Evrim Aptallar İçin
-
Yıllarca insanlığın kafasını karıştıran ‘Evrim teorisi’nin bugün açıklamakta aciz kaldığı noktalar nelerdir?
-Darwin, teorisini çok basit bilgiler üzerine mi temellendirmiştir, Darwinizm’in hayatın kompleksliği karşısındaki çıkmazları nelerdir?...
-”Evrim” neden çok sathi bir nazariyedir?
-Bugün ilmî bir teori olmaktan çıkarak ‘ideolojik bir kabul’ hâline gelen Darwinizm sahneden çekilme yolunda mı? “Akıllı dizayn” teorisinin sahibi Prof. Behe kendisiyle yapılan röportajda bunları nasıl açıklıyor?...
Charles Darwin'in 1859'da yayımlanan Türlerin Menşei adlı kitabıyla gündeme gelen tabiî seleksiyona dayalı evrim teorisi, o zamandan bu yana tartışılıyor. Teori, dünya üzerindeki hayatın rastlantılarla doğup geliştiğini ve bütün canlıların ortak bir atadan türediğini ileri sürüyor. Aynı teoriye göre, insanların en yakın akrabası da maymunlardır.
Teoriyi savunan nispeten insaflı bilim adamları, bunun bir teori olduğunu itiraf etseler de, bu teori, kitlelere takdim edilirken ilmî bir hakikat gibi gösterilmektedir. Halbuki bunun aksini gösteren ve sayıları her geçen gün artan pek çok ilmî delil vardır. Son olarak, insanlarla maymunlar arasında büyük bir genetik benzerlik bulunduğu iddiası çürütüldü. Ünlü bilim dergisi Nature'un son sayısında yayımlanan "Şempanze Kromozomu Şaşkınlığa Sebep Oldu" başlıklı makalede, insan ve şempanze genlerinin bugüne dek sanılandan çok daha farklı olduğu açıklandı.1
Bu konuyu, ABD'nin biyo-kimya alanındaki ünlü isimlerinden biri olan Prof. Michael J. Behe'ye sorduk. Evrim teorisini eleştiren kitap ve makaleleriyle tanınan Prof. Behe, kendisiyle görüşmemizde hayatın gerçekte nasıl var olduğu sorusuna ışık tutan önemli açıklamalarda bulundu:
- Sayın Prof. Behe, Nature dergisinde bu yıl yayımlanan ve insanlarla şempanze genlerinin gerçekte çok farklı olduğunu gösteren son ilmî bulgu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu araştırmayı Tokyo Üniversitesi'nden bir araştırmacı grubu, insan ve şempanzelerin 22 ve 21. kromozomlarının genetik alfabesindeki bütün harfleri karşılaştırarak yaptı. Buldukları sonuç ise, son derece önemli; çünkü iki canlı türü arasında daha önceden kabul edilenden çok daha büyük bir fark olduğu gösterildi. Bu sonuç, en azından insanın menşei açısından, Darwin'in teorisini büyük bir açmaza sokuyor.
Aslında genel olarak biyoloji hakkında ne kadar şey öğrenirsek, Darwinizm'in problemleri de o kadar artıyor. Darwinizm, canlılar hakkında ne kadar az bilgiye sahip olursak, o kadar ikna edici olabilen bir teoridir. Çünkü canlıları ne kadar az tanırsak, onu o kadar basit zannederiz ve Darwinizm de bu basit sandığımız sistemleri küçük tesadüfî değişimlerle açıklar. Ama son 30 yılda, hayatın daha önceden hayal bile edemeyeceğimiz kadar karmaşık olduğunu öğrendik. Meselâ; en evrimci taksonomide en basit canlı olarak görülen bakterilerde, hareket etmelerini sağlayan minik ama çok kompleks ve mükemmel biyo-kimyevî motorlar var. Bu detaylı mekanizmaların nasıl oluştuğu sorusuna verilebilecek tek cevap, tabiatüstü bir yaratmadır.
