisinin açıklamasının sözlük anlamları farklıdır =) Eğer açıklamanın herhangi bir gözlem ve deneyle sağlaması yapılamıyorsa bu açıklama kafadan atmak anlamında açıklamadır. o şekilde birkaç dakikamı ayırıp ben de açıklarım öbür dünyayı hiç problem değil.


    Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir!
  5. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Efendi
    Efendi's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Nisan/2006
    Erkek
    Tnrsk bunu yazdı

    sormuştum ama tekrar sorayım

    kurandan önceki kutsal kitapların tahrif edildiğini bildiği halde neden kuranı düzenli şekilde yazdırıp saklanmasını emretmemiştir

    yine bi iddia ölümünden sonra yazılan kuranların toplatılıp tekrar yazılması ve eskilerinin yaktırılması,böyle bişey varmı peki bu da uydurmamı

    Düzenli şekilde yazıp kaydeden katipler vardı zaten. ve gittiği yerlerde mutlaka yanına, gelen vahyi yazdıracak birini alır ve tedarikli davranmasını emrederdi. Bir bütün olarak neden kitap haline getirmemiştir diye soracak olursan vahiy Hz. Muhammed'e yaşadığı süre boyunca gelmiştir. bir kitaba son halini vermek bu açıdan doğru değildir. Çünkü vahyin ne zaman biteceği belli değildi. Bu bağlamda eğer Hz. Muhammed kendi yazmış olsaydı -ki okuma-yazma bilmez- bunu bitireceği zamanı da kendisi bilirdi. Senin de söylediğin gibi alın artık bitti diyememiş. Çünkü vahyin ne zaman bittiğini Allah belirlemiştir. 

    Eskilerinin ortadan kaldırılması mevzusu ise dönemin şartlarına göre ayetlerin üzerine yazıldığı nesneler ile ilgili bir olaydır. O devirdeki şartlara bağlı olarak ayetler deri,kemik ve taşlara yazılmıştır. Zamanla yıpranması nedeniyle Ve devletin artık büyümüş olmasından kaynaklı ekonomik güç de yeterli olunca Kur'an daha derli toplu olarak kağıda aktarılıp kitap haline getirilmiştir. Bugün okuduğumuz Kur'an da Kureyş lehçesinde yazılmış Kur'an'dır. 


    Harabat ehlini hor görme Zakir, defineye malik viraneler var...
  6. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tnrsk
    Tnrsk's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Ağustos/2005
    Erkek
    Efendi bunu yazdı
    Tnrsk bunu yazdı

    sormuştum ama tekrar sorayım

    kurandan önceki kutsal kitapların tahrif edildiğini bildiği halde neden kuranı düzenli şekilde yazdırıp saklanmasını emretmemiştir

    yine bi iddia ölümünden sonra yazılan kuranların toplatılıp tekrar yazılması ve eskilerinin yaktırılması,böyle bişey varmı peki bu da uydurmamı

    Düzenli şekilde yazıp kaydeden katipler vardı zaten. ve gittiği yerlerde mutlaka yanına, gelen vahyi yazdıracak birini alır ve tedarikli davranmasını emrederdi. Bir bütün olarak neden kitap haline getirmemiştir diye soracak olursan vahiy Hz. Muhammed'e yaşadığı süre boyunca gelmiştir. bir kitaba son halini vermek bu açıdan doğru değildir. Çünkü vahyin ne zaman biteceği belli değildi. Bu bağlamda eğer Hz. Muhammed kendi yazmış olsaydı -ki okuma-yazma bilmez- bunu bitireceği zamanı da kendisi bilirdi. Senin de söylediğin gibi alın artık bitti diyememiş. Çünkü vahyin ne zaman bittiğini Allah belirlemiştir. 

    Eskilerinin ortadan kaldırılması mevzusu ise dönemin şartlarına göre ayetlerin üzerine yazıldığı nesneler ile ilgili bir olaydır. O devirdeki şartlara bağlı olarak ayetler deri,kemik ve taşlara yazılmıştır. Zamanla yıpranması nedeniyle Ve devletin artık büyümüş olmasından kaynaklı ekonomik güç de yeterli olunca Kur'an daha derli toplu olarak kağıda aktarılıp kitap haline getirilmiştir. Bugün okuduğumuz Kur'an da Kureyş lehçesinde yazılmış Kur'an'dır. 

    neye göre söylüyosun hocam yazılı kaynak nelerdir bakıp teyit etmem lazım


  7. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    exception
    exception's avatar
    Kayıt Tarihi: 20/Aralık/2009
    Erkek

    @Tnrsk

    sena scriptleri(sana scripts) ile eski yazmaların günümüzdekilerle alakasız olduğu artık kanıtlandı. bilmiyorum haberin var mı?