-Peki canlıların farklı organlarının, genlerinin veya proteinlerinin birbirine benzer olması ne anlama geliyor? Bunlar, bütün canlıların ortak bir atadan geldiğini savunan Darwinizm için bir delil sayılabilir mi?
Hayır. Farklı canlılardaki benzerlikler, öncelikle biyolojinin temel sorusunu cevaplamıyor. Bu soru, farklı canlıların kendilerine has ve son derece kompleks olan organ ve sistemlerin nasıl ortaya çıktığıdır. Darwinizm'in buna verebildiği bir cevap yok.
Öte yandan birbirine en uzak olarak kabul edilen organizmalar arasında bile şaşırtıcı benzerlikler var. Meselâ, insanla bakteriler arasında... Soru şu: Bu benzerlikler, Darwin'in teorisine uygun bir tablo oluşturuyor mu? Aslında oluşturmuyor; çünkü evrim teorisine göre birbirine çok yakın akraba olması gereken canlılar, kimi zaman genetik olarak daha farklı çıkıyor. Veya birbiriyle tamamen ilgisiz olması gereken canlılarda çok benzer organ veya genler var. Meselâ insan gözü ile ahtapot gözü neredeyse birbirinin aynısı. Ama bu elbette ahtapotlarla akraba olduğumuz anlamına gelmiyor. Bu iki göz yapısının 'ortak ata'dan değil, 'tek bir Yaratıcı'nın ilminden' kaynaklanan bir dizayn olduğunu kabul etmek, daha mantıklı.
-Bu dizayn kavramı, sizin de savunucuları arasında bulunduğunuz 'akıllı dizayn' (intelligent design) teorisinden geliyor sanırım. Sizce bu teori, canlılar arasındaki benzerlikleri daha mı iyi açıklıyor?
Evet, bu benzerlikleri dizaynla da açıklayabilirsiniz. Biliyoruz ki pek çok dizayncı veya mucit, farklı sistemlerde pek çok benzer parça kullanır. Meselâ somunlar, vidalar veya kablolar, pek çok farklı cihazda yer alır. Çünkü bunlar, söz konusu mekanik sistemleri yaparken kullanılabilecek en ideal parçalardır. Elbette her ikisi de kablo bulunduran iki makineden biri, diğerinden evrimleşerek ortaya çıkmamıştır. Ayrı ayrı tasarlanmışlardır. Biyolojideki benzerlikleri açıklamak için ortak dizayn kavramını kullanmak da son derece tutarlıdır.
Michael Behe Kimdir?
ABD'nin itibarlı Lehigh Üniversitesi'nde biyo-kimya profesörü olan Michael J. Behe, 1997 yılında yayımlanan "Darwin'in Kara Kutusu: Evrime Biyo-Kimyasal Meydan Okuyuş" adlı kitabıyla bilim dünyasını sarstı. Ünlü National Review dergisi, Behe'nin eserini "20. yüzyılın en müessir yüz kitabından biri" olarak tanımladı. Prof. Behe, Türkçeye de çevrilen kitabında hayatın menşeini açıklamak için "akıllı dizayn" (intelligent design) adlı yeni bir teori öne sürdü.
Bugün ABD'de akıllı dizayn teorisini savunan yüzlerce bilim adamı, pek çok enstitü ve ilmî vakıf var. Bu kuruluşların itirazları sonucunda, ABD'nin Georgia, Ohio ve New Mexico gibi eyatlerinde ders kitaplarındaki Darwinizm yanlısı açıklamalar düzeltildi. Diğer eyaletlerde çalışmalar sürüyor. Akıllı dizayn hareketinin liderliğini yürüten Discovery Institute adlı kuruluşun başkanlığını ise, ABD'nin eski başkanlarından Ronald Regan'ın yardımcılığını yapan Bruce Chapman yürütüyor.