    şuraya bakmanı öneririm: http://astuteblogger.blogspot.com/2009/06/sana-qurans-proof-koran-is-poorly.html

    hatta: http://www.islam-watch.org/authors/78-sujit/46-earliest-quranic-manuscripts-of-sanaa-downfall-of-islam.html

    exception tarafından 16/Kas/13 17:55 tarihinde düzenlenmiştir

    A man may be born, but in order to be born he must first die, and in order to die he must first awake.
  8. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Efendi
    Efendi's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Nisan/2006
    Erkek
    HolyOne bunu yazdı

    Dinler bu şeylere açıklama getirmezler, sadece uydururlar. eğer açıklama getiriyor olsalardı bir tane din yeterli olurdu.

    Örneğin bilim bu tip şeyleri evrimle açıklarken başka bir bilim dalı yoktur ki başka birşeyle açıklasın.

    Zaten en büyük tuzaklardan biridir, din öbür dünyayı açıklayabiliyor ama bilim açıklayamıyor derler. ikisinin açıklamasının sözlük anlamları farklıdır =) Eğer açıklamanın herhangi bir gözlem ve deneyle sağlaması yapılamıyorsa bu açıklama kafadan atmak anlamında açıklamadır. o şekilde birkaç dakikamı ayırıp ben de açıklarım öbür dünyayı hiç problem değil.

    Semavi dinler olarak kabul ettiklerimizin neden birden fazla olduğu konusu İslamiyet öncesindekilerin aslından başka yerlere kaymış olmasıdır. Dinin maksadı yol göstericilik olduğu için bunun aslından başka yere çekilmiş şekli yeni bir dini gerekli kılar. Hristiyanlıktaki Matta,Markus,Luka ve Yuhanna bir İncil'i meydana getirmiş haliyle okunuyor şu an. Ama Hz. İsa'dan önceki dinlerin peygamberleri ve Hz. İsa bile Tek yaratıcıyı tebliğ ederken değiştirilmiş İncil Hz. İsa'ya Baba,oğul ve kutsal ruh üçlemesinde ilahlık atfetmiştir. Bu yüzden de bir tek dinin tahrip edilmiş şekliyle kalması söz konusu olamaz. Bu yazdıklarım semavi dinlerle ilgili tabi ki. Geriye kalan çok ilahlı dinler semavi dinlerdeki tekliğe uymadığı için değerlendiremem.

    Gözlem ve deneyle açıklayamadı diye dini kabul etmemek ile dini açıklayamadı diye bilimi reddetmek arasında düz mantıkta bir fark yok. Kaldı ki İslamiyette bilimi reddetmek diye bir olay yoktur. İlim ile ilgili hadisler ve okumak, bilen ile bilmeyen arasındaki farklar ile ilgili ayetlerde mevcuttur. Ayrıca Evrim teorisinin maksadı gelişim sürecini makro ve mikro anlamda açıklamaya çalışmaktır. Canlının çevresiyle olan ilişkisine göre kendini adapte etmesi açısından İslamiyet bir itirazda bulunmaz. Çünkü her canlının yaşadığı çevreye göre yaratıldığı ve buna uyumlu şekilde yaşaması için vasıflar verildiği açıktır. Olay Makro Evrim kapsamında karışıyor aslında.


    Harabat ehlini hor görme Zakir, defineye malik viraneler var...
  9. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Tnrsk
    Tnrsk's avatar
    Kayıt Tarihi: 01/Ağustos/2005
    Erkek
    exception bunu yazdı

    @Tnrsk

    sena scriptleri(sana scripts) ile eski yazmaların günümüzdekilerle alakasız olduğu artık kanıtlandı. bilmiyorum haberin var mı?

    şuraya bakmanı öneririm: http://astuteblogger.blogspot.com/2009/06/sana-qurans-proof-koran-is-poorly.html

    hatta: http://www.islam-watch.org/authors/78-sujit/46-earliest-quranic-manuscripts-of-sanaa-downfall-of-islam.html

    hocam ingilizcem yok maalesef


  10. KısayolKısayol reportŞikayet pmÖzel Mesaj
    Efendi
    Efendi's avatar
    Kayıt Tarihi: 23/Nisan/2006
    Erkek

    Tnrsk, ayetlerin yazıldığı nesneler, derlendiği dönemler, derlenme kriterleri ve daha ilgili bir çok açıklama için şu kaynaklar var: 

    (1) (Ebu Şehbe s.236), Şehhate (s.27), es-Sabuni, et-Tıbyan fi Ulumi’l-Kur’an, Beyrut,1408, s.68)
    (2) el-Müzzemmil 1-4
    (3) es-Sabuni/Kur’an İlimleri, ç.Zeynelabidin Tatlıoğlu, 1996,ist,İnsan yay. s.62-63 :’ Arap Milleti Kur’an’ın indiği devirde bellekleri kuvvetli, ezberlemeleri süratli, zihinleri akıcı, saf ve mükemmel Arap özelliklerini taşıyorlardı. Bir Arap yüz binlerce şiiri (NOT: BİR İNSANIN YÜZBİNLERCE ŞİİRİ EZBERLEMESİ VE BUNLARI EZBERDEN OKUMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR. BİR İNSAN ÖMRÜ BUNA YETMEZ. BÜYÜK BİR İHTİMALLE TERCÜME HATASI VEYA MÜBALAĞA: YÜZLERCE VEYA BİNLERCE OLMASI MUHTEMELDİR. ESERİN ORİJİNALİNİN BULUNUP KONTROL EDİLMESİ LAZIM) ezberden okuyor, kabilelerin soylarını bilip ezberden sayıyor, onların ve harplerinin tarihlerini biliyordu. Onlardan Arap kabilelerin soylarını saymayan asılmış on kasideyi şiirlerin çok olmasına ve ezberlenmenin güç olmasına rağmen bilmeyen yok gibiydi. Araplara Kur’an gelince onun beyanının kuvvetli, hükümlerinin parlak, saltanat ve nüfuzunun büyük olması karşısında şaşırdılar ve Kur’an onların beş duyularını yakalayıp akıllarına ve fikirlerine hakim oldu. Kur’an onların gayretlerini şanlı Kitab’a çevirdi. Şiir ezberlemeyi bırakıp O’nun surelerini ve ayetlerini ezberleyip okudular. Çünkü Kur’an’da hayatın ruhunu bulmuşlardı....Sahabe Kur’an’ı okumada ve incelemede birbirleriyle yarış ediyorlar, var güçlerini harcıyorlardı. Evlerinde Kur’an’ı hanımlarına, çocuklarına öğretiyorlardı. Hatta gecenin karanlığında sahabenin evlerinin yanından geçen bir kimse Kur’an okuyanların sesini arı sesi gibi işitirdi. Resûlullah gece karanlığında Ensar evlerinin bazılarının yanlarından geçiyor bazılarının yanlarında durup Kur’an dinliyordu.
    (4) el-Cum’a 2
    (5) Ezbere verilen önem Medine yıllarında da devam etti. Rasûl sürekli ezberi teşvik etti: Buhârî’nin Ebu Musa rivayeti: Resûlullah, Ebu Musa’ya: ‘Dün gece senin okuyuşunu dinlerken beni bir görmeliydin, gerçekten sana Al-i Davud’un mizmarlarından bir ses verilmiştir’ dedi.
    Müslim’de şu ziyade yer alır: Ebu Musa: ‘Ya Rasûlallah! Allah’a yemin ederim ki, eğer senin benim okuyuşumu dinlemiş olduğunu bilmiş olsaydım onu daha güzelleştirirdim.’
    el-Buhârî ve Müslim: Rasûlullah ‘Eş’arî kabilesini geceye girdikleri vakit Kur’an okurlarken yumuşak seslerinden evlerini tanırım.’ der.
    (6) el-A'la 6