-Söz konusu dizayn teorisi Darwinizm'i savunanlar tarafından kimi zaman şiddetli bir biçimde eleştiriliyor ve tartışma dışı bırakılmak isteniyor. Darwinizm'i biyolojinin reddedilemez bir parçası gibi göstermeye yönelik bir eğilim var. Bunun sebebi sizce nedir?
Bu sebep ilmî değil, felsefî ve ideolojik bir mahiyete sahiptir. Bazı bilim adamları, kâinatı ve hayatı, sadece tabiî faktörlere dayanarak açıklamak gerektiğe inanıyorlar. Bu inancın temelinde ise, kâinatın ve hayatın zaten sadece fizikî güçlerin ürünü olduğu ön kabulü yatıyor. Peki ama böyle değilse? Bir gözlük gördüğümüzde bile, bunun sadece fizikî güçlerin ürünü olmadığına, akıllı ve sanatkâr bir gözlükçü tarafından yapıldığına hükmedebiliyoruz. Hayat ise, bundan binlerce kere daha kompleks. Dolayısıyla hayatın da yaratılmış olması gerektiği neticesine varıyoruz. Burada önemli olan, ilmî delilleri mümkün olduğunca önyargı olmaksızın değerlendirebilmek.
İnsan ve şempanze genlerinin çok farklı olduğu ortaya çıktı.
İnsanlarla şempanzelerin genetik yapısını karşılaştırmak için yapılan son ilmî araştırma, iki canlı arasında bugüne kadar sanılandan çok daha büyük bir fark olduğunu ortaya çıkardı. Japonya'nın Yokohoma şehrindeki Riken Genom Bilimi Enstitüsü'nde görevli Dr. Todd Taylor başkanlığında bir ekip tarafından yürütülen çalışmada, insan ve şempanze genleri ilk defa birebir karşılaştırma metoduyla incelendi. Varılan netice, yüksek bir benzerlik bulmayı ümit eden bilim adamlarını şaşırttı.
Dr. Taylor ve ekibi, elde ettikleri neticeyi ünlü bilim dergisi Nature'un Mayıs 2004 sayısında yayımlanan makalelerinde duyurdular. 'Şempanze Kromozomu Şaşırttı' başlıklı makalede, yapılan ilk detaylı karşılaştırma, 'Şempanze ve insan genlerini beklenmedik şekilde farklı çıkardı.' yorumuna sebep oldu.
Daha önceden yapılan bazı sınırlı karşılaştırmalar sonucunda, insan ve şempanze genlerinin % 98 oranında benzer olduğu iddia edilmiş ve bu rakam sürekli tekrarlanan bir 'evrim delili' haline gelmişti. Dr. Fujiyama ve ekibi ise, konu hakkında ilk defa detaylı bir inceleme yaptı. Şempanzenin 22. kromozomunu, onun insandaki karşılığı olarak kabul edilen 21. kromozom ile birebir karşılaştıran ekip, toplam 68.000 DNA biriminin tamamen farklı olduğunu buldu. Araştırmacılar, Nature'daki makalelerinde, inceledikleri 231 gen içinde, % 83 gibi son derece büyük bir farklılık nispeti belirlediklerini, inceledikleri genlerin % 20'sinin ise tamamen farklı olduğunu belirttiler.
Avustralya'da yayımlanan Sydney Morning Herald gazetesi, bu neticeye "Şempanzeler bize sanıldığı kadar yakın değil." diyerek yorum getirdi. Fransa'daki Genoscope adlı genetik araştırma kuruluşunun başkanı Dr. Jean Weissenbach da bu belirlemeyi doğrulayarak, şempanzelerin bizden son derece farklı olan binlerce geni bulunduğuna işaret etti.