    (7) el-A'la 6
    (8) Hamidullah, M / Rasulullah Muhammed s. 195
    (9) (Ebu Şehbe,s.236),(es-Sabuni, s.68), (Şahhate,s.21)
    (10) (Ebu Şehbe,s.236),(er-Rumi, Ulumu’l-Kur’ans.89), (Şahhate, s.21)
    (11) Hamidullah, M / Rasulullah Muhammed s. 197
    (12) Hamidullah, M/ Rasulullah Muhammed s. 195
    (13) Bera ibnu Azib'den gelen bir rivayetde şöyle denilmektedir: "en-Nisa 95 ayeti nazil olunca; Rasulullah Zeyd'i çağırttı, elinde yazı aletleriyle gelen Zeyd'e bu ayeti yazmasını söyledi." Zeyd ibnu Sabit'ten aktarılan uzun bir rivayette o, "Rasulullah'ın yanında bulunduğu bir sırada Peygamber'de vahiy halinin belirdiğini, bu hal geçince, kendisine "Zeyd yaz!" dediğini, bunun üzerine bir kürek kemiği alarak üzerine Nisa 95 ayetini "ecren azima" e kadar yazdığını, sonra, Peygamber de tekrar vahiy halinin belirdiğini, bu hal geçince kendisine "oku" dediğini, yazdığı ayetleri okuduğunu, ayette "vel Mücahidun" kelimesine gelince, Peygamberin " gayru ulid darari" kısmını söylediğini haber vermekte. (el-Buhari/Fedail)
    Zeyd ibnu Sabit: Biz Kur'an'ı Rasulullah'ın huzurunda rika üzerine yazardık." (İbnu Hanbel/ Müsned)
    (14) el-Ankebut 48, el-A’raf 157.
    (15) İbnu İshak /es-Sire
    (16) Hamidullah, M/ Rasulullah Muhammed s. 196.
    (17) Osman ibnu Ebi'l-As: Bir gün Rasulullah'ın yanında bulunduğum bir sırada gözleri birden sevinçle parladı ve bir noktaya bakarak şöyle buyurdu: Cibril bana geldi ve en-Nahl 90 ayetini yerine koymamı emretti." (İbnu Hanbel/ Müsned)
    İbnu Abbas: Rasulullah, bir sure nazil olunca, vahiy katiplerinden bir veya bir kaçını çağırtır ve onlara şöyle derdi: "Bu ayetleri, şu şu ayetleri olan sureye yazın."(et-Tirmizî)
    (18) Hamidullah; M / Rasulullah Muhammed s.196
    (19) ( Tahir el-Cezairi, et-Tıbyan, Beyrut, 1412, s.101) (Ebu Şame el-Makdisi, Kitabu’l-Murşidi’l-Veciz, Ank,1986, s.44).
    (20) Zeyd ibnu Sabit: ‘Biz Rasûlullah’ın yanında Kur’an’ı deriler üzerine yazıyorduk.’
    (21) İbnu Hacer/Fethu'l-Bari
    (22) Hamidullah,M/ Rasulullah Muhammed s. 195
    (23) Her Ramazan'da Hz. Rasul'un o seneye kadar inen ayetleri Cibril ile okuyup karşılaştırdıkları rivayetleri vardır. (ez-Zerkani, I,234, Ebu Şehbe, s.236). Çiçek, M.Halil, 20.Asırda Ku’ran İlimleri Çalışmaları,1996,İst,s.179-189
    (24) Hamidullah, M./ Rasulullah Muhammed s.197
    (25) Mus’ab ibnu Umeyr’in İbnu Ümmi Mektum ile Yesrib’e Hicret öncesi öğretmen olarak gönderildiğini biliyoruz. Hicret sonrası Mekke’ye Muaz öğretmen olarak geldi. Medine’ye gelen göçmenlere de Muaz’ın nakline göre Kur’an öğretecek birini görevlendiriyordu. Mescid’de Kur’an okuyanlar Namaz kılanların yanılmasına vesile olabiliyordu. Onun sağlığında Bi’r-i Maune vakasında yetmiş kurra şehid olmuştu.
    (26) İbnu Hanbel /Fadalilus-Sahabe; İbnu Kesir/ Tefsiru'l-Kur'an'il Azim
    (27) el-Cahşitari/ Kitabu'l-Vüzera ve'l-Kuttab