Darwinistler, bilimin, madde ötesi bir gücü kabul edemeyeceği iddiasındalar. Oysa 19. yüzyılın ortalarına kadar bilim adamlarının büyük bir çoğunluğu bir yaratıcı gücü, yani Allah'ı kabul ediyordu. Bilimin materyalist olması gerektiği iddiası, Darwin sonrasında yaygınlaşmış bir görüştür; ancak bu iddia ilmî delillerle giderek daha fazla çelişmektedir. Bilim, hayatın materyalist bir açıklamasını yapmak için değil, doğru açıklamasını yapmak için çalışmalı. Bazı insanların felsefî kabulleri rahatsız edilse de, verilerin peşinden gidilmeli.
-’Darwin'in Kara Kutusu’ adlı kitabınız, National Review dergisi tarafından 20. yüzyılın en önemli 100 kitabından biri olarak gösterildi. Bu kitabı bu kadar önemli kılan husus sizce neydi?
Bunun sebebi kitapta yer alan yeni ve orijinal bilgiler değil aslında. Sadece okuyucuya, hayatın moleküler seviyesinde çok hassas ve kompleks sistemler bulunduğunu ve bunun da şuurlu bir plânlama ve organizasyona delil oluşturduğunu gösterdim. Çoğu insan hayata sathî bir nazarla baktığında, bitkileri, hayvanları, kuşları veya balıkları müşahede ettiğinde, bunlarda bir plân ve program olduğunu hissedebiliyor. Ama okullarda öğretilen Darwin'in evrim teorisi, tabiattaki bu nizâm ve sistemin, bir Sanatkâr olmadan açıklanabileceğini söylüyor. Kitabımın sanırım en büyük tesiri; Darwinist açıklamanın çok sathî ve yanıltıcı olduğunu göstermek oldu.
- Sizce Darwinizm'in karşılaştığı en büyük mesele nedir?
Darwinizm'in en büyük problemi, yeni biyolojik yapıların, yeni canlıların nasıl ortaya çıktığını açıklamaktır. Darwinizm, zaten var olan biyolojik yapıların küçük değişmelere nasıl uğrayabileceği konusuna ışık tutabilir. Meselâ Galapagos adalarındaki ispinozların gagalarında küçük farklar doğmasına dair bir açıklama sunabilir. Ama kuşlar ilk başta nasıl ortaya çıktı? Kuş tüyü veya kanadı gibi kompleks organlar nasıl oluştu? Beyin, göz, akan kandaki pıhtılaşma gibi çok fazla parçanın uyum içinde işlemesiyle çalışan hassas organ ve sistemler nasıl var oldu? Darwinizm'in bunları açıklaması imkânsız; çünkü bunların her biri, ancak eksiksiz olduklarında vazife görebilen son derece karmaşık yapılar. Bunların menşeini açıklamanın en tutarlı yolu, şuurlu ve sonsuz kudret sahibi, tabiatüstü bir Yaratıcı'nın müdahalesini kabul etmektir.
Darwin’e karşı yeni bir delil.
İnsan ile şempanze arasında büyük bir genetik benzerlik olduğu iddiası, 19. yüzyılda İngiliz tabiat bilimci Charles Darwin tarafından ortaya atılan evrim teorisine dayanıyor. Darwin, bütün canlıların ortak bir atadan rastlantılarla evrimleştiğini iddia ederken, insanın en yakın akrabasının da maymunlar olduğunu ileri sürmüştü. Ancak 20. yüzyılın ikinci yarısında elde edilen çeşitli ilmî deliller, Darwin'in iddiaları ile çelişiyor. Bu yüzden evrim teorisi, başta ABD'de olmak üzere Batılı ülkelerde pek çok bilim adamı ve ilmî kurum tarafından sorgulanıyor. Bu ilmî kurumların çalışmaları sonucunda, ABD'nin Georgia, Ohio ve New Mexico gibi eyatlerinde ders kitaplarındaki Darwinizm yanlısı açıklamalar geçtiğimiz yıllarda düzeltilmişti. Diğer eyaletlerde de aynı konuda tartışmalar devam ediyor.
- Darwinizm’in geleceğine dair bir beklentiniz var mı? Darwinizm yaşayacak mı?
İnanıyorum ki, Darwinizm sahneden çekilme yolunda. Hayatın açıklamasının bu teoriyle mümkün olmadığı görülecek ve teori terk edilecek. Bu sonuca giden süreç başlamış durumda zaten. Bunun sebebi de benim tarafımdan veya başka bilim adamları tarafından yapılanlar değil. Hayat hakkında ne kadar çok şey öğrenirsek, onun ne kadar kompleks olduğunu o kadar iyi anlıyoruz. Bilim adamları, bu kadar kompleks yapıların Darwin'in öngördüğü gibi gâyesiz, tesadüfî mekanizmaların ürünü olamayacağını görmeye başlıyorlar.
- Bilindiği gibi Darwinizm'i savunanlar genellikle kendilerinin ilmî bir zeminde düşündüklerini, kendilerine karşı çıkanların ise sadece dinî inançlara dayandıklarını söylerler. Sizin tarif ettiğiniz tablo ise bunun doğru olmadığını gösteriyor gibi. Ne dersiniz?
Evet, tam da o şekilde. Darwinizm'e karşı geçmişte pek çok insan sadece dinî kaynaklara dayanan itirazlar öne sürerdi. Teorinin savunucuları ise, bugüne kadar bilimin kendi taraflarında olduğunu iddia ettiler. Oysa 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren elde edilen şaşırtıcı ilmî bulgular, tabloyu tersine çeviriyor. Bugün Darwin'e karşı itirazımız, bilmediklerimizden değil, bildiklerimizden kaynaklanıyor. Dogmatik düşünce yolunu seçenler ise artık Darwinistler. Biz onlara, canlılığın plânlı ve programlı yaratıldığını gösteren ilmî deliller sunuyoruz, onlar ise bunları, sadece felsefî ve ideolojik dünya görüşleri sebebiyle reddediyorlar.
Zaten ilmî devrimlerin öncesinde, eski teorileri bu şekilde ısrarla savunan bağnazlar olur. Ama sonra bilim, yanlış teoriye karşı galip gelir. Darwinizm'in de yakında başına bu gelecek. -
heh tamam bi süre de darwin amcayı tartısacagız forumcak :)
Aptallar İcin Evrim
Evrim Aptallar İcin
Aptallar Evrim İcin
Evrim İcin Aptallar
...
-
ya arkadaşlar yine tartışıyorsunuz ben onu anlamıyorum inanan biri için Darwin "evrim var" dedi diye evrim teorisi gerçek olacak değil.
Darwine inanan biri içinde dindarlar "evrim yok" dedi diye yok olacak hali yok.
Yani birbirinizin düşüncesini değiştiremedikten sonra körü körüne tartışmanın anlamı yok bence.
-
evrimin başı sonu belli aslında teori
ama bunu bilimsel bir gerçeklik miş gibi ısıtıp ısıtıp koyarlar önümüze. evrimin bence temel amacı
lan allah yok kuru fasul ye evrimleşti maymuna dönüştü maymunda kısa bodur agaçlardan meyve toplarkene 2 ayagı uzerıne tıkeldı buda zamanla anane görenek haline geldi miss gibi insan oglu oldu. kanıtımı al sana ajdar en büyük kanıt.
özü aslında budur allah yok olum takılın kafanıza göre biz zaten evşirmeyiz hikayesi.
öyle olmasa idi
bir teoriyi bilimsel gerçeklik miş gibi gözümüze gözümüze sokmaları bilimi bir anda uzay çagına taşımayacagını onlarda bende biliyorum.
farazi ben evrime inanmış olsam bilim hanesine bir skor yazılmaz hatta umrunda bile olmaz kimsenin. ne olur allaha inanmayan birini daha kazanmış olurlar. hepsi bu.
isteyen fasulye tanesini dedesi olarak kabul etsin zkmde bile olmaz.
ama bu hem dedem hemde bilimsel bir gerceklik dersen.
hsstr derim.