    (28) İbnu Kuteybe/ el-Maarif el-Belazuri/Ensab; et-Taberi/ İbnu Abdiberr/ el-Bağdadi/ İbnu Abdirabbih/ İbnu'l-Esir/ Usdu'l-Gabe İbnu Teymiyye/İbnu Hacer
    (29) el-Belazuri/ Ensab el-Yakubi/ İbnu Abdirabbih/ en-Nevevi/ es-Sirettü'n-Nebeviyye ez-Zehebi/Nübela: Ayetel-Kürsi'yi yazdığını kaydeder. İbnu Tiktaka/ İbnu Kesir/ el-Fusul fi Ihtısari'r-Rasul Fasi/ İbnu Hacer/ Takribu't-Tehzib el-A'zami,Muhammed Mustafa/ Küttabü n- Nebi
    (30) el-Mes'udi/et-Tenbih
    (31) el-Kettani, Abdulhay/Nizamu'l-Hükümeti'n-Nebeviyye Akkad, Abbas Mahmud.
    (32) Çiçek, M. Halil, 20. Asırda Ku’ran İlimleri Çalışmaları, 1996, İst, s.179-189
    (33) Ali'nin Mushafi'nın farkı surelerin nüzul sırasına göre tertibinden kaynaklanır. Anlam değişikliği yapmayan çok az kelime sinonimi dışında fark yoktur. Hz.Peygamber (asm)'ın irtihalinden sonraki altı ay içinde Ebu Bekir dönemindeki tedvinden önce Kur'an’ı Peygamberimiz'in talimatı üzerine mushaflaştırdığı nakledilir. Bu Mushaf’ta sureler nüzul sırasına göre dizilmiştir. Ebubekr Abdullah İbnu Ebi Davud, Süleyman el-Eş'as es-Sicistani /Kitabu'l-Mesahif (Tah. ve Neşr. Arthur Jeffery Mısır 1936)
    (34) es-Suyuti/ İkrime’den İbnu Şirin nakletti. Rivayet tartışma götürür. İbnu Şirin’in rivayetine göre onda Nasih-Mensuh ayetler bulunuyordu.
    (35) el-Buhârî ve Müslim’in Enes’dan naklettiği hadisin zahirine bakarak Rasûl zamanında ezberin sınırlı kişiye hasrı yanlıştır: ‘Rasûlullah zamanında dört kişi Kur’an’ı ezberlemişti. Bunların hepsi Ensar'dandı: Ubeyy ibnu Ka’b, Muaz ibnu Cebel, Zeyd ibnu Sabit, Ebu Zeyd.’ (Ebu Zeyd, Enes’in amcasıdır)
    (36) Niçin Zeyd? Çünkü Kurra’dandı, vahy katibiydi, Son Arz’da hazır bulunmuştu.
    (37) (Ebu Şame, s.48-49) ( el-Cezairi, s.99-100) ( ez-Zerkani, I,235), ( Ebu Şehbe, el-Maakkal, 243-244) ( el-Kattan, s.124), (Zurzur, s.87)
    (38) O’nun beyan ettiği gerekçe dışında sebeb arayanlar arasında, ezbere olan rağbetin azalmasını düşünen usulcüler vardır.
    (39) el-Buhârî/Fedaili'l-Kur’an
    (40) İbnu Hacer: İki şahidden murad, o ayetin ezberde olması ile yazılmış olmasıdır.’es-Sekavi: İki şahidden murad, o ayetin Rasûlullah’ın huzurunda yazıldığına dair iki kimsenin şahadet etmesidir.
    (41) Ebu Davud/ (er-Rumi, Ulumu’l-Kur’an, s.901) (el-Cezairi, s.100), (es-Sabuni, I/77)
    (42) Ebu Davud/
    (43) Ebu Davud/ (Itr, s.49), ( el-Kettan, s.126).
    (44) (el-Askalani, Fethu’l-Bari, Beyrut, ) ( er-Rumi, s.92).
    (45) Hamidullah, M.,  Rasulullah Muhammed s. 198
    (46) ( Ebu Şame, s.64) ( Ebu Şahbe, s.251-252).
    (47) Şöyle dediği söylenir: "Mushaflar hakkında insanların en büyük ecre nail olanı Ebu Bekir’dir. Allah ona rahmet etsin. Çünkü o, Allah’ın Kitabını ilk toplayandır."
    (48) (Şehhate, s.32).
    (49) (el-Buhari, III / 196).
    (50) Ebu Kılabe'den rivayet edilir: Osman Halife olunca Kur’an okutan öğretmenler tayin etti, Her öğretmen kendi hocasının kıraatını öğretiyordu. Öğrenciler birbirleriyle karşılaştıklarında ihtilaf ediyorlardı. Muallimler birbirlerini küfürle itham edecekti. Osman olayı duyunca hutbede şöyle dedi: Siz benim yanımda ihtilaf ediyorsunuz, benden uzak şehirlerde bulunanların ihtilafları daha şiddetlidir.