-
nsanın biyolojik yapısını evrimle açıklıyolar diyelimde insanın içindeki "can" nasıl oluşmuş onu açıklığa kavuşturmaları gerek ilk canlı hücre nasıl oluşmuş nasıl birleşmişlerde insanlar hayvanlar oluşmuş yaz gelince bende evrim geçiriyorum tenim bronzlaşıyo soğuk iklimde yaşayanların teni solmuş sıcak iklimdekilerin yanmış diyelim bi takım evrimlerden geçmişiz bu tanrının olmadığı anlamına gelmez güvendiğiniz bilim admaları sıfırdan canlı hücre oluştursa bile yine tanrının olmadığı anlamına gelmez ilk canlı nasıl oluştu oluştuktan sonraki evrimini değil ilk canlının nasıl oluştuğunu bilimsel olarak açıklayın
-
cran_s bunu yazdı:
-----------------------------
nsanın biyolojik yapısını evrimle açıklıyolar diyelimde insanın içindeki "can" nasıl oluşmuş onu açıklığa kavuşturmaları gerek ilk canlı hücre nasıl oluşmuş nasıl birleşmişlerde insanlar hayvanlar oluşmuş yaz gelince bende evrim geçiriyorum tenim bronzlaşıyo soğuk iklimde yaşayanların teni solmuş sıcak iklimdekilerin yanmış diyelim bi takım evrimlerden geçmişiz bu tanrının olmadığı anlamına gelmez güvendiğiniz bilim admaları sıfırdan canlı hücre oluştursa bile yine tanrının olmadığı anlamına gelmez ilk canlı nasıl oluştu oluştuktan sonraki evrimini değil ilk canlının nasıl oluştuğunu bilimsel olarak açıklayın
-----------------------------
Konuyu okumadın dime .... -
bigpower bunu yazdı:
-----------------------------
cran_s bunu yazdı:
okudum üstad zaten sana demedim açıkla diye :) evrime sığınıp yaratıcıyı inkar edenlere
-----------------------------
nsanın biyolojik yapısını evrimle açıklıyolar diyelimde insanın içindeki "can" nasıl oluşmuş onu açıklığa kavuşturmaları gerek ilk canlı hücre nasıl oluşmuş nasıl birleşmişlerde insanlar hayvanlar oluşmuş yaz gelince bende evrim geçiriyorum tenim bronzlaşıyo soğuk iklimde yaşayanların teni solmuş sıcak iklimdekilerin yanmış diyelim bi takım evrimlerden geçmişiz bu tanrının olmadığı anlamına gelmez güvendiğiniz bilim admaları sıfırdan canlı hücre oluştursa bile yine tanrının olmadığı anlamına gelmez ilk canlı nasıl oluştu oluştuktan sonraki evrimini değil ilk canlının nasıl oluştuğunu bilimsel olarak açıklayın
-----------------------------
Konuyu okumadın dime ....
----------------------------- -
Neden yoruyorsunuz kendinizi anlamıyorum ? Akı karayı görücez öbür tarafta. İllaki bizimde soru sorarız zamanı gelince.
Tartıştartış , sonu yok. -
hepsini es geçtim insanlarda olupta hayvanların hiç biridinr olmayan bu mantık ve duygu nasıl gelişmiş ?
sadece buna cevap versinler.
not: Hayvanlar içgüdüsel olarak ve düz mantık la haraket etmektedir mesela bir köpeği sert bir sopa ile döversen o sopa şeklindeki herşeyden korkak.
-
darwinist düşünce rasgele olduğunu söylediği için dini reddeder doğru, ama arkadaşlar evrim olabilir ve bu Allah'ın yaratma sanatı olabilir. Bazı şeylere evrim cevap verebilmekte, bazı şeylerde ters düşmektedir evrimle. Ama şuan öyle bi izlenim oluştu ki memlekette, sanki evrime inananlar dinsiz, bir müslüman evrime asla inanamaz. Böyle bişey yok, allah bilimi emretmeiş, ideolojik olarak tartışıp durcağınıza, açın okuyun, evrimin cevap veremiceği bişeyler çıkarın, sonra onları sunun, bunu evrimle açıklayabilir misiniz diye, bakarsın senin aklına gelmeyen bi yöntemle açıklayabilen birileri çıkar, bakarsın gerçekten açıklanmıyodur.
Bi örnek vereyim mesela: macaw papağanları, güney amerikadaki zehirli tohumları yiyip, yüksek kayalıklara uçarak kil yerler, kil toksik maddeleri adsorplar, bu sayede papağan zarar görmeden yaşayabilir. evrimle açıklayabilcek var mı mesela bunu. nasıl o papağanlar zehirli bişey yedikten sonra o killeri yemesi gerektiğini bilir, ve bu bilgi nasıl nesilden nesile aktarılmıştır
-
öncelikle darwinin ortaya attığı şey bir teoridir ki kendi de bişey ortaya atmamıştır ölümünden sonra çalışmalarının incelenmesi sonucunda böyle birşey cıkmıştır... ha arkadaş madem kendine bu kadar güveniyor oturur kendi de bir teori yapar sonra bunu kanıtlar o zaman cıkar derki darwinin evrim teorisini tamamen curuttum asıl doğru olan budur der...
bir de olaya şu şekilde bakalım evrimleşme gibi bişi söz konusu olamıyor herşeyi allah yarattı... peki anne rahminde yumurta ile sperm 2n kromozomlu bir hücreyi oluşturduktan sonra nasıl oluyor da farklılaşarak çeşitli organları oluşturuyor? kimse yanlış anlamasın birilerini kızdırma amacında değilim ancak eğer herşeyi allah yaratıyorsa spermle yumurta birleşip de zigotu oluşturduğunda allah onu tek tek mi yaratıyor? ya da özürlü doğduğunda allah hata mı yapmış oluyor? bunlar dalga geçme anlamında yöneltilmiş sorular değil! tamamen ciddi olarak sorduğum sorulardır...
sonuc olarak yine darwinin evrim teorisine gidiyor...
@cran_s darwinin evrim teorisinde canlıların genetik olarak değiştiğini belirtir... tabi sen hiç okuma zahmetine girmemişsin o ayrı dava... eğer ilk canlı hücrenin nasıl oluştuğunu acıklayabilseydi şuanda teori değil kabun olurdu... insanın içindeki can olayı biyolojik olarak acıklanmış durumda zaten ama lisede gördüğün biyoloji ile bunu anlamanı kimse beklemez... yaz gelince sen evrim geçirmezsin... çevre şartlarından dolayı genlerin işleyişleri değişir... buna da modifikasyon denir... genlerinde kalıtsal bir değişiklik olmaz... bilmediğin konular hakkında konuşma otur dinle ya da git adam gibi araştır ondan sonra gel... daha evrimin kalıtsal bir değişiklik olduğunu modifikasyonun cevre faktörlerinin etkisiyle genlerin çalışma biçimlerinin geçici olarak değiştiğini ve evrimle modifikasyonun alakasının olmadığını bilmiyorsun sonra da cıkmış evrime bok atıyorsun :D
lafımı toparlıyorum darwinin evrim teorisi kanıtlanmamıştır ancak daha ii bir teori ya da kanun getirilemediği için darwin güncelliğini korumuştur... bu teori kanıtlanamadığından dolayı kanun değildir...
bilimsel olarak bir teorinin kanıtlanması için o konuda deneyler yapılmalı ve hep aynı sonuc alınmalıdır... bu durumda bu teoriyi kanıtlayabilmesi için öncelikle allahı bulmalı ve onun varlığını kanıtlamalı (deneyler ile) daha sonra da onun yarattıkları ile ilgili bilimsel deneyler yapmalı ve teorisini ispat etmelidir...