    (51) (el-Buhari, II /196-197)
    (52) el-Buhari, Kur’an’ın Cem’i Babı, Enes ibnu Malik rivayeti.
    (53) Ebu'ş-Şusa: Biz Mescid’de oturuyorduk. İbnu Mes'ud da Kur'an okuyordu. O sırada Huzeyfe geldi ve şöyle dedi: "İbn Ümmi Abd'ın kıraati! Ebu Musa'l-Eş'ari'nin kıraati ha! Allah'a yemin ederim ki eğer Osman' ın huzuruna varabilirsem bunları tek bir kıraat haline getirmesini taleb edeceğim."(İbnu Ebi Davud (316/928)
    (54) el-Buhari, Menakib
    (55) el-Buhari, Menakib
    (56) Hamidullah, M., Rasulullah Muhammed s. 198
    (57) İstanbul Topkapı Sarayı’ndaki Mushafın bu nüshalardan olma ihtimali zayıftır. Yazısının mükemmelliği, harflerinin keskin dik köşeli oluşu dikkat çekiyor. Hamidullah bu nüsha ile Taşkent nüshasının Osman Mushaflarından olduğunu düşünür. (Rasullullah Muhammed s. 198).
    (58) bk. I.Derleme Dönemi
    (59) Schwally/ Die Sammlung des Qurans 2/93
    (60) Muhammed et-Lafin du Monde s.125
    (61) İbnu Kesir, Fezailu'l-Kur'an
    (62) Şibli, M., Tehzibu'l-Ahlak Mecmuası. 1913
    (63) Hamidullah, M.  Rasulullah Muhammed s. 198
    (64) Keskioğlu, Osman. Kur'an-ı Kerim Bilgileri
    (65) Hamidullah, M., Rasulullah Muhammed s.198
    (66) Aslı Fransızca. 222 sayfa. Eser ilmi boyutu oldukça engin olan ve muhtevanın ilmi seviyesi olabildiğince yüksek bir bilgi hazinesidir. Meseleler tamamen tarihi gerçekliğe ve Kur’an gerçeğine dayandırılarak ilmi ciddiyetin gerektirdiği objektivite içerisinde ele alınmıştır. Kur’an hasımlarının ileri sürdüğü eleştirilere cevap teşkil edebilecek bir muhteva ile yazılmıştır. Ancak eleştirilerin aynısını nakletme ihtiyacı duymadığından ne onların isimlerini ve ne de eleştirilerini zikreder.
    (67) Kur’an metninin Peygamber’in vefatından sonra gerek Ebu Bekir döneminde gerekse Osman’ın dönemindeki durumunu inceler. Diğer fasıllarda olduğu gibi konu ile ilgili oryantalistlerin ileri sürdüğü itirazları ve cevapları kaydeder. Mushafların çokluk problemini ve İbnu Mes’ud, Ubey ibnu Kab, Ali ibn u Ebi Talib, İbnu Abbas, Ömer, Hafza, Aişe, Ümmi Seleme, Abdullah ibnu Amr, Abdullah ibnu Zubeyr, Ebu Musa el-Eş’ari, Zeyd ibnu Sabit, Enes ibnu Malik ve Ebu Huzeyfe’nin azatlısı Salim’in mushaflarını ele alır. İmam Mushaf’la arasındaki farkları gözden geçirir. Özellikle İbnu Abbas, Ubeyy ibnu Kab, İbnu Mesud ve Ali’nin mushaflarını detaylı bir şekilde inceleyerek bunlarla İmam Mushaf’ın arasındaki farklara bakar ve bu farkların müsteşriklerin abarttığı gibi hiç de büyük olmadığını kaydeder. Faslın sonunda R. Blachere vb.nin İmam Mushaf aristokratik bir temayülün eseridir, iddialarını çürütür ( s.262-266).

     


    Harabat ehlini hor görme Zakir, defineye malik viraneler var...
Toplam Hit: 5150 Toplam Mesaj: 68